O iş öyle olmuyor!
Neye, nereden, nasıl baktığımıza bağlıdır!
Kuzey Kore'ye gelinceye kadar…!
“Özgür demokratik dünya”, kendi içindeki görece demokrasisini yoksul dünyanın cesetleri üzerine inşa ediyor.
Bugün “özgür demokratik dünya”nın yoksul dünyaya faşizm ve yerel besili diktatörlükler dışında bir ihracı yok. Suriye son eserleri, adlarına da emperyalist deniyor.
Dünyanın kendi içinde en gelişmiş demokrasisi İsrail’de. Evet evet, Ortadoğu’yu kana bulayan İsrail...
Sol söylemli, dünyanın en acımasız diktatörlükleri bunların yanında masum çocuk kalır.
Hem o iş öyle olmaz hem de bir şey olmaz. Çünkü doğa bilimleri ile toplum bilimlerinin yasaları benzerdir: Evrim ve devrim...
Toplum bilimlerinde de değişim bir anda olmaz. O bir anda olanın, olmuş görünenin adı devrimdir ( ilerici veya karşı-gerici fark etmeksizin) ve nitelik değişimi olarak ifade edilir. Ancak öncesinde uzunca bir zaman ve azar azar nicel bir birikim olmadan nitel hiç bir değişim olamaz. Yani Evrimsel birikim olmadan devrimsel değişim olmaz.
Hal böyle olunca da, toplum zaten o sürece çoktan hazır olduğu için devrim gerçekleştiğinden, gerçekleşeceğinden o toplumda şok etkisi çok sınırlı olur. Bu sınırı da belirleyen safların kendisi olur.
Zaten çoğunluk buna hazır değil ve rıza (doğrudan olmak zorunda değil) yok ise, o topluma rağmen nicel birikim (evrim) nitel bir sıçramaya (devrime) dönüşemez.
Bu dönüşümün devrim adı altında, örgütlü ve bilinçli olan toplumlarda doğrudan irade beyanına dayanması veya karşı devrim ve takip eden diktatörlükler adı altında, yabancılaşıp yozlaşmış bir toplumun birbirine düşürülerek ve güç olana yedeklenerek dolaylı irade beyanında bulunmuş olması arasında, toplumsal rızanın talebi ve karşılanması açısından hiçbir fark yoktur. Zira; Her toplum hak ettiği şekilde yönetilir” klişe ifadesinin dayanağı da budur. Sevgiyle…