En önemli şey, yaşamın kendisidir; nasıl yaşadığınızdır
Ölünce nereye mi gideceksin? Doğmayanların yanına.
Kimse keyifli bir yaşam sürmeden ahlaklı olamaz, ahlaklı olmadan da keyifli bir yaşam süremez.
Her çağın insanına, araştırılmak üzere sorular gizlemesini beceremeyen bir evren, çekici olmaktan uzak, tekdüze bir yaşam ortamı oluştururdu.
Kendine dost olan
bilin ki herkese de dosttur.
Umut ve korku askıya alınmış ve endişe halinde geleceğe bakan bir zihne aittir. İkisi de düşüncelerimizi, şimdiye odaklamaktan çok, bizim çok ötemize doğru yöneltir. Böylece insana bahşedilmiş en yüce şey olan önsezi, insan için bir uğursuzluğa dönüşür. Vahşi hayvanlar fiili olarak algıladıkları tehlikelerden kaçarlar ve tehlikeden bir kez kaçtıklarında artık endişelenmelerine gerek kalmaz. Fakat geçmiş ve gelecek, insanların eziyet çekmesine neden olur.
“Ah, kimi insanlar için bir yerden değil, önce kendilerinden kaçabilmeleri ne büyük bir mutluluk olurdu! Onlar kendilerine yük olmuşlardır; endişe, telaş ve korku içindedirler. Denizleri aşmak, kentten kente dolanmak neye yarar? Seni hırpalayan kötülüklerden kaçınmak istiyorsan başka yerde değil, başka biri olmalısın.