Kenevir Nedir? Cannabis sativa: Mucizevi Bir Bitki mi, Ölümcül Bir Uyuşturucu mu?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
Kenevir (veya "kendir"), Cannabis sativa bitkisinin Türkçe ismidir. Bu bitkinin çeşitli kısımlarının toz edilip sarılarak tüketildiği hali ise "esrar" (veya "marihuana") olarak bilinmektedir. Aslen Orta ve Güney Asya'da yetiştirilen kenevir, asırlar boyunca hem keyfî hem de tedavi edici amaçlarla kullanılmıştır. Cannabis içerisindeki ana psikoaktif madde, tetrahidrokannabinol (kısaca "THC") olarak bilinen bir moleküldür. Kenevir; dumanı içe çekilerek, buharlaştırılarak, besin maddeleri içine katılarak veya ekstrakt olarak kullanılarak tüketilebilir.
Kenevir kullanımından bahsederken temel olarak iki amaçla kullanımı esas alınmaktadır: Keyif verici amaçla kullanım ve tıbbi amaçla kullanım. Bu yazımızda da özellikle bu iki tip kullanım üzerinde duracağız. Fakat kenevir bitkisi, bunların dışında birçok farklı sanayi kolunda da yaygın olarak kullanılan bir bitkidir. Örneğin bitkiden üretilen lif, yüzyıllardır hem tekstil sektöründe hem de kağıt yapımında yaygın olarak kullanılmıştır. Sentetik liflerin geliştirilmesinden önceki süreçte halat yapımında en çok tercih edilen kenevir lifleri olmuştur. Ayrıca kenevir tohumları (akenleri), kuş yemi olarak kullanılmıştır. Kenevir tohumları insanlar tarafından da besin olarak tüketilmektedir. Ayrıca tohumlarından elde edilen yağ; cila, boya, sabun yapımında kullanılır. Ülkemizde de şile bezi ve Rize bezi gibi özgün dokuma teknikleri ile beraber, geleneksel kültürümüzde yer edinmiştir.
Kenevir Kullanımının Tarihi
Cannabis aslen Orta Asya'ya özgü bir bitkidir ve psikoaktif bir ilaç olarak kullanımına ne zaman başlandığı konusundaki veriler muğlaktır. Fakat malzeme amaçlı kullanımına yönelik daha sağlam bulgulara ulaşılabilmiştir.
Doğunun Kadim Bitkisi: Kenevir
2016 yılına dek kenevir kullanımına dair elimizdeki en eski bulguların MÖ 5500 yılından kalma olduğunu düşünülmekteydi. 2016'da Japonya'nın Munakata şehri yakınlarında yapılan arkeolojik çalışmalar kapsamındaki bir kazı sırasında mağaralardan birinde bir Cannabis yaprağı resmi keşfedilip bu resmin Neolitik Dönem'e ait olduğunun belirlenmesi, kenevir tarihi açısından bir milat niteliğindeydi. Çünkü bu yeni keşfe göre kenevir, en az 12.000 yıldır hayatımızdaydı ve her dönemin en önemli bitkilerinden biriydi. Muhtemel senaryo, o dönemki insanların ilk önce çevrelerinde doğal olarak yetişen keneviri toplayarak ip ve kumaş yapmakta kullandıkları, daha sonra kenevir kültürü yapmayı öğrendikleri ve zamanla bunu iyice geliştirerek keneviri kullanacakları yere ve amaca göre farklı kimyasal içerikte kenevir tarımı yapabildikleri şeklindedir.[1]
Tıbbi amaçlarla kenevir kullanımına dair kayıtlar ise yaklaşık 4700 yıl öncesine dayanmaktadır. Çin İmparatoru Shen-Nung, keneviri Ephedra ve Ginseng ile birlikte önemli bitkiler arasında kabul etmiş; sıtma ve romatizmaya karşı kenevir kullanımını önermiştir. MÖ 1500'lere ait bazı Mısır papirüslerinde gözdeki yaralanmalar ve enflamasyonun tedavisi için kullanılabileceğinden bahsedilmektedir. MÖ 600'lerde Hindistan'da "bhang" olarak da bilinen kenevir yaygın şekilde anestezik olarak kullanılmıştır.[2]
Bhang demişken, Cannabis türlerinden bhang, ganja ve charas isimli üç farklı resin ürünü hazırlanır. Charas saf resindir ve Ortadoğu bölgesinde "hashis" olarak da bilinir (Papaver somniferum türü afyon için kullanılan "haşhaş" sözcüğü ile ortak bir kökeni paylaşmasının etimolojik nedeni net değildir). Ganja, kültürü yapılan dişi bitkilerin çiçekli uç kısımlarından hazırlanır. Ezilmiş ve kurutulmuş yaprak, tohum ve gövdeden üretilen, en az etkili ve bu nedenle en ucuz olan bhang'a göre 2-3 kat daha etkilidir.
Bitkinin bu tarihlerde keyif verici amaçlarla da kullanıldığını gösteren bazı bulgular vardır. Örneğin Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi yakınlarında bulunan Huoyan Dağları'nda yapılan bir arkeolojik kazıda keşfedilen ve MÖ 750 yıllarında gömülmüş olduğu düşünülen 45 yaşlarındaki fosilleşmiş erkek cesedinin hemen yanında psikoaktif içeriğinin oldukça yüksek olduğu tespit edilen 800 gram kenevir bulunması buna kanıt olarak sunulabilir.[3]
MÖ 3500'lü yıllarda Romanya'da keşfedilen ve "kurgan" adı verilen mezartepelerden elde edilen bulgular, bu dönemde Proto-İndo-Avrupa kabilelerinde Cannabis'in yakılarak tüketildiğine dair en net bulguları sunmuştur. Ayrıca Türkmenistan'da keşfedilen kenevirden yola çıkan araştırmacılar, antik Hint metinlerinden olan Vedas'ta sözü edilen, milenyumlar boyunca İndo-İranlılar tarafından kullanılan "soma" isimli ilacın da kenevir olabileceğini düşündürmektedir.
