Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Gökhan Demirbilek
Çeviren 5 gün önce 29 dk.

Evrenin başlangıcından bu yana, hidrojen çok açık arayla en baskın element olagelmiştir. Hidrojenin hemen ardındansa helyum gelir. Şaşırtıcı şekilde, evrendeki üçüncü en baskın elementi oksijendir ve onun arkasından da karbon gelir. Aşağıdaki grafik, atom numarası düşük elementlerin evrendeki yoğunluklarını göstermektedir. Bu grafikte dikey eksenin logaritmik ölçekte olduğuna dikkat edilmelidir. Bu, dikey düzlemde bir birim artışın evrendeki asıl yoğunluk değerinin on katı bir artışı temsil ettiği anlamına gelir.

Bu grafikte bazı eğilimler çok barizdir. Bunlardan bir tanesi, testere dişi gibi bir örüntüye neden olan, çift atom numarasına sahip elementlerin komşuları olan tek sayılı elementlere göre kayda değer şekilde daha baskın olduğu gerçeğidir. Bunun nedeni, yıldızlardaki birçok temel füzyon reaksiyonunun, helyum-4 atomlarının çekirdekleri (2 proton + 2 nötron) olan alfa parçacıkları (a) ile yüksek miktarda kinetik enerjinin (çok hızlı hareket ederler) birleşimi olmasıdır. İki alfa parçacığı, birlikte berilyum atomunun çekirdeğini (4Be8) oluşturabilir. Ancak, böyle bir kombinasyon çok kararsızdır ve neredeyse anında yine iki alfa parçacığına ayrılır. (Yarı ömrü 7 x 10-17 sn'dir.)

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 2 gün önce
Öncelikle merhaba."Seçim güçlüler ve güçsüzler arasında oluşturulmuş bir illüzyondur."(The Matrix)
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dr. Semih Tareen
Dr. Semih Tareen Seslendiren 28 Mart 2022 1:12:37
Yatağımızın altındaki canavarlar çocukluktan beri büyüklerimiz tarafından anlatılan yegane efsanedir. Öyle ki hiç görmemiş olmamıza rağmen bizlere derin...
36
Barış Barış
Yazar 8 Ağustos 2022 4 dk.

Oyun Teorisi'nde, oyunları sınıflandırmanın farklı yolları bulunmaktadır. Bu sınıflandırmalar, oyunun rekabetçilik durumu, çıktıların dağıtımı, sürekliliği gibi kriterlere göre yapılır. Bu yazıda bu kriterlerden kazançların dağıtımı üzerinden yapılan sınıflandırmanın özel bir türü olan Sabit Toplamlı Oyun üzerinde durulacaktır. Ama önce, oyunların sınıflandırmasına biraz daha yakından bakalım.

Teoride birden fazla oyun türü olduğundan oyunları sınıflamak bize o oyunun hangi yönüne konsantre olacağımız konusunda bir yön çizer. Bu aynı zamanda oyunda oynanacak stratejileri seçmek konusunda da yol göstericidir. En temelde, oyunları şu şekilde sınıflamak mümkündür:

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Yazar 12 Nisan 2020 21 dk.

Bu yazımızda FOTON-M3 projesinin “Tardigrade Resistance to Space Effects” (TARSE) misyonu yani "Uzay Etkilerine Tardigrad Direnci" misyonu üzerinde durulup ilk deney sonuçlarına dair bilgiler verilmeye çalışılmıştır. FOTON-M3 projesinin diğer misyonları olan TARDIS misyonuna ait yazımıza buradan, RoTaRad misyonuna ait yazımıza ise buradan ulaşabilirsiniz.

Foton, Rus bilim uydu ve yeniden giriş aracı programlarının proje adıdır. Foton projesinin ana odağı ise genel anlamda malzeme bilimi araştırmalarını kapsar, ancak bazı görevlerde biyoloji dahil pek çok farklı disiplini içeren araştırmalar da yapılmıştır. Orijinal Foton serisi, 1985-1999 yılları arasında Plesetsk Cosmodrome'dan 12 lansmanı içeriyordu. Foton-M adı altında ikinci seri ise orijinal Foton üzerinde birçok tasarım geliştirmesini içermekle beraber günümüzde de hala devam ettiriliyor.

