Genç Türk Deprem Bilimcilerden Çağrı: Depreme Dayanıklı Bir Türkiye Ancak "Deprem Kültürü" ile Mümkün!
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Şili ve Japonya örneklerinin ortaya koyduğu gibi depremle yaşamak mümkün. Peki Türkiye'de yanlış giden ne? Önemli bilimsel gelişmelere rağmen, Türkiye hâlâ depremlere karşı savunmasız ve bunun en son örneğini Şubat 2023'te trajik bir şekilde gördük. Kahramanmaraş (Mw 7.8) ve Elbistan (Mw 7.6) depremlerinin bilançosu, yapı yönetmeliklerinin uygulanması ve deprem farkındalığına ilişkin sorunları yüzümüze çarpmakta; aynı zamanda, deprem tehlikesi ve riski üzerine edinilmiş bilgilerin toplum nezdinde karşılık bulmadığına, dolayısıyla ciddi bir bilim-toplum iletişim kopukluğuna işaret etmektedir.[1]
1999 İzmit depreminde (Mw 7.4) çocuk olan biz genç Türk bilim insanları, bugün, Şubat 2023 felaketiyle bir kez daha sarsıldık. Bizler, artık Türkiye'de ve dünyada benzer felaketlerin yaşanmaması için, tüm bilim insanlarını, bilim ve toplum arasındaki bu feci iletişim kopukluğunu nasıl onarabileceğimiz üzerine düşünmeye davet ediyoruz!
Yerbilimciler son yarım yüzyıldır Türkiye'nin depremselliğini ve büyük ve yıkıcı depremler üretebileceğini iyi bilmektedir.[2], [3] 1999 İzmit (Mw 7.4) ve Düzce (Mw 7.2) depremlerine ev sahipliği yapan Kuzey Anadolu Fayı, doğrultu atımlı faylara dair bilgimizi önemli ölçüde ilerletecek gözlemler sağlayarak on yıllardır tüm dünyanın ilgisini bölgeye çekmiştir.[4], [5] Benzer şekilde, Kahramanmaraş depremlerini üreten ve yanal atımlı olan Doğu Anadolu Fayı da iyi belgelenmiştir ve büyük depremler üretme potansiyeli ile bilinmektedir.[6], [7], [8], [9]
Yukarıdaki resimde görüleceği üzere, tarihsel ve yakın geçmişteki depremlerde raporlanmış can kaybı oldukça yüksektir. Yıkıcı depremlerin uzun geçmişi Türkiye'yi yoğun bir sismik aktivite izleme ağı kurmaya, sismik tehlike haritalarını ve bina yönetmeliklerini sürekli güncellemeye ve deprem araştırmalarına daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmiştir.[10], [11], [12]
1999 yılında yaşanan felaket, 2007 yılında bina yönetmeliklerinin güncellenmesi sürecini daha da hızlandırmıştır. Bina yönetmeliklerinin en son güncellenmesi 2018 yılında yapılmıştır.[13] Ancak, tek başına güncel bina yönetmelikleri son felaketi önlemeye yetmemiştir.
Ne yazık ki, Türkiye Kahramanmaraş depremlerine bir kez daha hazırlıksız yakalandı. Dünya standartlarındaki yapı yönetmeliğine rağmen on ilde 10,200'den fazla bina çökmüş ve 50,000'den fazla kişi hayatını kaybetmiştir.[14] Ağır hasar gören 100,000 bina arasında, depreme dayanaklı tasarım kriterlerine göre deprem sonrası işlevsel kalması gereken hastaneler, okullar ve yollar gibi kritik yapılar da yer almaktadır.[15] Saha raporları, yapı hasarlarının kötü mühendislik tasarımı, düşük inşaat kalitesi (örneğin, kötü işçilik ya da malzeme) ve eski binalar için güçlendirme eksikliği gibi başlıca nedenleri sıralamaktadır.[15] Bir kez daha kendimizi N. Ambraseys'in o meşhur sözünü tekrarlarken buluyoruz:[16]
Depremlerde binaların çökmesi kader değil, günümüzde fazlasıyla sık görülen ve suç teşkil eden ihmalkârlıklar yüzündendir.
