Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ayşe Güreşçi
Ayşe Güreşçi Seslendiren 15 Ekim 2021 18:16
Ben, Rosalind Elsie Franklin. 25 Temmuz 1920'de Londra’nın Notting Hill kasabasında, Ellis ve Muriel Franklin çiftinin beş çocuğundan ikincisi olarak...
36
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 22 saat önce 3 dk.

Panama kıyılarındaki Jicarón Adası'nda ilginç ve bir o kadar da endişe verici bir olay yaşanıyor. Araştırmacıların 19 Mayıs'ta Current Biology'de yayınladıkları rapora göre, Jicarón Adası'nda yaşayan beş genç kapuçin maymunundan oluşan bir çete, uluyan maymunların yavrularını kaçırmaya başladı.[1] Bu olayın nedeni net olarak bilinmiyor olsa da kaçırılanlar için genellikle ölümcül oluyor. Almanya'nın Konstanz kentindeki Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü'nde evrimsel davranış ekolojisti olan Brendan Barrett şöyle diyor:

Primatlar arasında bebek kaçırma olayları nadir değildir. Bilim insanları daha önce de makakların birbirlerinden bebek çaldığını ve genç erkek kapuçinlerin bazen bebek bakıcılığı yapmak için gruplarındaki bebekleri kaçırdığını gözlemledi.

9
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Koralp Erin
Koralp Erin
242K UP
Astrofizik meraklısı... 29 Haziran 2021 Sen de Cevap Ver

Karadeliklerin yutabilecekleri materyalin bir sınırı yok çünkü bir büyüme sınırları yok. En fazla şu kütleye ulaşabilir, gibi bir varsayım yapamıyoruz.

Bazı araştırmalar bir karadeliğin yaklaşık 50 Miyar M☉ (Solar Mass - Güneş Kütlesi) ne ulaşabileceği sonucunu ortaya koydu. 1 Milyon M☉ dan büyük karadeliklere Süper Kütleli Karadelikler diyoruz. 10 Miyar M☉ dan büyük olanlara ise Ultra Kütleli Karadelikler olarak adlandırmaya başladık. Bilim adamları 100 Miyar M☉dan daha büyük karadelikler olabileceğini düşünüyor ki bu da onların bir sınırı olmadığını gösterir.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen10 6 gün önce
Bir önceki film bana biraz yorucu ve buruk gelince açıkçası herhalde durağanlık çizgisine geldi diye düşünüp beklentimi azaltmıştım. Bir de Ilsa'nın yerine Grace karakterini oturtamamış olmamın da etkisi var. Bu sefer temposu çok daha güzeldi ve yormadı. Biraz daha olsa izlettirirdi. Normalde nostaljik hatırlatma için kullanılan eski sahneleri direkt kesit olarak sunmayı hiç samimi bulmazdım ama aşırı olmamış ve göz ardı edebildim. Hikayenin bazı kısımlarına hiç gerçekçi değil ve sulandırılmış derdim ama çok göze batmıyor ve dramatizasyonda gerekli duruyor. Ve her şeyden önemlisi bu seri ve özellikle bu film için çok güzel bir şeye hizmet ediyor derim. Tam bir maskülenite şiiri olmuş. Derslerde okutulmalı.

Modernitede özellikle erkeklerin bu kadar kirlilik arasında rol model eksikliği yaşıyor olmasını da göz önünde tutarsak muazzam bir film olmuş. Ethan Hunt ve ekibi, tüm karakteristik özellikleri ve en önemlisi "seçimleriyle" bize doğru ve yararlı olmayı öğretiyor. Bir erkek davasına ve insanlığa sadık olmalı. Bir erkek içsel ve fiziksel tüm gücünü, tüm iradesini sevdikleri için kullanmalı ve fedakar olmalı. Bir erkek saygılı ama her şeyden önce tehlikeli olmalı. Bir erkek sevginin, dostluğun ve medeniyet inşa etmenin ne olduğunu bilir çünkü tam olarak kendi doğasını temsil eder. Bir erkek donanımlı, şartları sonuna kadar zorlayan ve aranılan adam olmalı. Aksi iddialar yaygınlaşan erkek düşmanlığı ve köleleştirmesi diskurudur. Ayrıca çok da entelektüel bir gerilim filmi olmuş. Füzelerin arasında yüzme sahnesini başka şekilde tarif edemem. Mission Impossible benim favori casus ve aksiyon serimdir. Utandırmadı.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 7 Ocak 2023 42 dk.

