Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

3. Enternasyonal (Komintern) -1

23 dakika
145
3. Enternasyonal (Komintern) -1 açık, belirli,belirsiz biçim
  • Blog Yazısı
Maximilian F
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

2. Enternasyonal Neden Çöktü

II. Enternasyonal’in Almanya, Fransa vb. gibi etkin partilerinin ve önderlerinin emperyalist paylaşım savaşında kendi burjuvalarının ve hükümetlerinin peşine takılmaları, onları desteklemekle kalmayıp bazı örneklerde –Belçika vb.- görüldüğü gibi bu hükümetlerde görev almaları, dahası sonrasında devrim ve ayaklanmaları bastırma konusunda aktif görev üstlenmeleri nedeniyle Lenin yeni bir enternasyonal kurulması gerektiğini savunuyordu.

Enternasyonal’in çöküşünü ve yeni bir enternasyonale giden yolu Lenin’in tespiti kadar güçlü vurgulayan bir açıklamayı bulmak oldukça zordur. Lenin şöyle yazıyordu:

“Yol açtıkları dehşete ve sefalete rağmen savaşların, insani kurumlarda çürümüş, eskimiş ve ölmüş olan şeyleri acımasızca açığa çıkardığı, teşhir ettiği ve bunları yıkarak az çok büyük yararlar sağladığı çoktan beri bilinmektedir. 1914/1915 Avrupa savaşı da insanlık için tartışılmaz yararlar getirmeye başlamıştır –uygar ülkelerin en ileri sınıfına, partilerinde korkunç bir çıbanın olgunlaştığını ve bir yerlerden dayanılmaz bir leş kokusu yayıldığını göstermiştir.”

Tüm Reklamları Kapat

Lenin’in bu tespiti III. Enternasyonal’in kuruluşuna giden yolun hangi koşullarda açıldığının kısa bir özeti gibidir. Ama Lenin sadece II. Enternasyonal’in çöküşünü tespit etmekle kalmamış, işçi kitlelerine yeni bir Enternasyonal’in kurulacağını büyük bir güvenle açıklamıştır. Lenin’in tespitleri ile ifade edilecek olursa:

“Proleter Enternasyonal çökmedi ve çökmeyecek. İşçi kitleleri bütün engelleri aşarak yeni Enternasyonal’i kuracaktır. Oportünizmin bugünkü zaferi uzun süreli olmayacak, savaş gittikçe daha çok kurban istedikçe, işçi kitleleri oportünizmin işçi davasına ihanetini daha iyi kavrayacak, silahları her ülkenin kendi hükümetine ve kendi burjuvazisine karşı yöneltmenin zorunluluğunu daha iyi anlayacaktır.”

İsviçre’nin Zimmerwald kentinde 1915’te yeni bir enternasyonalin kurulması için ilk toplantı yapıldı. Ertesi yıl Kienthal’de bir toplantı daha gerçekleşti. 1917'de Ekim Devrimi'nin gerçekleşmesi ve Bolşeviklerin Rusya'da iktidarı ele geçirmesi ve ardından 1. paylaşım savaşının bitmesi 3. Enternasyonal'in kuruluşuna giden yolu açmış oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Ekim Devrimi ve Enternasyonal

1917'de ekim devriminin gerçekleşmesi tüm dünya enternasyonal hareketi için önemli bir moral ve ivme kazanılmasına neden olmuştu, bunun en önemli nedenlerinden birisi ekim devriminin ilk sosyalist iktidar olmasıdır, ancak burada en önemli nokta bolşeviklerin neden başarılı olduğudur.

Bolşevik önderliğin başarısının en önemli nedenlerinden birisi onun katıksız enternasyonalizmi idi. Bu proleter enternasyonalist anlayış Bolşevikler tarafından örnek bir azimle hayata geçirilmiş ve geniş işçi sınıfı kitlelerine mal edilmişti. Bu anlayış (ve elbette bununla sıkı sıkıya bağlı başka öğeler) nedeniyle Ekim Devrimi, kendisinden sonra “sosyalizm” adına gerçekleştirilen tüm diğer devrimlerden (Çin, Yugoslavya, Küba, Vietnam vb.) kökten farklı olmuştur. Ekim Devrimi proleter dünya devriminin bir parçası, tetikleyici bir başlangıç noktası olma hedefiyle gerçekleştirilen enternasyonalist ruhla dolu bir devrim iken, anılan diğer devrimler proleter bir nitelik taşımayıp ulusal kurtuluşçu bir bakış açısıyla karakterize olmuşlardır.

Ekim Devriminin önder kadroları bu ilkeler temelinde yetişmiş, bunları özümsemiş kadrolardı. Rus işçi sınıfını dünya işçi sınıfının bir parçası, Rus Marksist hareketini uluslararası Marksist hareketin bir parçası, Rus devrimini de özellikle Avrupa devrimiyle sıkı sıkıya bağlı bir devrim olarak görüyorlardı. Hazırladığı RSDİP Program taslağında, “Rus işçi sınıfının hareketi, karakteri ve hedefi itibariyle tüm ülkelerin işçi sınıfının uluslararası hareketinin bir parçasıdır” diyen Lenin, aynı şekilde, “sosyal-demokrat hareket tüm özü itibariyle enternasyonaldir” diyordu.

