Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 Ekim 2020 23 dk.

Yaşam, 4 milyar yıl kadar önce, okyanus tabanlarında başladı. Milyarlarca yıl boyunca gezegenimizdeki yaşam, sadece denizlere ve okyanuslara hükmetti; mikrobik yaşam haricinde karalara adapte olabilen hiçbir makroskobik canlı yoktu. Sonrasında mantarlar, bitkiler ve nihayetinde böcekler karalara çıkmaya ve bu yaşam alanlarına da adapte olmaya başladılar. Karasal canlılara katılan son grup, omurgalı hayvanlar oldu. Balıklar içerisinden ayrılan bir grup, bugün kurbağa ve semender gibi hayvanlarla temsil edilen amfibilerin atalarına evrimleştiler. Amfibiler, hem suda hem karada yaşayabilen hayvanlardır ve bunlar, tamamen karasal yaşama adapte olmuş sürüngenlerin atalarıdır. Sürüngenler içerisinden bir dal memelilere evrimleşmiş, dinozorların yok oluşunu takiben yükselişe geçen memeliler içerisinde bir dal, primatlara gidecek soy hatlarının atası olmuş, bunlar içerisinden bir grup da bugün Homo sapiens olarak da bilinen biz modern insana evrimleşecek türlerin yolağı olmuştur.

Bu açıdan bakılacak olursa, "Hepimiz balığız." demek mümkündür. Kimi zaman bu argüman, sanki abartılı veya anormalmiş gibi algılanabiliyor. "Daha maymunu hazmedemedik, ne balığı?" gibi tepkiler alabiliyor. Ancak bilimsel gerçekler, bizlerin onları hazmedebilme hızından ve becerisinden bağımsız gerçeklerdir. Dahası, bu gerçekte hazmedilemeyecek pek bir şey yoktur; nihayetinde evrimsel biyoloji sayesinde biliyoruz ki yaşam tek hücreli organizmalardan başlayarak günümüzdeki çeşitliliğine erişmiştir (ve bu yolda, birçok tür yok olmuştur), dolayısıyla insanın ataları elbette sadece maymunlar veya primatlar olamaz; sonuçta maymunların ve primatların da ataları olmalıdır - ve elbette, vardır. Kemirgenler, ilkin memeliler, sürüngenler, amfibiler, balıklar, ilkel çok hücreli canlılar ve tek hücreli canlılar, insan evriminin daha erken basamaklarındaki atalarının sadece birkaçıdır. "Hepimiz balığız." derken, bunlardan sadece bir tanesi öne çıkarılmaktadır; tıpkı "maymun meselesinde" insanın atalarından bir grubun abartılı bir şekilde vurgulanması gibi...

160
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Yalın İnce
Yalın İnce
146K UP
Yazar 22 Haziran 8 dk.

Steno (İng: "Shorthand"), konuşulanları hızlı bir şekilde sembolik bir yazı formatında yazarak konuşulanların kayda geçirilmesini sağlayan yazı türüdür. Mahkeme ve parlamentolarda konuşulanları standart yazma biçimine göre daha hızlı bir şekilde yazıya dönüştürmekte el ile yazma yöntemi yetersiz kaldığından sıklıkla kullanılır.[1][2]

Stenografi sistemlerinin en eski örneklerine Atina'da bulunan Parthenon'da rastlanmıştır. Bir mermer taşının üzerine işlenen bu steno, MÖ IV. Yüzyıl'a tarihlendirilmektedir. Bu sistem temel olarak sesli harflere dayanmaktadır. Sessiz harfler ise kısaltılarak gösterilmiştir.[3]

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 1 gün önce 21:10
Plastiklerin Kalbe Zararı - İyonlaşmada Yeni Bulgular - Aşı Kolunun Antikora Etkisi... Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
4
Yağızhan Atmaca
Yazar 1 Aralık 2019 28 dk.

