Tarihteki En Güçlü Kadın Savaşçılar: Kadınların Savaş Alanındaki İhtişamı (Son Bölüm)
"Amazonlardan - Jeanne d'Arc'a, Mitlerden Gerçeklere: Tarihin Unutulmaz ve Cesur Figürleri"

- Blog Yazısı
Ön Söz
Bu yazıda, tarihin farklı köşelerinden kadın savaşçılarının izini süreceğiz. Gerçekten var olmuş olan liderlerden, efsanevi figürlere kadar, kadınların savaş alanındaki yerini keşfedecek ve onların cesaretinin, toplumsal cinsiyet rollerine karşı verdikleri mücadelenin derinliklerine ineceğiz. Unutulmuş veya gözden kaçmış bu figürler, tarihin tozlu raflarında bir yer edinmeyi hak ediyor.
Önceki bölümlerin devamı ve son bölümü niteliğinde olan bu yazıyı okumadan önce, diğer iki bölümlük yazılarımıda okumanızı tavsiye eder, güzel bilgilenmeler dilerim sevgiyle kalın...
Önceki Bölümler
Bölüm I
Bölüm II
Önceki Bölümlerde
I. Bölümde: Mitolojik ve bir o kadar gerçekliği tartışılan Efsane Amazon Kadın Savaşçıları, Antik Yunan tarihçilerin yazdıklarıyla değerlendirip, Tomris Hatun’un kısaca hayatına bakmış, devamında Pers İmparatoriçesi Artemisia ile aydınlanıp, Arapların Kraliçesi ünvanı ile bilinen Zenobia ile ilk bölümü bitirmiştik.
II. Bölümde: Çin’in Efsane Kadın Savaşçısı Mulan Efsanesi ile başlayıp, Silla Krallığının nadide güzeli Kraliçe Seondeok ile devam edip, Kalkan Kız tabirli Viking güzeli ve savaşçısı Lagertha ve Fransızların kurtarıcısı ve aynı zamanda cahil laftası ile katledip ölümünün ardından Azize ilan edilen Jeanne D’Arc ile bölümü sonlandırmıştık.
Grace O’Malley (İrlandalı Korsan Kraliçesi)
İrlandalı ünlü bir denizci ve korsan lideridir. Aynı zamanda “İrlandalı Kraliçe” olarak da bilinir. İrlanda’nın batısındaki ‘Connacht’ bölgesinde doğmuş, genç yaşlardan itibaren denizle iç içe büyümüştür.
Tam adı Gráinne Ní Mháille olan Grace, 1530 yılında güçlü ve bölgedeki denizci lideri olan Eoghan O’Malley’in kızı olarak dünyaya gelir. Grace, denizciliğe olan ilgisini babasından almıştır. Babasının denizcilikte güçlü, bölgede söz sahibi ve lider olmasından küçük yaşlarda etkilenmiş ve babasının izinden gitmiştir. Küçük yaşta deniz yolculukları yaparak, denizde hayatta kalma ve savaş stratejilerini öğrenmiştir.
Grace O’Malley, bölgesinde güçlü bir lider haline gelerek İngilizlere karşı direniş göstermiştir. İngiltere’nin İrlanda’yı ele geçirmeye başlamasıyla birlikte, O’Malley ailesi de İngilizlere karşı bağımsızlıklarını savunmaya başlamıştır. Grace, büyük bir deniz filosuna sahip olmuş ve korsanlık yaparak İngliz gemilerini yağmalamıştır. Aynı zamanda ticaret yollarını da kontrol etmiş, İrlanda’nın bağımsızlığı için savaşmıştır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Grace, sadece bir korsan değil, aynı zamanda çok güçlü bir liderdi. İngiliz Kraliçesi I. Elizabeth ile de görüşme yapmıştır. Elizabeth ile yaptığı görüşmelerde, İrlanda’nın özerklik taleplerini dile getirmiştir.
