Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 4 hafta önce İzmir₺9.000,0022 Haziran
Biyoloji ve Toplum (İngilizce)
22 Haziran 2025 15:00 tarihinden 29 Haziran 2025 12:00 tarihine kadar.

Who can participate?

Everyone, provided that the participants are able to read and discuss fluently in English.

Scientific areas covered by the activity: History and philosophy of science, Biology, genetics, ecology, philosophy of cognitive science

Day 1: Introduction. Biology and ideology. Hereditarianism and modern genomics: the misuse of genetics for political purposes with historical examples from eugenics, and IQ testing movement.

Day 2: The conceptual underpinnings of behavioral genetics, its shortcomings, and how these shortcomings have carried over into modern behavioral genomics. Ecology and conservation biology.

Day 3: Aristotle, Darwin, and the Modern Synthesis: The nature of the Darwinian revolution from the perspective of Kuhn’s theory of science the concept of incommensurability, whether and when empirical evidence is useful in evaluating which paradigm is better.

The problems which, from Darwin onward, led to the so-called modern synthesis of evolutionary theory. Accepting the most basic claims of a paradigm does not mean that the normal science governed by that paradigm is free from disagreements and lively discussions. Disagreements and discussions about how heredity functions and how natural selection operates. Normal science is not a simple detour or a temporary state on the way to more exciting revolutionary science.

Day 5: Epistemic Anthropocentrism

Philosophical analysis of anthropocentrism as part of an effort to understand the biological origins of cognition. The epistemic dimension of anthropocentrism manifesting as a bias that frames nonhuman cognition through a human lens, disregarding the evolutionary contingency that gives rise to diverse cognitive functions and structures. Cognition as a multidimensional phenomenon emerging across the vast phylogenetic diversity of species through various forms of behavioral individuality. The case of Physarum exemplifies an organizational approach that challenges the homunculus view of cognition.

Day 6: Diachronic Emergence through Shifting Localities of Control

The problem of emergence has long divided philosophers of science. Jaegwon Kim’s influential critique argues that strong emergence is incompatible with the causal closure of the physical world, thereby pushing towards reductionism or epiphenomenalism. However, biological processes such as embryonic development and gene regulation demonstrate diachronic emergence through contextual dynamism. Unlike a fully deterministic system, where the microstate at t1 rigidly determines the macrostate at t2, biological systems exhibit shifting localities, where regulatory nodes dynamically hand off control across changing phases, with coarse-grained transitions between these phases.

Graduate students who would like to present and discuss their research questions with the facilitators will get an opportunity to do so on the afternoon sessions of the 3rd, 4th and 5th days. Graduate students who are interested in thus sharing their work and getting feedback should indicate this in their applications.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
APOD'un 30. Yıl Dönümü

Günün Astronomi Fotoğrafı ya da daha bilinen adıyla APOD, 16 Haziran 2025 itibarıyla 30 yaşına girmiş bulunuyor. Bugünün görseli ise bu özel günü kutlamak adına geçmiş APOD içeriklerinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan ve size Dünya'nın gece gökyüzüne dair en bilinen ve etkileyici tasvirlerinden birini hatırlatabilecek göz alıcı bir mozaik. Bu "Yıldızlı Gece" mozaiği, son 5 yıl içerisinde APOD'a katkıda bulunan 1.836 farklı görselin tam olarak 32.232 küçük kare şeklinde birleştirilmesiyle oluştu. APOD olarak bu süreçte projemize katkıda bulunanlara, gönüllülerimize ve okurlarımıza içten bir teşekkür sunmak istiyoruz. Son 30 yıldır süregelen çabalarınız sayesinde evrenin keşfini hep beraber keyifle takip edebildik ve bu ilham verici deneyimleri başkalarıyla paylaşabildik.

16 Haziran 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Pixelization of Van Gogh's The Starry Night by Dario Giannobile
Çeviren: Osman Akman
Çeviri Editörü: Tolunay Dündar

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ebru Doğan
1 gün önce
Einstein ve Hawking gibi bilim insanlarının nasıl zirveye ulaştığı hakkında bir video güzel olurdu
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Çeviren 24 Nisan 2018 27 dk.

Beyin cerrahisi 21 Haziran 2014 tarihinde öğleden sonra başlayıp bir sonraki gün Karayip Şafaköncesi’ne (Ç.N. Bir festival günü) kadar uzamıştı. Öğleden sonra anestezinin etkisi geçince beyin cerrahı içeri girdi, metal çerçeveli gözlüğünü çıkardı, incelemesi için bandajlar içindeki hastasının önünde tuttu. “Bunun adı ne?” diye sordu.