Ekim Devriminde cisimleşen proletarya enternasyonalizminin çeşitli yönlerini Lenin’in liderliğindeki Bolşeviklerin teori ve pratiği üzerinden ele almak mümkün. Bu yönler aynı zamanda bize proletarya enternasyonalizmini başka türden enternasyonalizm anlayışlarından ayıran karakteristik özellikleri de göstermektedir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

İşçi sınıfının kurtuluşunun ulusal değil uluslararası bir dava olduğu Marksizmin kurucuları tarafından daha en başından beri ilkesel olarak ortaya konmuştu. Manifesto, “İşçilerin vatanı yoktur,” diyor ve “Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” şiarıyla bitiyordu. Marx’ın önderlik ettiği I. Enternasyonal’in tüzüğü, “Emeğin kurtuluşunun, ne yerel ne de ulusal, fakat modern toplumun varolduğu bütün ülkeleri kapsayan ve çözümü, en ileri ülkelerin pratik ve teorik işbirliğine dayanan sosyal bir mesele olduğunu” belirtiyordu.

Kuruluş Kongresi

III. Enternasyonal'in kurul kongresi 2-6 mart 1919 tarihin de gerçekleşmiş birçok ülkeden delegelerin katılımı ile gerçekleşmiştir. Bu delegeler: Rusya KP 5, Ukrayna KP 3, Ermenistan KP 1, Avusturya KP 3, Estonya KP 1, Finlandiya KP 3, Almanya KP 5, Macaristan KP3, Letonya KP 1, Litvanya KP 1, Polonya KP 3, Norveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi 3, İsveç Sol Sosyalist Parti 3, Balkan Devrimci Sosyalist Federasyonu 3, Rusya’daki Alman kolonileri KP 1, Rusya’daki Doğu Halkları 1, Sol Zimmerwaldcılar 5, İsviçre gayri resmi Sosyal Demokrat Parti 3, ABD gayri resmi Sosyalist İşçi Partisi 5. Kongre’ye ayrıca Hollanda, Sırbistan, Kore, İran, İsviçre, Türkistan, Türkiye, ABD, Azerbaycan, Bulgaristan, Çin, Çekoslovakya, Fransa, Gürcistan ve İngiltere’den gözlemcilerde vardı.

Lenin açılış konuşmasında şunları söylüyordu. “Yoldaşlar, kongremiz evrensel bir önem taşıyan büyük bir tarihsel olaydır. Bu kongre, burjuva demokrasisinin bütün yanılsamalarının iflasına tanıklık ediyor. Gerçekten, yalnızca Rusya’da değil, Avrupa’nın en gelişmiş kapitalist ülkelerinde, örneğin Almanya’da da, iç savaş bir oldu-bitti durumuna gelmiştir.

“Burjuvazi, proletaryanın devrimci hareketinin yükselmesi karşısında çılgına dönmüştür. Eğer olayların gidişinin, emperyalist savaştan sonra, proletaryanın devrimci hareketini kaçınılmaz bir biçimde kolaylaştırdığı, ve uluslararası dünya devriminin bütün ülkelerde başladığı ve büyüdüğü düşünülürse, bunun nedeni açıkça ortaya çıkacaktır.

“Halk, şu anda giriştiği savaşımın büyüklük ve öneminin bilincinde. Yalnızca proletaryaya egemenliğini gerçekleştirmeyi sağlayacak pratik biçimi bulmak gerek. Bu biçim, proletarya diktatörlüğü ile birlikteki sovyetler sistemidir! Proletarya diktatörlüğü! Bu sözcükler, şimdiye değin, yığınlar için anlaşılmaz sözcüklerdi. Sovyetler sisteminin dünyada ışıldaması sayesinde, bu anlaşılmaz sözcükler bütün modern dillere çevrildi; diktatörlüğün pratik biçimi, işçi yığınları tarafından bulunmuştu. Bu biçim, Rusya’daki sovyetler iktidarı sayesinde, Almanya’daki spartakistler ve öbür ülkelerdeki, örneğin, Büyük-Britanya’daki Shop Stewards Committee’ler gibi benzer örgütler sayesinde, büyük işçi yığınları için anlaşılır bir duruma geldi. Bütün bunlar, proletarya diktatörlüğünün devrimci biçiminin bulunduğunu, proletaryanın şimdi egemenliğini uygulamaya yetenekli olduğunu gösteriyor.

“Yoldaşlar, Rusya olaylarından sonra, Almanya’daki Ocak savaşmasından sonra, proleter hareketin modern biçiminin kendi yolunu açtığını ve başka ülkelerde de ağır basan bir duruma geldiğini belirtmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Böylece bugün anti-sosyalist bir gazetede, Britanya hükümetinin Birmingham işçi vekilleri sovyetini kabul ettiğini ve sovyetleri iktisadi örgütler olarak tanımaya hazır olduğunu açıkladığını bildiren bir haber okudum. Sovyetik sistem yalnızca geri Rusya’da değil, ama en gelişmiş Avrupa ülkesi olan Almanya’da ve en eski kapitalist ülke olan Büyük Britanya’da da üstün geldi. Burjuvazi şiddetini artırabilir; binlerce işçiyi daha öldürebilir, ama zafer bizimdir, dünya komünist devriminin zaferi artık kaçınılmazdır.”