Depreme dayanıklı bir ülke olmak, Şili ve Japonya gibi ülkelerin ispat ettiği üzere, bir şehir efsanesi değildir. Bu iki ülke de büyük depremlerden belli ölçüde zarar görmüştür, ancak bu zarar Türkiye'deki felakete göre çok daha azdır.[17] Peki nasıl oldu da bu ülkeler depremlerin hasarlarını azaltmayı başardılar? Şili ve Japonya, Türkiye'nin yapmadığı neyi doğru yaptı?
Kısa cevap: bina yönetmeliklerini uygulamak ve her büyük depremden ders çıkararak kamuoyunu bilinçlendirmek.[18] Her iki ülke de ekonomik refah farklılıklarına bakmaksızın, akademi, devlet ve endüstri arasındaki iş birliğini stratejik eylem planları aracılığıyla artırmış; afetlere hazırlık, müdahale ve kamu bilinci konularında kurumsal yönetimlerini güçlendirmiştir.[19], [20], [21] Buna ek olarak, düzenli tatbikatlar düzenlemek de Şili ve Japonya toplumlarının afetlere karşı hazır olma bilincini geliştiren güçlü bir uygulamadır.[22], [23]
Depreme hazırlık konusunda bir başka başarılı örnek de Kaliforniya'dır. Türkiye ile Kaliforniya benzer depremsellik ve tasarım standartlarını paylaşmaktadır.[24] ABD'nin bu eyaleti, her yıl deprem tatbikatları düzenleyerek ve bölgesel kuruluşlarla deprem bilimini ilerletmek için uzun vadeli yatırımlar yaparak olası bir 7.8 büyüklüğündeki San Andreas depremine hazırlanmaktadır.[25], [26]
Buna karşın, Türkiye'de yolsuzluk, başka birçok ülkede olduğu gibi, uzun zamandır bina yönetmeliklerinin uygulanmasının önündeki en büyük engellerden biri olmuştur.[27], [28] En sonuncusu 2018 yılında kabul edilen ve imara aykırı (kaçak) yapılaşmayı yasallaştıran aflar durumu daha da kötüleştirmektedir.[29]
Afet sonrası yönetimi için, bazı şehirlerde, şehir plancıları ve diğer birçok kamu kuruluşu ve sivil toplum örgütü tarafından uzun yıllardır eleştirildiği üzere, yeterince toplanma alanı tasarlanmamıştır.[30] Bu olumsuz uygulamaların aksine, son depremlerde en ağır hasar gören bölgelerden biri olan Hatay'ın Erzin ilçesinde ise, belediye başkanının yapılaşmada usulsüzlüğe izin vermemesi sayesinde, hiçbir can kaybı ya da yıkılan bina olmamıştır.[31] Bu ve benzeri örneklerden de çıkarılabileceği gibi, gelecek depremlerde hasarları en aza indirgemek için, Türkiye'nin yapılaşmada yolsuzlukların önüne geçecek hukuki ve idari reformlara ihtiyacı vardır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Türkiye'de bir deprem kültürünün olmaması, depremlerin yıkıcı sonuçlarını ayrıca derinleştirmektedir. "Deprem kültürü" ilk olarak Mileti and Darlington tarafından bir dizi tutum, davranış ve geçmişinde sıklıkla deprem tecrübe etmiş toplumların gelenekleri olarak tanımlanmıştır.[32] Bu kavram, toplulukların depremlerin kalıcı risk ve etkilerine uyum sağlamak amacıyla geçirdiği sosyal ve psikolojik değişiklikleri kapsamaktadır.[33], [34]
