Doğaya Başvurma Safsatası Nedir? "Doğal" Olan Şeyler Neden "Daha İyi" Olmak Zorunda Değildir (ve Tam Tersi)?
Bir mantıksal safsata olarak doğaya başvurma, bir şeyin "doğal" olarak algılandığında daha iyi, "doğal olmayan" (veya "yapay", "sentetik") olarak algılandığında daha kötü olduğunun iddia edilmesidir.
Örneğin, doğaya başvurma metodunu kullanan bir kişi, ciddi bir tıbbi rahatsızlığın tedavisinde, konuyla ilgili bilimsel araştırmaların ulaştığı sonuçların aksine, bitkisel ilaçların modern tedavilerden "daha doğal" olduğunu iddia ederek, bunları kullanmayı önerebilir.
Çoğu zaman insanların içsel akıl yürütme süreçlerinde ve çeşitli konulardaki tartışmalarda rol oynadığı için bu türden yanıltıcı düşünme tiplerini anlamak oldukça önemlidir. Bu yüzden, bu makalede doğaya başvurma safsatası hakkında daha fazla bilgi edinecek, bunu kullanan insanlara karşı argümanlar üretmek için neler yapabileceğinizi görecek, ayrıca kendi kendinize bu yanılgıya düşmediğinizden emin olacaksınız.
Doğaya Başvurma Safsatasını Anlayın!
Doğaya başvurma safsatası dört ana şekilde kullanılır:
- "Doğal" olarak yansıtılan bir şeyin iyi olduğunu iddia etmek. Bu türden bir argüman, şu temel yapıya sahiptir: "X doğaldır (ve doğal olan iyidir), öyleyse X iyidir."
- "Doğal olmayan" olarak yansıtılan bir şeyin kötü olduğunu iddia etmek. Bu türden bir argüman şu temel yapıya sahiptir: "X doğal değildir (ve doğal olmayan kötüdür), öyleyse X kötüdür."
- Bir alternatif daha "doğal" olarak yansıtıldığı için, onun diğerinden daha iyi olduğunu iddia etmek. Bu türden bir argüman şu temel yapıya sahiptir: "X, Y'den daha doğaldır (ve doğal olan iyidir), öyleyse X, Y'den daha iyidir."
- Bir alternatif daha "doğal olmayan" olarak yansıtıldığı için onun diğerinden daha kötü olduğunu iddia etmek. Bu türden bir argüman şu temel yapıya sahiptir: "X, Y'den daha doğal değildir (ve doğal olmayan kötüdür), öyleyse X, Y'den daha kötüdür."
Tüm bu argümanlar, genelde aynı yanlış öncül etrafında dönerler ve bu önermeyi kullanan her bir argüman türü, bunun biraz farklı bir uygulamasına odaklanır; ama burada da "doğal" olma niteliğinin zorunlu olarak "iyi" olması esas alınır.
Bu öncüllerde iki ana sorun vardır: Birincisi, "doğal" olma niteliğini tanımlamak zordur, ve doğaya başvurmayı kullanan kişiler çoğu zaman bunun ne anlama geldiğini açıklamakta başarısızdırlar, yahut bunu yanlış bir şekilde, hatta bazen argümanın kendi içindeki bağlamına çelişerek yaparlar. İkincisi ise, bir şeyin "doğal" olması, onun mutlaka iyi olduğu, ya da daha "doğal olmayan" alternatiflerine göre daha iyi olduğu anlamına gelmemesinden kaynaklanır.
Ancak buraya not olarak eklenmelidir ki, doğaya başvurma, onu mantıksal bir perspektiften geçersiz kılan yanıltıcı önermelere dayandığından, bir serbest/informal safsata (İng: "informal fallacy") olarak kabul edilir.
Bazı Doğaya Başvurma Örnekleri
Doğaya başvurma argümanlarının temel örneklerinden bazıları aşağıdaki gibidir:
- Projeksiyon Ön Yargısı: Geçmişte Ne Kadar Farklı Olduğumuzu ve Gelecekte Ne Kadar Farklı Bir Kişi Haline Gelebileceğimizi Hafife Alıyoruz!
