Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Zəhra Əzizova
Öğrenmeye meraklı biri 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Kodlama dediğimiz şey, bir cihaza ne yapması gerektiğini adım adım söylemektir. Bunu ilk kez sistemli şekilde yapan kişi Ada Lovelace’tı. O zamanlar bilgisayar yoktu ama bir hesaplama makinesi üzerine çalışıyorlardı. Ada, bu makinenin nasıl işlemler yapacağını kağıt üzerinde anlatan bir dizi yönerge yazdı. Bugünkü anlamda programlama olmasa da, mantığı aynıydı. O yüzden ilk programcı olarak kabul ediliyor.

Bilgisayar dediğimiz şey aslında çok basit düşünüyor. Sadece iki şeyi anlıyor: 1 ve 0. Yani elektrik var mı, yok mu? Biz bir şey yazdığımızda – mesela bir oyun kodu ya da basit bir hesap – önce bu yazılanlar bilgisayarın anlayacağı dile çevriliyor. Bu işe derleyici ya da yorumlayıcı deniyor. Onlar bizim yazdığımızı alıp, makinenin anlayacağı hale sokuyor. Bilgisayar da o kodu satır satır okuyup gereken işlemleri yapıyor.

Bir program çalışırken aslında bilgisayar, içinde yazılmış her küçük komutu sırasıyla takip ediyor. Mesela ekrana bir yazı çıkacaksa, o yazının nerede duracağını, rengini, ne zaman kaybolacağını bile koddan öğreniyor. Bazen saniyeler içinde binlerce komutu okuyup uyguluyor. Biz sadece bir tuşa basmış oluyoruz ama arka planda her şey planlı şekilde ilerliyor.

Tüm Reklamları Kapat

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Mayıs 2011 52 dk.

Ölüm, kendimizi bildik bileli anlamlandırmaya çalıştığımız ürkütücü bir olgudur.

Bir düşünün: Evren'in var olduğu o ilk andan, yani Büyük Patlama'dan beri geçen 13.82 milyar yıl boyunca, neredeyse 1 saniye bile var olmadık. Büyük Patlama'dan, doğduğumuz âna kadar geçen zamana dair en ufak bir anımız, bilincimiz, algımız yok; halbuki en azından son 4 milyar yıl içinde, biz doğmadan önce milyarlarca insan, hayvan ve diğer canlı türü yaşadı. Onların bilinci vardı, o dönemlerin en azından bir kısmına dair algıları vardı. Yani Evren, biz yokken de vardı!

180
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Ufuk Derin
Aktaran 1 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
359K UP
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Neredeyse 200.000 kişiyi onlarca yıl boyunca takip eden yeni bir araştırma, kalp sağlığı söz konusu olduğunda, tüketilen yiyeceklerin kalitesinin düşük karbonhidratlı veya düşük yağlı bir diyet uygulamak kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Sonuçlar, sağlıklı ve kaliteli yiyecekler seçmenin kalbi korumanın anahtarı olduğunu gösteriyor.

Son yirmi yılda, düşük karbonhidratlı ve düşük yağlı diyetler, kilo kontrolü, kan şekeri ve kolesterol seviyelerinin iyileştirilmesi gibi potansiyel sağlık faydaları nedeniyle revaçta olsa da bu durum, bu diyetlerin kalp hastalığı riskini azaltmadaki etkisi konusundaki tartışmaları sonlandıramadı. Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu'ndan Qi Sun'ın laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Dr. Zhiyuan Wu şunları söylüyor:

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 3 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Baran Cudi Eker
1 gün önce
Temel insani ihtiyaçlarını gidermiş birinin mutllu olabilmesi büyük oranda zihinseldir
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 3 Temmuz 2022 14 dk.

Gelgit (medcezir); Ay ve Güneş'in kütleçekim kuvvetlerinin bir aradaki etkisi ve Dünya'nın kendi etrafındaki hareketi dolayısıyla deniz seviyelerinin periyodik olarak yükselip alçalmasıdır.[4][5] Derin okyanusların orta kısımlarında gelgitler suyu yaklaşık 1 metre kadar (Dünya'nın yarıçapının %1.6×10−5\%1.6\times{10^{-5}}'i kadar) yükseltmektedir. Kıyı şeridinde su seviyesinin daha düşük olmasına bağlı olarak gelgitlerin etkisi 10 metreye kadar çıkabilmektedir.