Phil Kennedy kısa bir süre gözlüğe baktı. Sonra bakışları önce tavana, sonra televizyona döndü. Bir süre “G… gü…gü…güö”, diye kekeledi. “…Güöö…güöö…göö”.

192
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yusuf Bedirhan
İnceleyen 6 gün önce
Bu sene yıldırım atamadılar ama ellerinde mızrak ile geziyorlar…
Yıldırım istiyoruz babbaaaa!
Film
4.8/10
(4 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Nisan 2011 52 dk.

Bu yazımızda okurlarımızın sıklıkla sorduğu ve cevaplarının anlaşılması durumunda evrimsel biyolojinin anlaşılmasında büyük adımlar atılabileceği iki soru üzerinde durmak istiyoruz: "İnsan zekası nasıl evrimleşmiştir?" ve "Neden sadece insan bu kadar zekidir?" Aslında bu iki soru, doğayı yeterince gözlemlemiş, yeterince belgesel izlemiş, Evrimsel Biyoloji konusunda belirli bir düzeyin üzerinde bilgiye sahip ve bu konuda belirli bir miktar kafa yormuş herkesin cevaplayabileceği, hatta kolayca cevaplayabileceği bir sorudur. Ancak yine de bilimsel bir destek olması ve çok yönlü analizlerinize katkı sağlayabilmesi adına, bu yazımızın tüm okurlarımıza ve düşünür arkadaşlarımıza faydalı olacağını umuyoruz.

İlk olarak şu soruya bir cevap vermemiz gerekiyor: "İnsanı, diğer hayvanlardan farklı kılan -varsa- nedir?" Bu soru, yüzlerce, hatta binlerce yıldır insan türünün kafasını kurcalayan bir mevzu olmuştur. Kimi bu soruya "ruh" cevabını vermiştir; kimi "edep" veya "ahlak" demiştir, kimi "düşünce" demiştir. Hatta herkesin kendince bir cevabı bile olabilir: sanat, din, müzik, felsefe, vs. Ancak bilimin cevabı, gerçeğe ulaşmak için olması gerektiği gibi, edebiyattan, laf oyunlarından, gevelemelerden uzaktır; açık ve nettir: "İnsanı diğer hayvanlardan ayıran birincil özellik, diğer hayvanlara göre daha büyük olacak şekilde evrimleşmiş beyin kapasitesidir." ya da biraz daha sade kelimelerle "fazlasıyla gelişmiş zeka düzeyidir". Dikkat edecek olursanız diğer kişilerce verilen tüm cevapların bu öncül cevaptan doğduğu görülecektir. Çünkü beynimiz haricindeki hiçbir özellik bizi tek başına diğer hayvan türlerinden ayırmaya yetmezken, beynimizin evrimi olmaksızın sayılan bilim, sanat, felsefe gibi daha soyut sebeplerin de geliştirilmesi asla mümkün olamayacaktı. Dolayısıyla odaklanılması gereken nokta, beynimizin neden bu şekilde evrimleştiğidir.

320
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 23 Kasım 2023 14 dk.

Davranışların incelenmesi, bize organizmaların çevrelerine nasıl yanıt verdiği ve bu yanıtların evrimsel kökenleri hakkında derinlemesine bilgiler sunar. İnsanlar söz konusu olduğunda, psikoloji ve sosyoloji gibi bilimler davranışın temel bileşenlerini ve bu davranışların bireyler ve toplumlar üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olur. Öte yandan etoloji ise, insan harici hayvanlar aleminin davranışsal dinamiklerini ve bu davranışların ekolojik ve evrimsel bağlamlarını inceler. Bu disiplinler, hayvanların ve insanların dünyalarını daha iyi anlamamız ve birbirimizle ve doğal dünya ile olan ilişkilerimizi daha iyi yönetmemiz için önemli araçlar sağlar.

Nesli tükenmiş hayvanlar söz konusu olduğunda, onların davranışları hakkındaki bilgilerimiz sınırlıdır çünkü bu hayvanları doğal ortamlarında doğrudan gözlemleme fırsatımız yoktur. Fakat gözlem şansı olmasa da epey kapsamlı tahminler mevcuttur. Kalıntıları bulunan ve Kik adı verilen yünlü mamut bireyi, Buzul Çağı'ndan kalan ve hikayesi bilinen ender memeli hayvanlardan biridir. Kik, yaklaşık 17.100 yıl önce, Alaska'nın iç kesimlerinde, kuzeyde Brooks Sıradağları ve güneyde Alaska Sıradağları arasında dünyaya gelmiştir. O dönemde, bu bölge, Bering kara köprüsü üzerinden Sibirya'ya ve Batı Avrupa'ya kadar uzanan soğuk ve kuru bir çayırlık olarak karşımıza çıkar. Bu geniş bölgeye, bölgenin en ikonik hayvanlarından dolayı "mamut stepleri" adı verilmiştir.[1]

65
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökhan Demirbilek
Çeviren 5 saat önce 29 dk.

