Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
MS 79’daki Vezüv patlamasında Herculaneum’da ölen bir gencin kafatasında camlaşmış beyin dokusu bulundu.

Aşırı ısıyla sıvılaşan doku, ani soğumayla cam benzeri hale gelmişti. Bu nadir olay, yalnızca felaketin şiddetini değil, ölüm anının olağanüstü hızını da gözler önüne seriyor.

Yapılan analizlerde, camlaşmış kalıntıların içinde bazı protein ve yağ moleküllerine rastlandı. Bu da, binlerce yıl öncesinden kalmış bir beyin örneğinin yalnızca yapısal değil, biyokimyasal açıdan da incelenmesini mümkün kılıyor.

Böylesi bir korunum, arkeolojik kayıtlarda son derece nadir görülen bir durum.
Bu çarpıcı keşif, yalnızca felaketin fiziksel etkilerini değil, bireylerin ölüm anına dair detayları da ortaya koyuyor; Herculaneum’un yok oluşunu sadece bir tarihsel olay olmaktan çıkarıp, insan hikâyelerine dayanan somut bir felakete dönüştürüyor.

📝 Aktaran: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
45K UP
Gözlemi Yapan 16 saat önce Türkiye, Çankırı
Çankırı Kalesi bölgesinde gözlemlenmiştir.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dilara Aydın
Dilara Aydın
72K UP
Yazar 1 Ocak 2022 19 dk.

Her organizmanın kendine özgü bir vücut yapısı vardır. Kollar ve bacaklar gibi özel vücut yapıları genel görünüm açısından benzer olsa da (nihayetinde her ikisi de kas ve kemikten yapılmıştır), şekilleri ve detayları farklıdır. Bir embriyo büyürken, vücudun farklı bölümlerinde yapıların nasıl geliştiğini belirleyen, "homeotik genler" adı verilen özel bir gen grubunun yaptığı işler sayesinde, kollar ve bacaklar farklı şekilde gelişir.

Bu "homeotik genler"in en meşhur ve önemlilerinden olan HOX geni, birbirinden farklı organizmaların normal embriyolojik gelişmelerini tamamlayabilmesi için gereken bilgiyi kodlayan, yüksek organizasyonlu canlılarda vücut şekillenmesi, organların oluşumu ve bunların vücut planı içinde olmaları gereken yerde bulunabilmelerini sağlayan, düzenleyici işlevde bir gen ailesidir. HOX genleri ("Hox genleri" olarak da yazılır), diğer genlere bağlanan transkripsiyonel düzenleyici (DNA'dan RNA'ya genetik bilgi aktarımı) faktörleri kodlamakta ve böylelikle hücre gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.[1] Örneğin bir böceğin HOX genleri, o böceğin belli bir segmentinde hangi uzuvların oluşacağını (kol mu, anten mi, bacak mı, kanat mı, vb.) belirlemektedir.

108
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 5 gün önce 3 dk.

2025 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma polimer bazlı plastik atıkların, mikrobiyal sistemler kullanılarak tıbbi açıdan önemli kimyasallara (özellikle ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan parasetamole) dönüştürülebileceği gösterdi.[1] Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Stephen Wallace’ın ekibi, Escherichia coli bakterisini genetik ve metabolik olarak yeniden düzenleyerek genellikle sadece laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen Lossen yeniden düzenleme reaksiyonu (İng: "Lossen rearrangement") adlı kimyasal reaksiyonu ilk kez canlı bir hücre içinde gerçekleştirmeyi başardı.[1]

Çalışmanın ilk aşamasında, yaygın olarak içecek ambalajlarında kullanılan PET (polietilen tereftalat) türevi plastik atıklar, kimyasal veya enzimatik hidroliz yoluyla temel monomer bileşenlerine (başlıca tereftalik asit ve etilen glikol) ayrıştırılmıştır. Bu monomer yapıtaşları, bakterinin yeniden programlanan metabolik yolları sayesinde çeşitli biyotransformasyon basamaklarından geçirilmiş ve ara ürün olarak p-aminobenzoik asit gibi farmasötik öncü moleküllere dönüştürülmüştür.

58
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Nisan 2021 34 dk.

