Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Roma İmparatorluğunu Yeniden Dirilten Adam Herakleios

Roma İmparatorluğunu Yeniden Dirilten Adam Herakleios
29 dakika
47
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Giriş

Roma İmparatorluğu(Cumhuriyet dönemi de dahil) birçok kez yıkımın eşiğine gelmiştir. MÖ IV. yüzyılda Keltler Roma şehrini yağmalamış ve MÖ 218-201 yılları arasında da Kartacalı Hannibal Barca Roma'yı yine aynı duruma düşürmüştür. İşte bu yazının konusu olan Herakleios dönemi(MS 610-641) de biraz önce yazılan dönemlerden farklı değildir. Hatta durum daha da vahimdir. Başlamadan önce şunu belirtmeliyim; yazıda ''Roma'' ve ''Bizans'' kelimeleri aynı anlamda kullanılmaktadır. ''Bizans'' ismi genelde Doğu Roma İmparatorluğu için, Herakleios ve sonrası dönemi belirtmek için kullanılır. Çünkü bu dönemden sonra İmparatorluğun merkezi doğuya çekilmiştir(hatta bu dönemden önce bile merkez doğuya doğru kayıyordur). MS 629 yılında Herakleios, Yunanca ''krallar Kralı'' anlamına gelen ''Basileios''(aslında bu kelime Pers kökenlidir) unvanını benimsemiş ve Yunanca gitgide Latince'nin yerini alıp, devletin resmi dili hâline gelmiştir. Keyifli okumalar.

Kadim Düşmanlar, Romalılar Ve Persler

Düşmanlıklar geçici midir ? bence bu sorunun cevabı şöyle olmalıdır; Taraflardan biri diğerinden daha güçlüyse evet. Fakat güç terazisi iki taraf içinde eşit basıyorsa durum farklıdır.

İşte Romalılar ve Perslerin içinde bulunduğu durum tam olarak buydu. MÖ 92 yılında aynı savaş meydanında karşı karşıya gelen bu iki toplum, bu geleneği yedi yüzyıl daha sürdürecekti.

Tüm Reklamları Kapat

Ve sonunda kazanan taraf diye bir şey olmayacaktı.

565 yılında, I. Iustinianus(Büyük Justinianus) öldüğünde en geniş sınırları ile Bizans(Doğu Roma) İmparatorluğu
565 yılında, I. Iustinianus(Büyük Justinianus) öldüğünde en geniş sınırları ile Bizans(Doğu Roma) İmparatorluğu

İmparator Mavrikios'un Düşmesi Ve Kaosa Giden Süreç

Takvimler 602 yılını gösterdiğinde, Bizans İmparatorluğu geriye dönemeyeceği bir döngüye girdi. Bu yıl Phokas adında bir asker, İllirya'da(kabaca bugünkü kuzeybatı Balkanlar), bir önceki imparator Mavrikios'a karşı çıkan isyanı sonuçlandırmış ve merhum imparatoru Nicomedia'da(bugünkü İzmit) ailesi ile birlikte yakalamıştır. Zavallı imparator Mavrikios yakalandığı zaman hiçbir zorluk çıkarmamış ve kaderine razı olmuştur.

Fakat Gaddarlığı ile ünlü, yeni imparator adayı Phokas, önce ailesinin bütün üyelerini tek tek Mavrikios'un gözleri önünde öldürttü. Bu katliamı kendi gözleriyle görsün diye en son Mavrikios'u öldürür.

Durum Phokas için artık iyi görünüyordur. Kendisine karşı isyan çıkarılan imparator Mavrikios devrilmiş ve geriye ailesinin hiçbir üyesi kalmamıştı. Ama durum gerçekte böyle değildi...

Tüm Reklamları Kapat

Phokas'ın bilmediği bir şey vardı. Mavrikios ölmeden önce son bir hamle yapmıştı. Ve bu hamle 26 yıl sürecek bir kaos'u tetikleyecekti. Bundan on bir yıl önce, 591 yılında, Mavrikios tahtını kaybeden ve düşmanın ayaklarına, Konstantinopolis'e kadar gelip, ondan yardım isteyen Sasani imparatoru II.Hüsrev'e yardım eli uzatmış ve Hüsrev, Mavrikios sayesinde tahtını geri almıştı. İşte o günden beri Hüsrev, Mavrikios'a borçluydu, ve o gün gelip çattığında Mavrikios, Hüsrev'den borcunu geri ödemesini istemişti.

Phokas'ın birlikleri gelmeden önce yardım haberini taşıyan mektup çoktan Sasani imparatorunun sarayına gitmişti. Bizans'ın zayıfladığını ve tahtta bir psikopatın oturduğunu gören Hüsrev, bu durumu değerlendirmeye karar verdi. Fakat hemen harekete geçmedi. Ordularını Bizans topraklarına sürmeden önce meyvenin biraz daha olgunlaşmasını bekleyecekti.

Bizans Topraklarının Yıkım Ve Kaos'a Teslim Olması

Phokas, başa geçtiği günden beri imparatorluk kan kaybetmeye devam etti. Her yerde Hristiyanlar ve Yahudiler birbirlerine giriyor ve imparator da bu durumu hiç önemsemiyordu.

Ayrıca Sasaniler, yavaş yavaş hareket etmeye başlamıştı. Hristiyanlardan ve dolayısıyla Bizans devletinden nefret eden Yahudiler, Sasanilerle işbirliği yapıp şehirlerin bir bir düşmesine yardım ediyorlardı.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bu sırada imparator, zamanını, yeni işkence teknikleri geliştirerek harcıyordu. Gerçekten de Bizans'ın kör etme ve kötürüm bırakma gibi işkence yöntemleri, Phokas zamanında çıkmıştır.

Doğu'da durum daha da kötüye gidiyordu. Hatta Bizans'ın kendi doğu generallerinden biri olan Narses(İmparator I.Iustinianus dönemindeki, Hadım Narses ile karıştırılmamalıdır) bile, Phokas'a hizmet etmektense, Hüsrev'le birlik olup imparatoru devirmeyi amaçlıyordu.

Fakat Narses'in bu durumu uzun sürmedi ve Konstantinopolis'e imparator tarafından, öldürülmeyeceği garantisiyle barış görüşmesi için çağrıldığı zaman, Phokas tarafından yakalandı ve diri diri yakıldı.

Doğu da olanlar buydu, fakat Batı'da da durumlar daha iyi değildi. Avarlar ve Slavlar, Balkanlar ve Yunanistan'da ilerleyip bu topraklara yerleşiyordu.

Bu durumda, dışarıdan bakan bir gözlemci Bizans İmparatorluğu'nun yıkılmasının an meselesi olduğunu anlardı. Fakat tarih mucizelerle doludur. Onlardan bir tanesi de bu yazının konusu olan Herakleios'tur.

