Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Masonlar: Tarihin En Tartışmalı Topluluğunun Gerçek Hikâyesi

Sizlere anlatılmış tüm hurafelerden kurtulun ve Masonluğun tarihine gerçekçi bir bakış atın.

18 dakika
104
Masonlar: Tarihin En Tartışmalı Topluluğunun Gerçek Hikâyesi
  • Blog Yazısı
Dört Hür ve Kabul Edilmiş Mason Üstadı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Sunuş

Bir önceki yazıda insanoğlunun gizemle yoğurulmuş hikâyelere olan uçsuz bucaksız merakına değinmiştik. Bilinmeyene ve bilinemeyene duyduğumuz merak, uygarlığımızı dün olduğundan daha kuvvetli yapan yegâne gücümüzdür fakat bazen bu merak, dozunu kaçırmak suretiyle gerçekdışı anlatılara maşa olmaktadır. Bu, nispeten uzun olabileceğini kestirebildiğim yazının konusu; asırlar boyunca insanoğlunun hurafeci merakının kurbanı olmuş marjinal bir topluluğun öyküsü. Bu, tüm gerçekliğiyle ve komplo teorilerinden arındırılmış biçimiyle dünya tarihinin gördüğü en usta kardeşliğin, en kapsamlı örgütlenmenin, Masonluğun öyküsü. Dedesinin de bir mason olduğundan bahsetmekten çekinemeyen John Dickie'nin yazmış olduğu Kardeşlik: Hür Masonlar Modern Dünya'yı Nasıl Şekillendirdi? kitabını büyük bir keyifle okumamın ardından bu alanda edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak ve burada ölümsüzleştirmek için sabırsızlandığımı söyleyebilirim. Karşınızda, dünyanın dört bir yanından hikâyelerle bezenmiş, teknik ve derin ayrıntılardan arındırılmış Masonluğun öyküsü...

Giriş, Masonluğun Temelleri

Onlar, Her Yerdeler

Masonlar ve masonluk, 18. asır itibarı ile Yakın Çağ tarihinin her sayfasında karşımıza çıkar. Siyasi tarihin neredeyse her alanında bu insanların arasında bulunmuş veya bulunmaya devam eden kişilerle karşılaşırız. Kalemiyle Fransız Devrimine ilham olmuş Voltaire'dan tutun da ünlü Alman besteci Mozart'a, ABD'nin kurucusu ve ilk başkanı George Washington'dan tutun da Padişah V. Murad ve sonrasında Jön Türklere kadar her millette, her dinde ve her kültürde varlık göstermiş uluslararası bir üst kimlik olagelmiştir masonluk. Öyle bir kimliktir ki üzerinde ciddi ve gerçekçi bir perspektifle çalışılması, okunması ve anlatılması gerekir. İnsanlığın ortak belleğine kardeşlik, laiklik, eşitlik ve cumhuriyetçilik gibi hâlen etkisini koruyan geniş kapsamlı değerlerin yerleşmesinde rol oynayan ve bu yönde aydınlanmacı bir felsefeyi benimseme yoluyla yeni dünyanın inşasına katılan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar, bence doğru yorumlanmayı ve doğru eleştirilmeyi hak ediyorlar.