Evrenin başlangıcından bu yana, hidrojen çok açık arayla en baskın element olagelmiştir. Hidrojenin hemen ardındansa helyum gelir. Şaşırtıcı şekilde, evrendeki üçüncü en baskın elementi oksijendir ve onun arkasından da karbon gelir. Aşağıdaki grafik, atom numarası düşük elementlerin evrendeki yoğunluklarını göstermektedir. Bu grafikte dikey eksenin logaritmik ölçekte olduğuna dikkat edilmelidir. Bu, dikey düzlemde bir birim artışın evrendeki asıl yoğunluk değerinin on katı bir artışı temsil ettiği anlamına gelir.

Bu grafikte bazı eğilimler çok barizdir. Bunlardan bir tanesi, testere dişi gibi bir örüntüye neden olan, çift atom numarasına sahip elementlerin komşuları olan tek sayılı elementlere göre kayda değer şekilde daha baskın olduğu gerçeğidir. Bunun nedeni, yıldızlardaki birçok temel füzyon reaksiyonunun, helyum-4 atomlarının çekirdekleri (2 proton + 2 nötron) olan alfa parçacıkları (a) ile yüksek miktarda kinetik enerjinin (çok hızlı hareket ederler) birleşimi olmasıdır. İki alfa parçacığı, birlikte berilyum atomunun çekirdeğini (4Be8) oluşturabilir. Ancak, böyle bir kombinasyon çok kararsızdır ve neredeyse anında yine iki alfa parçacığına ayrılır. (Yarı ömrü 7 x 10-17 sn'dir.)

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Kasım 2014 16 dk.

Her ne kadar halk arasında ayıp olarak görülüp utanç kaynağı olsa da, penis, vajina, meme ve testis gibi organların türümüz ve genel olarak hayvanların var oluşu için ne kadar önemli araçlar olduğu aşikardır. Dolayısıyla bu tabuları yıkıp, son derece doğal ve sıradan bir olgu olan, biyolojik varlığımızın yegâne kaynağı olan seksin detaylarından haberdar olmamız gerekiyor. Örneğin penis ile ilgili benzer bir içeriğimizi buradan görebilirsiniz. Cinsellik ile ilgili tüm yazılarımızı buradan görebilirsiniz. Konuyla ilgili bir yazı dizimizi buradan okuyabilirsiniz.

Eğer cinsel organlardan söz edilmesi sizi rahatsız ediyorsa, bu noktada okumayı kesmenizi tavsiye ederiz. Ancak eğer ki varlığımızın nadide sebeplerinden biri olan bu organı tanımak istiyorsanız, faydalı olacağını umduğumuz bu yazımızı okuyabilirsiniz. İyi okumalar.

284
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Çeviren 2 Eylül 2019 15 dk.

Okulda zor zamanlar geçirdim. Diğer genç ergenler gibi ben de kendimi temelden kusurlu buluyordum, acı verici bir yalıtılmışlık hissediyordum. Geleceğim bana ümit vaat etmiyordu. Yataktan kalkmamaya başladım. Kendime faça attım. Bir intihar notu bile yazdım. 

Hiç kimsenin başına gelmesini istemediğim, korkunç zamanlardı. Ancak tuhaf bir şekilde, kendime zarar veren bu davranış biçimimin bir faydası olmuş olabilir. Sonlara doğru içinde bulunduğum durum hakkında ipuçları verdim ve bu da, kendimi daha iyi bir duruma yöneltecek bir müdahaleye yol açtı. Hastaneye yatırıldım. Bu da benim ödümü kopardı, bir daha maruz kalmak kalmak istemediğim bir acı çekme sürecini ortaya çıkardı. İlaçlarımı tekrar kullanmaya başladım ve okuluma devam edebilmek için ne gerekiyorsa yaptım. 

244
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Onur Mert Bekar
İnceleyen 15 Ağustos 2022
Ayn Rand objektivizm isimli felsefe görüşünün öncüsü. Kitaplarında "ben" merkezli olmanın erdemini, güzelliğini anlatır. Bu kitabını lise çağlarımda okumuştum. Sonra Türkiye de ulaşılmaz oldu Ayn Rand kitapları. Şimdi tekrardan basılmışlar. Gençlerimize tavsiye ederim. Özellikle lise çağlarındaki gençlere. Bunu okuduktan sonra birde aynı yazardan "Hayatın Kaynağı" kitabını okuyorsunuz. Mühendislik Fakültesi hayırlı olsun. Zehrolan hayatlar. :)
10.0/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Atlas Shrugged
Yazar: Ayn Rand
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Libre Texts
Libre Texts
128K UP
Yazar 16 Aralık 2022 6 dk.

