Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Baran Cudi Eker
5 gün önce
Ölümün varlığı ve ardındaki bilinmezlik ne kadar ürkütücü olsa da aksi halde ölümün yokluğu da bir ızdırap olurdu belki ölümden daha kötü hayata mecbur kalmış olurduk ölüm "her şeyden" kurtulmaksa kimse kimseyi sonsuza kadar sömüremez sonsuza kadar kötülük edemez sonsuza kadar acı çektiremez ölüm bir çıkış kapısıdır iyiye son verdiği gibi kötüye de son verir yaşamak zorunda olmadığımızı bilmek bizi özgürleştirmez mi.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 6 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Hevi Elif Engin
Çeviren 14 Ağustos 2018 10 dk.

Biyolojik antropologlar, insanların büyük kuyruksuz maymunlarla ortak evrimsel ilişkilerini anlamak ve genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek için genetik verileri kullanırlar.

Kuyruksuz maymunlar ailesi, Hominidae, günümüzde hala var olan dört cinsten oluşur: Sumatra ve Borneo  orangutanlarının dahil olduğu Pongo (orangutanlar), batı ve doğu gorillerinden oluşan Gorilla (goriller), şempanze ve bonobolardan oluşan Pan (şempanze ve bonobolar) ve son olarak da insanlardan oluşan Homo (Görsel 1). Bu cinsler arasından, Afrika büyük kuyruksuz maymunları, Pan ve Gorilla yaşayan en yakın akrabalarımızdır. Biyolojik antropolojinin temel odak noktası, maymunlarla sahip olduğumuz ortak evrimsel ilişkileri göstermek, genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek ve son olarak da ‘bizleri insan yapan’ eşsiz adaptasyonları anlamaktır. Bu soruları cevaplamak için, morfolojik, genetik, ekolojik ve davranışsal da dahil olmak üzere pek çok veri türü kullanılmıştır. 20. yüzyıl sonları, insan ve kuyruksuz maymunların ortak evrimsel geçmişine ışık tutan çok sayıda genetik çalışmaya şahit olmuştur. Bu çalışmalar, büyük kuyruksuz maymun türlerinde görülen çeşitliliğin hangi evrimsel süreç sonucunda ortaya çıktığı ve bu süreçlerin türler arasında nasıl farklılaştığı konularını da gündeme getirmiştir. Bu çalışmalar aynı zamanda, Pliyosen Çağ ve Buzul Çağı süresince bir arada yaşayan inanılmaz hominin çeşitliliğine katkıda bulunmuş olabilecek faktörlere ek olarak insanlar ve Afrika kuyruksuz maymunlarının son ortak atasındaki türleşmeyi teşvik etmede katkısı olabilecek faktörler hakkında tartışmalara da sebep olmuştur (Foley 2002).

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 4 gün önce 11:40
Albert Einstein, gelmiş geçmiş en büyük bilimsel dehalardan birisidir. Dolayısıyla Einstein'ın din ve tanrı hakkındaki görüşleri de, birçoklarının merak...
8
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Baran Cudi Eker
5 gün önce
Güç yozlaştırır mutlak güç mutlaka yozlaştırır iktidarlar doğası gereği despotlaşmaya mahkumdur tek yol yönetimsiz yöneticisiz bir toplum 
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gonca Çelik
Gonca Çelik
167K UP
Yazar 11 Haziran 2019 10 dk.

Escherichia coli (yazıda E. coli olarak kısaltılacaktır) ilk olarak 1885’te Dr. Theodor Escherich tarafından sıcakkanlı organizmaların sindirim sisteminde fekal kontaminasyonun indikatörü olarak tespit edilmiştir. Fekal kontaminasyon, gıda bilimi ve teknolojisinde ham maddenin veya son ürünün dışkı ile kirlenmesi demektir. Buradaki ham madde ve ürün süt ve yoğurt gibi besinler olabilir. E. coli’nin indikatör olarak kullanılmasının sebebi, kendisinin de dışkı kaynaklı bir mikroorganizma olmasıdır. Dolayısıyla bir gıdada, ham madde veya bir gıda araç-gerecinde E.coli’ye rastlanılması durumunda, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak buralara dışkının bulaştığını anlarız.

