Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Arda Ateş
Arda Ateş
213K UP
Yazar 12 Mart 2021 15 dk.

Kenevir bitkisinde (Cannabis sativa veya Cannabis indica) bulunan 489 bileşiğin 70’i kannabinoid denilen psikoaktif bileşiklerdir. Bu kannabinoidlerden en etkili ve en yoğun miktarda bulunanları delta 9-tetrahidrokanabional (THC) ve kanabidiyol (CBD) isimli iki moleküldür.[1] THC'nin anksiyete yaratıcı etkileri olduğu bilinirken, CBD anksiyete giderici etki göstermektedir.[2] Kannabinoidlerin etkisini inceleyen çoğu çalışmada sentetik kannabinoidler veya kenevirin temel etken maddesi sayıldığı için THC kullanılmaktadır. Bu, çalışmaların bulgularını kenevir tüketicilerinin günlük kullanımına uyarlarken bu da göz önünde bulundurulması gereken bir faktördür.

Kannabinoidler vücudumuzun içsel kannabinoid sinyal sisteminin parçaları olan ve çoğunlukla nöronların hücre zarlarında bulunan CB1 reseptörlerine bağlanarak etkilerini gösterirler (CB2 reseptörlerine de bağlanırlar; fakat bunlar daha çok bağışıklık sisteminde bulunduğu için, konumuzla alakasızdır). Bu reseptörler normalde n-arakidonoil-etanolamin (anandamid) ve 2-arakidonoil-gliserol gibi endokannabinoidler tarafından etkinleştirilir. THC de bu moleküllerle yakın bir kimyasal yapıya sahip olduğu için, benzer şekilde CB1 reseptörlerine bağlanarak hücre içindeki bazı kimyasal reaksiyonları tetikler. Bu reaksiyonlar sonucunda GABAerjik internöronlarda (ve az da olsa glutamaterjik nöronlarda) bazı nörotransmitterlerin salınımı inhibe eder.[1][3] Buna bağlı olarak, kenevir tüketimiyle ilişkilendirilen etkiler ortaya çıkar.

102
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Eylül 2021 16 dk.

Seyirci Etkisi, görgü tanıklarının suça müdahale etme sorumluluğunu bir başkasına atmaya meyilli olmasına verilen psikolojik bir isimdir. Yani Seyirci Etkisi Teorisi'ne göre bir tanık, bir olaya tek başına şahit olursa, o tanığın kurbana yardım etme ihtimali, birden fazla tanığın olaya tanık olduğu duruma göre daha yüksek olacaktır. Yani paradoksal bir şekilde, ortada ne kadar çok tanık varsa, kurbanın yardım görme ihtimali artmamakta, tam tersine tanıkların birbirine güvenerek kurbana yardım eli uzatmama ihtimali o kadar artmaktadır.

Örneğin otoyolda ölü bir hayvan ya da tehlike arz edebilecek bir çöp gördüğünüzde, durup sorunu çözmek yerine "Nasılsa bir başkası halleder." diyor olabilirsiniz. İşte bu, Seyirci Etkisi'nden kaynaklanmaktadır: Belki daha ıssız bir yolda karşılaşsanız, aynı unsur aslında daha az risk teşkil etmesine rağmen (çünkü daha az trafik vardır), durup da o riski ortadan kaldırma ihtimaliniz daha yüksek olabilir. Elbette insanlar "Aman canım benim sorumluluğum mu?" gibi yollarla bu davranışlarını rasyonalize etmeye çalışmaktadırlar - ki yazının ilerleyen kısımlarında buna da döneceğiz.

101
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Öne Çıkan İlanAraştırma Anketi
Mehmet Can Sevinçli
İlanı Ekleyen 1 hafta önce ÇevrimiçiÜcretsiz8 Mayıs
Bu Oyuncu Kim? - Araştırma Anketi
Bu İlan sona ermiştir
Lütfen başvuruda bulunmaya çalışmayınız.
08 Mayıs 2025 12:00 tarihinden 20 Mayıs 2025 16:15 tarihine kadar.

MOBA türü oyunlarda diğer oyunculara yönelik algımızın nasıl şekillendiğini incelemek amacıyla “Bu Oyuncu Kim?” isimli yaklaşık 5 dakika süren bir araştırma yürütüyorum.

  • 18 yaş ve üzeri olan
  • League of Legends (LoL) ve/veya Defense of the Ancients 2 (Dota 2) oynamış veya aktif olarak oynayan herkes katılabilir. 
     