"Genetiğin babası" olarak bilinen Johann Gregor Mendel (1822-1884) yaşam boyu öğrenmeyi kendine amaç edinmiş bir öğretmen, bir bilim ve din adamıydı. Mendel, 1865 yılında yaklaşık 30.000 bezelye bitkisiyle yaptığı, kalıtımsal özelliklerin ebeveynlerden yavrulara belirli kalıplar içinde aktarıldığını gösteren çalışmasının sonuçlarını yerel doğa tarihi derneğine sundu ve 1866 yılında Proceedings of the Natural History Society of Brünn adlı jurnalde Bitki Hibridizasyonu Üzerine Deneyler başlığıyla yayınladı.

Mendel'in araştırmalarını yaptığı dönemde Karışım Hipotezi son derece meşhur ve yaygın olarak kabul görmekteydi. Bu hipoteze göre iki canlı çiftleştiklerinde, kendilerinde bulunan özellikler birbirine karışır ve yavrular, anne-babanın özelliklerinin bir "çorba karışımı" olur.

42
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Kim olduğu gösterilince
insan daha iyi biri olur.
Kaynak: Rutger Bregman / Çoğu İnsan İyidir - Yeni Bir İnsanlık Tarihi
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasemin Akın
Çeviren 3 Aralık 2020 8 dk.

Gaz devi Neptün'ün ötesinde, buzlu cisimlerle dolu bir uzay bölgesi yatar. "Kuiper Kuşağı" olarak bilinen bu soğuk alan, Güneş Sistemi'nin ilk zamanlarının kalıntılarıdır ve içerisinde trilyonlarca nesneyi barındırır.

1943'te gök bilimci Kenneth Edgeworth, Neptün'ün ötesinde kuyruklu yıldızların ve daha büyük cisimlerin var olabileceğini öne sürdü ve 1951'de gökbilimci Gerard Kuiper, Güneş Sistemi'nin uzak ucunda, bir buzlu cisim kuşağının varlığını öngördü. İkilinin varlığını öne sürdüğü halkalar, bugün Kuiper Kuşağı veya Edgeworth-Kuiper Kuşağı olarak biliniyor.

36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Okan Nurettin Okur
İnceleyen10 16 saat önce
Hiçbir öykü kendi başına tamamlanmış değildir. Her birimiz, bir başkasının yarım kalmış hikâyesinin devamı, belki bir başlangıcın habercisi ya da son gibi görünen satır aralarındaki sessiz yankıyız. Kvasir, bu gerçeği, birbirine dolanan öyküleriyle sadece anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda hissettiriyor, okuru bu çok katmanlı anlatının içine usulca çekiyor. Hikâyelerimiz dâim olsun...
Kitap
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 16 saat önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Ömer Özaslan tarafından sorulmuştur.

Çok Sıcak…

Bir yerin kuraklığı, yıllık yağış miktarı ve dolayısı ile iklimiyle doğrudan ilişkilidir. Güney Doğu Anadolu bölgesi karasal iklime sahiptir.

“Yaz mevsimi çok sıcak, kışlar nadir soğuk geçer. Yıllık ortalama sıcaklık 16,4 °C; ocak ayı ortalaması 3,7 °C; temmuz ayı ortalaması 29,8 °C'dir. 565 mm'lik yıllık ortalama yağışın çoğu kış ve ilkbaharda düşer. Yaz yağışlarının oranı %2,6'dır.”

Tüm Reklamları Kapat

Hem karasal (denizel etkiye uzak) olması hem de güneyden (çöl bölgelerinden) gelen kavurucu ve sıcak rüzgarlara açık olması nedeni ile her ne kadar ülkemizde en az yağış alan bölge olmasa da (İç Anadolu’dur), kuraklığı en derin hisseden bölgemizdir.

Özellikle son yıllarda ve küresel ısınmaya bağlı olarak yağışların her geçen yıl bir önceki yıla oranla ve toplamda azalması, ülkemizi de içine alacak şekilde iklim kuşaklarının kuzeye doğru kayması, güney bölgelerimizin tamamında çölleşmenin izlerini hissettirmektedir. Bunu da üstüne eklediğimizde Güney Doğu Anadolu bölgemizin kuraklığının her geçen yıl daha da derinleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Sevgiyle…

Kaynaklar

  1. Prof. Dr. h.c. İbrahim Atalay. (136). Türkiye İklim Atlası. Yayınevi: İnkılap Kitabevi. sf: 2011.
  2. Prof. Dr. h.c. İbrahim Atalay. (460). Genel Fiziki Coğrafya. Yayınevi: Yazarın kendi yayını. sf: 2012.
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close