Bir bakteriyi fekal indikatör olarak seçebilmemiz için kendisinin diğer bakterilere göre bazı farklı özelliklere sahip olması gerekmektedir. Öncelikle bağırsak kökenli olmalıdır. Dışkıdan izole edilebilmelidir, çevresel koşullara karşı dayanıklı olmalıdır ve gıdalarda çok düşük düzeylerde bulunsalar bile tespit edilebilir olmalıdırlar. 

54
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
395K UP
Yazar 18 Eylül 2019 20 dk.

Zaman Felsefesi diğer felsefe disiplinleriyle farklı türden ilişkiler kuran bir çalışma alanıdır. Dil-zaman ilişkisi, fenomenoloji, din felsefesi ve fizik felsefesi gibi alanlardaki zaman tartışmaları tarihsel olarak güncelliğini bir şekilde korumaya devam etmektedir. Ancak biz çağdaş tartışmaları tanıtarak analitik zaman felsefesindeki A ve B serisi yaklaşımlarını kısaca tanıtmayı amaçlıyoruz.

Zaman felsefesinin hem diğer alanlarla ilişkisine dair en güzel örneklerden biri hem de felsefe tarihindeki konumu Augustinus’un idrak etmeyi şimdiki zaman, hatırlamayı geçmiş zaman ve beklentiyi gelecek zamanla ilişkilendirmesi olabilir. Bilişsel süreçler ile zaman arasında böylesi bir ilişki kurmak dönemin şartlarına göre bir hayli heyecan verici. Bu ilişki kurma tarzı farklı biçimlerde modern dönemde de devam edecektir. Ancak yazımız içerisinde bu tarz zaman felsefesi çalışmalarından söz etmeyeceğiz. Bu nedenle profesyonel felsefeyle ilgilenmeyen Türk okuyucular Heidegger, Bergson, Husserl ya da Paul Ricoeur gibi filozofların olmadığı bir zaman felsefesi çalışmasının nasıl mümkün olacağını merak edebilir. Özellikle McTaggart ile başlayan analitik zaman felsefesi hakkında bir giriş yazısı yazmayı amaçladığımız notunu özellikle düşelim. 

142
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ozan Zaloğlu
Ozan Zaloğlu
313K UP
Çeviren 26 Temmuz 2015 2 dk.

Zihin ve beden arasında bir bağlantı olduğu su götürmez bir gerçek. Çoğu insan, stresin mide bozulması gibi fiziksel belirtiler meydana getirebildiğinin veya depresyonun genelde fiziksel olarak acı verdiğini bilir. İlgi çekici bir araştırmanın bulgularına göre olumsuz duygu ve düşüncelerin de kalp hastalığı gibi diğer ciddi sağlık sorunları ile bağlantıları olabilir. 

UC Berkeley'de Greater Good Bilim Merkezi'nin yöneticisi ve doktora öğrencisi Emiliana Simon-Thomas'ın açıkladığına göre, öfke, korku ve hayal kırıklığı gibi birçok olumsuz duygu, daha kalıcı bir eğilime veya alışılmış bir dünya görüşüne dönüştüğü zaman problem haline geliyor. 