Türkiye deprem ülkesi olmasına rağmen, halkın depreme hazırlığı eğitim ve gelir seviyesinden bağımsız olarak yetersiz kalmaktadır.[35], [36] Doğal afet eğitimi müfredatın bir parçası değildir.[37] Deprem risk algısı ve depreme hazırlıklı olma ihtiyacına medyada verilen yer sınırlıdır ve genellikle bir afetin ardından zamanla azalmaktadır.[38] Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, toplumsal hazırlığın eksikliği, deprem öncesinde ve sonrasında yapılan hatalarda kendini göstermektedir. Örneğin, bilirkişi izni olmaksızın iç tasarım amacıyla yapısal elemanların değiştirilmesi sık rastlanılan inşaat sonrası hatalardan biridir.[30]
Sosyal medya videoları, insanların sarsıntı sırasında da gerekli koruyucu önlemleri almadığını göstermektedir. Bir depremin ardından, beklenen İstanbul depremi gibi, gelecek olası büyük depremlerle ilişkilendirilen sayısız korkunç senaryo, insanlarda hiçbir şey yapamayacakları algısını yaratmaktadır.[39] Yapılan çalışmalar, kaderci inançların Türkiye'de depreme hazırlıklı olmayı önemli ölçüde güçleştirdiğini; insanların tehlikeye hazırlanmak yerine genellikle kısa süreli korktuklarını ve uzun vadede unutmaya meyilli olduklarını göstermektedir.[40], [41], [42]
Depreme dayanıklı bir ülke olmak, toplumda perçinlenmiş bir deprem kültürü inşa etmekle beraber yönetmeliklerin sıkı tatbik ve denetimini gerektirmektedir. Peki biz bilim insanları durumun iyileştirilmesine katkıda bulunmak için bilimsel araştırmanın ötesinde ne yapabiliriz? Bilim ve toplum arasında açılan bu makası nasıl kapatabiliriz? Çözüm önerimiz olarak aşağıda eylem maddeleriyle birlikte beş temel adım sunuyoruz. Esasen Türkiye'ye odaklanmış olsak da önerilerimiz benzer doğal afet ve çevresel şartların hâkim olduğu diğer bölgeler için de geçerlidir.
İlk Öneri: Yer Bilimleri Eğitimine Öncelik Verilmeli!
Öncelikle kapsamlı bir yerbilimleri eğitim ve öğretimine ihtiyacımız var. Yerbilimleri eğitimi kuşkusuz bilim ve toplumu yakınlaştırmakta en önemli unsurdur. Yerbilimlerini okul öncesinden itibaren eğitim sisteminin her kademesine dahil etmeliyiz. İlkokuldan liseye kadar olan müfredat; fizik, kimya ve biyolojiyi içerdiği gibi yerbilimlerini de içermelidir.[43]
Geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek için yerbilimleri eğitimini teşvik etmeli; alanın önemini ve kariyer yollarını göstererek lise öğrencilerine hitap etmeliyiz. Üniversiteler de, destekleyici ve işbirlikçi danışmanlık uygulamalarıyla yerbilimleri programlarını zenginleştirmelidir. Lisans ve lisansüstü öğrencileri hem endüstride hem de akademide çeşitli iş olanaklarına erişebilmeli; yerel ve uluslararası iş birlikleri, stajlar ve burslarla desteklenmelidir.