Eğer Schrödinger'in Kedisi gibi düşünce deneylerini veya Çift Yarık Deneyi gibi gerçek deneyleri daha önceden duyduysanız, kuantum fiziğinin gerçek dünya deneyimlerimizden ne kadar farklı olduğunun haberdarsınızdır. Schrödinger'in Kedisi isimli düşünce deneyinde, kutunun içinde olduğu hayal edilen bir kedi, kutu açılana kadar hem ölü hem diridir ve kutuyu açtığımız anda bu birden fazla olasılıktan sadece bir tanesi gerçekliğe dönüşür. Çift Yarık Deneyi'nde ise iki ufak yarığa doğru tek tek fırlatılan elektronlar, gözlenmediklerinde bir dalga gibi davranarak girişim deseni oluştururlar, gözlendiklerindeyse bir parçacık gibi davranarak iki basit çizgi oluştururlar. Her iki deneyde de sorun, yapılan gözlem veya ölçüm ile gözlenen/ölçülen şeyin davranışları arasında bir ilişki olduğu fikridir. Schrödinger'in Kedisi örneğinde, farklı olasılıklara sahip iki durumdan biri, ölçüm anında %100 ihtimale dönüşüvermektedir. Çift Yarık Deneyi'nde ise elektron ve foton gibi parçacıklar, gözlenip gözlenmemelerine bağlı olarak davranışlarını değiştirmektedirler.

Klasik ve geleneksel fizik bilgilerimiz ışığında, gözlemci veya bilinç gibi kavramların Evren fiziği üzerinde özel bir yere sahip olmasını beklemeyiz. Benzer şekilde, ölçüm araçları elbette ölçülen unsurun davranışlarını değiştirebilecek olsa da, bilinçli bir gözlemin veya kuantum düzeyde yapılacak bir ölçümün, deney sonuçlarını bu kadar köklü bir biçimde değiştirmesi, izahı ve ek sorgulamayı hak eden bir soru işareti yaratmaktadır. İşte Ölçüm Problemi adı verilen bu problemi izah edebilmek için, bugüne kadar çok sayıda açıklama geliştirilmiştir. Bu açıklamaların araştırıldığı sahaya Kuantum Mekaniğinin Yorumları denmektedir. Bu yazımızda, bunlardan bir tanesi olan Paralel Evrenler (İng: "many-worlds") yorumuna bir bakış atacağız.

159
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çınar Ege Bakırcı
Yazar 20 Ocak 2015 6 dk.

Hepimiz Güneş Sistemi'ndeki 8 gezegenin ismini Güneş'e olan sırasıyla sayabiliriz. En azından öyle umuyoruz; eğer emin değilseniz, sırası şöyle: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve son olarak, Neptün. Ancak bu gezegenlere neden bu isimlerin verildiğini çoğu insan tam olarak bilmiyor. Biz de bu sorunu çözerek, gezegenlerin isimlerinden kısaca bahsetmek istedik. 

Öncelikle genel bir kuraldan bahsedelim: teleskop tam olarak icat edilene kadar bilinen 5 gezegene (Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) Romalılar hep kendi tanrılarının isimlerini vermişlerdir. Sonradan keşfedilen gezegenlerden olan Neptün'e de Roma Tanrısı'nın adı verilmiştir. Tabii günümüzde bu tanrılara artık inanan pek kimse kalmadığı için, onlara "mitolojik tanrılar" adı verilmektedir. Bunun haricinde bu tür isimlendirmenin yalnızca 2 adet istisnası vardır: Dünya ve Uranüs. Bunların hepsini sırasıyla izah edeceğiz. Şimdi isimlerin nereden geldiğine, baş döndürücü fotoğraflarıyla birlikte, tek tek bakalım:

164
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Müge Gül
Müge Gül
51K UP
İnceleyen 4 gün önce
Hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biri Kızıl Kahkaha.. Andreyev’in kalemi o kadar bana yakın geldi ki.. tarif edilemez bir haz aldığımı kabul etmeliyim. Derin, yıkıcı, sarsıcı, kor gibiydi.. biraz bulanık , çokça azgın bir deniz gibi.. Sormaya korkacağımız sorular ile yüzleşirken derimizi yüzer gibi.. olabildiğince sinsi ,yeteri kadar ciddi , var olamayacak kadar gerçekti.. tıpkı kızıl bir kahkaha gibi...
8.4/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Bulunmuş Bir Elyazmasından Parçalar
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Kanara
Kaan Kanara
112K UP
Yazar 8 Nisan 2020 4 dk.

