Evrim Teorisi'nin Bilim Camiasındaki Kabulü, Hiç de Kavgasız Değildi!
İnsanlar, Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayınlamasından sonra tüm biyoloji ve bilim camiasının bu teoriyi hemen kabul ettiğini sanmaya meyillidirler. Halbuki durum böyle değildir. Tam tersine, söz konusu kuramın bilim camiasında yaygın olarak kabul edilmesinden önce, epey bölünmeler ve kavgalar yaşanmıştır. Bu kavgaların büyük bir kısmı din-bilim çatışması çerçevesinde, ufak bir kısmı ise bilimsel argümanlar düzleminde yaşanmıştır.
Bu çatışma ve kavgaları anlamak için, şunu anlamamız gerekiyor: Tıpkı günümüzde olduğu gibi, 19. Yüzyıl'da da biyologların yarısı (hatta belki daha fazlası) teist (hem Tanrı'ya, hem kutsal kitaplara inanan kişi) veya en azından deistti (yaratıcı güce inanıp, kutsal kitaplara inanmayan kişi). İnançlı olan bu biyologların ezici bir çoğunluğu, hayatlarını şekillendiren şahsî inançlarına ve bu inançların içeriklerine Evrim Teorisi'nin ters düşebileceğini biliyorlardı; ama inançları nedeniyle, Darwin'in bütün detaylarıyla ortaya koyduğu kanıtları görmezden gelemeyeceklerini bilecek kadar profesyoneldiler. Ancak yine de, Darwin'in teorisini bilim camiasına kabul ettirmesi de hiç kolay olmadı.
Türlerin Kökeni'nin yayınlanmasından sadece 1 sene sonra, 1860 yılında, Bavarya'da şu nefes kesici fosil bulundu: Archaeopteryx.
Tür; buradaki makalemizde de izah ettiğimiz gibi, evrimi tartışmaya hiçbir yer bırakmayan şekilde ispatlayan, dinozorlar ile kuşlar arasında bulunan enfes bir ara tür fosiliydi. Türe "tam bir sürüngen" demek mümkün değildi, çünkü hiçbir sürüngende görmediğimiz gibi tüylerle kaplı bir vücudu ve tüylü kanatları vardı. Bu tüylerin izleri, fosilde net olarak görülmekteydi. Bir tavuğu yerken, furcula olarak bilinen kemiğini kırıp dilek dilemişsinizdir. İşte tavuk gibi kuşlarda o kemiği kırabilme nedeniniz, iki ayrı kemiğin kaynamış olmasıdır. Sürüngenlerde çoğu zaman bu kemikler ayrı değildir. Archaeopteryx, bu bakımdan da kuşlara benziyordu. Parmak anatomisi de kuşlar gibiydi. Ama fosile "tam bir kuş" demek de mümkün değildi, çünkü kuşlarda olanın aksine, kemikli bir kuyruğu ve sürüngen gibi pençeleri vardı! Anlayacağınız, bu fosilin bulunmasıyla birlikte bilim camiası, ilk zorlu testiyle yüzleşiyordu: Evrim Teorisi'nin gücünü ve önemini anlayacaklar mıydı?
Çoğu bilim insanı için bu fosil fazlasıyla yeterli bir kanıttı. Ama günümüz akademisinde de olduğu gibi, o dönemde de "çekememezlik" ve "kıskançlık", bilimin, kimi zaman bilim karşıtı gericilerden bile güçlü olabilen bir düşmanıydı. Ve Darwin'in düşmanlarından birisi, biraz fazla güçlüydü:
Sir Richard Owen.
Dünyaca ünlü İngiliz biyolog, karşılaştırmalı anatomist, paleontolog. Günümüzdeki magazinsel anlatım ile, adeta "fosillere fısıldayan adam". Öyle ki, "dinozor" sözcüğünü icat eden kişi. Ve hepsinden önemlisi, İngiliz Doğa Tarihi Müzesi'nin babası. Dünya'nın en kıymetli fosil arşivinin efendisi...
Owen aslında Darwin'i severdi. Richard Owen, canlılığın özel olarak yaratılması gerektiğine inanan bir doğa bilimciydi. Darwin de kendisi gibi dindar bir adamdı. Meşhur Beagle yolculuğuna, bir nevi "yaratılışı ispatlamak ve bilimsel bir temele oturtmak için" binmişti. Dedesi Erasmus Darwin, türlerin değişebileceğini söylese de, Darwin ona katılmıyor gibiydi.