Bir İsmin Hikâyesi, Mason

Antik ve Orta Çağ toplulukları, medeniyetlerini temsil eden birer simge olarak inşa ettikleri mimari harikaları benimsemişlerdir. Mısırlılar piramitleri, Sümerler zigguratları, İbranilerse Süleyman Tapınağı'nı (eğer gerçekten var olmuşsa) bu yönde inşa etmişleridir. İşte hikâyemizin başkahramanları olan bu "gizemli" insanların isimlerini aldıkları yer de Süleyman Tapınağı'nın yapımı sırasında hayatını kaybettiği rivayet edilen bir duvar işçisi (stonemason) olan "Hiram Usta" anlatısıdır. Resmî mason tarih yazımına göre geometrinin tanrısal bir mesaj ve O'nun hayatımızı düzenlemekte kullandığı ulu bir araç olduğu yönünde yaygın bir inanışa sahip olan Hiram'dan sonraki duvar işçileri, meslek ölümlerini azaltmak amacıyla dernek benzeri bir yapılanma (lodge) kurarlar. Sonraları Malta Taşı İşçisi (freemason) olarak tarih sahnesinde boy gösteren bu insanlar, çeviri yoluyla Türkçeye "Hür Mason" olarak geçmiş ve hatta Osmanlı halk ağızında herhangi bir semavî dine mensup olmayan kişileri aşağılamak için kullanılan bir argo sözcük olan "farmason" a evirilmiştir. Pekâlâ bir meslek örgütü olarak kurulan Hür Masonluğun kaidelerine, tarih boyunca en çok eleştiriye maruz bırakıldıkları yönlerine, dünya üzerindeki çeşitli ülkelerde yürütmüş oldukları faaliyetlere detaylı bir bakış atalım.

Tüm Reklamları Kapat

Süleyman Mabedi (Temsilî)
Süleyman Mabedi (Temsilî)

Teşkilat Sistemi

Yazının mümkün olduğunca akıcı ve sohbet edasında geçmesini dilediğimden ötürü bu ve bundan sonraki bölümlerde uzun teknik bilgilerden bilerek kaçınacağım. Fakat hür masonluğun dünya tarihine etkilerini objektif ve derinlemesine masaya yatırmak için birincil olarak bu teşkilatın yapılanmasını iyi kavramak gerekir. 1723 yılında yazılan ve tarihi literatüre Anderson Yasaları olarak geçen ve modern masonluğun ilk yazılı kural kitabı olan Anayasa, bizim için geleneksel masonluğu üç ana kademeye ayırıyor. Bunlar, kardeşliğe henüz katılmış biraderler için kullanılan "çırak", belirli bir süre boyunca sadakat ve sıkı ağızlarıyla üstatlarının ve locadaki diğer üyelerin takdirini kazanmış olan "kalfa" ve tabi ki deneyimli ve hayatını bu yönde adamaya hazır "üstat" sıfatlarıyla ifade edilmektedir. Ayrıca her rütbe terfiinde kaynağını Eski Ahit'ten (Tevrat) alan alegoriler ve sembollerle donatılmış törenler, yüzyıllardır masonluğun vazgeçilmezlerindendir.

Sembollerin Büyülü Dünyası

Masonluk denilince konu hakkında yüzeysel bir bilgiye sahip insanların dahi aklına derin bir sembolizmle süslenmiş localar, kostümler ve geçit törenleri gelir. Bu sanı yüksek derecede haklılık payı taşır. Mason sembolizminde bilhassa öne çıkan iki ana öge, amblemlerini de süsleyen pergel ve gönyedir. Bu iki geometrik sembolün benimsenmesinin nedeni olarak Tanrı'nın evrendeki "mükemmel düzeni" gösterilir. Masonlar, kendi aralarında Tanrı'ya "Evrenin Ulu Mimarı" zamirini uygun görürler. Anayasa'ya göre bir mason olabilmenin birincil şartı öncelikle teistik bir dine inanma gerekliliğidir. Tek tanrı inancı, her ne kadar yine Anayasa tarafından localarda din ve siyaset konuşulması yasaklansa dahi erken dönem hür masonlarının ortak paydası durumundadır. Amblemde pergel ve gönyenin ortasında konumlanan "G" harfinin bu bağlamda İngilizce Tanrı kelimesinden (God) geldiği varsayılmaktadır. Öte yandan anlamının tarihsel bir muamma olduğu bu harf-sembolün "geometri" sözcüğünden ilham aldığı da öne sürülür.

Masonluk Amblemi, ortadaki harfin Tanrı kelimesine atıfta bulunduğu kabul edilen görüştür.
Masonluk Amblemi, ortadaki harfin Tanrı kelimesine atıfta bulunduğu kabul edilen görüştür.

