Charles Darwin, Türlerin Kökeni'nin Ömrü Boyunca Yaptığı İlk 6 Baskısında Neleri Değiştirdi?
1859 yılında Charles Darwin, onlarca yıla yayılan bir süre boyunca doğadan topladığı verileri kendi akıl süzgecinden geçirerek Türlerin Kökeni adı altında yayınladı. Kitap hakkındaki öneri ve fikirlerimizi buradan okuyabilirsiniz.
Ne var ki bu kitap, kısa sürede bilim, din, politika ve sosyoloji çevreleri tarafından çeşitli şekillerde (olumlu ve olumsuz olarak) eleştirilmeye başlandı. Darwin, bu eleştirilere kayıtsız kalacak biri değildi, bu nedenle her birini dikkatle inceledi, on binlercesine mektup yoluyla cevap yazdı, bir kısmını da yerinde bularak kitabında değiştirmelere gitti. Darwin'in bu düzeltme ve geliştirmeleri, ömrü boyunca basılan 6 baskı boyunca devam etti. Günümüzde Türlerin Kökeni dendiğinde akla gelen, bu 6. baskıdır.
Bu yazıda, bu değişimlerden en göze çarpan 3 tanesine odaklanacağız.
Din Meselesi
Türlerin Kökeni'nin ilk baskısında Darwin, farklı organizmaların ortak bir atadan doğal seçilim yoluyla nasıl var olabildiğini açıklamayı başardı - ki kitabın büyük başarısı da buydu. Buna bağlı olarak Darwin, kendisinden önce hâkim olan, bütün canlıların yüce bir güç tarafından bağımsız olarak yaratıldıkları fikrine mesafeliydi. Bu nedenle de Türlerin Kökeni, var olan bütün canlıların ortak kökenlerini izâh etmesine rağmen, hiçbir yerde Tanrı'dan bahsetmiyordu. Özellikle de kitabın tezini özetleyen son paragrafta Tanrı'nın geçmemesi, dindarları öfkelendirdi:
Başlangıçta bir ya da birkaç forma üflenen bir dizi güçle başlayan yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen, çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan, en güzel, en olağanüstü biçimlerin evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten ihtişam var.
İlk baskıdan kısa bir süre sonra, 1860 yılında yapılan 2. baskıda Darwin, dindarları tatmin etmek adına bu paragrafa 2 kelime ekledi [kalınlaştırma bize ait]:
Başlangıçta bir ya da birkaç forma Tanrı tarafından üflenen bir dizi güçle başlayan yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen, çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan, en güzel, en olağanüstü biçimlerin evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten ihtişam var.
Darwin bununla da yetinmedi. Kitabın özellikle sonlarına doğru eklediği birkaç cümlede, şu tür fikirlere yer verdi:
Bu kitapta verilen görüşlerin, herhangi birinin dini görüşlerini şoke etmesi için herhangi bir iyi neden göremiyorum.
Hatta bu görüşlerini desteklemek adına, meşhur bir yazar ve dindar olan Charles Kingley'in Türlerin Kökeni hakkındaki görüşleri ardına sığındı:
İlâh'ın, çok çeşitli formlara kendiliğinden dönüşebilecek basit yapılı formları yarattığı fikrinin asaletine zaman içinde alışmayı öğrendim.
Charles Darwin bir ateist değildi; ancak dindar biri de değildi. Buna rağmen teorisinin dindar çevreyi rahatsız etmediğinden emin olmak istiyordu. Bilim ve dini karşı karşıya getirmek istemiyordu. Bu nedenle Evrim Teorisi'ne din açısından gelen eleştirileri de diğer eleştiriler kadar ciddiye alıp, ona göre düzenlemeler yapmaktan geri durmadı. Bu açık ve dürüst tutumu, düşmanları arasında bile yüce bir saygınlığa kavuşmasını sağladı.
Genetik Varyasyonlar ve Kalıtım: Zengin Bir Eleştiri
Kitabının 1861 yılında yapılan 3. baskısında Darwin, teorisinin tarihi arka planını anlattığı bir ön söz ekledi ve 1866 yılındaki baskıda çok ufak tefek düzeltmeler yaptı.
Öte yandan 1869 tarihli 5. baskıda Darwin, teorisi hakkındaki kritik bir eleştiriyi yanıtlandırmak adına bazı önemli eklemeler yaptı. Bu eleştiriler, 1867 tarihinde İskoç mühendis Fleeming Jenkin tarafından North British Review dergisinde dile getirilmişti.[1]
İlk 4 baskıda Darwin, doğal seçilimin 2 tip çeşitlilik üzerine etki ettiğini varsaymıştı: "küçük ve sık varyasyonlar" ile "büyük ve nadir varyasyonlar". Jenkins, doğal seçilim tarafından kayırılan varyasyonların büyük ölçekli çeşitlilikler olması hâlinde, bunların gelecek nesillere aktarılmasının düşük ihtimalli olduğunu savundu. Bu fikri desteklemek için, şu tür bir argümantasyon geliştirdi:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
- Bu "nadir" bireyler, kendilerindeki avantajlı varyasyonu gelecek nesillere aktarabilmek için, etrafta çok daha sık bulunan "nadir olmayan" (ve dolayısıyla o avantajlı varyantı taşımayan) bireylerle çiftleşmek zorunda kalacaktır.
