Batı Müziği Üzerinde Etkili Olmuş Osmanlı Mehterânları Kimdir?

- Blog Yazısı
Mehter veya çoğul anlamıyla Mehterân, Dünyanın en eski askerî bandolarından olan, savaşta ordunun yürüyüş ritmini belirleme, askerleri savaşa yüreklendirme; barış zamanlarında ise saati duyurma, devlet töreni, eğlence gibi farklı işlevleri yerine getirmiş Osmanlı saray teşikilatında yer alan çalgı takımı.
Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen askerî müzik geleneğinin bir parçası olan mehter teşkilatı, yalnız üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşur. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte ortadan kaldırılmış; 20. yüzyılda İstanbul Harbiye Askerî Müzesi'nde bir mehter takımı kurulması ile yeniden canlandırılmıştır.
Günümüzde Türkiye'de Askeri Müze Mehter Takımı'nın yanı sıra belediyelerin, polis teşkilatının, liseler ve ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan mehter takımları ile düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde görev alan ticari amaçlı kurulmuş mehter takımları mevcuttur. Lakin konumuz tarihçesi olduğundan bu konuya giremeyeceğiz.
Mehter kelimesinin Etimolojisi
Mehter sözcüğünün etimolojisi incelendiğinde; Farsçada "en büyük", "daha büyük" anlamına gelen "mihter" kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Çoğulu olarak "mehterân" kelimesi Türkçeye yerleşmiştir. Kelime, "mihter" veya "mihtar" şeklinde bazı İslam devletlerinde, Memlüklerde ve Türkistan'da, "saray teşkilatında görevli memur veya vezir" anlamında kullanıldığı olmuştur.
Mehter müziği açık hava eşiliğinde sunulduğundan mehter takımı yalnız nefesli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Takımın çekirdeğini davul-zurna çalgıları oluşturur.
Mehterânların Bilinen Özellikleri
Mehterânların, en bilinen özelliklerinden: Takımda kaç çift davul-zurna varsa, o kadar "katlı" olduğu ifade edilir. Örneğin bir mehter takımı 16 katlı ise o takımda 16'şar davul ile zurna vardır, boru, nakkâre, zil ve kös sayısı ise değişik sayıda olabilir.
Osmanlı Mehterânlarında yer alan başlıca nefesli çalgılar ise zurna, boru, kurrenay ve mehter düdüğü; vurmalı (ya da çarpmalı) çalgıların başlıcaları ise kös, davul, nakkâre, zil ve çevgândır.
Savaşlarda düşmanı korkutmak, kendi askerlerini ise cesaretlendirmek için müziğin kullanımı, tüm eski toplumlarda mevcut bir uygulamadır. Örneğin, Hintler ve Partlar düşmanlarını büyük davullar çalarak ürkütmüş; Eski Yunanlar borazan ve lavta kullanmış; Araplar def çalıp kahramanlık şiirleri okuyan mugganniyelerden faydalanmıştır. İlk Türk devleti olan Büyük Hun Devleti'nde de "tuğ takımı" denilen bir müzik topluluğu kurularak savaşlarda kulakları sağır edercesine çalınan davul sesleri ile düşmanın ürkmesi sağlanmıştır. Mehterânlarda Osmanlıda bu sebepten dolayı her sefer ve harpte ordunun en önünde yerlerini almışlardır.

Mehterin Kuruluşu
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Osmanlı Devleti'nde mehterhane teşkilâtının kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. Kimi tarihçi ve araştırmacıya göre, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud tarafından uç beyi Osman Gazi’ye, hâkimiyet sembolü olarak tabl ve âlem göndermesiyle başlatırlar ancak o tarihte mehterhanenin kurulduğuna dair kaynaklarla belgelendirilmediğinden tam olarak bilinmemektedir.
Mehter teşkilatının Osmanlıda olgunlaşması, XIV. Yüzyılda I. Murad döneminde Yeniçeri Ocağının resmîyete kavuşması ile gerçekleşmiştir. Bu devirde mehter teşkilatı, yeniçerilere yardımcı nitelikte bir askerî kurum haline dönüşmüştür. Bazı kaynaklarda mehterhanenin Çandarlı Kara Halil Paşa’nın tavsiyesi ile bir ocak halinde kurulduğu söylenir. Kuruluş yılını 1362 veya 1365 olarak gösteren kaynaklar mevcuttur.
