Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 19 Nisan 2019 12 dk.

Beyin ölümünün "geri döndürülemez" olduğu fikrine meydan okuyan bilim insanları, öldürdükleri domuzların vücutlarından ayırdıkları beyinlerin fiziksel yapısını ve tekil nöral faaliyetlerini ölümden 4 saat sonra geri getirmeyi başardılar. Hâlbuki 15 dakika kadar oksijensiz kalan bir beynin, genel olarak, geri döndürülemez bir şekilde öldüğü varsayılır.

Araştırmacılar, etik nedenlerle, vücuda bağlı olmayan beyinlerde karmaşık ve üst düzey sinir fonksiyonları ve bilinç geri gelmeden önce deneyi sonlandırdılar. Buna rağmen araştırmacıların geliştirdikleri yöntemin ölümden sonra beynin belirli hücresel fonksiyonlarını geri getirme konusundaki başarısı, alandaki uzmanları şaşırtacak düzeyde oldu. Çünkü bulgular, özellikle organ transplantı gibi konularda bazı çok temel tanımları ve yaklaşımlarımızı gözden geçirmemizi gerektirebilir. Stanford Üniversitesi Hukuk ve Etik profesörü Hank Greely şaşkınlığını şöyle anlatıyor:

145
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Yusuf Yiğit Arslan!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 8 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Yusuf Yiğit Arslan!
Gencay Kaan Polat
Yazar 1 Ocak 2021 21 dk.

DNA, canlıların bütün genomik verilerini içerisinde bulunduran, hücrelerin "yönetici molekülü"dür. DNA, içerisinde bulunan bilgileri (genleri) RNA’lar aracılığıyla protein şeklinde ifade eder. DNA’nın sekanslanması (dizilenmesi), DNA’daki nükleotit dizilimlerini çözmek, yani aslında DNA’yı okumak anlamına gelir.

Genomların sekanslanması, DNA’nın yapısının 1953’de Franklin, Watson ve Crick tarafından aydınlatılmasının ardından, biyologlar tarafından üstünde çalışılan bir konu olmuştur. Özellikle insan genomunun sekansının aydınlatılması, genetik hastalıkların tedavi edilmesine giden sürecin ilk basamağı olduğu için ayrı bir önem kazanmıştır.

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Beril Dursunkaya
Çeviren 11 Şubat 2014 1 dk.

Bir yüzyıla yakın bir süredir bilim insanları tatlı suda yaşayan sadece 2 yunus türü biliyorlardı: Güney Amerika’da Amazon nehri ile Araguaia ve Tocantins nehirlerinin havuzlanma alanlarında yaşayan Inia geoffrensis ve I. boliviensis.

Şimdi ise Brezilya’daki Amazona Federal Üniversitesi araştırmacıları Araguaia Nehri’nin hızlı aktığı yerinde diğer iki türden ayrılan bir üçüncü türün, I. araguaiaensis türünün varlığını gösteren DNA kanıtı buldular. Bulgular PLOS One dergisinde yayınlandı. Ortak yazar Tomas Hrbek BBC’ye şöyle dedi: 

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen5 4 gün önce
Havalı olabilecek bir filmi ve konuyu neden bu kadar vasat yaptıklarını açıkçası anlamadım. Her zamanki MCU diyip geçmek lazım. Güzel sahneleri az olmakla beraber benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Hatta açıkçası görsel olarak da çok doyduğumu ve özel bir şey olduğunu sanmıyorum. Yönetmen önemli dizileri yönetmiş bir yönetmen ve WandaVision dizisinin yönetmeni. Böylesine kısa bir uzunluğa sahipken açıkçası filmin genelinin beni bile sıktığını söyleyebilirim. Sadece kozmik sahnelerin gerilimini ve heyecanını sevdim. O Interstellar sahnemizde bir mantık hatası olduğuna eminim. Hele siyasetin ve devletin meselelerin bu kadar dışında olması tamamen saçmaydı. Evrene özel bir şeyse bilemeyeceğim.