79
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Çeviren 14 Mayıs 2020
3 Mayıs’ta, şafak sökmeden saatler önce, Reunion Adası’nın üzerindeki güney gökyüzünde kozmik toz taneleri saçılmaktaydı. Dünya’da, periyodik 1/P Halley Kuyruklu Yıldızı’nın arkasında bıraktığı tozlu parçacıkların oluşturduğu her yıl gerçekleşen Eta Aquarids isimli meteor yağmuru yaşanmaktaydı. Bu etkileyici pozlamada, bulut denizinin üzerinde soldan sağa doğru giden parlak bir Aquarius gök taşı yakalanmıştır. Gök taşının ardında bıraktığı iz, doğu ufkunun üstünde bulunan ve görselin üst kısmında görülebilen Aquarius takımyıldızına doğru uzanmaktadır. Hızıyla bilinen Eta Aquarid gök taşları, atmosfere saniyede 66 kilometre hızla girer ve 100 kilometre kadar yüksekte görülebilir. Sonra, Dünya’dan yaklaşık 6 ışık yılı uzakta, C/2020 F8 SWAN Kuyruklu Yıldızı’nın soluk yeşilimsi koması ve uzun kuyruğu, merkezin solundaki volkanik tepelerin üzerinden, bu etkileyici sahneye katılacak ve görselin bir parçası olacaktı. Şimdi ise, alacakaranlık saatlerinde kuzey gökyüzünün, doğu ufkunun yakınlarındaki SWAN Kuyruklu Yıldızı, beklenildiği kadar parlak hale gelmedi. Kuyruklu yıldızın Dünya’ya gerçekleştirdiği ilk yakın geçiş, yalnızca iki gün önceydi ve kuyruklu yıldız, en yakın konumuna 27 Mayıs’ta ulaşacak.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ögetay Kayalı
Yazar 31 Aralık 2023 21 dk.

Evrenin şu anda genişliyor olduğu gözlemi bizi, evrenin geçmişte çok daha küçük, dolayısıyla yoğun ve sıcak bir hacimde sıkıştığı fikrine götürdü. Peki evren, böylesine ufak bir noktadan nasıl ortaya çıktı?

Kozmik zamanın en erken anlarında, enerjiler ve koşullar o kadar aşırıydı ki, bu konuda geliştirdiğimiz teorilerin yanlış olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden çok daha yüksektir. Bir örnek vermek gerekirse, giderek popülerleşen ve doğru oldukları konusundaki güvenimizin giderek arttığı ebedi enflasyon teorileri, "kozmik enflasyon" denen olayın evrenin büyük bölümünde sonsuza kadar sürdüğünü öne sürerek, bu yazıda sürekli bahsedeceğimiz "Büyük Patlama'dan bu yana geçen nn saniye" kavramını tanımsız hale getirmektedir. Bu nedenle, en erken aşamalar hâlen aktif bir araştırma alanıdır ve hâlâ spekülatif olan ve bilimsel bilgi geliştikçe muhakkak değişecek olan fikirlere dayanmaktadır.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

NGC 4565: Sınırdaki Galaksi

Samanyolu galaksimiz bu kadar ince mi? Nefes kesici sarmal galaksi NGC4565, Dünya gezegeninden bakıldığında yandan görünüyor. Dar görüntüsü nedeniyle İğne galaksisi olarak da bilinen parlak NGC 4565, kuzey gökyüzünde yapılan gözlemler sırasında soluk ama derli toplu Coma Berenices takımyıldızına bakan birçok teleskobun durağıdır. Bu keskin ve renkli görüntü, sarmal galaksi NGC 4565’in ince galaktik düzlemini süsleyen toz şeritleri tarafından kapatılan şişkin merkezi çekirdeğini gözler önüne seriyor. Bu güzel görüntüde, başka arkaplan galaksileri de karşımıza çıkıyor. Samanyolu galaksimize benzer bir şekle sahip olduğu düşünülen NGC 4565, yaklaşık 40 milyon ışıkyılı uzaktadır ve 100.000 ışıkyılı genişliğe sahiptir. Gökyüzü meraklıları, küçük teleskoplarla bile kolayca fark edilebilen NGC 4565’in, Messier’in gözden kaçırdığı önemli bir göksel şaheser olduğu düşünülüyor.