Kartaca'dan Bir Umut Işığı Yanıyor

İmparator Mavrikios, Bizans'ın uç topraklarında ''Ekhsarlık'' denen bir sistem çıkarmıştı. Bu sistemde o eyaleti yöneten Vali, askeri olarak da dahil tam yetkiye sahip olur ve imparatorun en uçtaki gölgesi olurdu. İşte geleceğin ünlü imparator Herakleios'u da kuzey Afrika'daki Kartaca Ekhsarlığı'nın bir ürünüydü.

Tüm Reklamları Kapat

Aslında Phokas'ı devirmek için yola çıktığı isyanı, kendi ismini taşıyan babası Herakleios ve amcası Gregorios çıkarmıştı. Fakat yaşları, artık at sırtında ordu ve donanma yönetmelerine izin vermediği için, isyan bayrağını oğulları devraldı. Yaşlı Herakleios'un oğlu Herakleios, donanmanın başına geçerken, Gregorios'un oğlu Niketas'ta ordunun başına geçti.

608 yılında Niketas, başarılı bir şekilde Alexandria(İskenderiye) ve Mısır'ı ele geçirdi ve karadan yoluna devam etti. Kuzeni Herakleios ise donanmayla daha hızlı hareket ederek, İmparatorluğun kalbine, yani Konstantinopolis'e doğru hareket eder. Her geçtiği yerde coşku ve sevinçle karşılanan Herakleios, 609 yılında Thessaloniki'ye(Selanik) varır.

Durumun zaten kendi lehine olduğunu bilen genç imparator adayı, kendini ve kuvvetlerini çok zorlamaz ve ağır hareket ederek, hem kendi hem de imparatorluğun kuvvetlerini boş yere harcamamayı hedefler. Çünkü kendi kafasında tefekkür ettiği gibi, bu birliklere ileride ihtiyacı olacaktı, hem de her birine.

Tüm Reklamları Kapat

Genç Herakleios İmparatorluğun Başına Geçiyor

Sonunda 610 yılında, Herakleios Marmara sularına girer. Ama şehir ve imparatorluğun geri kalanının imparator Phokas'tan nefret ettiğini bildiği için, kaba kuvvetle şehri almak yerine beklemeye koyulur.

Bu sırada, Priskos adında, iki yıl önce Phokas tarafından idam edilmekten kıl payı kurtulmuş eski bir kumandanla gizlice işbirliği yapar. Sonuç olarak şehir Phokas'a sırtını çevirir ve imparator yakalanıp Herakleios'un gemisinin güvertesine getirilir.

Phokas'ı gören Heraklelios ''Aşağılık adam, böyle mi devlet idare edilir?'' diye sorar, buna cevaben Phokas ''Sanki sen daha iyi mi idare edeceksin?'' diye karşılık verir. Ardından Herakleios, onu ve hizmetkarlarını parçalara ayırtır.

610 yılının 5 Ekim günü, Konstantinopolis'te bir bayram havası vardır. Zalim imparator Phokas tahttan indirilmiş ve yerine, halkın kurtarıcı ve umutlarının karşılığı olarak gördüğü, Genç Herakleios gelmişti. Aynı gün nişanlısı Eudokia ile evlenmiş ve Hagia Sophia'da(Ayasofya) imparator olarak taç giymiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Bilim İletişimi

Bilimi halka iletme çabalarının izi 16. yüzyıla dek sürülebilir. O yıllardan bu yana bilim iletişimi gelişerek gittikçe daha karmaşık bir hal almıştır ve günümüzün en önemli meselelerinden birçoğunun temelini oluşturmaktadır.

Bilim İletişimi bilim hakkında konuşmaktan halkla etkileşime geçmeye, bilim eğitiminden bilim haberciliğine, bilim iletişiminin son dönemlerdeki eğilimleriyle değişimlerine değiniyor.

Teorik bilgiyi pratikle birleştiren, konunun özüne odaklanan, tutarlı ve anlaşılır bir inceleme sunan Bilim İletişimi bu alanda çalışan profesyonellere ve alanın öğrencilerine ihtiyaç duyacakları temel bilgi, strateji ve bakış açılarıyla donatılmış güncel bir rehber sunuyor.

Devamını Göster
₺85.00
Bilim İletişimi
  • Dış Sitelerde Paylaş

Halkın gözleri önünde tacı, karısı ve altın gibi sarı saçlarıyla Herakleios Bizans'ın 21.imparatoru olarak başa geçer. Şunu da belirtmek gerek ki, Herakleios donanmayla yola çıktığı için kuzeni Niketas ve onun kara ordusundan daha önce başkente ulaşmış ve bu sayede imparatorluk tacını kapmıştır. Fakat yine de kuzeni Niketas bu durumu kabullenir.

Herakleios'un Omzuna Binen Yük

İçeride durumlar bu şekildeydi. Fakat dışarıdan bakıldığında ise durum tam bir felaketti. Avarlar Trakya'yı, Slavlar Yunanistan'ı ve Sasanilerin ünlü komutanı Şahrbaraz da, Herakleios tahta çıktıktan bir yıl sonra 611'de Antakya, 613'te Şam ve 614'te ise Kudüs'ü ele geçirmişti. Şimdi Herakleios'un önünde, belki de, Roma'nın, Kartaca'lı Hannibal zamanındaki sınavından, daha zorlu bir sınavı vardı.

Genç imparatorun omzuna imparatorluğun bütün yükü binmişti. Eğer başarısız olursa, Roma İmparatorluğu tarihe karışacak ve yüzyıllardır birbiriyle kapışan Roma-Pers savaşının galibi Persler olacaktı.

Sasani İmparatorluğu'nun, 622 yılında, Herakleios'un seferi başlayana kadar ele geçirdikleri topraklar.
Sasani İmparatorluğu'nun, 622 yılında, Herakleios'un seferi başlayana kadar ele geçirdikleri topraklar.

İmparatorluğu Kurtarmak İçin İlk Teşebbüsler

Herakleios'un ilk hamlesi hatalı olmuştur. 618 yılında doğudan Persler'in Khalkedon'a(Kadıköy) ve batıdan da Avarlar ve boyunduruğu altına aldığı ulusların başkent Konstantinopolis'e kadar ulaştığını görmüş ve eğer Konstantinopolis düşerse, imparatorluğun düşeceğini anlayıp, başkenti, anayurdu olan Kartaca'ya taşımak istemiştir.

Bu haberi öğrenen Konstantinopolis halkı, kurtarıcılarının bu kararı alması yüzünden kahrolmuş ve imparatorun ayaklarına kapanmıştır. Ayrıca Herakleios, önden bir gemiyle Kartaca'ya gönderdiği saray hazinelerinin denizde bir fırtınaya yakalanarak batması olayını, ilahi bir müdahale olarak görmüş ve Ayasofya'da Patrik'in huzurunda, Konstantinopolis'i terk etmeyeceğine dair yemin etmiştir.

Sasaniler'in, Bizans Ortadoğu'sunu İstila Etmesi

Tekrar doğuya dönecek olursak; Sasani komutanı Şahrbaraz'ın ilk Kudüs fethinde, şehir şartları kabul etmiş ve bir Sasani garnizonunun şehirde kalmasını kabul etmiştir. Fakat Şahrbaraz Kudüs'ten uzaklaşınca, Hristiyanlar, Sasani garnizonunu ve ellerine geçen tüm Yahudileri öldürür.