Başta padişah olmak üzere birçok devlet erkânı, kıdemlerine göre mehter takımı bulundurmaktaydı. Padişah mehterine Mehterhâne-i Hâkânî veya Mehterhâne-i Hümâyun denirdi. Padişah mehterleri önceleri dokuz, daha sonra on iki katlı olarak düzenlenmiştir.
Diğer devlet adamları, elçilikler, sancak ve yörük beylerinin mehterhanelerinin kaç katlı olduğu kıdemlerine göre değişirdi. Devletin tüm resmî mehter takımları, Mehterân-ı Tabl-ı Âlem adlı kuruma bağlıydı.
Mehterânlıktan Önce Askerî Müzik Geleneği
Osmanlı öncesinde Türkler’de askerî müzik geleneği, Büyük Hun İmparatorluğuna kadar uzanmaktadır. Büyük Hun Devleti’nde kurulan “tuğ takımı” dünyada bilinen ilk askerî müzik topluluğu olarak kabul edilir. Tuğ Takımları, Göktürk Kağanlığı saraylarında ve beylerin karargâhlarında da yer bulmuştur. “Tuğ müziği” Karahanlılar döneminde “tabl müziği” (tabl, davul kelimesinin eski söylenme biçimidir) adını aldı; "tuğ takımı" ise "tablhâne" ye dönüştü.
Hunlar devrinde başlayan Hanlık sarayında "nöbet vurma" (veya "tuğ vurma" ) geleneği, Türkler’in İslamiyet’i benimsemesinden sonra da uygulanmaya devam etmiştir. Hükümdarlık sarayının kapısında veya saltanat çadırının önünde namaz vakitlerinde çalınmak üzere davul ve onu tamamlayan diğer çalgılardan oluşan nevbet takımları (nevbethane) kuruldu. Nevbet takımlarının yaptığı müziğe nevbet-i penç (beş nöbet) veya nevbet-i pengane (beş vakit nöbet) denilirdi.
Vassal hükümdarlar, bağlı olduğu büyük devletin izniyle nevbet takımı kurabilir ve ancak izin verildiği kadar çaldırabilirdi. Konuya hitaben ek bilgi olsun, Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti’ni kurduğunda Abbasî Halifesinden namaz vakitlerinde nevbet vurdurma izni almıştır.
Nevbet âdeti Selçuklulardan sonra Anadolu Beylikleri döneminde de sürdürüldü. Dönemin Anadolu Selçuklu Sultanı, Söğüt bölgesine uç beyi tayin edilen Osman Gazi’ye tuğ, tabl, nakkareyle, nevbet vurdurma izni vermiştir. Osmanlı Devleti'nde askeri müzik teşkilat için yaklaşık iki asır "tablhâne" ve "nevbethâne" terimleri; Yavuz Sultan Selim devrinden sonra “mehterhane” terimi kullanıldı.
Mehterânlığın Genişlemesi
Mehter Bölüğünün genişlemesi ise Fatih Sultan Mehmed’in, İstanbul’un fethinde mehteri çok etkin bir şekilde kullandığı, saldırı emirlerini mehterin çaldığı “ceng harbi” ile verdiği bir çok tarihi kaynakta geçmektedir. Fetihten sonra devlet teşkilatı düzenlenirken Mehterânlığında yapısı bir hayli şekillenmiştir. Mehter takımlarının sayısı Sultan Fatih devrinde artmıştır. Mehter takımları İstanbul'un çeşitli semtlerine, gözetleme kulelerine, hisarlara yerleştirildi. Serhad bölgelerinde de mehterhane birlikleri kuruldu.
Osmanlı Devleti'nde mehteran sayısı 16. yüzyılda 200, 17. yüzyılın başlarında ise 228 kişiye çıktı. Resmî mehter takımlarının dışında İstanbul'da "İnce mehter", "Esnaf mehteri" gibi adlarla anılan gruplar da ortaya çıkmış; zaman zaman düğünlerde, eğlencelerde müzik icra etmişlerdir.