Tüm Reklamları Kapat

III. Enternasyonal tarafından hazırlanan ve bir manifesto niteliğindeki siyasi belge III. Enternasyonal’in 1928’de kabul edilen programına kadar Enternasyonal’in programı olarak işlev gördü. Bu Manifesto’da o dönemin dünyasının, savaş, ileri ülkelerde yükselen işçi ve halk hareketleri, ayaklanma ve devrimlerin genel bir tahlili yapılıyor, II. Enternasyonal önderlerinin ihaneti bir kez daha mahkum ediliyordu. Bu belge aynı zamanda III. Enternasyonal’in kuruluş gerekçesini, hangi miras üzerinde yükseldiğini açıklıyor, emperyalizm çağına özgü önemli tespitlerde bulunuyordu. Bu nedenle bu belgenin bazı bölümlerini buraya almak yararlı olacaktır: “… Nasıl Birinci Enternasyonal gelecekteki gelişmeyi öngörmüş ve onun yolunu göstermişse, nasıl İkinci Enternasyonal milyonlarca proleteri toplayıp örgütlemişse, Üçüncü enternasyonal de, açık kitle eyleminin, devrimi gerçekleştirmenin Enternasyonal’i, eylemin enternasyonali olacaktır.”

Kongre’nin raporu Lenin tarafından sunuldu. Lenin bu raporda savaş sonrası durumu ve gelişmeleri özetliyor, kapitalizmin içine düştüğü derin çelişkilerin bir özetini yapıyordu. Bazı vurgular şöyleydi:

“Yoldaşlar, şimdi devrimci eylemimizin temeli olan, devrimci kriz sorununu ele alalım. Burada her şeyden önce yaygın iki hatadan söz etmek gerek. Bir yandan, burjuva iktisatçıları için, İngilizlerin kibar deyimiyle, bu kriz sadece ‘geçici bir rahatsızlık’tı. Diğer yandan, bazı devrimciler bu krizin tamamen bir çıkmaz içinde olduğunu göstermeye çalışmaktadırlar.

Tüm Reklamları Kapat

“Bu bir hatadır. Çıkar yolu olmayan durumlar yoktur. Burjuvazi aklını kaybetmiş bir haydut gibi davranmaktadır; hata üstüne hata yaparak durumu ağırlaştırıp kendi yok oluşunu hızlandırmaktadır. Bu bir gerçektir; küçük tavizler sayesinde sömürülenlerin bir kısmının hareketini ya da ayaklanmasını bastırabilme, onları uyutabilme şansının hiç olmadığını ‘ispatlamak’ mümkün değildir. Önceden ‘mutlak’ olanaksızlığını ‘ispat’ etmeye çalışmak bilgiçlik, gevezelik ya da kelime oyunu yapmak olur. Bu soruda ya da buna benzer sorularda, sadece pratik, gerçek ispatı verebilir. Burjuva rejimi bütün dünyada derin bir devrimci kriz geçirmektedir. Şimdi ise, devrimci partilerin, pratiği ile bu krizi devrimin zaferinin yararına kullanabilmek için yeteri kadar bilinçli ve örgütlü, sömürülen kitlelerle bağları olduğunu, karar alabilme yeteneğinde olduklarını ve neyi nasıl yapacaklarını bildiklerini ‘ispatlamaları’ gerekir.”[9]

Lenin bu konuşmasında işçi hareketi içindeki oportünizmin kaynaklarına yeniden dikkat çekmekte, bu eğilimle mücadelenin önemine vurgu yapmaktadır. Şu tespitler bunun için yapılmıştır:

“Savaştan önce, en zengin üç ülkenin, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın, diğer gelirlerini hesaba katmadan sadece sermaye ihracından senede 8.9 milyar Frank geliri olduğu sanılıyordu. Bu önemli para miktarından en az yarım milyarı, rüşvet için, işçi yönetici ve aristokrasisine sadaka olarak ayırıp dağıtmanın hiç de zor olmadığı anlaşılmaktadır. Her şey bu yozlaşmada yatmaktadır. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır: büyük merkezlerin kültür düzeyini yükselterek, bir sürü eğitim kuruluşu yaratarak, kooperatiflerin, sendikaların yöneticiliğini ve parlamento gruplarını çalışmadan para kazanılan işler haline getirerek. Bütün bunlar tüm kapitalist ülkelerde yapılmaktadır. Bu süper karın milyarları, işçi hareketindeki oportünizmin ekonomik temelini oluşturmaktadır. Böylece Amerika, İngiltere ve Fransa’da, hem oportünist liderlerin, hem de işçi aristokrasisinin çok daha güçlü bir direnişiyle karşı karşıyayız; buralarda komünist harekete karşı daha büyük bir direniş gösterilmektedir. Bu nedenle, Avrupa’nın ve Amerika’nın işçi partilerinin, bu hastalıktan kurtulmaları, bizden daha zor olacaktır. Üçüncü Enternasyonal’ in kuruluşundan bu yana, bu hastalığı tedavi olunca çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini biliyoruz, ama henüz tam bir iyileşme sağlamış değiliz: dünya proletaryasının devrimci işçi partilerinin kendi içlerinde bulunan burjuva ve oportünist etkiden kurtulmaları henüz gerçekleşmiş değildir.

