Filmin konusuna geldiğimizde ise gerçekten ilginç bir özeti basit bir gimmick ile yaratmış diyebiliriz. Devrinin en önemli adamlarından bir tanesinin ölüm döşeğinde söylediği "rosebud" kelimesinin anlamı nedir? Filmin konusu tamamen budur. Tabiiki bunun cevabı basitçe verilebilir olsa da kişinin hayat hikayesini uzun flashbackler ile işliyor. Çok temel, insani ve bilindik bir hikaye işleniyor aslında ama pek dramatik tutamamışlar ve bu yüzden anlamsız şekilde bir detay olarak kalıyor. Filmi analiz etmek istersen ne ala ama izlerken hiçbiri aklına gelmez. Konu aslında çocuklukta sevmek/sevilmek gibi temel bir anne/ödipal krizini aşamamış güçlü bir adamın çocukluktaki mutluluğunu güç ve eşya biriktirme üzerinden telafi etmeye çalışmasıdır. Rosebud'ın da çok güzel bir anlamı çıkıyor bu noktada ve çok güçlü bir motif olarak sinemaya yerleşiyor. Film ve hikaye oldukça sanatsal kaygılar barındırıyor ki açılışı bile Xanadu'lar ile, Kubla Khan'lar ile beni içine çekti ama işleniş zamanıyla birlikte eskimiş.