Zaten konu da aslında otistik bir nörofarklının ailesiyle beraber karşılaştığı kozmik bir tehdide bilimsel ve stratejik çözüm bulma çabası. Bütün bunlarla beraber, filmdeki 80'ler dokusunu sevmemeye rağmen, özellikle uzay sahneleriyle beraber kullanılan müzikleri çok sevdiğimi ve sahnelerin beni büyülediğini söyleyebilirim. Galactus gibi karakterle mücadele etmek ve Franklin Richards gibi bir karakterin evrene hemen dahil edilmesi heyecan verici. Jenerik sonrası sahne de güzeldi. Yani biraz çekmiş olmak için çekilen bir film bence. Her zamanki gibi yeni bir şeyler tanıtılıp koleksiyona entegre edildi. Benden geçmedi ama standartları yüksek olmayanlar için iş görür.
5.0/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Fantastic Four: First Steps
Yönetmen: Matt Shakman
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anonim
Anonim Üye 1 gün önce Henüz cevap yok.
Kendimi bildim bileli ne zaman hayal kursam veya kafamda bir senaryo oluştursam sürekli bana eşyalar yapışıyor,ayakkabımın cıtcıtı olmamasına rağmen birden oluyor ve bana yapışıyor.Sonra hayal kurarken bana yapışlamarına izin verdim dikkat dağılmaması için gene de nafile.Kısacası dikkatimi dağıtıyor.Bilginiz veya bir öneriniz var mı?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Küçükoğlu
İngilizce Ve Almanca Biliyor 4 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Yusuf BARAN tarafından sorulmuştur.

Merhaba!

Değil 2 yıl 6 ayda düzenli çalışma ile "C" seviyelerine kadar yükselebilirsin.

Dil öğrenmek sanılanın aksine çok uzun bir süreç değil, kısa ve öz çalışma isteyen bir alandır. Eğer ki 2 yıl gibi bir sürede imkanın varsa eğer 4 dil bile öğrenebilirsin ancak bu öğrenme herhangi bir özel ve sürekli eğitim kurumunda alınırsa kesin gözüyle bakılabilir çünkü aksine kitap okumak, makale okumak vb. şeyler dili iyi bilmediğinizde yapıldığında, eksik hissetme gibi sorunlar ortaya çıkartabiliyor.

Tüm Reklamları Kapat

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tolunay Dündar
Uyarlayan 6 saat önce 4 dk.

Aşırı yüksek sıcaklıktaki maddelerin sıcaklıklarını net olarak ölçmek oldukça zordur. Güneş'in plazma dalgaları, gezegenlerin çekirdekleri veya füzyon reaktörlerinin içerisindeki ezici kuvvetler gibi, bilim insanları tarafından "sıcak yoğun madde" (İng: "warm dense matter") olarak adlandırılan maddeler yüz binlerce Kelvin'lik bir sıcaklığa erişebilirler.

Bu maddelerin tam sıcaklık değerlerini bilmek her ne kadar araştırmacıların bu türden karmaşık sistemleri anlaması için son derece önemli olsa da bugüne dek bu denli yüksek sıcaklıklarda hassas ölçümler yapmak pratikte imkânsızdı. ABD Enerji Bakanlığı'nın SLAC Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı'nda (İng: "SLAC National Accelerator Laboratory") görevli bilim insanı Bob Nagler, bu durumu şu sözlerle özetliyor:

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Aşılı
Fatma Aşılı
114.7K UP
3 gün önce
Senin kalbin, senin aklın, senin kararın.



Gerisi laf-ı güzaf.

4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Arda Küçükoğlu
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Bilgi, Güçtür...
Kaynak: meditationes sacrae
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
11
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Nisa Nisa
İnceleyen 51 dakika önce
Açıkçası ilk anlardan itibaren dizinin çokça akıl oyunlarına ev sahipliği yapacağını anlıyorsunuz bazen üzülüp bazen mutlu olup bazense gerçekten hayatın ve paranın kölesi olduğumuzu anlatıyor. Mutluluk nedir, nasıl mutlu oluruz, para mı aile mi sağlık mı yoksa hepsi mi mutluluğu getirir sorgulayarak anlıyorsunuz. Ve bunları bilimle iç içe yapması diziyi daha etkileyici kılıyor. Çok güzel bir dizi fakat abartıldığı derecede güzel mi bilemiyorum(çünkü her türlü sıralamada ilk sırada oluyor evet çok güzel fakat daha etkilendiğim diziler olduğunu düşünüyorum :) . Ve bitirirsek kesinlilkle tavsiye edebileceğim bir dizi.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 9 Eylül 2011 11 dk.