Bu olayın haberini alan Şahrbaraz, derhal Kudüs'e geri dönmüş ve bir aylık kuşatmanın sonunda şehirdeki tüm Hristiyanları katletmiş, Kutsal Kâbir Kilisesi'ni yıktırmış ve şehirde taş üstünde taş bırakmamıştır.

Bu katliama Yahudiler de katılmış ve ellerine geçen tüm Hristiyanları öldürmüşlerdir. Fakat, Sasanilerin yaptıkları en büyük darbe, Hz.İsa'nın çarmıha gerildiği Gerçek Haç'ı çalıp, kendi topraklarına götürmeleri olur. Çünkü ileride Bizans'ın başlatacağı savaşın gerçek amacı bu haçı geri almak olur.

İmparatorluğun Boş Olan Hazinesi Ve Bu Durumun Üstesinden Gelmeye Çalışılması

Tekrar Konstantinopolis'in iç işlerine geri dönelim; İmparatorluk, Mavrikios'tan önceki imparator II.Tiberios zamanında her tarafa altın ve gümüş saçmıştı. Tehlikeli derecede cömert olan II.Tiberios'un bu durumu, ondan sonraki imparator Mavrikios'un ölümüne sebep olan olayların başında gelir.

Çünkü Mavrikios, başa geldiği zaman boş bir hazine bulmuş ve tahtta kaldığı on dört yıl boyunca, zorunlu olarak cimri bir tavır sergilemiş ve bu durum, halk tarafından onun sevilmemesine yol açmıştır(Örneğin, 599 yılında Avarlar tarafından tutsak alınmış on iki bin Bizans esirinin fidyesi, Mavrikios tarafından ödenmemiş ve bu esirlerin hepsi öldürülmüştür).

Tüm Reklamları Kapat

Herakleios dönemine gelene kadar, hazine boş kalmaya devam etmiştir. Ama Bizans tarihinde ilk kez, Herakleios döneminde, Kilise ve Manastırlar, kendi servetlerini devlete akıtmışlardır. bunun sebebi ise, Sasanilerin Gerçek Haç'ı çalması ve Bizans'ın içinde bulunduğu bu durumun artık siyasi bir savaştan çok, Din savaşı halini almasıdır.

Bu yüzden zamanın Patriği Sergios, Kilise ve Manastır hazinelerini, Herakleios'a vermiştir(Fakat bunun bir borç olduğu unutulmamalıdır).

Durum Herakleios ve Bizans için iyiye gitmeye başlamıştı. Fakat bu sırada Herakleios'un başına trajik bir olay gelir ve karısı Eudokia, 2.çocuklarını doğurduktan sonra bir Sara nöbeti sırasında hayatını kaybeder. Ardından Herakleios, Ortodoks geleneğine aykırı olmasına ve Patrik Sergios'un itirazlarına rağmen Martina adında biriyle evlenir.

Bu olayın Ortodoks geleneğe aykırı olmasının sebebi Martina'nın Herakleios'un kuzeni olmasıdır. İleri de imparatorun veya imparatorluğun başına gelecek tüm talihsizlikler de bu olaya bağlanacaktı.

Tüm Reklamları Kapat

Herakleios Canını Kıl Payı Kurtarıyor

Takvimler 619 yılını gösterdiğinde, İmparatorluğu batı kanadından sıkıştıran Avarlar, imparatorla bir barış görüşmesi yapmak istediklerini bildirirler. Çok geçmeden bu görüşmenin, aslında tuzak olduğu anlaşıldı ve görüşmeyi yapmak için şehrin güvenli surlarından dışarı çıkan Herakleios, bu haberi alır almaz kıyafetlerini değiştirip köylü kılığına girmiş ve kendini zar zor Konstantinopolis'in içine atıp hayatını kıl payı kurtarmıştır.

Herakleios, İmparatorluğu Kurtarmak İçin Seferini Başlatıyor

Başa geçtiği 610 yılından beri düşmanlarına karşı pasif kalan Herakleios'un, on iki yıl boyunca tam olarak neler yaptığı bilinmez. Fakat bana göre, bu on iki sene hazırlıklarla geçmiştir.

Sonunda savaşın artık demir yumrukla bitirileceğini anlayan imparator Herakleios, kritik bir karar alır ve 5 Nisan 622 yılında, Sasanilere karşı harekete geçer.

Sasaniler, Herakleios'un, Karadeniz üzerinden Armenia'ya(Ermenistan) gideceğini tahmin ediyorlar ve hazırlıklarını da buna göre yapıyorlardı. Fakat Herakleios, kurnazca bir hamle yaptı ve ordusunu taşıyan donanma ile birlikte, Marmara denizinin güneyine gidip, Dardanel'i(Çanakkale Boğazı) geçip, Ege denizine çıktı. Oradan da doğuya Romalıların denizi olan Mare Nostrum'a yani Akdeniz'e doğru rotayı belirledi.

Tüm Reklamları Kapat

Sonunda İskenderun'un kuzeyinde ki, Issos Koyuna, ordusunu taşıyan donanması ile birlikte çıktı. Herakleios, Büyük Theodosios'tan beri ordusunun başında sefere çıkan ilk imparatordur.

Herakleios'un İlk Meydan Savaşı Ve Zaferi

Bizans ordusu, Issos koyuna çıktıkran sonra bütün bir yazı askeri talim yaparak geçirir. Hatta, Saray şairi Psidialı Georgios'un yazdığına göre; Pers tarafı eğlenceye, içkiye ve kadına gömülmüşken, Bizans kampında İlahiler göğe yükselmekteydi.

Artık harekât zamanı gelip çattığında, Herakleios, ordusunu Sonbaharın başında, kuzeye, Pontus ve Karadeniz yönünde ilerletmeye başlattı. Fakat Herakleios'un harekete geçtiği haberi, Sasani komutanı Şahrbaraz'ın kulağına ulaştığında o da Herakleios'la karşılaşmak için ordusunu harekete geçirmişti.

İki ordu Anadolu'nun ortasında, Kapadokya(Kabaca o zamanın İç Anadolusu) dağlarında ilk kez karşılaştı ve kozlarını paylaştılar. Savaşın nerede yapıldığı tam olarak bilinmese de bu savaşı daha önce hiçbir meydan savaşına katılmamış olan Herakleios kazanmış ve tecrübeli bir general olan Şahrbaraz geri çekilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Yine Psidialı Georgios'a göre; Bizanslılar, Persleri yendikten sonra vahşi keçileri kovalar gibi kovalamıştır. Böylece ilk meydan savaşını alnının akıyla kazanan Herakleios, Sasani ordusunu yenmiş ve komutanları Şahrbaraz da dahil hepsini dağıtmıştır.

