Vücudumuzun Stresle Başa Çıkma Yöntemleri
Hepimiz zaman zaman strese gireriz. Stresin birçok kaynağı vardır; çevre, beden veya kendi düşüncelerimiz ya da çevremizdekilerin dünyayı nasıl algıladıkları bunlardan birkaçıdır. Özellikle sınav dönemlerinde üzerimizde baskı hissetmemiz çok doğaldır. Tehlikeli bir görevi tamamlamak, bir rapor yetiştirmek, sevdiğimiz birini kaybetmek, eşimiz veya çocuğumuzla ilgili bir sorun bizi strese sokabilir.
Stresle başa çıkmanın birçok yolu vardır, kimimiz kendini çikolata gibi tatlı şeyler yemeye verir kimimiz de işi sigara ve alkole kadar götürür. O sırada stresin etkisini azaltan bu yöntemlerin uzun vadede yararlı oldukları söylenemez, hatta zararlı ve geçici çözümler olduklarını hepimiz biliriz.
Elbette insan bedeni de, stresle fizyolojik olarak savaşmak ve ona tepki vermek için evrimleşmiştir. Sinir sistemimiz baskı altındayken vücudumuz, adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi başlıca stres hormonları salgılar. Bu fizyolojik değişiklikler tehdit veya tehlikle durumlarında, bu durumlarla başa çıkmamızda bize yardımcı olurlar. Buna “stres tepkisi” ya da “dövüş-veya-kaç tepkisi” denir.
Stres bazen olumlu olabilir, çünkü bizim dikkatli olmamıza, motive olmamıza ve elimizdeki görevlere odaklanmamıza yardımcı olabilir. Genellikle baskı azaldığında vücut dengelenir ve tekrar sakinleşmeye başlar. Fakat sıklıkla stres yaşıyorsak veya olumsuz duygularla baş etme kabiliyetimizi baskıladığımızda sorunlar ortaya çıkacaktır. Sinir sisteminin sürekli aktif olması yani “stres tepkisi” göstermesi vücudumuzda aşınma ve yıpranmaya neden olur.
Stresi hissetmeye başladığımızda, vücudumuz kendini stresin zararlı etkilerinden korumaya başlamıştır bile. Kalbimizin hızla çarpmaya başlaması, kan basıncımızın artması, hızlı soluk alıp vermemiz ve karaciğerimizin daha fazla şeker üretmesi, vücudun böyle zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğu şeyi, enerjiyi sağlamak için gereklidir. Aynı nedenle sindirim, üreme ve bağışıklık sistemi faaliyetlerinde yavaşlama gerçekleşir ve bütün enerji kaslara ve beyne yöneltilir.
Stres altındayken solunum sistemimiz bundan hemen etkilenir. Çünkü vücudumuzdaki oksijen bakımından zengin kanlar çabucak dağıtmak için daha hızlı daha fazla nefes alma eğiliminde oluruz. Çoğumuz için bu belki sorun olmayabilir ancak nefes darlığı çeken veya yeterli oksijen alamayan astım hastaları için sorun doğurabilir. Ayrıca hızlı ve üstünkörü hava alınır fakat minimum oksijen alınırsa bu hiperventilasyona neden olabilir. Bu durumlarda birinin endişe ve panik ataklara daha yatkın olması olasıdır.
Stres bağışıklık sistemimize hasar verir. Vücudumuzdaki bağışık sistemimize zarar vererek enfeksiyon ve kronik inflamatuar koşullara karşı daha hassas hale getirir. Bu da bizim hastalıklarla mücadele etme kabiliyetimizi azaltır.
Kas iskelet sistemimiz de etkilenir. Vücudumuzun kendisini yaralanma ve acıdan korumasının doğal yolu kasları gerginleştirmesidir. Tekrarlanan kas gerginliği vücutta farklı bölümlerinde, omuzlarda, boyunda ve başta ağrılara veya migrene neden olabilir.