Kuruluş ve Yayılma

Londra'dan Dünyaya İhraç

Masonların uluslararası alanda kendilerinden bahsederken yaygın olarak kullandıkları "Kabul Edilmiş" sıfatı, aslen İskoç kökenli "pre-masonic" bir organizasyon olan Kabul Derneği'ne (Acceptance) atıfta bulunur. İngiltere'de erken 18. yüzyılda Taşçılar (freemasons) ve Kabul'ün tek bir dernek çatısı altında birleşmesiyle "Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locaları", resmî olarak Londra'da tarih sahnesine çıkar. Masonlar, birleşmenin ertesindeki süreçte önce Britanya'da sonra ise ilk etapta Avrupa ülkelerinde ve takiben onların dünyanın geri kalanındaki sömürge topraklarında örgütlenmeye başladırlar. Takvimler 1780'leri gösterdiğinde Büyük Localar (Grand Lodges), ve onlara bağlı nispeten yerel oluşumlar olan Localar (Lodges) tüm dünyada aktif bir şekilde üye kabul etmeye çoktan başlamışlardı. Fakat henüz çiçeği burnunda bu derneğin, Kanalı (Manş Denizi'ni) geçmesiyle ilk büyük çaplı sorunla karşılaşması bir olmuştu. Kıta Avrupa'sında bir Papaz, Masonlar hakkında oldukça uzun ve pek de iç açıcı olmayan birkaç satır kaleme almıştı.

Papaz Barruel ve İlk Mason Kritiği

Dünya 1789 yılında medenî tarihi kökünden değiştirecek bir devrimle tanıştı. Maximilien Robespierre ve cumhuriyetçi yoldaşları Fransa'da hanedanı devirmiş ve yeni bir parlamenter düzen tesis etmişlerdi. Katolik bir din adamı olan Papaz Barruel, kilisenin bölgedeki etkisini derinden sarsan bu burjuva hareketinin finansörlüğünü "doğrudan doğruya şeytana tapan masonların" üstlendiğini öne sürmüş, bu minvalde onları uluslararası bir "anti-katolik satan" komplosunun uygulayıcıları olarak lanse etmişti. Bir kitapta topladığı iddialarını, masonların ezoterik ritüellerinde "Baphomet" adı verilen keçi başlı bir şeytana taptıklarını ve Fransız Devrimini de bu şeytanın dileği üzerine hayata geçirilmiş bir proje olduğunu sunarak destekledi. Tabi ki Barruel'in bu insanları suçlamak için birçok nedeni vardı. Devrim sonrası Fransa'da istenmeyen adam konumuna gerilemiş ve varlıklarına Jakobenler tarafından el konulmuştu. Sonuç olarak hayatının sonuna kadar deyim yerindeyse kendince bir günah keçisi olarak seçtiği masonları eleştirmeye, uydurduğu çoğunlukla yersiz teorilerle güçsüzleştirmeye adadı. Katolik kilisesi ve günümüze kadar gelen çoğu mason karşıtı komplo, kökenini Barruel'e ve tarifsiz bir intikam duygusuyla yazdığı kitabına borçludur.

