İnsanların parlak şeylere olan tutkusuna dair kanıtları moda dergisi sayfalarından tutun da parlak cilalı arabalara kadar etrafımızda bolca görebiliriz. Bu kültürel tutkunun ardında yatan mantıklı bir açıklama parlaklığı zenginlik ve lüks ile bağdaştırdığımız olgusudur. Ancak hikaye burada bitseydi, bebeklerin parıl parıl parlayan nesnelerden neden bu kadar hoşlandıklarını ya da Avustralya’nın Yolngu kabilesi gibi uzak toplulukların sanatlarını icra ederlerken parlaklığa niçin bu kadar düşkün olduklarını açıklayamazdık. Öyle görünüyor ki sırça köşkün altında başka bir şeyler var…
2014 yılının Nisan ayında bir grup Pazarlama bölümü öğrencisi bu soruya evrimsel bir perspektiften bakarak yanıt vermeye çalıştı. Houston Üniversitesi araştırmacısı Vanessa M. Patrick, “kendilerine parlak nesneler uzatılan çocukların onları yaladıklarını” gösteren önceki bir araştırmadan oldukça etkilendiklerini söyledi. 2003 yılında Ecological Psychology adlı dergide yayımlanan bu çalışmada, yaşları 7 ila 12 aylık arasında değişen bebekler ağızlarını, albenisi olmayan tabaklardan ziyade, parlak tabaklara daha çok götürüyordu. Bebekler, ayrıca, tıpkı su birikintisinden yalanarak su içen bir kedi gibi, yerde duran parlak oyuncakları da o şekilde yalıyorlardı.