VATANDAŞA DOKUNACAK HASSAS BİR EKONOMİ-POLİTİK TÜRK KALKINMASINI GERÇEKLEŞTİREBİLİRE BENZİYOR

!!ARILAR BALINI İSTİYORA BENZİYOR!! (!!SİYASET YOK VATANDAŞIN CEBİ VAR!!)

'' Hocam '' ithal ikameciliğe'' Veysel Ulusoy hoca doğrusundan yapıldığında çok yararlıdır diyor; googladığımda ithal ikameciliği bu terime dair hep havada tanımlamalara ve açıklamalara rastlıyorum; sanırım Özal ithal ikmameciliği ihracatçılıkla süsledi ve yine sanırım Türkiyemize en iyi uyan ihracat kapasitesi olan bir ithal ikamecilik ama mecburen ilk zamanlar teknolojiyi tam öğrenene kadar ya da belki de daha sonra bile öyle olması daha ekonomik olacağı için '' montajcılık'' katsayısı yüksek bir üretim. Veysel Ulusoy hocadan okuduklarımdan çıkardıklarım tabi, genel görüşü falan uyar uymaz ama dertli iyi niyetli olan sayılı muhalefet cephesinden bir insana benziyor, her neyse kişiler ve çakma muhalefet de çok da ilgi alanım değil :). Nedir sayın hocam bu ithal ikamecilik tam olarak, ihracatçılığa kötü bir alternatif midir, tam olarak uyuşamaz ve birbirine eklemlenemez şeyler mi ithal ikamecilik ve ihracat?? NOT : 20:26 dayım, dinlemeye devam ediyorum..''

'' Limon gibi değerli bir şey regülasyonlardan ötürü para etmemeye başladı; Adana-Mersin çiftçisi sökecek limonu, tebrikler (!) halbuki ihracatın önünü fiyat kontrülü amaçlı kesmeye çalışmasalardı zamanında belki limon piyasası bu hale gelmezdi, belki tek sebep bu değildir orası ayrı ama şuna dikkat çekmek istiyorum, biz Çukurovalılar salak değiliz, elitist elitist hayatımıza karışılmasın, neyin para edebileceğini genel itibariyle kestirebiliriz, zehir gibi de tüccarlar var limonu dünyanın her yerine satabiliriz, hatta modern çiftçiler-gençler kafayı bozsa vize olsa Avrupa'da iş bağlar iki güne sonra geri gelir, bu rahmetli Özal'ın önünü daha yeni açtığı liberal ekonominin daha ilk yıllarından beri var, rahmetli Nasrullah Ayan o yıllardaki ortamı '' Borsa Kralı'' kitabında anlatıyor; nasıl cesur bir girişimci olduğunu, aslında Avrupaya vs. tatile gider gibi gidip nasıl işler bağladığını, zaman zaman talihsizliklerden ve de belki de bazen tecrübesizliklerden ve de kurdaki hareketten teknik iflaslara uğradığını veya karşı tarafı bilmeden mağdur ettiğini anlatıyor bu kitapta.. '' Naylon fatura'' olayında Türkiye'nin kaybederek öğrendiğine değiniyor, '' kaçak'' bir durum oluştu ama bu durum Türkiye'ye ihracatı öğretti diyor, amaca düşe kalka ulaşılmış bir şekil sonuçta, şimdi ise liberal-sanayi devrimi zihniyetini yakalayacak daha hızlı bir felsefi gelişim lazım sanırım Türkiyemize, ekonomi-kalkınma bağlamında; çünkü potansiyel var, çalışkan insanlar var hatta vizyoner insanlar da iyi niyetli aydınlar da var ama her türlü piyasa ve fikri alan vasatlara kalıyor. Sanırım bu kaliteli donanımı çalıştıracak kaliteli bir yazılım lazım; Özal gibi Demirel gibi deve dişi adamların modern versiyonları ya da sayın Cumhurbaşkanımızın profilindeki siyasetçilere eşlik edecek kaliteli kadrolar lazım. İki durum birbirine eklemlense ne ala, en alası olur tabi bir de bu donanımı çalıştıracak yazılımın - belki de icat edilebilecek yeni manasında- '' modern'' ve elitist olmayan sivil toplum faaliyetleriyle barışık olması gerekebilir, kalkınmaya ve diğer güzel ülkü ve hikayelere halkı dahil etmek unutuldu nerdeyse.. 1:11:07 deyim izlemeye devam ediyorum.. ''

'' 1:18:35 deyim Uğur hocamıza bir örnekle ufak bir katkı; devlet memurları ek iş yapamaz; .çiftçilik-fikri mülkiyet dışında, şirkete ortak olur ama müdürü vs. olamaz vb. şu kötü youtube faaliyetinden belki ülkemize mikro bağlamda hizmet-ihracat katkısı yapacağım kendi çapımda eğer ki belki çok daha verimli bir hale getireceğim, belki de hem çok daha fazla dolar çekeceğim ülkemize, tabi bunu etik kurallar dahilinde ve memuriyetimi olumsuz manada çıkar sağlama amacıyla kullanmadan yapacağım.. Benim gibi milyonlarca insan var ve her ne kadar mikro ihracat faaliyeti gibi gözükse de binlercemiz çok verimli ticari ekonomik faaliyetler kurabilecek belki de.. Kafamda bir sürü ek iş faaliyeti oluyor ama memurum diye '' fırsat eşitliği'' mevcut mevzuat tarafından benden esirgeniyor. Bu devasa bir güçlü bir organizasyon haline gelmiş Türk devleti ve bürokrasi aygıtımız benim gibi sıradan insanların hayatına iyi manada dokunabilecek kadar hassaslaşmalıdır; ben sıradan bir insanım ama Türk vatandaşıyım ve çok değerliyim!.. izlemeye devam..''