Ayrıca lisanslı profesyonel mühendis olabilmek için ek gereklilikler getirilmesini öneriyoruz. Bu gereklilikler, mevcut dört yıllık inşaat mühendisliği diploması şartına ek olarak, yetkin mühendis olarak iş deneyimi ve yeterlilik sınavını geçmeyi de içermelidir. Bunlarla beraber, yerel uzmanlara ABD'de Federal Acil Durum Yönetim Kurumu (FEMA) tarafından sağlananlara benzer deprem riski eğitim programları da sağlanmalıdır.[44]
İkinci Öneri: Yerel Deprem Merkezleri
Yerel deprem merkezleri kurmalıyız. Daha fazla yerbilimciye ihtiyacımız var. Ancak aşağıdaki resimde görüldüğü gibi, Türkiye'de lisans düzeyinde yerbilimlerine kayıtlar giderek azalıyor.[45]
ABD'de de benzer şekilde, yerbilimleri kapsayıcılığın en az olduğu bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (İng: "STEM") alanları arasında yer almaktadır.[46], [47], [48] En önemli caydırıcı faktörlerden biri iş olanaklarının kısıtlı olmasıdır. Son verilere göre, yeni mezun yerbilimcilerin yarısının iş bulması en az altı ay sürmektedir ve bu işlerin yalnızca yarısı yerbilimleri alanındadır.[49]
Bu gidişatı, ABD'deki İleri Ulusal Deprem Sistemi benzeri, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'na (AFAD) entegre edilebilecek yerel merkezler kurarak tersine çevirebiliriz. Bu yerel ağlar sadece o bölgenin dayanıklılığından sorumlu olmalıdır. Bu tür merkezler deprem izleme, bölgeye yönelik araştırma ve halkla iletişim konularında öncülük etmelidir. Yerbilimciler bu merkezlerde bölgesel uzmanlar olarak aktif rol almalı ve mühendislerle yakın iş birliği içinde olmalıdır. Bu tür merkezlerin varlığı, aynı zamanda istihdam sorununu iyileştirecek ve yerbilimcilerin ülke çapında depreme hazırlanmadaki rolünü etkinleştirecektir.
Ayrıca, bu merkezler deprem zararlarını azaltma çalışmalarına katkıda bulunan kilit kurumlarla birlikte (örneğin, AFAD, Kandilli), ülke genelinde etkili bir deprem zararlarını azaltma programının sürdürülmesinden sorumlu tek bir program altında örgütlenmelidir. ABD'deki Ulusal Deprem Tehlikelerini Azaltma Programı'na benzeyen böyle bir program, partiler üstü bir kuruluş olmalı ve sadece Türkiye'de deprem tehlikesi yönetimini geliştirmeye odaklanarak siyaset dışı kalmalıdır.[50]
Üçüncü Öneri: Bilim İletişimi
Bilim insanları olarak etkili bilim iletişimini öğrenmeliyiz. Yerbilimciler, herhangi bir büyüklükteki depremden sonra sık sık bilirkişi olarak halkın karşısına çıkarlar. Hemen hemen her defasında kendimizi bilim dışı deprem tahminlerinin safsatadan ibaret olduğunu izah ederken buluyoruz. Ancak çoğumuz bunu uygun bir bilim iletişimi eğitimi almadan yapıyoruz. Ickert and Stewart'nın beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak deprem riski iletişimi üzerine yaptıkları çalışma, bu mevcut zorlukların altını çizmektedir.[51]
Deprem biliminin her zaman halka dönük bir yönü olacaktır. Bu nedenle, bilgimizi daha geniş bir kitleye nasıl ileteceğimizi öğrenmeye ve deprem bilgisi geliştikçe iletişim stratejilerini gerektiği şekilde uyarlamaya öncelik vermeliyiz.[51], [52], [53]
Ayrıca tehlike ve risk iletişim metotlarını gözden geçirmemiz ve korkutucu dilden nasıl kaçınacağımızı öğrenmemiz gerekiyor. Sosyal medya bu amaç için uygun ve gelişmekte olan bir platformdur.[54], [55] Araştırmalar, sosyal medyanın krizler esnasında riskleri etkili bir şekilde topluma iletebildiğini ve dezenformasyonla mücadele edebildiğini göstermektedir.[3], [52], [56], [57], [58]
Geleneksel medya kuruluşları, halkla doğrudan iletişim kurmak için hâlâ değerli bir kanaldır. Yerbilimcilerin bu tür mecralarda aktif rol alabilmesi için bilim iletişimi gerekli bir beceri olarak ele alınmalıdır. Üniversite programlarında da bu becerilerin öğretilmesine öncelik vermelidir.[4] Böyle bir beceri setiyle donatıldıklarında, daha fazla yerbilimci halkla etkili bir iletişim kurabilir ve halkın güvenilir kaynaklardan bilgiye erişmesini sağlar.[51]
Dördüncü Öneri: Sonraki Depreme Hazırlık
Bir sonraki deprem için hemen şimdi hazırlanmaya başlamalıyız. San Andreas ShakeOut Scenario, Güney Kaliforniya'da gelecek depremlere hazırlanmak için oldukça etkili bir yoldur.[25] İstanbul gibi en riskli yerlerden başlayarak Türkiye genelinde benzer deprem senaryolarını modellemeli ve olası bir depremin etkilerini ve sonrasında yapılacakları değerlendirmeliyiz.