Mehterin Teşkilatlanması
Osmanlı Devleti'nde Mehter teşkilatının başında devletin Emiri Alem denen bir memuriyet makamı vardı. Mehterhane ve onun başı olan mehterbaşı ona bağlıydı. Bütün mehter teşkilatının başı olan Emri Alem Mehter bölüklerine yapılacak tayinleri tasdik etmek, Elçi kabul törenlerinde hazır bulunmak, Sancak beyliğine tayin edilen kimseye yeni sancak iletmek ve göndermek gibi selahiyetlere sahipti.
Mehter teşkilatına iki türlü mehterhane (mızıka takımı) bağlı idi:
- Tabi-ü Alem yani Çalgıcı Mehter (Yeniçeri Ocağına bağlı)
- Esnaf Mehteri (Ahi Ocaklarına bağlı).
Tabi-ü Alem mehteri Saltanat sancaklarını korumaya memur edilen Alemdarlar ile Mehterhaneden meydana gelmiştir.
En başta gelen mehter takımı padişahınki idi. Bu mehter Tabi-ü Alem Hassa adını taşıyordu. Sonra Veziri Azam, kubbe vezirleri, defterdar, reisülküttap, beylerbeyi, sancak beyleri ile Türkmen beylerinin mehterhaneleri var idi. Bektaşi geleneği olarak hep tek katlı mehter kurulmuştur. Padişah ve Veziriazama ait olanlar dokuz katlıydı.
Mehterhanelerin Kapatılması
Kapatılması ise Dönemin şartlarına artık uymayan yeniçeri ocakları (bkz. Yeniçerler hakkında yazdığım bloguma giderek detaylı bilgiye edinebilirsiniz.) II. Mahmud devrinde Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan olay ile kapandığında mehteran bölüğü de kapatıldı. Çünkü mehter bölüğü de yeniçeri ocakları gibi eski askerî geleneğin bir temsilcisi olarak görülmekteydi. Bu sırada, birçok mehter marşının notası imha edildi. Bu dönemde, mehter teşkilatı yerine Avrupa devletlerindeki askerî bandolarına benzeyen "Mızıkai Hümâyun" adında bir teşkilat kuruldu.

Son Dönem Mehterân
Son dönem Mehterânlarda 1826 yılından sonra uzun bir unutulma dönemine giren mehter müziği geleneği, 20. yüzyılda yeniden canlandı. Bu dönemde Osmanlı'da milliyetçilik akımı yayılmış ve Enver Paşa, mehter müziğinin Türkçülük'ü güçlendireceği düşüncesiyle yeniden bir mehter takımı kurma fikirini 1908'de gündeme getirmişti.
Osmanlı'da II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 10 Temmuz günü, 1909'da millî bayram ilan edilmiş; 1910'dan itibaren İstanbul'un fetih kutlamaları, 1913'ten itibaren Yevm-i İstiklâl-i Osmanî (Osmanlı İstiklal Günü) kutlamaları yapılmaya başlamış ve bu kutlamlarda yeniçeri kıyafetleri giymiş mankenler yer almıştı. Bu uygulamalar ve icat edilen millî bayramlar, mehter takımının canlandırılmasına büyük etkili olmuştu. Türkçülük düşüncesine sahip Celal Esad 1911'de "Türk Musîkîsi ve Yeniçeri “mehter” Mûzikâsı Hakkında Mütâlaat" başlıklı bir kitapçık yayınlayarak; mehter müziğinin Doğu müziklerine benzetilen Türk müziğinden farklı, öz Türk müziği olduğunu iddia etti. 29 Şubat 1911'de Tepebaşı Tiyatrosu’nda bu müziğin icra edildiği bir konser düzenledi.
Celal Esad'ın bu girişiminden sonra İstanbul'daki Askerî Müze’nin müdürü Ahmet Muhtar Paşa yeniçeri mehter takımını devlet eliyle şekillendirmek için çalışmalar yürüttü. Celal Esad'ın düzenlediği konserde görev alan icracılar, Askeri Müze bünyesine alındı ve 1914 yılında Mehterhâne-i Hâkânî adıyla yeni bir mehter takımı kuruldu. Mehterhâne-i Hâkânî'nin mehterbaşılığına Eyyubi Ali Rıza Bey (Şengel) getirildi; haftada iki gün konser vermeye başladı.