'' 1:40:26 dayım; borcu borçla kapatan bireyler idare eder birkaç yıla batar-iflas eder; belki devletler gibi büyük yapılar on yıllar içerisinde iflas ediyor; aslında toplumlar gibi büyük organizasyonlar için on yıllar bireylerin bir kaç ayına bile denk gelebilir; demem o ki yıllar yıllar geçtikte ülkemizdeki ekonomik faaliyetler üretim odaklı hale gelmeli mesela gesler ve resler (santraller) 7 şer yılda bildiim kadarıyla kendini amorti ediyor, şimdi 7 bir insan için çok uzun vade hayatından yedi sene!... Ama aynı 7 sene Türk halkı için tarihini de hesaba katarsak hiç bir şey değil. Yani verimliliğini bir kenara koyup ayrıca tartışmak gerekirse Türkiye'nin her yeri neden her yerini Güneş paneli tarlaları kaplamaz?? Hatta bu tarz aksiyonlar hele ki Türkiye'nin ihtiyacı olduğu enerji örneğindeki gibi alanlarda pozitif şekilde dünyadan ayrışabilirsek bu '' yavaş'' gibi aktığı zannedilen zaman dilimlerinde; Türkiye borç döndüren bir dünyada alnı açık şekilde avantajlı bir durumda ayrışabilir bile...''

'' 1:47:09 hatta sanırım Türk borsasında KAP a gönderilen bilançolarda '' ertelenmiş vergi geliri/gideri'' diye adlandırılan şey bu, yani anladığım kadarıyla, önemli bir fenomendir Türk Borsasında bazı adamlar utanmadan hisseyi pazarlarken milyarlarca lira '' ertelenmiş vergi gelirini'' normal bir şeymiş gibi sunar, biraz yüzeysel ya da daha o bilgiye ulaşmamış amatör borsacılar da düşer bu duruma, geçenlerde büyük bir enerji dağıtım firmasında yaşanmıştı bu, benim mantığım almayınca biraz bakmış araştırmış ve bu fenomeni kavramıştım.. Yani sadece normalde güvenilir-lisanslı bir borsacının sosyal medyada dediğine kansan abanır binlerce lot bile alabilirsin bu hisseden.....''

'' Şimdi Uğur üstadım bu yazacağım bir soru olarak çünkü bu konuda yeterli entelektüel kapasitem yok bir çok insan da çıkamayabilir bu sorunun içinden sanırım: itibari para ile mal para avantaj ve dezavantajları; itibari para ne kadar bol bir kaynağa kote olsa bile ne kadar ekonomik büyümeyi karşılayabilir ya da kalkınmada sermaye biriktirmeye ne kadar yarayabilir; bu dediğim çok tehlikeli farkındayım ama birilerinin kafasına vura vura onları gizliden gizliye soya soya değil de mal para sermaye birikimini nasıl kolaylaştırabilir ya da ekonominin çarkları için ne kadar verimli bir yağ olabilir?? İtibari para özellikle Türkiye gibi ülkeler için bir araç gibi; '' kestirme yollar için'' ama hızlı kalkınmaya çalışacağız-günü kurtaracağız diye de itibari paranın kestirme yolları çıkmaz sokaklara çıkabilir de ; Türk sanayisini pandemiden ve kronik yapısal problemlerden savunmak için enflasyon kullanıldı ama şimdide enflasyon yapışkan bir hal aldı, bu durumda akla gelen direkt iki seçenek şunlar olabileceğe benzemiyor mu: mal parayı bir çok mala ve rasyoya bağlamak ki anca bu şekilde Türkiye gibi dimanik bir ülkeye dinamik bir araç olabilsin ama bununla birlikte bu kadar rasyoya da sepete de bağlayınca yine manipüle edilebilir bir halden nasıl korunabilecek sorusu akla gelebilir, diğer ikinci seçenek itibari paranın arzını sivil toplum faaliyetleriyle-vatandaşın ağırlığını koymasıyla-yapıcı muhalefetle frenlemek.. Misal Türkiye'nin enflasyona ne yazık ki ama ne yazık ki ihtiyacı vardı ama şimdi ev fiyatları konusunda; ikinci üçüncü evden sonra vergi konulmasını boş tutulan emlağa vergi konulmasını vatandaş sivil toplum faaliyetleriyle talep edemez mi? Tarımsal üretimin artmasını talep edemez mi, bu çok kolay olmamakla birlikte gıda enflasyonuna karşı güzel bir ilaç ama çok da popüler bir araç değil demek ki üzerinde TOGG kadar çok uğraşılmıyor. Bu gibi yapıcı aksiyonlarla mı enflasyon engellenebilir mal parayla mı?? Tabi sağlıklı ekonomik faaliyetlerin de gözetilmesiyle.. Araçlar önemli; sonuçlar ve Türkiyemizde sonuca ulaşmaya çalışırken sapılan yan yolların sağlığı ve vatandaşın cebi çok daha önemli olmalı, tabi en doğru yollar ya da menzili tamamlarken nasıl kestirmelerin kullanılacağı ve bunların topluma ne kadar zarar vereceği görüldüğü üzere çok kritik... Benim şahsen kafam çok karışık paranın durumu ile ilgili... Saygılar, iyi çalışmalar!...''