Güneş'in Dünya üzerindeki kütleçekim etkisi Ay'ın Dünya üzerindeki kütleçekim etkisinin 178 katı kadardır; buna rağmen Güneş'in gelgitler üzerindeki etkisinin Ay'ın gelgitler üzerindeki etkisine oranı 0.465 civarındadır. Bir diğer deyişle, birazdan göreceğimiz diğer faktörler göz ardı edilecek olursa, gelgitlerin %68.2'si Ay sebebiyle, %31.8'i ise Güneş sebebiyle oluşmaktadır (Ay'ın gelgit etkisi Güneş'in gelgit etkisinin 2.15 katıdır). Gelgitlerin Dünya'yı sündürüp gevşetmesi nedeniyle Dünya'nın kendi etrafındaki dönüşü her asırda (100 yılda) 1.6 milisaniye yavaşlamaktadır.

58
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Mart 2013 11 dk.

Aşağıda verdiğimiz görselde, Charles Robert Darwin'in Türlerin Kökeni isimli kitabına eklediği tek görseli görebilirsiniz. Gerçekten de, Köken'i okuyacak olursanız, 600 civarı sayfalık kitapta sadece bu figürü göreceksiniz. Bu, Darwin'in Evrim Kuramı'nın bilim camiasına ve tüm insanlığa ilanı sırasında kullanmayı seçtiği tek görseldir. Bu yüzden, birçok şeyi anlatması beklenir ki gerçekten de öyledir.

Evrimle ilgili düşülen en yaygın hata, türlerin birbirlerine dönüştüğünün sanılmasıdır. Hele ki bu hataya daha da sık olarak aynı dönemde yaşamış türlerin birbirlerine dönüşümü, yani "zincirsel" bir evrim olarak düşülmektedir. Eğer şu görselimize bakacak olursanız, bu durum oldukça net izah edilmektedir. Evrim zincirsel bir süreç değildir; dallanarak ilerleyen ve bir "ağaç" ile sembolize edilebilecek bir süreçtir.

237
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Zəhra Əzizova
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
İnsan, ne olduğunu değil, ne olmayı seçtiğini tanır.
Kaynak: Jean-Paul Sartre – Varlık ve Hiçlik (L'Être et le Néant, 1943) Sartre bu eserinde, insanın özünün doğuştan değil, yaptığı seçimlerle şekillendiğini savunur. Varoluşun özden önce geldiğini, insanın ne olduğunu değil, ne olmayı seçtiğini vurgular.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 12 Haziran 2016 15 dk.

İnsanların et tüketimi hakkında olumsuz fikirlere sahip olan militan veganlar, sıklıkla bilimi çarpıtmak suretiyle kendi fikirlerini pazarlama yöntemini seçmektedirler. Ne yazık ki, söz konusu argümanları temelden hatalıdır ve bilimin en temel gerçekleriyle çelişmektedir. Buna sadece beslenme konusunda hatalı takıntıları olan insanlarda değil, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) gibi kurumların bilgi metinlerinde de rastlamak mümkündür. Bu mit çürütme yazımızda HAYTAP tarafından yayınlanan ve Dr. Murat Kınıkoğlu tarafından yazılan "Beyni Et Mi Yoksa Nişasta Mı Büyüttü?" başlıklı metin (orijinali burada) ele alınacaktır. 

Mit-1: "İnsan beyninin büyümesinin yediği bir besin maddesine bağlı olduğunu kabul edeceksek bu besin maddesinin hayvanların yemediği buna karşılık insanların yediği bir şey olması gerekir. Beynin büyümesi etle olsaydı, gerçek birer etçil olan hayvanların (aslan, kaplan) bizden daha büyük beyinli olması gerekirdi. Oysa insan beyni 1200-1450 gramken sadece etle beslenen aslanların beyni 260 gramdır."

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 10 Eylül 2021
Teleskop görüntüsündeki bu sönük kuyruklu yıldız Churyumov-Gerasimenko (67P), 7 Eylül’den beri Boğa (Taurus) takımyıldızındaki arka plan yıldızlarını ve daha uzaktaki sönük galaksileri süpürüyor. 5 yıl önce bu kuyruklu yıldızın 4 kilometrelik çift loblu çekirdeği, tarihi Rosetta görevinin tamamlanmasının ardından Dünya gezegeninden gelen robotların dinlenme yeri oldu. Churyumov-Gerasimenko Jüpiter’in yörüngesinin dışına çıktıktan sonra, 6,4 yıllık periyodik yörüngesi boyunca 2 Kasım tarihinde bir sonraki günberine yani Güneş’e en yakın konumuna geri dönüyor. 12 Kasım’da kuyruklu yıldız, yerberisine yani Dünya‘ya en yakın konumuna geldiğinde yaklaşık 0,42 astronomik birim içine girecektir. Teleskoplar, Kasım ayı sonlarında ve Aralık ayında olacağı öngörülen en parlak zamanında bile kuyruklu yıldızı görmek için gerekli olacaktır. 7 Eylül’de Rosetta’nın kuyruklu yıldızı, yaklaşık 0,65 astronomik birim uzaklıktaydı veya gezegenimizden yaklaşık 5,4 ışık dakikası uzaklıkta.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meltem Çetin Sever
Çeviren 25 Ağustos 2019 29 dk.