Tüm Reklamları Kapat

Masonluğun Temelini Attığı Bir Devlet: Amerika

Barruel'in iddialarının gerçekliği tartışılsa da Fransız Devrimi'ni gerçekleştiren hizip arasında masonların varlığını inkâr edemeyiz. Felsefeleri itibarı ile seküler bir düzen taraftarı olduklarını açık bir şekilde dile getiren masonların icraatlarını çeşitli tarihi kayıtlar desteklemektedir. Dinin siyasetten ayrı olması bir yana, toplum dinamikleri üzerindeki kontrolcü rolünü de sorgulayan masonlar, dünyanın her yerinde bu yönde atılımlar gerçekleştirmekten geri durmamışlardır. Öyle ki Fransa'da kurulan yeni rejimde pek söz sahibi olmamalarına karşın (Robespierre ve diğer birçok Jakoben ileri geleni mason değildir) dünyanın öteki ucunda henüz çok genç ve oldukça ateşli bir toplum olarak Amerika, tam anlamıyla masonların temellerini atmış oldukları bir devlet olarak öne çıkmaktadır. Kendisi de kayıtlı bir mason olan Birleşik Devletler ilk başkanı George Washington, kongre binasının açılışında bir mason ritüeli olarak bilinen "son taşı koyma" geleneğini uygulamış ve genç Amerika'nın bağımsızlık geçit töreninde İngiltere'den gelen saygın mason biraderlerine yer vermiştir. Kardeşlerin süslü tören kıyafetlerini kuşanmış biçimde göğüslerini kabartarak yürüdükleri sokaklarda çığlıklar eşliğinde yeni bir çağın zaferle başlayan şafağı kutlanırken bu zaferi tesis edenlerin Washington ve onun gibi mason geçmişine sahip silah arkadaşları olduğu gerçeği, Amerika'yı gelecek yüzyıllarda Britanya'dan sonraki en önde gelen mason toprağı kılacaktı.

Kuzeyle Güneyin Ayrımı, İtalya

Almanya'nın 1945'teki yenilgisinin ardından özellikle ekonomik kapasite ve yaşam standartları bakımından 80 yıl öncesinin İtalya'sı yeniden bitivermişti. Geçim kaynağı büyük ölçüde ihracat ve ağır sanayi olan zengin kuzey, Roma'nın birkaç dakika uzaklıktaki banliyölerinden itibaren başlayan yoğun buğday kokularıyla tanıyabileceğiniz tarım ve balıkçılığın başkenti, Akdeniz İtalya'sı ile yani fakir güneyle karşı karşıyaydı. Toplum, çarpıcı bir şekilde birbirinden ayrılan iki sosyal sınıfa bölünmüştü. Bu ayrılma hâli günümüzde de devam etmektedir. Hikâyenin masonlarla ilgili olan kısmı ise tam olarak 19. asrın ilk çeyreğinde, Napolyon'un tüm Avrupa'yı kuşatan göz kamaştırıcı fetihleriyle aynı döneme denk geliyor. Öyle ki büyük komutanın kayınbiraderi Joachim Murat, savaş silsilesi öncesi Fransa'da bir mason locasına kayıt olmuştu. İmparatorluğun localara karşı takındığı tavır destekleyici hatta müsaade edici olmaktan çok uzaktı. Fakat Napolyon'un Rusya seferi sırasında Murat'ya emanet etmiş olduğu İtalya'da talih, masonların lehine olacak şekilde gelişti. İtalya Büyük Doğusu (Ana Loca) ve himayesindeki diğer localar toplu üye kayıtları yapıyor, masonluk bilhassa Paris'ten uzak kalan güney İtalya'da altın çağını yaşıyordu. Halk, yarımadaya böylesine köklü bir kültürel değişim yaşatan Murat'ya bir kurtarıcı gözüyle ve Napolyon'a alternatif olarak bakıyordu. Fakat Murat'nın hiç uyanmak istemeyeceği rüyası tahmin ettiğinden kısa sürmüştü. İmparator doğuda "General Kış"ın kurbanı olmuş ve kendini hızlı bir geri çekilme sürecinin içinde buluvermişti. Kaos ve belirsizlikten istifade etmeyi düşünen Murat, yerli halkın da desteğiyle Napolyon'a başkaldırdı. Fakat İmparator'un nüfuzu yenilgiye rağmen Alplerin güneyinde daha ağır basmıştı ve Murat tekrar taraf değiştirmek zorunda kaldı ve İmparatorla aynı safta çarpıştı. Nihayet Napolyon'un sonu olan Waterloo'dan önce son kez taraf değiştirdi fakat bu sefer yerli halk tarafından ihanete uğradı. İtalya'ya masonluğu tanıtan ve ona sahip çıkan büyük birader Murat, içinde masonların da bulunduğu birleşme yanlısı (İtalya'da o vakit var olan küçük şehir devletlerini tek bir krallık çatısı altında birleştirme fikri) bir grup tarafından yakalandı. İdama götürülen Murat'nın son sözü "Yüzüme nişan almayın, onun yerine sırtımdan vurun!" oldu. Savaş ve isyanlar sonrası başsız kalan ördek İtalya mason locaları kendi çeperlerinde birleşmeye, aileleşmeye başladı. İtalya'nın bildiğimiz anlamda kurulmasına henüz yarım asır kadar varken tarih bir devrin şafağına uyanıyordu. Mafyalar çağı resmen başlamıştı.