Kenevirin Batıya Ulaşması
Asya'da genel olarak analjezik, sedatif, antienflamatuar, antispazmodik ve antikonvulsan amaçlarla kullanılan bitkiyi batı dünyasıyla ilk tanıştıran isim ise 1840 yılında cerrah W. B. O'Shaughnessy olmuştur. Önce şunu belirtmek gerekir ki kenevir, Hindistan'da yüzyıllar boyu tedavi edici etkileri nedeniyle kullanılmış, özellikle ayurvedik tıptaki yaygın uygulama alanları ile her zaman en önemli bitkilerden biri olmuştur. Hindistan'daki inanışa göre Tanrı Şiva'nın keneviri kutsadığının düşünülmesi, bitkinin dini ritüellerde de yer bulmasını sağlamış; bölgede tıbbi olarak da anksiyolitik, ağrı kesici, uyku ve iştah düzenleyici, kas gevşetici gibi özellikleriyle öne çıkmıştır.
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'ne bağlı çalışan cerrah W. B. O'Shaughnessy de Hindistan'daki görevi sırasında kenevirin bu gibi tıbbi amaçlarla kullanımı ilgili gözlemler yapmış ve ciddi bir bilgi birikimi edinmiştir. Ülkesine dönünce kolera, tetanoz ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kenevir tentürü uygulamaları yapmıştır. Onun bu çalışmaları sayesinde bitki hızla popüler olmuş, Avrupa'da kenevirin altın çağı diyebileceğimiz bir süreç başlamıştır.[4]
Dönemin İngiltere kraliçesi Victoria'nın regl ağrısını dindirmek, Avusturya İmparatoriçesi Sissi'nin de öksürüğünü kesmesi ve iştahını arttırması için kenevir kullandığı da bilinmektedir. Kenevir kullanımının bu denli yaygınlaşması bazı sorunları da beraberinde getirince 1937'de ABD'de "marihuana vergisi" adı altında yüksek vergiler getirilmiş, daha sonra bitki Amerika Farmakopesi'nden çıkarılmış, bir süre sonra da narkotik bitkiler arasına alınarak kullanımı tümüyle yasaklanmıştır.[3]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Günümüzde birçok ülke tıbbi amaçla kenevir kullanımını yasallaştırma yoluna gitmektedir. Bazı ülkeler belirli miktarlarda olmak şartıyla keyif verici amaçla kullanımını da suç olmaktan çıkarmışlardır.
Kenevir Kimyası
Kenevirin Kimyasal Bileşimi
Günümüz itibariyle kenevirin bileşiminde bulunan 540 civarı doğal bileşik tespit edilmiştir. Bunlar başlıca olarak kannabinoidler, terpenoidler, flavonoidler ve alkaloidler olarak sınıflandırılabilir. En önemli etken madde grubu olan kannabinoidler, terpenofenolik bileşikler sınıfına ait, özellikle bitkinin dişi çiçeklerinin salgı tüylerinde bulunan bileşiklerdir.
Fitokannabinoidler; kannabigerol (CBG), kannabikromen (CBC), kannabidiol (CBD), tetrahidrokannabinol, kannabisiklol (CBL), kannabinol (CBN) gibi alt gruplar altında incelenir. Cannabis'te aynı zamanda kendine özgü kokusundan da sorumlu olan 200'ün üstünde terpenik bileşik bulunmaktadır. En yüksek oranda bulunan terpenik bileşikler limonen, mirsen ve pinendir. Farklı terpenik bileşikler ve fitokannabinoidler birlikte sinerjist etki göstererek çeşitli farmakolojik aktivitelerin oluşmasını sağlarlar.[5]
Tekstil ürünlerinde kullanılmak üzere yetiştirilen bitkide en çok bulunan fitokannabinoidler, CBD grubuna ait bileşiklerdir. CBD ve D9-THC, molekül yapıları açısından birbirine benzer moleküller olmalarına rağmen CBD'ler kannabinoid reseptörlerine daha düşük afinite göstermektedir. Keşfedilen 100'ün üzerinde fitokannabinoidden en etkilisi olan ve psikoaktif etkiden sorumlu ana bileşik trans-Δ-9-tetrahidrokannabinol (∆9-THC) olarak bilinen moleküldür. Tekstil ürünlerinde kullanılmak amacıyla kültürü yapılan C. sativa'nın ∆9-THC maddesini yüksek oranda içermemesi gerekmektedir. Diğer yandan CBD'ler asidik ortamda siklizasyonla D9-THC'ye dönüşebilmektedir.
THC, yağda çözünen bir maddedir ve hızlı bir şekilde beyin ve diğer organlara geçer. THC, vücuttaki endojen kannabinoid maddelerin (endokannabinoidler) de etkilediği sinir hücreleri üzerindeki CB1 ve CB2 kannabinoid reseptörlerinin aktivitesini azalma yönünde değiştirir (kenevir kullanımının durdurulmasından yaklaşık 1 ay sonra bu etkiler tersine döner).[6], [7], [8] Endojen kannabinoid sisteminin esas olarak beyin nöromodulasyonda rol oynadığı düşünülmektedir.
Doğal kannabinoidlerin psikoaktif etkilerinden asıl sorumlu olan ∆9-THC, kannabinoidlerin farmakokinetiğini anlamak için yapılan çalışmalarda da en çok araştırılan moleküldür. Ancak ayrıntılı olarak incelenirse ∆9-THC, diğer fitokannabinoidler ve sentetik kannabinoidlerin farmakokinetik özellikleri arasında bazı farklılıklar olduğu görülebilir.
Endokannabinoid Sistem Nedir?
Fitokannabinoidler ve sentetik kannabinoidlerle yapılan çalışmalar, kannabinoid 1 (CB1) reseptörünün ve sonrasında da kannabinoid 2 (CB2) reseptörünün bulunmasını sağlamıştır. Kannabinoid reseptörlerinin keşfi ile de endojen ligandlarının araştırılma süreci başlamıştır. N-araşidonil etanolamin (anandamid veya kısaca "AEA") ve sonrasında kimyasal yapısı belirlenen diğer endojen ligandlar, endokannabinoidler olarak isimlendirilmişlerdir.[5]
Endokannabinoidler, etkilerinin birçoğunu bahsedilen spesifik reseptörler yoluyla meydana getirmektedirler. CB1 reseptörleri, esas olarak beyinde (hipotalamus, limbik yapılar ve beyin sapı) ve daha az olarak periferik dokularda (karaciğer, yağ dokusu, kas, pankreas ve gastrointestinal sistem) eksprese edilirken, CB2 reseptörleri esas olarak immün sistem hücrelerinde eksprese edilir. CB1 reseptörlerinin aktivasyonu, genel olarak nöronlardan çeşitli nörotransmitterlerin salınımını inhibe eder. CB2 reseptörlerinin aktivasyonu ise immün hücrelerin migrasyon ve sitokin salınımı üzerine modülatör rol oynar.[9]
Endokannabinoid sistemin intrauterin beyin gelişimi, sinaptik plastisite, iştahın düzenlenmesi, öğrenme ve bellek, duygudurum, ödül ve ağrı yanıtında rol oynadığı çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir. Gastrointestinal motilite ve salgılanmayı azaltırlar. Diüretik etki gösterirler. Endokannabinoidlerin gametogenez, fertilizasyon, embriyo gelişiminde de oldukça önemli rolleri vardır. İmmun sistemde de kemotaksi, sitokin salınımı, vazodilatasyon, inflamasyon gibi pek çok immun fonksiyonda rol oynamaktadırlar.
