Küresel İklim Değişimi, Sizin Sorumluluğunuz mu?
Bireysel Çabalara Yönelik Girişimler, Politik Sorumlulukların Üzerini Örtmek İçin Kullanılıyor Olabilir mi?
İklimin ürkütücü ve tüm canlılığı tehdit eden bir şekilde değiştiği bir gerçek. Buna yönelik izleri ülkemizden de görebiliyoruz: Ülkemizin ortalama sıcaklığı son 50 yılda 1.2 derece kadar arttı. 2019 yılının Kasım ayında İstanbul'ın ortalama sıcaklığı 21.7 derece civarındaydı. Gerçekte kasım aylarında İstanbul'un ortalama sıcaklığı 11.7 derecedir. Bu, son 38 yılın en yüksek sıcaklık ortalaması olarak tarihe geçti. Ayrıca 11 Kasım 2015'te İstanbul'da hava 27.8 dereceydi. Her sene, bir önceki seneden ortalamada daha sıcak bir şekilde ısınmaya devam ediyor. Görünen o ki, Paris Antlaşması şartlarını sağlamayı başarsak bile yıkım devam edecek; vaziyet o kadar kötü. Bu konular hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Küresel Isınma'nın gerçek olmadığına yönelik Batı kaynaklı bir inkarcılık var; ancak bilim camiasında bu konuda herhangi bir soru işareti bulunmadığı için, bu konuya burada değinmeyeceğiz. İklim konusunda bilim düşmanlığını buradaki yazımızda ve Şüphecinin El Kitabı isimli kitabımızda işlemiştik.
Öte yandan, iklim değişiminin bilimsel tarafının sosyolojik etkileri alt başlığında oldukça ilginç bir tartışma süregeliyor: İklim değişimini önlemenin yolu bireysel çabalar mıdır, yoksa ülkeler çapında, hatta ülkeler-arası çabalar olmaksızın hiçbir değişim yaratılamaz mı?
Akla gelen ilk konu, "Neden her ikisi de olmasın?" sorusu oluyor. Ama bazı araştırmacılar, bireysel çabalara yönelik girişimlerin çok fazla enerji harcadığından, çok fazla gündem tuttuğundan ve neredeyse hiçbir pozitif dönüş elde edilemediğinden yakınıyorlar. Hatta bazı akademisyenler, bu "yüksek emek gerektiren ama düşük getirili çözümlere" fazla odaklanmanın, iklim değişimi inkarcılığının yumuşak bir formu olduğu kanaatinde. Bu, İklim Değişimi'nin vebalinin her bir insanın omuzlarında olduğunu düşünen aktivistler için kabul edilemez bir suçlama... Peki hangi taraf haklı?
Belki tek bir yazıda taraflardan birini haklı gördüğümüz bir sonuca ulaşamayız; ama her iki tarafa da kulak vermenin faydalı bir pratik olduğunu düşünüyoruz:
İklim Değişiminde Bireysel Sorumluluk Karşıtlarının Argümanları
İklim değişiminin ana nedeni fosil yakıtlardır. Dolayısıyla iklim değişimini durdurmanın yolu, fosil yakıtlardan uzaklaşmaktır. Yani kömür, petrol ve gazı toprağın altında bırakmaksızın iklim değişimini önlemenin hiçbir yolu yoktur.
Bu, çok zorlu ve karmaşık bir problemdir; çünkü birçok devlet fosil yakıtlarla çalışan sistemler üzerine inşa edilmiştir ve bu devletlerin bu sistemi değiştirmek için yeni iklim yasaları geçirmesi ve yepyeni bir enerji altyapısı inşa etmesi gerekmektedir.
Tüm bunlar kitlesel değişimlerdir; sistemi A'dan Z'ye değiştirmeyi gerektirir. Dolayısıyla bireysel fedakarlıklar yeterli değildir; "iklim fedaisi" gibi davranmak anlamsızdır. Elektrikli arabalar satın alabilirsiniz; ancak eğer şarj istasyonları yoksa, elektrikli arabalar tamamen kullanışsızdır. Ancak ulusal çapta bir elektrikli araba şarj istasyonu ağı ancak devlet teşviki ve girişimleriyle mümkündür.