“Bunun gerçekleşmesinin somut biçimi üzerinde durmayacağım. Yayınlanmış tezlerimde bu konu ele alınmıştır. Şimdiki görevim, bu olgunun derin ekonomik sebeplerini ortaya çıkarmaktır. Bu hastalık müzminleşmiştir. İyimserlerin ümit ettiklerinden de daha uzun sürüyor iyileşme. Oportünizm, işte baş düşmanımız. İşçi hareketinin üst tabakalarının oportünizmi, proleter olmayan bir burjuva sosyalizmidir. İşçi hareketinin oportünist kanadına mensup militanların burjuvaziyi burjuvalardan daha iyi savundukları kanıtlanmıştır. İşçilerin idaresi onların elinde olmasa, burjuvazi ayakta duramaz. Bunu kanıtlayan sadece Rusya’da Kerenski yönetiminin öyküsü değildir; başında sosyal demokrat bir hükümetle, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, ve burjuva hükümetine karşı olan tutumuyla Albert Thomas da bunu kanıtlamaktadır. Nihayet İngiltere ve Amerika’nın benzer deneyleriyle de bu gerçek kanıtlanmıştır. Oportünizm baş düşmanımızdır ve onu yenmeliyiz.”

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı

Lenin bu konuşmasında bu oportünizmle –sağ eğilimlerle- başarılı bir biçimde mücadele edilirse “solculukla” mücadelenin de kolaylaşacağına dikkat çekmektedir. Bu nedenle “Sol Komünizmin Bir Çocukluk Hastalığı” kitabının bu dönemde yazılması tesadüf değildir.

Kongre oportünizm ve merkezcilerle kesin ayrımı koymak üzere Komünist Enternasyonal’e kabul şartlarını da karara bağlamıştır. Kısaca “21 madde” olarak bilinen ve Lenin tarafından kaleme alınan metinde özetle şunlar ifade edildi: Parti basınının tümüyle partinin denetiminde olmasını, enerjik bir propaganda yürütülmesini, reformistlerin partinin kritik konumlarından uzaklaştırılmalarını, parti aygıtının her şart altında varlığını sürdürmesini, köylüler arasında faaliyet yürütülmesini, “sosyal yurtseverlik ve reformizmden” kopulmasını, kendi ülkesinin emperyalizmini mahkum etmeyi, muhafazakar sendikalarda çalışmayı, parlamento grupları üzerinde sıkı denetimi, örgütlenmede demokratik merkeziyetçiliğin uygulanmasını, parti üyeliklerinin periyodik yenilenmesini, Sovyetler Birliğini emperyalist saldırılara karşı savunmayı, tüm KE kararlarını kabul etmeyi, bir komünist parti programı hazırlamayı ve partilerin komünist parti adını almasını, parti basınında KE materyallerini yayınlamayı vb. içermektedir. 21 maddeyi kabul etmeyen liderler ihraç edilecekti.

Dikkat edileceği üzere bu 21 madde dönemin koşullarını ve mücadelesini, bunun özellikleri temel alınarak hazırlanmıştı ve oportünizmden, merkezcilerden, kararsız unsurlardan bütünüyle arınmayı hedefliyordu. Bu koşuların sadece “Rusya’ya özgü” olmadığı, sadece bolşeviklerin mücadelesinin sorunları tarafından şekillenmediği çok açıktır. Bunlar uluslararası işçi sınıfının mücadelesinin temel sorunlarıydı ve eğer partiler devrimin partisi olacaklarsa bu ilkeleri mücadele ve örgütlenmelerinde temel almak zorundaydılar.

Kolayca tahmin edilebileceği gibi, bu 21 şart, özellikle Batı’da bazı partiler içerisinde yoğun tartışmaların, bölünmelerin, bu bölünmeler sonucu yeni komünist partiler kurulmasının yolunu da açmıştır. Örneğin Büyük Britanya Bağımsız İşçi Partisi KE’ye katılmama kararı aldı. Buna karşın Alman Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi Halle Kongresi’nde 156’ya karşı 236 oyla KE’ye katılma kararı aldı. Yine Çekoslovakya Sosyal Demokrat Partisi 21 maddeyi onaylayarak KE katılma kararı aldı vb. KE’in resmi yayın organı Komünist Enternasyonal artık pek çok dilde yayınlanmaya başlamıştı.

2. Kongre Ulusal Sorun ve Sömürgeler Hakkında Tezler ve Ekleri

III. Enternasyonal'in 2. kongresi 1920 yılında yapılmıştı 1. kongrede kuruluş ve enternasyonalin yapısı belirlenmişti bu kongrenin ana başlığı ise emperyalist devletler ve sömürgeler üzerineydi. Lenin tarafından sunulan Ulusal Sorun ve Sömürgeler Üzerine Karar Tasarısı' için Lenin şöyle söylüyordu. Sömürgeler sorunu emperyalizmin yumuşak karnıydı ve sömürgelerin paylaşılması, bağımlı, ezilen uluslar ve halkların baskı ve sömürü altında tutulması, hammadde kaynaklarının yağmalanması, buraların pazar olarak elde tutulması, rakiplere karşı stratejik üstünlük için buraların kontrol edilmesi, emperyalist, sömürgeci paylaşımın ve mücadelenin olmazsa olmaz koşuluydu.