Bu ve bunun gibi birçok önemli fonksiyondan sorumlu olan endokannabinoid sistemin daha iyi anlaşılması ile pek çok yeni ilacın geliştirilmesi umulmaktadır. Fitokannabinoidler de işte bu nedenle tıbbi açıdan oldukça değerlidir.
Kenevirin Vücut Sıvılarında Teşhis Edilmesi
∆9-THC ve onun en yoğun oluşan inaktif metaboliti olan THC-COOH, inhale edildikten saniyeler sonra bile plazmada ölçülebilir, genellikle 3-10 dakika içinde maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşır ve biyoyararlanımı %10-35 arasında değişir.[10] Yapılan kan testleriyle elde edilen ∆9-THC ve THC-COOH miktarı; aktif kullanım ile pasif etkilenme arasındaki farkları belirlemede, son kullanımdan bu yana geçen zamanı ölçmede ve ne düzeyde/süreyle kullanıldığını anlamada etkilidir; fakat hekim tarafından reçete edilmiş kullanım ile izinsiz, keyfî amaçlarla kullanımı birbirinden ayırt edemez.[11]
Oral kullanımında ise emilimi yavaştır ve farklılık gösterir, maksimum plazma konsantrasyonuna 60-120 dakika içinde ulaşır. Karaciğerde ilk geçiş etkisine uğraması, oral biyoyararlanımını (%6-7) düşürür. Oral kullanımdan sonra %5'lik bir kısmı değişmeden dışkıyla atılır. Eliminasyon yarı ömrü, kronik kullanıcılarda daha uzundur. ∆9-THC'nin yarı ömrü 20-60 saatken, metabolitlerinin daha da uzundur (5-6 gün). ∆9-THC metabolitleri kronik kullanıcılarda ortalama 27 güne kadar idrarda ölçülebilir.
Tıbbi Amaçla Kenevir Kullanımı
Kenevirin tıbbi kullanımının etkilerine yönelik araştırmaların sayısı yetersizdir ve bu araştırmalarda elde edilen verilerin kalitesi düşüktür; dolayısıyla herhangi bir hastalığı tedavi etmekte kullanılıp kullanılamayacağı veya faydalarının zararlarından yüksek olduğu gibi konular henüz net değildir.[12] Örneğin en yaygın tıbbi kullanım alanları arasında kronik ağrı ve kas spazmları bulunsa da kenevir tüketiminin bunlar üzerinde olumlu etkisi olduğunu gösteren tutarlı kanıtlara henüz ulaşılamamıştır.[12]
- Dış Sitelerde Paylaş
Az sayıda ve düşük kalitede bulgular, kemoterapi sırasında deneyimlenen mide bulantılarını gidermede, HIV/AIDS sırasında kaybedilen iştahı geri getirmede, uyku kalitesini artırmada ve Tourette Sendromu ile ilişkili tiklerde olumlu etkileri olabileceğini göstermektedir.[13], [14], [15], [16] Eğer diğer tüm yöntemler başarısız olursa; anoreksi, artirit, glaukoma ve migren tedavisinde de kenevir tüketimi önerilebilmektedir.[15], [17]
Kannabinoidlerin antikonvulsan, antispazmodik, anksiyolitik etkilere ve nöroprotektif özelliklere sahip olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bu nedenle özellikle Alzheimer, Parkinson, kanser ve infertilite tedavisinde kullanılması ile ilgili araştırmalar tüm dünyada devam etmektedir.
2015 yılında C. sativa'nın farmakolojik etki potansiyelini değerlendiren bir meta-analiz çalışması yapılmış, bu çalışma özellikle kronik nöropatik ağrı ve kanser ağrılarının tedavisinde kannabinoidlerin kullanımını destekleyici kanıtlar sunmuştur. Fitokannabinoidlerin antienflamatuar aktiviteyi arttırdığı bilinmektedir. Özellikle gastrointestinal ağrılarda, gastroenterit ve diyarede oldukça etkili olduklarını gösteren pek çok çalışma vardır.
Kannabinoidler aynı zamanda bulantı ve kusmaya iyi gelmektedir ve bu amaçla yüzyıllardır kullanılmaktadır. Bunların dışında yapılan pek çok çalışma ile bitkinin anksiyete, anoreksi, uyku bozuklukları ve epilepsi tedavisinde kullanımı ile ilgili son derece umut verici sonuçlar elde edilmiştir.
Multipl Skleroz Hastalığına Karşı Kenevir
Bitkinin MS hastalarında kullanımı da günümüzde son derece ilgi çeken bir konudur. MS hastalarının %85'inden fazlasında çeşitli spastisiteler görülebilmektedir. Tedavide kullanılan ilaçların etkinliği az, yan etkilerinin ise fazla olması ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Çalışmalar, özellikle bu durumda kannabinoidlerin oldukça faydalı sonuçlar sağladığını göstermiştir.[18]
Cannabis'in tedavi amacıyla kullanımı konusunda yaşanan en önemli gelişmelerden biri 2,7 mg THC ve 2,5 mg CBD ve terpenoid içeren Sativex isimli (oromukozal sprey) preparatın toplam 29 ülkede MS hastalığına bağlı gelişen spastisite ve nöropatik ağrı tedavisinde kullanılmaya başlanmasıdır. Ürünün hem etkinliği hem de güvenlik profili ile ilgili yapılan çalışmalar gerekli standartları karşıladığını göstermektedir.
