Şövalyelik ve Kökenleri
Batı Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra batı Avrupa, içinde bulunduğu kaos ortamı yüzünden Karanlık Çağlar olarak anılır. Şarlman'ın, Papa III.Leo tarafından 800 yılında Roma şehrinde Kutsal Roma İmparatoru ilan edilmesinden sonra bir Karolenj Rönesansı yaşanıp, toplumsal bir refah dönemi de gelse, krizin ve kaos'un hüküm sürdüğü zamanlarda insanlar umutlarını kaybeder.
Milli, dini ve etik değerler ayaklar altına serilir. İşte böyle zamanlarda halkın gözünde bu değerlere sahip kişiler kutsal addedilir. Hatta eğer bu erdemlere sahip kişi, bu değerlerin karşısındaki kişilere karşı kılıcını ve zırhını kuşanıp mücadele ederse, bu kişiler halkın gözünde birer kahraman olur. İşte Şövalyeliğin çıkışı da böyledir.
Şövalyelik askeri bir kurum da olsa bundan ötedir. Her şeyden önce halkın gözünde yitirilen değerlerin yeniden ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Halk bu kişilere özenir ve dönemin erkek çocuklarının en büyük idolleri Şövalyelerdir.
Şimdi gelin ve şövalyeliğin kökenlerine bir bakalım; Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki; Şövalyeliğin kesin bir çıkış tarihi yoktur. Bunun gibi kesin bir bitiş tarihi de yoktur. Bu kurum zaman içinde, içinde bulunduğu toplumun, politikanın ve elbette dinin gerekliliğine göre, zaman içinde birçok evrim geçirmiştir.
Romalı kökenler
İlk olarak muhtemel Romalı kökenlerine bir bakalım; Roma İmparatorluğu'nda atlı asker sınıfının adı Equites idi. Bu sınıf imparatorluğun genişlemesiyle birlikte daha da zenginleşti ve gitgide daha itibarlı bir konuma yükseldi. İlk İmparator Augustus döneminde Equitesler yönetimin üst kademelerine yerleşmeye başladı.
Bu sınıftan daha üst bir konumda olan Senatör sınıfı, ilerleyen zamanlarda Equitesler ile evlilik bağları kurdu. Bunun sebebi, Cumhuriyet döneminde senatör olmak için gereken para 400.000 sesterce(bir antik dönem sikkesi) idi. Fakat Augustus, İmparatorluğu kurduğu için senatörlerin gücünü azaltmak istiyordu. Senatör olmak için gereken 400.000 sesterce'i 1.000.000 sesterce'e çıkardı.
Bazı soylu fakat fakir senatörler de Equites sınıfından zengin insanlarla kan bağı kurmaya başladı. Senatörlerin isteği para, Equites'lerin isteği ise soyluluktu, iki tarafta bu şekilde istediğini alıyordu. Equites'lerin, Ortaçağ şövalyeleri ile benzer yanları birinci olarak; at üzerinde savaşma ve aldıkları askeri eğitimdi. İkinci benzerlik ise soyluluktu.
Fakat Equites sınıfı, IV. yüzyılda Konstantinopolis'in başkent olmasından bir süre sonra aynı yüzyıl içinde ortadan kalkmıştır. Şövalyeliğin olgunlaşmaya başladığı dönemin XI. yüzyıl olduğunu göze alırsak iki kurumun arasında 700 yıllık bir boşluk vardır. Bu da iki kurum arasında ki bağları azaltan bir olgudur. Belki de Equites'ler ile Şövalyeler arasında ki bu benzerlikler sadece bir tesadüftür.
Cermenik Kökenler
Şimdi bir de Batı Roma'yı yıktıktan sonra o topraklara yerleşen ve bugünkü Batı Avrupalıların ataları olan Cermenlerin, Şövalyelik kurumunda ki olası etkilerine bakalım; MS. 59-117 yılları arasında yaşamış Romalı Tarihçi Tacitus'un yazdığı Germania eserinde, Cermenlerin, kabileleri içinde rüştünü ispatlamış erkek çocuk için bir tören yapıp, artık tam bir erkek olmuş çocuğa bir mızrak ve kalkan verdiklerini yazar. Bu törenin, Şövalyelik töreninin atası olduğu da ihtimaller dahilindedir. Nitekim Charlemagne(Şarlman), oğlu Prens Louis'in ergenliğe girme töreninde beline bir kılıç takması ve Louis'in de, Oğlu Charles'a onbeşinci yaş günü şerefine bir kılıç hediye etmesi bu Cermenik geleneğin halâ devam ettiğinin bir kanıtıdır.
