Sihirli Mantarlar: Tehlikeli Bir Uyuşturucu mu Yoksa Şifa Kaynağı mı?
Sihirli mantarlar (İng: "magic mushrooms") olarak anılan mantarlar, metaboliti yani metabolizması tarafından üretilen kimyasal bileşiği psilosibin (4-fosforiloksi-N,N-dimetiltriptamin) olan mantarlardır. Bu mantarlar, şapkalı mantar türlerini içinde bulunduran bazidiyomisetler (İng: "basidiomycetes") mantar grubunda yer alır. Genel kanının aksine, bir veya birkaç tane sihirli mantar türü yoktur: Sihirli mantarlar, 200'den fazla farklı mantar türünü içerir! Bu mantarların içerdiği psilosibin miktarları türe, mantarların yetiştiği ortama ve tükettiği besinlere göre değişiklik gösterir.
Psilosibin içeren mantarların insanlar tarafından 5,3 milyon yıldır kullanıldığı tahmin edilmektedir. Sihirli mantarlar, tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanıldığı gibi, çeşitli isimlerle de anılmıştır. Örneğin, dini ve iyileştirici ritüellerinde sihirli mantarları kullanan Güney Amerikalı Aztek yerlileri, bu mantarlara "Tanrı'nın eti" anlamına gelen "teonanacatl" adını vermiş ve mantarları "kutsal" kabul etmiştir. Bu isim, bu mantarların doğada bulunan sıradan mantarlardan farklı şekilde konumlandırıldığını, aynı zamanda manevi boyutlarının da bulunduğunu göstermektedir. Bu anlamda enteojen (İng: "entheogen") olduğu söylenebilen sihirli mantarlar, ruhani amaçlarla ritüellerde veya dini bağlamlarda kullanılmaktadır.
Son yıllarda psikiyatri alanında yapılan klinik çalışmalar da mantarların tıbbi boyutlarını gözler önüne sermektedir. Sihirli mantarlarda bulunan psilosibin, halüsinojenik ve psikedelik etkileriyle bilinen doğal bir bileşiktir. Bu bileşik, beynin yeni sinirsel bağlantılar kurmasını sağlayarak etki gösterir. Psilosibinin psikedelik etkiler oluşturması, moleküler yapısının serotonine benzemesi ve serotonin 2A reseptörüne (5-HT2AR) bağlanmasıyla mümkün olur. 5-HT2AR; algılama, öğrenme, hayal gücü gibi süreçleri modüle eder. Psilosibin bu reseptöre bağlanarak 5-HT2AR içeren yollarda değişiklikler yapar ve bu da halüsinasyonlara, yoğun merak duygusuna ve öforiye neden olur. Psilosibin deneyiminden sonra duygusal algıda ve düşüncelerde meydana gelen değişiklikler uzun vadede deneyimlenebilir.
Sihirli Mantarların Etkileri
Sihirli mantarlar, keyif veren etkilerinin olmasının yanı sıra son derece rahatsızlık veren etkilere de sahiptir. Bu etkileri üç başlık altında inceleyeceğiz.
Olumlu Etkiler
Sihirli mantarlar, tıpkı diğer psikedelikler gibi kişiden kişiye değişebilen öznel etkilere sahiptir. Etkileri doza, kişinin bulunduğu mekana, sahip olduğu zihin yapısına, yaşına, sağlığına ve diğer birçok özelliğine göre şekillenir. Psilosibinin olumlu etkileri şöyle sıralanabilir:
- Öfori: Kişinin aşırı mutlu, heyecanlı ve mekâna özgü olma halidir. Sihirli mantarları tüketen kişiler hiç olmadıkları kadar mutlu ve özgüvenli hissedebilir, çok sıradan bir olaya karşı bile büyük bir heyecan besleyebilir. Örneğin nefes alıp vermek, yürümek, evler, arabalar o an onlar için büyük bir ihtişama sahipmiş gibi görünebilir!
- İstemsiz Sırıtma ve Kahkaha: Kişinin hiçbir sebep yokken bile sırıtması, gülmesi ve kahkaha atmasıdır. Bu durum kontrolden çıkıp kişiye rahatsızlık vermeye kadar gidebilir.
- Yaratıcılığın artması: Sihirli mantarlar beyindeki etkileşimleri değiştirir. Bu değişiklik, normalde birbiriyle bağlantılı olmayan beyin bölümlerinin etkileşim kurmasını sağlar. Tüm bunlar yeni düşünce kalıpları oluşturur; var olan kalıplar değişir, genişler ve birçok durum kişiye çok farklı görünebilir.
- Rahatlama: Sihirli mantarlar beyindeki öz denetimle ilgili bölümlerin aktivitesini azaltarak kişide rahatlamayı ve sakinleşmeyi sağlar.
- Kişisel Farkındalık: Kişiler kendileriyle ilgili derin bir anlayış geliştirebilir.
- "Spiritüel" Deneyimler & Ölüm Korkusu: Kişiler, sihirli mantar kullanarak yeni spiritüel deneyimler elde edebilir. Bu deneyimler her şeyin bir, Tanrı veya sevgi olduğu düşünceleri gibi düşünceleri oluşturabilir. Bu sayede insanlar yaşam anlayışlarını değiştirebilir, varoluşsal sancılarını dindirebilir. Kanser hastaları üzerinde yapılan çalışmalar bu hastaların ölüm korkularının yok edilebileceğini, onlara ölüm konusunda farklı bakış açılarının ve deneyimlerin kazandırılabileceğini göstermiştir.
