Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Emre Çalışan
6 gün önce
Tarih sabreder ama unutmaz. Atatürk, bu yobaz ve çürümüş zihniyete er ya da geç galip gelecek. Çünkü karanlık ne kadar bastırsa da, güneş doğmaktan vazgeçmez. 🇹🇷
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Leman Zeynep Bakkal
Ekleyen 20 Kasım 2022 2 dk.

Metilmalonik asidemi, B12 vitaminine bağımlı olan bir enzim olan Metilmalonil-CoA Mutaz enziminin eksikliğinin yol açtığı otozomal resesif geçişli bir metabolik hastalıktır. Metilmalonil-CoA'nın Süksinil-CoA'ya dönüşümünü sağlayan bu enzimin yokluğunda Metilmalonil-CoA birikimi, kan ve idrarda belirgin düzeyde artmış metilmalonil asit atılımı ile sonuçlanmaktadır.

Sağlıklı bireylerde de fizyolojik tepkimelerin ara metabolitleri olarak ortaya çıkan organik asitler, organik asidemisi olan bireylerde amino asit, karbonhidrat veya yağların yıkımında rol alan enzim ya da proteinlerin eksikliği sonucunda biyolojik sıvılarda birikir, asit-baz dengesini ve hücre içi biyokimyasal yolakları etkiler. Anormal olarak birikmiş organik asitler, idrar ile atılırlar.

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
71K UP
İnceleyen 6 gün önce
Aşkı çok güzel bir dille yazan , tasvirler ile dolu olan , okurken aynı zamanda sevmek üzerine düşündüren güzel bir eser .
9.6/10
(5 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hakan Turan Kiriş
Yazar 14 Ekim 2019 2 dk.

Sağlıklı bir insanın genomu hem anne hem de babasından gelen genlerden oluşur. Bu genlerden bazıları çekinik (resesif) iken bazıları dominanttır. Dominant gen dediğimiz zaman o genin etkisini fenotipte yani dış görünüşümüzde etkisini her daim gösterdiğini anlarız. Çekinik gen dediğimizde ise o genin etkisini sadece iki çekinik gen bir araya geldiğinde gösterdiğini anlarız. Bir örnek üzerinden gidelim:

Detaylarını buradaki yazımızda anlattığımız kistik fibrozis durumu, işte bu şekilde iki çekinik genin bir araya gelmesi ile oluşur. Yani ebeveynlerden otozomal (vücut kromozomlarında yer alan genlerden) ve resesif olarak kalıtıldığını söyleyebiliriz.

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tan Yıldız
Tan Yıldız
57K UP
Yazar 9 Haziran 2021 22 dk.

1905 yılında Alfred Binet'in ilk IQ testini tasarlamasından beri geçen süre zarfında, bilişsel psikolojinin uzmanları arasından tutun popüler kültürün birçok ögesinde IQ günlük hayatımızda bile sıklıkla karşımıza çıkan bir kavram haline gelmiştir. Bir yandan zeka araştırmaları alanındaki bilirkişiler arasında IQ'nun kalıtsallığı ve sosyoekonomik statü gibi sosyal faktörlerin etkileri tartışılırken; konuya vakıf olmayan halk IQ üzerine zıt perspektifler sunan Gattaca ve Harrison Bergeron gibi eserler yoluyla konuya aşina hale geldiler. 2021'de 27 yaşına basan Çan Eğrisi kitabının yarattığı tartışmalar fırtınası günümüzde de aynı şiddetle devam etmektedir. 1996 yılında Amerikan Psikoloji Derneği'nin (APA) oluşturduğu çalışma kolu, Çan Eğrisi kitabının yayınlanmasıyla başlayan tartışmaları ele alan bir rapor yayınlamış, IQ ölçüm yöntemleri, bu skoru etkileyen çeşitli parametreler ve zaman içerisinde IQ'nun değişimi ile ilgili kapsamlı bir inceleme yapmışlardır.[1] Bu yazının amacı, bu konudaki tartışmalardan ziyade, IQ'nun çaba sarf ederek geliştirilip geliştirilemeyeceği ve ne tür yöntemlerle bunun yapılabileceğini aktarmaktır.

