En baştan söylemek gerekir: Bu yazı spoiler içermektedir... Oppenheimer, çekilmeye başlandığı günden itibaren büyük sükse yaratmış ve beklentiyi gün geçtikçe kamuoyunda arttırmış bir film. Bu kadar beklentiden kaynaklı filme gitmeden önce ne bir yazı okudum, ne de fragmanını izledim. Bu yüzden de beklentim, II. Dünya Savaşı ile ilgili bir film çıkacağı iken, muazzam bir biyografi filmine şahit olduğumu söyleyebilirim. Aldığım mühendislik eğitiminden ve kuantum fiziğine merakımdan (ikisinde de maalesef... Daha fazla göster
En baştan söylemek gerekir: Bu yazı spoiler içermektedir...
Oppenheimer, çekilmeye başlandığı günden itibaren büyük sükse yaratmış ve beklentiyi gün geçtikçe kamuoyunda arttırmış bir film. Bu kadar beklentiden kaynaklı filme gitmeden önce ne bir yazı okudum, ne de fragmanını izledim. Bu yüzden de beklentim, II. Dünya Savaşı ile ilgili bir film çıkacağı iken, muazzam bir biyografi filmine şahit olduğumu söyleyebilirim.
Aldığım mühendislik eğitiminden ve kuantum fiziğine merakımdan (ikisinde de maalesef ki yüzeysel bilgilere sahibim) filmde geçen isimlere aşinaydım. Bilime yön vermiş isimleri ekranda konuşurken görmek beni her zaman heyecanlandırmıştı.
Filmin bilimsel kısmını irdeleyecek kadar bilgim olmasa da, filmde bunları sade ve basitleştirmiş olarak seyirciye aktardıklarını düşünüyorum. Yine de anlamayan olacaktır fakat, anlamadıkları kısımlar filmin bütününe çok etki etmeyecektir.
Trinity sahnesi, beni gerçekten çok etkiledi. Görüntü geldikten sonra sesin geleceğini bilip, heyecanla o sesin beklenmesi gerçekten çok güzeldi. Film bence sahneler ve çekim konusunda başarılı bir yapımdı.
Senaryonun gerçek hayat ile örtüşmeyen bazı kısımları olduğunu birkaç yazıdan okudum fakat kurgusal yapıda bunların çok önemli olduğunu şahsen düşünmüyorum. Net bir belgesel olmadığından, böyle bir kaygıya muhtemelen düşülmemiştir.
En çok etkilendiğim kısım ise senaryo sahneleri oldu. Trinity yapılıp, Hiroşima haberi geldikten sonra filmin biteceğini veya kameraların Japonya'ya döneceğini varsayarken, filmin başından beri ara ara verdikleri sorgu sahnelerine tam dönüş yapılması ve olayın tamamen anlaşılması muazzam olmuş. Burada Robert Downey JR.'ın oyunculuğuna değinmeden de geçmemek lazım.
Film içerisinde hem senaryo hem de Einstein sahneleri ile bir gizem yaratılmış, sonunda da bu gizem çözülmeye başlanmıştı. Einstein ile Oppenheimer'ın yaptığı konuşma da bence en vurucu yeriydi. Filmden "atom bombası kötüdür" gibi bir sonuç çıkarmaktansa, Oppenheimer'ı ikna etmek için uğraşanların, atom bombası ile övünenlerin, yıllar sonra Oppenheimer'ın güvenliğini veto edenlerin ve yine yıllar sonra Oppenheimer'a ödül verenlerin aynı kişiler olması çok güzel anlatılmış.
Şahsi görüşüm, filmi eğer bir bilim filmi gibi izlerseniz, çok tatmin olmayacaksınız. Ben filmi izlerken kendimi hep farklı farklı karakterlerin yerine koydum. "Ben olsaydım napardım?" diye düşündüm. Bu da farklı bakış açıları yarattığı için filmden keyif aldım.
Dipnot: Filmi sinemada izlerken, film takılı kaldı. 10 dakikalık bir sürecin ardından kaldığımız yeri anlatabilmek için filmi ileri ve geri sardırdık. Daha önce kimseye oldu mu bilmiyorum ama bu olay yüzünden de film benim için özel bir yere sahip :)