Bitkiler Alemi, sanılanın aksine oldukça heyecan verici bir alemdir. Bitkiler ve özellikleri üzerine araştırmalar yapmaya başlayan birinin, gezegenimizin bu sessiz sakin nöbetçilerine hayran kalmaması mümkün değildir. Bitkiler, özellikle de ağaçlar, her ne kadar etliye sütlüye karışmayan, sabit ve hareketsiz "direkler" gibi gözükseler de, evrimsel süreçte özellikle yer değiştirme konusundaki kısıtlarından ötürü son derece dahiyane adaptasyonlar geçirmek zorunda kalmışlardır. Evrimin gücünü görmek için insan zekasına bakabileceğiniz gibi, bitkilerin hayatta kalma stratejilerine de rahatlıkla bakabilirsiniz. Örneğin fındık üreten bazı ağaçlar, her sene fındık üreterek üremek yerine bunu 2 senede bir yaparlar. 1 sene hiçbir tohum üretmezler, ertesi sene inanılmaz fazla sayıda üretirler; öyle ki ağacın altı yürünmez hale gelir. Bunun sebeplerini inceleyen bilim insanları, şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşmışlardır: tohumların bol üretildiği senelerde, bu tohumlardan beslenen hayvan sayısında hızlı bir artış yaşanırken, üretilmeyen senelerde söz konusu kemirgenler ve onlarla beslenen diğer canlıların sayısında ve üreme becerisinde kritik bir düşüş yaşanmaktadır. Bir diğer deyişle bitkiler, çevrelerindeki ekosistemin dengelerini tohum üretim yıllarını belirleyerek kontrol altında tutmaktadır! 

Anlayacağınız bitkilerde, hayvanlar kadar aktif olmasalar da, sabit bulundukları noktadan en etkili şekilde işlev görebilmek için akıl almaz yöntemler evrimleşmiştir. Lisede umursamazca gördüğümüz iletim demetlerini incelemek bile insanı şaşkına çevirebilir. Çünkü örneğin yaklaşık 120 metre uzunluğunda olan Kaliforniya sekoyası (Sequoia sempervirens), kökten en yüksekteki bölgelere bile su ve mineral taşıyabilmektedir. Bizler, en fazla 2 metre olsak bile ayakta 10 dakika tamamen hareketsiz dursak kanın iletiminde zorlanırız ve ayaklarımız karıncalanmaya başlar. Bahsettiğimiz sekoya ise 1200 ile 1800 yıl boyunca yaşayabilir ve bu sürede sürekli olarak iletim yapabilir. 

31
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökalp Selamet
Gökalp Selamet
197.9K UP
Çeviren 2 Ocak 2023 25 dk.

İnsan çiftleşme sisteminin en iyi nasıl karakterize edileceği, yoğun ve kutuplaşmış bir tartışma konusudur:

Her iki yaklaşım için de çeşitli dayanak noktaları ve kaynaklar bulunduğu göz önüne alındığında, insanlarda çiftleşme modellerinin en iyi nasıl tanımlanacağı konusunda akademik camiada bir anlaşmazlık olduğu söylenebilir. Özellikle zor olan, türe özgü bir stratejinin, üzerinde anlaşmaya varılmış bir tanımını oluşturmaktır - ki yapılacak bu tanım, karşılaştırmalı çalışmalarda yaygın bir kullanıma sahip olacaktır.

152
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Cengiz Altun
Cengiz Altun
79.6K UP
Öğrenci 25 Mayıs 2021 Sen de Cevap Ver
Bu soru, anonim bir üye tarafından sorulmuştur.

Karanlık enerjiyi göremiyoruz. İlerlemiş teknoloji de bunu görmemize ya da hissetmemize el vermiyor. Ancak gök bilimcilerin çoğunluğu karanlık enerjinin varlığını kabul ediyor çünkü kendisi gözle görünmese de galaksilerdeki etkisi görülebiliyor.

Bing Bang patlaması evrendeki tüm maddeyi oluşturdu. Galaksiler de bu maddelerden oluştu. Bing Bang' den bu yana tüm galaksiler uzayda hızlanarak birbirinden uzaklaşıyor. Üstelik bu hiz artışı ek bir enerji kaynağı olmadan gerçekleşiyor. Normal şartlarda hızın artması değil yer çekimi nedeniyle yavaşlaması ve geri işleyerek zamanla galaksilerin birbirine doğru çekilmesi ve evrenin küçülmesi gerekiyordu, tıpkı havaya atılan bir beyzbol topunun önce yavaşlaması ardından da dünyaya geri düşmesi gibi..