- Hastalıkların Tedavisi: Yapılan çalışmalar, psilisobin sayesinde sigara ve alkol bağımlılıklarının, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi hastalıkların tedavi edilebileceğini göstermiştir.
Öznel Etkiler
Sihirli mantarlar, daha önce bahsedilen ve daha nesnel olan etkilerin yanı sıra daha öznel, herkes tarafından farklı şekillerde ve oranlarda deneyimlenebilen sıra dışı etkilere de sahiptir. Bu etkiler şunlardır:
- Renklerin Daha Canlı ve Parlak Görünmesi: Çevredeki renkler çok daha parlak ve canlı görünür. Hatta dünya bir rüya veya video oyunu gibi görünebilir!
- Halüsinasyonlar: Görsel halüsinasyonlara örnek olarak çevredeki nesnelerin renkleri, şekilleri, boyutları, davranışları tamamen değişebilir. Örneğin duvarların renkleri değişebilir, daha küçük veya büyük, hareket ediyormuş veya eriyormuş gibi görünebilir. Hiç var olmayan nesneler, kişiler belirebilir. Hareketsiz görseller hareket edebilir, örneğin bir doğa fotoğrafına baktığınızda ağaçlar hareket edebilir ve sizinle konuşabilir. Halüsinasyonlar işitsel de olabilir: Bu durumda sesler olduğundan daha kalın veya ince duyulabilir; hiç olmayan sesler de duyulabilir. Sıradan şarkılar sanki bir illüzyona sahipmiş gibi algılanabilir.
- Sinestezi: Duyuların birbirine karışması durumudur. Sihirli mantarlar sinesteziye ve sinestezi, sihirli mantarları tüketen kişilerin gördükleri nesneleri tat olarak algılamalarına, duyduklarının görüntü olarak işlenmesine sebep olabilir. Bu kişilerin gördükleri bir muzun tadını da algıladıklarını düşünmekle sınırlı kalmayın, muz görüntüsünün verisi ayrıca ses olarak da işlenebilir ve bu, sinestezi yaşayan bireylerin gördüklerini duymasıyla sonuçlanır.
- Geometrik Örüntüler ve Şekiller: Bunlar görsel halüsinasyonlar başlığı altında da değerlendirilebilir. Sihirli mantarları tüketen kişilerin birçoğu çevrelerinde, nesnelerin üzerinde ve hatta gözlerini kapattıklarında bile birtakım şekiller, örüntüler görür.
- Zaman Algısının Değişmesi: Kişiler zamanı normalden daha hızlı veya yavaş akıyor gibi hissedebilir.
- Ego Ölümü: Benlik algısına dair her şeyin kaybolmasıdır. Kişi kendine, geçmişe, geleceğe, anılarına dair her şeyi kaybeder, büyük bir boşluk ve bilinmezlik oluşur.
- Bütünlük Hissi: Kişiler doğayla, evrenle, diğer insanlarla ve canlılarla bir bütün olduğunu, her şeyin tek bir şeyin parçaları olduğunu hissedebilir.
- Varoluşsal düşünceler: Psilosibinin benlik duygusunu zayıflatmasından dolayı kişiler yaşam, ölüm, varoluş gibi konuları farklı bir bilinç durumu ile düşünür. Bu düşüncelerin insanlar üzerinde uzun süreli psikolojik etkileri olduğu belirlenmiştir.
Olumsuz Etkiler
Sihirli mantarların birçok olumsuz (yan) etkiye sahip olduğu da bildirilmiştir. Bu etkiler baş dönmesi, uyuşukluk, bulanık görme, göz bebeklerinin büyümesi, karıncalanma ve ağrı gibi olumsuz fiziksel etkiler olarak sıralanabilir. Daha yüksek dozlarda kontrolü kaybetme hissi, benliğin kaybolması, paranoya, sanrılar, endişe ve korku gibi etkiler hissedilebilir. Ancak yüksek dozlar bile kalıcı bir zarara sebep olmaz.
Bunların yanında sihirli mantarları tüketen kişiler gerçeklikten uzaklaşmakla ilgili olan depersonalizasyon ve derealizasyon durumlarına sahip olabilir. Halüsinojenlerin alınmasıyla ortaya çıkabilen olumsuz etkiler "kötü yolculuk" (İng: "bad trip") olarak adlandırılmaktadır. Bahsedilen etkilerin tamamı birer kötü yolculuktur.
Halüsinojenler, öngörülemeyen etkilerinden dolayı psikiyatrik hastalıkları bulunan bireylerin hastalıklarını kötüleştirebilir. Psikiyatrik hastalıkları bulunan kişilerin sihirli mantarlar da dahil olmak üzere hiçbir halüsinojen maddeyi kullanmamaları gerekmemektedir. Aşağıdaki video, sihirli mantar tüketiminden sonraki görsel ve işitsel illüzyonları oldukça gerçekçi bir şekilde aktarmıştır.
Sihirli Mantarların Tarihi
Sihirli mantarların kültürel konumuna bakmadan önce bilimsel olarak nasıl bir süreç geçirdiklerine bakalım.