42
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hakan Ateş
Hakan Ateş
52K UP
Üye 3 gün önce 1 Cevap
Merhaba ben DEHB'li bir bireyim fakat ilaç kullanmıyorum. İlaçsız bir şekilde YKS gibi sınavlarda başarı elde eden insanları araştırmama rağmen bulamadım. İnternette keza benim gibi insanların ne yapması gerektiği hakkında terapi ilaç vs dışında bir şey yazmıyor ve başarılı olan insanlardan örnek bile verilmiyor. İlaç şartsa nasıl bir yol izlemeli?
101 görüntülenme
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sidney’den Tam Ay Tutulması

26 Mayıs’ta Sidney, Avustralya yakınlarında çekilen bu teleskop görüntüsünde Dünya gezegeninin kırmızı gölgesi, Ay diski boyunca görülüyor. Berrak ve açık bir sonbahar gecesinde, yerberi dolunayı gölgenin karanlık merkezinin kuzey kenarı boyunca kaydı. Ay tutulması için kısa olan bir süre olarak, toplam evre sadece 14 dakika sürdü. Dünya’nın gölgesi tamamen karanlık değildi. Bunun yerine soluk kırmızı bir ışıkla kaplıydı. Bu ışık, Dünya atmosferi tarafından saçılan ve gezegenin tamamındaki bütün gün doğumu ve gün batımından kaynaklanan kırmızı Güneş ışığıydı. Arka planda soluk yıldızların olduğu 6 pozdan oluşan bu HDR görüntü, Dünya’nın gölgesi içerisinde bulunan Ay’ın geniş parlaklık aralığını gösteriyor.

28 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Peter Ward (Barden Ridge Observatory)
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ufuk Derin
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Kuzey Kutbu'nda bahar gelince milyonlarca kuş yavrularını büyütmek için bir araya geliyor. Bu dönemde her yerde yavru kuşların cıvıltıları duyulur ve tüylerle kaplı minik yavruları her yerde görebilirsiniz. Bu durum, 73 milyon yıl önce de aynıydı. Bu hafta Science dergisinin kapağında yer alan bir makale, kuşların kutup bölgelerinde yuva yapmasına dair bilinen en eski örneği belgeliyor.[1] Makalenin baş yazarı ve Princeton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Lauren Wilson, şöyle anlatıyor.

Wilson, bu makalenin Alaska Fairbanks Üniversitesi’ndeki yüksek lisans tez çalışması sonucunda ortaya çıktığını belirtiyor. Alaska'daki bir kazı alanından toplanan düzinelerce minik fosilleşmiş kemik ve dişi inceleyen Wilson ve ekibi, dinozorların da bu topraklarda dolaştığı dönemde Kuzey Kutbu'nda üreyen farklı kuş türlerini tespit etti. Bunlar arasında dalgıç kuşlar, martı ve ördek ve kaz gibi kuşlara benzeyen birkaç kuş türü vardı. Makalenin yazarlarından Alaska Üniversitesi Kuzey Müzesi direktörü ve Wilson'ın yüksek lisans tez danışmanı Pat Druckenmiller, çalışmayı şöyle özetliyor:

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eftal Oturakçıibogil
Uyarlayan 27 Eylül 2023 8 dk.

Palm yağı, palm meyvesinden üretilen bir yağdır. Rafine edilmemiş palm yağına kırmızımsı-turuncu rengi nedeniyle kırmızı palm yağı da denilmektedir. Palm yağının esas kaynağı Güneybatı ve Batı Afrika'nın kıyı şeridi ülkelerinde bulunan Afrika Yağ Palmiyesi (Elaeis guineensis) ağacıdır. Bu ağacın yetiştiği ülkeler arasında Angola, Gabon, Liberya, Sierra Leone, Nijerya gibi sıralanabilir. Palm yağının bölgede uzun bir kullanım geçmişi vardır.[1]

Palm yağı elde edilen bir başka ağaç ise Amerikan Yağ Palmiyesi (Elaeis oleifera) ağacıdır. Bu ağaç ticari amaçla nadiren kullanılsa da Afrika Yağ Palmiyesi ağacıyla olan melezi bazen ticari amaçla kullanılır.[2]