Çoğumuz, günlük yaşamamızda reklamlar veya çeşitli sosyal medya paylaşımları vasıtasıyla "IQ'nuzu Test Edin!" ya da "Şu Bulmacayı Çözerek IQ'nuzu Artırın!" gibi başlık bombardımanlarına tutuluyoruz. Birçoğumuz, bu tür başlıkların kulaktan dolma bilgilerin bilimsel mahiyete büründürme çabası olduğunu bilecektir; ama yine de insan sormadan edemiyor: IQ ya da daha doğrusu genel olarak "zeka", artırılabilir bir özellik mi? Örneğin basketbol oynayarak boyumuzu artıramayacağımızı veya halter kaldırarak boyumuzu kısaltamayacağımızı biliyoruz. Peki bir bulmaca çözmek, çocuklarımıza erken yaşta klasik müzik (örneğin Mozart) dinletmek, "beyin egzersizleri" yapmak, IQ testlerine çalışmak gibi uğraşlar, gerçekten zekayı ve bunu ölçen IQ değerlerini değiştirebilir mi?

89
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Furkan Aktepe
Furkan Aktepe
34K UP
Yazar 30 Temmuz 2020 20 dk.

Bu yazımızda; köpük baloncuklarının geometrisini gözlemlemekten mikroorganizmaların yapısını anlamaya kadar evrendeki birçok fenomene ve Antik Yunandan beri ünlü astronomlardan fizikçiler ve biyologlara kadar birçok bilim insanının çalışmalarına ışık tutan Eşçevre Problemi (İng: "Isoperimetric Problem") üzerinde duracağız. Bu probleme cevap vermek isteyen matematikçilerin çalışmalarını ve problemin fizik alanındaki bazı uygulamalarını inceleyip, Eşçevre Eşitsizliğinin (İng: "Isoperimetric Inequality") iki boyutlu reel uzay için ispatını vereceğiz.

Tolstoy’un "İnsana Ne Kadar Toprak Lazım?" isimli eserini okumuşsunuzdur. Uçsuz bucaksız bir arazinin sahibi ile, alacağı toprak konusunda anlaşan baş karakterimiz Pahom, belirlenen günün sabahında elindeki küreği ile heyecanla bu devasa arazinin ufuklarından güneşin doğmasını bekler. Anlaşma şöyledir: Gün doğumu ile yola çıkan Pahom, arazide ilerledikçe belirli aralıklarla toprağa çukur kazarak işaretler bırakacak ve gün batmadan önce, başladığı yere geri dönebilirse, kazdığı çukurlar sabanla birleştirilecek ve çizdiği sınır ile kapatabildiği kadar toprak parçası kendisine ait olacak. Ama gün batmadan önce başladığı noktaya geri dönemezse, hem toprak sahibi olma şansını kaybedecek hem de bütün parasını...

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Kemal Cihat Toprakçı
Yazar 26 Haziran 2011 10 dk.

Bildiğimiz üzere ışık hızı, evrendeki en yüksek hızdır ve modern fizik dahilinde bu hız sınırı hiçbir cisim tarafından, asla aşılamaz. Ancak Teorik olarak mümkün olmasa da, hayal gücümüzü sınırlandırmayalım ve bir otomobilin içinde 300.000 km/sn'lik bir hızla seyrettiğimizi düşünelim. Bu hız ile giderken aracımızın farlarını açarsak ne olur? Normalde duran bir arabanın farlarından çıkan ışık, ışık hızında araçtan uzaklaşır. Ancak araç ışık hızında hareket ediyorsa, bu defa ışık nasıl gözükecektir? Yine ışık hızında mı araçtan uzaklaşacaktır? Bu durumda arabamızın farlarından çıkan ışık, ışık hızını aşmış mı olur? Bu soru bize başta bir paradoks gibi gözükse de, Özel Görelilik Teorisi'nin temel ilkelerini anladığımız ve öğrendiğimiz zaman, sorunun basit bir cevabı olduğunu görürüz. Gelin hep birlikte inceleyelim.

Görelilik Kuramı:

160
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Halis Gönül
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Anlamayanlar için dilimi, değersizler için kalbimi yormadığım günden beri mutluyum.
Kaynak: Tom Sawyer
12
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Mart 2014 13 dk.