Bağlantı adresi: https://www.psytoolkit.org/c/3.6.2/survey?s=GNeFv 

Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim.

Devamını Göster
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
72K UP
İnceleyen 3 gün önce
Geçen ay Sinema da ikinci gösterime çıkınca izlemiştim , izlerken nasıl bittiğini anlamadım o kadar akıcı bir şekilde ilerliyor ve hiç sıkılmadan bitmişti . Olayın , zamanın akışını filmin ortalarına gelince tam bir şekilde anlıyorsunuz , ilk başta konuyu da anlamak zor oluyor ama ortalara gelince her şey tam oturuyor ve filimin izlenmesi keyifli olmaya başlıyor . Zaten uçak sahnesinin gerçek bir uçakla çekildiğini öğrendiğimde filim benim için daha da değerli oldu , çok büyük bir işçilik . Christopher Nolan hayranı biri olarak benim için ilk üç filimlerden biridir .
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 28 Eylül 2018 9 dk.

Hayvanlar nereden geldi? Bu soru, evrimsel biyologların en çok ilgisini çeken konulardan birisi. Bugüne kadar, soruyu cevaplamaya çalışan birçok hipotez ve teori de ileri sürüldü. Şimdi, Türkiye'den çıkıp Arizona Üniversitesi'nde astrobiyoloji üzerine araştırmalar yürüten Yrd. Doç. Dr. Betül Kaçar, Holobiyont Teorisi adını verdikleri bir teori aracılığıyla, bu büyük soruya yanıt vermeye bir adım daha yaklaştıklarını düşünüyorlar.

Holobiyont, ortak bir ekolojik birim oluşturmak amacıyla birden fazla farklı türün bir araya gelmesiyle oluşan sisteme verilen isimdir. İlk olarak 1991 yılında yazdığı Evrimsel Girişimcilik İçin Simbiyoz isimli kitabında Amerikalı evrimsel biyolog ve teorisyen Lynn Margulis tarafından ileri sürülen bu kavram, yaşamlarının çoğunu simbiyotik ilişkiler içerisinde geçiren canlıları tanımlamak için kullanılmaktadır. Simbiyotlar, karşılıklı fayda ilişkisi içinde bulunan canlılardır. Dolayısıyla holobiyontların amacı parazitik bir çıkar ilişkisinden ziyade, karşılıklı bir fayda ilişkisidir. Dr. Kaçar tarafından ileri sürülen temel teori ise, bu holobiyotik ilişkiler sonucunda tek hücreli yaşam formlarından hayvanlar gibi çok hücreli ve daha karmaşık yaşam formlarının evrimleşebileceği yönündedir.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
5 gün önce
Amerikalı bilim insanı ve girişimci Robert Koffler Jarvik 11 Mayıs 1946'da doğdu. Tıbbi cihaz tasarımı ve biyomedikal mühendislik alanlarında çalıştı. Jarvik-7 adlı yapay kalbin geliştirilmesinde kilit rol oynadı. Jarvik-7, insan vücuduna tamamen entegre edilebilen ilk yapay kalp olarak tarihe geçti. Bu buluş kalp yetmezliği tedavisinde önemli bir adım olarak kabul edilir.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 2 gün önce 9 dk.

Aile içi sorunlar, ekonomik zorluklar, salgın hastalıklar, doğal afetler, toplumsal travmalar, okul ya da iş hayatındaki baskılar… Stres kaynakları hayatımızın her döneminde bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu zihinsel yük göz ardı edilmemeli; çünkü stres ister akut (hızlı ilerleyen veya kısa süreli), ister kronik (uzun süreli veya süreğen) olsun kalbimiz üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Söz konusu baskı, özellikle risk altındaki kişiler için, kalp krizini (akut miyokard enfarktüsü) bile tetikleyebilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir!