48
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Eray Şeyhan
İnceleyen10 5 gün önce
La Mettrie, bu eserini 18. yüzyılda anonim olarak yayımlamasına rağmen, Makine İnsan yazıldığı günden itibaren yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. “İnsan bir makinedir” görüşü, özellikle ruhun ölümsüzlüğüne ve tanrısal yaratılışa inananlar tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Zira bu düşünce, Tanrı’ya, ruhun varlığına ve özgür iradeye yer bırakmıyordu. Materyalist ve hazcı bir etiği savunduğu için, birçok kişi onun fikirlerinin ahlaki yozlaşmaya yol açacağını düşünmüştür. La Mettrie’ye göre erdem, acıdan kaçma ve haz alma ilkesine dayanıyordu. Bu yaklaşım, geleneksel ahlak anlayışıyla taban tabana zıttı. La Mettrie, bu radikal fikirlerini, kendisinden önceki düşünürlerin görüşlerini sentezleyerek temellendirir. Özellikle Descartes ve Locke’un etkisinden yola çıkarak, insanın ruhsuz bir makine gibi işlediğini ileri sürer. Bu iddialarını ise ampirik gözlemlerine dayandırır; çünkü kendisi her şeyden önce bir hekimdir. Makine İnsan’ın bazı bölümlerinde, insana yakın canlıların beyin yapılarından söz eder ve bunu oldukça anlaşılır, hatta yer yer dikkat çekici bir üslupla dile getirir. Bugün hâlâ önemini koruyan Makine İnsan, yalnızca 18. yüzyılın değil, günümüz düşünce dünyasının da etkili eserlerinden biridir. La Mettrie’nin insanı doğanın bir parçası olarak görmesi ve zihinsel süreçleri bedensel işlevlerle açıklaması; nörobilim, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi çağdaş bilim dallarının yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Günümüzde insan zihnini açıklamak için artık ruh kavramına ihtiyaç duyulmaması, La Mettrie’nin sezgisel olarak öne sürdüğü fikirleri doğrular niteliktedir. Her ne kadar döneminde dışlanmış olsa da, Makine İnsan fikri, insanı anlamamızda bilimsel düşüncenin önemine dikkat çeker.
Kitap
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Man a Machine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
510K UP
Eseri Ekleyen 1 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 5 gün önce Sen de Cevap Ver

Özgür Kılarak!

Bu konu o kadar uzun ve çetrefilli bir konu ki…

Doğamız gereği iyi bir varlık oluşumuzdan mı başlasak yoksa bencil doğamızın zorunluluğu kavramış bizcilliğine ve bu sayede deneyimlediği ilkel komünal dönem itibarı ile ortaklaşmacı yaşamından mı başlasak…

Tüm Reklamları Kapat

Ortaklığımızın bozulduğu özel mülkiyetin kendisine mi zum yapsak yoksa bunun yarattığı yabancılaşma ve süreklileşen ve bu soruyu sorduran sömürüye mi…

Tüm bunların neticesinde ortaya çıkan ve bugünleri inşa eden sınıfların varlığına mı zum yapsak yoksa sınıfsız bir dünyanın mümkün oluşunun inşa süreçlerine mi...

Evet, doğa bir savaş arenasıdır ve yaşamın kendisi, istisnasız her canlı için bir savaş sürecidir.

Buradan, savaşı kutsadığımız anlamından öte yaşamın biyolojik temelde bir var olma savaşı olduğu anlamı çıkar. Neticede var olabilmenin koşulu enerji transferine dayanır ve bu transfer bir diğer canlının ve cansızın kullanımına dayanır.

Tüm Reklamları Kapat

Bunu doğadaki tüm canlılar yapar fakat bir farkla: İhtiyaç kadar…

İşte asıl mesele ve türümüz için bu sihirde gizli: İhtiyaç fazlası…

İhtiyaç fazlası, adı üzerinde şu an için gereksiz olanın teminine, hatta benzerlerinin yok olması pahasına tekelleştirilmesine dayanır. Bunun modern literatürde adı sömürüdür, aracı artı değerdir ve hamisi devlettir.

