Sınırsızlık Koşulu ve Başlangıçsız Evren: Stephen Hawking, Evren'in Bir Başlangıcı Olmadığı Konusunda Haklı mıydı?
1981'de, dünyanın önde gelen kozmologlarının çoğu, Vatikan'ın bahçelerindeki zarif bir villada yer alan bilim ve teolojinin birleşmiş soyunun bir kalıntısı olan Papalık Bilimler Akademisi'nde bir araya geldi. Stephen Hawking, daha sonra "en önemli fikri" olarak kabul edeceği şeyi sunmak için, bu ağustos ortamını seçti: Önerisi, Evren'in nasıl olup da yoktan var olabileceğiyle ilgiliydi.
Hawking'in konuşmasından önce ortaya atılan bilimsel veya teolojik tüm kozmolojik köken hikayeleri, "X'ten önce ne oldu?" sorusuna verilen her cevaba "Peki ondan önce ne oldu?" sorusuyla cevap veriyordu. Örneğin daha sonraları Vatikan Bilimler Akademisi'nin başkanı olarak görev yapan Belçikalı fizikçi ve Katolik rahip Georges Lemaître'nin Hawking'in dersinden 50 yıl önce öncülük ettiği Büyük Patlama Teorisi, evrenin genişlemesini sıcak, yoğun bir enerji demetine doğru geriye sarmaktadır. Ama bu olayla beraber şöyle bir soru akıllara gelmketedir: Evren'i başlatan ilk enerji nereden geldi?
Büyük Patlama Teorisi'nin başka sorunları vardı: Fizikçiler, genişleyen bir enerji demetinin, modern astronomların gözlemlediği devasa, pürüzsüz kozmos yerine buruşuk bir karmaşaya dönüşeceğini anladılar. 1980'de kozmolog Alan Guth, Büyük Patlama'nın sorunlarının bir "ekleme" ile çözülebileceğini fark etti: Kozmik Enflasyon (veya "Kozmik Genişleme") olarak bilinen ve Evren'i devasa, pürüzsüz ve düz hale getirecek olan ilk, üstel bir büyüme hamlesi... Enflasyon çok hızlı bir şekilde, kozmik kökenlerimizin önde gelen teorisi haline geldi.
Yine de başlangıç koşulları sorunu çözülmüyordu: Kozmosa doğru şiştiği iddia edilen ufacık yamanın ve onu şişiren potansiyel enerjinin kaynağı neydi?
Sınırsızlık Önerisi: Kuantum Kozmolojiye İlk Adım
Hawking, zekasının parlaklığıyla, zamanda geriye doğru sonsuz geirye gitme ile sona erdirmenin bir yolunu gördü: Sonun ya da başlangıcın hiç olmadığını öne sürdü. Vatikan konferansının kayıtlarına göre, o zamanlar 39 yaşında olan ve hâlâ kendi sesiyle konuşabilen Cambridge fizikçisi kalabalığa şunları söyledi:
Evrenin sınır koşulları hakkında çok özel bir şey olmalı. "Hiçbir sınırın olmaması"ndan daha özel bir koşul olabilir mi?
Hawking ve sık sık birlikte çalıştığı James Hartle'ın 1983 tarihli bir makalede tam olarak formüle ettikleri "sınırsızlık önerisi" (İng: "no-boundary condition"), kozmosu bir badminton topu şeklinde tasavvur ediyor.[1] Tıpkı bir badminton topunun en alt noktasında sıfır çapa sahip olması ve yukarı doğru çıkarken kademeli olarak genişlemesi gibi, sınırsızlık önerisine göre Evren de sıfır boyutlu bir noktadan düzgün bir şekilde genişledi. Hartle ve Hawking, tüm geçmişi, bugünü ve geleceği aynı anda kapsayan "Evren'in dalga fonksiyonu" olarak adlandırılan bir formül çıkardılar. Bu fonksiyon, herhangi bir yaratılış tohumunu, yaratıcıyı veya Büyük Patlama'dan önceki herhangi bir zamanı tamamen ortadan kaldırdı.