Stres birçok farklı yoldan kalp-damar (kardiyovasküler) sistemi sağlığını etkiler. Uzun vadede, halk arasında "damar sertliği" olarak bilinen, damarların daralıp tıkanmasına yol açan ateroskleroz gelişiminde rol oynar. Bu da zamanla koroner arter hastalıkları gibi ciddi rahatsızlıkların temelini oluşturur. Akut dönemde ise daha dramatik etkiler ortaya çıkabilir. Özellikle hali hazırda koroner arter hastalığı bulunan kişilerde, strese bağlı gelişen ani bir elektrofizyolojik sapma, ani kalp durmasına kadar varabilecek trajik sonuçlara neden olabilir. Bilimsel çalışmalar depremler, terör olayları ve hatta futbol maçlarının bile ani kardiyak olayları tetikleyebileceğini göstermektedir.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Enes Soylu
Enes Soylu
16K UP
İnceleyen9 6 gün önce
Eser güzel hoş ama gerçeklikten çok uzak. Ütopik bir evren, yazar, önce sizi beklentilerin içine sokup ardından karamsar bir çöplüğe fırlatıyor. Bu sıralar okunacak kitaplardan birisi kesinlikle. Hayvan çiftliğinin daha gerçekçi versiyonu demek isterdim ama daha detaylı hali dersek mütevazı oluruz. Anlatılan çevre gerçekten inanılmaz kötü, dünyanın bu hale gelmesi bana kalırsa imkansız ancak mesele bu hale gelmemiz değil, bu düzeni metafor olarak düşünüp bazı yönetim biçimlerini, insan haklarını sorgulamamız.
Kitap
9.6/10
(423 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
502K UP
Eseri Ekleyen 15 saat önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ece Nur
Ece Nur
21K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Cyprus (KKTC), Gazimağusa
Bu Alaca balıkçılı Daü'nün kuzey kampüsünde gördüm ve burada ilk defa görüyorum.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Mehmet Harkır
Üye 3 gün önce 1 Cevap
Ekzotermik reaksiyonlarda cismin başlangıç sıcaklığıyla sondaki sıcaklığıylı arasında bir fark olur. Başlangıç sıcaklığı sondaki sıcaklıkta her zaman daha yüksektir yani soğur zira reaksiyon sırasında enerji açığa çıkar. O zaman güneş neden soğumaz? Sonuçta güneşte bir ekzotermik bir reaksiyon yaşanmıyormu?
160 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
Çeviren 15 saat önce 4 dk.

Bilim insanları, iyi bir sınıflandırma sistemine sahip olmayı oldukça önemserler. Nesneleri kategorize etmek ve onları etiketlendirmek birçok bilimsel süreç için kritik bir adımdır; üstelik titizlikle hazırlanmış taksonomik tabloları bir bütün halinde gözden geçirmek de bilimsel sürecin en tatmin edici yanlarından biridir. Aristoteles'in ilk bilim insanlarından biri olarak kabul edildiği düşünüldüğünde dünyayı kategorilere ayırmaya bu kadar düşkün olması pek de şaşırtıcı değildir. Aristoteles, hayvanları "kanı olanlar" ve "kanı olmayanlar" diye ayırdı; bazılarını "karada yaşayanlar", diğerlerini "denizde yaşayanlar" olarak sınıflandırdı.[1] Ancak en ünlü Aristoteles kategorilerinden biri, Batı düşüncesinde tüm canlılar üzerine olan anlayışı şekillendiren bir ayrımdır. İşte bu ayrım, "ruhun (bilincin) bölünmesi" olarak bilinir.[2]

Aristoteles, her biri bir öncekinin üzerine inşa edilen üç tür ruh (bilinç) olduğunu savunmuştur.[3] Bunlar şu şekildedir:

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eda Alparslan
Aktaran 13 saat önce 2 dk.

Autonomous University of Barcelona'dan araştırmacıların Chemosphere dergisinde yayınladığı çalışma, polimerlerden üretilen poşet çayların demlenirken milyarlarca nanoplastik ve mikroplastik saldığını detaylarıyla açıklıyor. Çalışma bu salınımın insan bağırsak hücrelerinde emilebildiğini ve bunun sonucunda kan akışına karışarak tüm vücuda yayıldığını gösteren ilk çalışma niteliğinde.

Günümüzde plastik atıkların sebep olduğu kirlilik, gelecek nesillerin sağlık ve refahını her geçen gün daha çok etkileyen ciddi çevresel sorunlara yol açmakta. Gıda paketlemesi, nano ve mikroplastiklerin sebep olduğu kirliliğin ve bu parçacıkların insanlar tarafından solunmasının ve sindirilmesinin temel kaynaklarından birisi.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Furkan Aktepe
Furkan Aktepe
34K UP
Yazar 30 Temmuz 2020 20 dk.