Respiratuvar Sinsityal Virüs (kısaca RSV), dünya çapında çocukları enfekte eden en yaygın virüslerden biridir ve yetişkinlerde, özellikle yaşlılarda giderek artan bir şekilde önemli bir patojen olarak tanınmaktadır. RSV enfeksiyonunda karşılaşılan en yaygın klinik senaryo bir üst solunum yolu enfeksiyonudur; ancak RSV genellikle küçük çocuklarda bir alt solunum yolu hastalığı olan bronşiyolit olarak ortaya çıkar ve nadiren pnömoni, solunum yetmezliği, apne ve ölüme ilerleyebilir.

RSV tedavisi üç kategoriye ayrılır:

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Bilgiyi daha anlaşılır ve basit kılıp, bilime karşı olan susuzluğumuzu giderdiğiniz için teşekkür ederiz. Evrim Ağacı'nın daha da büyüyüp dallanması dileğiyle.
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Yunus Sahin
Seslendiren 23 saat önce 12:04
Albert Einstein, gelmiş geçmiş en büyük bilimsel dehalardan birisidir. Dolayısıyla Einstein'ın din ve tanrı hakkındaki görüşleri de, birçoklarının merak...
1
Fatih Birinci
Yazar 3 Ocak 2019 11 dk.

Şempanzelerin ölümü anladığına yönelik bazı araştırma bulguları vardır. Ancak görünüşe göre bu “anlayış”, bedensel fonksiyonların yitimi ve bunun geri dönüşü olmadığı şeklindedir (Anderson, 2018). En yakın akrabalarımızdan olan bu hayvanların bile ölümün kaçınılmaz olduğunu kavradıkları yönünde bir bulguya ulaşılamamıştır. İnsan bildiğimiz kadarıyla, bir gün öleceğinin farkında olan tek varlıktır.

Bu farkındalık zaman içinde yavaş yavaş gelişir. İnsan yavrusu, 9-10 yaş civarında ölümü tüm boyutlarıyla kavramaya başlar (Nagy, 1959). Ancak bu “kabulleniş” teknik açıdan korkunçtur. Çünkü evrimsel mekanik, her bir canlı türünün yaşamkalımına, doğal olarak da en büyük tehlike olan ölümden kaçınmasına dayanır. Kendisinden kaçınmamız gereken nihai tehlikeyle önünde sonunda karşılaşacağımızı bilmek bizi dehşete düşürür.

369
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esra Akkoyun
Esra Akkoyun
3,475 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 11 dk.

Bir kişinin genlerinin davranışı sadece genlerin DNA dizilimine bağlı değildir, epigenetik faktörler de gen davranışlarını etkiler. Bu faktörlerdeki değişiklikler hastalıkta önemli bir rol oynayabilir.

Dış çevrenin genler üzerindeki etkisi hastalığa yol açabilir ve bu etkilerin bazıları insanlarda kalıtsal olabilir. Çevresel faktörlerin bir bireyin yavrusunun genetiğini nasıl etkilediğini araştıran çalışmalar tasarlamak zordur. Fakat toplumsal düzenin oldukça merkezileştirilmiş olduğu bazı bölgelerde, aileleri etkileyebilecek çevresel bilgi elde edilebilir. Örneğin İsveç bilim insanları son zamanlarda beslenmenin kalp ve damar hastalıkları ve diyabetle ilişkili ölüm oranını etkileyip etkilemediğini ve bu etkilerin ebeveynlerden çocuklara ve torunlara geçip geçmediğini inceleyen araştırmalar yürüttüler (Kaati et al., 2002). Bu araştırmacılar İsveç’teki ailelerin 1980’lerden başlayarak üç nesil boyunca yıllık mahsullerinin ve yiyecek fiyatlarının kayıtlarını inceleyerek bireylerin yiyeceğe ne kadar erişimi olduğunu tahmin ettiler. Araştırmacılar, bir babanın ergenliğinden hemen önceki gelişiminde kritik bir dönem boyunca yeteri kadar yiyeceğe erişimi olmadığı durumlarda, erkek evlatlarının kalp ve damar hastalıklarından ölme olasılığının daha düşük olduğunu buldular. Baba tarafından büyükbaba için bu kritik dönem boyunca yiyeceğin bol olması durumunda, çocukların diyabetle ilişkili ölümleri önemli ölçüde artıyordu. Aşırı yiyeceğin babanın dönemine denk düşmesi durumunda ise çocukların diyabetle ilişkili ölümleri azalıyordu. Bu bulgular, diyetin bir ailedeki erkekler tarafından nesilden nesile aktarılan  gen değişikliklerine sebep olabildiğini ve bu değişikliklerin bazı hastalıklara karşı hassasiyeti etkileyebildiğini göstermektedir. Peki, bu değişiklikler nelerdir ve nasıl hafızada tutulur? Bu tarz soruların cevapları epigenetik kavramının içinde yer alır.