Ayrıca Cermenlerde, ''Leude'' adında atlı bir savaşçı sınıfı da mevcuttu. Bu savaşçıların şövalyeler ile en büyük benzerliği at üstünde savaşmak olsa da, aralarında ki en büyük fark; Leude'lerin itaati kabile reislerine idi. Şövalyelerin ki ise dini bir boyuttaydı. Yani asıl itaat ettikleri kişi, arada Lordu ve Kralı olsa da, Tanrı idi. Ayrıca, yazılı bir kural olmasa da, yaşam biçimleri ve davranışlarıyla içinde bulunduğu topluma karşı örnek de olmak zorundalardı.
Şövalyelerin en büyük dostu ve müttefiki olan ata Cermenlerin verdiği önem ve kutsiyette burada anılmaya değerdir. Tacitus aynı eserde Cermenlerin din adamları, reisleri veya krallarının bir arabayı ata bağlayıp üzerinde giderek, atın gittiği yolları, davranışları ve kişnemelerinden yola çıkarak kehanet oluşturduklarını da yazmıştır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Şahsi olarak benim fikrim; Cermenlerin, şövalyelik kurumunda ki izleri Romalılara göre daha fazladır. Çünkü Şövalyeler, Feodal sistemle özdeş gibidir. Şövalye, bir üst sınıfta olan Senyörüne hizmet eder, senyörde aynı şekilde üstünde ki Lorda ve lord da krala hizmet eder. Roma'da ise savaşçı sınıfta bu şekilde bir hiyerarşi yoktur. Çünkü Roma İmparatorluğu, Ortaçağ Avrupası gibi Feodal değil, merkezi bir devlettir. Lejyonerlerin itaati komutanına ve İmparatorunadır. Lejyonlar da süvariler varsa da bu sayı piyadelere göre oldukça azdır.
Norman Kökenler
Bir diğer olası köken ise Normanlar'dır. İskandinavya'dan gelip Avrupa anakarasına IX. ve X. yüzyılda korku salan Vikingler'in torunları olan Normanlar, M.S. 912 yılında, Fransa'nın kuzeyine yerleşti. İngiltere'den Urfa'ya kadar devletler kurup, savaşçı özellikleri ile ön plana çıktılar. Fakat davranışları ve tutumlarıyla, şövalyelik kurumunda bir öncül oldukları söylenemez. Fakat savaş yöntemleri için durum farklıdır. Savaşçı bir yapıya sahip oldukları için Normanlar, ataları piyade savaşçılar olmasına karşın, Fransa'ya yerleştikten sonra kısa sürede at üstünde savaşmaya adapte olmuşlardır. Normanlar, 1066 Hasting Muharebesiyle, İngiltere'yi fethettikten sonra adada ki, Anglo-Saksonlar'a da at üstünde savaşmayı öğrettiler.
Yunan Kökenler
Bir başka değinmek istediğim şey ise, Şövalyelik eğitiminin, Antik Yunanlar da ki erkeklerin vatandaşlık için aldıkları eğitimle arasında ki benzerliklerdir. Yunanlar da ergenlik(Yunanca ergenlere; Ephebos denir ve Türkçe'de ki Efe ve Efelik kelimesi de buradan gelir.) çağına gelen ve vatandaş olma hakkı olan erkekler, 20 yaşına kadar hem bedensel hem retorik, şarkı söyleme, dans etme ve ata binme gibi eğitimler alırdı.
20 yaşına geldiklerinde bir yıl asker olarak vatana hizmet ederler, bir yıl daha kanunları ve içinde bulunduğu ülkeyi ve coğrafyasını öğrenirlerdi. Bu eğitimleri tamamlayan kişi tam Vatandaş olma hakkına sahip olurdu. Şövalyelerde ise bu eğitim, 7 yaşında başka bir asil şövalyenin şatosunda başlardı.
Ayni şekilde Antik Yunanlar da olduğu gibi, bedensel eğitim ve görgü kuralları öğretilirdi. Ama en büyük fark, Ortaçağ Avrupası'nın karakterini temsil eden en büyük öğe yani Hristiyanlık eğitimiydi.