Hawking, 2016 yılında yine Papalık Akademisi'nde (ölümünden 1.5 sene önce) yapılan başka bir konferansta şöyle dedi:
Big Bang'den önce ne olduğunu sormak, sınırsızlık önerisine göre anlamsızdır, çünkü atıfta bulunulacak bir zaman kavramı yoktur. Bu, tıpkı, Güney Kutbu'nun güneyinde ne olduğunu sormak gibidir.
Hartle ve Hawking'in önerisi, zamanı köklü bir şekilde yeniden kavramsallaştırdı. Evren'deki her an, badminton topunun bir kesiti haline geldi. Bu yöntem, Evren'i bir andan diğerine genişleyen ve gelişen bir yapı olarak algılıyordu. Bu sayede zaman, gerçekten Evren'in her bir kesitteki boyutu ile diğer özellikler (özellikle entropisi veya düzensizliği) arasındaki korelasyonlardan oluşuyordu. Entropi, badminton topundaki mantardan tüylere doğru artıyordu ve ortaya, tek yönlü bir zaman oku çıkıyordu. Badminton topunun yuvarlatılmış tabanına yakın yerlerde korelasyonlar daha az güvenilirdir; zaman ortadan kalkar ve yerini saf uzay alır. Şimdi 79 yaşında olan ve California Üniversitesi, Santa Barbara'da bir profesör olan Hartle'ın söylediği gibi:
Evren'in başlangıcında kuşlarımız yoktu; daha sonra kuşlarımız var. Evrenin başlarında zaman yoktu ama daha sonra zaman var.
Sınırsızlık önerisi, yaklaşık kırk yıldır fizikçileri büyüledi ve ilham verdi. Kanada, Waterloo'daki Perimeter Teorik Fizik Enstitüsü'nde kozmolog ve Hawking'in eski bir iş arkadaşı olan Neil Turok, "Bu, şaşırtıcı derecede güzel ve kışkırtıcı bir fikir." diyor. Öneri, kozmosun ilk kuantum tanımını temsil ediyordu: Evren'in dalga fonksiyonunu...
Çok geçmeden araştırmacılar, Evren'in nasıl yoktan var olabileceğine dair alternatif fikirler geliştirdikçe, teorilerin çeşitli tahminlerini ve onları test etmenin yollarını analiz edip felsefi anlamlarını yorumladıkça, yepyeni ve başlı başına bir alan olan kuantum kozmolojisi ortaya çıktı. Hartle, şöyle diyor:
Sınırsız dalga fonksiyonu, bazı açılardan, bir kuantum kozmolojisi için mümkün olan en basit öneridir.
Hawking'i Sorgulamak
Ancak 2017 yılında Turok, Perimeter Enstitüsü'nden Job Feldbrugge ve Almanya'daki Max Planck Yerçekimi Fiziği Enstitüsü'nden Jean-Luc Lehners tarafından yayınlanan yeni bir makale, Hartle-Hawking'in önerisini sorguladı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Öneri, elbette, ancak ve ancak Hartle ve Hawking'in hayal ettiği şekilde boyutsuz bir noktadan kıvrılan bir Evren, doğal olarak bizimki gibi bir Evren'e dönüşürse uygulanabilirdir. Hawking ve Hartle, gerçekten de öyle olacağını savundular: Onlara göre, sınırları olmayan evrenler, tıpkı gerçek kozmos gibi, devasa, nefes kesici bir şekilde pürüzsüz, etkileyici bir şekilde düz ve genişleyen olma eğiliminde olacaktır. Turok, şöyle diyor:
Stephen ve Jim'in yaklaşımındaki sorun, belirsiz olması. Son derece belirsiz...