Grace O’Malley’in öne çıkan özelliklerinden biri de cesareti, zekâsı ve stratejik düşünme becerisiydi. Hem erkeklere karşı liderlik yapabilen, hem de denizde güçlü bir komutan olarak tanınan Grace, İrlanda’nın ve Avrupa’nın en tanınmış kadın savaşçı ve korsan liderlerinden biri olmuştur.
Grace O’Malley, 1603 yılında 73 yaşında hayatını kaybetmiştir. Ölümüne dair kesin bir bilgi olmasa da, çoğu tarihçiler genellikle onun doğal yollarla öldüğünü öne sürerler. O dönemdeki yaşam koşulları göz önüne alındığında, ölümünün büyük ihtimalle yaşlılığa bağlı sağlık sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Grace, ölümünden önce son yıllarını İrlanda’nın batısındaki Clare Adası’nda geçirmiştir. İrlanda’daki ailesi ve takipçileri için önemli bir figür olmaya devam etmiştir. Onun bağımsızlık mücadelesi ve korsan liderliği, ölümünden sonra da İrlanda halkı tarafından unutulmamış ve bir efsane olarak yaşamaya devam etmiştir.
Ölümünden sonra, Grace O’Malley’in mirası sadece korsanlıkla sınırlı kalmamış, aynı zamanda kadınların gücünü, liderlik vasıflarını ve direncini simgeleyen bir figür olarak da tarih boyunca hatırlanmıştır.
Popüler kültürde etkisi, birçok romana, hikâyelere ve halk tarafından efsanelere konu olmuş ve hatta Pirates of the Caribbean (Karayip Korsanları) serisi gibi yapımlardaki kadın karakterleri canlandıran oyunculara dahi ilham kaynağı olmuş, edebiyat alanında ve toplumsal kadın hakları hareketlerinde sıkça adı anılmış ve yaşatılmaya devam edilmiştir.
Rani Lakshmi Bai (Hint Kraliçesi)
Lakshmi Bai, 19. yüzyılda Hindistan’ın Jhansi Krallığı’nın hükümdarı olan ünlü bir savaşçı ve liderdir. Rani of Jhansi olarak bilinir. Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesindeki en tanınmış kadın figürlerinden biridir. Hindistan’da bağımsızlık hareketinin sembollerinden biri olarak kabul edilir.
Lakshmi Bai, 1835 yılında Maratha kökenli bir ailenin çocuğudur. Maharaja’nın kızı olarak doğmuş ve çok genç yaşlarda oldukça iyi bir eğitim almıştır. Genç yaşta Jhansi Krallığı’nın hükümdarı Raja Gangdhar Rao ile evlenmiştir. Evliliğiyle Jhansi Kraliçesi olmuştur. Ancak, eşinin ölümünden sonra oğlu olmamış ve bu durum, sonraki olaylar için önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

1857 senesinde, Hindistan’da İngiliz Raj’ına karşı başlatılan büyük bir isyan olan tarihe Hint İsyanı olarak geçen isyanda Lakshmi Bai, isyanın önde gelen liderlerinden biri haline gelmiştir. İngilizlere karşı büyük bir direniş göstermiş ve halk tarafından bir kurtarıcı gözü ile bakılmaya başlanmıştır. İngiliz hükümetinin Jhansi Krallığı üzerindeki hak iddialarına karşı çıkmış ve direnişe liderlik ettiği gibi Jhansi Kraliçesi olarak Krallığa hükmetmiştir.
1857’de, İngilizler Jhansi’yi kuşatmış ve uzun süren bir kuşatmadan sonra şehri ele geçirmeye çalışmıştır. Lakshmi Bai, son derece cesur bir şekilde şehri savunmuş İngilizlere büyük zaitlar vermiş ve halkını bu direnişe ve savunmaya teşvik etmiştir. Ancak, sonunda İngiliz ordusunun gücü karşısında şehri kaybetmek zorunda kalmıştır.