Alzheimer Hastalığına Karşı Kenevir
Bitkinin en çok ilgi çeken potansiyel etkilerinden biri hiç şüphesiz Alzheimer Hastalığı üzerine gösterdiği etkidir. Günümüze dek bu amaçla yürütülen hem pre-klinik hem de klinik çalışmalar ile kannabinoidlerin Alzheimer tedavisinde çok önemli olumlu etkileri olduğu iddiasını desteklemektedir. Bu amaçla ileri deneyler yapılmaktadır. Bu deneylerde elde edilen verilere göre fitokannabinoidler, özellikle de CBD, nöro-enflamasyonu, nörotoksisiteyi, nöronlarda apoptozisi ve oksidatif stresi azaltır. Nörogenesisi ve serebral kan akışını stimüle eder.[19] [20]
Klinik deneylerde hastalarda delüzyonlar, ajitasyon, apati ve uyku bozukluğu semptomlarında iyileşme görüldüğü belirlenmiştir. İsrail'de Alzheimerlı hastalara bakım verilen bazı merkezlerde, hastalara yatmadan önce 2.5 mg ve kahvaltı-öğle yemeği sonrası 1.5 mg THC inhalasyon yoluyla verilmektedir.[1]
Anksiyete Tedavisinde Kenevir
Anksiyete tedavisinde de kenevir kullanımı oldukça yaygın olmasına rağmen burada üzerinde durulması gereken şöyle bir nokta vardır: Kenevir, anksiyete üzerine iki yönlü ve iki fazlı bir etki göstermektedir. Yani bazı vakalarda anksiyeteyi rahatlatırken, bazı vakalarda tam tersine anksiyeteye neden olabilir. Burada doz çok önemlidir, düşük doz CBD ve THC anksiyeteyi azaltırken, özellikle yüksek doz THC'nin anksiyeteyi arttırdığı tespit edilmiştir. Sürekli yüksek doz THC kullanan kişilerde kronik anksiyete bozukluğu meydana gelebilmekte veya başka psikiyatrik bozuklukları varsa bunlar kötüleşebilmektedir. Bu gibi riskler nedeniyle anksiyete bozukluğu olan hastalarda en iyi tedavinin CBD ile yapılacağı belirtilmiştir.[21], [22]
Kenevirin Zararları
C. sativa bitkisinin yapraklarının ve tozlarının farklı işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilen maddeye ülkemizde "esrar" denilmektedir. Esrar; dünyada en yaygın üretilen, en fazla kaçakçılığı yapılan ve en çok tüketilen yasadışı uyuşturucu maddedir. Ayrıca tüm dünyada kafein, alkol ve nikotinden sonra en sık kullanılan dördüncü psikoaktif maddedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, 2013 yılında 15-64 yaş arası toplam 181,9 milyon kişinin keyif verici amaçla esrar kullandığı belirlenmiştir. 2015'te ise bu rakam 232,1 milyona ulaşmıştır.
Tüm faydalarına rağmen, kenevir kullanımının (özellikle de kronik kenevir kullanımının) bazı çeşitli sağlık problemleri ile ilişkili olduğu da bilinmektedir. Öncelikle bu tür maddelerin kısa dönemde ortaya çıkan ve genellikle ilgili en çok merak edilen etkileri olan "ölüm" ve "bağımlılık" konularını ele alalım, sonrasında kenevirin ilişkilendirildiği sağlık sorunlarına daha genel bir bakış atalım.
Kenevirin Kısa Dönem Zararları
Kenevirin kısa dönemde sebep olduğu en tipik sorunlar anksiyete ve panik, dikkat ve hafıza sorunları, bazı psikotik semptomlarda artış, berrak düşünce yetisinin azalması ve kazalara yatkınlığın artmasıdır.[23], [24], [25], [26]
Cannabis kullanımına bağlı olarak vücudunda THC artışı olan kişilerin trafik kazasına karışma ihtimalinin 3-7 kat daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (kıyas olması bakımından aynı oranlar alkol için 6-15 kat civarındadır); ancak THC kimi zaman kanda haftalar boyunca kalabildiği için bu kazaların gerçek sebebinin THC olup olmadığı net değildir.[27], [28], [29]
Kenevir kullanımının diğer kısa dönem etkileri arasında kısa dönem hafızada zayıflama, ağızda kuruma, motor becerilerde azalma, gözlerde kızarma, baş dönmesi, yorgunluk ve kusma gibi semptomlar bulunmaktadır.[14], [30] Nadiren de olsa, 6 saate kadar sürebilen, kısa dönem psikoz vakalarına rastlanabilmektedir; fakat ilerleyen kısımlarda da göreceğimiz üzere bu vakalar, uzun dönem Cannabis kullanımında günlerce süren psikoza dönüşebilmektedir.[31]
Marihuananın çeşitli coğrafyalarda sonradan yasallaştırılması da epidemiyolojik bazı yeni bulguların önünü açmıştır. Örneğin evlere daha çok kenevir girmesine bağlı olarak, küçük çocukların da (istemeden de olsa) kenevir içerikli gıda maddeleri tüketmesi daha olası hale gelmiştir. Çocuklarda kenevirin toksisite değerleri bilinmese de, aşırı kenevir tüketiminin çocuklarda ensefalopati, hipotansiyon, ventilasyon gerektirecek düzeyde solunum yetmezliği, aşırı uyku hali (somnolans) ve koma gibi problemlere yol açabileceği bilinmektedir.[32], [33]
Her ne kadar kenevirin kısa dönem kullanımı bazı koşullarda mide bulantısını giderebilse de uzun dönem kenevir kullanımına bağlı olarak mide bulantısı ve kusma gelişebilir - ki bu, kanabinoid hiperemesis sendromu olarak bilinmektedir.[34]
Kenevir Ölüme Neden Olur mu?
Aslında kenevir kullanıldıktan sonra bitkinin etken maddelerinin yarattığı toksisite sonucu meydana gelen herhangi bir ölüm vakası hiç yaşanmamıştır. Kimi kaynağa göreyse, bugüne kadar 1 adet gibi göz ardı edilebilecek kadar az sayıda ölüm tespit edildiği görülmektedir.[35] Bunun nedeni oldukça anlaşılırdır: THC'nin ölümcül doza ulaşması için toplam 680 kilogram bitkinin yaklaşık 15 dakika içinde tüketilmesi gerekir - ki bu, pratik nedenlerle imkansız gözükmektedir.