Turok ve ortak yazarları, Physical Review Letters'da yayınlanan 2017 makalelerinde, Hartle ve Hawking'in sınırsız önerisine, tahminlerini eskisinden çok daha somut hale getiren yeni matematiksel tekniklerle yaklaştılar. Turok, sonucu şöyle anlatıyor:
Bunun sefil bir şekilde başarısız olduğunu keşfettik. Bir evrenin hayal ettikleri şekilde başlaması, kuantum mekaniksel olarak mümkün değildi.
Üçlü, sonuçlarını ilân etmeden önce matematiklerini tekrar tekrar kontrol ettiler ve temel varsayımlarını sorguladılar. Turok, şöyle diyor:
Ne yazık ki... Hartle-Hawking önerisinin bir felaket olması kaçınılmaz görünüyordu.
Makale, bir tartışmayı ateşledi. Diğer uzmanlar, Sınırsızlık Önerisi'ni güçlü bir şekilde savundular ve Turok ile meslektaşlarının akıl yürütmelerini çürüttüler. Hawking'in son 20 yılında Hawking ile yakın işbirliği içinde olan Belçika'daki Leuven Katolik Üniversitesi'nden fizikçi Thomas Hertog şöyle diyor:
Teknik argümanlarına katılmıyoruz. Ama daha temelde, onun tanımına, çerçevesine ve tercih ettiği ilkelere katılmıyoruz. Ve bu daha ilginç bir tartışma.
İki yıllık bir tartışmadan sonra, gruplar teknik anlaşmazlıklarının izini, doğanın nasıl çalıştığına dair farklı inançlara dayandırdılar. Hararetli tartışma, Hawking'in düşüncelerini destekleyen fikri sağlamlaştırmaya yardımcı oldu. Turok ve Lehners dahil, Hartle'ın özel formülünün eleştirmenleri bile, orijinalin sınırsız cazibesini korurken, iddia edilen tuzaklardan kaçınmaya çalışan rakip kuantum-kozmolojik modeller üretiyorlar.
Kozmik Fikirler Bahçesi
Hartle ve Hawking, 1970'lerden itibaren, genellikle Cambridge'de uzun süreli işbirliği için bir araya geldiklerinde, birbirlerini çok sık gördüler. İkilinin kara delikler ve merkezlerindeki gizemli tekillikler üzerine teorik araştırmaları, onları kozmik köken sorusuna yöneltmişti.
1915'te Albert Einstein, madde veya enerji konsantrasyonlarının uzay-zaman dokusunu bükerek yerçekimine neden olduğunu keşfetti. 1960'larda Hawking ve Oxford Üniversitesi fizikçisi Roger Penrose, uzay-zamanın bir kara deliğin içinde veya belki de Büyük Patlama sırasında olduğu gibi, yeterince sert bir şekilde büküldüğünde, kaçınılmaz olarak çöktüğünü ve uzay-zamanın, Einstein'ın denklemlerinin bozulduğu bir tekilliğe doğru sonsuz bir şekilde eğrildiğini kanıtladı. Penrose-Hawking "tekillik teoremleri", uzay-zamanın bir noktada sorunsuz, dramatik olmayan bir şekilde başlamasının hiçbir yolu olmadığı anlamına geliyordu.
Evren'in Dalga Fonksiyonu
Hawking ve Hartle, böylece Evren'in dinamik uzay-zamandan ziyade saf uzay olarak başladığı olasılığına yöneldi. Bu da onları badminton topu geometrisine götürdü. Hawking'in kahramanı fizikçi Richard Feynman tarafından icat edilen bir yaklaşımı kullanarak, böyle bir Evren'i anlatan sınırsız dalga fonksiyonunu tanımladılar.