Napoli Kralı, Hür Mason, Kral Murat (ortada, atın üstünde)
Napoli Kralı, Hür Mason, Kral Murat (ortada, atın üstünde)

Prince Hall Locaları

Amerika Birleşik Devletleri, 1860 yılına gelindiğinde tamamen parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Tarım ekonomisinin baskın geldiği ve kölelik yanlılığıyla bilinen güney eyaletleri Birlikten çıkmış ve nispeten özgürlükçü kuzey eyaletlerine savaş açmıştı. Yeni Dünya'da masonluk da aynı Amerikan Devleti gibi ikiye ayrılmıştı, güneyde köleci Albert Pike ve kurmuş olduğu İskoç Riti (Tarikatı) ile Charleston'da siyahilere karşı ırkçı propaganda görevi güdüyordu. O tarihe kadar Birlik eyaletlerinde siyahilerle beyazlar aynı localara kabul görebiliyor hatta bazı siyahiler üstat makamına yükselebiliyordu. Konfedere Devletlerde ise bırakın beyazlarla aynı locada bulunmalarına loca kurma veya kendilerine özel localara kayıt yaptırma hakkı bulunmayan siyahiler, masonluktan tümüyle dışlanmışlardı. Pike, bu duruma bir savunma olarak Anyasa'da geçen "Sadece hür insanlar üye olabilir" maddesini öne sürüyordu. İç savaşta Birleşik Devletler safında siper almış siyahi bir asker olan Prince Hall, savaş sonrası düzeni tamamen yıkılan South Carolina'da kurmuş olduğu ilk siyahi mason localarıyla hatırlanır. Siyahi biraderler, yerel localarında onun ismini ölümsüzleştirir. Hikâyenin üzücü kısmı ise hâlen daha Amerika'da iç savaşta ayrılmış eyaletlerin hiçbirinde bu locaların eyaletlerin Ana Locaları tarafından tanınmamasıdır.

Her Dinden Bir Mason, Hindistan

Britanya İmparatorluğunu sömürgesi olarak yıllar boyunca boyunduruk altında yaşamış fakat hiçbir zaman ABD ve Avustralya örneklerinin aksine Avrupa'dan kitleler hâlinde gelen beyaz akınlarına sahne olmamış Hindistan, geleneklerini, yaşam tarzlarını ve dinlerini bir ölçü de olsa muhafaza etmeyi başardı. Rudyard Kipling, İngiliz kökenli bir melez şair olarak kendisini hep bu topraklara bağlı fakat onlardan (yerli halktan) ayrı bir insan olarak hissetti. Bu yazıda geçmesinden de tahmin edebileceğiniz üzere o da bir masondu ve dönemin Arthur Conan Doyle ile birlikte emperyalizmin en ateşli savunucularındandı. Fakat yazdığı şiirlerde dünya görüşünü bütüncül olarak yansıtmamış ve Hindistan'da bulunan çok dinli kardeşliği şiirlerindeki ana tema yapmıştı. Ona göre bu çok dinli kardeşliği tesis eden yegâne yerler Britanyalılarla beraber gelen mason localarıydı. Hindistan'ın locaları farklıydı. Anglikan, Hindu, Müslüman, Budist ve az miktarda da olsa Yahudi, bu locaların birbirinden ayrılmaz parçalarıydı. Tabi ki üstat makamlarına gelenlerin çoğu İngiliz kökenli askerlerdi ve kuzeyde ayrımcılığın yaşandığı localar da yok değildi. Fakat hayatının büyük bir bölümünü ülkenin güneyinde geçiren Kipling için tek gerçek yaşadığıydı. Bu algısını bir şiirinde şu dizelerle dile getirmişti: "Dışarıda Efendim! Selam! Selam!, İçeride biraderler / Ve hiç sorun yoktu aramızda."

