Bu cihazlar esasen evrenin hayalet parçacıklarından bazıları olan nötrinoları görmek için kullandığımız gözlerimiz gibi bir şey. Bunların ana görevi, bu leptonik varlıkların kütle hiyerarşisi gibi temel ayrıntılarını, kendi kendilerinin karşıt parçacığı olup olmadıklarını (yani Majorana mı yoksa Dirac parçacığı mı olduklarını) ve o acayip çeşit (tür) salınımı sihirlerini nasıl gerçekleştirdiklerini, yani elektron, müon ve tau kimlikleri arasında nasıl geçiş yaptıklarını çözmemize yardımcı olmak. Bunun ötesinde bunlar bir nevi kozmik dedektifler; çekirdek çöküşlü süpernovalar gibi yıkıcı olaylardan ya da aktif galaktik çekirdekleri (özellikle jetleri bize doğru yöneldiğinde blazarları) besleyen süper kütleli kara deliklerin civarından fırlatılan nötrinoların kokusunu alırlar.[1] Bu astrofiziksel nötrinoları yakalayarak, evrenin en aşırı hızlandırıcılarına ve potansiyel olarak rekombinasyon dönemine veya baryon asimetrisi problemini çözebilecek süreçlere benzersiz bir bakış atmış oluyoruz.
Peki neredeyse her şeyin içinden vızır vızır geçen bir parçacığı nasıl yakalarsın? İşte bu da haliyle biraz zor. Nötrinolar zayıf nükleer kuvvet aracılığıyla çok etkisiz bir şekilde etkileşime girdiğinden, bu dedektörlerin devasa olması ve genellikle sinir bozucu kozmik ışın müonlarından ve diğer radyojenik arka planlardan korunmak için yerin derinliklerine gömülmesi gerekiyor. Çok yaygın bir teknik, Super-Kamiokande veya IceCube'de olduğu gibi, ultra saf su veya buzla dolu devasa tanklar kullanır. Bir nötrino, çok küçük bir ihtimalle, dedektör ortamındaki (elastik saçılma veya enerjiye bağlı olarak derin inelastik saçılma yoluyla) bir çekirdeğe veya elektrona çarptığında, yüklü bir lepton (elektron veya müon gibi) üretebilir.[2][3] Eğer bu lepton o ortamdaki ışık hızından daha hızlı hareket ediyorsa (yani faz hızı c/n'yi aşıyorsa), Çerenkov ışıması adı verilen koni şeklinde mavimsi bir ışık yayar. Bu ışık daha sonra, fotonları tespit edilebilir elektrik sinyallerine dönüştüren aşırı hassas fotoçoğaltıcı tüpler (PMT'ler) veya silikon fotoçoğaltıcılar (SiPM'ler) dizisi tarafından yakalanır. Diğer dedektörler, nötrino etkileşimlerinin küçük ışık parlamaları ürettiği sıvı sintilatörler veya yüklü akım (CC) ya da nötr akım (NC) nötrino etkileşimlerinde üretilen yüklü parçacıkların bıraktığı iyonlaşma izlerinden parçacık yollarının neredeyse kabarcık odası benzeri 3 boyutlu yeniden yapılandırılmasına olanak tanıyan sıvı argon zaman projeksiyon odaları (LArTPC'ler) kullanır.[4]
DUNE (Derin Yeraltı Nötrino Deneyi) ve Hyper-Kamiokande gibi yeni nesil deneyler, nötrino kütle sıralamasını (bu bir normal hiyerarşi mi yoksa ters hiyerarşi mi?) kesin olarak belirlemeyi ve lepton sektöründe CP ihlalini (madde-antimadde asimetrisini açıklayabilecek hayati bir ipucu) araştırmayı hedefliyor. Aynı zamanda Samanyolu'muzda gerçekleşecek bir sonraki Tip II süpernovadan gelecek nötrino patlamasını yakalamaya hazır, süper hassas galaktik yangın alarmları olacaklar ve bize yıldız ölümü ile r-süreci nükleosentezi hakkında eşi benzeri görülmemiş gerçek zamanlı bir görünüm sunacaklar. Artı, steril nötrinolar – zayıf kuvveti bile hissetmeyen hipotetik nötrinolar – için devam eden bir arayış ve Parçacık Fiziği Standart Modeli ötesindeki diğer egzotik fizik olaylarını araştırma çabası da var.[5] Hatta bazı bilim insanları, nötrinoları Yer tomografisi için kullanmayı veya özel nükleer materyallerin yayılmasının önlenmesi amacıyla nükleer reaktörleri izlemeyi bile düşünüyorlar.[6]