Psilosibinin hikayesi, 1529 yılında Meksiya'ya seyahat eden ve orada etnografik araştırmalar yapan, Hristiyanlığın Fransisken tarikatine mensup rahip Bernardino de Sahagún ile başlamıştır. Güney Amerikalı Aztek yerlilerinin sihirli mantarlara Tanrı'nın eti dediği bilgisi Sahagún'un Florentine Codex adlı el yazmalarından alınmaktadır. 1938'te Hautla'da bulunan Harvard'lı botanikçi Richard Evans Schultes; Psilocybe caerulescens, Panacolus campanulatus ve Stropharia cubensis olarak tanımlanan 3 farklı mantar türünün örneklerini elde etmeyi başarmıştır. Ancak 2. Dünya savaşı bu araştırmaların kesintiye uğramasına sebep olmuştur.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Hikâye, 1952 yılında bankacı ve amatör mikolojist olan R. Gordon Wasson ve eşi Valentina Pavlovna Wasson ile devam etmiştir. İkili, 16. yüzyılda Güney Amerika yerlilerinin ayinlerinde mantarları kullandığının tartışıldığı bir makaleyi mektup olarak almıştır. Bu mektubun meraklandırdığı Gordon Wasson, haziran ve temmuz aylarında Oaxaca'daki (Meksika'da) Huautla de Jiménez kasabasına yaptığı gezilerden birinde, fotoğrafçı Allon Richardson ile birlikte Mazatec şifacısı Maria Sabina'nın bir iyileştirme ayinine katılmak için izin almıştır.
Yolculukları, 13 Mayıs 1957'de Life Magazine dergisinde makale olarak yayımlanmıştır ve bu makale sayesinde psikoaktif mantarlar geniş bir kitleye tanıtılmıştır. Ardından Wasson'lara Fransız mikolojist Roger Heim eşlik etmiştir ve mantarların birçoğunu sihirli mantarlar olarak adlandırmıştır. Heim, bu mantarların kimyasal analizlerinin yapılması için LSD'yi de sentezleyen Albert Hoffman'a Psilocybe mexicana türünden bir örnek göndermiştir. Hoffman, elde ettiği kimyasalı psilosibin olarak adlandırmıştır.
1950'lerin sonu, 1960'ların başlarında psilosibin araştırmacıların dikkatini çekmeyi başarmıştır. Psilosibinin terapötik etkilerinin psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılabileceği fikri ortaya çıkmıştır. Harvard Psikofarmakoloji Araştırma Programı gibi kuruluşlar psilosibinin depresyon, anksiyete ve bağımlılıklar gibi hastalıklara sahip hastalarda olumlu sonuçlar verdiğini gözlemlemiştir. Ancak 1960'lı yılların başında ortaya çıkan uyuşturucu kültürü ve Hippie akımı, toplumda bazı endişelere yol açmış ve 1970'lerde psilosibin, LSD gibi psikedelik maddelerin kullanımı ve araştırılması yasaklanmıştır.
Bu yasaklarla birlikte psilosibinin kullanımı suç sayılmaya başlanmakla birlikte yeni araştırmalar, önceki çalışmaların teyit edilmesi veya derinleştirilmesi amacı taşımıştır. Günümüze doğru geldikçe, özellikle 2000'li yılların başlarında, psilosibinin potansiyel faydaları daha çok anlaşılmaya başlanmıştır. Bu durum, araştırmalar için konulan katı yasakların gevşetilmesini sağlamıştır ve psilosibin, milyonlarca dolar harcanan, John Hopkins ve Imperial College London Üniversitesi gibi bilinen üniversitelerce de araştırılan bir araştırma konusu haline gelmiştir. John Hopkins Üniversitesi, psilosibin araştırmacılarını 55 milyon dolarlık bir fonla desteklemiştir. Bugün devam etmekte olan çalışmalar, psilosibinin şu özelliklerini göstermektedir:[3]
- Sigara bağımlısı olan kişilerin sigarayı bırakmalarına yardımcı olma,
- Kanser hastalarının varoluşsal kaygılarını hafifletme,
- Alkol bağımlılığı için yeni tedaviler sağlayabilme potansiyeli,
- Majör depresyonu olan kişilerde 1 yıla kadar etkili olabilme.
Sihirli mantarlar, LSD, meskalin gibi maddeler psikedelikler olarak sınıflandırılmaktadır. Psikedeliklerin yasal durumlarını haritalaştırarak sunan Psychedelic Alpha web sitesine göre, yasallık durumları 19/02/2024 tarihinde şu şekildedir:
- Peru, Brazilya ve Bolivya, psikedelikleri belirli şartlara uyulması ve lisansların alınması koşuluyla tamamen yasallaştırmıştır.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı eyaletlerinde ve İsviçre'de tıbbi kullanım için izin verilmiştir ve dini muafiyet uygulanmıştır. Dini muafiyet sayesinde insanlar, psikedelikleri sadece belirli ibadet yerlerinde de olsa kullanabilme özgürlüğü kazanmıştır.
- Kanada, Danimarka ve Avustralya, psikedeliklerin tıbbi alanda kullanılmasını yasallaştırmıştır.
- İspanya, Portekiz, Ukrayna, Letonya, Kolombiya ve Arjantin de dahil olmak üzere bazı ülkeler psikedeliklerin kullanılmasını suç olmaktan çıkarmıştır veya cezaları azaltmıştır.
- Türkiye'de sihirli mantar yetiştirmek ve tüketmek yasa dışıdır.