Önce kötü haber: Hatırlayacak olursanız, insanlık son 40 yılda okyanus yaşamının %49'unu yok etmişti. İnanılmaz bir hızla yaşam alanlarını yok ediyor ve canlıların soyunu tüketiyoruz.

Şimdi iyi haber: Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 14 numarasına aşina değilseniz, bu maddenin amacı, "okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını sürdürülebilir kalkınma için korumak ve sürdürülebilir bir şekilde kullanmaktır". Bilim insanları, bunu başarmak için 30 yıllık bir plan hazırladılar.

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Fazilet Toros
Alıntıyı Ekleyen 9 saat önce
Sesleri düzenli bir şekilde sıralayarak onlara anlam yükleyip anlaşma ve haberleşme aracı olarak kullanabilmek, tabiatta yalnız insanda görülen bir yetenektir. İnsanı hayvandan ayıran özelliklerin başında, insanın şekillenmiş sesler aracılığıyla anlaşabilme yeteneği gelir. Yalnız bu yetenek, insana, tabiata hakim olma gücünü vermektedir. Çeşitli araçları kullanabilen maymun, bütün uğraşlara rağmen sesi boğumlayamamıştır. Papağanın taklit yoluyla çıkarabildiği ses fonetik, psikolojik ve fizik bakımından hayvan sesidir.
Kaynak: Üniversite Öğrencileri İçin Türkçe Kitabı ( Birinci Cilt) -1985, Anadolu Üniversitesi-
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağlayan Taybaş
Yazar 2 Mart 2015 17 dk.

Lucid dream (Tür: "berrak rüya", "kontrollü rüya" veya "bilinçli rüya"), rüyayı gören kişinin rüya gördüğünü bilinçli olarak fark etmesi durumudur. Bu farkındalık, kimi zaman rüyanın kısmen veya tamamen kontrol edilebilmesiyle de sonuçlanır; ancak bir rüyanın "lucid" (veya "berrak") olarak tabir edilebilmesi için illâ kişinin kontrolde olmasına gerek yoktur.[1][2][3] Kulağa bilimkurgu veya sahtebilim gibi gelen bu olgu, gerçek bir bilimsel olgudur ve uzun yıllardır psikologlar ve sinirbilimciler tarafından araştırılmaktadır.

Örneğin katılımcılardan en son rüyaları hakkında ayrıntılı olarak rapor vermelerini isteyen bir çalışma, berrak rüyaların (berrak olmayanlara kıyasla) gerçekten de "uyuyan kişinin bir rüyada olduğu gerçeğine dair çok daha fazla içgörü" ile karakterize edildiğini bulmuştur.[4] Berrak rüyalar gören katılımcılar, rüya içindeki düşünceler ve eylemler üzerinde daha fazla kontrole sahip olduklarını, mantıklı düşünme yeteneğine sahip olduklarını ve uyanık yaşamlarının gerçek anılarına erişmede daha da iyi olduklarını belirtmişlerdir.

72
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İnceleme
Abdullah Derda Alkazak
İnceleyen10 17 Ocak 2024
📚 Dünya tarihindeki hiçbir devletin masum olmadığının ve tarihi şahsiyetlerin önemli bir kısmının cahil ve bazen de aptal olduğunun 850 sayfa boyunca defalarca kez ayırdına vardığım bu kitap; Avrupa merkezci tarih anlatımlarına şiddetle karşı çıkıyor, türümüzün kökenlerinden endüstriyel devrime ve 21. yüzyıla kadar olan insanlığın kanlı sancılı tarihini fevkalade bir sadelikle bizlere sunuyor.

Dünya tarihi ile ilgilendiğini söyleyen birisiyle muhtemelen Rönesans, Napoleon'un fetihleri, Yüz Yıl Savaşları gibi pek çok konuda saatlerce konuşabilirsiniz. Ancak kuvvetle muhtemel o tarihlerde Çin'de, Hindistan'da, Japonya'da Mezoamerika'da neler olduğu hakkında zerre fikirleri olmayacaktır. Bu onların suçu değil. Bunun sorumlusu medeniyetin direksiyonunu birkaç yüzyıl önce eline alıp, tarihi sanki bütün tarih boyunca her zaman şoför koltuğundalarmış gibi anlatan Avrupa'nın tarihçileri ve onların yolundan giden diğerleri. Clive Ponting bu kitabı ile bu merkezciliği tamamen reddediyor.