Bir önceki yazımızda mutasyonların sandığımızdan çok daha hızlı ve fazla miktarda popülasyonlara dahil olduğundan bahsetmiştik. Hatırlayacak olursanız, türümüzde bile en kötü ihtimalle her nesilde ortalama 2 yeni mutasyonun popülasyona dahil olduğunu açıklamıştık. Peki bu mutasyonların evrime etkisi nedir? Bu yazımızda buna göz atacağız. Evrim ve genel olarak bilim karşıtları mutasyonlardan söz ederken "Mutasyonların hepsi zararlıdır." gibi bir argüman kullanmaktadır. Bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu bir önceki yazımızda göstermiştik. Evrimsel biyologlar ise, bir doğa yasası olan evrimi ve bu yasanın mekanizmalarından biri olan mutasyonları anlatırken "Evrim mutasyonlarla olmaz. Mutasyonlar sadece çeşitlilik yaratabilir. Kendi başlarına evrime neden olamaz." derler. Biz de, Evrim Ağacı olarak bunu sıklıkla söyleriz. Peki bu ne demektir? Neden mutasyonlar evrime neden olamaz? Mutasyonların evrimdeki yeri nedir?

Mutasyonların evrimle ilişkisini görmek için öncelikle evrimin "ölçü birimi" olarak düşünebileceğimiz uyum başarısı (fitness) kavramını anlamamız gerekiyor. Bunun matematiğine sonradan, özellikle seçilimin matematiksel analizini yaparken gireceğiz. Ancak şu etapta bilmeniz gereken, bir türün bir popülasyonu içerisinde yaşayan bir bireyin hayatta kalma ve üreme başarısının 0 ile 1 arasındaki (ya da yüzdelik dilimdeki) ifadesine uyum başarısı adını veririz. Uyum başarısı, hayatta kalabilme oranı ile üreme miktarına bağlı olarak hesaplanmaktadır. Bunların detaylarına daha sonradan gireceğiz. En temel düzeyde uyum başarısının, tüm popülasyon için hesaplanabileceğini bilmenizde fayda vardır. Bu tür uyum başarısına ortalama uyum başarısı adını veririz. Bir türün ortalama uyum başarısı ve bunun değişim miktarı, yönü ve hızı; o türün ne yöne doğru evrimleştiğini, yok olup olmayacağını, nesiller sonra gen frekanslarının neye evrimleşeceğini belirlemektedir. Dolayısıyla evrimin en temel kavramlarından birisi uyum başarısıdır.

87
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 31 Ocak 2020 14:08
Bütün hayvanların hayatında diğer canlılarla iletişim kurma becerisi kritik bir rol oynar. Güvelerin eşini nasıl etkilediklerini, tarla sincaplarının...
37
İnceleme
Ahmet Alper Yüksel
İnceleyen10 28 Şubat
Nolan, bu filmi çekebildiği kadar uzun çekmiş. Ben de bu incelemeyi elimden geldiğince kısa tutacağım. Tabi, üç saatlik filme üç satırlık inceleme yazacak da değilim.

Nolan her zamanki gibi düz bir anlatım tercih etmemiş. Film, yedi farklı zaman çizgisinde ilerliyor. İlk sahnemiz Oppenheimer'ın savunmasını yaptığı zaman diliminden. Daha sonra karışık bir şekilde Cambridge yıllarına, Los Alamos'un kuruluşuna, atom bombasının patlatılmasına, patlama sonrasına sıçrayıp duruyoruz. Tüm film Oppie'nin savunması üzerinden kurgulanmış. Tüm zaman çizgileri bu savunma etrafında şekilleniyor. Bu durum seyir zevkini doruk noktasına çıkarmış, izlerken bulmaca çözüyormuş gibi hissediyorsunuz.

Müzikler bariz bir şekilde abartılıydı. Bazı sahnelerde konuşmaların bile önüne geçmiş. Altyazı olmasa anlaşılamayacak yerler var. Yine de Nolan amacını gerçekleştirmiş, müzikler sizi filmin içine çekiyor.

