Merhaba,
Buradasınız, çünkü muhtemelen internette birilerine "Evrim yok, ara türler de zaten keşfedilemedi. Bir tane bile ara geçiş fosili yok!" tarzı bilimsel olarak geçersiz bir argüman ileri sürdünüz.
Merhaba,
Buradasınız, çünkü muhtemelen internette birilerine "Evrim yok, ara türler de zaten keşfedilemedi. Bir tane bile ara geçiş fosili yok!" tarzı bilimsel olarak geçersiz bir argüman ileri sürdünüz.
Ekoloji, ayrılmaz bir şekilde organizmaların evrimsel tarihi ile iç içe geçmiştir. Nesillerin değişim süreci boyunca, organizmalar sürekli olarak bir nesilden diğerine kendinden sonraki nesillerin DNA’sına kaydedilecek genetik bilgi aktarırlar. Moleküler biyologların bu kayıtlara ulaşma becerileri, türlerin kökenlerini ve varoluşlarının ekolojik temellerini daha iyi anlamada modern ekoloji araştırmalarının temel taşı haline geldi.
Bu makalede modern ekologların türlerin oluşumu, çeşitlenmesi ve sürekli değişken, karmaşık çevre şartlarına evrimsel adaptasyonundaki genetik temellerin en derin şekilde anlaşılması için kullandıkları moleküler araçlar ve metotların kısa bir özetini yapacağız.
Adım Frances Hamilton Arnold. 25 Temmuz 1956’da Pensilvanya eyaletinde, Pittsburgh kentinin kenar mahallelerinden birinde, beş çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdum. Annem ev kadınıydı. Nükleer fizikçi olan babam ise Westinghouse şirketinde nükleer reaktör tesislerinin geliştirmesi ve bakımında çalışıyordu. Ben lisede bir öğrenciyken, tüm dünyanın dikkati Vietnam savaşındaydı. Dedem yüksek rütbeli bir askerdi ve ailem, bu disiplinden payına düşeni almıştı.
Ama ben geleceğe ve dünya siyasetine farklı bakan, delidolu bir gençtim. Okul başarım kötü sayılmazdı ancak dönemin gençlik hareketleri dışında kalmam da mümkün değildi. Derslerden sıkılmaya ve okula gitmemeye başlamıştım. Washington’da yapılacak olan Vietnam savaşını protesto yürüyüşüne gitmek istiyordum ve tahmin edebileceğiniz gibi, ailem izin vermedi. Öyle kızmışlardı ki “Yoldan çıkmaya başladın, ya hizaya gelirsin ya da burada yaşayamazsın!” dediler… Ben de “Peki.” dedim ve 17 yaşındayken evden ayrıldım. Otostop ile Washington’a gittim ve eylemlere katıldım. Bir süre yerel bir caz kulüpte garsonluk ve taksi şoförlüğü yaparak yaşamımı sürdürdüm.
Şili ve Japonya örneklerinin ortaya koyduğu gibi depremle yaşamak mümkün. Peki Türkiye'de yanlış giden ne? Önemli bilimsel gelişmelere rağmen, Türkiye hâlâ depremlere karşı savunmasız ve bunun en son örneğini Şubat 2023'te trajik bir şekilde gördük. Kahramanmaraş (Mw 7.8) ve Elbistan (Mw 7.6) depremlerinin bilançosu, yapı yönetmeliklerinin uygulanması ve deprem farkındalığına ilişkin sorunları yüzümüze çarpmakta; aynı zamanda, deprem tehlikesi ve riski üzerine edinilmiş bilgilerin toplum nezdinde karşılık bulmadığına, dolayısıyla ciddi bir bilim-toplum iletişim kopukluğuna işaret etmektedir.[1]
1999 İzmit depreminde (Mw 7.4) çocuk olan biz genç Türk bilim insanları, bugün, Şubat 2023 felaketiyle bir kez daha sarsıldık. Bizler, artık Türkiye'de ve dünyada benzer felaketlerin yaşanmaması için, tüm bilim insanlarını, bilim ve toplum arasındaki bu feci iletişim kopukluğunu nasıl onarabileceğimiz üzerine düşünmeye davet ediyoruz!
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Bilgisayar bilimi alanındaki en prestijli ödül olarak kabul edilen 2024 ACM A.M. Turing Ödülü, pekiştirmeli öğrenme (İng: "reinforcement learning") tekniğini geliştirerek şu an içinde bulunduğumuz yapay zeka devriminin de temelini atan iki öncü bilim insanına verildi.[1] Ödülü alan isimler, teknoloji şirketlerinin yapay zeka modellerini yeterince test etmeden kullanıma sunmasının tehlikelerine karşı uyarılarda bulundular.
Massachusetts Üniversitesi'nden kıdemli profesör Andrew Barto ve Alberta Üniversitesi'nden eski DeepMind araştırmacısı Richard Sutton, yapay zeka araştırmalarında çığır açan yöntemi geliştirdikleri için Amerika'daki Bilgisayar Makineleri Derneği (ACM) tarafından verilen 1 milyon dolarlık ödülün sahibi oldu. Barto ve Sutton, 1980'lerde insanların öğrenme süreçlerinden esinlenerek pekiştirmeli öğrenme tekniğini geliştirmişlerdir. Bu makine öğrenmesi tekniği, yapay zeka sistemlerini istenilen davranışlar için ödüllendirerek OpenAI ve Google gibi teknoloji şirketlerinin bu alandaki başarısının zeminini oluşturmuştur. Peki, pekiştirmeli öğrenme tekniği nedir ve neye denmektedir?
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Çift zarlı organeller; çekirdek, kloroplast ve mitokondridir. Sadece ökaryot hücrelerde bulunurlar. Endosimbiyotik teoriye göre, bir prokaryot başka bir prokaryotu içine alarak bu organelleri oluşturmuştur. Bu yüzden bu üç organelde de DNA bulunur.[1]
Görevleri:
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.