Bu zaferden sonra ordunun gözüne Herakleios, göklere çıkmıştır. Fakat Bizans ordusu bu zaferi coşkuyla kutladığı sırada, hayati önem taşıyan bir mesaj gelir. Mesajda; Avarlar ve boyunduruğu altına aldığı ulusların, Konstantinopolis'e hareket etmeye başladığı yazıyordu. Bu kritik haberi alan Herakleios, derhal ordusuna cebri yürüyüş yaptırarak, Trebizond'a(Trabzon) varır. Ordusunu, kışlaması için burada bırakarak, kendisi başkent Konstantinopolis'e doğru yola çıkar.

Aslında, Herakleios'un, Anadolu'dan, Kafkasya'ya, hatta Levant'a kadar sürecek olan savaşları daha yeni başlıyordu.

İlk Zaferden Sonra Bizans'ta Olanlar

İlk meydan muharebesini kazanan imparator Herakleios, zaferinin tadını çıkaramadan, başkent Konstantinopolis'e dönmek zorunda kalmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

İmparator 623 yılının Paskalya bayramını, karısı ve ailesi ile birlikte Nicomedia'daki(İzmit) sarayında geçirir ve başkent civarında olduğu zamanlarda Konstantinopolis'e, takviye birlikler gönderir.

Eğer Anadolu da Pers tehlikesi olmasa ve ordusu Trebizond'da beklemiyor olsaydı, Herakleios, Avarlar'ın Konstantinopolis'i kuşatmalarını beklemeyip, Trakya üzerinden bir saldırı yapabilirdi. Fakat şu an da vaziyet gergindi ve yapılacak küçük bir hata imparatorluğu yıkıma götürebilirdi.

Bu yüzden sıcak sarayından ayrıldı ve karısı Martina'yı da alıp Karadeniz üzerinden Trebizond'a, onu bekleyen ve umutlarını ona bağlayan ordusunun yanına döndü.

Burada değinilmesi gereken önemli bir husus vardır. O da şudur ki; ordu, bütün bir kış boyunca sadık bir şekilde hiç isyan çıkarmadan Herakleios'u beklemiştir. Bunun tam tersi bir olayı, İmparator Mavrikios yaşamıştır; Onun zamanında, yeterli ödenek olmaması ve bu yüzden askerlerini İllirya'da kışlaması için talimat gönderdiğinde, ordu, bir isyan başlatmış ve bu isyana önderlik eden Phokas, Mavrikios'u öldürüp başa geçmişti.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat şimdi ordunun Herakleios'a başkaldırmamasının sebebi; şu anda ki durumun bir din savaşı olması ve Herakleios'un da ordunun gözünde bir kurtarıcı olmasıdır. Ayrıca Herakleios, sefere, ordusunun başında çıkmıştır. Mavrikios ise bunu yapmamıştır(Ama burada Mavrikios'un askerlikten ve savaştan anlamayan biri olduğu çıkarımı yapılmamalıdır! Çünkü kendisi Doğu cephesinde, Perslere karşı savaşarak pişmiştir. Ayrıca ''Strategikon'' adında, ileride ve kendi döneminde bütün orduya askerlik ve savaş sanatını öğretecek bir eser yazmıştır).

Herakleios, Trebizond'a geldiğinde tek olumsuz alamet, karısını da yanında getirmesiydi. Bunun ordu ve halkın gözünde olumsuz olmasının sebebi; imparatorun, karısını da yanında getirmesi değil, karısının aynı zamanda kuzeni olmasıdır. Bu tarz kuzen evlilikleri Bizansta ve Ortodoks kültüründe hoş karşılanmazdı.

Sefere dönecek olursak; Herakleios, ait olduğu yere, yani ordusunun başına yeniden geçer ve Doğu'ya, bugünkü Ermenistan ve Azerbaycan'ın olduğu bölgeye gider. Buraya gitmesinin sebebi, Sasani Şahı II.Hüsrev'in o bölgedeki, Ganzak şehrindeki sarayında olmasıdır. Ama Hüsrev, Herakleios'un geldiği haberini alır almaz, oradan tüyer. Ve bu son kaçışı olmayacaktır.

Normalde Hüsrev'in, bu savaşı, yani 602 yılında başlayan Bizans-Sasani savaşını başlatmasının sebebi, zamanında kendisinin tekrar başa geçmesine yardım eden Mavrikios'a yardım etmek ya da intikamını almaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat bu durumda Herakleios 610 yılında, Phokas'ı tahttan indirdiği zaman, Hüsrev'in bu savaşı durdurması gerekirdi. Ama o bunu yapmadı ve amacının aslında Mavrikios'un intikamını almak olmadığını gösterdi. Onun amacı Bizans'ı yani Roma İmparatorluğu'nu yutmaktı.

Bizans Ordusu Kurtarıcısı Önderliğinde Armenia'ya İlerliyor

Herakleios, Hüsrev'in, Ganzak'taki sarayına girince, orada Hüsrev'in kendi suretindeki heykellerini ve tasvirlerini görmüş, ardından da tiksintiyle bu heykelleri ve sarayı dümdüz etmiştir. Daha sonra ordusunu kışlatmak için bugünün Azerbaycan'ında ki, Mugan ovasına yerleştirmiştir. Bu ova tarih boyunca neredeyse o bölgeden geçen bütün ordulara ev sahipliği yapmıştır. İleride İlhanlı Moğollarının kurucusu olan Hülagü Han ve Safevi devletinin kurucusu Şah İsmail'de, ordularını bu bölge de kışlatacaktı.

Herakleios, Mugan ovasında kışladığı sırada, o bölgeye yakın bir kent olan, Urmiye'nin, Perslerin inandığı din olan, Zerdüştlük'te ki, Zerdüşt'ün doğduğu yer olduğunu öğrenmiş ve Urmiye'ye, Sasani komutanı Şahrbaraz'ın yerlebir ettiği, Kudüs için bir misilleme yapmış ve bu kenti yaktırmıştır.

Bu yıkımlardan sonra Pers halkı kendi Şahlarına karşı tiksinti duymuşlardır. Çünkü Herakleios, daha Ganzak ve Urmiye bölgelerine gelmeden, Hüsrev, yanında kırk bin kişilik bir ordu bulunmasına rağmen ordusuyla kaçmıştı.

Tüm Reklamları Kapat

Bizans ve Sasani ordularının savaş boyunca izledikleri güzergahlar ve savaşlar
Bizans ve Sasani ordularının savaş boyunca izledikleri güzergahlar ve savaşlar

Bizans İçin Bizans-Pers Savaşı'nın Anlamı

Bizans ordusu, dini bir ateşle yandığı ve kendilerine yapılanların intikamını almak istedikleri için, İran'ın batısında nereden geçseler, geride yerle bir edilmiş şehirler bırakıyorlardı.

Herakleios, ordusunu daha sonra, o yıl kışlatmak için Kafkasya'da ki Albana(Arnavutluk'un antik adı olan ''Albania'' ile karıştırılmamalıdır) denen bölgeye götürür. Ardından ordusuna ''Sors Evangelica'' yapmalarını emretti. Bu gelenek şu şekilde işliyordu; her asker dört gün boyunca oruç tutuyor ve dördüncü günün sonunda, İncil'den rastgele bir sayfa açıyor ve ilk okuduğu pasaj onların rehberi oluyordu.