Sihirli Mantarların Kültürel Kökenleri
İnsanlar tarafından binlerce yıldır tüketilmeye devam edilen mantarlar, hiç şüphesiz birçok inancın ve kültürün evrilmesini sağlamıştır. Bazı kültürlerde şifalı bitkiler olarak kabul edilen ve tıpta kullanılan mantarlar, bir başka kültürde dini törenlerde kullanılmıştır. Sihirli mantarların kültürel yerinin kökenleri, içinde bulunulan insan topluluklarının sahip olduğu geleneklere, inançlara, değerlere, konuma ve ilişkilere göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, Orta ve Güney Amerika'daki yerli halk bu mantarları kendi şamanik ritüellerinin bir parçası olarak kullanmıştır. Şamanlar sihirli mantarların etkisi altında geçirdikleri sürelerde derin ruhsal ve manevi anlayışlar kazanmıştır.
Bir başka bakış açısına göre sihirli mantarlar, son derece tehlikeli olan avlanma faaliyetlerinin veya hastalık gibi stres faktörlerin toplumdaki olumsuz etkilerini hafifletmiştir. Yani sihirli mantarlar sayesinde atalarımız stresi daha iyi yönetmiş ve refahı iyileştirmiştir. Bu düşünce, sihirli mantarların psikiyatrik hastalıklara sağlayabileceği faydanın düşünülmesini sağlamıştır.
Maya Medeniyeti
Mayalar, yaklaşık olarak milattan önce 1.500 ve milattan sonra 1.500 yılları arasında Meksika ve Orta Amerika'da yaşamıştır.
Maya medeniyetinde sihirli mantarların kullanımına dair en büyük akademik katkılardan biri, Guatemala'daki mantar taşlarını fotoğraflayarak makalesinde paylaşan Bernard Lowy tarafından yapılmıştır. Lowy, Guatemala'dan "Yeni Mantar Taşları Kayıtları" makalesinde, o bölgede mantar şeklinde oyulmuş taşların yoğun olduğunu, ancak birkaç istisna dışında bu taşların sanat eserleri veya hediyelik eşya dükkanlarında satıldığını belirtmiştir. Ona göre, bu tür tarihi hazinelerin oradaki durumu endişe vericidir.
Ancak Guatemala'daki mantar taşlarının, Mayaların sihirli mantarları ritüellerinde veya günlük hayatlarda "sarhoş edici bir etki" elde etmek için kullandığı tartışılmıştır. Alternatif olarak mantar taşlarının oturak veya işaret aracı olarak kullanılmış olabileceği iddia edilmiştir. Bu mantar taşlarının ritüel amacıyla kullanılmış olabileceği fikri, ilk kez Robert Gordon Wasson tarafından ortaya atılmıştır. Sihirli mantarlar, İspanyol Fethi'nden önce, Meksika'daki bazı yerel gruplar tarafından kullanılmış ancak bu 20. yüzyıla kadar bir giz olarak kalmıştır. Wasson, bu gizi ortaya çıkarmıştır. Bu ismi, bir fotoğrafçıyla birlikte Maztek şifacısı Maria Sabina'nın bir iyileştirme ayinine katıldıklarından bahsettiğimiz bölümden hatırlayabilirsiniz.
Maztekler
Wasson, 1957 yılında Life Magazine dergisinde yayımlanan makalesinde, 1957 yılının haziran ayında arkadaşı Allan Richardson ile Meksika'daki bir köye gittiklerini bildirmiştir. İkili, bölge yerlisi arkadaşının ailesiyle birlikte "kutsal mantarlar"ın önce tapınıldığı, ardından tüketildiği bir ayine konuk olmuştur. Ayin, Mexicato dağlarında, 1.500 metreden daha yükseklerde, ikisi de şifacı olan bir anne ve onun kızı tarafından Mixtec dilinde yönetilmiştir. Kadınlar huipil denilen yerli kıyafetlerini, erkekler ise beyaz pantolon ve bir kazak giymiştir. Ayin bir tören odasında, sunak masasının çevresinde gerçekleşmiştir. Mantarlar, dualar eşliğinde yanan bir reçine tütsüsünün dumanından geçirilip herkese törensel bir biçimde dağıtılmış, hatta ikili diğerlerinin yarısı kadar mantar almıştır. Mantarlar yarım saat boyunca yavaş yavaş çiğnenip yutulduktan sonra mumlar söndürülmüştür, herkesin karanlıkta kalması sağlanmış ve büyük bir sessizlik başlamıştır.
Şifacı Maria Sabina, ayin boyunca çeşitli ritüeller gerçekleştirmiştir. Kendisi de bir şair olan Sabina, şiirler okumuştur ve şarkılar söylemiştir. Ayinin yapıldığı odada dans etmiş, ellerini çırparak ritim tutmuştur. Wasson bu hareketlerin hepsinden çok etkilendiğini söylemiştir.
Henüz birkaç dakika geçmişken Allan, Wasson'a bir şeyler gördüğünü söylemiştir. Wasson, o anki deneyimlerini şöyle aktarıyor:
Bizim için serilen hasırın üzerine uzandım. Hiç bu kadar uyanık olmamıştım. İmgeleri gözlerimin açık veya kapalı olması fark etmeksizin görebiliyordum. Tam karşımda imgeler beliriyor, benim seçtiğim hızda büyüyor ve küçülüyordu. Renkler çok canlıydı ve uyumluydu. Gördüğüm imgeler bir halıyı, duvar kağıdını veya bir mimarın çizim tahtasını süsleyecek kadar güzel sanat motifleriyle doluydu. Ardından imgelerim değerli taşlarla döşenmiş saraylara dönüştü. Mitolojik bir karakterin bir savaş arabası çizdiğini gördüm. Evimiz erimiş, ruhum uçup gitmişti ve ben dağ manzaralarını gökte süzülerek izledim. Üç gün sonra yine mantar aldığımda dağlar yerine güneşin pastel renklerinde nehirler, uçsuz bucaksız denize doğru akan berrak sular gördüm. Bedensiz bir göz; nesnesiz, gören ama görünmeyen biri gibi hissettim. Renkler ve görüntüler o kadar keskin ve gerçekti ki kendi gözümle gördüğümden çok daha iyiydi.