Sadece bu da değil; bireysel düzeyde değişim beklemek, ülkeler-üstü değişimi geciktirmektedir; çünkü politikada çok aktif bir role sahip olan fosil yakıt endüstrisi, bu gecikmeler için halkı suçlayabilmektedir: "İnsanlar değişmekte zorlandığı için iklim krizi devam ediyor.", "Biz hala kâr edebiliyoruz; çünkü birçok insan halihazırdaki yaşamlarından memnunlar." diyebilmektedirler.
Yine arabaları ele alalım: Yeryüzünde şu anda 1 milyar civarında araç mevcut. Yakın geçmişte yayınlanan bir Uluslararası Enerji Ajansı Raporu'na göre halk, daha büyük arabalar istiyorlar ve bu, daha düşük yakıt verimliliği demek.
İnsanların arabalarına bu kadar bağımlı olmasının nedeni, bireysel zaaflar değil, ülkelerin toplu taşıma ağlarına yeterince yatırım yapmıyor oluşudur. Eğer toplu taşıma iyi bir düzeyde değilse, insanlar da bireysel arabalarının konforunu tercih edecektir. Bireysel arabalara bağımlılık, insanların giderek daha rahat ve kapsamlı arabalar istemesiyle sonuçlanacaktır. Bu da, Uluslararası Enerji Ajansı Raporu'nda gösterilen eğilimi açıklamaktadır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Gerçekten de Nature dergisinde yayınlanan bir makale, bireysel çabalara fazlasıyla eğilmenin, iklim değişimini çözmek için gereken köklü politik adımların altını oyduğunu gösteriyor. Birçokları tarafından gayet iyi niyetli bir şekilde ileri sürülen bu "bireysel eylem" mantığı, iş planını çevreyi kirletme üzerine inşa etmiş firma ve devletlerin atması gereken adımlardan bizi uzaklaştırıyor.
Bunu şöyle düşünün: Diyelim ki bir partidesiniz ve herkes bağırarak konuşuyor, dolayısıyla birbirinizi duymak için bağırmak zorunda kalıyorsunuz. Elbette, en iyi çözüm, herkesin daha sessiz konuşması olacaktır. Ancak böyle bir durumda, birbirinizle fısıldayarak konuşmak suretiyle "diğerlerine örnek olmak" herhangi bir işe yarar mı? Elbette hayır. Daha sessiz konuşmak, gürültülü olan odayı sessizleştirmeyecektir. Sadece kendi sesinizin gürültüde boğulmasıyla sonuçlanacaktır.
Aynı şey, küresel ölçekte geçerlidir: ABD, küresel sera gazı salınımının %15'inden sorumludur. Yasalar yoluyla bunu %0'a düşürecek düzeyde çözseydik bile, bu durum iklim değişimi problemini çözmeye yetmezdi. Hatta diğer ülkeler, ABD'den arta kalan yüzdeyi kullanmak suretiyle sera gazı salınımlarını arttıracak olursa, tam tersi bir etki bile görebilirdik.
Bir başka örnek: 1979 yılından önce hokey oyuncularının çok azı kask giyiyordu; çünkü kask giymenin performansı düşürdüğüne inanılıyordu. Bu nedenle birçok sakatlanma yaşanıyordu. Şimdi ise tüm hokey oyuncuları kask giyiyor. Ne değişti? O az sayıdaki oyuncu çok kapsamlı protestolar mı yaptılar? Diğerlerini mi etkilediler? Hayır. Ulusal Hokey Ligi, kask giymeyi zorunlu hale getirdi. Bunu tabii ki iklim değişimi probleminde bekleyemeyiz; çünkü hiçbir tekil ülke tüm Dünya'ya herhangi bir şeyi dikte edebilecek güce sahip değil. Ama nihayetinde çözüm, tüm Dünya popülasyonunun davranışlarını değiştirebilecek şekilde, ülkeler-arası kararlara imza atmak ve uygulamak.