Lenin bu konuşmasında diğer şeylerin yanı sıra şunlara vurgu yapıyordu:

“… Bu savaştan sonra dünyanın görüntüsü şudur: bugün 1 milyar 25 milyon insan sömürge tahakkümünün, insanlık dışı bir kapitalizmin sömürüsünün boyunduruğu altındadır. … Böylece emperyalist savaştan sonra dünyanın görünümü genel çizgileri ile budur. Tahakküm altın­dakı sömürgelerde, İran, Türkiye, Çin gibi parçalanmış ülkelerde ve sömürge durumuna düşmüş yenik ülkelerde bir milyar iki yüz elli milyon insan vardır. Eski durumlarını koruyabilmiş olmalarına rağmen ba­zı ülkeler, aşağı-yukarı 250 milyon insan, Amerika’ya ekonomik olarak bağımlı duruma düşmüş ve tüm sa­vaş süresinde onun askeri denetimi altına girmişler­dir. Çünkü savaş tüm dünyaya yayılmış ve somutta hiç bir ülkenin tarafsız kalmasına izin vermemiştir. Dünyanın paylaşılmasından kaymak tabakanın, yani kapitalistlerin yararlandığı ülkelerde en fazla 250 milyon insan yaşamaktadır. Böylece dünya nüfusunu teşkil eden bir milyar yedi yüz elli milyon nüfusu elde ederiz. Dünyanın bu görünümünü özellikle hatır­latmak istedim, çünkü başkan arkadaşın sözünü ettiği, devrime götüren kapitalizmin, emperyalizmin tüm temel çelişkileri ve ll. Enternasyonale karşı amansız mücadeleyi doğuran işçi hareketinin tüm temel çelişkileri· dünya nüfusunun paylaşımına bağlıdır.”

“Bağımlılık durumuna düşen sadece sömürge ve yenik ülkeler değildir. Savaştan zaferle çıkmış ülkelerin içinde bile daha keskin çelişkiler doğmuştur; tüm kapitalist çelişkiler ağırlaşmıştır. Birkaç örnekle onları kısaca göstereceğim.

“Devlet borçlarına bakalım: 1914 ve 1920 arasın­da başlıca Avrupa Devletlerinin borcu en az artmıştır. Size önemi büyüyen bir ekonomik kaynaktan söz edeceğim: bir İngiliz diplomatı olan, Barışın Ekonomik Sonuçları adlı kitabın yazarı ve hükümeti tarafından Versoy barış görüşmelerine katılmak üzere görevlendirilen Keynes sorunu bütünüyle burjuva açıdan adım adım yerinde izlemiş, ayrıntılarıyla incelemiş ve iktisatçı niteliğiyle konferanslara katılmıştır. Keynes’in vardığı sonuçlar komünist bir devrimcinin varabileceği sonuçlardan çok daha keskin , somut ve öğreticidir. Çünkü bu sonuçlar ge rçek bir burjuvanın, bolşevizmin amansız bir düşmanının sonuçlarıdır; Keynes’in, küçük burjuva bir İngiliz olarak bolşevizm hakkındaki düşüncesi korkunç, hayvani ve saldırgandır. Keynes, Versay antlaşması ile Avrupa’nın ve dünyanın çöküntüye doğru gittiği sonucuna varmıştır. istifa etmiştir; kitabını hükümetin yüzüne çarpmış ve şöyle demiştir: ‘Bir çılgınlık yapıyorsunuz.’

“…Türkiye’nin, İran’ın Mezopotamya’nın, Çin’in paylaşımı, Japonya, İngiltere, Amerika ve Fransa’nın arasında şiddetli kavgalara yol açıyor. Bu ülkelerin burjuva basını, ağızlarından lokmayı alan ‘meslektaş’larına karşı en şiddetli saldırılarla doludur. Bu bir avuç en zengin ülke arasında var olan tam bir anlaşmazlığın tanıklarıyız. Bir milyar iki yüz elli milyon insanın, yani dünya nüfusunun yüzde 70’inin, ‘ileri’ ve uygar kapitalizmin onlara empoze etmek istediği esaret koşulları altında yaşaması olanaksızdır.”

Tüm Reklamları Kapat

Tezler

1) Burjuvazi ulusal sorunda da eşitlik kavramına biçimsel bir içerik verir, bu onun elinde bir silah oluşturur; oysa eşitlik talebinin gerçek anlamı sınıfların ortadan kaldırılması isteğinde yatar.

2) Komünist partisinin temel görevi burjuva demokrasisine karşı mücadele etmek, onun ikiyüzlülüğünü açığa çıkarmaktır; bu tutum ulusal sorunda ezen uluslarla ezilen ulusların ayırt edilmesini gerektirir.

3) Savaş da, onu izleyen barış da, emperyalist burjuvazinin ulusal sınırları dahi kendi ekonomik çıkarlarına göre belirlediğini, bunun kendisi için bir pazarlık sorunu olduğunu ortaya koydu. Ulusların barış içinde birarada yaşayabileceğine dair burjuva ve küçük burjuva hayaller yıkılmaktadır; yapay biçimde parçalanmış ulusların birleştirilmesi proletaryanın da çıkarınadır, ama proletarya gerçek özgürlüğünü ve birliğini ancak devrim yoluyla ve devrilmiş bir burjuvazinin başı üzerinden gerçekleştirebilir.

4) Komünist Enternasyonal’in milliyetler ve sömürgeler konusundaki politikasının merkezinde ulusların ve ülkelerin proleterlerinin ve emekçi yığınlarının toprak sahiplerini ve burjuvaziyi devirmek için ortak devrimci mücadelede birleştirilmesi yatar.