Oyunculuklara diyecek bir şey yok, yan roller de dahil filmde gördüğümüz tüm oyuncular ya çok ünlü ya da en az bir Oscar sahibi. Adeta bir yıldızlar geçidi. Cillian Murphy’yi Peaky Blinders’tan sonra bir biyografi filminde görmek ilginçti. Ancak bu projeyi de iyi kıvırmış.

Film IMAX için çekilmiş olsa da özellikle IMAX'te izlenmesi gereken sahneler yok denecek kadar azdı. Genellikle yakın çekim tercih edilmiş. Epey reklamı yapılan atom bombası sahnesi bile yakın çekimdi.

Filmde Einstein'ı da görebilirsiniz. Biraz karikatürize bir şekilde gösterilmesi onu olduğundan daha sempatik yapmış. Bildiğimiz tonton dedelere benziyordu.

Benim için en etkileyici sahnelerden biri, bomba Hiroşima'ya atıldıktan sonra Oppie'nin yaptığı konuşmaydı. Demagoji yaparken çektiği ızdırap çok iyi yansıtılmıştı. Hissetmediği, düşünmediği şeyler söylüyordu: "Keşke Almanlara karşı da kullansaydık." Bu söz sonrası kalabalığın alkışları insanı dehşete düşürüyordu.

Oppie'nin birdenbire Felemenkçe ders anlatmaya başlaması da etkileyiciydi. Büyük dahinin bu anısını filme yansıtacaklarını tahmin etmek zor değildi. Ayrıca Oppie'nin kara deliklerin varlığından ilk bahseden kişi olması da filmde kendine yer bulmuş.

Oppienheimer her ne kadar teoride büyük bir deha olsa da laboratuvarda oldukça sakardı. Cambridge yıllarındaki bu sakarlığı ve yaşadığı bunalım filmde oldukça iyi işlenmişti. "Teori ancak bir yere kadar götürür." repliği ise unutulmaması gereken repliklerden.

Filmin bir noktasında bombayla ilgili yapılan hesaplamalar atmosferin yanma olasılığı olduğunu gösteriyor. Sıfıra yakın olsa da bu olasılık, Dünya' yı yok etmek demek. Oppie bunun üzerine Einstein'a danışıyor ve bu olasılığı çok düşük olduğu için görmezden geliyor. Korkulan olmasa da son sahnede Oppie, Einstein'a Dünya'yı yok etmiş kadar olduklarına dair bir imada bulunuyor.

Nolan, iyi bir hikaye anlatıcısı. Görünen o ki Bu sefer Inception ya da Interstellar gibi bir hikayeden ziyade ayakları daha yere basan, gerçekçi bir hikaye anlatmayı tercih etmiş. Oppenheimer benim için sadece Nolan’ın en iyi filmlerinden biri değil, izlediğim en iyi biyografi filmi.
9.7/10
(617 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Görkem Öge
Toprak Mühendisi 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Hayatı değerli kılan, zaten budur. Yok olacak olmak.

Her insan, diğer her canlı birey gibi, milyonlarca yıllık evrimin ve ebeveynlerinin genlerini bırakma dürtülerinin sonucu olarak var oluyor. Canlılık, yapısı ve varoluşu gereği enerji barındıran, dinamik ve bilgi taşıyabilen bir varoluş biçimi. Aynı zamanda görece daha gelişmiş canlılar da sahip oldukları zekâ ve hafıza ile bilinç geliştirebilmişler. Varlıklarının, özelliklerinin ve becerilerinin farkındalar. Hatta var olmuş ve yok olacaklarının da farkındalar. İnsan da haliyle sahip olduğu bilgiyi, genleri, vasıfları muhafaza etmeye ve içgüdüsel var olma çabası ile aktarma eğiliminde. Yani her birey doğacak, büyüyecek, sahip olduklarını aktaracak ve varoluşunu tamamlayıp ölecek. Bu akışta bir sorun ya da korkulası bir durum yok. Bundan kaçınmak için bir neden yok. Varoluşsal olarak olay bu zaten.

