Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Yazar 12 Ocak 2016 18 dk.

Bilgisayar üreticilerince üretilen işlem gücü muazzam bilgisayarlara rağmen henüz, hız ve işlem kapasitesi bakımından günümüzün bilgisayarları, susuzluğumuzu gidermeye yetmemektedir. Ürettiğimiz bilim ve teknolojiler karmaşıklaştıkça, günümüzde var olan "geleneksel" bilgisayarların ve işlemcilerin (hatta "süperbilgisayarların" bile) işlem gücü, bu kadar devasa verileri işlemeye yeterli olamamaktadır. Örneğin Evren'in kapsamlı simülasyonları ya da evrimsel süreçte belli bir popülasyonun son 250.000 yıldaki değişiminin analizi gibi işlemleri tamamlayabilmek için evlerinizde kullandığınız bilgisayarların yüzlerce ve hatta binlerce yıl boyunca aralıksız çalışması gerekirdi! Süperbilgisayarlarla bile bu tür analizler kimi zaman birkaç ay kadar sürebilmektedir. Dolayısıyla incelemek istediğimiz veri miktarı arttıkça, devasa süperbilgisayarlarımız bile hesap makinesi gibi kalmaktadır. Peki, bir gün ihtiyacımız ve istediğimiz güçte işlem gücüne sahip bilgisayarlara sahip olabilecek miyiz?

Günümüz teknolojisine hız ve güç katan, her geçtiğimiz sene birazcık daha küçülen transistörler ve mikroişlemcilerdir. Küçülmek neden daha fazla hız ve güç demek diye sorabilirsiniz. Sebebi çok basit: Eskiden belli bir alana 100 işlemci sığdırabilirken, artık birebir aynı alana 100.000 işlemci sığdırabiliyoruz. Transistör kapı açıklıklarını daha da küçük boyutlarda ürettikçe, söz konusu işlemcilerin aynı alana sığabilecek olan sayısı daha da fazla olacaktır. 

100
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 19 Ocak 2019
Bir zamanlar çok bilge, az bilgiliydik. Şimdi devasa bilgiye sahibiz; ancak bunca bilgiyle baş edecek bilgeliğe sahip miyiz?
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
35
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Aralık 2012 8 dk.

İnsan, birçok şekilde tanımlanabilir. Yetenekleriyle, farklarıyla, özellikleriyle, üstünlükleriyle, alçaklarıyla... İnsan, bildiğiniz üzere zekası bugüne kadar en çok evrimleşmiş hayvan türüdür. İnsanı insan yapan özellik, apaçık bir şekilde, zekasıdır. Bu zekanın yan ürünü olarak gelen veya diğer hayvanlardan fazla gelişen algı, düşünme, merak vb. kavramlar sonucunda insan, kendi özünü merak etmiş ve arayışa yönelmiştir. Bu arayışta, pek çok iddia ortaya atılmakla birlikte, biri hariç tamamı günümüzde bilimsel geçerliliğini yitirmiştir. Günümüzde, açık bir şekilde ortadadır ki, insan Hayvanlar Alemi'ne ait bir hayvan türüdür ve ortaya çıkışı, kendisinden önceki bazı hayvan türlerinin evrimleşmesi sonucunda gerçekleşmiştir.

Bilimsel bir perspektifte insanı, sıradan bir tür olarak, taksonomi diye de bilinen "sınıflandırma bilimi" içerisinde tanımlarız. Türümüz ve insansı atalarımız, 6-7 milyon yıldır vardır; tüm maymunların ortak atası ise 47 milyon yıl yaşında. Evrim tarihinin yaklaşık 4.000 milyon yıl (yani 4 milyar yıl) olduğu düşünülürse, 4.000 sayısının yanındaki 47 sayısının ne kadar önemsiz olduğu görülebilir, hele ki 7 sayısı ele alındığında bu önemsizlik daha da belirginleşir. Modern insan dediğimiz Homo sapiens'in ise sadece 300.000 yıldır (0.3 milyon yıldır) var olduğunu göz önüne alacak olduğumuzda, bu önemsizlik akıl almaz boyutta artacaktır. Ancak insanın taksonomideki yerine bakmak, oldukça ufuk genişletici bir deneyimdir. Burada size bu deneyimi kazandırmak istiyoruz.

219
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 9 Aralık 2012 10 dk.

Zebra, Atgiller (Equidaeailesine mensup olan, çizgilere sahip üç türü barındıran grubun adıdır. Safari yaparken veya belgesel izlerken (tabii zebraları doğal ortamlarında gözlemleyecek kadar şanslı olmadığınızı varsayarsak) çoğumuzun aklına bu soru gelmiştir: “Zebralar neden çizgilidir?”