Tüm Reklamları Kapat

5) Dünya siyasal durumu proletarya diktatörlüğünün kurulmuş olmasının damgasını taşımaktadır; bütün olaylar emperyalizmle Rus Sovyet Cumhuriyeti arasındaki mücadele etrafında yoğunlaşmaktadır; ve ezilen ulusların da bütün ülkelerin işçilerinin de sovyet iktidarının zaferiyle bütünleşmekten başka çıkış yolu yoktur.

6) Sadece bu durumun propagandasını yapmakla yetinilemez; bütün ulusal ve sömürge kurtuluş hareketlerinin Sovyet Rusya ile sıkı bir ittifaka girmesini sağlayacak bir politika izlenmelidir.

7) Yaşanan deneylerin de gösterdiği gibi, federasyon bütün ulusların emekçilerinin birleşmesi yolunda bir geçiş biçimidir. Hatta bu biçim daha önce ne bir devlete ne de hükümete sahip olan kimi uluslar için (Başkır ve Tatar Özerk Cumhuriyetleri) yararlı olmuştur. .

8) Komünist Enternasyonal’in görevi, sovyet düzeni temelinde gelişen federasyonların geliştirilmesi ve incelenmesidir. Ancak emperyalist kuşatma altındaki sovyet cumhuriyetleri birbirleriyle sıkı bağlar içinde bulunmazsa yaşayamaz; bu cumhuriyetler arasında ortak bir plana göre işleyen bütünsel bir ekonominin kurulması şarttır.

Tüm Reklamları Kapat

9) Ulusal eşitlik talebi boş ve biçimseldir; komünistler ulusal eşitsizlikleri teşhir etmekle yetinmemelidir. Birincisi, uluslar arasında gerçekten eşitliğin sağlanmasının ancak emekçi yığınlarını burjuvaziye karşı birleştiren sovyet düzeni sayesinde olabileceği ısrarla anlatılmalıdır. İkincisi, eşit haklara sahip olmayan uluslar arasında ve sömürgelerdeki devrimci hareketler söz konusu ülkenin komünist partisi aracılığıyla doğrudan doğruya desteklenmelidir.

10) Küçük burjuva enternasyonalizmi sadece ulusların eşitliğinin tanınmasını enternasyonalizm olarak niteler ve ulusal bencilliğe dokunmaz. Proleter enternasyonalizmi ise:

a. Her ülkedeki proleter mücadelenin çıkarlarının dünya ölçüsündeki mücadelenin çıkarlarına tabi kılınmasını;

b. Kendi burjuvazisine karşı zafer kazanan ulusun, uluslararası kapitalizmi yıkmak için ulusal çapta en büyük fedakarlıkları yapmaya yetenekli ve razı olmasını; gerektirir.

Tüm Reklamları Kapat

11) Geri kalmış ataerkil-köylü nitelikteki uluslara ilişkin olarak ise şunlar göz önünde bulundurulmalıdır:

a. Bütün komünist partileri bu tür ülkelerdeki devrimci kurtuluş hareketlerini fiilen desteklemelidir; desteğin biçimi söz konusu ülkedeki komünistlerle tartışılmalıdır; ve eylemle destek yükümlülüğü ilk elde bu ülkenin bağlı olduğu metropol ülkenin işçilerine düşer.

b. Din adamlarına, Hıristiyan misyonerlerine ve benzer gerici unsurlara karşı mücadele zorunludur;

c. Gerçekte Avrupa-ABD emperyalistlerine karşı mücadeleyi Osmanlı ve Japon emperyalistlerinin, soyluların, din adamlarının vb. çıkarlarıyla bağdaştırmaya çalışan Panislamizm, vb. akımlara karşı mücadele zorunludur;

Tüm Reklamları Kapat

d. Köylülerin büyük toprak sahiplerine ve feodalizmin bütün biçim ve kalıntılarına karşı mücadelesi desteklenmelidir;

e. Geri ülkelerdeki komünist olmayan devrimci kurtuluş hareketlerine komünist bir örtü örtülmesine karşı çıkılmalıdır. Komünist Enternasyonal sömürgelerin devrimci hareketiyle yakınlaşmalı ve ittifak yapmalı, ama onlarla katiyen birleşmemelidir; proletarya hareketinin bağımsız niteliği korunmalıdır.

f. Ezilen ülkelerin imtiyazlı sınıfları emperyalizmle ittifak kurarak, siyasal bağımsızlık kılıfı altında emperyalizme bütünüyle bağımlı devlet yapıları kurmaktadır; bunun en çıplak örneği Siyonistlerle İngiltere arasındaki ilişkilerde yansımaktadır. Bunların gerçek niteliği gösterilmeli ve bağımlı ezilen uluslar için sovyet cumhuriyetleri ile ittifaktan başka kurtuluş yolu olmadığı açıklanmalıdır.

12. Emperyalizm olgusu ve emperyalist ülkelerdeki işçi hareketi önderlerinin ihaneti nedeniyle, ezilen uluslarda güvensizlik ve ulusal bir öfke yayılmıştır. Bu sebepsiz olmayan önyargılar ancak yavaş yavaş ortadan kalkacaktır. Bütün ülkelerin komünistleri ve proleterleri bu güvensizliğin aşılmasına özen göstermeli ve bunun ortadan kaldırılabilmesi için tavizler vermeye hazır olmalıdır. Emekçi yığınların gönüllü bir birlik altında toplanması sağlanmaksızın kapitalizme karşı tam ve eksiksiz zafer kazanılamaz.