Görüldüğü üzere, Bizans ve Sasanilerin içinde bulunduğu bu savaş, Bizanslılar için bir din savaşıdır. Sasani tarafı, bu dini coşkudan ve morâlden yoksundur.

Herakleios Bir Günde Üç Zafer Kazanıyor

Aslında Herakleios'un erkenden kışlamak için Kuzeye çekilmesi ve askerlerine ''Sors Evangelica'' yaptırması, bir tık gereksizdir. Çünkü bu süre zarfında, ünlü Sasani komutanı Şahrbaraz, Kapadokya'da aldığı yenilgiden sonra, dağılan kuvvetlerini toplama fırsatı bulmuş ve Kafkasya'ya, Herakleios'un üzerine yürümeye başlamıştır. Ve sadece Şahrbaraz değil, 2 ayrı ordu da, Herakleios'un üzerine gelmekteydi.

Tüm Reklamları Kapat

Normalde bu durumu gören ve şu anda bu yazıyı okuyan, siz, değerli okurlar, durumun kurtarılamaz olduğunu anlamışsınızdır.

Eğer durum akışına bırakılıp normal bir şekilde gerçekleşmiş olsaydı, burada size Herakleios, Kafkasya bölgesinde, üç Sasani ordusuna karşı ezildi ve vahşice bir şekilde katledilerek, kafası bir mızrağa takıldı ve Sasani şahı Hüsrev'in sarayına, esir alınmış ordusuyla birlikte getirildi. derdim ve bu yazı burada biterdi.

Ancak, geçmişte öyle şeyler olmuştur ki, sevgili okurlar, bazen bunları okurken ''Hadi oradan'' deriz. İşte sizin de bunu demenizin tam vaktidir. Çünkü Herakleios, bu üç Pers ordusunu da yeniyor.

Olay, şu şekilde gerçekleşiyor; Herakleios, durumun vahamiyetinin farkına vardıktan sonra, mevcut ordusunun sayısının yeterli olamayacağını anlıyor ve o bölgede Perslerden nefret eden yerel halklarla temas kuruyor(Hunlar'dan geriye kalan bozkır savaşçıları aralarında en etkili olanları olmuştur).

Tüm Reklamları Kapat

Neticede, Herakleios'un ordusu, 624 yılındaki halinden daha büyük bir hale geliyor ve Kafkasların güneyinde, Şahrbaraz ve Sarablagas'ın birleşik ordusunu darma duman ediyor.

Sonrasında durumu kurtarmak için başka bir Sasani komutanı olan, Şahin kendi ordusuyla birlikte geliyor, fakat iki ordu yenmelerinin verdiği coşku ile, Bizanslılar ve müttefikleri, bu orduyu da bozguna uğratıyorlar.

Tabii, sonrasında, Herakleios ve ordusuna gelen dini coşku ve cesareti tahmin edebilirsiniz. Zaten ordusunun ve halkının gözünde, bir kurtarıcı ve Tiran-Kırıcı olan Herakleios'un, şanı ve şöhreti katlanarak artıyor.

Ama artık yorgunluktan kolları tutmayan orduyu kışlatmak gerektiği için, bu harekât yine sekteye uğruyor ve imparator, kışı Van gölü civarında geçirmeye karar veriyor. Şu da unutulmamalıdır ki; en tehlikeli Sasani komutanı Şahrbaraz, meslektaşı, Sarablagas ölmesine rağmen hâlâ hayatta ve bir yerde gölgelerin içinde saklanıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Herakleios'un İlk Yenilgisi Ve Durumu Lehine Çevirmesi

Bahar gelince, Bizans ordusu, hareketine kaldığı yerden devam eder. Fakat bu seferki yürüyüş çok zorludur. Hedef Güneybatı olduğu için ordu, 1 Mart 625'te harekete geçer. Van gölünün etrafını dolaşıp, Ararat'ı(Ağrı dağı) geçip, oradan da, Arsanias(Murat Irmağı) ırmağının 300km batısına doğru yol alıp tekrar güneye dönülür. Martyropolis(Bugünkü Silvan) ve Amida(Diyarbakır) şehirlerinin ikisi de ele geçirilir ve sonrasında Fırat nehrine varılır.

Tahmin edileceği gibi, gölgelerde saklanan Şahrbaraz, Bizanslıların her hamlesini uzaktan izlemiş ve Fırat'ı onlardan önce, geçilecek tek bir köprü varken geçmiş ve ardından köprüyü de yıktırmıştır.

Herakleios, şans eseri Samsat civarında nehri geçebileceği bir sığlık bulmuş ve ordusunu buradan geçirip, bugünkü Adana'nın içinde olan Saros(Seyhan) ırmağı civarına gelmiştir.

Burada nehrin karşı yakasında, onunla kozlarını paylaşmak isteyen Şahrbaraz'ı ve Sasani ordusunu, kendisini bekler halde bulur. Belki de seferi boyunca yaptığı en büyük hata burada gerçekleşir.

Tüm Reklamları Kapat

Şahrbaraz, ordusunu geri çekiliyormuş gibi hareket ettirir ve Herakleios ordusunun öncü birliğine hücum emri verir. Bu birlikler, ırmağın üstündeki daracık bir köprüden geçtikten sonra, Şahrbaraz, ordusuna geri dönüp hücum emri verir. Bu şekilde daha önce mağlubiyet görmemiş olan Herakleios'un birlikleri, öncülerinin birer birer katledilişini izler. Çaresiz Bizans askerlerinin umut dolu gözleri, Herakleios'a döner. Ordu, ilahi kurtarıcılarının bir mucize yapmasını bekliyordu. Ve şaşırılacağı üzere bu mucize gerçekleşti.

Herakleios, hem kendisi hem de, düşman ordusunun şaşkın bakışları içinde, atını dörtnala sürmeye başlar. Önüne çıkan bir Pers devesini tek hamlede yere serip ırmağa düşürür. Perslerin çoğu, Bizans öncü birliğinden sağ kalanları öldürmekle meşgul oldukları için imparatoru fark etmediler. Herakleios'un üzerine ok yağmuru yağar fakat imparator, göğsünden bile yara almasına rağmen bu durumu hiç umursamadan atıyla dörtnala Perslerin üzerine gitmeye devam eder. Hattâ, Şahrbaraz'ın, yanındaki bir Bizans esirine''imparatorunuza bakın, bu oklardan ve kargılardan ancak bir örsün korkabileceği kadar korkuyor''diye haykırdığı rivayet edilir(Burada kaynak; Psidialı Georgios'tur ve bu hadiseyi Bizans kaynaklarının yazdığı unutulmamalıdır).

Herakleios, büyük bir bozgunu sadece cesareti sayesinde kurtarmıştı. Muharebenin ertesi günü, Sasani kampı çadırlarını söküp geri çekilirler. Herakleios'ta o yıl kışlamak için, Trebizond'un elverişli olduğuna karar verir ve Orta-Anadolu yani, Kapadokya üzerinden ordusunu buraya götürür.

