Türk Musikisi Ölmemiş Ve Unutulmamıştır
Salt Research
- Blog Yazısı
Türk Musikisi Ölmemiştir
Yazan: Vedat Turan Erdoğan
Türkiye’de son yıllarda sık sık dile getirilen üzücü bir kanaat var: “Türk musikisi artık yaşamıyor, gençler ilgilenmiyor.” Bu yargının ne kadar yüzeysel ve hatalı olduğunu ortaya koymak için, önce tarihimizin önemli bir kesitine bakmak gerekir.

Osmanlı’nın Son Dönemi ve Cumhuriyet Başlangıcında Musiki

Osmanlı’nın son iki yüzyılı, musikide hem süreklilik hem de dönüşüm devriydi. Klasik fasıl geleneği, zirve örneklerini vermeye devam ederken; Batı etkileri giderek daha güçlü bir biçimde hissedilmeye başladı. 19. yüzyıl ortalarında kurulan Muzıka-i Hümâyun, Batı tarzı orkestra ve nota sisteminin devlet eliyle kurumsallaşması anlamına geliyordu.
Bununla birlikte, klasik üslupta Tamburi Cemil Bey (1871–1916), virtüöz icrası ve özellikle taksim anlayışıyla bir doruk noktası oluşturdu. Aynı çağda daha az bilinen fakat bir o kadar kıymetli isimler de vardı: Hacı Arif Bey, şarkı formunda romantik ve lirizmi yüksek eserler verdi; Santuri Ethem Efendi, makam işlenişindeki zarafetiyle öne çıktı; Tamburi Ali Efendi ise ince saz musikisinin güçlü temsilcilerindendi. Bu dönem, ağır kâr ve beste formlarından uzaklaşılıp, daha çok şarkı ve fantezi formlarına yönelişin yaşandığı bir kırılma noktasıdır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bir yandan Darülelhan (daha sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı) ve Musiki Muallim Mektebi aracılığıyla Batı tarzı polifoni teşvik edilirken; diğer yandan meşk geleneği hâlen canlıydı. Bu geçiş döneminde, Refik Talat Alpman tambur icrasıyla, Tamburi Mesut Cemil klasik üslubun son büyük temsilcisi olarak, Udi Sami ise modern ud anlayışıyla dikkat çekti. Aynı zamanda Edgar Manas, Batı tekniğini Türk musikisine uyarlama çabalarıyla; Ali Rıfat Çağatay ise hem klasik musikide hem de millî marş bestecisi olarak dönemin ruhunu yansıttı.

Dolayısıyla, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş, bir yandan makam sisteminin bütünlüğünü koruma gayreti, diğer yandan Batı tonalitesi ve orkestrasyon anlayışının giderek artan etkisiyle “süreklilik içinde kopuş” dönemidir (Bardakçı, 1986; Behar, 2010).

Cumhuriyet Döneminde Yasak ve Kırılmalar

Cumhuriyet’in ilk on yıllarında, Batı müziğinin “modernleşmenin simgesi” olarak öne çıkarılması, Türk musikisinin geri plana itilmesine yol açtı. 1934 yılında çıkarılan bir kararla, devlet radyolarında Türk musikisi yayınları bir süreliğine yasaklandı (Tura, 1988). Amaç, toplumun “Batılılaşma” doğrultusunda hızlı bir dönüşüm geçirmesiydi. Bu politikaların uzun vadeli etkileri oldu; Türk musikisi devletin gözünde “geri” bir müzik gibi algılandı.
Buna rağmen, meşk zincirleri ve usta-çırak ilişkisi sayesinde gelenek kesilmedi. İstanbul’da, Ankara’da, taşrada ve hatta gurbetçi topluluklarda musikimiz yaşamaya devam etti.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Son 20 Yılın Krizi
Fakat asıl ağır darbe, son yirmi yılda yaşandı. Günümüzde genç kuşakların önemli bir kısmı, Türk musikisine dair neredeyse hiçbir bilgiye sahip değil. Hatta çoğu, bu müziği “yobaz” ya da “oryantal” bir eğlence kültürüyle özdeşleştiriyor. Bunun ardında yalnızca bireysel ilgisizlik değil, sistemli bir kültür politikası eksikliği vardır.
Amerikan popüler kültürü, yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada hegemonik bir güç hâline gelmiştir. Kültürel emperyalizm kavramı, burada tam anlamıyla geçerlidir: Popüler müzik endüstrisi, reklamlar, diziler ve sosyal medya aracılığıyla küresel bir standart dayatmakta; genç kuşakları kendi kimliğinden uzaklaştırmaktadır (Adorno, 1941; Frith, 1996).
Türk Musikisinin Evrensel Niteliği
Önemle vurgulanmalıdır: Türk musikisi yalnızca “yerel” değil, aynı zamanda “evrensel” bir sanattır. Makam sistemi, melodik zenginliği ve ritmik çeşitliliğiyle, dünya müzikleri arasında eşsiz bir yere sahiptir. UNESCO’nun “insanlığın somut olmayan kültürel mirası” listesine alınan Mevlevî âyinleri veya Âşık geleneği, bunun en açık göstergesidir.
Üstelik, Türk müziği denildiğinde yalnızca bugün popüler olan halk müziği anlaşılmamalıdır. Klasik Türk musikisi, tasavvuf musikisi, mehter, şehir şarkıları, roman havaları, hatta farklı etnik unsurların (Rum, Ermeni, Yahudi, Kürt, Laz vb.) katkılarıyla oluşmuş çok sesli ve çok katmanlı bir yapıdan bahsediyoruz. Yani, biz aslında bin yıldan beri “çok sesli” bir milletiz.

Sonuç: Türk Musikisi Ölmemiştir
Türk musikisi ölmemiştir. Sadece daha az duyulur, daha az tanıtılır, daha az öğretilir hâle gelmiştir. Bugün yapılması gereken, bu büyük mirası genç kuşaklara aktarmak için güçlü kültür politikaları geliştirmektir. Ancak o zaman, bu toprakların sesi yeniden hak ettiği değeri bulacaktır. (Sonraki yazımda buna dair bir Doktrin yayımlayacağım)
Kaynaklar;
Behar, C. (2010). Klasik Türk Musikisi Üzerine Denemeler. Yapı Kredi Yayınları. https://books.google.com/books/about/Klasik_T%C3%BCrk_mus%C4%B1kisi_%C3%BCzerine_denemele.html?id=awkLAQAAIAAJ
Tura, Y. (1988). Makam: Türk Musikisinde Ses Sistemleri. Pan Yayıncılık. https://www.academia.edu/29911912/T%C3%BCrk_Makam_M%C3%BCzi%C4%9Fi_Tarihinde_Ses_Sistemleri
Adorno, T. (1941). On Popular Music. Studies in Philosophy and Social Science. https://www.amherst.edu/media/view/91838/original/Adorno%2B-%2BOn%2BPopular%2BMusic.pdf
Frith, S. (1996). Performing Rites: On the Value of Popular Music. Oxford University Press. https://www.hup.harvard.edu/books/9780674661967
UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi. https://www.unesco.org.tr/Pages/126/123/UNESCO-Somut-Olmayan-K%C3%BClt%C3%BCrel-Miras-Listeleri
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/12/2025 12:16:07 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21378
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.