İşte olağan yaşamsal savaşı olağandışı bir yıkım sürecine eviren şey de budur. Türümüzü, salt kendi türüne karşı değil, doğaya ve yaşama karşı savaş açan bir türe dönüştüren şey…

Ve evet, filmi geri sarıp başa döndüğümüz an, doğamıza uygun ve bir zaman kanıtlanmış, barışçıl bir ırka dönmek hiç de zor değil.

Bunun ilkel adı “ilkel komünal toplum”, modern ve hedeflenen adı “komünizmdir.”

Sınıfsız, sömürüsüz, egemensiz bir dünya. Kendi ve doğası ile barışık bir dünya. Aklı ve bilimi temel alan bir dünya…

Bu dünyada da kuşkusuz var olma savaşı devam edecektir fakat bir farkla: Aslolan ben değil biziz, ben ancak benim dışımdakilerin var olabilme şansı kadar var olma şansına sahiptir ve korunmalıdır. Ki ben yaşam ağacının bir dalıyım ve yaşamımın garantisi diğer tüm dalları besleyen köküme sadakatim ile sınırlıdır. Sevgiyle…

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ali Sert
Ali Sert
84K UP
İnceleyen 21 Kasım 2022
Bu kitap tarihimiz için çok önemlidir. Zamanında Araplara Türkçe öğretmek için yazılmış bir eserdir. Hz Peygamber'in "Türkler gelecekte uzun yıllar İslam'a hizmet edecektir" diye bir hadisi vardır öyleyse Türklerin Arapça öğrenmesi değil Arapların Türkçe öğrenmesi gerekir diyerek yola çıkmış olan Kaşgarlı Mahmud'un kendi zamanındaki anlayışın çok ötesinde bir tarzda yazdığı bir gramer, sözlük ve derleme kitabı. Türkçe şiirlerin yazılı olduğu ilk yazılı eser. Kendi zamanındaki Türk boylarının yerlerini gösteren bir harita bile çizmeyi ihmal etmeyen Kaşgarlı Mahmut bu eseriyle tarihe çok önemli bir not düşmüştür. Tabiki orijinal eserin tamamını okuma imkanımız olmasa da içeriğinden haberdar olunması gereken önemli bir eserdir.
10.0/10
(7 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Büyük Türk Sözlüğü Derlemesi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Seslendiren 1 Eylül 2019 13:22
Einstein’ın en ünlü sözlerinden biri “Tanrı zar atmaz” sözüdür. Bu sözün halk arasındaki yaygın yorumu, bu makalede de düzeltilmek istenen iki yaygın...
45
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Orhan Aydın
Etkinliği Ekleyen 2 gün önce AnkaraÜcretsiz13 Haziran
Kvasir Dergi: Açık Eleştiri Akşamı
13 Haziran 2025 19:30 tarihinden 13 Haziran 2025 21:00 tarihine kadar.

13 Haziran Cuma, 19:30'da, Kvassir Kafe'de, herkesin katılımına açık bir söyleşi.

Yazarlar hem birbirlerini eleştiriyor hem de sizden gelen yorumları değerlendiriyorlar.

Dergideki öyküler ya da doğrudan "öykü" üzerine düşündüğünüz her şeyi saygı çerçevesinde söyleyebilir, yazarlarımızla ve diğer katılımcılarla tartışabilirsiniz.

E tabii hiç konuşmaya da bilirsiniz. :)

Etkinliğe gelmeden önce dergiyi okumuş olmanız tavsiye edilir ama şart da değildir.

Mayıs ve Haziran sayılarını kafeden ya da diğer satış noktalarından edinebilirsiniz.

Etkinlik yaklaşık bir buçuk saat sürecektir.

Katılım ücreti yoktur.

Devamını Göster
3
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close