Fakat iki tarafta, Kışın sona ermesiyle, yeniden savaşacaklarının farkındadırlar. Ama Bizans tarafının bilmediği bir şey vardır. o da, zaten yıllardır Khalkedon'a kadar ulaşmış olan, Sasanilerin, Avarlarla birlik olarak, Avarların Konstantinopolis kuşatmasına katılacaklarıdır.

Tüm Reklamları Kapat

626 Avarların Konstantinopolis Kuşatması

Şimdi, sahneyi biraz daha batıya götürelim. Avarlar, boyundurukları altına aldıkları, Slavlar, Hunlar, Gepidler, Bulgarlar ve İskitler gibi kavimlerden müteşekkil seksen bin kişilik bir orduyla 29 Haziran 626'da, Konstantinopolis önlerindedir.

Konstantinopolis'te ise on iki bin süvari şehri savunmaktadır. Fakat burada, Konstantinopolis halkının da, Herakleios'un Anadolu da ki ordusu gibi, dini bir savunma ve coşku içinde olduğu unutulmamalıdır. Yani şehri savunan on iki bin süvariye ek olarak şehirdeki her bir kişi garnizona ve şehrin savunmasına, canla başla katkı sağlıyordu.

Bunun yanında, Herakleios'un seferi için, kilise servetini ortaya döken, Patrik Sergios'ta şehirde dini coşkuları arttırmak için vaazlar veriyordu.

V. yüzyılda, II.Theodosius zamanında yapılan ve onun adını taşıyan surlar,(Bugünkü Topkapı Surları, bu surlardan geriye kalanların bir parçasıdır) o zamanki dünyanın en aşılamaz surlarıydı. Bu yüzden Avarlar, şehrin savunmasını aşmayı bir türlü başaramıyorlardı. Ayrıca, boğazın karşı yakasındaki, Khalkedon'da bulunan Sasaniler de, Bizanslılar, denizleri tuttukları için, karşı tarafa geçemiyorlar ve Avarlar'a destek sağlayamıyorlardı.

Tüm Reklamları Kapat

Konstantinopolis boğazı, iki müttefik ordunun arasını, bir balta darbesi gibi yarmıştı. Takvimler 2 Ağustos'u gösterirken, artık canına tak eden Avar kağanı(adını bilmiyoruz), barış şartlarını görüşmek için, Patrikios Bonos'a elçiler göndermiş ve Bonos'ta bunu kabul etmiştir.

Fakat Bonos ve yanındakiler, Kağanın çadırına girince, çadırın içinde Sasani elçilerini görünce işler değişir. Üstüne üstlük, Sasani elçileri çadırda oturtulmuşken, Bizans elçilerine oturma izni verilmez.

Görüşme tahmin edilebileceği üzere iki taraf içinde bir fiyaskodur. Ama bu görüşmeden sonra Bizans elçilerinin yapacağı hareket, şehri kurtaracaktı.

VII. yüzyılda Konstantinopolis şehri(tahminen)
VII. yüzyılda Konstantinopolis şehri(tahminen)

Konstantinopolis'in Avarlar dan Kurtulması

Bizanslılar, Sasani elçilerini, kayıkla Khalkedon'a dönerken, denizde yakalar ve zorla hem Sasanilerin, hem de Avarların bütün planlarını öğrenirler. iki elçi hemen öldürülür ve son elçi, kayıkla, Sasani kampının görüş alanına getirilerek, Perslerin gözleri önünde kafası kesilir. Ardından kesik başın ağzına bir mesaj konulur ve Khalkedon'da ki, Sasani kampına doğru atılır.

Tüm Reklamları Kapat

Persler, kelledeki mesaja baktıklarında ise şunların yazılı olduğunu görürler ''Biz kağanla aramızda anlaştık. İki elçinizle o ilgilendi. Üçüncüsüne gelince işte burada''. Bizanslılar, bu şekilde Sasaniler ve Avarların arasını açmayı başarır.

7 Ağustos'ta ise, Bizanslılar, düşmanların bütün planlarını öğrendikleri için, kurnazlıkla hem Sasanilerin, hem de Avarların zaten yetersiz olan ve tüm umutlarını onlara bağladığı donanmalarını Rum ateşiyle(denizde bile yanabilen ve su kattıkça daha da güçlenen bir alev) yok ederler.

Aynı zamanda Avarlar, Herakleios'un kardeşi, Theodoros'un, Sasani komutanı Şahin ve ordusunu yenilgiye uğrattığını öğrenirler. Bunun üstüne Herakleios'un, Hazarlar'la ittifak yaptığını öğrendikleri an kuşatmayı bırakırlar.

Theodosius surları, devasa bir işgal ordusuna karşı dimdik ayakta kalmıştı. Burada, neden Herakleios'un, başkente dönmediği sorulabilir. Bunun cevabı ise çok basittir; Anadolu'da hâlâ Pers tehtidi varken ve bu kadar zafer kazanılmışken, başkente geri dönülse, bütün bu kazanımlar çöpe atılmış olacaktı. Ayrıca en büyük tehlike olan Sasani komutanı Şahrbaraz'ın da hâlâ hayatta olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Herakleios'un Kardeşi Theodoros'un Mezopotamya'daki Zaferi

Şimdi Herakleios cephesine geri dönelim; Avarlar'ın Konstantinopolis Kuşatması öncesinde Herakleios, mevcut ordusunu üçe bölüp, bir kısmını başkenti savunması için gemilerle Konstantinopolis'e göndermişti. İkinci kısım(en büyük olan kısım), kardeşi Theodoros'un emrine verilip, Mezopotamya bölgesinde olan Sasani komutanı Şahin'le savaşmak için gönderilmişti. Geriye kalan üçüncü kısım ise Herakleios'la birlikte kalmış ve artık savunmasız kalan Ermenistan ve Kafkasya üzerine yürümeye başlamıştır.

Theodoros önderliğindeki Bizans ordusu, Konstantinopolis kuşatması devam ettiği sırada, Mezopotamya'da, Şahin ve ordusuna karşı ezici bir zafer kazanmıştır. Bu zafer hakkında bilgi kısıtlıdır, ve sadece, savaş sırasında, bir fırtınanın çıktığını ve bu fırtınanın Pers tarafına öfkesine kusarak, Bizanslılara avantaj sağladığını biliyoruz.

Ayrıca, savaştan önce, Sasani Şahı Hüsrev, Şahin'e, eğer bir zafer kazanamazsa idam edileceğini bildirmiştir. Neticede Şahin, savaşı kaybettikten sonra, kendini öldürmüştür. Fakat, ölü cesedi bile, Hüsrev'in öfkesinden kurtulamamıştır. Şahin'in cesedi, tuzlanarak muhafaza edilip, Hüsrev'e gönderilmiş ve Hüsrev, Şahin'in cesedini, tanınamaz hale gelene kadar kırbaçlatmıştır.