Kuzey Sibirya
Kuzey Sibirya'da benzer amaçlarla genellikle Amanita muscaria adı verilen mantar türü kullanılmıştır. Bu kullanımın tarihi, 17. yüzyıla kadar geri gitmektedir. Diğer kültürlerde olduğu gibi bu kültürde de mantar, dini amaçlarla ve eğlence amacıyla kullanılmıştır. Şamanlar, mantarı tüketerek değişmiş bir bilinç durumuna ulaşmak isterken hazırlık olarak oruç tutmayı, cinsel ilişkiye girmemeyi, yalnızlığı ve ilahiler söylemeyi tercih etmiştir. Kültürde sihirli mantarların kullanımının sebepleri şöyle sıralanmıştır:
- Ruhlarla iletişim kurabilmek,
- Hastalıkları tedavi edebilmek,
- Yeni doğan çocuklara isim vermek,
- Olayların nedenlerini öğrenmek,
- Rüyaları yorumlamak, gelecek hakkında bilgi edinmek,
- Farklı dünyaları ziyaret etmek,
- Kendilerine yardımcı olacak ruhlar yaratmak,
- İlham almak.
Günümüzde, özellikle Meksika'da kutsal mantarların kullanımı ticarileştirilmiş ve turistler için bir cazibe noktası haline gelmiştir.
Meksika'da Sihirli Mantar Ayinleri
Sihirli mantarlar, Meksika'da kutsal mantarlar olarak anılmış; şifa, ruhsal yolculuk, kehanet amaçlarıyla alınmıştır. Bundan dolayı mantarlar özel bir dikkat ve saygıya değer görülmüştür. Kutsal mantar törenleri olarak da adlandırabileceğimiz ayinlerin yapılabilmesi için en önemli unsur, dikkat dağıtıcı faktörlerin ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin gürültü bu faktörlerden birisidir ve ortamın gürültüden arındırılmış olması gerekmektedir. Bunun en önemli sebebi katılımcıların konsantrasyonlarının sağlanmasıdır. Kişiler ancak bu şekilde doğru deneyimler edinebilmektedir. Dikkat dağıtıcı faktörlerin ortadan kaldırılması kötü yolculukların önüne geçmek için bir zorunluluktur.
Ayinler genellikle gece yapılmaktadır. Ayinlerde kullanılan mantar türleri değişiklik göstermektedir. Genelde bir şaman ya da yaşlı ve deneyimli birisinin rehberliğinde, çoğunlukla rehberin kendi evinde yapılmaktadır. Ayinin yapıldığı odada bir Katolik sunak bulunur; bu sunaklar kötü ruhları uzaklaştırmak, Tanrı'ya saygı göstermek gibi amaçlar için mumlarla, çiçeklerle, dini simgelerle süslenebilmektedir.
Mantarlar, kopal reçinesiyle tütsülendikten sonra kurutulmuş kabaklardan el işçiliğiyle üretilen ve jicara olarak bilinen oyma kaselerde, "erkek ve dişi" kabul edilen çiftler halinde servis edilmektedir. Yabancılara bir veya iki, yerlilere 6 çifte kadar mantar sunulmaktadır. 12'den fazla çiftin zihinsel bozukluklara yol açacağına inanılmaktadır. Ayrıca farklı mantar türleri karıştırılmamaktadır, mantarlar aç karnına, alkolden ve ilaçlardan kaçınılarak tüketilmektedir. Ayini takip eden günlerde seyahat edilmemesi önerilmektedir.
Arkeolojik Bulgularda Sihirli Mantarlar
İnsanların zihinlerinde, görüşlerinde, inançlarında ve kültürlerinde bu denli büyük etkilere sahip olan ve değişiklik yaptırabilen sihirli mantarlar, hiç şüphesiz ki bir şekilde kayıt altına alınmıştır.
Meksika'daki Mantar Taşları
Örneğin daha önce bahsettiğimiz mantar taşları, sihirli mantarlara dair arkeolojik kayıtlar arasında en önemli kayıtlardan birisidir. Bu taşlar, Guatemala'da bulunmuştur ve Maya medeniyetindeki sihirli mantar kullanımına dair çeşitli hipotezlerin kaynağını oluşturmuştur. Hamile bir kadını tasvir eden bazı mantar taşları doğurganlıkla ilişkilendirilmiştir. Taşlar, sanat eserleri ve hediyelik eşya dükkanlarında bile satılmaktadır. Maya kodekslerinde ve kroniklerde mantar taşlarına dair referans sayısı kısıtlıdır, yani eserlerde nadiren adı geçmektedir.
Avusturalya'daki Bradshaw Kaya Sanatları
Bu kaya sanatları, Avusturalya'nın Kuzey Batı kıyı şeridinde, Kimberley bölgesinde bulunmaktadır ve pleistosen dönemine tarihlenmektedir. Bu bölgeye insanlar tarafından ilk kez, yaklaşık olarak 60.000 yıl önce ayak basılmıştır. Bir noktada insanlar bilinmeyen bir sebeple duvarları süslemeye başlamıştır ve bu gelenek binlerce yıl boyunca devam etmiştir. 1891'de resimler Joseph Bradshaw tarafından keşfedilmiştir.