Tüm Reklamları Kapat

B) Tamamlayıcı Tezler

1) Kapitalist emperyalizmin egemenliği altında bulunan ülkelerdeki, özellikle de Çin’deki devrimci hareketle Komünist Enternasyonal arasındaki ilişkilerin kesin biçimde belirlenmesi, Komünist Enternasyonal İkinci Kongresi’nin en önemli sorunlarından biridir. Dünya devrimi bu ilişkiler hakkında kesin bir bilgiye ulaşmayı gerektiren bir döneme girmektedir. Büyük Avrupa savaşı ve onun sonuçları berrak bir biçimde göstermiştir ki, Avrupa dışındaki bağımlı ülkelerin yığınları mutlak surette Avrupa proleter hareketine bağlanmıştır, ve bu merkezileşmiş dünya kapitalizminin kaçınılmaz bir sonucudur.

2) Sömürgeler Avrupa kapitalizminin başlıca güç kaynaklarından biridir. Sömürgelerdeki büyük sömürü arazilerini ve büyük pazarları ellerinde tutamadıkları taktirde, Avrupa’nın kapitalist güçleri, uzun süre ayakta kalamaz. Emperyalizmin kalesi olan İngiltere, yüzyıldan fazla süredir aşırı üretimden muzdariptir. Ancak aşırı üretimin ürünlerini satabilmek ve büyüyen sanayisi için hammadde kaynakları elde etmek için, ek pazarlar olan sömürge arazilerini fethetmek suretiyledir ki, İngiltere, yüklerine rağmen kapitalist rejimini ayakta tutabilmeyi başarmıştır. İngiliz emperyalizmi, ancak Afrika ve Asya’daki yüz milyonlarca insanı köleleştirmesi sayesinde, Britanya proletaryasını burjuva egemenliği altında bugüne kadar tutmayı başarmıştır.

3) Sömürgelerden elde edilen artı değer modern kapitalizmin dayanaklarından biridir. Bu gelir kaynağı ortadan kaldırılmadığı sürece işçi sınıfının kapitalizmi alt etmesi güç olacaktır. Sömürgelerdeki doğal hammadde kaynaklarını ve işgücünü yoğun biçimde sömürebilmeleri sayesinde Avrupa’nın kapitalist ulusları yaklaşan iflastan kaçınmaya çalışmışlardır; ve bunda başarısız olmamışlardır. Avrupa emperyalizmi kendi ülkelerinde işçi aristokrasisine git gide daha fazla tavizler verebilmeyi başarmıştır. Bir yandan köleleştirilen ülkelerdeki işçilerin yaşam koşullarını çok aşağı bir düzeyde tutmaya çalışırken, Avrupa emperyalizmi hiçbir fedakarlıktan geri durmamaktadır; ve sömürgeleri ellerinde bulunduğu sürece kendi ülkelerinde artı değerden her türlü fedakarlığı yapmaya razıdır.

4) Avrupa’nın sömürgeler üzerindeki egemenliğinin proleter devrimleri aracılığıyla ortadan kaldırılması, Avrupa kapitalizmini yıkacaktır. Sömürgelerdeki devrimle proleter devrimi, mücadelenin zaferle sonuçlanabilmesi için, bir ölçüde amaç birliği yapmak zorundadır. Dolayısıyla, Komünist Enternasyonal faaliyet alanını genişleterek ekonomik ve politik olarak emperyalizmin egemenliği altındaki devrimci güçlerle sıkı ilişkiler kurmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

5) Dünya devrimci proletaryasının iradesi Komünist Enternasyonal’de temerküz etmektedir. Bu örgütün görevi bütün dünyanın işçi sınıfını kapitalist düzenin yıkılması ve komünizmin kurulması için örgütlemektir.

Komünist Enternasyonal, dünyanın bütün devrimci güçlerini toparlamakla görevli bir araçtır. Burjuva fikirlerinin sızmış olduğu ve bir politikacılar grubu tarafından yönetilen İkinci Enternasyonal ise, sömürge sorununa hiçbir önem vermemiştir. Bu örgütler için dünya sadece Avrupa sınırları içinde mevcuttu. Bu örgüt için diğer kıtalardaki devrimci hareketle bağ kurma zorunluluğu yoktu. İkinci Enternasyonal üyeleri sömürgelerdeki devrimci harekete maddi ve manevi bir yardım sunmak yerine, kendileri de emperyalist haline gelmişlerdir.

6) Doğu halkları üzerine çullanan yabancı emperyalizm, bu ülkelerde sınıfların Avrupa ve Amerika ile eş zamanlı olarak sosyal ve iktisadi bir gelişme göstermesini engellemiştir. Sömürgelerde sanayinin gelişmesini köstekleyen emperyalist politika sayesinde, kelimenin tam anlamıyla bir proleter sınıfı bu ülkelerde gelişememiştir; hatta emperyalist ülkelerin merkezileşmiş sanayilerinin ürünleri ile rekabet edemeyen yerli zanaatlar son zamanlarda yok edilmiştir.