Herakleios'un Hazarlar İle İttifak Kurması

Herakleios, Kafkasya bölgesine ulaştığı zaman, Bizans kaynaklarının ''Ziebil'' dediği Hazar Kağanı ile bir buluşma gerçekleşir. Oldukça olumlu ve dostane geçen bu buluşmada, Hazarlar, normalde, her zaman at üstünde müzakere yapmalarına rağmen, Herakleios'un huzurunda atlarından inmişlerdir. Herakleios'ta, bu jeste karşılık, tacını başından çıkarıp, Kağan'ın başına koymuş ve ona ''oğlum'' diye hitap etmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Ardından kağana, çok gösterişli bir ziyafetten sonra altınlar, değerli mücevherler ve kızı Epiphania'nın bir portresini verir. Bunun anlamı şudur; Kağan eğer, seferinde ona yardım ederse, İmparatorun kızı ile evlenecek ve Herakleios'un veliahtı olacaktır.

Müzakere sonunda, Hazar Kağanı, Herakleios'a yardım etmeyi kabul eder ve ona kırk bin kişilik bir ordu verir. Fakat talihin bir cilvesidir ki, 626 yılında, Hem Hazar Kağanı Ziebil, hem de Herakleios'un kızı Epiphania hayatını kaybeder. Hazarlar da, geldikleri gibi, yurtları olan Türkistan coğrafyasına geri dönerler.

Bizans Ordusunun Nihai Sona Doğru Yaklaşması

Aslında 626 yılı, Hazar kağanı ile ittifak yapılması, Konstantinopolis'in kurtulması ve Herakleios'un kardeşi Theodoros'un, bir Sasani ordusunu yenmesine rağmen, hala sancılı bir senedir.

Çünkü, Hazar ittifağı bozulmuş ve Theodoros'un zaferinden sonra, Sasanilerle bir anlaşma yapılamamıştır. Bunun yanında, yeni komutanları Razates liderliğinde, büyük bir Pers ordusu da doğu da toplanmaya başlamıştı. Ama Herakleios, 627 yılına girildiğinde, en iyi yaptığı şeyi yaparak yoluna devam etti.

Tüm Reklamları Kapat

Hüsrev'in, Sasani başkenti Tizpon'dan 30km uzaklıktaki, Dastagerd şehrinde olduğu öğrenilince hedef burası oldu. Güneye yürüyüş, bütün bir yıl sürer ve Bizans ordusu yavaş hareket ederek, artlarında, harabeye çevrilmiş şehirler bırakır. Fakat 627'nin sonuna gelindiğinde, emrinde büyük bir ordu olan Sasani komutanı Razates, Herakleios'un Bizans ordusuyla, Ninova harabelerinde karşılaşır. Başta iki tarafta birbirine saldırmaz ve mevklerine iyice yerleşirler.

Kader Anı (627 Ninova Muharebesi)

İşte, nihai karar günü yaklaşıyordu, Merhum imparator Mavrikios'un 602 yılında ki ölümüyle başlayıp, Herakleios'un, 622 yılında harekete geçtiği Bizans-Sasani savaşının doruk noktası ve sonucun belirleyicisi, birazdan anlatacağım 12 Aralık 627 Ninova Muharebesi'dir.

12 Aralık sabahı iki tarafta saldırıya geçti. Her iki tarafın askerleri de, bu muharebenin savaşın sonunu belirleyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden muharebenin çok kanlı ve vahşi geçtiği su götürmez bir gerçektir. Nitekim muharebe on bir saat boyunca durmadan devam etmiştir(daha barutun olmadığı bir yüzyılda on bir saat boyunca iki ordunun birbirlerini sadece çelikle kesip biçtiğini hayâl edin).

Eğer Bizans sarayındaki, Psidialı Georgios'a inanacak olursak; Muharebenin doruğa çıktığı anda, Sasani komutanı Razates, Herakleios'a, bire bir dövüş teklifi yapar. Herakleios'ta bu teklifi kabul eder. Daha önce anlattığım, Herakleios'un Seyhan nehri civarındaki cesaretini göz önüne alırsanız, Herakleios'un gözünü bile kırpmadan, boz renkli atı Dorkon ile ileri atıldığını hayal edebilirsiniz. Ayrıca, Sasani şahı Hüsrev, Razates'e, önceki komutanı Şahin'e bildirdiği gibi, eğer savaşı kaybederse idam edileceğini söylemişti.

Tüm Reklamları Kapat

Bu yüzden Razates'in de canla başla kılıcını savurduğuna şüphe yoktur. Ama ne kadar iyi savaştıysa da, Herakleios üstün geldi ve bir kılıç darbesiyle, Razates'in kafasını gövdesinden ayırdı. Razates'le birlikte iki Sasani komutanı daha Herakleios'un kılıcının altında can verdi.

Herakleios, bir çok yara almasına rağmen, kılıcını kınına koymayı reddetti ve savaş, gün batana kadar devam etti. O gün Bizanslılar, kimseye acımadı. Hava kararırken, muharebenin gerçekleştiği Ninova harabeleri, Perslerin cesetleriyle dolup taşmıştı. Burada yine şuna vurgu yapmalıyım; Herakleios ve Bizans ordusu, Pers tarafının sahip olmadığı, üstün bir silaha sahipti'' Dini coşku''.

Bu savaş onlar için, ilk haçlı seferiydi. Çünkü seferlerinin asıl amacı; Sasani komutanı Şahrbaraz'ın Kudüs'ü yağmaladıktan sonra çaldığı, Gerçek Haç'ı geri almaktı. Zaferden sonra, Razates'in kesik başı, bir mızrağın ucuna geçirildi ve ele geçirilmiş yirmi beş Sasani sancağıyla Bizans kampına götürüldü.

Bizans Ordusu Pers Topraklarının Daha Da İçlerine İlerliyor

Fakat geri dönüş vakti henüz gelmemişti. Muzaffer ordu, Şahın bulunduğu Dastagerd şehrine doğru ilerlemeye devam etti ve Herakleios, Noel bayramını, Yezdem Vadisi'nde kutladı. Çaresiz Zerdüşt rahiplerine de bu görüntüyü sadece izlemek düştü.

Tüm Reklamları Kapat

Bu sırada, bir Pers mektubu ele geçirildi. Mektupta; Hüsrev'in, Khalkedon'daki komutanı Şahrbaraz'a, Doğu'ya gelip, Herakleios'la ilgilenmesi yazıyordu. Kurnazca bir müdahaleyle bu mektup değiştirildi ve yerine, Ninova'daki Sasani ordusunun, Bizans ordusunu yendiği ve Şahrbaraz'ın olduğu yeri terketmemesi yazılan başka bir mektup konuldu. Çünkü böyle bir durumda, Herakleios, tekrar Şahrbaraz'la uğraşmak zorunda kalacak ve Persler bu sırada yeni bir ordu kuracaktı.