- Bu kombinasyonun yavrularının büyük bir kısmında söz konusu avantajlı varyant olmayacaktır (Darwin de Jenkin de o dönemde baskın üreme modeli olan ebeveyn karışımı yoluyla olan kalıtıma inanıyordu).
- Sonuç olarak, avantajlı varyantın gelecek nesillerde bulunma ihtimâli daha düşük olacaktır ve her nesilde bu olasılık biraz daha düşecektir.
Flemin Jenkin'in bu eleştirisi, Darwin'i çalışmasını gözden geçirmeye teşvik etti. Bunun sonucunda Darwin, 5. baskının 4. bölümünde bu "büyük ve nadir varyasyonlara" çok daha az ağırlık vermeye başladı ve odağını "küçük ve sık varyasyonlara" çevirdi - çünkü bileşke kalıtım, bu tür varyasyonların evrimsel kalıtımı konusunda hiçbir engel teşkil etmiyordu. Eğer bu küçük ve sık varyasyonlar popülasyonlar içinde belirebilirse, kendilerini sık sık tekrar edebilirlerdi ve bunları taşıyan bireyler birbirlerini kolayca ayırt edip, birbirleriyle çiftleşebilirlerdi.
Bu düzeltme, Darwin'in hâlihazırda savunduğu ve evrimin büyük sıçramalarla değil, küçük değişimlerin uzun vadeli birikimiyle olduğu yönündeki fikrini daha da güçlendirmiş oldu. Bu fikir, günümüzde hâlen genel geçer bir şekilde kabul görmektedir. Tabii ki Darwin'in kalıtım konusundaki hatalı (ama sonucu değiştirmeyen) görüşlerinin yerini, Mendel ve ondan sonra gelenler tarafından geliştirilen modern kalıtım yasaları almıştır.
Doğal Seçilim ve Evrim
Darwin'in Türlerin Kökeni'ne yaptığı en büyük değişim, 1872 tarihli 6. baskıda geldi. Bu baskıda Darwin, kitaba 7. bir bölüm eklemeye karar verdi. Bu bölümde Darwin, zoolog St. George Jackson Mivart'ın "evrimde doğal seçilimin rolü" konusundaki eleştirilerine yanıt verdi.
İlk 5 baskıda Darwin, kanatlar veya gözler gibi karmaşık fonksiyonel yapıların kökeninin basit, hatta tam gelişmemiş yapılardan doğal seçilim yoluyla evrimleştiğini savundu. Mivart, Türlerin Yaratımı başlıklı bir metinde, evrim fikrini kabul etti ama doğal seçilimin evrimin en güçlü mekanizması olduğu fikrine karşı çıktı.[2]
Mivart'ın Darwin'in teorisi hakkındaki derdini ilk bölümün başlığından anlamak mümkündür: "Faydalı Yapıların Başlangıç Aşamalarını Açıklamak Konusunda Doğal Seçilim'in Beceriksizliği" Mivart bu bölümde kanatlar gibi organların doğal seçilim yoluyla başlamasının ne kadar zor olduğunu göstermeye çalıştı. Çünkü Mivart'a göre başlangıç evresindeki bir kanadın uçma konusunda bir işe yaraması mümkün değildir. Aynı şey, göz ve beyin gibi diğer karmaşık yapılar için de geçerlidir. Bugün çürütülmüş bir fikir olan İndirgenemez Karmaşıklık argümanı da benzer bir fikre dayanmaktadır. Mivart'a göre bu yapıların en erken atalardaki versiyonları bile oldukça gelişmiş olmalıydı.
Kitabının 6. baskısında Darwin, gözlerin çok basit yapılardan doğal seçilim yoluyla evrimleşebileceği fikrini savunmayı sürdürdü. Ancak kanatlar konusunda (az önce sözünü ettiğimiz 7. bölümde ve 6. baskı için baştan yazdığı 5. bölümde), daha önceki baskılarda pek vurgu yapmadığı bir fikre daha fazla vurgu yapmaya başladı: günümüzde belli bir işleve sahip olarak gördüğümüz yapılar, evrimlerinin en erken evrelerinde tamamen farklı amaçlarla fayda sağlamış ve bu nedenle seçilmiş olabilirler; dolayısıyla başlangıçta çok da gelişmiş olmalarına hiç gerek yoktur (bu gerçeğe bugün "eksaptasyon" veya "ön adaptasyon" adını veriyoruz). Örneğin böcekler veya kuşların "öncül kanatları", uçuştan ziyade vücut ısısını ayarlamaya (termoregülasyon) yarıyor olabilirdi. Ama belli bir boyuta ulaştıktan sonra, aynı zamanda uçmaya da katkı sağlamış olabilirdi.