17 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: CFHT, Coelum, MegaCam, J.-C. Cuillandre (CFHT) & G. A. Anselmi (Coelum)
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Burak Albayrak
Ekleyen 6 Eylül 2022 2 sa.

Şizoid Kişilik Bozukluğu, sosyal ilişkilere ilgi eksikliği, yalnız ve korunaklı yaşam tarzına eğilim, gizlilik, duygusal soğukluk, mesafe ve ilgisizlik ile karakterize bir kişilik bozukluğudur. Semptomlar tipik olarak geç çocukluk veya ergenlik döneminde başlar. Etkilenen bireyler başkalarıyla yakın ilişki kuramayabilir ve aynı zamanda zengin ve ayrıntılı ancak içsel bir fantezi dünyasına sahip olabilirler.

Psikolojide fantezi, insan beyninin özelliklerinden biri olan hayal gücü yetisiyle mümkün olan, net bir zihinsel görüntüyle ifade edilen geniş çaplı zihinsel deneyimlere verilen isimdir. Fanteziler, mutlak olarak imkansız olan senaryolarla ilişkilidir. Nancy McWilliams'ın 2011 yılında gözlediği üzere, şizoid bireylerin en heyecan verici yeteneği, yaratıcılıklarıdır ve bu yaratıcılık, genellikle kendini fanteziler şeklinde gösterir.

150
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Orhan Aydın
Orhan Aydın
1,095 UP
İnceleyen10 5 gün önce
Yedi edebiyat tutkununun bu güzel yolculuğunu içtenlikle kutluyorum. Zincir öykü tekniği, her birimizin hayata farklı açılardan bakmasına rağmen bir araya geldiğimizde nasıl bir uyum yakalayabildiğimizi gösteriyor. Bu birliktelik, farklılıklar içinde nasıl bir bütün oluşturabileceğimizi ve edebiyatın birleştirici gücünü ortaya koyuyor. Yolunuz açık olsun...
Kitap
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Nilüfer Tek
Nilüfer Tek
83K UP
Uyarlayan 6 Aralık 2020 5 dk.

Primatlar önlerindeki görsel bilgiyi, tıpkı dijital kameraların pikselleri gibi, beyinlerinin görsel korteksinde bulunan küçük işlem birimlerini kullanarak işlerler. Cenevre Üniversitesinden bilim insanları, Current Biology dergisinde yayımlanan çalışmalarında Max Planck Enstitüsü ve Paris Milli Doğa Tarihi Müzesinin de işbirliği ile görsel becerilerimizin kaynağını anlamak için bu işlem birimlerinin primatlar arasında oldukça farklılık gösteren boyutlara göre ölçeklenmiş olup olmadığını araştırdılar.[1]

Madagaskar’da yaşayan gri fare lemuru (Microcebus murinus), yalnızca 60 gramlık kütlesiyle yeryüzündeki en küçük primatlardandır. 55 milyon yıl önce evrimleşmiş ilk primatların pek çok özelliğini taşıması bakımından çok özel bir tür olan fare lemurlarını inceleyen bu çalışma, görsel sistemimizin bugüne dek olağanüstü bir şekilde korunagelmiş olduğunu ve hem uzak geçmişteki atalarımızın hayatında hem de şimdiki günlük yaşamımızda görsel sistemin önemini vurguluyor.