Fakat kenevir kullanımına bağlı gelişen psikoz vakaları intihara neden olabilir. Özellikle kenevir içeren ve dozlamanın hassas şekilde yapılamadığı kek ve kurabiye gibi ürünleri tüketen kişilerin, kimi zaman yaşanabilen kötü deneyimleri ve duyguları durdurmak adına intihar ettiği vakalar vardır. Hollanda gibi bazı ülkelerde ve ABD'nin bazı eyaletlerinde satışı yasal olarak bu besin maddelerini kontrolsüz tüketmek riskli olabilir.
Ayrıca kenevir kullanımı, nabızda ve kardiyak outputta ani ve ciddi değişikliklere neden olabilir ve bu durum da miyokard infarktüslerine neden olabilir. Özellikle sağlıklı ve genç bireylerde iskemik inme riskini arttırdığı belirlenmiştir.[36] Kenevir kullandıktan hemen sonra ciddi kardiyak şikayetlerle acil servise başvuran kişiler rapor edilmiştir.
Esrar Bağımlılığı ve Yoksunluk
DSM-IV kriterlerine göre, esrar deneyenlerin %9 kadarı, esrar bağımlılığı geliştirmektedir.[37] 2013 yılında yapılan bir çalışmada, günlük esrar kullanımı, %10-20 oranında bağımlılık ile ilişkilendirilmiştir.[13] Kenevir bağımlılığının en yüksek görüldüğü demografi; akademik başarısı düşük olan, çocukluk ve ergenlikte sapkın ve davranışlar sergileyen, ailesiyle ilişkileri zayıfolan ve/veya geçmişinde uyuşturucu veya alkol problemleri yaşayan kişilerdir.[38]
DSM-V de Cannabis yoksunluk belirtilerini tanımlamış ve dikkate almıştır. Bu kriterlere göre de kenevire maruz kalanların %9'u bağımlılık geliştirmektedir; kokain için aynı oran %20, alkol için %23, nikotin için %68'dir.[6]
Esrar Kullananlarda Yoksunluk Sendromu
Esrar bağımlılarında bağımlılığı sürdüren en önemli etkenler arasında, yoksunluk belirtilerinin yaşanmış olması ya da yaşanabileceği korkusu yer almaktadır ve marihuana içenlerde yoksunluk sendromu tanımlanmıştır.
Kronik kullanıcılarının %50 kadarında, kenevir içeren ürünlerin ani kesilmesi sırasında irritabilite, huzursuzluk, uykusuzluk, aşırı sinirlilik, iştahta azalma, ağırlık kaybı ve tremor gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkarmaktadır.[6] Belirtilerin şiddeti kulanım süresi ve kişinin yatkınlığına bağlı olarak bireysel farklılıklar sergiler; ancak esrar yoksunluğu, alkol yoksunluğundan genel olarak daha hafiftir.[39]
Esrar yoksunluğunun görece hafif geçmesinin nedenleri arasında en önemlisi, ∆9-THC'nin alkol, kokain ve opioid gibi maddelere göre eliminasyon yarı ömrünün çok daha uzun olmasıdır. Bununla beraber, özellikle CB1 reseptör antagonisti SR-141716A sentezlendikten sonra, esrarın yoksunluk sendromuna yol açabileceğine ve belirgin fiziksel bağımlılık oluşturduğuna ilişkin kanıtlar giderek çoğalmaktadır.
Kenevirin Uzun Dönem Zararları
Psikolojik Sorunlar
Bazı kişilerde kenevir kullanımına bağlı olarak saldırganlığın arttığı gözlense de bu nispeten nadir ve düşük bir etkidir.
Yapılan çalışmalar, kenevirin olumsuz psikolojik etkilerinin bir kısmının geri döndürülebilir olduğunu göstermektedir.
Psikiyatrik Bozukluklar
Kronik olarak kannabinoid içeren ürünleri kötüye kullananlarda psikoza (ve erken psikoz gelişimine) eğilimin arttığı, şizofrenik ve paranoid semptomların şiddetlendiği bildirilmiştir.[40], [41], [42], [43], [44]
Öte yandan kannabinoid içeren ürünler yüksek dozlarda kullanıldığında da şiddetli anksiyete ve paranoid düşünceler ortaya çıkabilmektedir; özellikle de ergen yaşlarda kullanım, ilerleyen yaşlarda depresyon ve intihara eğilimin artmasına neden olmaktadır (buna karşılık anksiyete üzerinde olumlu veya olumsuz bir etki tespit edilememiştir).[45] Yetişkinlerde depresyon ile ilişkili olup olmadığı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.[42], [46] Ayrıca her ne kadar nedensel bir ilişki tespit edilememiş olsa da kenevir kullanımı, yetişkinlerde anskiyete bozukluklarında artış ile ilişkilendirilmiştir.[47]
Kenevirin yüksek dozlarında ortaya çıkan önemli bir sorun algı bozukluğu ve halüsinasyonlardan kaynaklanan panik atak ile karakterize advers (ters) psikotik reaksiyondur. Bu etki "uçuş" (İng: "freak out") olarak adlandırılır. Kullanıcı gerçekle bağını tamamen koparabilir, delirme belirtileri sergileyebilir.
Buna karşılık, kenevir kullanımıyla psikoz arasında epidemiyolojik olarak sağlam bir ilişki tespit edilmiş olsa da bunlar arasında nedensel ilişki henüz sağlam bir şekilde kurulamamıştır.[48] 2019 yılında yayınlanan iki ayrı inceleme makalesi, kenevir kullanımının şizofreni, psikoz veya diğer zihin hastalıklarını tedavi etmekte etkili bir araç olduğunu gösteren yeterli veri olmadığı sonucuna ulaşmıştır.[49], [50]
Beyin Hasarı
Uzun süreli yüksek dozda marihuana kullananlarda aynı ağır alkoliklerde olduğu gibi mental işlevlerde bozulma ve beyin hasarları ortaya çıkmaktadır. Örneğin uzun dönem esrar tüketiminde, beyindeki beyaz madde veya gri maddenin beyin geneline (global) dağılımında herhangi bir azalma tespit edilememiş olsa da bu kişilerin hipokampüs ile ilişkili bölgelerinde düzenli bir azalma tespit edilebilmiştir.[51] Her ne kadar genel geçer bir örüntü henüz ortaya çıkmamışsa da kimi vakada esrar kullanımında amigdala bölgesinde de küçülme tespit edilebilmektedir.[52], [53], [54]
Kuzey Afrika başta olmak üzere kenevir ve türevlerini yüksek dozda uzun süreli kötüye kullananlarda "Cannabis demansı" denilen bir klinik tablo oluşmaktadır.