95
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 18 saat önce 5 dk.

Üniversite eğitiminin özgür düşünce, yaratıcılık ve eleştirel analiz gibi temel nitelikleriyle bilgi üretim merkezi olmaktan uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Öğrenciler kalabalık amfilerde, hızla kendilerine aktarılan müfredat içinde sık sık kaybolurken, akademisyenler de üniversitelerin performans baskısı altında gerçek entelektüel üretimden, tartışma ortamından kopuyor, ofislerine, laboratuvarlarına sıkışıyor. 

Kampüsler heyecanlı tartışma mecraları olmaktan çıkıp adeta diploma fabrikalarına dönüşüyor. Bu süreçte yeni kolektif öğrenme, araştırma, tartışma alanlarına duyulan ihtiyaç büyüyor. 

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Moderatör Uyarısı
Kural İhlali 1 moderatör tarafından eklendi
Eser ile ilgili tavsiye niteliği taşımayan gönderilerinizi "Aklımdan Geçen" gönderisi olarak girebilirsiniz.
3
İnceleme
Şehmus Savaş🚀🧑‍🚀🔭
İnceleyen 23 Ağustos 2023
Donnie Darko - Karanlık Yolculuk
Film
Donnie Darko
Yönetmen: Richard Kelly
Oyuncu: Jake GyllenhaalJena MaloneMary McDonnell
8.9/10
(14 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Donnie Darko
Yönetmen: Richard Kelly
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Efe Arda
Üye 4 gün önce Henüz cevap yok.
Yarın fizil sınavım var.9.sınfım celcius Fahrenheit kelvin termometrelerini anladım ama x termometresi diye birşey var onu anlamadım .x termometresini formülüyle açıklarsanız sevinirim.Yarın sınavım var acil cevaplarsanız sevinirim
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Ağustos 2022 25 dk.

Kuantum dolanıklık (kısaca "dolanıklık" veya "dolaşıklık"), bir grup parçacığın her birinin kuantum durumunun, parçacıklar birbirinden çok uzak mesafeler boyunca ayrılmış olsalar bile, diğerlerinin durumundan bağımsız olarak tanımlanamayacağı şekilde oluşturulduğu, etkileştiği veya uzamsal yakınlığı paylaştığı zaman meydana gelen, fiziksel bir olgudur. Daha kısa tabiriyle kuantum dolanıklık, iki veya daha fazla parçacığın fiziksel özelliklerinin ("kuantum durumlarının") aralarındaki mesafeden bağımsız olarak birbirini etkileyebilmesidir. Kuantum dolanıklık konusu, klasik fizik ile kuantum fiziği arasındaki uyumsuzluğun merkezinde yer alır: Dolanıklık, klasik mekanikte bir karşılığı olmayan ama kuantum mekaniğinde yer alan ana özelliklerden biridir.

Kuantum dolanıklık, aslında sadece atom altı parçacıklara özgü bir özellik değildir; fakat dolanıklığın yeterince uzun süreler ve yeterince uzak mesafeler boyunca korunmaya devam edebilmesi için, dolanık parçacıkların olabildiğince küçük seçilmesi gerekmektedir. Parçacıklar büyük seçilecekse de dolanıklığın bozulmayacağı şartların genellikle laboratuvar ortamında hassas bir şekilde yaratılması ve korunması gerekmektedir. Bugüne kadar bu şartlar altında kuantum dolanıklık, deneysel olarak, hem fotonlar gibi kütlesiz parçacıklar, hem nötrinolar ve elektronlar gibi hafif parçacıklar hem de buckyballs gibi büyük moleküller ve hatta küçük elmaslar ile gösterilmiştir.[7][8][9][10][11] Kuantum dolanıklık; iletişim, hesaplama ve kuantum radarı gibi birçok sahada aktif olarak araştırılmakta ve geliştirilmektedir.