Lakshmi Bai, şehir düşmeden önce şehrin halkının güvenliğini sağlamak amacıyla ayrılmaya karar vermiş ve savaşçılarıyla birlikte kaçmak zorunda kalmıştır. Fakat, Mayıs 1858’de savaşırken İngilizlere karşı büyük bir direniş gösterdiği sırada yaralanarak hayatını kaybetmiştir. Ölümünden sonra, Hindistan’da büyük bir kahraman olarak anılmaya devam etmiştir.
Rani Lakshmi Bai’nin ölümünden sonra, Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinin sembol isimlerinden biri olarak hatırlanmıştır. O, kadınların direnişteki rolünü simgelemiş ve bağımsızlık için savaşan bir kahraman olarak saygıyla anılmıştır. Hindistan’da bir kahraman olarak kabul edilen Lakshmi Bai’nin adı, birçok okul, anıt, ve caddeye verilmiştir. Ayrıca, onun cesareti ve mücadelesi, sonradan gelen bağımsızlık hareketlerine de ilham kaynağı olmuştur.

Popüler kültürde etkisi, Hint sinemasında(Bollywood) Rani of Jhansi adında sayısız filmlere ve dizilere konu olarak kahramanlık hikâyesini anlatmaktadır.

Nam-ı değer Rani of Jhansi, Hindistan’ın tarihindeki en önemli kadın figürlerinden biri olarak, güçlü liderliği, cesareti ve bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığıyla unutulmaz bir yer edinmiştir.
Nakano Takeko (Japon Savaşçı ve Samuray)
Auzi Hanlığı’ndan Japon Onna-bugeisha (Kadın Savaşçı) olan Nakano, Aizu Muharebesi’nde Japoncada naginata(mızrak) ile savaşmış ve muharebede bağımsız olarak savaşan, kadın savaşçı birliğinin liderliğini yapmıştır.
Nakano Takeko, Edo döneminin sonlarına doğru, Aizu Hanedanlığına bağlı bir samuray ailesinde dünyaya gelmiştir. 1847 yılında, Japonya’nın kuzeydoğusunda yer alan Aizu bölgesinde doğmuştur. Aizu, o dönemde Tokugawa Shogunluğu’na bağlı bir bölgeydi ve Batılı etkilerin karşısında, geleneksel feodal yapıyı korumaya çalışan bir yerdi.
Takeko, samuray gelenekleriyle büyümüş ve küçük yaşlardan itibaren savaş sanatları, kılıç kullanma, okçuluk ve dövüş sanatları gibi savaş becerileri konusunda sıkı bir eğitim eğitim aldı. Bu eğitimin büyük bir kısmı, samuraylık kültürüne sıkı sıkıya bağlı bir şekilde verilmiştir. Ailesi, geleneksel samuray değerlerine ve savaş sanatlarına büyük önem veriyordu. O da bir erkek gibi, savaş becerilerini öğrenerek büyüdü.

“1868 yılında, Meiji Restorasyonu sürecinde, Tokugawa Shogunluğu ile Imperyal hükümet arasında geçen Boshin Savaşı büyük bir iç savaş olarak Japonya tarihine geçmiştir. Bu savaşın temel nedeni, Japonya’nın Batı etkilerine karşı koymaya çalışan Tokugawa Shogunluğu ile, Batılılaşmaya ve modernleşmeye yönelen yeni yönetimi temsil eden Imperyal hükümet arasındaki çatışmaydı.”
Aizu bölgesi, Shogun’un taraflarının bulunduğu son kalelerden biriydi ve Aizu Hanedanlığı da Shogunluğun destekçilerindendi. Aizu Kuşatması, Boshin Savaşı’nın en önemli anlarından biriydi. Bu kuşatma sırasında, Aizu bölgesine karşı Imperyal hükümetin ordusu nüyük bir saldırı başlatmıştı.