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

İkinci Dünya Savaşında Masonluk

Baş Kaldıranın Başı Ezilir, İtalya

İtalya, diğer Batı ülkelerine kıyasla masonluğun oldukça geç uğradığı bir yer olmuştur. 19. yüzyılın başında Napolyon Savaşları çağında masonlukla tanışan Çizme (İtalya), hiç şüphesiz masonluk için zorlu bir sınavdı. Zira ezoterik örgütlere karşı, hele Katolik Hıristiyan değillerse, sert bir tavır takınan Papalığın siyasi merkezi burasıydı. Halk, Fransa ve Almanya'dakinden daha dindardı ve Kuzey Avrupa'nın aksine mezhepsel bölünme bu topraklarda hiç yaşanmamıştı. Hâliyle II. Dünya Savaşı öncesi iktidara gelen ve görüşleri arasında Katolik mezhepçiliği de bulunan faşistler masonların yarımadadaki varlığından fazlaca rahatsızdı. Mussolini ve partililer, mecliste yetki sahibi oldukları ilk günden itibaren localara karşı kanlı bir savaş başlatmıştı. Öyle ki bu savaş hâli faşist iktidarda daha da ileri düzeye taşınacak ve mason vekiller tutuklanırken üstatlar ve üst düzey mason görevlilerinin katli vacip olacaktı. Savaşın ardından yüzlerce mason ya öldürülmüş ya intihar etmiş ya da en iyi ihtimalle iltica ettirilmişti. İtalya'daki mason sayısı savaşın öncesindeki nüfusun dörtte birine gerilemişken locaların yarısından fazlası kapatılmıştı.

Radikalleşen Localar, Almanya

Nazi Partisi iktidarla tanışmadan evvel Almanya'da masonluk çoğu Kuzey Avrupa ülkesinde olduğu gibi dini bir ritüel şöleninden ziyade kültürel bir aktivite olarak cereyan eden törenlerle anılıyordu. Ülkenin en büyük locası aynı zamanda en liberal kent olan Hamburg'da faaliyet gösterirken Katolik nüfus çoğunluklu Bavyera'da tahmin edilebileceği üzere masonluğun tarihi pek parlak değildi. Güney Almanya'da masonluktan daha popüler olan farklı bir curcuna vuku buluyordu. Adolf Hitler ve beraberindeki nasyonal sosyalistler 1920'lerin başında burada başarısız bir darbe girişiminde bulunmuş ve halkın büyük bölümünden destek görmelerine karşın ulusal güçlerin devreye girmesiyle bu çabaları hezimetle sonuçlanmıştı. Lâkin Nazilerin bu kez ulusal iktidar için geri dönmeleri uzun sürmeyecekti. Nihayet 1933 yılında gerçekleştirilen seçimlerle Şansölyeliğe seçilen Hitler, ilk etapta masonlarla ilgilenmekten kaçındı. İtalya'daki müttefikinin aksine onun için masonlar siyasi emellerine ulaşabilme yolunda etkili birer araçtı ve bu aracı iyi kullanması gerektiğinin de farkındaydı. Nazi Partisi'nin masonların tasfiyesi için uyguladığı planın birinci aşaması meclisten ve yüksek devlet kademelerinden masonları uzaklaştırmak olacaktı. Bunu, toplu loca baskın ve yağmaları, bir Nazi klasiği olarak kara propaganda ve tabi ki ekonomik ambargo izleyecekti. Fakat İtalya'daki biraderlerin aksine Almanya'da vaziyet o kadar yavaş ve derinden gerçekleşmişti ki masonların kendilerine yapılan baskıyı fark etmeleri gereğinden uzun sürmüştü. Bunun sonucunda birçok güney locası önce Yahudileri kardeşlikten men etme kararı aldı. Ardından isimlerini değiştirerek "Katolik Hıristiyan Kardeşliği" gibi isimler benimsediler. Logolarında herkesin hafızasında yer alan gamalı haç kullanmaya başladılar. Fakat bütün bu çabaları onları tarihin gördüğü en zorba rejimin karşısında erimekten kurtaramadı. Evet, belki süreç Alplerin güneyinde olduğu gibi kanlı isyanlarla ve toplu idamlarla yürümemişti fakat eninde sonunda kuruluş felsefelerine taban tabana zıt olan Nazilere dönüşen Alman mason locaları bugün dahi utanç verici geçmişleriyle yüzleşmek durumundadır.

