Güneş Sistemi'ndeki 7. gezegen olan Uranüs, çıplak gözle görülebilmesine rağmen onlarca yıl net bir sınıflandırması yapılamamış bir gezegendir. En yakın olduğu noktada Dünya'dan 1.6 milyar, en uzak olduğu noktada Dünya'dan 1.98 milyar kilometre uzakta bulunan gezegenin ilk gözlemi tahminlere göre MÖ 128 yılında yaşayan Hipparchos'a kadar gitmektedir: MÖ 128'de Antik Yunan'da yaşamış bir gökbilimci ve trigonometrinin kurucusu olarak bilinen Hipparkos, Uranüs'ü ilk olarak yıldız kategorisine eklemiştir. Artık Uranüs, Antik Yunan astronomisinin en önemli eseri olan "Büyük Bileşim" adlı kitaba dahil edilmişti. Ancak keşfedilmeyi bekleyen birçok özelliğe sahipti. Bu eksiklikler, zamanla keşfedilecekti.
Eski Yunan gökbilimciler tarafından yıldız olarak kategorilendirilen Uranüs, dönem dönem bilim insanlarının ilgisini çekmeyi başarmıştır. Güneş tutulmalarını büyük bir başarıyla öngörmüş olan İngiliz gökbilimci John Flamsteed, 1690 yılında Uranüs'ü 6 kere gözlemlemiş ve bu gözlemlerle Uranüs, ilk defa insanlar tarafından daha net bir şekilde görülmüştür. Daha sonra 1750 ile 1769 yılları arasında Fransız astronom Charles Le Monnier, Uranüs'ü 14 kez gözlemlemiştir. En nihayetinde, yakalaması zor olan bu gökcisminin sırrını çözen William Herschel, 13 Mart 1781 yılında Uranüs'ü teleskop ile çok daha detaylı gözlemlemeyi başarmıştır. William Herschel, gözlemleri sonucunda Uranüs'ü önce bir kuyrukluyıldız sanmasına rağmen, diğer ünlü gökbilimcilerin gözlemleri ile elindeki verileri karşılaştırdığında, Uranüs'ün bir gezegen olduğu sonucuna varmıştır. William Herschel, bu gözlemi ile o dönemin İngiltere kralı 3. George tarafından ödüllendirilmiştir.