202
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 29 Kasım 2020
Güneş sistemindeki en yüksek uçurumdan atlayıp yine de hayatta kalabilir misiniz? Büyük olasılıkla evet. Uranüs’ün uydusu Miranda’da bulunan Verona Rupes’in derinliğinin 20 kilometre olduğu tahmin ediliyor. Bu da Dünya’daki Büyük Kanyon’un derinliğinin on katına tekabül ediyor. Miranda’nın düşük kütle çekimi düşünülürse, heyecan arayan bir maceracının en yüksekten dibe ulaşması yaklaşık 12 dakika zaman alır. Hızı saatte 200 kilometredir ve bir yarış arabasınınki ile eşdeğerdir. Öyle bile olsa, maceracı ancak uygun hava yastığı koruması sağlandığında hayatta kalabilir. Verona Rupes’in bu görüntüsü, 1986 yılında Voyager 2 uzay aracı yanından geçerken çekildi. Bu devasa uçurumun nasıl oluştuğu bilinmemektedir. Ancak büyük olasılıkla büyük bir çarpma veya tektonik yüzey hareketleri ile alakalıdır.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meltem Çetin Sever
Yazar 24 Mart 2019 12 dk.

Her gün kullandığınız ve hayatınızın her alanında yer alan ama ekosisteme en çok zarar veren madde nedir, sorusuna verilen cevap genellikle plastiktir. Karnından kilolarca plastik poşet çıkan balinalar, burnuna plastik pipet takılı kalmış su kaplumbağaları, yuvalarını plastik parçalarıyla yapan kuşlar, renkli plastik parçacıklarını yiyecek zannedip yiyen hayvanlar hepimizi derinden üzüyor ama plastik kirliliğine duyarlı çözümler bulunmamasından kaynaklı gezegenimiz gün geçtikçe daha büyük bir tehlikenin altına giriyor.

Peki nedir bu plastik? Ekosisteme zararlı olduğunu biliyoruz ama plastiği hayatımızdan çıkarmak mümkün müdür? Plastik kirliliğini azaltacak en iyi çözümler nelerdir? Gelin bu soruların cevaplarını yapılan araştırmalara göre bulmaya çalışalım.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simay Aladağ
Aktaran 27 Kasım 2023 3 dk.

Duyularımız bizi 7/24 çevresel uyaran bombardımanına tutar. Beynimiz, kendisine iletilen bu bilgi yığını ile baş edebilmek için iki ve daha fazla duyudan gelen bilgileri birleştirmektedir. Örneğin yüksek sıcaklıkları sıcak renklerle, düşük ses perdelerini yüksekliği az olan konumlarla, renkleri belirli yiyeceklerin tadıyla ilişkilendirmemiz bundan dolayıdır.

Frontiers in Psychology'de yayınlanan bir çalışma, koku duyumuzla olan bu tür bilinçsiz "çapraz model" ilişkilendirmelerin renk algımızı etkileyebileceğini deneysel olarak gösterdi. İngiltere'de bulunan Liverpool John Moores Üniversitesi'nde kıdemli öğretim görevlisi olan başyazar Dr. Ryan Ward şöyle diyor:

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Uygar Güler
Uygar Güler
46K UP
Yazar 27 Ekim 2020 1 dk.

Geceleri gökyüzündeki yıldızlara veya uzağınızdaki bir şehrin ışıklarına bakarsanız ışıkların ışıldadıklarını, titrediklerini veya yanıp söndüklerini görebilirsiniz. Sanki ışıkların şiddeti sürekli değişmektedir. Her ne kadar öyle gözükse de ışıklar gerçekten titremiyor veya yanıp sönmüyorlar. Aslında bu durum, güneşli bir günde havuz tabanında oluşan desenle neredeyse aynı nedene sahiptir. Işıkların gözümüze böyle titrer gibi gözükmesinin nedeni sintilasyon (kırpışım) olayıdır.

Atmosferin içinde sıcaklık ve basınç değerleri birbirinden farklı olan birçok bölge mevcuttur. Işık, kaynağından gözümüze gelirken bu bölgelerin içinden geçip her sıcaklık veya basınç değişiminde ufak bir kırılmaya uğrar. Bu kırılmalar, ışık ışınlarının gözümüze dümdüz gelmesi yerine küçük zikzaklar çizerek gelmesine sebep olur. Yani bir kaynaktan çıkan ışınlar farklı yollar izleyerek gözümüze ulaşır.

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
The Sılexs
The Sılexs
7K UP
İnceleyen 10 Nisan 2022
Makina mühendisliği ve inşaat mühendisliği ile ilgili kavramları 3Blue1Brown-stili bir basitlik ve görsellikle anlatan, enfes bir kanal.
Youtube Kanalı
9.9/10
(127 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aysun Tekarabacı
4 gün önce
Yazı yazmayacaktım.Namuslu insanlar arasında,yaşayacaktım.Yapamadım.Kalem kâğıt aldım. Çakımı çıkardım.Kalemi yonttum.Yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli olacaktım.S, F,Abasıyanık
20 yıl kadar sonra çıldırmamak için yazmayı yeniden şifa niyetine hayatıma almaya karar verdim.Hoş  aynı değiliz artık.Zaman fazlasıyla değiştirdi her şeyi.Belki geçmiş ruhumuzu iyileştirir anılara bakarsak,Öyleyse rastgele...

