YALNIZLIĞIN GÜCÜNÜ KULLANMA ERDEMİ: ZENON PARADOKSU
Eğer 1'le başlarsan, yolun yarısında kalırken; kuvveti katlayınca geri 1'e ulaştıran paradoks.
Atalarımızın dediği meşhur ve benim çok sevdiğim bir söz vardır: Hareket, berekettir. İnsan, doğası gereği üretmeye, ürettikçe var olmaya ve devam etmeye mahkumdur. Hatta öyle ki bu mahkumiyet doğamızın bize sunduğu en erdemli, en güzel ödülü olabilir ancak bu dönemde pek çok tüketim alışkanlığına karşı içimizi kemiren, bizi oldukça depresyona sokan, düşünceler içinde kaybolmamıza sebep olan bir süreklilik alışkanlıklarımızdandır.
Bir danışman olarak her zaman ispatını gördüğüm konulardan biri de bu. Bir insan ürettiğinde, konuştuğunda, paylaştığında, öğrendiğinde yaşama devam etme ve yaşamak ile sınanma durumu ortaya çıkar. İlişkiler, dersler, işler, doğal afetler bir hareketle başlar ve sonsuz bir döngüyü size geri getirir. Aslında sunduğunuz tepki dünyanızda bir etki halini alır. Zenon paradoksu hakkında kafa karıştıran çeşitli problemler gördüm. Gördükçe merakımı tetikleyen sonsuz bir döngü içinde yolu yarılayıp durmamız mı anlatılıyor yoksa yolun sonuna asla varılamayacağı mı gösteriliyor diye merak ettim. Yolun sonu şu: istediğiniz şeylere ulaşma, hayallerinize kavuşma, beklenenin yaşanması ise ne yazık ki bu paradoksun bir cevap vermesi mümkün olmuyor. Nedenini çok basit bir cevapla anlatabilirim çünkü biz beklenenin olmasına değil doğamız gereği beklenen için yeterince çaba gösterip, çabalar toplamayı arzularız. Yolun sonuna varmak bir başarı olsa da yolu gitmek, yola çıkma cesareti göstermek, yola çıkacak gücü toplamak ve başlamak, bize yolun sonundaki başarıdan daha tatmin edici sonuçlar doğurur ve bu sonuçlar içinde aslında bir son değil başlangıçlar da gizlidir. Ancak Zenon Paradoksu bize 1 ile başlayıp, kesirlerle devam ederek yani tam bir başlangıç noktasından son başlangıç noktasına gitmeye başlamanın içinde hep yarımsal-kesirsel ifadeler mevcut der. Yani ulaşmayı hedeflediğin B, aslında her zaman tam sonuç vermez demektedir.
Bu bir iddiadır. Matematiğin muhteşem bir bilim dalı olduğunu, her inançta da bir karşılığı olup doğaya hayran bıraktırdığını kabul edip tekrar paradoksu psikoloji ile birleştirirsek çok ünlü bir çift terapisi bir insanın kaderi, ötekiyle varolur der. Öteki ise başka bir insandır. İlk ilişkiyi ve bağı kurduğumuz bir anne, baba, evlat, arkadaş, öğretmen, komşu, eş... İnsan, ötekiyle var olur. İlişki kurdukça tamamlanır demektir bu. Zenon'da da şu durum vardır problem iki ile katlanır sonuca ulaşılmak için sabırla sonsuz paradoksu 2 katı ile çözümlemeye çalışırsanız sonuç 1 eder.
Şimdi gelelim insana. Matematiği ile psikolojisiyle varolduğu yaşama gelince hem matematiğinde, hem sanatında hem de psikolojisinde insan, tekil değil çift varlıktır. Konuştukça dünyayı tanıyan bir bebek gibi. İlk olarak anlamsız kelimeleri pekiştire pekiştire örneğin "ba-ba-ba" veya "ma-ma-ma" diyerek; 2 aylıkken anne kucağında sadece annesiyle uzun süreli göz teması kurarak var olduğu ihtiyacını hisseden bir varlıktır insan. Annenin kalp atışıyla hayata dönebilecek kadar derin bir bağ arayışı ile hikayelere imza atacağımız dünyaya geliriz. Ağlama ise bir tepkidir, varolduğuna dair. Duyulmak da görülmek de temel ihtiyaçlarıdır bir bebeğin çünkü insanın doğası rahimdeyken bellidir. Aslında matematik dediğimiz, felsefe dediğimiz, inanç dediğimiz şey de doğadır. Doğa bize gereklilikleri gösterir.
Paradoks tekil bir güçten hep yarım sonuçlar gösterir ancak çift bir gücün veya ortak bir paydanın bizi tam bir sonuca ulaştıracağını söyler. İnsan da böyledir. Bu yüzden şuan ki olanlara baktığınızda gördüğünüz şey "doğasını unutan bir insanın" çırpınışları olabilir. Şiddet olaylarının artışı, kötü ve buraya yazamadığım boğazımı düğümleyen olaylar, ilişkiler büyük bir kaybolmuşluğun resmi değil mi? Sürekli tüketen, tükettikçe de kaybolan ve üretmenin de vermenin de değerini yitirmiş bir insan tablosunda depresyon, yalnızlık, şiddet ve daha kötücül vakalar meydana gelmesi de doğal değil mi? Özündeki potansiyelin enerjisini bastırmış, sevgiden yoksun kalmış, yalnızlaştırılmış, bütünleşememiş, tamamlanamamış hangi insan sağlıklı ilerleyebilir biri tarafından karanlıkta dahi görülmediği sürece?
Bir elin sesi, iki elin nesi var sözü belki basit kaçacak ama bu paradoks, belki de yaşama tutunma açısından bir cevap verebilir. Bir nihai sonuç beklemeyi değil de nihai sonuç içinde sonuçlar var etmeyi isteyen her insan gibi bazen düşmek, kaybolmak ya da yorulmak veya bir başkaları tarafından anlaşılmamak elbette yaşanılacak... Yara alınmadan deri iyileşmez, deri altında gizlenen iltihaplar dışarı çıkmadan deri sağlığına da kavuşamaz. O yüzden bir şey için umutsuz olmak, yapılacak en basit harekettir. Bir hayatı var edebilmek adına umutsuzlukla ilerlemek kendinize yapacağınız en kötü harekettir. Dağılmak aynı zamanda toparlanmaktır. Yolun bir noktasında bir destek, bir ışık size nihai sonuç için bir ışık olabilir. Önemli olan ilerlemek için kararlı olmak çünkü kararlılık sonsuz paradoksun içinde size çeşitli sonuçlar var edebilir. Çeşitli sonuçlar da bir başlangıcı var eder. İşte paradoksu bu güzel hale getirmek de sizin destek için, anlaşılmak için size ulaşılmasına izin vermekte istekli oluşunuzla ilgili daha doğrusu kendinizi anlamaya, tanımaya istekle hareket edince paradoks güzellikler var ettirecektir.
Yaşamak için illaki üretmeye, keşfetmeye, sevmeye, bilmeye, sormaya, cevap vermeye gönüllü herkese,
sevgilerimle.
Ayşegül.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 12:44:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18927
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.