Ben bilim tarihine bayılır, üzerinde araştırmalar yaparım. Siyasetten ise hoşlanmaz, elimden geldiğince uzak durmaya çalışırım. Ancak bilim tarihinde ileri okuma yapmak istiyorsam siyasi tarihi de bilmem gerektiğinin farkına varmama bu eser vesile oldu. Çünkü pek çok bilimsel düşüncenin yolunu hep siyasi süreçler kesmiştir. Nice kütüphaneler yakılmış, nice doğa filozofunun canına kıyılmıştır. Bunun tam tersi de aynen geçerlidir. Siyasi tarihi daha iyi anlamak için de bilim tarihini bilmemiz şarttır. Zira bilimsel keşif ve düşünce akımları dünyanın siyasi tarihinde sayısız kez iz bırakmış, bazen de direkt şekil vermiştir.

Bilimsel gelişim sadece siyaseti değil, gündelik hayatı da şekillendirmiştir. Modern hayatımızın aslında Homo sapiens için ne kadar yeni bir şey olduğunu, bizden sadece iki-üç nesil önce gelen büyüklerimize bile sorduğumuzda yaşamlarının zorluklarından bahsettiklerinde pek çoğumuz fark etmiştir (bkz: dedem nasıl okula gittiğini anlatıyor). Ama pek az insan rahat yaşamlarımızın ardında yatan korkunç geçmişin farkında. Bu geçmişi gizleyip saklamadan bütün gerçekliğiyle ortaya koyan bu eseri, özellikle genel bir tarih anlayışı olmayan ama bunu kazanmak isteyen okurlara öneriyorum.

Tarih gerçekten tekerrürden ibaretmiş... Kitapta sürekli tekrarlanan birtakım konseptler:

- Elit sınıfın vergiden muaf olmasıyla bütün vergi yükünün köylü sınıfına binmesi yüzünden ekonominin sürdürülememesi ve devletin çökmesi

- Monarşiden demokrasiye dönüldükten kısa bir süre sonra demokrasinin pratikte monarşiden pek de bir farkı olmayan otokrasiye dönüşmesi

- Yeni ortaya çıkan dinlerin önce o coğrafyada büyük baskılara uğraması ama daha sonra hükümdarın söz konusu dini kabul etmesiyle büyük ve hızlı bir yayılım göstermesi

- Güçlü ve birleştirici hükümdarların yaşamları boyunca devletin refah düzeyini yüksek tutması ama kendinden sonrası için sağlam altyapı kurmadığı için devletin onun ölümünden sonra çöküşe geçmesi

***

Kitabı yazarı Clive Ponting çok ilginç bir adammış. 1984 yılında kıdemli bir devlet memuruyken, 1982 Falkland Savaşı sırasında batırılan Arjantin savaş gemisi hakkındaki gizli belgeleri sızdırmış ve Britanya hükumetinin ifadelerinin yalan olduğunu göstermiş. Olay yargıya taşınsa da jüri tarafından suçsuz bulunmuş.
10.0/10
(10 Kişi)
Puan Ver
Yeni Bir Bakış Açısıyla
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
10
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen 19 Temmuz 2023
Alışılmışın dışında bir kitap.Zamanda yolculukla ve insanların neden zamanda yolculuk etmek istediği ile ilgili bir kitap.Kurala göre zamanda geriye gitseniz bile geçmişi degistiremiyorsunuz ve bulunduğunuz yerden de ayrilamiyorsunuz aynı zamanda ancak daha önceden bu kafede buluştuğunuz biri ile buluşabilirsiniz yalnızca.Bu kurallara rağmen insanların bazı pişmanlıklarından dolayı geçmişe gitmek istemesi dikkat çekici .
10.0/10
(9 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,006 Temmuz
Modern Fizikten Parçacık Fiziğine
06 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 13 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

İnsanoğlu tarihi boyunca etrafında gördüğü maddeyi ve gökyüzünde gördüklerini anlamaya, anlamlandırmaya çalıştı. Bu hedefte 20. yüzyılla beraber maddenin temel yapısı ve evrenle ilgili bilgilerimiz büyük oranda arttı. Bu bir haftalık derste, özel görelilik ve kuantum fiziğinin ortaya çıkışından, parçacık fiziğinde yaptığımız keşiflere kadar son yüz yıl içerisindeki gelişmeler anlatılacak, henüz cevabını bulamadığımız sorulara olası cevaplar anlatılacaktır.