1940'larda Feynman, kuantum mekaniksel olayların en olası sonuçlarını hesaplamak için bir yöntem tasarlamıştı: Örneğin bir parçacık çarpışmasının en olası sonuçlarını tahmin etmek için Feynman, çarpışan parçacıkların alabileceği tüm olası yolları toplayabileceğimizi ve bunu yaparken, daha direkt olan yollara daha eğik bükük olan yollardan daha fazla ağırlık verebileceğimizi buldu. Bu "yol integralini" hesaplamak, bize dalga fonksiyonunu verir: Dalga fonksiyonu, çarpışmadan sonra parçacıkların farklı olası durumlarını gösteren bir olasılık dağılımıdır.
Benzer şekilde, Hartle ve Hawking, Evren'in olası durumlarını tanımlayan dalga fonksiyonunu, bir noktadan sorunsuz bir şekilde genişlemiş olabileceği tüm olası yolların toplamı olarak ifade ettiler. Tüm farklı şekil ve boyutlardaki düz tabanlı evrenler olan tüm olası "genişleme geçmişlerinin" toplamının, bizimki gibi devasa, pürüzsüz, düz bir Evren'e yüksek bir olasılık veren bir dalga fonksiyonu üreteceği umuluyordu. Tüm olası genişleme geçmişlerinin ağırlıklı toplamı, en olası sonuç olarak başka bir tür Evren verirse, sınırsızlık önerisi de başarısız olacaktı.
Sorun, tüm olası genişleme geçmişleri üzerindeki yol integralinin tam olarak hesaplanamayacak kadar karmaşık olmasıdır. Sayısız farklı şekil ve boyutta evren mümkündür ve her biri, birbiriyle karmaşık bir ilişki içinde olabilir. Hartle, Nobel Ödüllü fizikçiye atıfta bulunarak, şöyle diyor:
Murray Gell-Mann eskiden bana şöyle sorardı: Eğer evrenin dalga fonksiyonunu biliyorsanız, neden zengin değilsiniz?
Elbette, Feynman'ın yöntemini kullanarak dalga fonksiyonunu gerçekten çözmek için Hartle ve Hawking, durumu büyük ölçüde basitleştirmek zorunda kaldılar. Dünyamızı dolduran belirli parçacıkları bile görmezden geldiler (bu da onların borsa tahmininde bulunmasını imkânsızlaştırıyordu). "Minisüperuzay"daki olası bütün oyuncak evrenlerden geçen yol integralini, var olabilecek tüm evrenlerden geçen tek bir enerji alanı olarak tanımladılar: Bu enerji, Kozmik Enflasyon'a gücünü veren enerjiydi. (Hartle ve Hawking'in badminton topu analojisinde Kozmik Enflasyon, topun mantar tarafındaki ani çap genişlemesine karşılık geliyordu.)
Minisüperuzay hesaplamasını bile tam olarak çözmek zordur; ancak fizikçiler, hesaplamaya potansiyel olarak hakim olan iki olası genişleme geçmişi olduğunu biliyorlar. Bu rakip evren şekilleri, mevcut tartışmanın iki tarafını da şekillendiriyor.
İki Evren...
Rakip çözümler, bir evrenin sahip olabileceği iki "klasik" genişleme geçmişidir. Sıfır boyutundan başlayan ilk kozmik genişleme hamlesini takiben, bu evrenler, Einstein'ın kütleçekimi ve uzay-zaman teorisine göre, istikrarlı bir şekilde genişler. Futbol şeklindeki evrenler veya tırtıl benzeri evrenler gibi daha tuhaf genişleme geçmişleri, kuantum hesaplamasında çoğunlukla görmezden gelinir.
İki klasik çözümden biri, bizim Evren'imize benziyor. Büyük ölçeklerde, genişleme sırasındaki kuantum dalgalanmaları nedeniyle pürüzsüzdür ve rastgele saçılmış enerji ile çevrilidir. Gerçek Evren'de olduğu gibi, bölgeler arasındaki yoğunluk farklılıkları, sıfır noktası civarında bir çan eğrisi oluşturur. Eğer bu olası çözüm minisüperuzay için dalga fonksiyonuna gerçekten hükmediyorsa, sınırsız dalga fonksiyonunun çok daha detaylı ve kesin bir versiyonunun gerçek Evren'in uygulanabilir bir kozmolojik modeli olarak hizmet edebileceğini hayal etmek makul hale gelmektedir.