Sadece zebraların değil, atların evrimi bilim insanlarının çok uzun süredir ilgi alanları arasında yer almıştır. Bunun sebebi, atların hayatımızdaki önemli rolü ve insanın evrimi ile mesafe kat etmesi konusundaki katkılarıdır. Burada, atların detaylı evrimine girmeyeceğiz, zira konumuzu çok uzatır ve dallandırır. Ancak kısaca, zebraların evrimine sebep olacak evrimsel dala bakabiliriz:

93
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
5 gün önce

MIT araştırmacıları şizofreni hastalarının günlük ilaç alma zorluğunu aşmak için haftada bir kez alınan yıldız şeklinde kapsül geliştirdi. Lancet Psychiatry'de yayımlanan 3. faz çalışmada 83 hastaya uygulanan risperidon yüklü kapsül, midede yavaşça eriyerek tutarlı ilaç seviyeleri sağladı. Beş haftalık deneme süresince hastaların semptomları stabil kaldı ve günlük ilaç kadar etkili olduğu PANSS değerlendirmesiyle kanıtlandı. Bu teknoloji FDA onayı için daha geniş çalışmalara hazırlanırken doğum kontrol ilaçları için de test edilecek.


Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
9 saat önce
"Evrim Ağacı AI" Neden Çözüm Değil?

Son videomuza gösterdiğiniz müthiş ilgiden ötürü çok teşekkür ederiz, ne kadar sevildiğimizi ve Evrim Ağacı ailesinin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha iliklerimize kadar hissettik. :)

Bu konuda gelen en yaygın çözüm önerisi, Evrim Ağacı'nın kendi yapay zekasını yapması olduğu için, bunun neden bir çözüm olamayacağını kısaca anlatmak istedim.

Her şeyden önce, bizim gibi küçük oluşumların (hatta milyon dolarlara sahip oluşumların bile) kendi yapay zekalarını eğitmeleri ve büyük yapay zeka şirketleriyle rekabet edebilmesi, maliyet dolayısıyla pratik olarak imkansız. OpenAI GPT-4'e ulaşabilmek için toplam 1-1.5 milyar dolar harcadı. Sadece GPT-4'ün eğitimi 100+ milyon dolar tuttu, modelin ayakta tutulabilmesi için OpenAI her gün 700.000$ civarı para harcıyor.

Tabii ki "Evrim Ağacı AI yapsın." derken kastedilenin bu olmadığını biliyorum. Maliyet probleminin etrafından dolaşmak için firmalar 2 şey yapıyorlar:

1. "Wrapper": Bunlar, sanki kendileri yapay zekaymış gibi gözüken ama sorguları arka planda GPT veya Gemini gibi diğer yapay zekalara göndertip, cevaplatıp, bazı ara işlemlerden geçirip, kullanıcıya sunan araçlar. Mesela Dünya'nın en meşhur yapay zekalarından biri olan Perplexity'nin kendi yapay zekası yok, tamamen diğer yapay zekalar üzerine inşa edilmiş bir wrapper.

2. "Fine-tuning": Bu yöntemde de yine oturmuş yapay zeka araçlarına kendi verilerinizi yükleyerek onları "sizin gibi" davranacak şekilde ekstradan eğitiyorsunuz. Bu da oldukça maliyetli bir süreç ve maalesef yapay zekalar Türkçede o kadar iyi eğitilmedikleri için (çünkü Türkçe corpus miktarı çok kısıtlı), bugüne kadar gördüğüm tüm sonuçlar da vasat seviyede oluyor.

Ama sorun bu değil. Sorun, bu 2 yöntemin de yapay zekanın bizim gibi olgusal siteleri sektörel olarak yok ettiği gerçeğini değiştirmiyor olması. Çünkü zaten onların kullanıcılarına sundukları yapay zekayı kullanmış oluyoruz - ki Evrim Ağacı trafiğini katleden de onlar. Onlar videodaki çözümleri sunmadığı sürece, sorun çözülmüyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
Eseri Ekleyen 4 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bingül Kemiksiz Uzel
Uyarlayan 2 Ağustos 2020 3 dk.

Her birimiz zaman zaman bazı şeyleri erteleriz. Yapmak istediğimiz, yapmamız gereken, yapmamızın zorunlu olduğu ve yapsak fena olmayacak işleri. Ertelemek en iyi seçenek değildir bunu biliriz ama yine de erteleriz!