Olaya varoluşsal değil de kültürel, psikolojik olarak da yaklaşırsak her birimiz var oluyoruz ve doğduğumuz bölge, kültürel, sosyal yapımız, zekâmız, becerilerimiz paralelinde birer hayat yaşıyoruz. Bu hayatta Dünyadan bir şeyler alıyoruz, ona bir şeyler veriyoruz, bir alışveriş hâlinde yaşayıp ölüyoruz. Yani Dünyanın ve yaşamın her şekilde bir kısmını deneyimleyebiliyoruz. Eğer yaşamımız sınırsız olsaydı, işin varoluşsal ve felsefi tarafı bir yana, deneyimleyebileceklerimiz bir noktada biteceği için yaşam tamamen anlamsız ve bir noktadan sonra da varlığımız da aslında hayli gereksiz olurdu. Yani Dünyadan alacaklarımız da ona vereceklerimiz de biter, bu paralelde de varoluşumuz tamamen anlamsızlaşırdı. Yaşamı değerli kılan, belirli bir kısmını deneyimleyebilecek olmamız ve bu ayrımı yapma yeterliliğinde olmamız.

Tüm Reklamları Kapat

Yani atıyorum hayatınız boyunca bir çölde yaşamak ister miydiniz? Hayır. Bir orman da görmek isterdiniz. Bir göl de, bir ırmak da, bir dağ da. Değil mi? İşte Dünyanın bin bir çeşit coğrafyasından hangisini göreceğinizi seçmek, gördüğünüz şeyi anlamlı kılacak şeydir. İşte sınırlı ve süreli hayatımızda, Dünyanın ve yaşamın görece güzelliklerini görmeyi, onlardan beslenmeyi ve onlara katkı yapmayı isteyebilir ve bu doğrultuda da yaşamımızı anlamlı kılabiliriz, onu mutlu yaşayabiliriz. Anlam sunan bu ayrımdır. Her şeyi, her yeri, sınırsızca deneyimlemek değil. Bir kısmını deneyimlemek ve bunu seçebilmek.

İşte bu anlamı var eden de hayatımızın bitecek olmasıdır. Bir gün ölecek olmamız. Bir sonun olması. Bunu bilerek yaşamalı ve yaşamımızı anlamlı kılmaya çalışmalıyız.

Kısaca böyle özetleyebilirim. Sağlıcakla.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eylül Er
Eylül Er
61K UP
Çeviren 30 Temmuz 2020 27 dk.

1930-40’larda sigara içmek hem erkeklerde hem de kadınlarda bir norm haline geldi ve birçok hekim de o dönem sigara içiyordu. Aynı zamanda, halk arasında sigaranın sağlığa zararlarıyla ilgili endişeler de artışa geçmişti. Tütün şirketleri, stratejik bir hareketle doğrudan hekimlere atıfta bulunan reklamlar tasarladılar. Hekimleri içeren reklam kampanyaları, 1950'lerin başlarına doğru gelişirken, tütün şirketlerinin yetkilileri, tüketicilerini kendi markalarının güvenli olduğuna dair inandırmak için "hekim imajı"nı kullandılar.

Bu reklamlar ayrıca, sigara aleyhinde çoktan sistematik sağlık kanıtlar birikmiş olmasına rağmen, tekil doktorların klinik yargılarının sigara içmenin zararlarının belirleyicisi olmaya devam etmesini öneriyordu. Bununla birlikte, 1954'e geldiğimizde, endüstri stratejistleri, sigaraları etkileyen sağlık kanıtıyla ilgili artan kamuoyu endişesi karşısında reklamlardaki doktor imgelerini artık güvenilir bulmamaya başlamıştı.

115
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

HD 163296: Oluşum Sürecindeki Yıldızdan Jetler

Yıldız oluşumu sırasında jetler nasıl oluşuyor? Genç yıldız sistemi HF 163296’nın son görüntüleri oldukça aydınlatıcı olsa da, kimse emin değil. Paylaşılan görüntüdeki merkezi yıldız hala oluşum sürecinde ancak şimdiden, dönen bir disk ve dışa doğru hareket eden bir jet ile çevrili olduğu görülüyor. Şili’deki Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi (ALMA) tarafından yakalanan ve radyo dalgalarında görüntülenen disk, muhtemelen oldukça genç gezegenlerin kütleçekimi etkisiyle yarattığı boşlukları gözler önüne sermektedir. Çok Büyük Teleskop (VLT, Yine Şile’de) tarafından yakalanan ve görünür ışıkta gösterilen jet, hareket eden gazı -ağırlıklı olarak hidrojeni- disk merkezinden dışarı atar. Sistem, Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin (astronomik birim) onlarca katı mesafeyi kapsamaktadır. Bu yeni gözlemlerin ayrıntıları, jetlerin en azından bir kısmının, dönen diskteki manyetik alanlar tarafından üretildiği ve şekillendirildiği varsayımlarını destekleyici olarak yorumlanmaktadır. HD 163296 ve diğer benzer yıldız oluşum sistemlerine ilişkin gelecek gözlemler, detayların tamamlanmasına yardımcı olabilir.