Yukarıdaki görseller, dönemin toplumunun sihirli mantarlarla bağlantılı olduğu iddiasının ortaya atılmasını sağlayan birçok kanıttan sadece birkaçıdır. Soğan gibi görünen, insanların transa geçmiş hallerini tasvir eden birinci resim, sihirli mantar alındıktan sonraki deneyimleri yansıtan örneklerden biridir. Örneğin soğan görünümlü geometrik desen, psilosibin etkisinde değişen görsel algıların bir örneğidir. Resimdeki diğer detayların beden dışı seyahatleri ve nesnelerin dönüştüğü algısını tasvir ettiği düşünülmektedir. Nesnelerin sınırlarının bulanıklaşması, iç içe geçmesi, eriyormuş gibi gözükmesi veya değişmesi de nesnelerin dönüştüğü algısına örneklerdir.
Yukarıdaki ikinci görsel, mantar kafası (İng: "mush head") olarak bilinen ve oldukça popüler olan bir resimdir. Bu resmin, psilosibinden etkilenmenin yaşatabileceği hissi temsil ettiği düşünülmektedir. Üçüncü resimde, bir şamanın omzuna bağlı bir mantar çantası olduğu iddia edilmektedir. Gerçekten de dönemin insanlarının mantarları benzer şekillerdeki çantalarda taşıdığı bilinmektedir.
Tassili n'Ajjer Mağara Resimleri
Tassili n'Ajjer, Cezayir'in Sahra Çölü bölgesinde bulunan ve ismi "Nehirlerinin Platosu" anlamına gelen bir sıradağlar dizisidir. Bu dağlar 76 bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır ve 15 binden fazla mağara resmiyle büyük bir arkeolojik servettir. Ayrıca UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Bu platodaki mantar resimleri milattan önce 7000-5000 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Birinci resim, plato yakınlarındaki bir mağarada bulunmuştur ve resmin psikedelik mantarlara odaklı olduğu konusunda geniş bir fikir birliği vardır. Giorgio Samorini bu resmi 1992 yılında raporlamıştır. Resimdeki mantar başlı insan yalnız değildir, mağara resminin devamında sıralar halinde zıplayan mantar başlı insanlar bulunmaktadır. Resimdeki insanın üstünde ve altında olan, noktalardan oluşan çizgilerin diğer insanlarla olan bağlılığı simgelediği düşünülmektedir.
İkinci resim ise platodaki bir mağaranın içinde bulunmuştur. Tassili Mantar Adam (İng: "Tassili Mushroom Man") lakaplı ve oldukça bilindik olan bu resim, şamanistik bir figürü ve psikedelik bir durumu ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle bu resim, "mantara dönüşmenin" resmidir. Bu resmin sihirli mantarlarla yapılan bir töreni tasvir ettiği düşünülmektedir.
İspanya'daki Mağara Resimleri
Milattan önce 6000-4000 yılları arasına tarihlendirilen mağara resimleri, İspanya'daki Selvia Pascuala mağarasında bulunmuştur. Bu mantarların hangi tür mantarları temsil ettiği tam olarak belirlenememiştir.
Bu ve diğer birçok kanıt, türümüzün sihirli mantarlarla uzun zamandır ilişki içinde olduğunu göstermektedir.
Kafası Güzel Maymun Hipotezi
Modern insanın şempanzelerle son ortak atası olan homininlerden modern insana dönüşmesi büyük bir sıçrama olarak kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılara göre bu sıçrama sihirli mantarlar sayesinde gerçekleşmiştir. Araştırmacı José Manuel Rodríguez Arce ve Dr. Michael Winkleman tarafından yazılan, "Psikedelikler, Sosyalite ve İnsan Evrimi" (İng: "Psychedelics, Sociality, Human Evolution") isimli makalede araştırmacılar, hayatta kalma mücadelesinin iş birliği, iletişim ve sosyal öğrenme gibi kavramları gerektirecek biçimde değiştiğini öne sürmüştür. Bunlar serotonine bağlı becerilerdir. Araştırmacılara göre, erken homininlerin serotonin seviyelerini arttırmalarının tek yolu sihirli mantarları tüketmek olmuştur. Ancak bu hipotezi destekleyen sağlam kanıtlar bulunamamıştır.
Modern Bilimde Sihirli Mantarlar
Sihirli mantarlar, psilosibin adıyla bilinen ve kimyasal formülü 4-phosphoryloxy-N,N-dimethyltryptamine olan kimyasal bir bileşiğe sahiptir. Terapötik etkilerini nöral plastisiteyi arttırarak gerçekleştirir. Serotonin 2A reseptörü, psilosibinin etkilerinde rol oynar ve beyin korteksinin 5. katmanında bulunan eksitatör piramidal nöronlar üzerinde yoğun şekilde bulunur. Bu nöronlar, insanı insan yapan kortikal bölgeden çıkan ana çıktı kaynağıdır. Bu çıktılar, beyindeki bilgi akışını düzenler ve beyin fonksiyonlarının koordinasyonunu sağlar.
