Hayır, bunları anlamayacaksınız. Niçin öyleyse bunlarla başınızı ağrıtıyorum? Anlatacaklarımı anlayamayacaksanız, niçin burada bu kadar oturup dinleyeceksiniz? Benim görevim, sizleri sırf anlamamak yüzünden kalkıp gitmekten alıkoymaktır. Biliyor musunuz, benim fizik öğrencilerim de anlamıyorlar. Çünkü ben de anlamıyorum. Hiç kimse anlamıyor.
Kuantum elektrodinamiği kuramı elli yılı aşan süredir gittikçe yaygınlaşan koşullar altında geçerliliğini koruyarak gittikçe daha kesinleşen sonuçlar vermektedir. Bugün gururla söyleyebilirim ki deney ile kuram arasında kayda değer hiçbir fark yoktur.
Eğer Bilimin ilerlemesini bekliyorsak ihtiyacımız olan şeyler şunlar: Deney yapma olanağı,sonuçların dürüstçe beklentilerin etkisi altında kalmadan bildirilmesi ve önemli olarak sonuçları yorumlayacak bir zekâ.
Ben çok çalışan sıradan bir insandım. Mucize insanlar yoktur. Bir şeyle ilgilenmeye başlarlar ve her şeyi öğrenirler, ama onlar sadece insandır.
İsimlerin ve bir şeyin ismini bilmenin bir bilgi sunmadığını öğrenmiş oldum. Tabii elbette başıma bir sürü iş açtı bu, çünkü bir şeylerin adını öğrenmeyi reddettim. Biri gelip de Fitch-Cronin Deneyi'ni nasıl açıklıyorsun? dediğinde O da ne? derim. O da , Hani şu 2 pi'ye ayıran uzun ömürlü k mazonu. der. Ha, tamam şu! Asla bir şeylerin adını bilmedim.
Dirac'ın kitabını okudum ve orada kimsenin nasıl çözüleceğini bilmediği problemler anlatılıyordu. Kitabı çok iyi anlayamadım çünkü gerçekten buna hazır değildim. Kitabın sonundaki son paragrafta şöyle yazıyordu: Burada bazı yeni fikirlere ihtiyaç var. Ve işte oradaydım. Bazı yeni fikirlere mi ihtiyaç vardı? TAMAM! Böylece yeni fikirler düşünmeye başladım.
Bir şeyi anlamak sözüyle ne demek isteriz? Evreni oluşturan bu hareketli nesnelerin karmaşık dizilişinin, tanrılar tarafından oynanan büyük bir satranç oyunu olduğunu ve bizim de bu oyunun seyircileri olduğumuzu düşünebiliriz. Oyunun Kurallarını bilmiyoruz; sadece oyunu seyretmemize izin verilmiştir. Yeterince seyredersek, eninde sonunda elbette kuralların birkaçını kavrayabiliriz. Oyunun kuralları, temel fizik dediğimiz şeydir. Yine de her kuralı öğrenmiş olsak bile oyun aşırı karmaşık ve bizim aklımız sınırlı olduğu için, oyundaki özel bir hamlenin neden yapıldığını anlayamayabiliriz. Satranç oynuyorsanız, tüm kuralları öğrenmenin kolay bir iş olduğunu bilirsiniz; yine de bazen en iyi hamleyi seçmek ya da rakibin. o hamleyi neden yaptığını anlamak çok zordur. Doğada da bu böyledir, hatta çok daha zordur; ama en azından bütün kuralları bulabiliriz. (...) Kuralları biliyorsak, dünyayı anlıyoruz diyebiliriz.