Buna ek olarak, kenevir kullanımının dorsolateral prefrontal korteks gibi göreve özgü beyin bölgelerini aktiftleştirdiği görülmüştür; bu, ilk etapta olumlu bir şey gibi gözükse de aslında kenevire bağlı olarak beynin veri işlem verimliliğinin azalmasının bir yan ürünü olarak beynin işleri düzeltme çabası olarak yorumlanmaktadır.[53], [54], [55]
Başka Maddelere Yönelme
Kenevir ürünlerinin kullanımı çok defa ağır madde kullanımına başlangıç teşkil edebilir. Eroin kullanıcıların büyük çoğunluğunun bu maddeyi kullanmadan önce kenevir türevlerini kullandıkları saptanmıştır.
Amotivasyonel Sendrom
Genç bir kişi keneviri kötüye kullanmaya başladığında yaşam tarzında, düşünce yapısında, diğer insanlarla ilişkilerinde ve motivasyonel özelliklerinde bazı sorunlar yaşamaya başlar. Bu sorunlar apati, günlük rutin görevlerde işlevselliğin kaybı, uzun süreli plan yapamama, uzun süreli bir işe konsantre olamama, konuşma ve yazma becerisinde bozulma gibi belirtilerle karakterizedir. Keneviri kötüye kullananlarda ortaya çıkan tüm bu belirtiler hep birlikte amotivasyonel sendrom olarak adlandırılır.
Üreme Sistemi ve Gebelik Üzerindeki Etkileri
Keneviri uzun süre kötüye kullanan erkeklerde testosteron düzeylerinde bir miktar azalma olduğu bilinmektedir. Deney hayvanlarında düşük testosteron düzeyleri sperm üretiminde ve seksüel faaliyette azalmaya neden olmaktadır. Uzun süreli marihuana kullanan erkeklerde sperm üretimi ve hareketliliğinde azalmaya bağlı olarak fertilite kaybı ortaya çıkabilmektedir.[56] Ayrıca hem annenin hem de yavrunun sağlığını ve hayatta kalma şansını azalttığı için gebelik öncesinde ve sırasında esrar tüketimi önerilmez.[57], [58] Buna karşılık yapılan çalışmalar, esrar kullanımıyla düşük doğum kilosu veya erken doğum arasında anlamlı bir ilişki tespit edememiştir.[59]
Bağışıklık Sistemi Üzerine Zararlı Etkileri
Keneviri sürekli olarak kötüye kullanmanın vücudun immün sistemini zayıflattığı iyi bilinmektedir. ABD'de yapılan çalışmalara göre marihuana kullanıcılarının kullanmayanlara göre enfeksiyonlara daha yatkın olduğu konusunda veriler bulunmaktadır.
Solunum Üzerine Etkiler
Kenevirin solunum üzerine hem olumlu hem de olumsuz etkileri vardır. THC bronkodilatör özelliği ile astım tedavisinde bazı olumlu etkilere sahiptir. Bununla beraber uzun süreli esrarlı sigaraların içilmesi akciğerlerde oksijen taşınmasını olumsuz etkileyerek astım benzeri semptomlara neden olur.
Sonuç
2019 yılında Toronto'da düzenlenen Günümüzde Kenevir Eğitimi (Cannabis Education Today) toplantısında ilk konuşmacı olan, kenevirin tıbbi kullanımı alanında uzman Dr. Blecher konuşmasına şöyle başladı:
Keneviri gerçekten yalnızca tıbbi amaçla kullanmak isteyen hastalar bizden daima terapötik etki gösterebilecek en düşük dozu reçete etmemizi isterler; keyif verici amaçla kullanmak isteyenler ise her fırsatta mümkün olan her yüksek dozu...
Hiç kuşku yok ki Cannabis sativa, yani kenevir, hem sanayinin farklı kollarında kullanılıyor olması açısından hem de tıbbi açıdan çok değerli bir bitkidir. Günümüzde kesin bir tedavisi olmayan birçok nörodejeneratif hastalığın ilerlemesini durdurmada ve bu hastalıkları yaşayan kişilerin semptomlarını gidermede etkili olduğunu gösteren çok sayıda bilimsel çalışma vardır. Özellikle MS, Alzheimer, ALS, Parkinson gibi hastalıklarda farklı nedenlerle kullanabileceğine dair çok olumlu verilere de sahibiz. Yine aynı şekilde kanser hastalarının iştah kaybı, bulantı, şiddetli ağrı vb şikayetlerinde kenevir kullanmak faydalı bir seçenek olabilir.
Ancak bu durum, bitkinin suistimal edilmesine yol açmamalıdır. Kenevir, potansiyel riskleri dolayısıdyla sadece bu konuda uzman kişilerin kontrolünde kullanılması gereken bir bitkidir. Tıbbi kullanımda uygulama şekilleri de farklı olmalıdır. Örneğin kenevirin sigara gibi sarılıp kullanılması, tıbbi amaçla kullanımda önerilmez. Özel inhalasyon şekilleri, yağ ve kapsüllerin oral yoldan kullanılması, yine bazı hastalıklarda suppozituvar olarak kullanım, ayrıca topikal kullanılan krem gibi ürünler tıbbi amaçla kullanıma uygundur.
Her konuda olduğu gibi, kenevirden de en etkili şekilde faydalanabilmek için bilimin aydınlattığı yolda gitmemiz gerekmektedir. Buraya kadar sunduğumuz bilimsel verilerden de anlayabileceğiniz gibi, bilimin ve rasyonel düşüncenin bu konuda bize öğrettiği en önemli şey, Cannabis gibi bir bitkinin "mucize" veya "ölümcül uyuşturucu" şeklindeki hatalı bir ikileme hapsedilmesinin hatalı olduğu gerçeğidir. Cannabis de Evren'deki diğer her olgu gibi objektif bir şekilde araştırılmalı, konu hakkındaki olumlu ve olumsuz duygular bir kenara bırakılmalı ve gerçek her neyse, ona giden yolda emin adımlarla ilerlenmelidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 46
- 22
- 15
- 13
- 10
- 8
- 6
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- ^ a b M. Backes, et al. (2014). Cannabis Pharmacy. Yayınevi: Black Dog & Leventhal Publishers. sf: 12-16.