Nakano Takeko, Aizu’daki bu kuşatmada büyük bir cesaretle savaşmış, Aizu Hanedanı’nın kadın savaşçıları arasında önemli bir figürü olmuştur. Özellikle, kılıç kullanma konusundaki yeteneğiyle tanınıyor ve erkeklerle aynı şekilde savaşmayı sürdürüyordu. O zamanlar, kadınların savaşlara katılması çok yaygın değildi, fakat Takeko, samuray ruhunu taşıyan bir kadın olarak geleneksel savaşçı kimliğiyle savaş alanında yerini almıştı.
Aizu Kuşatması sırasında, Nakanı Takeko, 1868 tarihinde bir çatışma sırasında ağır yarlandı. O dönemde, Japon samuray kültüründe, yaşam ve ölüm onurlu bir şekilde kabul edilirdi. Takeko, savaşın kaybedileceğini fark ettiğinde, son bir cesaret örneği göstererek savaşmaya devam etti.
Ancak, savaş sırasında büyük bir darbe alarak ağır yaralanmıştı. Takeko’nun son dileği, cesedinin alınmasıydı ama başının kesilmemesi için adamına talimat verdi. O zamanlar samurayların başlarının kesilmesi, onursuz bir ölüm olarak kabul ediliyordu ve Takeko, başının alınmamasını istemişti.

Takeko, bu savaşta 21 yaşında iken hayatını kaybetti, ancak cesareti ve güçlü karakteri nedeniyle Japonya’da bir efsane haline geldi. Öldükten sonra, Aizu bölgesinde kahraman olarak anılmaya devam etti.
Nakano Takeko’nun hikâyesi, sadece savaçılığıyla değil, aynı zamanda kadınların güçlenmesini simgeleyen bir figür olarak da önemli bi yer edinmiştir. Japonya’nın Meiji dönemi, toplumsal yapının değişmeye başladığı bir dönemdi ve Nakano Takeko gibi figürler, geleneklsel samuraylıkla modernleşme arasındaki geçişte önemli bir köprü oluşturmuştur.
Takeko’nun cesur bir kadın savaşçı olarak kabul edilmesi, kadınların tarihsel rolünün yeniden yorumlanmasını sağlamıştır.
Popüler kültüre etkisi, Takeko’nun hikâyesi ile Japon halkı ve dünya çapında birçok kültürde ilham kaynağı olmuş, birçok film ve kitaba konu edilmiştir. Ayrıca Nakano Takekoi Japonya’daki kadın savaşçıların bir sembolü olarak, kadınların cesaretini ve eşit haklara sahip olmalarını savunan bir figür olarak hatırlanmaktadır.
Nakano Takeko, Japonya’da tanınan en cesur kadın savaşçılardan biridir ve onun hayatı, sadece savaşçı kimliğiyle değil, aynı zamanda kadınların tarihsel güçlerini simgeleyen bir örnek olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Çanakkale’nin Maalesefki Unutulan KADIN KAHRAMANLARIMIZ
"Tarihteki Kadın Kahramanların İhtişamını anlatan bir araştırma yapıp, makale yazacağım ve o makaleye Çanakkale’nin Kahraman Meleklerinden bahsetmeyeceğim öyle mi? Kronolojik sıra ile sıraladığım için en sonuna denk gelmesi bende ayrı bir heyecan yaptı desem yeridir.
Bu güzelliklerle dolu vatanımızı savunurken şehit düşmüş tüm Ceddimizi ve Mehmetçiklerimizi saygı ve özlemle anıyor, Tüm Gazilerimize ise minnetlerimi sunuyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum."

Halime Çavuş
Çanakkale Savaşı’nda Halime Çavuşi savaşın en bilinen kadın kahramanlarımızdan biridir. Kendisi, Çanakkale’deki Seddülbahir bölgesinde gönüllü olarak cepheye gitmiş ve burada hemşirelik yapmıştır. Halime Çavuş, savaşın ortasında, hastların bakımını üstlenmekle kalmayıp, savaşan askerlerimize de cesaret vermiştir. Ayrıca, çok sayıda şehitlerimizin cenazelerini defnetmiştir. Halime Çavuş, savaş boyunca gösterdiği cesaret ve fedakarlıkla büyük takdir toplamıştır. Ruhu şâd olsun.