Potansiyel olarak baskın olan diğer evren şekli, gerçekte olana hiç benzemiyor. Bu evren genişledikçe, onu besleyen enerjinin dağılımı giderek daha fazla olmaya başlıyor ve bir yerden diğerine kütleçekiminin giderek bozulmasına sebep olan muazzam yoğunluk farklılıkları yaratıyor. Yoğunluk varyasyonları, bölgeler arasındaki farkların sıfıra değil, sonsuzluğa yaklaştığı, ters çevrilmiş bir çan eğrisi oluşturuyor. Minisüperuzay için sınırsız dalga fonksiyonundaki baskın terim bu ise, o zaman Hartle-Hawking önerisi yanlış gibi görünmektedir.
Baskın olan bu iki genişleme geçmişi, yol integralinin nasıl yapılması gerektiği konusunda bir seçim sunuyor: Haritadaki iki konum, tüm olası kuantum mekaniksel evrenler alanındaki mega şehirler ise, soru, arazide hangi yolu izlememiz gerektiğidir. Bizim "integrasyon konturumuz", hangi baskın genişleme tarihini dikkate almalıdır (ve yalnızca bir tanesi doğru olabilir)? Bu noktada araştırmacılar farklı yollara sapmışlardır.
Turok, Feldbrugge ve Lehners, 2017 tarihli makalelerinde, ikinci baskın çözüme yol açan olası genişleme konusunda bir yol izlediler. Onlara göre, tek mantıklı kontur, "sıçrama" (İng: "lapse") adı verilen bir değişken için hayali değerleri değil, gerçek değerleri tarayandır. Özünde bu "sıçrama değişkeni", badminton topuna benzeyen evrenlerin her birinin mantar kısmının olası yüksekliğidir; belli bir çapa ulaşmak için kat edilmesi gereken mesafedir.
Nedensel bir unsurdan yoksun olan bu sıçrama, bizim alışageldiğimiz zaman kavramından farklıdır. Yine de Turok ve meslektaşları, kısmen nedensellik temelinde, yalnızca gerçek değerlerin fiziksel olarak anlamlı olduğunu tartışmaktadırlar. Ve gerçek sıçrama değerlerine sahip evrenleri toplamak, çılgınca dalgalanan, fiziksel olarak anlamsız bir çözüme yol açar. Turok şöyle diyor:
İnsanlar Stephen'ın sezgilerine büyük bir güven duyuyorlar. Bunun iyi de bir nedeni var. Demek istediğim, muhtemelen bu konularda en iyi sezgiye sahipti. Ama her zaman haklı değildi.
Hayali Evrenler
Imperial College London'da fizikçi olan Jonathan Halliwell, 1980'lerde Hawking'in öğrencisi olduğundan beri sınır tanımama önerisini inceliyor. O ve Hartle, 1990'da integrasyon konturu konusunu da analiz ettiler.[2] Onun, Hartle'ın ve görünen o ki Hawking'in görüşüne göre, kontur temel bir mesele değildir; daha ziyade, çok avantajlı bir şekilde kullanılabilecek, matematiksel bir araçtır. Bu, bir gezegenin güneş etrafındaki yörüngesinin matematiksel olarak bir dizi açı, zaman veya diğer birkaç uygun parametre cinsinden ifade edilmesine benzerdir. Halliwell şöyle diyor:
Bu parametreleştirmeyi birçok farklı şekilde yapabilirsiniz, ancak hiçbiri, bir diğerinden daha fiziksel değil.