Aslında Owen, canlılığın oluşumunun bilimsel perspektiften analizine özellikle kafa yormaya başladığı 1840'lı yıllarda, canlılığın kendisinden önce gelen canlılıktan farklılaşarak oluşabileceğini kabul etmeye başlamıştı. Buna rağmen bunun teorik altyapısının geliştirilebileceğini pek düşünmüyordu; belki de canlılığın nasıl yaratıldığına dair bilgilerimizin eksik olmasından ötürü bu tarz bir sonuca varıyor olabileceğimize inanıyordu. Ama işler, Owen'ın sandığı gibi gitmedi. Darwin Dünya'yı gezdikçe, türlerin hiç de sabit olmadığını, nesiller içinde değişebildiğini, bulundukları bölgelere göre türleşebildiğini gördü. Galapagos ve Arjantin'de gördükleri, Darwin'in hayatını ve dolayısıyla bilim tarihini kökünden değiştirdi. Türler, net bir şekilde sabit değildi. Şu anda var oldukları son halleriyle, yoktan, birdenbire yaratılmamışlardı. Kademeli ve birikimli bir şekilde, atasal formlardan evrimleşerek var olmuşlardı ve halen de evrimleşiyorlardı!
Bu, Owen'ı, Nazım Hikmet'in deyimiyle "çekilmez bir adam" haline getirdi. Darwin'i kıskanmaya ve çekememeye başladı. Ve kısa bir süre sonra, Darwin'in eski dostu, bir anda düşman oldu. Zaten az önce de bahsettiğimiz gibi, Evrim Teorisi bilim camiasında yer edene kadar, camiayı ikiye bölmüştü. Owen, tarafını seçti: Evrim karşıtı oldu.
O güzelim saygın bilim insanı, "anonim" olarak yazdığı Türlerin Kökeni eleştirisinde, tam bir bilim düşmanı kesildi. Darwin'in birçok açıdan desteklenen argümanlarına bilimsel yanıtlar vermek yerine, Darwin'e destek veren biyologların akademik kariyerlerine, bilgi düzeylerine, yaklaşımlarına saldırmayı seçti. Onları "Darwin'in müritleri" olarak isimlendirerek aşağılamaya çalıştı. Teoriyi destekleyenleri "ileri görüşlü olmamak" ile itham etti. Evrim Teorisi'nin ilanını, "bilimin kötüye kullanımı" olarak değerlendirdi. Teoriyi, bir bütün olarak "dinsizlik" ile eş tuttu. Öfkeliydi... Çok öfkeli...
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Elbette, gerçekler karşısında kimse duramaz. Buna, bilim insanları da dahildir. Bilim insanı, gerçekleri bilme konusunda özel bir yetkiye veya üstünlüğe sahip değildir. Bilim insanları, ve dolayısıyla bizler gibi bilim anlatıcıları, bilimsel gerçekleri tarafsız bir şekilde ortaya çıkarmak ve halka aktarmak ile yükümlüdürler. Dolayısıyla bir kişi "bilim insanı" diye, gerçekleri eğip bükme yetkisine sahip değildir.
Gerçekten de, Evrim Teorisi'nin gücü tüm bilim camiasında sadece birkaç yıl içinde hissedilmeye başladı. Biyologların çoğu evrimin bilim için önemini fark ediyordu. Owen ise, kaybetmeyi bir türlü hazmedemiyordu. Aslında Owen, zaman zaman yazdıklarıyla Darwin'in teorisine karşı yumuşak tavırlar sergilediği de oluyordu. Örneğin bir yazısında Owen, Türlerin Kökeni'nin "canlı türlerinin oluşumuyla ilgili olarak o güne kadar yayınlanmış en iyi açıklamayı sunduğunu" belirtmişti. Fakat en büyük endişesi, bu teorinin insanın var oluşunu "canavarlaştırabilecek" olmasıydı. Darwin, onu ve benzerlerini memnun etmek adına sıklıkla evrim yasalarının, daha üstün bir güç tarafından konmuş yasaların bir sonucu olduğunu söylese de, Owen ikna olamıyordu. Adeta "sebepsizce öfkeliydi. Ve bu öfkesi, yıkıma dönüşecekti.
Gücünü kullanarak Evrim Teorisi'nin gelişiminin önünü kesmeye çalıştı. Darwin'in "türlerin kökeni sorununu incelemeye yetkisi" olmadığını ima eden metinler yayınladı. Teorinin en büyük destekçilerinden Joseph Dalton Hooker'ın botanik koleksiyonuna verilen devlet desteğini 1871 yılında durdurmakla tehdit etti. O fosil ustası, sırf inadından, bariz bir şekilde hatalı olmasına rağmen, Ocak 1863'te Darwin'in teorisini bizzat doğrulayan yarı-kuş, yarı-dinozor olan Archaeopteryx fosili Doğa Tarihi Müzesi'ne getirildiğinde bu türü doğru düzgün analiz bile etmeksizin "sıradan bir kuş" olarak niteledi; Archaeopteryx'e "tartışmaya yer olmayan ve bariz bir şekilde bir kuştur" deyip geçti. Evrim Teorisi ve türlerin değişebildiği gerçeğinin ortaya çıkarılması açısından önemini görmezden geldi.
Evrime düşmanlığı büyüdükçe, bilimsellikten kopmaya başladı. İnsanı, "Memeliler Sınıfı"ndan ayrı bir sınıf olarak kategorize etmeye kalktı. Bunu destekleyen tek bir biyolog dahi yoktu. Her ne kadar bilime büyük katkılar sağlamış bir girişimci ve bilim insanı olsa da, öfkesi bilimsel gerçeklerin önüne geçti.