Görelilik! Bulunduğumuz çağı bundan daha iyi simgeleyen başka bir sözcük var mı? Artık hiçbir şeyin kesinliğinden emin olamıyoruz. Her şeye göreliliğin ışığında bakıyoruz. Görelilik, günden güne ucuz filozofların elinde oyuncak haline geliyor.

Savaş sonrası dünyamızda, meydan okunmamış herhangi bir standart kaldı mı? Değişmezliği veya kalıcılığı bir yerlerde sorgulanmamış; etiğin, ekonominin yahut hukukun mutlak olduğu bir sistem kaldı mı? Artık üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece sayılmadığı, zaman kavramının anlamını yitirdiği, sonsuzun sonu olduğu ve sonlunun sonsuzlukta kaybolduğu bir dünyada, kalıcı değer, yahut tartışmasız doğru diye bir şey olabilir mi?

313
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 29 Mart 2014 13 dk.

Bir önceki yazımızda, Hardy-Weinberg Dengesi'nin basit ama etkili matematiksel ifadesini görmüştük. Basitçe, herhangi bir gen frekansını, fenotip (fiziksel özellik) frekansını veya genotip (genetik özellik) frekansını bildiğimiz sürece, ideal ve evrimin süregelmediği bir popülasyonda diğer tüm genlerin (alellerin) frekansını bu dengenin matematiği sayesinde hesaplayabiliriz. 

Peki, bu analizi sadece evrimin süregelmediği popülasyonlarda mı yapabiliriz? Çünkü eğer öyleyse, bu Hardy-Weinberg Dengesi neredeyse tamamen işe yaramaz bir denge demektir. Biliyoruz ki var olan tüm popülasyonlar yavaş ya da hızlı bir şekilde evrimleşmektedir. Evrim mekanizmaları, ister istemez popülasyonların hepsine etki etmektedir. Dolayısıyla eğer ki sadece evrimin olmadığı popülasyonlarda işe yarıyorsa, Hardy-Weinberg'in işleyebileceği bir popülasyon bulmamız imkansız demektir. Çünkü doğada evrimleşmeyen veya evrim mekanizmalarından muaf hiçbir tür yoktur (insan bunu bir miktar kırabildiyse de, tamamen kırmaktan acizdir). 

74
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Eray Şeyhan
Eray Şeyhan
50K UP
İnceleyen10 2 gün önce
La Mettrie, bu eserini 18. yüzyılda anonim olarak yayımlamasına rağmen, Makine İnsan yazıldığı günden itibaren yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. “İnsan bir makinedir” görüşü, özellikle ruhun ölümsüzlüğüne ve tanrısal yaratılışa inananlar tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Zira bu düşünce, Tanrı’ya, ruhun varlığına ve özgür iradeye yer bırakmıyordu. Materyalist ve hazcı bir etiği savunduğu için, birçok kişi onun fikirlerinin ahlaki yozlaşmaya yol açacağını düşünmüştür. La Mettrie’ye göre erdem, acıdan kaçma ve haz alma ilkesine dayanıyordu. Bu yaklaşım, geleneksel ahlak anlayışıyla taban tabana zıttı. La Mettrie, bu radikal fikirlerini, kendisinden önceki düşünürlerin görüşlerini sentezleyerek temellendirir. Özellikle Descartes ve Locke’un etkisinden yola çıkarak, insanın ruhsuz bir makine gibi işlediğini ileri sürer. Bu iddialarını ise ampirik gözlemlerine dayandırır; çünkü kendisi her şeyden önce bir hekimdir. Makine İnsan’ın bazı bölümlerinde, insana yakın canlıların beyin yapılarından söz eder ve bunu oldukça anlaşılır, hatta yer yer dikkat çekici bir üslupla dile getirir. Bugün hâlâ önemini koruyan Makine İnsan, yalnızca 18. yüzyılın değil, günümüz düşünce dünyasının da etkili eserlerinden biridir. La Mettrie’nin insanı doğanın bir parçası olarak görmesi ve zihinsel süreçleri bedensel işlevlerle açıklaması; nörobilim, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi çağdaş bilim dallarının yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Günümüzde insan zihnini açıklamak için artık ruh kavramına ihtiyaç duyulmaması, La Mettrie’nin sezgisel olarak öne sürdüğü fikirleri doğrular niteliktedir. Her ne kadar döneminde dışlanmış olsa da, Makine İnsan fikri, insanı anlamamızda bilimsel düşüncenin önemine dikkat çeker.
Kitap
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Man a Machine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 23 saat önce 12:04
Albert Einstein, gelmiş geçmiş en büyük bilimsel dehalardan birisidir. Dolayısıyla Einstein'ın din ve tanrı hakkındaki görüşleri de, birçoklarının merak...
1
Kanlı Canavar Ay

