Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Övgü Kayadelen
Çeviren 28 Şubat 2018 10 dk.

Her organizma, kendi sinir sistemi tarafından alınıp işlenen bilgilerin tamamından oluşan bir dünyada yaşar (Dangles et al. 2009). “Umwelt” terimi, 1909’da Jakob von Uexküll tarafından, algılanan dünyayı tanımlamak amacıyla türetilmiştir (Rüting 2004, Shettleworth 1998). Umwelt, her organizma için farklıdır, dolayısıyla başka bir organizmanın dünyayı nasıl algıladığını tamamen anlayabilmemiz çok zordur. Bu açmaz, yıllar boyunca hem filozofların (Nagel 1974) hem de biyologların (Griffin 1958) ilgisini çekmiştir. Algı sistemlerinin gelişiminin hayvanın gelişimiyle paralellik göstermesi gayet normal bir durumdur. Bu durum organizmanın yaşamı boyunca içinde bulunduğu “umwelt”in (algılanan çevrenin) sıkça değiştiği anlamına gelir (Dangles et al. 2009).

Duyusal ekoloji alanı, hayvanların çevrelerinde neleri algıladıklarını ve bunun çevre ile olan etkileşimlerine nasıl etki edeceğini anlamak amacıyla onların algı sistemleri üzerine yapılan araştırmalara dayanmaktadır (Dangles et al. 2009). Bu algısal dünya, her ne kadar herhangi bir zamanda hayvanın sinir sisteminin iç dinamiklerinden etkileniyor olsa da belli bir organizmanın sahip olduğu algılara yüksek oranda bağımlıdır.

62
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Mahdi Pourghaffar
6 gün önce
Bilim sevenler arasına katılmak için çok geç kaldım. biliyorum, ama en yakın zamanda telafi edeceğimden eminim. O zaman Merhana Evrim Ağacı...
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Pedram Türkoğlu
Yazar 14 Mayıs 2017 27 dk.

Böcekler derin deniz dipleri hariç neredeyse her habitattan rapor edilmişlerdir. Çoğu türü karasal olmasına karşın, birçoğu da yetişkin veya larval evrelerinde tatlı sularda ya da tuzlu su bataklıklarında yaşarlar. Az sayıda tür (okyanus koşucuları Holobates cinsinin tümü) açık okyanus yüzey suları üzerinde yaşayabilmesine karşın şaşırtıcı bir şekilde yetişkin böcekler okyanuslara uyum sağlamayı başaramamıştır. Muhtemelen yüksek basınçta su geçiren ve kırılgan olan dış iskeletleri okyanuslarda uyum başarısı sağlayamamıştır. Bu başarıyı sağlayanlar da zaten artık ''böcek'' değildir. Bu sınıfta yaklaşık 29 takım, 949 aile ve 1.1 milyon böcek türü tanımlanmış, büyük olasılıkla bu sayının en az 3 katı daha tanımlanmayı beklemektedir. Benzer bir şekilde şimdilik 95 milyon böcek türünün fosillerde de mevcut olduğu sanılmaktadır. Örneğin Meganeuropsis permiana 245 milyon yıl önce yaşamış, 71 cm'lik kanat açıklığı ile şimdiye kadarki bulunan en büyük böcektir. Aslında böcekler, uçma ilk evrimleştiğinde başka hiçbir organizma tarafından yaşam şekli olarak kullanılmamaktaydı. Bu nedenle rekabete girebilecek başka hayvan grupları olmadığından uyumsal başarıları da engellenememiştir. Birtakım amfibiler dışında Dünya'da onları eleyebilecek başka bir tür yoktu. Böylece sayıları artmış ve yanında bitkilerin çeşitliliğini getirmiştir.