Kara Fatma Seher Hanım
Kara Fatma veya Fatma Seher Hanım, Çanakkale Savaşı’nda aktif olarak savaşan başka bir kahraman kadınlarımızdan biridir. Fatma Seher Hanım, savaş sırasında gönüllü bir hemşire olarak cepheye gitmiş ve burada birçok askeri tedavi etmiştir. Ancek en dikkat çekici özelliği, savaş alanına katılmak için askerî üniforma giyerek kendisinin de bir asker gibi savaşa katılmasıdır. Fatma Seher Hanım, Çanakkale’nin baş kahramanlarından biridir. Ruhu şâd olsun.
Nene Hatun
Nene Hatun, Çanakkale Savaşı’nda yer almasa da, halkımızın ve milletimizin kadın kahramanlık simgelerinden biridir ve özellikle kadınların savaşta yer alması gerektiği düşüncesiyle sıkça hatırlanıp anılmaktadır. Erzurum’un Erzurum Savunması’nda büyük bir kahramanlık gösterdiği için Çanakkale Savaşı’nda adı sıkça anılmıştır. Kahramanlık ve fedakarlık simgesi olmuştur. Ruhu şâd olsun.
Havva Ana
Havva Ana, Çanakkale’deki Seddülbahir bölgesinde, savaş sırasında askerlerimizin yemeklerini yaparak cepheye gönderidiği bilinmektedir. Gönüllü olarak cephede yer alarak, askerlerimize büyük destek vermiştir. Çanakkale’de askerlerimizin en zor zamanlarında, Havva Ana’nın yaptığı yemekler, askerlerimize moral kaynağı olmuştur. Ruhu şâd olsun.
Mehmetçik Anası (Ayşe Hatun)
Ayşe Hatun, savaş sırasında askerler için yiyecek ve ilaç taşımak gibi önemli görevler üstlenmiştir. Çanakkale’nin kıyılarında yer alan köylerden birinin sakinlerinden olan Ayşe Hatun, köyündeki diğer kadınlarla birlikte, cephedeki askerlerimize yiyecek ve yardım göndererek savaşın zorluklarını hafifletmiştir. Birçok kaynağa göre, savaşta yaralanan askerlerimize yardım etmiş ve hemşirelik yapmıştır. Ruhu şâd olsun.
Şehit Cevriye Hanım
Cevriye Hanım, Çanakkale Savaşı’nda gönüllü olarak cepheye gitmiş ve yaralı askerlerimize yardım etmek için elinden geleni yapmıştır. Savaşın en kritik anlarında bile soğukkanlılığını koruyarak, yaralı askerlerimizin tedavisini sağlamıştır. O dönemin şartlarında büyük bir kahramanlık örneği sergileyen Cevriye Hanım, cephedeki yardım faaliyetleriyle tanınmış bir kadınımızdır. Ruhu şâd olsun.
Zeynep Çavuş
Zeynep Çavuş, Çanakkale Savaşı sırasında cephedeki askerlerimizin moralini yüksek tutmak ve yaralı askerlerimizin bakımını yapmak gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Zeynep Çavuş, aynı zamanda cesur bir hemşire olarak savaşın zor şartlarında Mehmetçiklerimize yardım etmiş, savaşın sonunda da kahramanlıkla anılmıştır. Ruhu şâd olsun.
Son Söz
1915, Çanakkale... Bir yanda Türk Milletinin direncini simgeleyen kahraman Mehmetçiklerimiz, diğer yandan onların gölgesinde savaşın en zor koşullarında mücadele eden cesur kadınlarımız vardı. O yıllarda, soğuk, açlık ve kan içinde, Mehmetçiklerin yanında, birer melek misali görev yapan, yardımlarını bir an olsun esirgemeyen kadınlarımız, hem halkımızın hemde savaşın gerçek kahramanlarıydılar.