Psilosibin, olduğu gibi beyne ulaşan bir bileşik değildir. Psilosibin tüketildikten sonra karaciğerde metabolize edilir. Metabolizma reaksiyonuyla karaciğerdeki enzimler psilosibini katalize eder. Bu süreçte psilosibinin fosforil grubu hidrolize edilir ve psilosin ortaya çıkar. Serotonin 2A reseptörüne bağlanan psilosindir. Beyin korteksinin 5. katmanındaki piramidal nöronlar serotonin etkisine duyarlıdır. Serotonin bu nöronların uyarılabilirliğini arttırabilir ve davranışlarını değiştirebilir. Psilosinin serotonin 2A reseptörüne bağlanması nöronları aktive eder. Reseptörlerin aktivasyonu sinirsel iletimini ve beyin aktivitesini arttırır. Psilosin bağlandığında nöronların içsel durumları değişir, bu da nöron aktivitelerinde düzensizliğe neden olur. Beyindeki sinir iletişimi değişir; bu değişiklikler kortikal bölgede yaşandığı için düşünme, algılama gibi bilişsel süreçlerde değişmeye yol açar. Beyindeki bağlantılar artar, normal şartlar altında birbirinden bağımsız olan beyin bölümleri birbirleriyle iletişim kurar. Beyin dalgaları değişir, alfa dalgaları azalır, teta dalgaları artar. Hipokampüste artan aktivite yeni anıların oluşması ve var olan anıların yeniden yapılandırılmasını sağlar.
Sinaptik Plastisite ve Nörogenez
Psilosin, serotonin 2A reseptörüne bağlandığında beyindeki glutamat miktarını arttırır. Bu artış, kortikol nöronların aktivasyonunu ve sinaptik plastisiteyi arttırır. Plastisite, beynin yeni deneyimlere uyum sağlama yeteneğidir. Bu, nöronlar arasındaki iletişimi güçlendirir ve yeni sinaptik bağlantılar oluşmasını sağlar. Nöroplastisitesi artan beyin yeni işlevlere daha açık hale gelir. Ayrıca beyinde nörogeneze yani yeni nöronların oluşmasına katkı sağladığına dair kanıtlar bulunmaktadır.
Beyin Ağlarında Değişiklikler
Beyin, istirahat halindeyken Varsayılan Mod Ağı (İng: "Default Network Mode") olarak bilinen bir moda girer. Bu modda bireyler kendi içsel düşünce süreçleriyle, geçmiş, gelecek ve benlik algılarıyla ilgilenir. Varsayılan mod ağı, 2001 yılında Marcus Raichle ve Gordon Shulman tarafından keşfedilmiştir. İkili, istirahat halinde olan beyinlerin bazı bölümlerinin diğerlerine göre daha aktif olduğunu gözlemlemiştir. Dolayısıyla gözlemlenen bu bölgeler dışsal faktörler yerine içsel faktörlerle ilişkilendirilmiştir. Bu ağın fazla uyarılması depresyonla ilişkilendirilmiştir.
Psilosinin bağlandığı ve nöron aktivitelerinde değişikliklere yol açan serotonin 2A reseptörü beyinde yaygın olarak bulunur. Dolayısıyla nöron aktivitelerindeki değişiklikler varsayılan mod ağını oluşturan beyin bölgelerinde de etki gösterir. Fonksiyonel MRI çalışmalarına göre psilosin, ağı oluşturan beyin bölgelerinin aktivitelerinde azalmaya sebep olur. Özellikle benlikle ilişkilendirilen medial prefrontal kortekste ve bellekle ilişkilendirilen posterior singulat kortekste bu azalma bariz şekilde görünür. Benlik, alışkanlıklar, hafıza, içsel düşünceler, yargılar gibi öznel durumlar psilosin sayesinde esneyebilir, değişebilir.
Klinik Çalışmalarda Sihirli Mantarlar
Sihirli mantarlar, 1970'li yıllarda yasadışı bir konuma getirilmeden evvel, içerdiği psilosibin sayesinde psikiyatrik hastalıklarda tedavi veya ek tedavi olarak kullanılabilirliğini kanıtlamıştır. Kamuoyunda sihirli mantarların zararlı olduğuna dair genel bir kanı bulunsa da sihirli mantarlar, merkezi sinir sistemine etki eden en güvenli ilaçlardan birisidir. Psilosibin çok düşük toksisiteye sahiptir yani sağlık açısından oluşturabileceği riskler çok azdır. Sihirli mantarların bağımlılık yapma ihtimalleri hiç yoktur ya da çok azdır. Ayrıca uzun vadeli bilişsel bozulmaya sebep olmaz.[16]
Sihirli mantarlar, özellikle depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, bağımlılık, obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılabilen veya kullanılabileceği ön görülen bir tedavi yöntemidir. 2016 yılında Johns Hopkins Üniversitesi'nde kanser hastaları üzerinde yapılan çalışmalar, psilosibinin hastaların anksiyetesini ve depresif ruh halini önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Hastaların %92'si, depresif semptomlarında önemli ölçüde azalma yaşamıştır. 6 aylık bir takip sonrasında elde edilen sonuçlara göre aynı hastaların %65'inin depresif semptomlarında azalma görülmüştür. Psilosibinin, psilosibin gibi serotonerjik etkilere sahip olan geleneksel antidepresanlara göre yaklaşık 4 kat daha fazla etki gösterdiği gözlemlenmiştir.[2] Hatta başka bir çalışmada psilosibinle yapılan bir psikoterapi seansında dinletilen müziklerin bile tedaviyi şekillendirdiği bulunmuştur.[18]
Avusturalya, psikedelik maddelerle psikiyatrik hastalıkların tedavi edilmesi konusunda diğerlerine göre önde gelen bir ülkedir. Avusturalya'da 1 Temmuz 2023 tarihi itibariyle yetkili doktorlar, tedaviye dirençli depresyon hastalarına psilosibin ilaçları reçete edebilmektedir.