- Optik İllüzyonlar: Zihnimiz Bizi Nasıl Kandırıyor?
- Dile Dolanan Şarkılar (Kulak Kurtları): Şarkılar Neden Dilimize Takılır? Bir Şarkıyı Aklımızdan Çıkarmak İçin Neler Yapabiliriz?
- "Bitkisel ilaçlar doğaldır, bu yüzden sizin için daha iyidir."
- "Antibiyotikler doğal değil, bu yüzden senin için kötüdürler."
Bu temel argümanların yanında, bu metot, aşağıdaki örnekte göreceğimiz gibi karşılaştırma tarzı bir argümanda da kullanılabilir:
- "Bitkisel ilaçlar antibiyotiklerden daha doğaldır, bu yüzden sizin için daha yararlıdırlar."
Doğaya Başvurma Argümanının Cazibesine Karşı Çıkmak
Daha önce gördüğümüz gibi, doğaya başvurma argümanlarında iki ana iddia vardır:
- Doğaya başvurma genellikle "doğal"ın, "tabii olan"ın ne anlama geldiğini tam olarak tanımlamaz.
- Doğaya başvurma genellikle hatalı bir şekilde "doğal"ın "iyi" olanı kapsadığını varsayar.
Doğaya başvurma argümanına karşı koymak için, yanıtlarınızda bu konulara odaklanmanız gerekir. Bir doğaya başvurma savı, bunlardan ya birini ya da her ikisini birden içerecektir; eğer her ikisi de varsa, bu iddiaların hangisinin doğaya başvurma argümanında en etkili şekilde kullanılabileceğine odaklanmalısınız. Gerekirse, argümanınızı daha sonra genişletebilir ve karşınızdakinin argümanındaki diğer kusuru da ele alabilirsiniz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Aşağıda, bu mantıkî meselelerin her birine karşı nasıl bir strateji üretilmesi gerektiğine dair bazı özel ipuçlarını göreceksiniz.
"Doğal" Olanı Tanımlamak Zordur
Bir şeyi "doğal" olarak vasıflandırmanın net bir yolu yoktur ve insanlar, kendi kıstaslarına göre yargıladıklarında bile bir şeyin doğal olup olmadığı hususunda genellikle yanılırlar.
Örneğin, insanlar bir şeyin doğal olmadığını (ve dolayısıyla kötü olduğunu) belirtmek için genellikle "kimyasallar" gibi genel terimler kullanırlar. Bununla birlikte, böyle bir ayrımın genellikle bir anlamı olmaz; çünkü "kimyasal"ın tam olarak ne olduğunu tanımlamak zordur ve bu terimi kullanan çoğu insana sorsanız, bunun ne demek olduğunu size açıklayamazlar. Ayrıca, amonyak gibi doğal olarak oluşan ve insanların kendi tanımlarına göre "doğal" sınıfına sokmadıkları birçok "kimyasal" vardır.
Bu nedenle, doğaya başvurma argümanlarına itiraz etmenin bir yolu, karşınızdakinden "doğal" ile ne kastettiğini açıklamasını istemek olmalıdır. Ardından, onların tanımlarına göre doğal olarak algıladıkları, ancak doğallık açısından kendi argümanlarıyla çelişen şeylere örnekler verebilirsiniz.
Bir başka strateji de, insanların doğal olmadığını varsaydığı bazı şeylerin aslında düşündüklerinden daha da doğal olduğunu anlatmaktır. Örneğin antibiyotikler, ilk olarak küf mantarından elde edilmiştir ve bugün bitkiler, yeni antimikrobiyal ilaçların üretimi hala için bir kaynak görevi görmektedir.[1]
Son olarak, "doğal" olma tanımının zamanla değiştiği gerçeğine de işaret edebiliriz. Bu yaklaşım, özellikle doğaya başvurma argümanı sosyal gelenekler açısından ele alındığında, mesela eşcinsel ilişkinin kabul edilebilirliği veya iki farklı ırktan insanın evlenmesinin doğal olmadığı gibi daha arkaik toplumsal inançlara karşı, karşınızdakinin mevcut görüşlerini karşılaştırarak bir noktaya temas edebilmeniz konusunda faydalı olur.[2] Böylelikle sosyal pratikleri, "doğal" veya "doğal olmayan" şekinde bir sınıflandırmayla ortaya çıkan problemlere işaret ederken, diğer yandan da karşınızdakinin argümanının içerdiği ekstra sorunları, mesela ırkçı veya cinsiyetçi yorumları da vurgularsınız.