Halime Çavuş, Kara Fatma, Havva Ana, Mehmetçik Anası, Zeynep Çavuş ve daha niceleri... Bunlar sadece birkaçı göz yaşlarımın içinde yazabildiklerimden sadece birkaçı... Ama bu isimlerin ardında, cephede yaralı Mehmetçiğimizin yaralarını saran, yiyecek taşırken toprağa düşen, moral veren ve bedenini hiçe sayıp vatanımız uğruna feda eden kadınların azmi var. Onlar, sadece savaşın tıbbi yönü ile değil, gönüllerin savaşını da kazandılar.
Bir kadının gücü, bazen sadece vücutla değil, ruhla da savaşıp kazanmakla ölçülür. O zor zamanlarda, yaralı bir askerimizin yanındaki ince bir el, kırık dökük, ocağı olmayan revir çadırında bir kadın ve en karanlık gecelerde Mehmetçiğe moral veren bir söz... İşte bu bedeni giymiş melekler, gölge gibi Mehmetçiğimizin arkasında ama her zaman onların önünde savaştılar. Savaşın en çetin anlarında bile, karanlık gecelerin içinde umut oldular.
Çanakkale’de toprak, kan cesaret birbirine karıştığında, bir kadın tek bir lafla ölümün bile anlamını değiştirebilirdi. Her biri, fedakarlığın, cesaretin, millete ve vatana olan aşkın simgesiydi. Bugün, yıllar sonra onların kahramanlıklarına bakarken, sadece savaşın zaferi değil aynı zamanda kadının gücü de gözler önüne seriliyor.
Ve biz, bu vatanın evlatları, her birinin yolunda ilerliyoruz. Onların ölümsüz kahramanlıkları, bu topraklarda hâlâ yaşayan birer efsane. Her anımızda, her adımımızda ve her andımızda, şehit düşmüş Mehmetçiğimiz ve onları kanatlarıyla sarmış melek misali kadınlarımıza minnettarlığımızı sunuyoruz. Çünkü Çanakkale’de dökülen kanlar, onların emeğiyle kutsanmıştı.
İyi ki Vardınız...
SonSon
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- H. Nerds. Nakano Takeko (Women Of War). ISBN: 9798333277114.
- W. Schwentker. (2021). Samuraylar. ISBN: 9786257757416. Yayınevi: Runik Kitap.
- S. Mehta. Rani Lakshmibai (Junior Lives). ISBN: 9780143428251.
- R. Rajput. Jhansichi Rani Lakshmibai. ISBN: 9788177866582.
- A. Chambers. Grace O'malley: The Biography Of Ireland's Pirate Queen 1530–1603 With A Forward By Mary Mcaleese. ISBN: 9780717151745.
- A. Chambers. Granuaile: Ireland's Pirate Queen, 1530-1603. ISBN: 9780863279133.
- A. Chambers. (2003). Ireland's Pirate Queen: The True Story Of Grace O'malley, 1530 - 1603. ISBN: 9781567318586. Yayınevi: MJF Books.
- İ. Bilgin. (2008). Çanakkale'nin Kadın Kahramanı Safiye Hüseyin. ISBN: 9789752637153. Yayınevi: Timaş Yayınları.
- U. Author. Savasin Kadinlari. ISBN: 9789944263078.
- TMGD. Kadin Kahramanlar. Alındığı Tarih: 21 Şubat 2025. Alındığı Yer: muharipgaziler | Arşiv Bağlantısı
- İ. Dükel. (2017). Çanakkale'nin Unutulmaz Kahramanları Atatürk'ten 57. Alaya. ISBN: 9786052365380. Yayınevi: Halk Kitabevi.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 07:53:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19842
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.