Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Beni en çok etkileyen korku filmlerinden biridir. Belki de çok rahatsız edici bir korku filmi olmasına rağmen renkli, canlı ve hayat dolu bir dış görünüşe sahip olduğu için böyle hissettirmiştir.
Bu film, insan beyninin ne kadar etkilenebileceğini, ruhun nasıl paramparça edilebileceğini mükemmel bir şekilde anlatıyor. Filmdeki ince manipülasyonları ve ana karakterlerin farkında bile olmadan düştükleri durumu izlemek inanılmazdı. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
Kan basıncı, kanı dolaşım sisteminde hareket ettiren kuvvettir ve yaşam için hayati önem taşır. Kanımızı dolaşım sistemi etrafında akmaya zorlayan basınç olmadan, atardamarlarımız aracılığıyla dokulara ve organlara oksijen veya besin iletilemez. Bağışıklık ve insülin gibi hormonlar için beyaz kanhücresi ve antikor sağladığı için de ayrıca hayati önem taşır.
Hipertansiyon, atardamarlardaki kan basıncının tehlikeli bir şekilde yükseldiği, uzun süreli tıbbi bir durumdur ve genellikle semptomlara neden olmaz. Bununla birlikte, uzun süreli hipertansiyon, felç, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon, periferik arter hastalığı, görme kaybı, kronik böbrek hastalığı ve bunama için önemli bir risk faktörüdür.
Pandemiyi önlemedeki en büyük umudumuz, COVID-19’a karşı başarılı bir aşı geliştirilmesi olarak görünüyor. Ancak başarılı bir aşının geliştirilmesi tek başına yeterli olmayacak. Bir aşının başarılı olup sürü bağışıklığının sağlanması için, toplumda yeterli sayıda insanın aşılanması gerekiyor. Bunun için aşı temini kadar, insanların aşı yaptırmaya karşı olan tutumları da önemli.
İnsanların neden bazı inanç ve fikirleri diğerlerinden daha çekici bulduğu, birçok evrimsel davranış bilimci gibi benim de hep ilgimi çekmiştir. Pandeminin başlangıcından beri birçok insanın yeni koronavirüsün kökeni hakkında farklı teorilere inandığını gözlemledim. Bu nedenle, Dokuz Eylül Üniversitesi'nden meslektaşım sosyal psikolog Mete Sefa Uysal ile birlikte, yeni koronavirüsün kökeni ve insanların potansiyel COVID-19 aşısı hakkındaki görüşleri üzerine bir araştırma yapmaya karar verdik. Türkiye'den 3936 katılımcıya ve Birleşik Krallık’tan 1088 katılımcıya potansiyel bir COVID-19 aşısına ilişkin aşı olma isteklerini ve virüsün kökenine yönelik inançlarını [doğal (örn. vahşi yaşamdan kaynaklanan) / yapay (örn. bir laboratuvarda üretilen) / emin değil)] sorduk.
Atmosferi,gerilimi,oyunculuklarından dolayı 5 bölümü sıkılmadan izleyebilirsiniz.Senaryo güzel ama nadiren gerçekçiliğini kaybediyor,dizi kısa olduğundan dolayı başlarda bariz hissediyorsunuz:Sırf onur nişanı için mi bu riskleri göze aldılar anlayamadım,arka plana bakmak lazım ama nükleer fizikçiye güvenmek yerine devletin ideallerine sırt dayamak;sanırım gülünç olduğu kadar gerçek bir durum.Dyatlov'un yandaşları cesaretlerini kaybedip 1 milyon insanın canına kastetme yolunda ilerlediğinde kafamızdan pek iyi kelimeler geçmiyor.Komünist yönetimin ne kadar hassas,aynı zamanda sert ve acımasız olduğunu görüyoruz.Kamuoyunun ve basının cesaretinin,iyi niyetinin ne kadar paha biçilemez bir şey olduğunu görüyorz.
Carl Stewart, üst düzey bir İngiliz marketinde bir kalıp mavi Stilton peyniri bulduğu için çok heyecanlandı. Bu zengin tatlı, kremsi peyniri avcunun içine koydu ve hemen bir fotoğrafını çekip, çoğunlukla uyuşturucu satıcıları tarafından kullanılan, şifrelenmiş bir mesajlaşma uygulamasında paylaştı.
39 yaşındaki Stewart'ın farkında olmadığı şey, o fotoğrafı paylaştığı anda, kendini polise teslim ediyor olduğuydu.