- ^ S. Pisanti, et al. (2018). Medical Cannabis : A Plurimillennial History Of An Evergreen. Wiley, sf: 8342-8351. doi: 10.1002/jcp.27725. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. Crocq. (2022). History Of Cannabis And The Endocannabinoid System . Dialogues in Clinical Neuroscience, sf: 223-228. doi: 10.31887/DCNS.2020.22.3/mcrocq. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Friedman, et al. (2017). Historical Perspective On The Medical Use Of Cannabis For Epilepsy: Ancient Times To The 1980S. Elsevier BV, sf: 298-301. doi: 10.1016/j.yebeh.2016.11.033. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b N. Battista, et al. (2012). The Endocannabinoid System: An Overview. Frontiers in Behavioral Neuroscience. doi: 10.3389/fnbeh.2012.00009. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c H. V. Curran, et al. (2016). Keep Off The Grass? Cannabis, Cognition And Addiction. Nature Reviews Neuroscience, sf: 293-306. doi: 10.1038/nrn.2016.28. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. H. Parsons, et al. (2015). Endocannabinoid Signalling In Reward And Addiction. Nature Reviews Neuroscience, sf: 579-594. doi: 10.1038/nrn4004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Zehra, et al. (2018). Cannabis Addiction And The Brain: A Review. Journal of Neuroimmune Pharmacology, sf: 438-452. doi: 10.1007/s11481-018-9782-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Valleé, et al. (2017). Effects Of Cannabidiol Interactions With Wnt/Β-Catenin Pathway And Pparγ On Oxidative Stress And Neuroinflammation In Alzheimer's Disease. Acta Biochimica et Biophysica Sinica. doi: 10.1093/abbs/gmx073. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. G. Barceloux. (2012). Medical Toxicology Of Drug Abuse. ISBN: 9781118106051. Yayınevi: John Wiley & Sons.
- ^ R. C. Baselt. (2008). Disposition Of Toxic Drugs And Chemicals In Man. ISBN: 9780962652370. Yayınevi: Biomedical Pubilcations.
- ^ a b M. Pratt, et al. (2019). Benefits And Harms Of Medical Cannabis: A Scoping Review Of Systematic Reviews. Systematic Reviews, sf: 1-35. doi: 10.1186/s13643-019-1243-x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b L. M. Borgelt, et al. (2013). The Pharmacologic And Clinical Effects Of Medical Cannabis. Wiley, sf: 195-209. doi: 10.1002/phar.1187. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b P. F. Whiting, et al. (2015). Cannabinoids For Medical Use: A Systematic Review And Meta-Analysis. JAMA, sf: 2456-2473. doi: 10.1001/jama.2015.6358. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b J. Sachs, et al. (2015). Safety And Toxicology Of Cannabinoids. Neurotherapeutics, sf: 735-746. doi: 10.1007/s13311-015-0380-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. D. Ä. D. Ä. GmbH. (2018). The Therapeutic Potential Of Cannabis And Cannabinoids. Deutscher Arzte-Verlag GmbH. doi: 10.3238/arztebl.2012.0495. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Science History Institute. Sex(Ism), Drugs, And Migraines. (15 Ocak 2019). Alındığı Yer: Science History Institute | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. S. Koppel, et al. (2014). Systematic Review: Efficacy And Safety Of Medical Marijuana In Selected Neurologic Disorders: Report Of The Guideline Development Subcommittee Of The American Academy Of Neurology. Neurology, sf: 1556-1563. doi: 10.1212/WNL.0000000000000363. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Sánchez-Sarasúa, et al. (2020). Can We Treat Neuroinflammation In Alzheimer’s Disease?. International Journal of Molecular Sciences, sf: 8751. doi: 10.3390/ijms21228751. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Turna, et al. (2017). Is Cannabis Treatment For Anxiety, Mood, And Related Disorders Ready For Prime Time?. Wiley, sf: 1006-1017. doi: 10.1002/da.22664. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. R. de Mello Schier, et al. (2012). Cannabidiol, A Cannabis Sativa Constituent, As An Anxiolytic Drug. Brazilian Journal of Psychiatry. doi: 10.1590/S1516-44462012000500008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Goyal, et al. (2017). Role Of Cannabis In Cardiovascular Disorders. Journal of Thoracic Disease, sf: 2079-2092. doi: 10.21037/jtd.2017.06.104. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Hindley, et al. (2020). Psychiatric Symptoms Caused By Cannabis Constituents: A Systematic Review And Meta-Analysis. Elsevier BV, sf: 344-353. doi: 10.1016/S2215-0366(20)30074-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Hall, et al. (2002). Adverse Effects Of Cannabis. Elsevier BV, sf: 1611-1616. doi: 10.1016/S0140-6736(98)05021-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. F. Oltmanns. (2014). Abnormal Psychology. ISBN: 9780205970742. Yayınevi: Pearson College Division.
- ^ D. C. D’Souza, et al. (2009). Cannabis And Psychosis/Schizophrenia: Human Studies. European Archives of Psychiatry and Clinical Neuroscience, sf: 413-431. doi: 10.1007/s00406-009-0024-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Li, et al. (2012). Marijuana Use And Motor Vehicle Crashes. Epidemiologic Reviews, sf: 65-72. doi: 10.1093/epirev/mxr017. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. Rogeberg, et al. (2016). The Effects Of Cannabis Intoxication On Motor Vehicle Collision Revisited And Revised. Wiley, sf: 1348-1359. doi: 10.1111/add.13347. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Hall. (2014). What Has Research Over The Past Two Decades Revealed About The Adverse Health Effects Of Recreational Cannabis Use?. Wiley, sf: 19-35. doi: 10.1111/add.12703. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Hall. (2003). Cannabis Use And Dependence. ISBN: 9780521800242. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ D. G. Barceloux. (2012). Medical Toxicology Of Drug Abuse: Synthesized Chemicals And Psychoactive Plants. ISBN: 9781118106051. Yayınevi: Wiley.