Şövalyelik Eğitiminin İlk Aşaması ''Page'' Dönemi
Şövalye eğitimi 3 aşamalıdır. Bunlardan ilki, 7-8 yaşlarında başlayıp 14 yaşında biten Page'lik dönemi, 14 yaşından 21 yaşına kadar süren Squire'lik dönemi ve en nihayetinde 21 yaşında eğitiminin bitmesiyle veya savaş alanında kendini kanıtlamasıyla Şövalyelik dönemidir.
Bu dönemlere kısaca değinmek gerekirse; 7-8 yaşlarında ki soylu erkek çocuk, şövalye eğitimi almak için başka bir şövalyenin şatosuna gönderilir. 14 yaşına kadar savaş eğitiminden ziyade ahlaki, edebi ve dini eğitim, şövalyenin karısı yani şatonun Leydi si tarafından verilirdi. Ayrıca Aşk da Şövalyelik ruhu açısından önemli bir konuma sahiptir. Burada behsettiğim aşk, modern aşklar gibi değil genel anlamda, Şövalyenin veya şövalye adayının bir leydi ye cinsel arzulardan arınmış bir aşkla bağlanmasıdır.
Dini inancın yanında bir kadına, elbette soylu bir kadına duyduğu aşkla ruhunu tamamlar. Savaşlarda bu aşk onu motive edip, Turnuvaları aşık olduğu leydi için kazanır(tabi bunun yanında para ödülü ve rakibinin silahlarını ve zırhını almak da vardır). Aşık olmanın şövalyelikle ilgisine bir örnek vermek yerinde olacaktır;
''Jean de Saintre, Fransız kralının sarayında Page olarak eğitildiği zamanlarda şatonun leydi si tarafından onun hangi kadına karşı sevgi beslediği sorulmuş. Çocuk yaştaki Saintre, saf bir şekilde önce annesi sonra da kız kardeşi Jacqueline'nin ismini verir. Bu cevap karşısında şaşıran ve öfkelenen leydi, bu sefer kalbinin kime ait olduğunu sorduğunda, kafası karışan çocuk herhangi birine karşı romantik bir şeyler hissetmediğini söyler. Bu cevaba daha da sinirlenen leydi çocuğu şövalyelik kurallarına uygun davranmamakla suçlayıp korkaklıkla itham etmiştir. Ardından bütün büyük şövalyelerin, Arthur, Lancelot gibi hepsinin bir aşkı olduğunu söylemiştir. Çocuk tekrar düşünüp, Matheline de Coucy ismini vermiş, fakat leydi en çok bu cevaba sinirlenmiş, çünkü verilen isim soylu değilmiş. Çocuğa, Soylu bir kadına aşık olmasının gerekli zamanlarda, kadının şövalyesine akıl verecek kadar eğitimli olmasını sağlayacağını, erkeğinse sonsuz bir sadakatle leydisini sevmesi gerektiğini söylemiş. Ceza olarak da iyi bir şey yapsa dahi çocuğa elma vermeyeceğini söylemiş''. Görüldüğü üzere aşk, şövalyeler için bir cesaret, kendini kanıtlama aracı ve bir motivasyon görevi görüyordu. Şato da leydi den eğitim alan Page ayrıca ata binmeyi de ilk bu dönemde öğrenirdi.
Şövalyelik Eğitiminin İkinci Aşaması ''Squire'' Dönemi
Sonraki dönem ise ''Squire'' dönemidir. Bu dönem genelde 14 yaşında başlar ve 21 yaşında sona ererdi. Asıl askeri eğitim bu dönemde verilirdi. Şövalye adayı, efendisi olan şövalye ile birlikte seferlere ve av partilerine katılır. Efendisinin zırhını temizleyip, giymesine yardım eder ve her zaman şövalyenin yanında bulunurdu. Şu da önemli bir gerçektir ki; şövalye adaylarının soyluluk seviyelerine göre onlara şato içinde iş verilirdi. Bu işler, hizmetçilerin yaptığı işlere yani temizlik ve mutfakta çalışmaktan, misafirleri ağırlamaya kadardı. En sonda ki işi genelde en asiller yapardı.