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı
görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Özellikle yüz, kirpik, burun ve kaş kıllarınız olmak üzere vücudunuzdaki tüm kılların köklerinde bulunma ihtimali olan ve kirpik maytları olarak bilinen hayvanlar yaşadığını biliyor muydunuz?
İnsan türünde bu maytlardan 2 farklı tür yaşamaktadır: Demodex folliculorum ve Demodex brevis. Trombidiformes takımının Demodicidae ailesine ait, parazitik yaşayan bu maytların neredeyse hiçbir zaman dikkate değer bir zararları yoktur. Elbette, parazitik olmaları bakımından size hiçbir şey kazandırmadan kaynaklarınızdan kullanırlar ve korunurlar; ancak yine de bunun size etkisi yok denecek kadar azdır. Görselde de görüldüğü gibi kıl köklerinde yaşarlar. Boyları genelde 0.1 milimetre ile 0.4 milimetre arasında değişir. Nadiren de olsa bazı iltihaplanmalara neden olabilirler.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Gıda takviyeleriyle ilgili reklamları izlediğinizde veya süpermarket reyonlarında dolaştığınızda yediklerinizin yeterince besleyici olmadığı izlenimine kapılabilirsiniz. O halde antioksidanlar gibi faydalı bileşenleri pratik bir hap haline getiren takviyelerden destek almak varken kendinizi neden sadece meyve sebze tüketmekle sınırlayasınız ki?
Bu mantıklı bir fikir gibi görünüyor. Eğer brokoli ve havuç gibi yiyeceklerde doğal olarak bulunan antioksidanlar sağlığımız için faydalı ise aynı bileşenleri içeren bir takviyeler de faydalı olmalı, değil mi? Ancak durum tam olarak öyle değil!
Bu ve buna benzer pek çok soru bu platformda soruldu ve görünen o ki sorulmaya devam edecek. Eski cevapların kapsamını genişleterek cevap vereceğim için tekrar cevap vermekte bir sakınca görmüyorum.
Öncelikle kütle kavramını iyi anlamamız lazım, isterseniz Newton'un ikinci yasasına göre tanımına bakalım. Kütle; cismin herhangi bir kuvvet tarafından ivmelenmeye karşı gösterdiği dirençtir. Bu tanımı şu şekilde değerlendirebiliriz; uzayda herhangi bir noktada durağan halde öylece durduğunuzu düşünün, size bir birim ivme kazandırmak için belirli bir kuvvet ile itmem gerekir, sizin ivme kazanacağınız bu itme kuvveti kütleniz ile eşdeğer oluyor. Dikkat ederseniz uzayda öylece durduğunuzu varsaydık, yani bir durağanlıktan bahsettik, bu değer aslında sizin durağan kütlenizdir. Peki, belirli bir yönde belirli bir ivmeniz olsaydı gene aynı kuvvet ile ivmenize bir birim daha katacak şekilde ivme kazandırabilir miydim? Cevabımız hayır! Artık daha güçlü bir kuvvete ihtiyacımız olurdu, işte bu durum için "cisimlerin hareketinin niceliğine yani momentumuna bağlı göreli kütlesi vardır" diyoruz. Fotonlara gelecek olursak; Evet, durağan kütleleri gerçekten yok ancak, momentumlarına bağlı göreli kütleleri var.
İkinci iyi anlamamız gereken durum kütle çekim; aslında hiç bir cisim kütlesi ne olursa olsun başka bir cismi çektiği, ittiği falan yok. Bizler durumu açıklayabilmek için böyle kavramlar kullanıyoruz. Einstein'ın bize öğrettiği neydi? "Kütleler uzayı büküyor", yani işin içine eğri uzay giriyor. Fotonlar açısından duruma bakacak olursak; Diyelim ki bir foton karadeliğin neden olduğu eğri uzayın etkisi ile etrafında dönüyor olsun. Fotonun bir bilinci olsa ve "niye burada dönüp duruyorsun" diye soracak olsak, fotonun cevabı şu olurdu "benim dönüp durduğum falan yok, doğama uygun bir şekilde, yani elektromanyetik dalga hareketine uygun olarak dosdoğru yoluma gidiyorum" derdi. Gerçekten de foton eğri uzay geometrisi açısından bakıldığında düzgün bir şekilde yoluna gitmektedir. Görseli anlamaya çalışın.