26 Mayıs’ta dolunay evresindeki Çiçek Ay’ı, bu tek kare pozlamada yakalandı. Alacakaranlığın batı gökyüzünü yıkadığı esnada, Ay Dünya’nın gölgesinden çıkıyordu. Tam tutulmanın sonlarına gelindiğinde, Ay diski ufka yakın yerde poz verdi ve Kaliforniya’nın merkezindeki Pinnacles Ulusal Parkı’nda bulunan çıplak meşe ağaçları ile çevrelendi. Yine de Dünya’nın gölgesi tamamen karanlık değil. Atmosfer tarafından saçılan Güneş ışığı ile kaplanan iç gölge, tam tutulma anında Ay’a kırmızı bir görünüm verir ve Kanlı Ay’a popüler olduğu kadar dramatik de olan takma adını verir. Siluette görünen budaklı ağaçtaki canavarca yüz, bu seferki tam Ay tutulmasının görünümünü daha da korkunç hale getirdi.

4 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Chirag Upreti
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 25 Ekim 2013 3 dk.

Canlılığın cansızlıktan bir dizi kimyasal tepkime sonucu nasıl başladığı halen bir gizem konusu. Her ne kadar Dünya'nın ilkin koşullarında var olan kimyasalların neler olduğundan asla emin olamayabilecek olsak da, bugün var olan biyomolekülleri inceleyebilir ve 3 milyar yıl önce ne olduğunu tahmin edebiliriz.

Şimdi, bilim insanları, yaşamın nasıl başlamış olabileceğini göstermeye yönelik yeni bir biyomolekül seti denediler. Bugün yaşayan hücrelerdeki moleküler makinaların kendi başlarına pek iş yapmadıklarını gördüler. Ancak ne zaman ki bir çeşit zar oluşturabilen yağlı kimyasalları işin içine dahil ettiler, işte o zaman kimyasalların girdiği tepkimeler, yaşamın başlangıcı için gerekli olan, oldukça belirgin kimyasal tepkimelere oldukça yaklaştı.

27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Murat Ercanlı
Murat Ercanlı Seslendiren 1 Mayıs 2019 11:02
1822’de Fransa’nın Dole kentinde doğdum. Fransız Devrimiyle özgürlüğüne kavuşan bir kölenin torunuydum. Babam, Napolyon ordusunda üstün cesaretiyle "Legion...
34
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce İzmir₺9.000,0015 Haziran
Sanat, Origami ve Matematik: Geometrik Bir Yolculuk
15 Haziran 2025 15:00 tarihinden 22 Haziran 2025 12:00 tarihine kadar.

Bu etkinlik, sanat, origami ve matematik arasındaki derin bağı keşfetmeyi amaçlamaktadır. Sanatın estetik ve yaratıcı yönü ile matematiğin analitik ve sistematik yapısını bir araya getirerek, katılımcılara farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemektedir. Altın oran, simetri, fraktallar ve mandala çizimi gibi konularla matematiğin sanattaki izlerini takip edeceğiz. Origami ile Platonik cisimleri katlayarak geometrik yapıları anlamlandıracağız. Düğüm teorisi ve yüzeyler üzerine çalışmalar yaparak matematiğin geometrik topoloji alanındaki konulara odaklanacağız.

Katılımcılarla birlikte, soyut matematiksel kavramları uygulamalı çalışmalarla deneyimleyerek teorik bilgileri sanatsal ve uygulamalı çalışmalarla pekiştireceğiz. Analitik ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek isteyen herkes için ilham verici bir etkinlik!

Devamını Göster
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close