Nazilerin Anti-Mason Propaganda Posteri
Nazilerin Anti-Mason Propaganda Posteri

Savaştan Bugüne, Modern Dünyada Masonluk

Amerika'da Masonluk: Amerikan Rüyası Kültü

Masonluğun her ne kadar İngiltere'de doğuysa da asıl gelişimini ve sıçrayışını Amerika kıtasında yaptığını belirtmiştim. Bu dramatik sıçrayış özellikle savaş döneminde cepheden cepheye koşan genç erkeklerin millî aidiyet duygusuyla bir parçası oldukları ordudaki terhislerinden itibaren evlerine dönmeleriyle başladı. Bu dönüş ve yarattığı psikolojik boşluk onları aynı savaş döneminde olduğu gibi kardeşlik ve özgürlük çatısı altında toplayabilecek kurumlara, derneklere yanaştırdı. 1940'lardan başlayarak 80'lerdeki liberalleşme akımının hegemonyasına değin bu aidiyetin Amerikalılarda yaratmış olduğu boşluk kendini takiben mason localarının tıklım tıklım doldurulmasıyla gösterdi. Post-war Amerikan kültürel yaşamında mason localarının işgal ettiği yer hiç de azımsanacak düzeyde değildir. Öyle ki bu sosyal devrim filmlere, dizilere, ve hatta Taş Devri gibi birçok animasyon yapımına da konu olmuştur.

Osmanlı ve Genç Türkiye'de Masonluk: Komplolar

Masonluğun Türkiye'deki geçmişi Meşrutiyet yıllarına kadar uzanır. Sonradan Türk İmparatorluğuna cumhuriyet rejimini getirecek Jön Türklerin ilk partisi Birlik ve İlerleme Derneği (İttihat ve Terakki Cemiyeti), esas itibarıyla Fransa'da masonların desteğiyle kurulmuş bir yapılanmadır. Üyelerinin kahir ekseriyetinin ve yürütme takımındaki çoğu isimin mason olduğu tarihsel bir gerçeklik iken I. Dünya Savaşı sonrasında Jön Türkler arasından kaçmak yerine işgale karşı direnmeyi seçen Kemalist kanadın mason kadrolardan oluştuğunu söylemek yanlış olacaktır. Elbette hem Rumeli'de hem de Hindistan'daki -Müslüman ağırlıklı- çoğu mason locası Bağımsızlık Savaşı'nı gerek lojistik gerekse manevi açıdan desteklemiştir. 1923'te yeni kurulan cumhuriyet hükûmeti masonlara dernek statüsü vermiş ve onları tanımıştır. İmparatorluk hafızasındaki masonluk bu gelişmelerle hatırlanırken o günlerden bu güne kadar gelmiş bir tartışma üzerinde çok fazla bilgi kirliliği oluşması nedeniyle çıkmaza girmiştir. Mevzubahis tez, modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün güttükleri "ajanlık faaliyetlerinden ötürü" 1935'te ulusal çapta tüm mason localarının işleyişine son vermiş olduğudur. Bu tezi biraz daha ileri taşıyanlar Atatürk'ün mason doktorların planladığı bir komplo sonucu öldürüldüğünü öne sürerler. Bu iddialarını geçmişte Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Türkiye'nin Büyük Üstadı olmuş doktor Mim Kemal Öke'nin uyguladığı yanlış tedavi muamması ve Gazi'nin üzerine kurulan komplodan son aylarında haberdar olduğunu ve Türk Milletinin hafızasına kazınan şu sözü söylediğini dile getirirler: "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!"