Sonuç
Sihirli mantarlar, metaboliti psilosibin (4-phosphoryloxy-N,N-dimethyltryptamine) olan mantarlar olarak sınıflandırılmaktadır. Mantarların psikedelik etkilerini oluşturan bileşik, psilosibinin karaciğerde sindirilmesi sonucu ortaya çıkan psilosindir. Psilosin, beyindeki serotonin 2A reseptörüne bağlanır ve onun davranışlarını değiştirmektedir. Bu reseptörün beyinde yoğun bir şekilde bulunmasından dolayı psikedelik etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu etkilerin başında öfori, gülme isteği, sakinlik, spiritüel deneyimler, halüsinasyonlar, sinestezi, zaman algısının değişimi ve benlik kaybı gibi etkiler gelmektedir.
Sihirli mantarlar, insanlar tarafından binlerce yıldır çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Kullanımına dair kanıtlar arasında Maya Medeniyeti’nden kalma mantar taşları, Tassili n’Ajjer mağara resimleri, Selvia Pascuala mağara resimleri gibi kanıtlar bulunmaktadır.
Sihirli mantarların başta depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, bağımlılık gibi psikiyatrik hastalıklar üzerinde iyileştirici etkileri olduğu çeşitli araştırmalarla desteklenmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 7
- 4
- 3
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- D. E. Nichols. (2020). Psilocybin: From Ancient Magic To Modern Medicine. The Journal of Antibiotics, sf: 679-686. doi: 10.1038/s41429-020-0311-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Z. Alam, et al. (2023). Magic Mushrooms. The Meducator. doi: 10.35493/medu.43.18. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Hopkins Medicine. Johns Hopkins Center For Psychedelic And Consciousness Research. Alındığı Tarih: 2 Şubat 2024. Alındığı Yer: Johns Hopkins Medicine | Arşiv Bağlantısı
- C. McElroy. Who Discovered Magic Mushrooms? - Tripsitter. (20 Kasım 2023). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2024. Alındığı Yer: Tripsitter | Arşiv Bağlantısı
- B. Lowy. (2007). New Records Of Mushroom Stones From Guatemala. Informa UK Limited, sf: 983. doi: 10.2307/3757901. | Arşiv Bağlantısı
- H. Nyberg. (1992). Religious Use Of Hallucinogenic Fungi: A Comparison Between Siberian And Mesoamerican Cultures. Semantic Scholar. | Arşiv Bağlantısı
- G. Guzmán. (2008). Hallucinogenic Mushrooms In Mexico: An Overview. Economic Botany, sf: 404-412. doi: 10.1007/s12231-008-9033-8. | Arşiv Bağlantısı
- J. Pettigrew. (2011). Iconography In Bradshawb Rock Art: Breaking The Circularity. Informa UK Limited, sf: 403-417. doi: 10.1111/j.1444-0938.2011.00648.x. | Arşiv Bağlantısı
- J. G. Curtis. Mushroom Symbolism: Prehistoric Representations & Modern Adaptations Of Psychedelic Artwork - Tripsitter. (22 Ağustos 2023). Alındığı Tarih: 15 Şubat 2024. Alındığı Yer: Tripsitter | Arşiv Bağlantısı
- B. P. Akers, et al. (2011). A Prehistoric Mural In Spain Depicting Neurotropic Psilocybe Mushrooms?. Economic Botany, sf: 121-128. doi: 10.1007/s12231-011-9152-5. | Arşiv Bağlantısı
- Robin L Carhart-Harris, et al. How Do Hallucinogens Work On The Brain?. (1 Eylül 2014). Alındığı Tarih: 17 Şubat 2024. Alındığı Yer: Research Gate | Arşiv Bağlantısı
- F. X. Vollenweider, et al. (2010). The Neurobiology Of Psychedelic Drugs: Implications For The Treatment Of Mood Disorders. Nature Reviews Neuroscience, sf: 642-651. doi: 10.1038/nrn2884. | Arşiv Bağlantısı
- M. E. Raichle. (2015). The Brain's Default Mode Network. Annual Reviews, sf: 433-447. doi: 10.1146/annurev-neuro-071013-014030. | Arşiv Bağlantısı
- R. L. Carhart-Harris, et al. (2012). Neural Correlates Of The Psychedelic State As Determined By Fmri Studies With Psilocybin. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 2138-2143. doi: 10.1073/pnas.1119598109. | Arşiv Bağlantısı
- R. Gordon Wasson. (1957). Seeking The Magic Mushroom. Life Magazine, sf: 100-120. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. M. R. Arce, et al. (2021). Psychedelics, Sociality, And Human Evolution. Frontiers in Psychology, sf: 729425. doi: 10.3389/fpsyg.2021.729425. | Arşiv Bağlantısı
- Alcohol And Drug Foundation. Magic Mushrooms As Medicine - Alcohol And Drug Foundation. (7 Mart 2023). Alındığı Tarih: 19 Şubat 2024. Alındığı Yer: Alcohol And Drug Foundation | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Kaelen, et al. (2018). The Hidden Therapist: Evidence For A Central Role Of Music In Psychedelic Therapy. Psychopharmacology, sf: 505-519. doi: 10.1007/s00213-017-4820-5. | Arşiv Bağlantısı
- B. Taub. "Stoned Ape Theory" Suggests Magic Mushrooms Triggered Human Cognitive Evolution. (19 Ekim 2021). Alındığı Tarih: 19 Şubat 2024. Alındığı Yer: IFLScience | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:32:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16693
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.