Bu yazımızda, “DeepFake” kavramı ve uygulamaları üzerine düşüneceğiz ve odaklanmaya çalışacağız. “DeepFake” kavramı altında hem kitlesel algı yönetimi ve toplum mühendisliğine hem de internet kullanıcılarına yönelik kişiselleştirilmiş saldırılara zemin hazırlayacak yeni bir teknoloji uygulamasından söz edeceğiz. “DeepFake” kavramını “siber savaş” dediğimiz ve elektronik bilgi sistemlerine zarar verme, veri, bilgi ve kimlik hırsızlığı odaklı saldırı yöntemleri temelli olgunun “yapay zeka” desteğinde kazandığı yeni bir boyut olarak ele alacağız. 

Yazının devamında öncelikle bilişsel sibernetik sistemlerin ve artık elektronik sistemlerin de temelindeki veri (İng: "data"), anlamlı bilgi (İng: "information"), yararlı bilgi (İng: "knowledge") ve uygulanmış bilgi (İng: "wisdom") piramidine dair hatırlatıcılar vereceğiz. Bu hiyerarşiyle bağıntılı olarak, “DeepFake” kavramının sizin üzerinizde, hayatı, olguları, olayları algılamanız, duygu ve düşüncelerinizin günümüz internet iletişim kanalları ile nasıl yönetilebileceği, kandırılabileceği ve sizden başlamak üzere, bir toplumun nasıl yönetilebileceği ya da yine sizden başlamak üzere, kişilerin internet üzerinden topluma karşı nasıl istismar edilebileceği, kandırılabileceğine değineceğiz.

91
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 23 Temmuz 3 dk.

Mars'ın hiç yaşam barındırıp barındırmadığı sorusu, on yıllardır bilim insanlarının ve halkın hayal gücünü cezbediyor. Keşfin merkezinde, Dünya'nın komşusunun geçmiş iklimi hakkında bazı sorular yatıyor: Mars, kendi gezegenimizde bulunan gibi denizler ve nehirlerle birlikte sıcak ve ıslak mıydı? Soğuk ve buzlu muydu, dolayısıyla bildiğimiz şekliyle yaşamı desteklemeye daha az yatkın mıydı? Communications Earth and Environment dergisinde yayınlanan bir çalışma, Mars toprakları ile Kanada'nın soğuk Newfoundland bölgesindeki topraklar arasında benzerlikler buldu. Bu keşif, Mars'ın soğuk ve buzlu olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmacılar, Mars'ın Gale Krateri'ndekilerle karşılaştırılabilir malzemelere sahip toprakları Dünya'da aradı. Topraktaki mineraller, zaman içinde peyzajın evrimini anlatır. Bu nedenle bilim insanları, bir yerin geçmişteki çevre koşullarını anlamak için sıklıkla toprağı inceler. Bu malzemelerin nasıl oluştuğu hakkında daha fazla bilgi edinmek, kızıl gezegenin tarihsel koşulları hakkında uzun süredir devam eden soruları yanıtlamaya yardımcı olabilir. Gale Krateri'nin toprakları ve kayaları, 3 ile 4 milyar yıl öncesi arasındaki Mars ikliminin kaydını sunuyor. Bu dönem, gezegende nispeten bol miktarda suyun bulunduğu ve aynı zamanda Dünya'da yaşamın ilk kez ortaya çıktığı bir zaman dilimine denk geliyor. Çöl Araştırma Enstitüsü’nde toprak bilimci ve jeomorfolog olan Anthony Feldman şöyle anlatıyor:

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ömer Can Mutlu
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, İzmir
Yetişkin erkek.
Tarih: 18 Nisan 2025
Enlem: 38.4590959678
Boylam: 27.2058598565
Dış bağlantı: https://www.inaturalist.org/observations/272054020
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Tales
Yusuf Tales
21K UP
Üye 3 gün önce Henüz cevap yok.
Proxima centuri bir yıldız cüce kızıl yıldız yani küçük kırmızı bir güneş bizim güneşimize göre daha soğuk küçük ama yıldız patlamaları çok şiddetli oluyor (proxima centuri C) ise uzak bir gezegen bu gezegene mini Neptün diyorlar yıldızına uzak buz devi olabilir neptünden daha küçük -230°C soğuk var bide yıldız patlamaları ve soğuk ve uzaklık
Proxima centurideki yıldız patlamaları sizce uzakta olan proxima centuri C'yi nasıl etiler?
Proxima centurideki yıldız patlamaları sizce uzakta olan proxima centuri C'yi nasıl etiler?
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mustafa Uslan
18 saat önce
Kardaşev Ölçeği, bir uygarlığın teknolojik düzeyini, kullanabildiği ve denetleyebildiği enerji miktarına göre ölçme yöntemidir.
* Tip I uygarlık, 1e16W
* Tip II uygarlık, 4e26W
* Tip III uygarlık, 4e36W
2022-2023 (IEA-Exajoules olarak):
Diğer
Yenilenebilir +3,6
Nükleer +0,9
Doğal gaz +0,7
Petrol +4,9
Kömür +3,1
Toplam: 642EJ=~1,78e17Wh (2023)
K=(log[10]P-6)/10 =1,125 (Tip I)

