Sosyal Jetlag Nedir? Birçok Problemin Kaynağı Olan Bu Olgunun Bize Etkileri Nelerdir?
Biyolojik saatimiz ve sosyal saatimiz arasında oluşan uyumsuzluğa, sosyal jetlag (İng: "Social Jetlag") adını veriliyor. Sosyal jetlag, nüfus genelinde yaygın olarak deneyimlenen, vardiyalı çalışmanın veya zorunlu zaman uyumsuzluğunun sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal jetlagın en belirgin semptomu olan uyku problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Kronik uyku yoksunluğu tip 2 diyabet, kalp hastalığı, obezite ve depresyon gibi Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından "halk sağlığı salgını" olarak nitelendiriliyor. Bu hastalıkların yanında uyku yoksunluğu, günlük yaşantımıza da zarar vererek uyanıklığımızı, el-göz koordinasyonumuzu, hafızamızı, mantıksal akıl yürütmemizi ve duygusal istikrarımızı etkiliyor.
Sosyal Jetlag Nedir?
Günlük yaşamımızda sürekli sonu gelmeyen bir koşuşturmacanın içerisindeyiz. İş, okul gibi sosyal yükümlülüklerimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bunlardan arta kalan sürelerde ilgilenmek istediğimiz şeylere, hobilerimize, meraklarımıza, ailemize ve arkadaşlarımıza vakit ayırmaya çalışıyoruz. Ama elimizde bunları yapabilmek için sadece 24 saatten oluşan kısa bir zaman dilimi var. Peki bu yoğun tempoyu idare ederken ne kadar başarılı oluyoruz? Yaşamımızı kalıplara sokan zamanlar; Güneş'in saati, vücudumuzun saati ve sosyal saatimiz birbirleriyle ne kadar uyumlu diyebiliriz? Sabah iş için kurduğunuz saatin alarmı çaldığında biraz daha uyuma isteğimiz, bu saatler arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor olabilir mi?
Bu sorulara cevap vermeden önce yukarıda sözünü ettiğimiz saatleri kısaca açıklamamız gerekiyor. İlki Güneş'in saati dediğimiz Dünya'nın kendi ve Güneş etrafında dönüş hareketiyle oluşan saat kavramıdır. Yani tam anlamıyla gece ve gündüzün birbirini takip eden döngüsü dediğimiz doğanın saatidir.
İkinci olarak sözünü ettiğimiz saati, biyolojik saatimizi, bir canlının belirli aralıklarla tekrarladığı fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişiklikler olan biyolojik ritmi, yöneten organizmanın doğuştan gelen zaman aracı olarak tanımlıyoruz. Biyolojik saat sirkadiyen saat (İng: "Circadian Clock") olarak da biliniyor. Dış etmen olmadan uyku/uyanma döngümüz, vücut sıcaklığı döngüsü, hormonal salgıların döngüsü gibi olaylar biyolojik saatimiz tarafından kontrol edilen biyolojik ritmlerimizdir. Biyolojik saatimiz mevsimden ve aydınlık-karanlık döngüsünden etkilenen bir vücut saatidir. Biyolojik saatler ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için buradan yazımıza ulaşabilirsiniz.
Son olarak yaşamımızı etkileyen saat tamamen kendi icadımız sosyal saatimizdir. Sosyal saat; iş, okul gibi sosyal yükümlülüklerimizi yerine getirmek için takip ettiğimiz uymamız gereken zaman dilimi olarak hayatımız içerisinde yerini alıyor. Bir yere yetişmek için belirlediğimiz saat ya da sabah işe yetişebilmek için trafik ve hazırlanma süresini de düşünerek kurduğumuz alarm, bizim sosyal saatimizi oluşturuyor.