Yusufçuklar ve kızböcekleri, bilinen en eski böcek takımları arasında yer alır. Kanat açıklıkları 19 cm'ye ulaşabilen bu hayvanlar genellikle suya yakın yerlerde yaşayan, uçarken başka böcekleri avlayan birer yırtıcıdır. Boyları 25 cm'yi bulan en iri türlerden bazıları küçük kuşları ve sürüngenleri de avlar. Örneğin Mavi yusufçuk (Pachydiplax longipennis) birlikte veya ayrı ayrı çırpabildiği büyük çifte kanatlarıyla ileri ya da geri uçabilir, havada asılı kalabilir. Şafak yusufçuğu (Trithemis aurora) da etçil beslenmeye uygun ağız yapısına sahiptir. Termit ve hamamböcekleri avlanamaz. Hamamböcekleri genelde çürümüş bitki artıklarıyla, memelilerin ve kuşların artıklarını yer. Termitler ise ölü ağaçlarla beslenir. Besinlerin dönüşümünü sağlamakla birlikte, kentsel yaşam alanlarında binalara zarar verir. Çekirgeler ve ağustosböcekleri ise omnivordur (hepçildir). Bedeninin geri kalanını hareket ettirmeden kafasını çevirebilen tek böcek de peygamberdevesidir (Mantis takımı). Avcı böcekler dışında bokböcekleri gibi detritivor olan böcekler de ekosistemdeki kimyasalların yeniden döngüye katılmasında önemlidirler. Bazı böcekler, bitkilerin ya da hayvanların iç parazitidir. Diğerleri konağın kanını emer ya da yüzeyindeki dokuları tüketirler. Tüm böcek türlerinin yaklaşık %20'si parazitoiddir.

78
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 9:19
Neden yelleniyoruz (evet, tıbbi terminolojide "yellenme" olarak geçer)? Neden kokuyor? Bunlar birçoklarımızın merak ettiği ama pek de fazla cevaplanmayan...
11
Flash Tv
Flash Tv
20K UP
Üye 5 gün önce 1 Cevap
Bir filmde görmüştüm kadın istemeden hamile kalıyordu cinsel ilişki olmadan (Aynı yatakta yatıyorlar)
215 görüntülenme
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 29 Haziran 2022 38 dk.

Turner Sendromu, insanlarda biyolojik olarak dişi cinsiyetini belirleyen XX kromozom çiftinden 1 adet X kromozomunun silinmesiyle oluşan, dolayısıyla 45+X0 karyotipiyle karakterize edilen ve kadınlarda gelişimi etkileyen kromozomal bir durumdur. Sendromunun en yaygın özelliği boy kısalığıdır ve yaklaşık 5 yaşında kendini gösterir. Ayrıca, yumurtalık fonksiyonunun erken kaybı (yumurtalık hipofonksiyonu veya erken yumurtalık yetmezliği) de çok yaygındır. Yumurtalıklar ilk başta normal olarak gelişir, ancak yumurta hücreleri genellikle erken ölür ve çoğu yumurtalık dokusu doğumdan önce dejenere olur. Etkilenen birçok kız çocuğu, hormon tedavisi görmedikçe ergenliğe giremez ve dolayısıyla neredeyse hiçbiri gebe kalamaz. Sendromdan etkilenen kadınların küçük bir yüzdesi, genç yetişkinlik boyunca normal yumurtalık fonksiyonunu koruyabilir.

Turner Sendromu'na sahip kadınların yaklaşık %30'unun boyun bölgesinde ekstra deri kıvrımları (perdeli boyun), ensede düşük saç çizgisi, el ve ayaklarda şişme (lenfödem), iskelet anormallikleri veya böbrek sorunları vardır. Etkilenen bireylerin üçte biri ila yarısı, aort koarktasyonu (kalpten çıkan büyük arterin daralması) veya aortu kalbe bağlayan kapakçık anormallikleri gibi bir kalp kusuru ile doğar. Bu kalp kusurlarıyla ilişkili komplikasyonlar yaşamı tehdit edici olabilir.