Temel sorun, "bireysel eylem" fikrinin bu denli yüceltilmesinin iklim değişimi ile mücadele edenler arasında bir boşluk yaratıyor olmasıdır: Bireysel davranışlarını değiştiremeyen kişileri "günahkar" olarak gördüğümüzde, mutlak suretle topyekün verilmesi gereken bir mücadelede saflar arasında boşluk yaratmış olursunuz. Kendinizle bu kişiler arasına mesafe koymaya başladığınızda, mesajınız da etkisini yitirir.
Örneğin ABD Temsilciler Meclisi'nden Alexandria Ocasio-Cortez, toplu taşıma yerine kendi arabasını kullandığı için, son zamanların en kapsamlı iklim değişimi mücadelesi yasalarından biri olan Yeni Yeşil Antlaşma (Green New Deal) isimli yasa tasarısının öncülerinden olmasına rağmen "iki yüzlülük" ile suçlandı. İklim değişimi konusundaki en büyük bilgilendirme çalışmalarından biri olan An Inconvenient Truth isimli kitap ve belgeselin yapımcısı olan eski başkan adayı Al Gore, evi normalden 20 kat fazla elektrik tüketiyor diye iki yüzlülük ile suçlandı. İklim değişimi mücadelesini Oscar Ödül Törenleri'ne kadar sokmayı başaran Leonardo diCaprio, özel jet kullandığı için aynı suçlamaların hedefinde.
Üstelik devletlerin atması gereken adımlar karmaşık değildir; nettir: Ulusal enerji altyapısı baştan yaratılmalıdır, fosil yakıtlara dayalı her türlü enerji altyapısı adımı engellenmelidir, fosil yakıt kullanan her firmaya ek karbon vergileri uygulanmalıdır, siyasi partiler ana söylemlerini iklim değişimi mücadelesi etrafında şekillendirmelidir ve iklim değişimini toplumun gündeminde tutmalıdır. Son olarak, iktirdarı elinde bulunduran parti, iklim değişimi konusunda ulusal bir eylem planı geliştirmeli, yayınlamalı ve derhal uygulamaya koymalıdır.
İklim Değişiminde Bireysel Sorumluluk Destekçilerinin Argümanları
İklim Değişimi, aşırı tüketimin bir sonucudur. Eğer iklim değişimini önlemek istiyorsak, tüketim pratiklerimizi gözden geçirmeliyiz. Bu, politik değişim istemeyi bırakmamız gerektiği anlamına gelmez! Politik değişim istemeliyiz ve bireysel tüketim davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz.
Bunun tek etkisi iklim değişimi probleminin çözümlerine katkı sağlamakla ilgili değildir: İklim değişimi gerçek bir problem ve insanların bunu anlaması gerekiyor. Ancak daha kendimiz, bu ölümcül problem konusunda davranışlarımızı değiştirmeye istekli değilsek, kitlelerin davranışlarını değiştirmesini ve devletler üzerinde baskı kurmasını ve devletlerin bunları ciddiye almasını nasıl bekleriz? Yani fikrimiz neyse, zikrimiz de o olmalıdır.
Birleşmiş Milletler'in Uluslararası İklim Değişimi Paneli'nin (IPCC) ilan ettiği üzere, iklim değişimi ile mücadelede her bir bireye sorumluluk düşüyor. Bunların başında gelenler:
- Ulaşım: Eğer IPCC'nin 1.5 dereceden fazla sıcaklık artışının önüne geçme hedefini tutturmak istiyorsak, insanlar daha az seyahat etmeli, araçlarını daha sık paylaşmalı, hibrit ve elektrikli arabalara geçiş yapmalı. Arabalarımızı, kamyonetlerimizi ve uçaklarımızı bırakıp, daha çok otobüs ve tren kullanmalıyız.
- Binalar: Evlerimizde daha sürdürülebilir araçlara geçiş yapmalıyız. Mümkünse akıllı termostatlar ve daha verimli klimalar kullanmalıyız.