Bu yazımızda; köpük baloncuklarının geometrisini gözlemlemekten mikroorganizmaların yapısını anlamaya kadar evrendeki birçok fenomene ve Antik Yunandan beri ünlü astronomlardan fizikçiler ve biyologlara kadar birçok bilim insanının çalışmalarına ışık tutan Eşçevre Problemi (İng: "Isoperimetric Problem") üzerinde duracağız. Bu probleme cevap vermek isteyen matematikçilerin çalışmalarını ve problemin fizik alanındaki bazı uygulamalarını inceleyip, Eşçevre Eşitsizliğinin (İng: "Isoperimetric Inequality") iki boyutlu reel uzay için ispatını vereceğiz.

Tolstoy’un "İnsana Ne Kadar Toprak Lazım?" isimli eserini okumuşsunuzdur. Uçsuz bucaksız bir arazinin sahibi ile, alacağı toprak konusunda anlaşan baş karakterimiz Pahom, belirlenen günün sabahında elindeki küreği ile heyecanla bu devasa arazinin ufuklarından güneşin doğmasını bekler. Anlaşma şöyledir: Gün doğumu ile yola çıkan Pahom, arazide ilerledikçe belirli aralıklarla toprağa çukur kazarak işaretler bırakacak ve gün batmadan önce, başladığı yere geri dönebilirse, kazdığı çukurlar sabanla birleştirilecek ve çizdiği sınır ile kapatabildiği kadar toprak parçası kendisine ait olacak. Ama gün batmadan önce başladığı noktaya geri dönemezse, hem toprak sahibi olma şansını kaybedecek hem de bütün parasını...

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ateş Çemberinden Şeytan Boynuzları

Atlantik’te 10 Haziran’da çekilen bu gün doğumunu fotoğrafında, atmosferik kırılmaların güneş diskini basıklaştırıp onun görüntüsünü bozduğu görülüyor. ABD’nin doğu kıyısındaki New Jersey, Belmar’da kaydedilen bu görsel, yeni Ay evresinde gerçekleşen halkalı Güneş tutulmasını gösteriyor. Kısmi silueti görülen Ay, yükselen Güneş’e, bazılarına şeytanın boynuzlarını (ya da belki uçan bir kanoyu) hatırlatan bu hilal şeklini vermekte. Lakin tutulma sırasındaki Güneş, tam halka evresinde göklerdeki bir ateş çemberi gibi görünmektedir. Haziran ayında meydana gelen halkalı Güneş tutulması, Mayıs ayının sonundaki dolunay esnasında oluşan tam Ay tutulmasının hemen ardından geldi. Tabii ki, bu Ay tutulması dramatik bir kırmızı kanlı Ay tutulmasıydı.

18 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Madhup Rathi
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Yaşam Ağacı Gözlemi
A.b. B.k
Gözlemi Yapan 4 Ocak 2024 Türkiye, İstanbul
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İnceleme
Sabri Küsüroğlu
İnceleyen10 28 Ağustos
George Orwell’in 1984 adlı romanı, edebiyat dünyasının en güçlü distopyalarından biri olarak kabul edilir. Kitap, yalnızca bir romandan ibaret değil, aynı zamanda otoriter rejimlerin karanlık yüzünü gözler önüne seren bir uyarıdır. Orwell’in yarattığı dünya, baskıcı bir rejimin bireyleri nasıl kontrol edebileceğini ve özgürlüğün nasıl yok edilebileceğini ürkütücü bir gerçeklikle anlatır.

Romanın merkezinde yer alan Büyük Birader, tüm halkı gözleyen ve denetleyen bir figür olarak karşımıza çıkar. "Büyük Birader seni izliyor" cümlesi, Orwell’in bu distopik dünyasında, bireyin her anının kontrol altında tutulduğunu ve özel hayat kavramının ortadan kalktığını simgeler. Evlerin içine kadar yerleştirilen kameralar, yalnızca fiziksel hareketleri değil, düşünceleri bile izler. İşte bu noktada, Orwell’in dehası kendini gösterir: Düşünce suçu. Yalnızca devlete karşı eylemde bulunmak değil, olumsuz bir düşünce bile suç sayılır. Bu, bireyin özgürlüğünün tamamen yok edilmesinin en uç noktasıdır.

1984 yalnızca bir distopya değildir; aynı zamanda bir uyarıdır. Orwell, bir toplumun özgürlüğünü kaybetmesinin, baskıcı bir rejimin ne kadar sinsi ve yıkıcı olabileceğinin en uç örneğini sunar. Kitapta tasvir edilen dünya, totaliter rejimlerin birey üzerindeki mutlak kontrol arayışını, propagandanın ve manipülasyonun nasıl silah haline getirilebileceğini gözler önüne serer. Bu durum, kitabı okuyanlar için rahatsız edici bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar: Geçmişin ve bugünün otoriter rejimleri, Orwell’in çizdiği bu karanlık tabloyu haklı çıkarıyor mu?