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bu sorunun cevabı, temizlik alışkanlıklarınızla cilt yapınızın birleşimine göre değişebilir. Ancak genel kural şudur: Yüzünüzü yıkadıktan sonra kurulamazsanız, cilt yüzeyinde kalan su buharlaşarak cildin doğal nemini de beraberinde götürebilir. Bu da ciltte kuruluk yaratır ve bazı kişilerde bu kuruluğa karşılık cilt daha fazla sebum (yağ) üretmeye başlar. İşte bu fazla sebum, gözeneklerin tıkanmasına ve sivilce oluşumuna zemin hazırlayabilir.

Öte yandan, eğer yüzünüzü yıkadıktan sonra temiz bir havluyla kurulamaz ve yüzünüzü kendi hâline bırakırsanız, özellikle kirli ya da nemli bir ortamdaysanız, cildinizde bakterilerin çoğalmasına da neden olabilirsiniz. Bu da dolaylı olarak sivilce oluşumunu artırabilir.

💻Analist: Çağrı Mert Bakırcı

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Gizem Gün
Gizem Gün
3,215 UP
Çeviren 13 Ağustos 2018 5 dk.

Siber taksonomi nedir ve ekoloji alanını nasıl geliştirecek?

Taksonomiyi ekologlar için daha da güvenilir bir bilgi kaynağı yapacak olan devrim niteliğindeki bir taksonomik uygulama üzerine çalışmalar devam etmektedir. Taksonomik bilginin nasıl oluşturulduğu, test edildiği, ona nasıl ulaşıldığı, üstüne nasıl düşünüldüğü ve kullanıldığı siber taksonominin ortaya çıkışıyla büyük ölçüde değişmektedir.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 13 Ekim 5 dk.

Fizik alanında Nobel Ödülü almış 225 kişiden sadece beşi kadındır! Bu sayı, kadınların insan popülasyonunundaki oranı olan %50'ye kıyasla çok azdır. Bilim kadınlarının önündeki engelleri teşhir eden birkaç çalışmaya ve onların temsilini artırmaya yönelik birçok çabaya rağmen fizik, erkek egemen bir alan olmaya devam ediyor. Dünya genelindeki fizikçilerin sadece beşte biri kadın ve bu oran 2010'dan bu yana değişmedi. Nobel Fizik Ödüllü beş kadından üçü ise son on yılda ödülü almaya hak kazandı. Sadece birkaç yıl içinde bu üç kadının Nobel Fizik Ödülü kazanan bilim insanları kadrosuna girmesini görmekse fizikçi kadınlar için oldukça heyecan verici.

Nobel Fizik Ödülü kazanma onuruna 21. yüzyılda ulaşan üç kadın fizikçi var: Donna Strickland (2018), Andrea Ghez (2020), ve Anne L'Huillier (2023). Waterloo Üniversitesinden fizikçi Strickland, lazerler ve gerilmiş darbe amplifikasyonu (İng: "chirped pulse amplification") olarak adlandırılan CPA yöntemi üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde Nobel Fizik Ödülü almaya hak kazandı. Kaliforniya Üniversitesinden astrofizikçi Ghez, özellikle Samanyolu'nun merkezine yakın olan yıldızları gözlemleyen çalışmaları sayesinde Nobel Fizik Ödülünü aldı. Lund Üniversitesinde fizikçi olan L'Huillier de lazerler üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde 2023 Nobel Fizik Ödülünü almaya hak kazandı.