"Doğal" Olmak, Otomatikman "İyi" Olmak Anlamına Gelmez!
"Doğal" kavramını tanımlayarak bu meseleyi masaya yatırmanın yanı sıra, bir şeyin "doğal" olmasının, onun iyi olduğu anlamına gelmediğini, aynı şekilde, bir şey "doğal" olmamasının da ona kötü demek olmadığını göstererek doğaya başvurma argümanına karşı koyabilirsiniz.
Bunu yapmanın en iyi yolu, belli karşıt örnekler kullanmaktır. Mesela, "doğal"ın mutlaka "iyi"ye eşit olmadığını savunmak için aşağıdaki örneği kullanabilirsiniz:[3]
Siyanür de doğaldır, çünkü kiraz, elma ve şeftali çekirdeklerinde bulunur, bu nedenle doğal şeyler ille de iyi olacak diye birşey yok.
Aynı şekilde, örneğin, "doğal olmayan"ın her zaman "kötü" anlamına gelmediğini iddia etmek için aşağıdaki örneği verebilirsiniz:
Arabalar ve uçaklar da doğal değil, yani bu onları asla kullanmamamız ve yalnızca yürümemiz gerektiği anlamına mı gelir?
Elbette, karşı örnekleri bu şekilde sıralarken, genellikle eldeki argümanla doğrudan ilintili olanları seçmeye ve doğaya başvurmanın kullanıldığı asıl konuyla ilgili olmalarına dikkat etmek daha faydalıdır.
Doğaya Başvurma Safsatasına Yanıt Verirken Doğru Yaklaşımı Kullanın!
Doğaya başvurma savlarını kullanan insanlarla tartışırken, çatışmacı bir tavır takınacak olursanız, karşınızdakilerin sizin söylediklerinizi dinlemeye meyilli olmayacaklarını aklınızda tutmalısınız. Ayrıca, insanlar bazen, bu inançların yanlış olduğunu gösteren kanıtlar sunulduğunda, onların önceden var olan inançlarını arttıran, geri tepme etkisi dediğimiz bilişsel bir önyargıya yönelmeye daha da yatkın hale gelebilirler. Özellikle bu, karşıdaki kişinin fikrini gerçekten değiştirmede en iyi hareket tarzının, onların mantıklarındaki boşluğu görmelerine yardımcı olma esnasında argümanlarınızı sakince ortaya koymak ve konuyu orijinal haliyle içselleştirmelerini desteklemek olduğu anlamına gelir.
Örneğin, bir şeyin doğal olmasının, bunun iyi olduğu anlamına gelmediğini belirtmek istiyorsanız, bunu doğrudan söylemek yerine, bununla ilgili bilgileri sunarak karşıdaki kişinin bu sonuca kendi kendine varmasına yardımcı olabilirsiniz. Mesela, birisi belirli bir bitkisel ilacın bitki bazlı olduğunu ve dolayısıyla "doğallığının" onu güvenli yaptığını söylerse, içgüdünüz sizi ilk olarak şunu söylemeye itebilir:
Pekala, siyanür de bitki bazlı ve doğal bir şey, o yüzden bir şeyin doğal olması, sanırım onun hep güvenli olduğu anlamına gelmiyor.