22 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Görünür: VLT/MUSE (ESO); Radyo: ALMA (ESO/NAOJ/NRAO)
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Öne Çıkan İlanPsikolojik Yardım ve Terapi
Zehra Nur Bayram
İlanı Ekleyen 25 Eylül 2023 İzmir & Çevrimiçi₺1.000,0010 Mayıs
Psk. Zehra Nur Bayram - Psikoterapi Hizmeti
10 Mayıs 2025 16:11 tarihinden 01 Aralık 2025 17:46 tarihine kadar.

Psikoloji lisans eğitimimin ardından, özellikle bağımlılık psikolojisi alanında uzmanlaşmak amacıyla "Bağımlılık Danışmanlığı ve Rehabilitasyonu" tezli yüksek lisans programını tamamlamak üzereyim.

Terapi sürecinde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Motivasyonel Görüşme (MI) başta olmak üzere kanıta dayalı yöntemler kullanıyorum. Her danışan için bireyselleştirilmiş değerlendirme yaparak, hedef odaklı ve yapılandırılmış bir müdahale planı hazırlayarak çalışıyorum.

İlgilenebileceğim konular: depresyon, anksiyete bozuklukları, madde kullanım bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve ilişkili bozukluklar, travma ve stresörle ilişkili bozukluklar. 

Devamını Göster
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce Ankara₺3.800,0017 Mayıs
Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisi Gezisi
17 Mayıs 2025 06:30 tarihinden 18 Mayıs 2025 20:00 tarihine kadar.

Evrim Ağacı Ankara Topluluğu gezi serisinin ikinci gezisinde Çatalhöyük/Konya, Taşkent Fosil Arazisine gidiyoruz!

Çatalhöyük arkeolojik alanı günümüzden 8000 yıl öncesine tarihlendirilmekte ve insanlık tarihi açısından tarım devrimi, kent yaşamı ve hayvanların evcilleştirilmesi gibi konularda eşsiz sanatsal ve kültürel eserler barındırmaktadır.

Konya Arkeoloji Müzesinde Çatalhöyük ve Konya çevresinden ve Antik Roma dönemine ait eserler bulunmaktadır. 

Konya kent merkezi ise Selçuklu başkenti olması nedeni ile hem mimari hem de Anadolu kültürel bağlamında gezilecektir. 

Taşkent Fosil Arazisinde Permiyen döneminde, yaklaşık 252 milyon yıl önce yaşamın %95'inin silindiği Dünya'nın en büyük yok oluşunun izlerini görebileceğimiz Dünya'daki 10 noktadan biri olan Taşkent fosil yatağı yer almaktadır.



Bilim ve tarihi bir araya getiren bu gezimizde siz de kaşiflerimiz arasında yer alın.

Gezide, Dr. Babür Erdem ve Timuçin Alp Aslan, MA. hocalarımız bulunacaktır.

Evrim Ağacı Ortak Kurucusu olan Dr. Babür Erdem, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir. Bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Timuçin Alp Aslan, M.A., Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih bölümünden lisans derecesini almıştır. Bologna Üniversitesi’nde Latince, Koç Üniversitesi Kapadokya Okulu, Nümizmatik okulu ve Çevresel Arkeoloji programları gibi uluslararası etkinliklerde yer almıştır. Ankara Çayyolu Höyük, Muğla – Milas Labraunda antik kutsal alanı ve Yunanistan’da Büyük İskender’in ilk başkenti Pella’da alan çalışmalarında bulunmuştur. Turist rehberliği alanında yüksek lisans derecesi vardır.

Devamını Göster
4
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close