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Timurhan Çakır
4 gün önce
Cern nedir? 
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Şubat 2018 6 dk.

Evrimle ilgili en sık karşımıza çıkan argümanlardan birisi şudur: "Evrime örnek istiyoruz, balıklardan, bakterilerden, kuşlardan bahsediyorsunuz. Ama verdiğiniz örneklerde canlılar değişiyor demenize rağmen balık hala balık, bakteri hala bakteri, kuş hala kuş. Bir tip canlı, bir diğer tip canlıya dönüşmüyor. Bunun neresi evrim? Olsa olsa adaptasyon örneğidir bunlar."

Bu konuyu ele aldığımız videoyu izleyebilirsiniz:

165
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Enes Soylu
Enes Soylu
15K UP
İnceleyen 11 saat önce
Bakış açınızı değiştirecek, insanlara daha anlayışlı davranmanızı sağlayacak bir kitap. Sosyal ilişkilerinizde rahat olmaya başlayabilirsiniz. Abartıyor da olabilirim ama ''Bu kitaptan önce'', ''Bu kitaptan sonra'' olarak iki kısıma ayırsam fark edeceğim şeylerden birisi bu olurdu. Alışveriş yapmadan önce ne alacağınızı düşünüp öyle gitmeye başlıyorsunuz, çoğu davranışınızın nedenini açıklamaya yaklaşıyor veya açıklıyorsunuz. Akışına bırakmak sandığınız kadar kötü olmuyor.
Kitap
Puan Ver
Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir?
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Damla Şahin Uçar
Alıntıyı Ekleyen 30 Mart 2023
Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları diğerlerinden daha eşittir.
Kaynak: Hayvan Çiftliği
16
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kral Lear / Hepsi Sana Miras Serisi

Daha önce kraldın, şimdi evini yanında taşıyan bir salyangozsun.
Her şeyin vardı, şimdi hiçbir şeyin yok.
Senden delisi var mı?

Yeterince yaşlandığına ve daha fazla krallık yapmak istemediğini fark eden Kral Lear, ülkesinin topraklarını üç kızı arasında bölüştürmeye karar verir. Onları yanına çağırır ve her birine ayrı ayrı, kendisini ne kadar sevdiklerini sorar. İki büyük kardeş, Goneril ve Regan, süslü cümlelerle kralın gururunu okşar. En çok sevdiği küçük kızı Cordelia ise şöyle cevaplar: “Bir kız çocuğunun babasını ne kadar sevmesi gerekiyorsa o kadar. Ne daha fazla ne daha az.” Ne var ki kral uzun zamandır kraldır, dalkavuklukla ve yalan övgülerle zehirlenmiştir; küçük kızının bu abartısız cümlesinin arkasındaki samimiyeti göremez. Deliye dönen kral, Cordelia’yı evlatlıktan çıkararak krallığını diğer iki kardeş arasında bölüştürür. Ama çok zaman geçmeden Goneril ve Regan’ın gerçek niyetleri ortaya çıkacaktır. Kendi krallığında evsiz, topraksız ve askersiz kalan yaşlı kral, sadık soytarısıyla birlikte kendini yollara vurur. Tek bir umudu vardır: Cordelia’yla yeniden bir araya gelebilmek.

On kitaplık HEPSİ SANA MİRAS serisinin sekizinci kitabında

William Shakespeare’in ölümsüz eseri Kral Lear’i, İtalya’nın en önemli yazarlarından Melania G. Mazzucco yeniden anlatıyor, Emanuela Orciari ise resimliyor.