Kurulan bu yeni takım, içerdiği çalgıların yer ve sayıları, tören vaziyetleri, kıyfetleri bakımından 1826 öncesindeki otantik takımdan farklı idi. Kuruluşunan sonra mehter takımın tören şekilleri, kıyafet ve çalgı sayılarında sürekli değişimler oldu. İsmail Hakkı Bey, Hoca Kazım Uz ve mehterbaşı Eyyubi Ali Rıza Bey, besteleri ile mehter repertuvarını zenginleştirmeye çalıştı. Yeni mehter takımının repertuvarı günün kültürel ve siyasi yapısına uygun biçimde oluşturuldu.
Cumhuriyet Devri ve Mehterhâne-i Hâkânî’nin Kapatılması
Mehterhâne-i Hâkânî’nin kapatılması ise Birçok kaynakta Askeri Müze'deki Mehterhâne-i Hâkânî'nin, "aslına uygun olmadığı" gerekçesiyle 1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai Apaydın tarafından kaldırıldığı bilgisi yer almaktadır. Kimilerine göre kapatılma nedeni "padişahlığın alameti” olarak görülmesinden kaynaklıydı. Erhan Tekin'in 2018'de yayımlanan bir makalesine göre bu kuruma 1935 öncesinde hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında son verilmiştir; 1935 yılında kapatıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmamaktadır. Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapatılmasından sonra bazı üyeleri mehterbaşı Hasan Tahsin (Parsadan) Bey'in çevresinde toplanarak mehterin yaşaması gerektiği görüşünü savunmuşlar ve yeniden kurulması için mücadeleye hazırlanmışlardır. Konu, Basim Atalay tarafından Büyük Millet Meclisi gündemine götürülmüş ancak yeniden açılması mümkün olmamıştır.
Askeri Müze Mehter Takımı’nın Kurulması
Askeri Müze Mehter Takımı’nın kurulmasıda 1952'de İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth’in babası VI. George’nin ölümü nedeniyle düzenlenen törene katılan devlet yetkililerinin, orada tarihi kıyafeti ve çalgıları ile geleneksel müziklerini icra eden İskoç gayda takımına duyulan ilgiyi görmesi, Türkiye'de mehter takımının yeniden kuruluşunda etkili oldu. Dönüşte dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın emri ile Genelkurmay başkanlığı mehter takımının yeniden kuruluşu için çalışmaları başladı. Mehter'i yeniden kurma çalışmaları Askeri Müze Müdürü Nazım Ertan ve müzisyen ve eski mehterbaşı Hasan Tahsin Parsadan tarafından yürütüldü. Genelkurmay Başlanlığı askerî mehter yönergesi hazırladı. Müzik repertuarı yeniden düzenlenip, yeni bestelerle zenginleştirildi. Askeri Müze Mehter Takımı, 2 Mart 1952'de iki katlı olarak kuruldu. 1953 yılında altı katlı oldu; 29 Mayıs 1953'te düzenlenen İstanbul'un fethinin 500. yılı kutlama törenlerine katıldı ve büyük beğeni kazandı. Takım, 1968'de dokuz katlı olmuştur; kurulduğu günden itibaren bir tarihî müzik topluluğu niteliğini sürdürmektedir.

Diğer Mehter Takımları
Diğer Mehter takımlarının kuruluşları ise 1980 öncesinde Türkiye'nin değişik yerlerinde Bursa mehteri, İnegöl mehteri, Eskişehir mehteri gibi topluluklar, hatta "çocuk mehter takımlan kurulmuştur. Bu mehter takımları 1980 sonrası bir başbakanlık genelgesi ile kapatıldı. Günümüzde birçok belediye, resmî kurum ve okullar mehter takımları kurmakta, düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde ticari amaçlı mehter takımları gösteri yapmaktadır.