Devamını Göster
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Kuantum Açık Sistemlere Sezgisel Bir Bakış
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum açık sistemleri, bir kuantum sisteminin çevreyle etkileşimini göz ününe alır. Genel olarak çevre, sisteme kuantum özelliklerini veren eşevrelilik ve dolaşıklık gibi kuantum etkilerin yitirilmesine sebep olur ancak çevreyi, sistemi ve aralarındaki ilişkiyi istediğimiz şekilde modelleyerek bunu tersine çevirmek mümkündür. Böylece sistemler kuantumluklarını (quantumness) koruyabilir, hatta yeni ilintiler üreterek geliştirebilirler. Açık sistemleri incelemekte kullanılan farklı yöntemleri karşılaştırdığımızda hesapsal ve kuramsal avantajlarıyla kuantum çarpışma modeli öne çıkar. Etkinlikte, kuantum çarpışma modeli kullanarak, kuantum nitelikler bağlamında sistemin düşmanı olarak gördüğümüz çevreyi sıkı bir dost haline nasıl getirebileceğimiz üzerine çalışacağız. Bu etkileşmeyi anlayabilmek için gerekli olan tüm bilgiler adım adım sunularak, hem sayısal hem analitik örneklerle pekiştirilecektir.

Devamını Göster
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
Eseri Ekleyen 5 gün önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : Smok Diplodok, Diplodocus
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Burak Albayrak
Ekleyen 1 Mayıs 2022 10 dk.

Huzursuz Bacak Sendromu (veya Willis-Ekbom Hastalığı), bacaklarda hoş olmayan veya rahatsız edici hislere ve onları hareket ettirmek için karşı konulmaz bir dürtüye neden olan uzun süreli bir bozukluktur.[1][2]

Huzursuz Bacak Sendromu için bilinen en önemli risk faktörü düşük demir seviyesidir.[3][4] Antidepresanlar, antipsikotikler, antihistaminikler ve kalsiyum kanal blokerleri gibi birtakım ilaçlar da bozukluğu tetikleyebilir.[5]

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Çeviren 10 Ağustos 2019 31 dk.

Sigmund Freud, 1938'de, son âna kadar Viyana'dan çıkmadı. Alman Ordusu şehre girdikten ancak üç ay sonra, 4 Haziran’da Doğu Ekspresi ile ülkeden ayrıldı. Viyanalı Yahudilere karşı yapılan zulmün hemen başlamasına (Almanlar vardığında CBS Radyo için Viyana’da çalışan Edward R. Murrow, Yahudi evlerinin tarumar edilerek aranmasına şahit olmuştu) ve arkadaşlarının kaçması için neredeyse yalvarmasına rağmen, Freud buna ayak diremişti. Kızı Anna tutuklanıp Gestapo tarafından sorgulandıktan sonra, fikrini değiştirdi. Ailesinin bir kısmını ülkeden dışarı çıkarabilmişti; ancak dört kız kardeşi çıkamadı. Bunlardan birisi Theresienstadt'da açlıktan, diğerleri de muhtemelen Auschwitz ve Treblinka'da gazlanarak katledildi.

Freud, Londra'ya iltica etti. Arkadaşları onu, şu anda Freud Müzesi olan, Hampstead'deki büyük bir eve yerleştirdi. 28 Şubat 1939'da Virginia ve Leonard Woolf, çaya geldiler. Hogarth Yayıncılık'ın kurucuları ve sahibi olan Woolf ailesi, 1924’den itibaren Freud'un Britanyalı yayıncıları olmuştu. Hogarth daha sonra, "Standart Baskı" (İng: "Standard Edition") olarak da bilinen, Freud’un çalışmalarının 24 ciltlik çevirisini, Anna Freud ve James Strachey editörlüğünde yayınlayacaktı.

224
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 9:06
Şişe burunlu yunuslar, yüksek zekaları nedeniyle karmaşık numaraları öğrenebilen ilginç deniz memelileridir. Bu kıvrak canlılar doğada saatte 30 kilometreye...
19
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close