Böyle çok aşamalı deprem senaryoları (öncesi, esnası, sonrası), mevcut tüm güncel araştırmalar ışığında, yerbilimciler, sosyologlar, mühendisler ve idari yöneticiler arasında yakın ve devamlı bir iş birliğini gerektirecektir. İdari yetkililer ve acil durum müdahale ekipleri, daha yüksek risk taşıyan bölgeleri belirleyerek gelecekteki depremin potansiyel etkisini azaltmaya yönelik adımlar atabilirler. Bu tür senaryoları, Büyük Güney Kaliforniya ShakeOut gibi yıllık bir acil durum müdahale ve hazırlık tatbikatına dönüştürebiliriz.[26] Senaryoyu güncelleyerek ve her yıl tatbikatlar yaparak, gelecekteki depremlere karşı ülke çapında hazırlıklı olma durumumuzu geliştirebilir, can ve mal kaybını en aza indirebiliriz.
Beşinci Öneri: Deprem Kültürü
Türkiye'de köklenecek bir deprem kültürünün tohumlarını ekmeliyiz. Geçmiş depremleri hatırlayan toplumlar gelecek depremlere daha iyi hazırlanırlar.[59] Türkiye'nin deprem hafızasını canlı tutmamız gerekiyor.
İşe, kaybettiğimiz insanlara ve depremzedelere ithafen, bir başka felaketi engellemek için halka verilmiş söz mahiyetinde, bir Kahramanmaraş deprem müzesi inşa ederek başlamalıyız. Benzer deprem müzeleri ve sergileri dünya çapında yaygındır. (Örneğin, Büyük Doğu Japonya Depremi ve Nükleer Felaket Anma Müzesi ve Shake: Alaska Depremleri Sergisi.)[60], [61]
Ülkenin deprem hafızasını canlı tutmanın bir diğer etkili yolu da seçilen tahribatları sembolik olarak sergilemektir. 1976 Fruli depreminden sonra San Giovanni Battista Kilisesi'nin harabesi, yıkımın boyutunu keskin bir şekilde hatırlatmaktadır. ABD'de bu tür öğrenme ortamlarının, yöreye özgü bilgi ediniminde, geleneksel eğitimden daha etkili olduğu gösterilmiştir.[44], [62], [63] Örneklerde görüldüğü gibi, yerel deprem bilgisini etkili bir şekilde aktarmanın alternatif yollarını aramak oldukça önemlidir.
Ayrıca, Türkiye'de mart ayının ilk haftası olarak belirlenen deprem farkındalık haftasını, ülke çapında deprem ve tsunami tahliye tatbikatları yaparak daha iyi değerlendirmeliyiz.[11] Bu hafta boyunca insanlara evlerini depreme hazır hale getirmeleri, acil durum planlarını ve erzak çantalarını yeniden gözden geçirmeleri hatırlatılmalıdır.[32], [34] Bu tip girişimler, depremler hakkında kolektif bir bilinç oluşturulmasına yardımcı olacaktır.[33]
Sonuç
Türkiye gerçekten de depreme dayanaklı hale gelebilir ve deprem bilimciler olarak bizler bu hususta çok önemli bir rol oynuyoruz. Toplumla yakınlaşabilir ve yukarıda belirtilen eylem maddeleriyle gelecek depremlere daha iyi hazırlanabiliriz. Bunun için biz bilim insanlarına, Türkiye'deki deprem riski konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmak gibi önemli bir görev düşüyor. Türkiye depremler görmeye devam edecek. Hadi bu son olsun! Kahramanmaraş felaketini dünyaya örnek olacak bir kırılma noktasına çevirelim; devlet, akademi ve halkı depreme dayanıklı bir Türkiye için birlikte çalışmaya teşvik edelim!