Kardiyovasküler etkileri de vardır. Stres akut olduğunda kalp atışı hızlanır ve kan basıncı artar ancak akut stres geçtikten sonra normale dönerler. Akut stres kronikleşirse, kan damarlarına ve arterlere zarar verebilir. Bu hipertansiyon, kalp krizi ve inme gibi riskleri arttırır.
Endokrin sistemi de stresten muzdarip olur. Bu durumda psikolojik durum, büyüme ve gelişme, doku fonksiyonları, metabolizma ve üreme süreçleri de etkilenir. Hipotalamus beynin içinde bulunur ve endokrin ile sinir sisteminin arasındaki bağlantıda önemli bir rol oynar. Hipotalamustan gelen stres sinyalleri ile stres ile başa çıkma yolu olarak enerji üretilir. Bunun için kan şekeri kullanır. Bu da şeker hastalığı riskini arttırır.
Adrenalin ve kortizolün yanı sıra salgılanan DHEA (dehidroepiandrosteron) hormonu, stres temelli dissosiyasyonu (kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyum sorunlarını) azaltır ve stresi yaratan durumdan daha iyi bir performansla çıkmamızı sağlar. Böylece stresin zararlı etkilerine karşı bizi korur. Üstelik sadece o anki strese karşı değil, beynin yeniden yapılanma özelliğini (nöroplastisiteyi) artırarak ileride olabilecek streslere karşı da beyni dayanıklı hale getirir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Stres bazı hoş olmayan gastrointestinal etkilere de sahip olabilir. Özellikle yeme alışkanlıklarımızı etkiler. Az ya da çok yemek yeme, yağlı veya şekerli gıda tüketimini arttırmak mide ekşimesine ve asit reflüsüne neden olabilir. Stres bağırsakların besinleri emme kabiliyetini azaltabilir. Mide ağrısı, şişkinlik, mide bulantısı, ishal ve kabızlığa neden olabilir.
Üreme sistemlerimizde de sorun yaratabilir. Erkekler için, kronik stres testosteron ve sperm üretimini etkileyebilir. Hatta iktidarsızlığa neden olabilir. Kadınlarda ise adet döngüsünü değiştirebilir ve adet öncesi semptomları arttırabilir.
Stres duygusal durumumuzda belirgin etkilere sahiptir. Günlük hayatımızda yüksek veya düşük psikolojik durumlar yaşatabilir. Bu da daha fazla yorgun hissetmemize ve daha sinirli olmamıza neden olabilir. Ayrıca konsantrasyon, dikkat, öğrenme ve hafızayı etkiler. Araştırmacılar kötü bir uykunun kronik sağlık sorunlarına, depresyona hatta obeziteye neden olabileceğini söylüyorlar.
Stresle baş etmek sağlımıza dolaylı yoldan etkiler de bulunur. Baskı ve stres altında insanlar sigara içerek, alkol alarak ya da uyuşturucu gibi alışkanlıklara neden olabilir. Ancak bu yollar stresle başa çıkmak için uzun soluklu süreçler olamaz.
Stres hakkında bizim öğreneceğimiz daha çok şey var, ama belli ki vücudumuz ne yapacağını biliyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 29
- 9
- 7
- 5
- 5
- 4
- 4
- 3
- 3
- 3
- 2
- 1
- JAMA. Levels Of Certain Hormones May Be Increased By Stress. (3 Ağustos 2004). Alındığı Tarih: 11 Mart 2019. Alındığı Yer: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- Elsevier. Hormone Levels Contribute To Stress Resilience. (6 Ağustos 2009). Alındığı Tarih: 11 Mart 2019. Alındığı Yer: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- H. Blake. How Your Body Reacts To Stress. (9 Ağustos 2017). Alındığı Tarih: 13 Temmuz 2018. Alındığı Yer: Smithsonian | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 23:37:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4183
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.