Ancak amacınız onların fikirlerini değiştirmelerini sağlamaksa, muhtemelen aşağıdaki argümanları kullanmak daha yararlı olacaktır:[4]
Demek istediğini anlıyorum, ama yine de bunun test edildiğinden ve güvenli olduğunun gösterildiğinden emin olman lazım diye düşünüyorum. En basitinden, bazı bitki çaylarının oldukça ciddi tıbbi komplikasyonlara neden olmasına dair vaka örnekleri okumuştum ve anladığım kadarıyla buna yol açan sorunlardan biri de bu çayların genellikle denetimden geçmemeleri. Bu yüzden üreticiler, normal ilaçların aksine, potansiyel yan etkileri paket üzerine yazma gereği duymuyorlar.
Yukarıda belirtildiği gibi, yaklaşımınız, bu konuyu tartışmakla neyi elde etmeye çalıştığınıza bağlıdır. Özellikle, karşınızdakinin sadece hatalı olduğunu söylemek isteyip istemediğinizi kendinize sormanız gerekir - ki bu, bazı durumlarda gayet yeterlidir. Örneğin, asıl amacınız tartışmayı izleyen bir kitleyi ikna etmek veya diğer kişinin konuyu gerçekten anlamasını ve gerçekten akıl yürütmeyle içselleştirmesini istediğiniz durumlarda gayet uygun bir yaklaşımdır.
Doğaya Başvurma Safsatasına Kendiniz Düşmeyin!
Bu tür yanıltıcı bir akıl yürütme metotudunu, istemeden kendi üzerinizde de kullanabileceğiniz gerçeğini göz önünde bulundurmanız önemlidir.
Durumun gerçekten böyle olup olmadığını anlamak için, kendinize bir şeyin "doğal" veya "doğal olmayan" diye baktığınızda, onun lehine mi yoksa aleyhine mi tutum aldığınızı sormalısınız. Eğer durum gerçekten böyleyse, bu argümanlara karşı koymak için yukarıda gördüğümüz teknikleri kullanarak kendi akıl yürütmenizi sorgulayın. Bunu yapmak, olayları daha rasyonel bir şekilde ele almanızı ve dolayısıyla daha iyi, daha bilinçli kararlar vermenizi sağlar.
Doğaya Başvurma ile Doğalcı Safsata Arasındaki Fark Nedir?
"Doğalcı Safsata" terimi bazen hatalı olarak doğaya yapılan referansı ifade etmek için kullanılır. Bununla birlikte, benzer bir ismi olmasına rağmen, bu terimler farklı şeyleri ifade eder; ancak "doğalcı safsata" terimi de birden fazla kavramla ilişkilendirilmektedir.
Konu hakkında Evrimsel Psikolojide Doğalcı Safsatanın Kullanımının Uygunsuzluğu Üzerine başlıklı bir makale, doğalcı safsata ile ilgili ana kavramları şöyle anlatır:[5]
Doğalcı safsata terimiyle alakalı olarak iki felsefi iddia ortaya atılmıştır; bunlardan biri David Hume’a (1739) ve diğeri ise G. C. Moore’a (1903) aittir. Hume, etik ifadelerin yalnızca olgusal ifadelerden çıkarılamayacağını iddia etti. Bu evrimsel psikologların "doğalcı safsata" terimiyle ilişkilendirdikleri iddiadır. Moore ise, "iyi" ve "doğru" gibi etik özelliklerin "kırmızı olmak" veya "mutlu olmak" gibi doğal özelliklerle aynı olmadığını ve daha derin bir biçimde, "iyi" ve "doğru" özelliklerinin doğallık açısından tanımlanamayacağını iddia etti. Bu nedenle, Moore'a göre, etik özellikler, doğal özelliklerden metafiziksel olarak bağımsızdır ve kendi başlarına yer alırlar. Böylece, etik özellikleri (örneğin, "iyi") doğal özelliklerle (örneğin, "mutluluk") tanımlama girişimini "doğalcı safsata" olarak adlandırdı.
Burada alıntılanan Hume eseri İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme, Moore eseri ise Principia Ethica'dır.