Mehter müziğinin II. Viyana Kuşatması sırasında çeşitli yerlerde sürekli nevbet vuran mehter takımları, Viyana halkı üzerinde çok etkili olmuştur. Bu etkinin sonucunda XVIII. Yüzyılda bazı mehter çalgıları veya benzerlerinin batı orkestralarına dahil edilmiş ve besteciler Osmanlı askerî müziğini hatırlatacak ritim ve nağme düzeni içinde birçok eserler vermişlerdir. Mehter müziğinin etkisinde kalarak alla turca ("Türk tarzı") denilen motifler kullanan bestecilerin bazıları, Wolfgang Amedeus Mozart, Ludwig van Beethoven ve Georges Bizet gibi ünlü müzisyen ve besteciler; Mozart’ın “Türk Marşı”, Bizet’in “L'Arlésienne Süiti'”, Beethoven’in “9. Senfoni’sinin” 4. bölümünün kısımları Batı müziğindeki mether müziği etkisinin en büyük örnekleri arasına girmişlerdir.
Bilinen Mehterân Bestecileri ise
XVI. Yüyzyılda: Neferî Behram, Emir-i Hac, Hasan Can, II. Gazi Giray, Şah Kulu ve Mehmet Paşa
XVII. Yüzyılda: Zurnazen Edirneli daî Ahmed Çelebi, Zurnazenbaşı İbrahim Ağa, Hammalî, Solakzade Mehmed Hemdemî, Acemiler (Acemi oğlanlar), Çenkî İbrahim Ağa
XVIII. Yüzyılda: Hızır Ağa, Müstakim Ağa, Şah Murad, Kemanî Hızır Ağa
Ve çok sayıda bilinmeyen bestekâlar gelmiş ve geçmiştir. Bugünki bilinen birçok mehter marşlarının bestekârları XIX. Yüzyılın sonlarına doğru XX. Yüzyılın başlarına doğru Mehmet Ali Bey, Muallim İsmail Hakkı Bey, Fuat Edip Baksı, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Ali Rıfat Çağatay, Gazi Muhtar Paşa, Necip Paşa ve daha birçok bestakâr ve şair tarafından kaleme alınmıştır.
Osmanlı Mehterânlarından günümüze gelmiş tek mehter marşı Belgrad Kalesi kuşatmasında (1608) çalınan adına Belgrad Marşı olarak isimlendirilen marştır.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- E. Tekin, et al. (2018). Yirminci Yüzyilda Kültürel Bellek Ve Geleneğin Yeniden İhyasi Bağlaminda Mehterhâne-İ Hâkânî. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, sf: 317-336. doi: 10.17755/esosder.338653. | Arşiv Bağlantısı
- TDV İslâm Ansiklopedisi. Mehter - Tdv İslâm Ansiklopedisi. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: TDV İslâm Ansiklopedisi | Arşiv Bağlantısı
- Various. (1988). İslâm Ansiklopedisi 1. Cilt. ISBN: 9789753894289. Yayınevi: Türkiye Diyanet Vakfı.
- Türkiye Gazetesi. 13. Cilt Fihristi – Rehber Ansiklopedisi. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: rehberansiklopedisicom | Arşiv Bağlantısı
- N. Özcan. Xvii. Ve Xvill. Yüzyıllarda Osmanlılarda Dini Musiki. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: isamveriorg | Arşiv Bağlantısı
- B. Aksoy. (2003). Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlılarda Musıki. ISBN: 9789758434480. Yayınevi: Pan Yayıncılık.
- F. Boztaş. Onaltinci Yüzyilin Sonuna Kadar Osmanli Devleti’nde Tabl Ve Alem Mehterleri Teşkilati. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: nekistanbuledutr | Arşiv Bağlantısı
- O. A. Budak. Turk Muziginin Kokeni Gelisimi. ISBN: 9789944931151.
- M. Erendil. Dünden Bugüne Mehter. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: kutuphaneakmbgovtr | Arşiv Bağlantısı
- S. S. Güner. Osmanlı Musikisi Ve Mehter. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: karamdergisicom | Arşiv Bağlantısı
- M. R. Gazimihal. Türk Askerî Muzıkaları Tarihi. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: nadirkitapcom | Arşiv Bağlantısı
- F. G. Vural. (2016). İslamiyetten Önce Türklerde Kültür Ve Müzik - Hun, Kök Türk Ve Uygur Devletleri. ISBN: 9786051553955. Yayınevi: Ötüken Neşriyat.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 08:39:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19362
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.