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
52K UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi, Akyazı Köyü yolu üzerinde gözlemlenmiştir. Tür adı "Pontia edusa", namıdiğer "Yeni Beneklimelek"
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Akman
Çeviren 21 Ekim
Tsuchinshan-ATLAS’ın uzun kuyrukları, gökyüzünde görülmeye değer bir manzara sunuyor. Fotoğrafın odak noktası olan bu etkileyici C/2023 A3 (Tsuchinshan-ATLAS) kuyrukluyıldızı, ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Doğu Sierra Dağları semalarında görüntülendi. Parlak bir kuyruğa sahip olan Tsuchinshan-ATLAS, neredeyse tam tersi yöne uzanan belirgin karşı kuyruğuyla dikkat çekiyor. Kuyrukluyıldızımızdan sağ tarafa doğru ilerlediğimizdeyse oldukça uzağımızdaki küresel yıldız kümesi M5’i görüyoruz. Güneş’e yaklaştıkça ısınarak tamamen dağılabileceği düşünülen bu buz dağı, herkesi şaşırtıp -4,9 kadirlik bir parlaklığa ulaşarak gece gökyüzünde görebileceğimiz herhangi bir yıldızdan daha parlak hâle gelmeyi başarsa da ne yazık ki bu sırada neredeyse Güneş’le aynı hizada olduğu için bu başarıyı gözlemlemek hiç de kolay olmadı. “2024'ün Büyük Kuyrukluyıldızı” olarak anılma potansiyeline sahip olduğuna inanılan Tsuchinshan-ATLAS’ın bu ünvanı kazanıp kazanmayacağını, kendisinin gelecek iki hafta içerisinde erişeceği parlaklık seviyesi belirleyecek.
3
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kürşat Maral
Yazar 6 Ekim 2020 6 dk.

Aslen 17. yüzyıl'da doğmuş ve yaşamış, 18. yüzyılın ilk yıllarında ölmüş olan Britanyalı empirist filozof John Locke’u, düşünceleri ve araştırma alanı sebebiyle 18. yüzyıl içinde değerlendirmek daha doğrudur. Locke, insanın bilgisinin sınırlarını sorgulamış, neleri bilip neleri bilemeyeceğimize ve bilgimizin kaynağına ilişkin bir soruşturma yapmıştır, yani “insanın anlama yetisini [anlık (understanding)]” soruşturmuştur. Bu soruşturma ise, onun ünlü yapıtı "An Essay Concerning Human Understanding" (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme) adlı yapıtında ortaya konulmuştur. Locke’a göre, bu konuyu araştırmak, zevkli ve yararlıdır çünkü insanı diğer varlıklardan ayıran şey “anlama yetisi”dir ve bu konu sırf bu sebeple bile araştırılmaya değer bir şeydir.[3] Locke’un bu araştırmaya girmekteki amacı insan bilgisinin kaynağını, kesinliğini ve genişliğini, bununla birlikte sanının, inancın ve onaylamanın temellerini araştırmaktır. Bu araştırma, Locke’a göre yararlı bir araştırmadır çünkü insanın zihninin sınırlarını bilmesi, kavrayışını aşan şeylere karşı daha sakınımlı davranmasını sağlar; insan bu yolla sınır noktasında durur ve sınır dışına çıktığında, bilgisizlik içinde kalacağını bilir.[3] insan zihninin sınırlarını bildiğinde aslında neleri bilip neleri bilemeyeceğini de bilmiş olur. Locke, bu araştırmaya ilk olarak ideler ve onların kökenlerini sorgulayarak başlamıştır. Bu yazıda onun, doğuştan idelerin olduğu görüşüne ilişkin eleştirisi, idelerin kökenine ilişkin söyledikleri ve birincil-ikincil nitelikler ayrımı ele alınacaktır.