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Yazar 4 Nisan 2016 6 dk.

Harvey, E. Newton (1887-1959), “Eski Zamanlardan 1900’e kadar Lüminesansın Tarihi (A History of Luminescence: From The Earliest Times Until 1900)” isimli kitabında antik çağlarda yaşayan insanların lüminesans (ışıldama) olayına verdikleri anlamları anlatır. 

Romalılar, bir çeşit elektrolüminesans olayı olan, çeşitli atmosferik koşullarda oluşan kısa süreli elektrik boşalmasına “Ignis Lambens” adını vermişti. Yine Kuzey Denizlerine gittiği söylenen Yunan Kaptan Massilia’lı Phtyeas, başka bir elektrolüminesans olayı olan “Kutup Işıklarını” anılarında yazmıştı. Kendi anıları günümüze kadar kalmasa da Strabo, çizdiği dünya haritasında buna değinir.

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Zəhra Əzizova
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Özgürlük, insanın kendi kaderine mahkûm olmasıdır.
Kaynak: Jean-Paul Sartre – Varlık ve Hiçlik (1943) Bu söz, Sartre’ın insanın doğuştan bir özü olmadığını, kendini seçimleriyle var ettiğini savunduğu varoluşçu felsefesine dayanır. Özgürlük, kaçamayacağımız bir sorumluluktur: Seçmek zorundayız ve bu da bizi özgürlüğe mahkûm eder.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Sağlık sektöründe editörüm 6 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Keremcan Candan tarafından sorulmuştur.
Çorapla uyumak zararlı mıdır, yoksa bu bir efsane midir?
Çorapla uyumak zararlı mıdır, yoksa bu bir efsane midir?

Valla çorapla uyumak öyle dedikleri gibi direkt zararlı değil, o biraz şehir efsanesi; ama ufak bir püf noktası var. Şöyle ki, işin termoregülasyon yani vücut ısısı denetimi boyutuna bakarsak, distal ekstremitelerini – yani el ve ayak uçlarını, özellikle de ayaklarını – sıcak tutmak, aslında periferik vazodilatasyona, yani çevresel kan damarlarının genişlemesine yol açıyor.[1] Bu da, paradoksal bir biçimde, çekirdek vücut sıcaklığının düşmesine yardımcı oluyor ki bu da uykuya geçiş için temel bir fizyolojik sinyaldir ve potansiyel olarak uykuya dalma süresini, yani uyku latansını kısaltabilir.

Ancak, çorapların aşırı sıkıysa, kutanöz kan akışını, yani ciltteki kan dolaşımını engelleyebilir. Veyahut, teri dışarı atmayan sentetik materyallerden yapılmışsa, bu durum fungal proliferasyon (bildiğin tinea pedis, yani ayak mantarı merhaba desin) için uygun bir mikro ortam yaratabilir ya da aşırı transepidermal su kaybı ve maserasyon – yani dokuların nemle yumuşayıp bozulması – sonucu dermatolojik tahrişlere kapı aralayabilir. Yani, temiz, ayağının nefes almasını sağlayan, sıkmayan çoraplar giyersen, somatosensoriyel sistemin, yani genel duyu ve his algılama sistemin, büyük ihtimalle herhangi majör bir patofizyolojik arızaya mahal vermeden sana teşekkür edecektir.

Hani şey gibi düşün ya, doğru ayakkabıyı seçmek gibi bir durum bu. Ayağına cuk oturan, mevsime göre bir ayakkabı nasıl gününü konforlu geçirmeni sağlarsa, yanlış bir tercih de tam bir işkenceye dönüşebilir. İşte çorap da ayaklarının bir nevi 'gece ayakkabısı'; doğru olanı seçersen deliksiz bir uykuya yelken açarsın, ama yanlış malzeme ya da sıkılıkta bir çorapla da o gece kaşıntıyla, terlemeyle boğuşur durursun.

Kaynaklar

  1. E. C. Harding, et al. (2019). The Temperature Dependence Of Sleep. Frontiers in Neuroscience, sf: 336. doi: 10.3389/fnins.2019.00336. | Arşiv Bağlantısı
8
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close