Her şey ilk adımla başlar! Bir projeye başlamak, rejime başlamak, tez yazmaya başlamak, evi temizlemeye başlamak, spora başlamak, yeni bir iş aramaya başlamak ya da hayallerin peşinden koşmaya başlamak. O ilk adım atılabilse devamı belki de çorap söküğü gibi gelecektir ama işte o ilk adımı atmak hayli zorlayıcıdır.

96
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Bitki Biyolojisi (Graham and Wilcox)

ISBN: 9789758624904
Sayfa Sayısı: 497
Baskı Sayısı: 2
Ebatlar: 19.00 X 27.00
Basım Yılı: 2015

Devamını Göster
₺1,241.00
Bitki Biyolojisi (Graham and Wilcox)
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Eylül 2014 23 dk.

Belki şu meşhur soruyu duymuşsunuzdur: Diyelim ki bir yarışma programındasınız ve karşınızda 3 tane kapı var (üzerlerinde de 1, 2 ve 3 diye numaralar bulunuyor). Bu kapılardan bir tanesinin arkasında son model bir Bugatti Veyron, diğer ikisinin arkasında ise birer tane keçi var. Tek bir kapı seçme şansınız var ve içinizden geçen kapıyı, örneğin 2 numaralı kapıyı seçtiniz. Bu, tıpkı Türkiye'deki Var Mısın, Yok Musun? yarışmasında kendi kutunuzu seçmek gibi. O kutuda (veya kapıda) gerçekten büyük ödül olabilir; ama olmayabilir de...

Diyelim ki siz, 3 kapıdan 1 numaralı olanı seçtiniz. Sinsi sunucu, heyecanı arttırmak için sizin seçmediğiniz kapılardan bir tanesini, diyelim ki 3 numaralı kapıyı açtı. Ve tabii ki arkasında büyük ödül değil, keçi vardı. Dolayısıyla şu anda büyük ödül ya sizin kapınızda ya da sunucunun açmamış olduğu diğer kapıda... İşi daha da kızıştırmak için sunucu size şunu soruyor:

72
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 6 saat önce 32 dk.

Büyük Bizon Katliamı, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika'da milyonlarca Amerikan bizonunun sistematik olarak yok edilmesi sürecidir. Bu katliam yalnızca avcılığın kontrolsüz yayılmasından değil aynı zamanda Amerikan hükümetinin ve ordusunun bilinçli politikalarından kaynaklanmıştır. Bu süreç, günümüzde literatürde Büyük Bizon Katliamı (Ing: Great American Buffalo Slaughter) olarak tanımlanmakta ve hem ekolojik tarih hem de sömürgecilik çalışmaları açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Amerikan federal hükümeti ve askeri otoriteler, yerli halkların başlıca geçim ve kültürel yaşam kaynağı olan bizonları hedef alarak direniş gücünü kırmayı ve rezervasyon sistemine geçişi hızlandırmayı amaçlamıştır. Özellikle demiryollarının batıya doğru genişlemesiyle birlikte, endüstriyel düzeye ulaşan avcılık faaliyetleri bizon nüfusunda çok ciddi bir düşüşe neden olmuş; türün tahmini 30 ila 60 milyon arasında olan birey sayısı 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde 1.000’in altına kadar gerilemiştir. Bu durum Kızılderili kabilelerin ekonomik bağımsızlıklarını yitirmelerine ve zorla yerinden edilmelerine zemin hazırlamıştır.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

2025 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma polimer bazlı plastik atıkların, mikrobiyal sistemler kullanılarak tıbbi açıdan önemli kimyasallara (özellikle ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan parasetamole) dönüştürülebileceği gösterdi.[1] Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Stephen Wallace’ın ekibi, Escherichia coli bakterisini genetik ve metabolik olarak yeniden düzenleyerek genellikle sadece laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen Lossen yeniden düzenleme reaksiyonu (İng: "Lossen rearrangement") adlı kimyasal reaksiyonu ilk kez canlı bir hücre içinde gerçekleştirmeyi başardı.[1]

Çalışmanın ilk aşamasında, yaygın olarak içecek ambalajlarında kullanılan PET (polietilen tereftalat) türevi plastik atıklar, kimyasal veya enzimatik hidroliz yoluyla temel monomer bileşenlerine (başlıca tereftalik asit ve etilen glikol) ayrıştırılmıştır. Bu monomer yapıtaşları, bakterinin yeniden programlanan metabolik yolları sayesinde çeşitli biyotransformasyon basamaklarından geçirilmiş ve ara ürün olarak p-aminobenzoik asit gibi farmasötik öncü moleküllere dönüştürülmüştür.