Bu tehlike de bertaraf edildikten sonra, 628 yılının Ocak ayında, Hüsrev'in sarayının bulunduğu Dastagerd'e varılır. Fakat imparator, Şahı burada bulamaz. Hüsrev, daha Herakleios gelmeden kaçmıştır. Bütün bu yaşanılanlardan sonra, Hüsrev, kendi halkının gözünde iyice düşmüştür. Çünkü, karşı tarafta, ordusunun başında, altı yıldır bulunan ve muhteşem zaferler kazanmış bir lider varken, kendi liderleri, her zaman kaçacak bir delik aramıştı.

Saraya ulaşan Herakleios, burayı bütün ihtişamına rağmen dümdüz ettirmiştir(tıpkı Büyük İskender'in 1000 yıl önce, Persepolis'i yaktırması gibi).

Herakleios Ve Ordunun Yurda Geri Dönüş Yolculuğu Ve Şah Hüsrev'in Ölümü

En sonunda Herakleios, daha da ileri gitmenin anlamsız olduğuna karar vermiş ve geri dönüş yolculuğu için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştır. Gidişata bakılırsa, Hüsrev'in sonu zaten, kendi tebaası tarafından getirilecekti.

Tüm Reklamları Kapat

Nitekim böyle de oldu. Fakat sonu, tebaa dan değil, kendi oğlundan geldi. Aynı yıl, yani 628'de Hüsrev, kendi oğlu Kavad ve komutan Şahrbaraz tarafından yakalanmış ve karanlık bir kuleye hapsedilmiştir. Ardından ikinci karısı Şirin'den olma bütün çocukları, gözleri önünde öldürülmüştür. Sonrasında kendisi de oklarla yavaş yavaş vurularak idam edilmiştir.

Herakleios, Hüsrev'in ölüm haberini, Tauris'te(Tebriz) iken almış ve yeni başa geçen Hüsrev'in oğlu Kavad'a, bir mektup yazarak ''Amacının asla Hüsrev'i tahttan indirip, öldürmek olmadığını'' söylemiştir.

Artık, 602 yılında başlayıp 628 yılına kadar yani 26 yıl süren Bizans-Sasani savaşı nihayet sona ermiştir. Bu savaş, iki tarafın kaynaklarını da öylesine tüketmiştir ki, savaşı Herakleios, yani Bizans tarafı kazanmasına rağmen, sadece işgal edilen bölgelerin geri verilmesi, savaş tazminatının ödenmesi ve çalınan Gerçek Haç'ın iadesi talep edilmiştir. Yeni Sasani Şahı Kavad, bu teklifi kabul etmiş ve savaş böylece sona ermiştir.

Savaş Sonrası Bizans İmparatorluğunun Durumu

Savaşın bittiği haberini taşıyan haberci, 15 Mayıs 628'de Konstantinopolis'e ulaşmış ve Senato, Herakleios'a''Scipio''ünvanını vermiştir. Gerçekten de, Herakleios'un bu altı yıllık askeri seferi, Ancak, Antik Roma'nın, Kartacalı Hannibal'dan ve Pirus'tan kurtarılması ile kıyaslanabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat Herakleios, zaferinin sembolü olan Gerçek Haç'ın, İran'dan getirilmesine kadar Konstantinopolis'e girmeyi reddetti ve boğazın Asya yakasında ki, Hiera'da bulunan sarayda kalmaya devam etti.

Sonunda, Gerçek Haç, İran'daki, Sasani komutanı Şahrbaraz tarafından, Herakleios'un kardeşi Theodoros'a verildi.

14 Eylül 628 sabahı, Konstantinopolis halkı, daha önce hiç olmadığı kadar sevinçliydi. Nasıl olmasınlardı ki, altı yıl önce her tarafı işgal edilmiş ve geriye sadece, Konstantinopolis ve Kartaca sapasağlam kalmış bir devletleri varken, şimdi imparatorlukları doğal sınırına geri dönmüş ve Kudüs'ten çalınan İsa'nın Gerçek Haç'ı da geri alınmıştı.

Sadece, tek bir hayal kırıklıkları ve şaşkınlıkları vardı. O da şuydu; 610 yılında, gaspçı imparator Phokas'ı tahttan indirip yerine geçen kurtarıcıları Herakleios'un heybeti, yakışıklılığı ve altın gibi sarı saçlarından geriye hiçbir şey kalmamıştı. İmparatorun yaşı elli civarında olmasına rağmen çökmüştü. Yüzü kırışıklıklar içindeydi ve o altın saçlarından geriye sadece bir tutam gri saç kalmıştı.

Tüm Reklamları Kapat

Yoksullaşmış ve umutlarını kaybetmiş Bizans halkı(temsili)
Yoksullaşmış ve umutlarını kaybetmiş Bizans halkı(temsili)

Her Yönden Tükenmiş Bir İmparatorluk

Aslında, Bizans halkının bu sevinci ve kutlamasının altında bir burukluk yatıyordu. İmparatorluğun her bir köşesi yıkımdan payını almıştı. Değil vergi, insanlar geçinecek kadar bile parayı zor buluyordu. Ve bunun üstüne, Kilise hiç acımadan, Herakleios'tan, ona verdikleri borcun geri ödenmesini talep etmişti.

Bu durumda eli kolu bağlı imparatorun bu duruma karşı çıkması imkansızdı. Böylece, Harabeye dönmüş Doğu topraklarından yeni vergiler alınmıştır. Örneğin Şam vergi görevlisinin tahsil etmesi gereken meblağ yüz bin altındır.

Herakleios, İmparatorluğu kurtarmıştı, bu bir gerçekti, fakat bu savaş, zaten canı çıkmış olan imparatorluk kaynaklarının suyunu sıkmak demekti. Yani her ne kadar da imparatorluk kurtarıldıysa da, hem insan hem de mali olarak tükenmiştir.

Üstüne, Kilisenin borcunu geri almak istemesiyle çıkarılan yeni vergiler. Ölü bir cesedin organlarını yağmalayamaya benzemiştir. Zaten sonunda, kaynaklarını tüketmiş ve toprakları bir harabeye çevrilmiş olan Bizans ve Sasani İmparatorluklarının zayıflığından faydalanan bir güç, iki tarafından da beklemediği bir yer olan Arabistan çöllerinden çıkacaktı.

Okundu Olarak İşaretle
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • John Julius Norwich. (2013). Bizans I Erken Dönem (323-802). ISBN: 978-605-5093-01-3. Yayınevi: Kabalcı Yayınevi. sf: 222 - 246.
  • Edward Gibbon. (2020). Roma İmparatorluğunun Gerileyiş Ve Çöküş Tarihi 5.Cilt. ISBN: 978-605-06959-3-9. Yayınevi: İndie Kitap. sf: 101-124.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/04/2024 11:49:27 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17324

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Özellikler
Okyanus
Biyoteknoloji
Canlı Cansız
Şehir Hastanesi
Hava
Abiyogenez
Evrimsel Süreç
Kuantum Mekaniği
Amerika
Evrim Tarihi
Araç
Hidrotermal Baca
Argüman
Hekim
Epistemik
Araştırma
Coğrafya
Avcı
Kültür
Jinekoloji
Cansız
İnsan Türü
Mistisizm
Genom
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close