Zaman içerisinde yapılan çalışmalar ve elde edilen yeni bulgular, Darwin'in haklı olduğunu gösterdi. Örneğin 20. yüzyılda yapılan deneysel çalışmalar, termoregülasyon amaçlı kanatlardan uçuş amaçlı kanatların nasıl evrimleşebileceğini göstermeyi başardı.[3] Daha spesifik olarak bu, organizmaların vücut ve kanat büyüklüğünün artmasıylya açıklanabilmektedir: Organizmalar ve kanatları daha da irileştikçe, bu evrimsel değişim daha da hızlı yaşanabilmektedir.
Gözler için de benzer bir durum olduğunu keşfettik: Bir ahtapotun, kartalın veya insanın karmaşık göz yapısının kökenlerini, öglena gibi çok basit yapılı protistalarda bulunan göz noktalarına kadar takip etmek mümkün. Ayrıca yapılan çalışmalar, doğada en basitten en karmaşığa kadar 40 kadar farklı çeşit göz evrimleştiğini ve bunların hepsinin, doğal seçilim tarafından şekillendirilmiş ortak genetik altyapıları olduğunu gösterdi.[4] Bu ortak genetik ağın temelinde Pax6 gibi genler var ve bu genler, başka genleri aktive ederek, kafadaki belli bir bölgede gözlerin oluşmasını sağlıyor. Bu hayvanlar, gözdeki pigmentlerin sentezini ve genel olarak görme yetisini mümkün kılan ve yaşayan bütün organizmalarda bulunan başka genleri de ortak olarak paylaşmaktadır.
Sonuç
Buraya kadar anlattıklarımızdan görebileceğiniz gibi, Türlerin Kökeni isimli bu şaheserin ikinci ve sonraki baskılarının, kitaba yönelik en önemli eleştiri ve itirazlara yanıt verdiği ve böylece bu süreçte teorinin daha da zenginleştiği açıktır. Bu nedenle, Türlerin Kökeni'nin 1859 yılındaki ilk baskısı değil, 1872 yılındaki altıncı baskısı şu anda net ve en önemli baskıdır. Darwin'in çalışmalarını analiz etmek için temel eser olarak kabul edilen baskı da budur.
Ayrıca Darwin, bilimsel eleştiriler karşısında teorisini hiçbir zaman değiştirmemiş olsa da, evrim için önemli olan "varyasyon türleri" gibi konularda doğru olanı yaparak, teorisini veri ve gözlem ışığında yeniden uyarladığı da açıktır - ki bilimin yapması gereken de budur: Bilimde gerçekler teorilere uydurulmaz; teoriler, gerçeklere göre gelişir, değişir veya terk edilir.
Anlayacağınız, Darwin'in kendi teorisi de dâhil bütün teoriler, tıpkı organizmaların bazı yapılarının (örneğin gözlerinin veya kanatların) evrimlerinin ilk basamaklarında olduğu gibi, karşılaştıkları problemler karşısında en uyumlu ve doğru olan çözümlere doğru "evrimleşmek" zorundadır. Bu nedenle, tıpkı organizmalarda "evrimi tamamlamak" gibi bir şey olmadığı gibi, teoriler de hiçbir zaman "tamamlanmazlar".
Geride bıraktığımız 2 asırda olduğu gibi, günümüzde de genetikçiler, paleontologlar, moleküler biyologlar, ekologlar ve diğer uzmanlar Darwin'in teorisine ek itirazlar getirmiş, bilim insanları bu itirazları değerlendirerek teoriyi daha da güçlendirmiş ve geliştirmiştir. Bu kendi kendini düzeltme mekanizması sayesinde Evrim Teorisi, insanlığın geliştirdiği en güçlü bilimsel teorilerden biri hâline gelmeyi başarmıştır. Aynı nedenle bilim de insanlığın yolunu aydınlatmayı sürdürmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 9
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: BBVA OpenMind | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Fleeming. (1867). [Review Of] The Origin Of Species. The North British Review, sf: 277-318. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. G. J. Mivart. (1871). On The Genesis Of Species.
- ^ J. G. Kingsolver, et al. (1985). Aerodynamics, Thermoregulation, And The Evolution Of Insect Wings: Differential Scaling And Evolutionary Change. Evolution, sf: 488-504. doi: 10.1111/j.1558-5646.1985.tb00390.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. J. Gehring. (2005). New Perspectives On Eye Development And The Evolution Of Eyes And Photoreceptors. Journal of Heredity, sf: 171-184. doi: 10.1093/jhered/esi027. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:58:11 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11404
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.