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ C. Yeginsu, et al. Earthquake-Proof, Not Corruption-Proof: Turkey’s Needless Deaths. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. A. Barka, et al. (2008). Strike‐Slip Fault Geometry In Turkey And Its Influence On Earthquake Activity. American Geophysical Union (AGU), sf: 663-684. doi: 10.1029/TC007i003p00663. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b J. W. Dewey. (1976). Seismicity Of Northern Anatolia. Bulletin of the Seismological Society of America, sf: 843-868. doi: 10.1785/BSSA0660030843. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. S. Stein, et al. (1997). Progressive Failure On The North Anatolian Fault Since 1939 By Earthquake Stress Triggering. Geophysical Journal International, sf: 594-604. doi: 10.1111/j.1365-246X.1997.tb05321.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Bouchon, et al. (2010). Faulting Characteristics Of Supershear Earthquakes. Tectonophysics, sf: 244-253. doi: 10.1016/j.tecto.2010.06.011. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. N. Ambraseys. (1989). Temporary Seismic Quiescence: Se Turkey. Geophysical Journal International, sf: 311-331. doi: 10.1111/j.1365-246X.1989.tb04453.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Y. Duman, et al. (2013). The East Anatolian Fault: Geometry, Segmentation And Jog Characteristics. Geological Society of London, sf: 495-529. doi: 10.1144/sp372.14. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Aktuğ, et al. (2016). Slip Rates And Seismic Potential On The East Anatolian Fault System Using An Improved Gps Velocity Field. Journal of Geodynamics, sf: 1-12. doi: 10.1016/j.jog.2016.01.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. M. Petersen, et al. (2023). The 2023 Southeast Türkiye Seismic Sequence: Rupture Of A Complex Fault Network. The Seismic Record, sf: 134-143. doi: 10.1785/0320230008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. D. Cambaz, et al. (2021). Evolution Of The Kandilli Observatory And Earthquake Research Institute (Koeri) Seismic Network And The Data Center Facilities As A Primary Node Of Eida. Seismological Research Letters, sf: 1571-1580. doi: 10.1785/0220200367. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b AFAD. 1-7 Mart Deprem Haftası’nı Hazırlık İle Değerlendirin. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: AFAD | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Inan, et al. (2007). Turkey Makes Major Investment In Earthquake Research. American Geophysical Union (AGU), sf: 333-334. doi: 10.1029/2007EO340002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Akkar, et al. (2018). Evolution Of Seismic Hazard Maps In Turkey. Springer Science and Business Media LLC, sf: 3197-3228. doi: 10.1007/s10518-018-0349-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Hussain, et al. (2023). Preconditioning The 2023 Kahramanmaraş (Türkiye) Earthquake Disaster. Springer Science and Business Media LLC, sf: 287-289. doi: 10.1038/s43017-023-00411-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b K. Ö. Çetin, et al. Reconnaissance Report On February 6, 2023 Kahramanmaraş-Pazarcık (Mw=7.7) And Elbistan (Mw=7.6) Earthquakes. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Research Gate | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Bilham. (2013). Nicholas Neocles Ambraseys 1929–2012. Seismological Research Letters, sf: 173-176. doi: 10.1785/0220130007. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. A. S. International. (2014). Observations From The February 27, 2010, Earthquake In Chile. Precast/Prestressed Concrete Institute, sf: 52-75. doi: 10.15554/pcij.01012012.52.75. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Esteban, et al. (2013). Recent Tsunamis Events And Preparedness: Development Of Tsunami Awareness In Indonesia, Chile And Japan. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 84-97. doi: 10.1016/j.ijdrr.2013.07.002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Gil, et al. (2022). Strengthening The Role Of Science And Technology In Disaster Risk Reduction: The Chilean Strategy. Wiley, sf: 136-162. doi: 10.1111/disa.12533. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Bolt, et al. Maddison Style Estimates Of The Evolution Of The World Economy. A New 2020 Update. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Maddison Project | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Ritchie. 3 Charts Show How Better Buildings Save Lives In Earthquakes. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Washington Post | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Vásquez, et al. (2018). Children's Views On Evacuation Drills And School Preparedness: Mapping Experiences And Unfolding Perspectives. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 165-175. doi: 10.1016/j.ijdrr.2018.03.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Nakaya, et al. (2018). Effect Of Tsunami Drill Experience On Evacuation Behavior After The Onset Of The Great East Japan Earthquake. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 206-213. doi: 10.1016/j.ijdrr.2018.02.037. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. R. Allen. Comparisons Between The North Anatolian Fault Of Turkey And The San Andreas Fault Of California. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Springer Link | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b L. M. Jones, et al. The Shakeout Scenario: A Hypothetical Mw7.8 Earthquake On The Southern San Andreas Fault. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Sage Journals doi: 10.1193/1.3563624. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b ShakeOut. The Great California Shakeout. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: ShakeOut | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Ambraseys, et al. (2011). Corruption Kills. Springer Science and Business Media LLC, sf: 153-155. doi: 10.1038/469153a. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. D. Zilio, et al. (2023). Earthquake Doublet In Turkey And Syria. Springer Science and Business Media LLC. doi: 10.1038/s43247-023-00747-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Burgaz. The Road To Earthquakes Is Paved With Construction Amnesties. (10 Şubat 2023). Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Gercek News | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası. 30 Ekim 2020 Tarihinde Meydana Gelen İzmir Depremi Raporu. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası | Arşiv Bağlantısı
- ^ Hürriyet Daily News. District Suffers No Loss In Devastating Quakes - Türkiye News. (13 Şubat 2023). Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Hürriyet Daily News | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. S. Mileti, et al. (1997). The Role Of Searching In Shaping Reactions To Earthquake Risk Information. Social Problems, sf: 89-103. doi: 10.2307/3096875. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. S. Mileti, et al. Earthquake Culture And Corporate Action. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Springer Link doi: 10.1023/A:1014549708645. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b G. R. Webb. The Cultural Turn In Disaster Research: Understanding Resilience And Vulnerability Through The Lens Of Culture. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Springer Link doi: 10.1007/978-3-319-63254-4_6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Yıldız, et al. (2020). Children's Earthquake Preparedness And Risk Perception: A Comparative Study Of Two Cities In Turkey, Using A Modified Prism Approach. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 101666. doi: 10.1016/j.ijdrr.2020.101666. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Özdemir, et al. Faculty Members' Earthquake Preparedness Levels And Their Related Factors: A Cross-Sectional Study From A University In A High-Risk Earthquake Zone In Turkey. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: ResearchGate | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. C. M. E. Bakanlığı. T.c. Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: T. C. M. E. Bakanlığı | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Tekeli-Yesil, et al. (2019). The Role Of The Print Media In Earthquake Risk Communication: Information Available Between 1996 And 2014 In Turkish Newspapers. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 284-289. doi: 10.1016/j.ijdrr.2018.10.014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. S. N. Bashir. A Quake Of Unthinkable Proportions Is Due In Istanbul. Residents Ask If The City Is Prepared | Cnn. (17 Mart 2023). Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: CNN | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Baytiyeh, et al. (2016). High School Students’ Perceptions Of Earthquake Disaster: A Comparative Study Of Lebanon And Turkey. Elsevier BV, sf: 56-63. doi: 10.1016/j.ijdrr.2016.06.004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Joffe. (2012). Cultural Barriers To Earthquake Preparedness: A New Study Shows How Cultural Factors In The United States, Japan And Turkey Affect Disaster Planning. Risk Management. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Oral, et al. (2015). Earthquake Experience And Preparedness In Turkey. Disaster Prevention and Management, sf: 21-37. doi: 10.1108/DPM-01-2013-0008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Geological Society of America. The Importance Of Teaching Earth Science. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Geological Society of America | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b L. D. Dierking. (2005). Lessons Without Limit: How Free-Choice Learning Is Transforming Science And Technology Education. História, Ciências, Saúde-Manguinhos, sf: 145-160. doi: 10.1590/S0104-59702005000400008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Türkiye Bilimler Akademisi. Türki̇ye Bi̇li̇m Raporu. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: TUBA | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. E. Bernard, et al. (2018). No Progress On Diversity In 40 Years. Springer Science and Business Media LLC, sf: 292-295. doi: 10.1038/s41561-018-0116-6. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Dutt. (2019). Race And Racism In The Geosciences. Springer Science and Business Media LLC, sf: 2-3. doi: 10.1038/s41561-019-0519-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ American Geosciences Institute. U.s. Geoscience Enrollments And Degrees Through 2021. (20 Kasım 2022). Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: American Geosciences Institute | Arşiv Bağlantısı
- ^ Presidency of the Republic of Türkiye. Uni-Veri. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: Presidency of the Republic of Türkiye | Arşiv Bağlantısı
- ^ NEHRP. Nehrp - Background & History. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: NEHRP | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c J. Ickert, et al. (2016). Earthquake Risk Communication As Dialogue - Insights From A Workshop In Istanbul's Urban Renewal Neighbourhoods. Natural Hazards and Earth System Sciences, sf: 1157-1173. doi: 10.5194/nhess-16-1157-2016. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b S. K. McBride. (2018). Would You Like People To Listen To You? Be More Likable!. Seismological Research Letters, sf: 1163-1164. doi: 10.1785/0220180086. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. S. Becker, et al. (2019). When The Earth Doesn’t Stop Shaking: How Experiences Over Time Influenced Information Needs, Communication, And Interpretation Of Aftershock Information During The Canterbury Earthquake Sequence, New Zealand. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 397-411. doi: 10.1016/j.ijdrr.2018.12.009. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Martin, et al. (2020). Using Interpersonal Communication Strategies To Encourage Science Conversations On Social Media. Plos One, sf: e0241972. doi: 10.1371/journal.pone.0241972. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Pearce, et al. The Social Media Life Of Climate Change: Platforms, Publics, And Future Imaginaries. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: WIREs doi: 10.1002/wcc.569. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Huber, et al. (2019). Fostering Public Trust In Science: The Role Of Social Media. SAGE Publications, sf: 759-777. doi: 10.1177/0963662519869097. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. M. C. Malecki, et al. (2021). Crisis Communication And Public Perception Of Covid-19 Risk In The Era Of Social Media. Clinical Infectious Diseases, sf: 697-702. doi: 10.1093/cid/ciaa758. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Gürer, et al. (2023). Science On Social Media. Springer Science and Business Media LLC. doi: 10.1038/s43247-023-00810-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Brondi, et al. (2021). Between Oblivion And Drastic Evidence: How Local Communities Cope With Seismic Risk By Forgetting And Remembering. Elsevier BV, sf: 102132. doi: 10.1016/j.ijdrr.2021.102132. | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Great East Japan Earthquake and Nuclear Disaster Memorial Museum. About Us | The Great East Japan Earthquake And Nuclear Disaster Memorial Museum. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Great East Japan Earthquake and Nuclear Disaster Memorial Museum | Arşiv Bağlantısı
- ^ University of Alaska. Shake: Earthquakes In Interior Alaska | Museum Of The North. Alındığı Tarih: 18 Ocak 2024. Alındığı Yer: University of Alaska | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. H. Falk. (2010). An Identity‐Centered Approach To Understanding Museum Learning. Wiley, sf: 151-166. doi: 10.1111/j.2151-6952.2006.tb00209.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. F. Sumy, et al. (2022). Typology Development Of Earthquake Displays In Free-Choice Learning Environments, To Inform Earthquake Early Warning Education In The United States. International Journal of Disaster Risk Reduction, sf: 102802. doi: 10.1016/j.ijdrr.2022.102802. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:07:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16548
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.