Münih'teki Ludwig-Maximilian Üniversitesi'nde kronobiyoloji profesörü Till Roenneberg, yaptığı çalışmalar sonucunda biyolojik saatimiz ve sosyal saatimiz arasında oluşan uyumsuzluğa sosyal jetlag adını veriyor. Sosyal jetlag kavramı, normal jetlag durumu gibi, vücudumuzun iki zaman dilimi olan, sosyal normların dayattığı zaman dilimi ile biyolojik saatimizin zaman dilimi arasındaki kaymanın sonucu olarak açıklanabilir.
Till Roenneberg'e göre dünya nüfusunun üçte ikisi haftada en az bir saat bile olsa sosyal jetlag yaşıyor. Modern yaşamda özellikle sanayileşmiş şehirlerde yaşayan büyük bir çoğunluktaki bizler, biyolojik saatimizi bir kenara bırakıp sosyal saatlerimizi yakalamaya çalışıyoruz. Sosyal aktivitelerimiz, eğlenme, çalışma, yemek yeme, uyuma saatlerimizin hepsini sosyal normlara göre belirliyoruz. Biyolojik saatimizin ihtiyacı olan uyku süresini daha karşılayamadan "mecburen" kurduğumuz alarmın çalmasıyla uyanmak zorunda kalıyoruz. Vücudumuz, bu saatler arasındaki kaymadan etkileniyor. Bu noktada sosyal jetlag'ın en belirgin semptomu olan uyku problemiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Kronik uyku yoksunluğu; tip 2 diyabet, kalp hastalığı, obezite ve depresyon gibi Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından "halk sağlığı salgını" olarak nitelendiriliyor. Bu hastalıkların yanında uyku yoksunluğu, günlük yaşantımıza da zarar vererek uyanıklığımızı, el-göz koordinasyonumuzu, hafızamızı, mantıksal akıl yürütmemizi ve duygusal istikrarımızı etkiliyor. Ayrıca doğal Güneş ışığının döngüsünü kaçırarak sürekli yapay ışığa maruz kalma birçok kişinin uyku zamanlamasında gecikmesine ve dolayısıyla sosyal jetlag yaşamasına neden oluyor.
Diğer bir araştırmacı olan ve Melbourne'daki Monash Üniversitesi'nde bulunan Andrew Phillips, yaptığı araştırmayla düzensiz yatma saati olan öğrencilerin akademik başarılarının daha tutarlı uyku düzenine sahip olan öğrencilere göre daha başarısız olduğunu ortaya çıkardı. Bu araştırmayla sosyal jetlag durumunun sadece bireysel hastalıklara neden olmasının yanında bireyin iş ve okul performansında da önemli rol oynadığını öğrenilmiş oldu.
Sosyal jetlag durumunun ortaya çıkardığı sorunlar listesi maalesef uzayarak devam ediyor. Hücrelerimizin her birinin içinde, vücudumuzdaki hemen hemen her fizyolojik sürecin zamanlamasını yöneten moleküler bir saat mevcuttur. Biyolojik saatler hormon salgılarımızı, bağışıklık hücrelerimizin aktivitesini, vücut ısımızı, hatta günün ve gecenin farklı zamanlarında ruh halimizi kontrol eder. Bir kişinin her hafta deneyimlediği sosyal jetlag'ın her saati için, kardiyovasküler hastalığa yakalanma olasılığında % 11'lik bir artışa neden olduğunu yine araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Sosyal jetlag ayrıca daha kötü ruh haline ve yorgunluğa neden olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde, alkol ve nikotin tüketimi sosyal taleplerle baş edememenin davranışsal belirtileri olarak kabul edilmektedir.
Öte yandan başka bir çalışma, daha yüksek seviyelerde sosyal jetlag olan yetişkinlerin, daha düzenli uyku düzenine sahip olanlara kıyasla fazla kilolu veya obez olma ihtimalinin daha yüksek olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Sosyal Jetlag Konusunda Neler Yapılabilir?
