2050 Yılına Kadar, Yok Ettiğimiz Deniz Yaşamını Yenileyebiliriz! En Azından Artık Bir Planımız Var!

Önce kötü haber: Hatırlayacak olursanız, insanlık son 40 yılda okyanus yaşamının %49'unu yok etmişti. İnanılmaz bir hızla yaşam alanlarını yok ediyor ve canlıların soyunu tüketiyoruz.

Şimdi iyi haber: Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 14 numarasına aşina değilseniz, bu maddenin amacı, "okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını sürdürülebilir kalkınma için korumak ve sürdürülebilir bir şekilde kullanmaktır". Bilim insanları, bunu başarmak için 30 yıllık bir plan hazırladılar.

Küresel ısınma, artan asitleşme, plastik kirliliği, büyüyen ölü bölgeler ve insanların sorumlu olduğu diğer çevresel endişelere rağmen bazı bilim insanları, su altı ekosistemlerimizin restore edilebileceğini ve tekrar gelişebileceğini düşünüyor.

Önümüzde yapılacak çok iş var ama yeni planda söylendiğine göre birçok deniz türü oldukça dayanıklı türler ve bu, gelecek için bir umut ışığı olarak görülüyor. Ekip, bu türlere iyileşme şansı verirsek, deniz yaşamının 1 nesil içinde yenilenebileceğini öne sürüyor. Suudi Arabistan'daki Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden (KAUST) deniz bilimcisi Carlos Duarte şöyle diyor:

Esnek ve canlı bir okyanusu gelecek nesillere mirası bırakma ile, geri dönülmez bir şekilde bozulmuş bir okyanus arasında seçim yapabileceğimiz bir noktadayız. Çalışmamız, geçmişteki koruma müdahaleleri sonrasında deniz popülasyonlarının, habitatlarının ve ekosistemlerinin geri kazanıldığını gösteriyor. Kanıtlanmış çözümleri küresel olarak ölçeklendirmek için özel, kanıta dayalı öneriler sunuyoruz.

Durate ve meslektaşları, okyanusların sağlığını ölçmek için çok çeşitli çalışmalara, raporlara ve istatistiklere baktılar ve deniz yaşamı nüfusunun yarısının son 40 yılda ciddi bir düşüş yaşadığını buldular.

Bu gidişatı geri döndürüp, okyanusu kurtarma planları ise 9 noktaya odaklanıyor:

• Tuz bataklıkları,
• mangrovlar,
• deniz otları,
• mercan resifleri,
• yosunlar,
• istiridye resifleri,
• balıkçılık,
• megafauna ve
• derin deniz

Araştırmacılar, bunlara odaklanmamızı söylüyorlar. Bunu yapabilirsek, deniz yaşamının yavaş yavaş geri gelmesi işten bile değil!

pixabay.com

Sadece deniz yaşamını geri getirmek de değil! Eğer bu planı doğru bir şekilde uygulayabilirsek, bundan herkes faydalanacak: Örneğin tuz bataklıkları ve deniz otları atmosferdeki karbonu emebilir. Mangrovların sel ve dalgalara karşı etkili bariyerler olduğu kanıtlanmıştır.

Nature

Ekibin amacı su altı sistemlerinin devam etmesi olduğundan, her şeyin yitirilmediğinin bir kanıtı olarak fil foklarından (deniz fili) yeşil kaplumbağalara kadar türleri kurtarma amaçlı daha önce başarılı koruma çabalarına dikkat çekiyorlar. Avustralya'daki Queensland Üniversitesi'nden biyolog Catherine Lovelock şöyle diyor:

İnsanlık, okyanuslarımızı büyük ölçüde bozmuş olsa da son müdahaleler bir dizi olağanüstü başarının önünü açtı.

Daha önce balina avcılığıyla ilgili moratoryumlar uygulamak, bir Deniz Kanunu oluşturmak, gemilerden kaynaklanan kirliliği önlemek ve sanayileştirilmiş balıkçılığı sınırlamak için gezegen olarak bir araya geldik ve hepsi de olumlu sonuçlar doğurdu. Okyanuslarımızın hatırına, daha da ileri gidebiliriz!

Wikipedia

Ekip ayrıca, türlerin korunması, alanların korunması, akıllıca hasat, yaşam alanlarının geri kazanılması, kirliliğin azaltılması ve ayrıca en önemlisi iklim değişikliğinin azaltılması üzerinde durulması gereken altı "kurtarma rampası" belirledi.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak... Daha fazla göster

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Destek Ol

Yeni araştırmaya göre, tüm bu rampaların büyük ölçekli bir şekilde ve hep birlikte çalışmasını sağlarsak, 2050 yılına kadar deniz yaşamında bir miktar iyileşme görmeliyiz. Ekip, mali ve uluslararası işbirliği açısından büyük bir çabaya ihtiyaç duyacak, ancak bunu başarmak mümkün.

Araştırmacıların hedeflediği, okyanuslarımızın geçmişinde bildiğimiz, belirli bir referans noktası yok. Ancak deniz yaban hayatının tekrar gelişebileceğini ve karada büyüyen bir insan nüfusunu desteklemek için genişleyebileceğini söylüyorlar.

academic.oup.com

academic.oup.com

Bu ekosistemler bizi besliyor, destekliyor ve hatta bilinmeyen virüslerden korunmamızı sağlıyor. Eğer denizler altında dünyanın geleceğini garanti altına almak için harekete geçmezsek, o zaman bizim de bir geleceğimiz olmaz. KAUST'tan deniz bilimci Susana Agustí;

Deniz yaşamının yeniden inşası insanlık için büyük ama başarılabilir bir meydan okumadır. Bu, ayrıca etik bir yükümlülük ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için akıllı bir ekonomik hedeftir.