Tüm bu "çirkefliği", ona pahalıya mal oldu. Zooloji Cemiyeti Konseyi, Thomas Huxley gibi evrim destekçilerini bünyesine almaya başlayınca, Owen ve bilim karşıtı görüşleri giderek dışlandı. Hele ki bir makalesinde, kendisine 4 sene önceki araştırmasında yardım eden bir biyologa gerekli krediyi vermediği gerekçe gösterilerek, Zooloji Cemiyeti'ne ve Kraliyet Cemiyeti'ne üyeliği iptal edildi. Sonradan da, Kraliyet Cemiyeti Konseyi'ne aday oldu, ama seçilmedi. Gerekçe olarak, "bilerek ve bilinçli şekilde yalan söylemesi" gösterildi.
Darwin'in kendisi de teorisinin felsefi etkileri ile boğuşuyordu. Ama eski dostunun kendisine böylesine nefret duyuyor olmasından hiç memnun değildi. Owen'ın dinmek bilmez öfkesini ve saldırganlığını, "Kindarca, aşırı kötücül, akıllıca... ve son derece zarar verici." olarak değerlendirdi. O da, anlaşılır bir şekilde, Owen'a karşı nefret beslemeye başlamıştı. Başlarda bundan utanç duyduğunu yazsa da, sonradan bu duyguyu kabullendiğini belirtiyor. Darwin, her ne kadar onu alttan almaya çalışsa da, bu yenilmez öfke karşısında pes ederek şunları söyledi:
Bugüne kadar Owen'a karşı duyduğum nefretten her zaman utanmıştım. Ancak artık, bu nefret ve tiksinme duygusunu hayatımın bu son günlerine dek dikkatlice besleyeceğim.
İşin en acı tarafı ise bunların hiçbiri değildi. İşin en acı tarafı şu: 1840'larda, yani Türlerin Kökeni'nin yayınından 19 sene önce, Owen türlerin evrimsel bir süreç sonucu var olduğu sonucuna kendi başına varmıştı. Bunu izah edecek teoriler geliştirmeye çalışıyordu. Öyle ki, 1849 yılında yayınladığı Nature of the Limbs, yani Uzuvların Doğası başlıklı kitabında, türlerin değişebileceğini ima ettiği için kendisi de eleştiri oklarının hedefi olmuştu! Yani Richard Owen, evrimsel değişimi öngörememiş biri değildi... Fosillerden örnekler vererek atların evrimleştiğini Darwin'den önce anlatmıştı. Hatta 1854 yılında İngiliz Derneği'nde verdiği bir derste, yeni keşfedilmiş bir hayvan olan gorillerin asla insana evrimleşemeyeceğini söylemiş; ama insanların benzer maymunlardan evrimleşmiş olabileceği olasılığını göz ardı etmemişti.
Darwin'i çekememe nedeni 2 açılıydı: İlki, Darwin'in Owen'ın canlıların değişimiyle ile ilgili ileri sürdüğü bazı açıklamaları teorisine dahil etmemesiydi. İkincisi ise, çığır açacağı belli olan bu teoriyi kendisinin keşfedememesi, avcunun içinden kaçırmasıydı. Owen, Darwin'in aksine, korkularına yenik düşmüştü. Robert Chambers, Yaratılışın Doğal Tarihinin Kalıntıları isimli kitabını anonim olarak yayınlayıp, içinde türlerin bariz bir şekilde değiştiğini savunması sonrasında, Richard Owen dindar halkın yazara ve evrime karşı tepkisini gördü ve halka açık şekilde evrimi dile getirmekten korktu. Belki de bu korku, elinin altında Dünya'nın her yanından aşırı kıymetli fosiller olan Owen'ın Evrim Teorisi'nin babası olmasının önünü kesti, kim bilir? Bu da bizlere ders, kulağa küpe olsun.
Uzun lafın kısası... Evrim Teorisi Darwin'in sarı saçına mavi gözüne bilim camiasında kabul görmedi. Akademinin en öfkeli tartışmaları ve bilimsel camianın en sert eleştirilerine karşı koymayı başardığı için kabul gördü. Hiçbir denemede yanlışlanamadıkça kabul gördü. Dolayısıyla evrimsel biyologların gizli bir cemiyetmiş, bilim camiasında evrimi kabul etmeyenlere baskı kuran "paralel bilim" varmış gibi iddialar, bariz bir şekilde gerici akımların retorikleridir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 9
- 6
- 5
- 4
- 4
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- J. W. Gruber. Owen, Sir Richard. (5 Ocak 2006). Alındığı Tarih: 9 Mart 2019. Alındığı Yer: Oxford Dictionary of National Biography | Arşiv Bağlantısı
- F. of Darwin. Sir Richard Owen: The Archetypal Villain. (9 Mart 2019). Alındığı Tarih: 9 Mart 2019. Alındığı Yer: Friends of Darwin | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Richard Owen. (7 Mart 2019). Alındığı Tarih: 9 Mart 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 11/12/2024 22:20:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3139
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.