Masonlar Anıtkabir'de
Masonlar Anıtkabir'de

Türkiye'de Masonluk: Gerçek Hikâye

Bu teori hâlen daha kesin olarak öyle ya da böyle cevaplanmayı beklerken biz tezden bağımsız olarak locaların kapatılma hikâyesine geri dönelim. 1935'te masonluk Türkiye'de yasadışı hâle geldi. Bu, yasa kayıtlarıyla ve gönderilen tebligatlarla sabit bir gerçektir. Fakat işin aslı söz konusu dönemde kapatılan tek derneğin mason locaları olmamasıdır. Öyle ki dünyanın topyekûn bir savaş doğru gittiğini önceden kestiren ve bu tahmininde de şaşırtıcı derecede isabetli kararlar alan Atatürk, gelecekte ülkeyi doğrudan veya dolaylı yoldan savaşın içine sürükleyebilme kapasitesi gördüğü çoğu derneğin ülke genelinde faaliyetlerine son verilmelerini istedi. Tarihsel kayıtlar gösteriyor ki masonluğun yasaklanmasıyla aynı dönemlerde Türk Kadınlar Birliği'nin ve Türk Ocaklarının da içinde bulunduğu onlarca dernek ve düşünce kulübünün "zararlı olabilecek faaliyetler" olarak değerlendirilip fesihlerine karar verildi. Hatta HKEMBL Türkiye, diğer derneklerden farklı olarak gönderilen tebligat gereğince zorla kapatılmamış, ve kendi deyimleriyle "iş birliği" adı altında kendi kendilerini feshetmişlerdir. Nihayetinde Atatürk'ün öngörüsü doğru çıkmış fakat ömrü bunu görmesine müsaade etmemiştir. Savaş sonrası tehlikenin geçmesi ile birlikte mason locaları da İsmet İnönü cumhurbaşkanlığında yeniden faal duruma geçmiştir.

Kapanış

Bugün, 300 yıllık bir derneğin, insanlık tarihinin görmüş olduğu en büyük çaplı örgütlenmenin hikâyesine romantik bir bakış yakaladık. Masonlar, ilk günlerinden itibaren dünyanın bütün modernleşme sürecinde aktif rol oynamışlar, ülkelerin kurulmasında veya yıkılmasında dolaylı yoldan da olsa yer almışlardır. Fransız Devrimi'ne kadar olan süreçte kendi içlerinde entelektüel sohbetlerden öteye gitmeyen bir grup "kardeş", II. Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni dünya düzeninin vazgeçilmez bir parçası olmuşlardır. Tabi ki masonları tek bir çatı altında değerlendirmek bizi hataya düşürecektir. Onlar her ülkede kendi ülkelerinin değerleriyle ön plana çıkmayı seçmiş ve bu alanda öncelikle kendi ülkeleri pahasına mücadele vermişlerdir. Onlar, bilhassa Fransa ve Osmanlı'da seküler milliyetçi akımların yayılmasında büyük pay sahibi olmuşlarken mafya denilen belayı önce İtalya'nın sonrasında ise tüm dünyanın başına musallat edenler de dolaylı yoldan onlardır. Bugün yazmış olduğum tarihsel gerçeklikler ve hikâyeler ışığında onları değerlendirmek ve akıl terazinizde hangi kefeye koyacağınızı seçmek size kalmıştır. Elbette bu yazı kapsamlı bir mason araştırması olmaktan uzaktır fakat bu gerçeğin yazıyı okuyan sizleri bahsi geçen konuda meraka iterek okumalar yapmanızı dilemekten başka çaremin de olmadığını söyleyebilirim. Hikâyeleriyle dünyanın en muallakta kalmış insanlarını işlediğimiz yazının sonuna gelmişken buraya kadar sabır gösterim okuyan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Bilimin ışığı yolunuzu aydınlatsın!

Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/04/2025 08:34:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19927

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close