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Kuantum Açık Sistemlere Sezgisel Bir Bakış
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum açık sistemleri, bir kuantum sisteminin çevreyle etkileşimini göz ününe alır. Genel olarak çevre, sisteme kuantum özelliklerini veren eşevrelilik ve dolaşıklık gibi kuantum etkilerin yitirilmesine sebep olur ancak çevreyi, sistemi ve aralarındaki ilişkiyi istediğimiz şekilde modelleyerek bunu tersine çevirmek mümkündür. Böylece sistemler kuantumluklarını (quantumness) koruyabilir, hatta yeni ilintiler üreterek geliştirebilirler. Açık sistemleri incelemekte kullanılan farklı yöntemleri karşılaştırdığımızda hesapsal ve kuramsal avantajlarıyla kuantum çarpışma modeli öne çıkar. Etkinlikte, kuantum çarpışma modeli kullanarak, kuantum nitelikler bağlamında sistemin düşmanı olarak gördüğümüz çevreyi sıkı bir dost haline nasıl getirebileceğimiz üzerine çalışacağız. Bu etkileşmeyi anlayabilmek için gerekli olan tüm bilgiler adım adım sunularak, hem sayısal hem analitik örneklerle pekiştirilecektir.

Devamını Göster
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Neden yemeye devam ediyoruz? Cevabı basit, DNA'mız hâlâ balta girmemiş ormanda hayatta kalma mücadelesi verdiğini zannediyor. Tarih öncesinde meyve dolu ağaca tosladığında tıka basa yemek akıllıca bir davranıştı. Bu ağaçlara sık rastlanmıyordu ve gelecek günler için ekstradan bir yağ tabakası doğru bir yatırımdı. Ancak ucuz fastfood dünyasında ekstra yağ, yatırımdan çok geleceğimize bir saldırı anlamı taşıyor.
Kaynak: Çoğu İnsan İyidir
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sahtebilim ve Şüphecilik konusunda geliştirebilirsin.

Sahtebilim
Sahtebilim
98 Makale
19 saat 9 dakika
Öğrenmeye Başla
Komplo Teorileri
Komplo Teorileri
14 Makale
3 saat 50 dakika
Öğrenmeye Başla
Astroloji
Astroloji
4 Makale
1 saat 5 dakika
2 Soru
Öğrenmeye Başla
UFO ve Uzaylılar
UFO ve Uzaylılar
17 Makale
2 saat 44 dakika
Öğrenmeye Başla
Civan Deniz Kocataş
İşitme Engelliler Öğretmeni 7 Haziran 2019 Sen de Cevap Ver
Bu soru, Ali Cabbar tarafından sorulmuştur.
Konuşma yeteneğinin nasıl ortaya çıktığını sormadığınıza göre kültürel evrim yoluyla oluştuğunu söyleyebiliriz. Şu an dünyada konuşulan 7-8 bin arası dil var. Net bir sayıya ulaşılamaması, bazı lehçelerin ayrı bir dil olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı yönündeki görüş ayrılıklarından kaynaklı. Eğer bu dillerden bazılarında, aramızda temas sağladığımız (Homo neanderthalensis gibi) ancak bugün soyu tükenmiş kuzenlerimizden miras kalan dile yönelik parçalar yoksa; Homo sapiens olarak bunca dili tek bir tür olarak yarattık. Yaklaşık 70 bin yıl önce Afrika'dan başlayıp tüm gezegene yayıldığımız süreçte insanlar uzunca bir süre izole topluluklar olarak yaşadılar. Kendi coğrafyaları, yaşayış biçimleri, dini inanışları konuşma kodlamalarını şekillendirdi. Bu kodları DNA gibi düşünebiliriz. Sonrasında aralarındaki savaş, göç, salgın hastalıklar, ticaret vb. gibi etkileşimler arttıkça dilin kodları da zamanla değişti ve artık farklı bir dil (canlılarda "tür" oluşması gibi) olarak tanımlanacak kadar farklılaştılar. Kimi dillerse bu süreçte varlığını sürdüremeyip yok oldu yani konuşan birey kalmadığı için soyu tükendi. Canlıların evrimsel sürecini etkileyen dinamikler genelde çok ani gerçekleşmediği için türleşme binlerce hatta milyonlarca yıl sürebiliyor. Dil ise bugün günlük hayat içinde bile çok daha dinamik işleyen ve daha soyut bir yapıda olduğu için dilin kodları hızlıca değişip bir kaç bin yıl içinde yüzlerce dil "türünün" ortaya çıkmasına olanak veriyor.
4,956 görüntülenme
10
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close