- ^ K. U. Wong, et al. (2019). Acute Cannabis Toxicity. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 799-804. doi: 10.1097/PEC.0000000000001970. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. Claudet, et al. (2017). A 10-Year Review Of Cannabis Exposure In Children Under 3-Years Of Age: Do We Need A More Global Approach?. European Journal of Pediatrics, sf: 553-556. doi: 10.1007/s00431-017-2872-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. E. Nicolson, et al. (2012). Cannabinoid Hyperemesis Syndrome: A Case Series And Review Of Previous Reports. Psychosomatics, sf: 212-219. doi: 10.1016/j.psym.2012.01.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. M. Takakuwa, et al. (2021). The Emergency Department Care Of The Cannabis And Synthetic Cannabinoid Patient: A Narrative Review. International Journal of Emergency Medicine, sf: 1-18. doi: 10.1186/s12245-021-00330-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. D. Volkow, et al. (2014). Adverse Health Effects Of Marijuana Use. Massachusetts Medical Society, sf: 2219-2227. doi: 10.1056/NEJMra1402309. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Hall, et al. (2009). Adverse Health Effects Of Non-Medical Cannabis Use. Elsevier BV, sf: 1383-1391. doi: 10.1016/s0140-6736(09)61037-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. S. Subbaraman. (2014). Can Cannabis Be Considered A Substitute Medication For Alcohol?. Oxford University Press (OUP), sf: 292-298. doi: 10.1093/alcalc/agt182. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. M. Leweke, et al. (2015). Therapeutic Potential Of Cannabinoids In Psychosis. Elsevier BV, sf: 604-612. doi: 10.1016/j.biopsych.2015.11.018. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Marconi, et al. (2016). Meta-Analysis Of The Association Between The Level Of Cannabis Use And Risk Of Psychosis. Schizophrenia Bulletin, sf: 1262-1269. doi: 10.1093/schbul/sbw003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. H. Moore, et al. (2007). Cannabis Use And Risk Of Psychotic Or Affective Mental Health Outcomes: A Systematic Review. Elsevier BV, sf: 319-328. doi: 10.1016/S0140-6736(07)61162-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. M. Semple, et al. (2005). Cannabis As A Risk Factor For Psychosis: Systematic Review. SAGE Publications, sf: 187-194. doi: 10.1177/0269881105049040. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Large, et al. (2011). Cannabis Use And Earlier Onset Of Psychosis: A Systematic Meta-Analysis. Archives of General Psychiatry, sf: 555-561. doi: 10.1001/archgenpsychiatry.2011.5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Gobbi, et al. (2019). Association Of Cannabis Use In Adolescence And Risk Of Depression, Anxiety, And Suicidality In Young Adulthood: A Systematic Review And Meta-Analysis. JAMA Psychiatry, sf: 426-434. doi: 10.1001/jamapsychiatry.2018.4500. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Lev-Ran, et al. (2014). The Association Between Cannabis Use And Depression: A Systematic Review And Meta-Analysis Of Longitudinal Studies. Psychological Medicine, sf: 797-810. doi: 10.1017/S0033291713001438. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. K. Kedzior, et al. (2014). A Positive Association Between Anxiety Disorders And Cannabis Use Or Cannabis Use Disorders In The General Population- A Meta-Analysis Of 31 Studies. BMC Psychiatry, sf: 1-22. doi: 10.1186/1471-244X-14-136. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. A. McLaren, et al. (2010). Assessing Evidence For A Causal Link Between Cannabis And Psychosis: A Review Of Cohort Studies. International Journal of Drug Policy, sf: 10-19. doi: 10.1016/j.drugpo.2009.09.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Black, et al. (2019). Cannabinoids For The Treatment Of Mental Disorders And Symptoms Of Mental Disorders: A Systematic Review And Meta-Analysis. Elsevier BV, sf: 995-1010. doi: 10.1016/S2215-0366(19)30401-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. J. VanDolah, et al. (2019). Clinicians’ Guide To Cannabidiol And Hemp Oils. Elsevier BV, sf: 1840-1851. doi: 10.1016/j.mayocp.2019.01.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Yücel, et al. (2016). Hippocampal Harms, Protection And Recovery Following Regular Cannabis Use. Translational Psychiatry, sf: e710-e710. doi: 10.1038/tp.2015.201. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Rocchetti, et al. (2013). Is Cannabis Neurotoxic For The Healthy Brain? A Meta-Analytical Review Of Structural Brain Alterations In Non-Psychotic Users. Wiley, sf: 483-492. doi: 10.1111/pcn.12085. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Batalla, et al. (2013). Structural And Functional Imaging Studies In Chronic Cannabis Users: A Systematic Review Of Adolescent And Adult Findings. Plos One, sf: e55821. doi: 10.1371/journal.pone.0055821. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b A. . . Weinstein, et al. (2016). Brain Imaging Studies On The Cognitive, Pharmacological And Neurobiological Effects Of Cannabis In Humans: Evidence From Studies Of Adult Users. Current Pharmaceutical Design, sf: 6366-6379. doi: 10.2174/1381612822666160822151323. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b G. Blest-Hopley, et al. (2018). Residual Effects Of Cannabis Use In Adolescent And Adult Brains — A Meta-Analysis Of Fmri Studies. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, sf: 26-41. doi: 10.1016/j.neubiorev.2018.03.008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. S. Ryan, et al. (2021). Effects Of Marijuana On Reproductive Health: Preconception And Gestational Effects. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 558-565. doi: 10.1097/MED.0000000000000686. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health). (2015). Committee Opinion No. 637. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 234-238. doi: 10.1097/01.AOG.0000467192.89321.a6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. K. L. Gunn, et al. (2016). Prenatal Exposure To Cannabis And Maternal And Child Health Outcomes: A Systematic Review And Meta-Analysis. BMJ Open, sf: e009986. doi: 10.1136/bmjopen-2015-009986. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. N. Conner, et al. (2016). Maternal Marijuana Use And Adverse Neonatal Outcomes. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 713-723. doi: 10.1097/AOG.0000000000001649. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Ö. Gündüz. (2018). Endokannabinoid Sistem. Turkiye Klinikleri J Pharmacol-Special Topics. | Arşiv Bağlantısı
- E. Mutlu, et al. (2018). Kannabis Bağımlılığı Ve Klinik Boyutu. Turkiye Klinikleri J Pharmacol-Special Topics. | Arşiv Bağlantısı
- İ. T. Uzbay. (2015). Madde Bağımlılığı Tüm Boyutlarıyla Bağımlılık Ve Bağımlılık Yapan Maddeler. ISBN: 9786054949335.
- E. Ersoy. (2022). Dost Mu Düşman Mı: Her Yönüyle Cannabis Gerçeği. Havan Dergisi. | Arşiv Bağlantısı
- F. Pattnaik, et al. (2022). Cannabis: Chemistry, Extraction And Therapeutic Applications. Chemosphere, sf: 133012. doi: 10.1016/j.chemosphere.2021.133012. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:51:35 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11920
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.