O ve meslektaşları, minisüperuzay durumunda, yalnızca iyi genişleme tarihini alan konturların anlamlı olduğunu savunuyorlar. Kuantum mekaniği, olasılıklar toplamının 1 olmasını veya "normalleştirilebilir" olmasını gerektirir; ancak Turok'un ekibinin geliştirdiği bu çılgınca dalgalanan evren, bunların her ikisi de değildir. Bu çözüm, anlamsız sonsuzluklarla boğuşmaktadır ve kuantum yasalarının izin vermediği bir çözüme işaret etmektedir.
İyi bir çözümden veren konturların, olası evrenlerin sıçrama değişkenlerinin hayali değerlerini de topladığı doğrudur. Ancak Turok ve arkadaşlarının dışında çok az insan bunun bir sorun olduğunu düşünüyor. Hayali sayılar, kuantum mekaniğinin her yerinde karşımıza çıkar. Hartle-Hawking'i ekarte edebilmek getirmek için, eleştirmenleri bu sıçramanın gerçek değerlere sahip olmasını talep ederek, yanlış bir nedensellik kavramına başvuruyorlar. Hertog, şöyle diyor:
Bu, taşa yazılmış olmayan ve kesinlikle katılmadığımız bir ilkedir.
Gerçeğe Yürümek
Hertog'a göre Hawking, hayatının son yıllarında, biraz da kontur seçimi etrafındaki belirsizlik nedeniyle, sınırsız dalga fonksiyonunun yol integral formülasyonundan nadiren bahsetti. Yol integralinin yalnızca ortaya çıkmasına yardımcı olduğu normalleştirilebilir genişleme tarihini, 1960'larda fizikçiler John Wheeler ve Bryce DeWitt tarafından ortaya konan, Evren hakkında daha temel bir denklemin çözümü olarak gördü. Wheeler ve DeWitt, Evren'in dalga fonksiyonunun, onu ölçecek bir dış saat olmadığı için zamana bağlı olamayacağını savundular. Ve bu nedenle, madde ve kütleçekiminin pozitif ve negatif katkılarını topladığınızda, evrendeki enerji miktarı sonsuza kadar sıfırda kalmalıdır. Sınırsız dalga fonksiyonu, minisüperuzay için Wheeler-DeWitt denklemini karşılamaktadır.
Hayatının son yıllarında, dalga fonksiyonunu genel olarak daha iyi anlamak için Hawking ve iş arkadaşları, uzay-zamanı bir hologram olarak ele alan ve çok popüler bir fizik teorisi olan holografiyi uygulamaya başladılar. Hawking, tüm geçmişin geometrisinin şimdiki zamandan yansıdığı, badminton topu biçimli bir evrenin holografik bir tanımını aradı.
Bu çaba, günümüzde Hawking'in yokluğunda da devam etmektedir. Ancak Turok, vurgudaki bu kaymayı, kuralları değiştirmek olarak görmektedir. Ona göre Sınırsızlık Önerisi'nin savunucuları, yol integrali formülasyonundan geri adım atmaya çalışırken, formülasyonu kötü tanımlanmış hale getirdiler.
Alternatif Evren Modelleri
Geçen yıl Turok ve Perimeter Enstitüsü'ndeki meslektaşları Latham Boyle ve Kieran Finn, Sınırsızlık Önerisi ile birçok ortak noktası olan yeni bir kozmolojik model geliştirmeye başladılar. Ancak bir badminton topu yerine, zamanın her iki yönde de aktığı bir tür kum saati bir model inşa ettiler.[3] Model henüz tahminlerde bulunmak için yeterince gelişmemiş olsa da, cazibesi loblarının CPT simetrisini gerçekleştirme biçiminde yatmaktadır: doğada madde ve antimaddeyi aynı anda, sola ve sağa ve zamanda ileri ve geri yansıtan, görünüşte temel bir ayna. Bu yaklaşımın bir dezavantajı, Evren'in ayna görüntüsü loblarının bir tekillikte, uzay-zamanda yine tek bir noktada buluşmasıdır - bu da hâlen bilinmeyen bir kuantum kütleçekim teorisinin keşfedilmesini gerektirir. Boyle, Finn ve Turok tekilliğe bir darbe indirdiler; ancak böyle bir girişim, doğası gereği spekülatiftir.