Ayrıca konuyla ilgili diğer çalışmalar, "doğalcı safsata" teriminin hatalı bir şekilde kullanıldığı bir dizi yanlışlık tespit etmiştir:[6] Örneğin eğer şeyler şu anda belirli bir halde ise olması gereken böyledir, fikrini öne süren dayatma safsatası gibi. Bunlar arasında en dikkat çekici ve doğaya başvurmaya en yakın olanı, doğal olan, fikri ve ahlaki açıdan da iyidir argümanıdır.[6] Buna göre, doğaya başvurmanın belirli kullanım şekilleri, özellikle bir şeyin doğal olduğu için ahlaki olarak da iyi olduğunu iddiası, "doğalcı safsata" teriminin atıfta bulunduğu kavramların kapsamına dahilmiş gibi görülebilir. Ancak, bu terimle ilişkilendirilen ana kavram bu değildir ve kendi içinde hata barındırdığı kabul edilebilir. Bu nedenle, "doğalcı safsata" terimi, doğaya yapılan referansı ifade etmek için kullanılmamalıdır. Aynı şey bunun tersi için de geçerlidir.
Kısa Özet ve Sonuç
Doğaya başvurma, bir şeyin doğal olarak algılanmasından ötürü iyi, veya doğal olmamasından ötürü kötü olduğu iddia edildiğinde ortaya çıkan mantıksal bir yanılgıdır. Örneğin, doğaya başvurmayı kullanan bir kişi, ciddi bir tıbbi durumun tedavisinde, etkisi olmayan bitkisel ilaçları, onların modern alternatiflerden daha doğal olması tezi üzerinden savunabilir.
Bu türden bir akıl yürütmedeki ilk ana problem, "doğal"ın ne anlama geldiğini tanımlamanın zor olmasıdır; bunu, karşınızdakinden "doğal" olanı açıklamasını isteyerek ve tanımları gereği "doğal" olan ama ama aslında onların böyle olduğunu düşünmedikleri şeyler üzerinden örnekler verebilirsiniz.
Bu türden bir akıl yürütmedeki ikinci ana problem, bir şeyin "doğal" olmasının onun iyi olduğu anlamına gelmemesinden veya bir şeyin "doğal olmayan" olmasının onun "kötü" olduğu demek olmamasından kaynaklanır; bunu da kötü olarak algılanan "doğal" şeyler ve iyi olarak algılanan "doğal olmayan" şeyler üzerinden belirli karşıt örnekler vererek açıklayabilirsiniz.
Karşınızdakinin fikrini değiştirmek amacıyla bir doğaya başvuru argümanını cevaplarken, onların akıl yürütmelerindeki hatayı içselleştirerek çözmesine yardımcı olmak için, ilgili bilgileri onlara sunarak, daha dolaylı bir biçimde, çatışma içermeyen bir üslup kullanmak daha faydalı olacaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 20
- 8
- 5
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- ^ A. C. Abreu, et al. (2012). Plants As Sources Of New Antimicrobials And Resistance-Modifying Agents. Natural Product Reports, sf: 1007-1021. doi: 10.1039/C2NP20035J. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. O'Connor. (2017). ‘Appeals To Nature’ In Marriage Equality Debates: A Content Analysis Of Newspaper And Social Media Discourse. British Journal of Social Psychology, sf: 493-514. doi: 10.1111/bjso.12191. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. C. Dolan, et al. (2010). Naturally Occurring Food Toxins. Toxins, sf: 2289-2332. doi: 10.3390/toxins2092289. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. M. Ridker. (2010). Toxic Effects Of Herbal Teas. Archives of Environmental Health: An International Journal, sf: 133-136. doi: 10.1080/00039896.1987.9935809. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. S. Wilson, et al. (2003). On The Inappropriate Use Of The Naturalistic Fallacy In Evolutionary Psychology. Biology and Philosophy, sf: 669-681. doi: 10.1023/A:1026380825208. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b O. Curry. (2006). Who's Afraid Of The Naturalistic Fallacy?:. Evolutionary Psychology, sf: 147470490600400. doi: 10.1177/147470490600400120. | Arşiv Bağlantısı
- Alev Alatlı. (2021). Safsata Klavuzu. Not: https://www.muharrembalci.com/kitaplika/114.pdf.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:45:47 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11268
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.