52
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Emel Bayram
Emel Bayram
81K UP
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,006 Temmuz
Biyoloji, Termodinamik ve Görelilikte Dönüşen Paradigmalar
06 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 13 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum süperpozisyon ve dolaşıklık gibi olgular üzerindeki kontrol gücümüzün artması, kuantum bilimi ve teknolojilerinde ikinci bir devrim için yeni bir düşünsel zemin oluşturdu. Bu etkinlikte, bu kuramsal enformasyon kavramlarının moleküler biyoloji, enformasyon termodinamiği ve nedensel görelilik gibi farklı alanlarda tetikleyebileceği derin değişimleri ve bu süreçte bu kavramların kendilerinin geçirebileceği dönüşümleri tartışacağız. Ayrıca, oda sıcaklığında ve makro ölçekte çalışan kuantum teknolojilerinin geliştirilmesine giden alternatif yolları hayal ederek, üçüncü kuantum devrimine nasıl ulaşabileceğimize dair varsayımlarda bulunacağız.

Devamını Göster
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman, Hüseyin Atala Ve Meriç Öztürk
Begüm Sönmez, Emre Akman, Hüseyin Atala Ve Meriç Öztürk Seslendiren 12 Mart 23:25
Programlanabilir Hücreler, Nükleer Atıklardan Elektrik Üretimi, Ay'ın Güney Kutbuna Gönderilen Uzay Aracı... Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
24
Bu soru, Atakan Çelik tarafından sorulmuştur.

Hücreler bölünüyor, çünkü fizik yasaları bunu dikte ediyor. Ve hayır, hiçbir doğa yasasının işlemesi, doğaya "bilinç atamak/atfetmek" olmuyor; bu en iyi ihtimalle ispatsız bir iddia, en kötü ihtimalleyse tamamen hatalı bir varsayım. Doğada bir şeyler olup bitiyor, biz onları inceleyip "Doğanın yasası buymuş." diyoruz. Sonra siz gidip o yasaya ve sebeplerine bir bilinç atamayı seçebilirsiniz; bu, o yasanın bilinci olduğu veya bilinçli bir sebeple o şekilde olduğu anlamına gelmez. İspat yükü, iddia sahibinin omuzlarındadır.

Basit yapılı bir hücrenin, hele ki koaservatların bölünmesiyle bir su baloncuğunun bölünmesi arasında fiziksel anlamda bir fark yok. Su baloncuklarının da "bilinci" var mı? Yok. Bu bölünmenin sebebi, bir küre büyüdükçe o küreyi stabil tutmak için daha fazla madde ve enerji gerekmesi. Bu, malzeme uygunsa yapılabilir (mesela bir balon, bir hücreden çok daha iri bir küreye dönüşebilir); ancak her maddenin belli bir sınırı var. O sınırı aştıktan sonra ya yırtılıyor (eğer esnek olmayan malzemeden yapıldıysa genelde olan bu) ya daha küçük parçalara bölünüyor (eğer daha esnek bir moleküler yapıya sahipse olan bu) ya da ince uzun bir forma dönüşüyor (ikisi arasında kalan malzemelerde genelde olan bu).

Hücrelerde yüzey alanının hacmi destekleyemeyecek kadar büyümesi sonucunda bölünmenin yaşanmasının nedeni, hücrenin bilip de "Evet, artık hacmim çok büyüdü, bölünsem iyi olur." demesiyle olmuyor. Hacim/yüzey alanı oranı malzemeye bağlı olarak belli bir değeri aştığında, tıpkı serbest bırakılan bir topun düşmek zorunda olması gibi küre de bölünmek veya yırtılmak zorunda kalıyor. Aksi takdirde hücre içine alınan parçalar, hacmi desteklemeye yetmemeye başlıyor. Dolayısıyla bu bir tercih değil, fizik yasalarının dikte ettiği bir zorunluluk.

Tüm Reklamları Kapat

Kürenin hacmi ve yüzey alanı arasındaki ilişki bunu net bir şekilde gösteriyor:

Yani hücrenin yarıçapı arttıkça, alan hacmin yarıçapın 3'te 1'iyle orantılı bir miktarda gerisinde kalmaya başlıyor. Bu, şu nedenle önemli: Hücre içine madde giriş-çıkışı yüzey alanı boyunca yapılıyor, hacim boyunca değil. Ama hücrenin hacmi boyunca beslenmesi ve tamir edilmesi gerekiyor. Bu yapılamadığında, hücre de ya patlıyor ya uzuyor ya bölünüyor. Bunda bilinçli olması gereken hiçbir şey yok.

Buraya kadar olan amitoz bölünme. Bu basit bölünme tipinin doğal seçilim yoluyla karmaşıklaşmasıyla önce mitoz, sonra mitozun çiftlenmesiyle mayoz evrimleşiyor.

270 görüntülenme
33
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close