- Diyet: En az %30 daha az et tüketmeliyiz. Bu sayede tarım ve alan kullanımı pratiklerimiz değişebilir ve ormanlarımızı daha çok koruyabiliriz.
Yapılan bir çalışma, bireysel eylemin en önemli adımının çocuk sayısını düşürmek olduğunu gösteriyor. Yani daha az sayıda çocuk yaparak, karbon salınımlarını azaltmak konusundaki en büyük adımları atabiliriz. Sonraki en iyi şey araba sayısını azaltmak, uzun uçuşlardan uzak durmak ve vejetaryen olmak. Bu adımlar, geri dönüşüm yapmak veya düşük enerjili ampuller kullanmak gibi yaygın "yeşil" yöntemlerden kat kat fazla fayda sağlıyor; ancak birçok öneri metninde gerçekten faydalı olan bu adımlara yer verilmiyor.
Örneğin son dönemde yükselişe geçen iklim aktivisti Greta Thunberg, İklim Değişimi'ni önlemek için yaşam stilimizi kökten değiştirmemiz gerektiği iddiasında: Uçakları kullanmamalıyız. Vegan olmalıyız. Alışveriş yapmayı bırakmalıyız: Eğer ki bir şeyi satın almak sizin için mutlak bir zorunluluk değilse, yeni şeyler almamalısınız, yeni olan hiçbir şeyi tüketmemelisiniz. Bir röportajında şöyle söylüyor:
2, 3 veya 4 sene önce uçmayı bıraktım; çünkü havacılığın, küresel ölçekte iklim etkisini düşünecek olursanız, bu büyük bir adım gibi geldi. Karbon ayak izi öylesine büyük ki. Dolayısıyla uçmamaya karar verdim. Tabii bu ailem için bir sorundu, çünkü onlar tatile falan gitmek istiyorlardı. Ama ben sorun çıkarıyordum. Sonunda onları da ikna ettim. Onları suçlamaya devam ettikçe, annem, babam ve kız kardeşim uçmayı bıraktılar. Ayrıca veganım. Ayrıca alışveriş yapmıyorum. Bir şey sizin için mutlak zorunluluk değilse, yeni şeyler satın almamalı ve tüketmemelisiniz. Bunlar, aktivizm ve sorunun önemini anlatmak haricinde, bireysel olarak yapabileceğim gündelik şeyler.
Bu işe yarar mı? Yarıyor bile: Üniversite öğrencileri iklim protestolarına katılıp, grev yaptıkça, ABD'deki şehir ve eyaletler federal düzeyde adım atılmasa bile değişimler yaşamaya başladılar; yeni yasalar geçiriyorlar. Yani bireysel çabalar belki federal düzeydeki değişimi doğrudan getirmiyor; ancak yerel yönetimlerin doğru adımları atmasını sağlıyor.
Bir düşünün: Çölyak hastalığı teşhisi konulan kişiler en başta glutensiz beslenmeye çalıştıklarında kimse oralı olmadı. Bu, onlar için çok zorlu bir süreçti; çünkü glutensiz seçenekler sunan restoranlar yok denecek kadar azdı ve çok pahalılardı. Ancak yeterince insan bu yükü yüklenmeye başlayınca ve glutensiz tercihlere yöneldikçe, kitlesel bir restoran tercihi değişimi yaşandı. Artık (en azından ABD'de) birçok restoranda ucuza glutensiz seçenekler bulunuyor. O kişiler "glutensiz besin fedaisi" olmasalardı, bu değişim yaşanacak mıydı? Muhtemelen hayır.