Şövalye İlan Edilme ve Kilise'nin Şövalyelik Kurumuna Müdahalesi
Nihayet 21 yaşına gelmiş Squire, eğitimini tamamladığı veya savaşta üstün bir başarı gösterdiği takdirde, hemen savaş alanında şövalye ilan edilebilirdi. Bunun yanında bir törenle şövalye ilan edilme de yaygındı. Bu törenlere ve ritüellere biraz değinecek olursak şunları söylemek yerinde olacaktır; XI. yüzyıla kadar Kilise, Şövalyelik kurumuna pek el atmamıştır. Her ne kadar kendi döneminde şövalyelik kavramı henüz çıkmasa da, Şarlman zamanında kılıç kuşanma törenlerinde dinin yeri yoktu. İngiltere kralı Athelstan döneminde de bu böyleydi fakat, Günahçıkarıcı Edward dönemine gelindiğinde, bir şövalye adayının bir başrahip tarafından önce günah çıkarılması sonra da huzurunda dua etmesi, artık kilisenin bu kuruma el attığını gösterir. Ayrıca Kilisede gerçekleştirilen ilk şövalye edilme töreni, 950 yılından sonra Saint Alban Katedralinde dir.
Şövalyelik Töreni
Kilisede şövalye ilan edilme töreninde, şövalye olmaya hak kazanmış kişi, bir gece öncesinde kilisede gece boyu dua edip kılıcını sunağa koyardı. Ardından günah çıkarılıp banyo yaptırılırdı. Bu uygulama IV.Henry döneminde 1399 yılında başlayıp, II.Charles döneminde yani XVII. yüzyılda sona ermiştir. Banyo ritüeli ile şövalye ilan edilenlere zamanında''Banyo Şövalyeleri''denirdi. Banyo sonrasında, iyiliği ve saflığı temsil eden beyaz gömlek giyer, üstüne tanrı adına akıtılacak kanı temsilen kırmızı bir gömlek giyer, en sonda ise ölümü hatırlatan siyah renkli bir zırh giyerdi. Sonrasında Törende şövalyelik yemini ederdi.
Bu yeminden sonra onu eğiten şövalye veya bir din adamı tarafından kabaca şu şekilde şövalye ilan edilirdi; Squire diz çöker ve onu şövalye ilan eden kişi şunları söylerdi ''Tanrı adına, Meryem ana adına, İsa adına, Aziz Michael ve Aziz George adına seni şövalye ilan ediyorum.'' daha sonra kutsanmış kılıçla omzunun birine dokunarak ''cesur ol'' ardından diğer omzuna da dokunarak tekrar ''cesur ol'' en son da başına dokunarak ''sadık ol'' derdi. Bu şekilde Squire artık bir Şövalye olurdu. Ek olarak şunu da belirteyim, yemin metni sabit değildir ve dönem dönem değişmiştir.
Silahlar ve Ekipmanlar
Ekipmanlara da değinecek olursak, XIII. yüzyılda Plaka zırhın çıkışına kadar şövalyeler genelde zincir zırh giymişlerdir. Zırhın üstüne hanedanı temsil eden süslü armalar da giyerlerdi. Ortalama bir şövalye zırhı 18 kilodur. Ayrıca Plaka zırhların gelişmesiyle şövalyeler atlarına da zırh giydirmeye başladılar.
Atlar özenle seçilirdi. Genelde Avusturya ve İspanya bölgesinden ağır ve güçlü aygırlar tercih edilirdi. Ana silah ''Lance'' denen uzun mızraktı. bu mızrak zırhın üzerinde ki bir yere sabitlenirdi. şövalyenin diğer elinde ise kalkanı bulunurdu. Kılıcın hayati önemi dışında bir de sembolik dini bir önemi vardı. Çünkü kılıcın kabzası haç şeklinde yapılırdı.
Son olarak Şövalyelik kurumu Altın çağını X. ve XIII. yüzyıllar arasında yaşamıştır. 300 yıllık bu süreçten sonra, barutun icadıyla piyade birimleri daha fazla önem kazanmıştır. Hem barutlu silah kullanan hem de süvari olan birlikler de mevcuttu, Almanların Schwarzereiter'lerı gibi fakat bunlar ilerleyen zamanlarda, İsviçre mızraklıları, İspanyol Tercioları ve Alman Landsckneckleri gibi piyade birimleri karşısında tutunamamıştır. muharebelerin kaderini değiştiren Sahra Topları da buna dahil edilebilir. 1526 Mohaç Muharebesi ve 1757 Minden Muharebesi, süvari çağının gitgide bittiğini işaret eder niteliktedir.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- İsmail Güleç - H. Neslihan Demiriz. Otaçağ'da Şövalyelik Ve Şövalye Eğitimi. ISBN: 9-789944-264600. Yayınevi: Denizler Kitabevi.
- Umberto Eco. Antik Roma. ISBN: 9-786254-493430. Yayınevi: ALFA Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 15:34:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16314
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.