Ancak astronomik gözlemler, galaksilerin gittikçe artan bir hızla birbirlerinden ayrıldıklarını gösteriyor. Bu, trilyonlarca yıl boyunca devam ederse, evren, yaşamdan tamamen yoksun, hatta kendini aydınlatan soğuk, karanlık bir boşluğa dönüşür. Fizikçiler bunu 'evrenin sıcak ölümü' olarak tanımlıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Karanlık enerji ve maddeyi araştırmak için fizikçi ve kozmologlar uzay teleskopları ve elektron hızlandırıcıları kullanıyor.

CERN'de görev yapan Kozmolog Julien Lesgourges, karanlık enerji ile ilgili şunları söylüyor: "Şu anda evrenin yüzde 68’inin karanlık maddeden oluştuğunu biliyoruz. Bu gizemlerle dolu madde, evrenin giderek büyümesine yol açıyor. Gözlemleyebildiğimiz karanlık madde oranı ise yüzde 27. Yani galaksideki yıldız ve gezegenlerin hareketlerine etki eden bölge burası. Ayrıca evrenin geri kalan yüzde beşlik kısmı da bildiğimiz elementlerden oluşuyor."

Kaynaklar

  1. Anonim, et al. Karanlık Enerji. (25 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 25 Mayıs 2021. Alındığı Yer: euronews | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2012 19 dk.

Eğer Evrim Kuramı'na, dolayısıyla evrimsel biyolojinin bir bilim dalı olmasına karşı duran biriyle konuşacak olursanız, muhtemelen laf dönüp dolaşıp önce dine, sonra eğer ki kişi din ile bilimin taban tabana zıt olduğunu düşünüyorsa felsefeye ve sonunda, yine bu kişinin bilgisi dahilindeyse, Karl Popper'a gelecektir.

Karl Popper'ın felsefi bakış açısı dahilinde söylediği sözler, evrim karşıtlığı için bol miktarda ve oldukça güzel malzemeler oluşturur. Popper'ın felsefi düzlemdeki bazı söylemleri, bilim camiasından evrim karşıtlığı konusunda hiçbir destek bulamayan bazı kesimler için oldukça kullanışlı içeriklere dönüşmüştür. Ancak Popper'ın evrim karşıtlığına malzeme edilmesi konusunda "ufak" bir sorun var: Az sonra tüm detaylarıyla göstereceğimiz üzere, Karl Popper evrimi reddetmiyordu! Daha doğrusu, erken yaşlarındaki evrim karşıtlığının sebebinin cehaleti ve konu hakkındaki bilgisizliği (ve yaptığı aceleci genellemeler) olduğunu kabul ediyordu. Fikirleri, yaşı ilerledikçe değişmişti.

124
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Funda Başak
Seslendiren 29 Nisan 2020 9:48
Oxford ve Cambridge sözlüklerine girecek kadar yaygın bir terim olan "man flu" (erkek gribi) şöyle tanımlanmaktadır: Ancak araştırmalar bu yaklaşımın...
28
Yaşam Ağacı Türü
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
87.0K UP
Türü Ekleyen 6 gün önce
Lysimachia loeflingii, taksonomik olarak Primulaceae (Çuhaçiçeğigiller) familyasına ait bir bitki türüdür. Bu familya, çiçekli bitkiler âleminin (Plantae) Angiospermae grubunda yer alır ve genellikle Primula, Cyclamen gibi popüler cinsleri de içerir. Lysimachia cinsi içinde sınıflandırılan bu tür, aynı zamanda Loosestrife olarak da bilinen geniş bir grup içinde yer alır.
6
Mikhail Kronsky
5 gün önce
Quantum Instability Alters Cosmic Fate



New models indicate vacuum decay could terminate the universe prematurely. This fundamental unpredictability mirrors high-stakes scenarios elsewhere. For those exploring probability in controlled environments, strategic engagement awaits at http://casinogameforrealmoney.com/. Ultimately, quantum fluctuations may accelerate our cosmic expiration beyond previous estimates.

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
544.7K UP
Eseri Ekleyen 5 saat önce Film
Puan Ver
Orjinal Adı : The Conjuring: Last Rites
Yönetmen: Michael Chaves
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close