Kitapta, medya manipülasyonunun, tarihin yeniden yazılmasının ve dilin kontrol edilmesinin, bireylerin nasıl birer kukla haline getirilebileceği üzerinde durulur. Orwell’in "Newspeak" kavramı, dilin sınırlandırılması yoluyla düşünce özgürlüğünün nasıl yok edilebileceğini gözler önüne serer. Çünkü dil, düşüncenin aracıdır ve dilin kontrol edilmesi, düşüncenin kontrol edilmesi demektir. Orwell, bu kavramla günümüz dünyasında da gördüğümüz dezenformasyon ve propaganda tekniklerine ışık tutar.

1984 aynı zamanda bireyin içsel mücadelelerini de derinlemesine işler. Winston Smith’in hikayesi, bireyin otoriter bir rejimle olan mücadelesini ve bu mücadelenin trajik sonuçlarını gözler önüne serer. Winston, bir yandan sistemle savaşmaya çalışırken, diğer yandan kendi içsel korkularıyla yüzleşir. Bu da romanı sadece politik bir eleştiri olmaktan çıkarır, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inen bir psikolojik inceleme haline getirir.

Orwell’in 1984 romanı, sadece bir dönemin eleştirisi değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir uyarıdır. Yazar, insan doğasının en karanlık yönlerini ortaya koyarak, bireyin özgürlüğünün ve haklarının ne kadar kolay bir şekilde gasp edilebileceğini gösterir. Bu nedenle, 1984, günümüz dünyasında da geçerliliğini koruyan evrensel bir mesaj taşır: "Özgürlük, özgürlüğü koruma iradesini kaybettiğimizde yok olur." Orwell’in bu uyarısını göz ardı etmemek, bugünün ve geleceğin toplumları için hayati önemdedir.
Kitap
9.6/10
(423 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Seslendiren 7 Ekim 2019 14:38
Ötücü kuşlar, bölgelerini savunmak ve eşlerinin dikkatini çekmek için çetrefilli ötüşler kullanır. Yavru kuşlar daha küçükken bu şekilde ötmeyi nasıl...
25
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce Ankara₺3.800,0017 Mayıs
Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisi Gezisi
17 Mayıs 2025 06:30 tarihinden 18 Mayıs 2025 20:00 tarihine kadar.

Evrim Ağacı Ankara Topluluğu gezi serisinin ikinci gezisinde Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisine gidiyoruz!

Çatalhöyük arkeolojik alanı günümüzden 8000 yıl öncesine tarihlendirilmekte ve insanlık tarihi açısından tarım devrimi, kent yaşamı ve hayvanların evcilleştirilmesi gibi konularda eşsiz sanatsal ve kültürel eserler barındırmaktadır.

Konya Arkeoloji Müzesinde Çatalhöyük ve Konya çevresinden ve Antik Roma dönemine ait eserler bulunmaktadır. 

Konya kent merkezi ise Selçuklu başkenti olması nedeni ile hem mimari hem de Anadolu kültürel bağlamında gezilecektir. 

Taşkent Fosil Arazisinde Permiyen döneminde, yaklaşık 252 milyon yıl önce yaşamın %95'inin silindiği Dünya'nın en büyük yok oluşunun izlerini görebileceğimiz Dünya'daki 10 noktadan biri olan Taşkent fosil yatağı yer almaktadır.



Bilim ve tarihi bir araya getiren bu gezimizde siz de kaşiflerimiz arasında yer alın.

Gezide, Dr. Babür Erdem ve Timuçin Alp Aslan, MA. hocalarımız bulunacaktır.

Evrim Ağacı Ortak Kurucusu olan Dr. Babür Erdem, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir. Bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Timuçin Alp Aslan, M.A., Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih bölümünden lisans derecesini almıştır. Bologna Üniversitesi’nde Latince, Koç Üniversitesi Kapadokya Okulu, Nümizmatik okulu ve Çevresel Arkeoloji programları gibi uluslararası etkinliklerde yer almıştır. Ankara Çayyolu Höyük, Muğla – Milas Labraunda antik kutsal alanı ve Yunanistan’da Büyük İskender’in ilk başkenti Pella’da alan çalışmalarında bulunmuştur. Turist rehberliği alanında yüksek lisans derecesi vardır.

Devamını Göster
10
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close