Ayrıca, 80'lerde Rus-Amerikalı kozmologlar Alexander Vilenkin ve Andrei Linde tarafından bağımsız olarak tasarlanan, Evren'in yoktan var olmuş olabileceğine dair alternatif bir yol olan "tünelleme önerisine" olan ilgi de yeniden canlandı.[4] Sınırsız dalga fonksiyonundan temelde tek bir eksi işaretiyle ayrılan öneri, Evren'in doğuşunu kuantum mekaniksel bir deneyde, bir parçacığın bir bariyerin ötesine geçmesine benzer, kuantum mekaniksel bir "tünelleme" olayı olarak ortaya koymaktadır.
Evren modellerine yönelik çeşitli önerilerin, antropik (insan-merkezci) akıl yürütme ve kötü şöhretli çoklu evren fikriyle nasıl kesiştiğine dair çok sayıda soru mevcuttur. Örneğin sınırsız dalga fonksiyonu, boş evrenleri desteklerken, devasalığı ve karmaşıklığı güçlendirmek için önemli madde ve enerjiye ihtiyaç duyar. Hawking, dalga fonksiyonunun izin verdiği olası evrenlerin geniş yayılımının, yalnızca bizimki gibi karmaşık evrenlerin gözlem yapabilecek sakinlere sahip olacağı daha büyük bir çoklu evrende gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Tünelleme önerisinin bir avantajıysa, bizimki gibi madde ve enerji dolu evrenleri, antropik akıl yürütmeye başvurmadan tercih etmesidir.
Sonuç
İşler nasıl giderse gitsin, belki de Hawking'in 38 yıl önce Papalık Bilimler Akademisi'nde ilk kez çizdiği resmin bazı özleriyle baş başa kalacağız. Ya da belki, Güney Kutbu benzeri bir başlangıç olmaması yerine, Evren, her şeye rağmen bir tekillikten ortaya çıktı ve tamamen farklı türde bir dalga işlevi talep etti. Her iki durumda da, arayış devam edecek. New Jersey, Princeton'daki İleri Araştırma Enstitüsü'nde seçkin bir teorik fizikçi olan ve çoğunlukla bu kavgaların dışında kalan Juan Maldacena şöyle diyor:
Eğer bir kuantum mekaniği teorisinden bahsediyorsak, dalga fonksiyonundan başka bulunacak ne var?
Bu arada, Papalık Akademisi üyesi olan Maldacena, Evren'in dalga fonksiyonu hakkında şöyle diyor:
Bu, sorulması gereken, doğru türde bir sorudur. Doğru dalga fonksiyonunu bulup bulmadığımız veya dalga fonksiyonu hakkında nasıl düşünmemiz gerektiğiyse... Daha az nettir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 14
- 9
- 5
- 4
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Quanta Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. B. Hartle, et al. (1983). Wave Function Of The Universe. Physical Review D, sf: 2960. doi: 10.1103/PhysRevD.28.2960. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. J. Halliwell, et al. (1990). Integration Contours For The No-Boundary Wave Function Of The Universe. Physical Review D, sf: 1815. doi: 10.1103/PhysRevD.41.1815. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Boyle, et al. (2018). Cpt-Symmetric Universe. American Physical Society. doi: 10.1103/PhysRevLett.121.251301. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Vilenkin. (1984). Quantum Creation Of Universes. Physical Review D, sf: 509. doi: 10.1103/PhysRevD.30.509. | Arşiv Bağlantısı
- N. Wolchover. Physicists Debate Hawking’s Idea That The Universe Had No Beginning. (6 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 6 Nisan 2022. Alındığı Yer: Quanta Magazine | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:44:48 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11636
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Quanta Magazine. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.