Akılcı apriori bilgi yapısının köşe taşlarından biri, zihnin doğuştan itibaren bazı temel ilkeler ya da fikirlerle donatılmış olduğu anlayışıdır.[2] Bu anlayışın en net biçimini ise Descartes’ta yakalamak mümkündür. Locke, bu düşünceyi irdelemiş ve böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyleyerek insanın doğuştan herhangi bir ideye sahip olmadığını dile getirmiştir. Kimi insanlarda, zihnin başlangıçta kazanmış olduğu ve kendisiyle birlikte dünyaya getirdiği birtakım doğuştan idelerin bulunduğu görüşü yerleşmiştir. Eğer insanların sadece doğal yetilerini kullanarak doğuştan idelerin yardımı olmadan bütün bilgilerini nasıl edindiklerini gösterebilirsem, bunun, ön yargısız okuyucuları bu kabulün yanlışlığına inandırmaya yeteceğini sanıyorum.[3] Doğuştan ideler düşüncesine göre insanlar, dünyaya doğuştan ideler taşıyarak gelmektedir ve bu sav neredeyse her insan tarafından kabul görmektedir. Doğuştan idelerin olduğunu savunanlar tarafından en çok kullanılan uslamlama, “evrensel kabul uslamlaması”dır. Buna göre, tüm insanların doğru olarak kabul ettiği bazı temel ilkeler vardır (Cottingham, 2003: 83)[2]. Locke, bu genel kabulün, yine de idelerin doğuştan olduğuna dair bir kanıt oluşturmadığını söylemiştir.[3] Cottingham der ki:

50
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Öne Çıkan EtkinlikBilim Buluşması
Pangaltı Evrim Atölyesi
Etkinliği Ekleyen 16 saat önce İstanbulÜcretsiz13 Temmuz
Regli Anlamak: Menstrüasyona Dair Doğru Bilinen Yanlışlar - Öğr. Gör. Meserret Aslan
13 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 13 Temmuz 2025 18:00 tarihine kadar.

Regl hakkında konuşmanın, öğrenmenin ve birlikte güçlenmenin zamanı!
Toplumsal tabulara karşı bilgiyle durmak, hijyen, eğitim ve eşitliği konuşmak için seni de bekliyoruz.
📅 13 Temmuz • 15:00
👭 Etkinlik Sadece Kadınlara Özel
📍Babil Kültür Merkezi
📌 Katılım ücretsizdir. Kayıt için formu doldurmayı unutma!

Devamını Göster
4
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Numan ...
Numan ...
1,106 UP
İnceleyen9 5 gün önce
Atatürk'ün ağzından, kendi düşünce yapısını anlamak için ideal bir kitap. O zamanla ilgili detaylı bilgiler içeriyor ve bunları belgelerlen destekliyor. Dilde bazı kusurlar var ancak anlamakta zorluk çekmiyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun düşünce yapısını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşum tarihini merak ediyorsanız okumanız gereken bir kitap.
Ancak hem benim isim hafızam biraz kötü olduğu için hem de bence bazı noktalardaki geçişlerden ötürü belirli noktalarda kafam karıştı ve bütünlüğü kaçırdım. Yinede güzel bir kitap.
Kitap
9.8/10
(114 Kişi)
Puan Ver
Gençler İçin Fotoğraflarla
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Deniz Gültekin
Üye
Bilim sevgisini genç ve parlak zihinlere aşıladığınız için sonsuz teşekkürler. .
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

S. Buğra Baltacı
Yazar 7 Ağustos 2020 11 dk.

Hücreden hücreye iletişim sinaps adı verilen özelleşmiş bölgelerde gerçekleşir. Sinapslar iletim (transmisyon) için kullandıkları mekanizmaya göre iki ana sınıfa ayrılır: kimyasal ve elektriksel.

Kimyasal iletim genellikle nörotransmitter (sinir iletici) içeren keseciklerin kalsiyuma bağımlı bir süreç ile hücre membranı ile birleşmesini ve takiben presinaptik hücreden postsinaptik hücre üzerindeki belirli reseptörlere etki etmek üzere serbest bırakılan transmitter maddenin hücre dışına atılmasını (eksositozunu) içerir.

95
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Mehmet Emir Çakır
Türü Ekleyen 1 gün önce
Strigopoidea, halk arasında bilinen adı ile Yeni Zelanda Papağanları; Psittaciformes (Papağanlar) takımının altında bulunan bir süperailedir. Yeni Zelanda Papağanlarını içerir. İsminden anlaşılacağı üzere bu süperaile altındaki türler, Yeni Zelandada yaşamaktadır.
2
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close