Till Roenneberg sosyal jetlag kavramının çözümü için, toplumun gün ışığından yararlanma zamanının (başka bir sosyal jetlag kaynağı) ve kişinin uyku düzenin korunması için işverenler tarafından esnek çalışma saatlerinin uygulanması gerektiğini belirtiyor. Hatta bir açıklamasında, bir işveren olsaydı, çalar saat kullanımını yasaklayacağını ve çalışanlara yalnızca yeterli uyuduktan sonra işe başlama talimatını vereceğini söylüyor. "Çalışanların çoğu sabah 10 veya 11'de ofiste olacaktı, ancak bu üretkenliği artıracak, hastalık günlerini azaltacak ve bir işveren olarak en iyi zamanınızı alacağım" diyerek bunun bir "kazan-kazan durumu" oluşturacağını söylüyor.
Tüm bunlara bakarak modern çağın büyük sorunlarına yol açan etmenlerinden birisinin sosyal jetlag olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ama maalesef sosyal jetlag'ın bu kadar zararı olmasına rağmen kendimizi günümüzde bu durumundan uzak tutmak imkânsız gibi gözüküyor. Sosyal jetlag, nüfus genelinde yaygın olarak deneyimlenen, vardiyalı çalışmanın veya zorunlu zaman uyumsuzluğunun sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Çalışma ya da okul temposu içerisinde hafta boyu biyolojik saatimiz için gerekli olan uykuyu alamıyoruz. Yine bu temponun sonucu olarak vücudumuz için gerekli Güneş ışığından yararlanamıyoruz. Sonuç olarak hafta sonlarını bu eksikleri kapatmaya çalışarak geçiriyoruz. Fakat biyolojik saatimiz ve sosyal saatimiz arasındaki uyumsuzluğu tam anlamıyla ortadan kaldıramıyoruz.
Özellikle teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesine ve üretkenlik verimliliğinin artmasına rağmen uzun süredir değişmeyen haftada 40 saatlik çalışma koşulları işimizi zorlaştırıyor. Yıllardır aynı çalışma saatlerine insanları mahkûm etmek, sosyal jetlag ile birlikte gelişen hastalıkları arttırıyor. Öte yandan tüm dünyada ve Türkiye'de hâlâ yaz/kış saati uygulamaları tartışılıyor ve birbirinin aksini savunan çalışmalar mevcudiyetini koruyor. Özellikle de şu anda Türkiye için baktığımızda, saatin sabitlendiği meridyeni Türkiye'nin Doğu sınırlarının bile dışında kalan 45 derece doğu meridyenin zaman dilimi UTC+3 (yaz saati) seçmek, çalışan nüfusun ve sanayinin yoğun olduğu Batı illerinde çalışanların, kış döneminde havanın aydınlanmadan uyanmasına ve bireyin sirkadiyen ritminin bozulması olasıdır. Bu saat sisteminin insanın fiziksel ve ruhsal iyiliği açısından, Güneş'in sağladığı doğal aydınlık-karanlık dengenin biyolojik saatimize uyumlu olarak değiştirilmesi, sosyal jetlag ile savaşın önemli bir noktası olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 20
- 9
- 4
- 4
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- L. Geddes. Social Jetlag – Are Late Nights And Chaotic Sleep Patterns Making You Ill?. (21 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2020. Alındığı Yer: The Guardian | Arşiv Bağlantısı
- T. Roenneberg, et al. (2012). Social Jetlag And Obesity. Current Biology, sf: 939-943. doi: 10.1016/j.cub.2012.03.038. | Arşiv Bağlantısı
- M. Wittmann, et al. (2009). Social Jetlag: Misalignment Of Biological And Social Time. Chronobiology International, sf: 497-509. doi: 10.1080/07420520500545979. | Arşiv Bağlantısı
- M. H. Vitaterna, et al. (2001). Overview Of Circadian Rhythms. Alcohol Research & Health, sf: 85-93. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:49:28 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9138
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.