Devamını Göster
₺203.00
Kral Lear / Hepsi Sana Miras Serisi
Metehan Yüce
Biyoloğum 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Ten renginin evrimi aslında bir adaptasyon örneğidir. Çünkü insan genomundaki poligenik mekanizmaların çevresel fotoselektif basınçlarla etkileşimi sonucu ortaya çıktı. Ve kompleks, dinamik bir biyolojik melanin üretimi ultraviyole (UV) radyasyona karşı fotoprotektif bir yanıt olarak evrimleşmiş, böylece de farklı coğrafyalarda farklı düzeylerde melanin senteziyle sonuçlanmıştır. Burda MC1R, SLC24A5, SLC45A2, TYR ve OCA2 gibi çok sayıda genin varyantları farklı ten renklerinin genetik temeli. Ekvatorda yoğun UV ışınlarına maruz kalan popülasyonlar DNA mutasyonlarını, folat fotodegradasyonunu, cilt kanseri riskini azaltmak amacıyla daha yoğun melanin üretimine evrimsel olarak yönlendirildi. Bunun tersine yüksek enlemlerde yaşayan kişilerde sınırlı UV ışınımı nedeniyle D vitamini sentezi baskılanacağı için daha az melanin üreten ve böylece UV absorpsiyonunu artıran fenotipler avantajlı hale geldi. Yani açık tenli bireyler yüksek enlemlerde selektif avantaja sahip.

Popülasyonların yalnızca kendi içinde çiftleştiği izole bir durumda genetik sürüklenme ve sınırlı mutasyon oranları dışında adaptif seleksiyonun yönü belirleyici olur. Eğer yüksek enlemlerde bulunan koyu tenli bir popülasyon UV ışığına daha fazla ihtiyaç duyacak şekilde yaşamını sürdürüyor ve çevresel koşullar D vitamini sentezini zorlaştırıyor ise daha açık ten fenotipine sahip mutant alellerin pozitif seçilime uğrama olasılığı artar. Ama bunun gibi bir değişim yüzlerce veya binlerce nesil sürebilecek mikroevolüsyonel bir süreç. Tersine, açık tenli bireylerin yüksek UV bölgelerine yerleşmesi durumunda daha koyu ten renklerine doğru bir evrimsel baskı ortaya çıkar çünkü düşük melanin seviyesi folat yıkımını artırır. Ve embriyonik gelişimi sekteye uğratabilir.

Yani ten rengi ne yalnızca genetik soy zinciriyle açıklanabilir ne de salt çevresel konumla. Her iki parametrenin de birlikte şekillendirdiği zaman ölçeği içinde değişebilen evrimsel bir özellik.

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce Ankara₺3.800,0017 Mayıs
Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisi Gezisi
17 Mayıs 2025 06:30 tarihinden 18 Mayıs 2025 20:00 tarihine kadar.

Evrim Ağacı Ankara Topluluğu gezi serisinin ikinci gezisinde Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisine gidiyoruz!

Çatalhöyük arkeolojik alanı günümüzden 8000 yıl öncesine tarihlendirilmekte ve insanlık tarihi açısından tarım devrimi, kent yaşamı ve hayvanların evcilleştirilmesi gibi konularda eşsiz sanatsal ve kültürel eserler barındırmaktadır.

Konya Arkeoloji Müzesinde Çatalhöyük ve Konya çevresinden ve Antik Roma dönemine ait eserler bulunmaktadır. 

Konya kent merkezi ise Selçuklu başkenti olması nedeni ile hem mimari hem de Anadolu kültürel bağlamında gezilecektir. 

Taşkent Fosil Arazisinde Permiyen döneminde, yaklaşık 252 milyon yıl önce yaşamın %95'inin silindiği Dünya'nın en büyük yok oluşunun izlerini görebileceğimiz Dünya'daki 10 noktadan biri olan Taşkent fosil yatağı yer almaktadır.



Bilim ve tarihi bir araya getiren bu gezimizde siz de kaşiflerimiz arasında yer alın.

Gezide, Dr. Babür Erdem ve Timuçin Alp Aslan, MA. hocalarımız bulunacaktır.

Evrim Ağacı Ortak Kurucusu olan Dr. Babür Erdem, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir. Bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Timuçin Alp Aslan, M.A., Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih bölümünden lisans derecesini almıştır. Bologna Üniversitesi’nde Latince, Koç Üniversitesi Kapadokya Okulu, Nümizmatik okulu ve Çevresel Arkeoloji programları gibi uluslararası etkinliklerde yer almıştır. Ankara Çayyolu Höyük, Muğla – Milas Labraunda antik kutsal alanı ve Yunanistan’da Büyük İskender’in ilk başkenti Pella’da alan çalışmalarında bulunmuştur. Turist rehberliği alanında yüksek lisans derecesi vardır.

Devamını Göster
6
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close