Sonuç
İklim değişimi ekolojik bir problem olduğu kadar, sosyolojik bir problem de... Dolayısıyla çözümü de sosyolojik faaliyetlerde yatıyor. Bu nedenle, toplumsal faaliyetleri etkileyebilecek, toplumsal görüş birliğini değiştirebilecek adımlar, iklim değişimiyle mücadelede önemli adımlar olarak gözüküyor. Eğer iklim bilimciler halkı ve nihayetinde yöneticileri değişime ikna etmek istiyorlarsa, durumun ciddiyetini gösteren ve her ne yapılması gerekiyorsa onları hayata geçirmek konusunda ısrarcı olmamızı halka anlatabilen adımları atmak zorundalar. Bu yol, bireysel değişimlerden geçiyor.
Ama eğer ki bireysel değişimler gerçekten kitlesel ve ülkeler-arası bir değişim ile sonuçlanamayacaksa, muhtemelen koca bir zaman kaybı olacak. Çünkü iklim değişimi konusunda zaten atılması gereken adımların çok gerisindeyiz; kaybedebileceğimiz vakit kalmadı. Dahası, ülkeler arası politikanın kırılganlığı, hasbelkader doğru yönde atılan adımların iki dudak arasından çıkan sözlerle silinivermesiyle sonuçlanıyor. Bu, iklim mücadelesini yıllarca geriye götürüyor.
Buna rağmen, sosyolojik ve politik realiteyi de görmek zorundayız: Akıl almaz boyutlardaki gelir eşitsizliği, her alanda olduğu gibi bu alanda da etkisini gösteriyor. Sadece 100 firma, karbon emisyonlarının %77'sinden sorumlu iken, siz karbon salınımı yapmasanız ne yazar? Örneğin Thunberg'in uçak kullanma örneğini ele alalım: ABD'deki tüm uçuşların %66'sı, ABD halkının sadece %12'si tarafından kullanılıyor. Dolayısıyla zaten uçak kullanamayacak kadar fakir olan insanları bireysel davranışlarını değiştirmeye zorlamak gerçek bir değişim yaratabilir mi? Bunun hesabının iyi yapılması gerekiyor.
Ne olursa olsun, eğer ki bilimin ve gerçeklerin farkındaysak, iklim değişiminin sadece bizim değil, çocuklarımızı ve torunlarımızın hayatını doğrudan tehdit eden bir süreç olduğunun farkındayız demektir; hem de hiç beklemediğimiz şekillerde bile bizi etkileyebilmektedir. Bu durumda bireysel değişimleri sadece "iklim problemini çözmenin bir yolu" olarak değil, bu çözüme giden yolda ortaya koyduğumuz kan, ter ve gözyaşının bir parçası olarak görebiliriz. Yani yaşam stilimizde değişimler yaratmak, uzun vadeli bir yolculuk için yaptığımız bir yatırım olarak görülebilir. İklim değişimi problemini ne kadar kişiselleştirirsek, o kadar uzun süre boyunca bu problemle mücadele edebiliriz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 11
- 5
- 5
- 4
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- M. E. Mann, et al. You Can't Save The Climate By Going Vegan. Corporate Polluters Must Be Held Accountable.. (3 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2019. Alındığı Yer: USA Today | Arşiv Bağlantısı
- D. Hagmann, et al. (2019). Nudging Out Support For A Carbon Tax. Nature Climate Change, sf: 484-489. | Arşiv Bağlantısı
- N. Dolsak, et al. Does Greta Thunberg’s Lifestyle Equal Climate Denial? One Climate Scientist Seems To Suggest So.. (14 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2019. Alındığı Yer: Forbes | Arşiv Bağlantısı
- J. Neeley. Personal Responsibility Is Not Enough To Fix Climate Change. (19 Mart 2019). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2019. Alındığı Yer: The Hill | Arşiv Bağlantısı
- M. Lukacs. Neoliberalism Has Conned Us Into Fighting Climate Change As Individuals. (17 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2019. Alındığı Yer: The Guardian | Arşiv Bağlantısı
- S. Wynes, et al. (2017). The Climate Mitigation Gap: Education And Government Recommendations Miss The Most Effective Individual Actions. Environmental Research Letters. | Arşiv Bağlantısı
- Climate Accountability Institute. (Rapor, 2017). The Carbon Majors Database Cdp Carbon Majors Report 2017.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:50:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8054
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.