Bunun sonucu, halkın büyük çoğunluğunun kendini kırsal alanda bulması ve ihracata yönelik hammaddelerin üretiminde ve tarımsal emekte yoğunlaşmak zorunda kalması olmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Bunun sonucu toprak mülkiyetinin, kah büyük toprak sahiplerinin, kah mali sermayenin, kah devletin elinde hızla toplanması olmuştur. Böylece büyük bir topraksız köylü kitlesi yaratılmış ve nüfusun geniş yığınları cehalet içinde tutulmuştur.

Bu politikanın sonucu şudur: devrimci düşüncenin kendini gösterdiği bu tür ülkelerde, bu düşünce ifadesini, eğitilmiş orta sınıflar içerisinde bulabilmektedir.

Yabancı egemenlik, iktisadi güçlerin özgürce gelişmesini köstekler. Bu nedenle bu egemenliğin yıkılması, sömürgelerdeki devrimin ilk adımıdır; bu nedenle sömürgelerde yabancı egemenliğin yıkılması için, yürütülen mücadeleye verilen destek, yerli burjuvazinin milliyetçi hareketine sunulan bir destek değil, kendisi de ezilen proletaryanın önündeki yolun açılması demekti .

7) Ezilen ülkelerde günden güne birbirinden ayrılan iki hareket bulunmaktadır: Birincisi siyasal bağımsızlık ve burjuva düzeni programına sahip olan milliyetçi burjuva demokratik hareketidir. İkincisi ise cahil ve yoksul işçi ve köylülerin her türlü sömürüden kurtuluş hareketidir.

Tüm Reklamları Kapat

Bunlardan birincisi, ikincisini yönetmeyi amaçlamaktadır ve sık sık başarmaktadır da. Ama Komünist Enternasyonal ve ona bağlı partiler buna karşı mücadele etmeli ve sömürgelerin işçi yığınları arasında bağımsız sınıf duygularının gelişmesini sağlamak için çalışmalıdır. Bu yolda en önemli görev işçi ve köylüleri örgütleyip devrim ve sovyet cumhuriyetinin kurulması yoluna sokacak olan komünist partilerinin kurulmasıdır.

8) Sömürgelerdeki kurtuluş hareketi, burjuva demokratik milliyetçi hareketin dar çevresiyle sınırlı değildir. Sömürgelerin çoğunda işçi yığınlarıyla yakın temasta olan toplumsal-devrimci bir hareket veya komünist partileri bulunmaktadır. Komünist Enternasyonal’in sömürgelerdeki devrimci hareketle ilişkisi, bu parti ya da gruplara hizmet etmelidir; çünkü bunlar işçi sınıfının öncüsünü oluşturmaktadırlar. Bugün bunlar zayıf olsalar bile, yığınların iradesini temsil etmektedirler ve yığınlar onları devrim yolunda izleyecektir. Farklı emperyalist ülkelerdeki komünist partiler, sömürgelerdeki bu proleter partileriyle temas halinde çalışmalı ve onlara maddi ve manevi destek sunmalı.

9) Sömürgelerdeki devrim ilk aşamasında komünist bir devrim olamaz, ama eğer başlangıçtan itibaren, önderlik komünist öncünün elinde olursa, kitleler dağılmaz ve hareketin değişik gelişme aşamaları onların devrimci deneyiminin artmasına yarar.

Doğu ülkelerinde tarım konusunda komünist ilkeleri derhal uygulamaya çalışmak elbette vahim bir hata olur. İlk aşamasında sömürgelerdeki devrimin programı, toprak dağıtımı gibi küçük burjuva reformları içermek zorundadır. Ama bu böyledir diye önderliğin burjuva demokrasisine devredilmesi gerekmez. Aksine proleter partisi sovyetler yönünde sistematik ve güçlü bir propagandayı yükseltmeli ve işçi köylü sovyetlerinin örgütlenmesi için çalışmalıdır. Kapitalizme karşı dünya çapındaki nihai zafere ulaşabilmek için bu sovyetler, ileri kapitalist ülkelerdeki sovyet cumhuriyetleri ile yakın işbirliği içinde çalışmalıdır.

Böylece gelişmiş kapitalist ülkelerin bilinçli proletaryası tarafından yönlendirilen geri ülkelerin yığınları, kapitalist gelişmenin değişik aşamalarından geçmeksizin komünizme ulaşacaktır.

[1], [2], [3], [4], [5]

Okundu Olarak İşaretle
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ Ali Yaşar. Iii. Enternasyonal’in Kuruluşu Ve Mücadelesi. (4 Mart 2023). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2023. Alındığı Yer: Teori ve Eylem | Arşiv Bağlantısı
  • ^ V. Lenin. Iii. Enternasyonal’in İkinci Kongresi’nde Lenin’in Ulusal Sorun Ve Sömürgeler Komisyonu Adına Yaptığı Konuşma. Alındığı Tarih: 24 Temmuz 2023. Alındığı Yer: trockist | Arşiv Bağlantısı
  • ^ V. Lenin. (1995). Seçme Eserler: Cilt 5. ISBN: 3990000018500. Yayınevi: İnter Yayınları. sf: 180.
  • ^ V. Lenin. (1995). Seçme Eserler: Cilt 5. ISBN: 3990000018500. Yayınevi: İnter Yayınları. sf: 285.
  • ^ W. Z. Foster. (1955). History Of The Three Internationals. ISBN: 9780598398710. Yayınevi: International Publishers,. sf: 212.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 09:54:35 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15157

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close