Tüm Reklamları Kapat
Eğri Uzay Geometrisi
Görselde gördüğünüz gibi yıldızdan gelen foton başka büyük kütleli bir cismin yanından geçerken sanki yolunu değiştirmiş gibi görünüyor ve buna neden olan şey uzayın eğri geometrisidir, oysa foton açısından hala kesik çizgiler ile belirtilen rotada düzgünce yoluna gitmektedir.
Karadeliğin neden olduğu ve uzayın maksimum büküldüğü olay ufkunun içinde karadeliğe yolculuk eden fotona ne oluyor bilmiyoruz, uzay-zaman ikiliğinin anlamını yitirdiği tanımsız bir tekillik durumu söz konusu. Ancak, kesin olarak emin olduğumuz bir şey var; foton asla bu karadelikten kaçamayacak. Kısaca kaçış hızından bahsedecek olursak; kütlelerin neden olduğu eğri uzayın etkisinden kurtulabilmek için belirli bir hızın üstüne çıkmanız gerekir, örneğin bu Dünya için 11,2 km/sn dir. Bir cismi bu hızda yukarı fırlatırsanız, cisim eğri uzayın etkisinden kurtulur ve uzaya savrulur. Karadeliklerin kurtulma hızı kesinlikle 300.000 km/sn den büyüktür. Işığın hızı bu değerin biraz altında olduğu için düştüğü karadelikten asla kaçamayacaktır.[1][2][3][4]
Kaynaklar
Taner Güler. Evrenin İşleyişine Dair Temel Bir Özellik: Kütle. (8 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Bilimkurgu Kulübü
| Arşiv Bağlantısı
Z. Emecan. Kaçış Hızı Nedir? (Kurtulma Hızı): Uzaya Nasıl Çıkarız? • Kozmik Anafor. (18 Mart 2016). Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Kozmik Anafor
| Arşiv Bağlantısı
Ç. M. Bakırcı. Kütle Nedir? Ağırlık Nedir? İkisi Arasındaki Farklar Nelerdir? - Evrim Ağacı. (5 Haziran 2014). Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Evrim Ağacı
| Arşiv Bağlantısı
M. Taşdemir. Lorentz-Minkowski Uzayında Eğri Ve Yüzeylerin İncelenmesi - Evrim Ağacı. (14 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 15 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Evrim Ağacı
| Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
Yeni bir uluslararası araştırma, Paris İklim Anlaşması’nın 1.5°C hedefinin kutup buzullarını korumak ve deniz seviyesindeki hızlı yükselişi önlemek için yetersiz olduğunu ortaya koydu. Bilim insanları, güvenli bir iklim sınırı olarak 1.0°C artışın daha uygun olabileceğini belirtiyor. Çalışma, geçmiş sıcak dönemlerden elde edilen veriler, mevcut buz kaybı ölçümleri ve gelecek projeksiyonlarını birleştirerek deniz seviyesinin önümüzdeki on yıllarda on yılda 20–30 cm artabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, mevcut küresel ısınma hızının geçmiş jeolojik dönemlerle kıyaslanamayacak kadar hızlı olduğuna dikkat çekiyor. Buz tabakalarının yılda yaklaşık 370 milyar ton eridiği belirtilirken, model tahminlerinin bu değişimi olduğundan düşük yansıttığı vurgulanıyor.
Ayrıca, düşük enlemlerde deniz seviyesinin daha hızlı yükseldiği, bu nedenle Bangladeş, Vietnam ve Belize gibi bölgelerin ciddi risk altında olduğu aktarılıyor. Bilim insanları, sıcaklık artışı 1.5°C’yi geçse bile, uzun vadeli güvenli iklim hedeflerine ulaşmak için daha katı hedeflerin belirlenmesi gerektiğini söylüyor.
Bilim insanları, küresel ısınmanın artık geri döndürülemez eşiklere yaklaştığını ve siyasi çekişmelerin ötesinde acil bilimsel eylem gerektiğini vurguluyor.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Bu iş reklamlarla olmaz! Türkiye'de bilimin sesini yükselteceksek, sizlerin ufak da olsa desteklerinize ihtiyacımız var. Evrim Ağacı Kreosus destekçilerine katılarak hem gücümüze güç katabilir, hem de Reklamsız Deneyim gibi Evrim Ağacı Premium ayrıcalıklarından faydalanabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“Hukukta bir insan, bir diğerinin hakkını gasp ettiğinde suçludur. Etikte ise, bunu yapmayı düşündüğü anda...” Immanuel Kant
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen
desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).