"Sagan Etkisi" ve Ötesi: 20. Yüzyıl Akademisinin Popüler Bilim Fobisi ve Çöküşü
Popüler Bilim Neden Önemlidir?
Çoğu akademisyen ve bilim insanı, bilimin popülerleştirilmesinin önemini çok iyi bilir. Bu kişiler genellikle bilimin sadece bilim için değil; aynı zamanda halk için de olduğu nosyonunu şiar edinirler. Bu nedenle çocuk kitapları, popüler bilim kitapları, çizgi filmler, belgeseller, halka açık seminerler gibi faaliyetleri sürdüren popüler bilimcileri alttan alta veya açık bir şekilde desteklerler.
Ancak bilim insanları arasında "kariyer bilimcisi" olarak adlandırılan bir diğer grup bilim insanı, bilimin halk için değil; bilim için olduğu nosyonunu şiar edinerek; popüler bilimin sadece medyatik ve şova dönük bir uğraş olduğunu; popüler bilimle uğraşan akademisyenlerin "gerçek bilim insanı" olmadığını, dolayısıyla bu kişilerin akademik sıfatlarının geçersiz olduğu, profesyonel bilim organizasyonlarında yer almamaları gerektiğini; bilim insanlarının tek değer ölçüsünün yayınladıkları akademik makaleler olduğunu savunmaktadırlar.
Popüler bilimcilerin isimleri, medyada daha çok yer alıyor, halk ile daha çok etkileşiyor olmalarından ve halkın anlayabileceği düzeyde kitaplar, filmler, belgeseller, videolar, vb. hazırlıyor olmalarından ötürü daha iyi bilinir: Carl Sagan, Lynn Margulis, Neil deGrasse Tyson, Jane Goodall, Richard Feynman, Sabine Hossenfelder, David Attenborough, Stephen Hawking, Elise Andrew, Bill Nye, Marcia Bartusiak, Richard Dawkins, Steve Jones, Isaac Asimov, Kiki Sanford, Richard Leakey, Tali Sharot, Diane Ackerman, Francis Crick, Susan Greenfield, Neil Shubin, Marlene Zuk, Brian Greene, Liz Bonnin, Jared Diamond, Linus Pauling, Katie Mack, Yuval Noah Harari, Sam Harris, Carl Zimmer, Oliver Sacks, Steve Irwin, Hank Green, Adam Savage, Brady Haran, Michio Kaku, Lawrence Krauss, Sean Carroll, Alice Roberts, Desmond Morris, Siddhartha Mukherjee, Steven Novella, Brian Cox, Francis Crick, James Randi, Steven Pinker, Daniel Dennett, Mark Ridley, Matt Ridley ve daha nicesi...
Bu isimlere aşina olma sebebimiz, bizlere bilimi anlatan kişiler olmalarıdır. Bu kişiler olmaksızın; bu yazıyı okuyan binlerce insanın bilimde yaşanan gelişmelerden haberi olamaz, bilime heyecan ve ilgi duyamaz, belki bilim insanı olmaya karar vermezdi.
Burada sayılan isimlerin hemen hemen hepsi, aynı zamanda akademik tarafı da ziyadesiyle güçlü isimlerdir. Evet, bazıları (örneğin Steve Irwin, Adam Savage veya David Attenborough gibi isimler) doğa ve bilim belgeselciliği gibi hayati öneme sahip bir medya aracı ile insanlara ulaşmayı seçmiştir; Carl Zimmer gibi isimlerse, sahip oldukları medya gücünü bilimi popülerleştirmek için kullanan yazarlardır. Ancak Francis Crick ve Richard Feynman gibi bazı diğer örnekler, Nobel ödüllü bilim insanlarıdır!
Ancak bir popüler bilimcinin değerli olabilmesi için; illa akademik kariyerinin yıldızlı olması gerekir mi? Sahip olduğu akademik arka planı, alanda uzman kişiler haricinde hiç kimsenin okuyup da anlayamayacağı akademik makaleleri okuyup, anlayıp, damıtıp, halka tutarlı bir şekilde, bağlamını da vererek aktaran bir insan bilime ve insanlığın ilerlemesine yeterince katkı sağlıyor değil midir? Gençlere bilimi sevdirmek, onları bilime yönlendirmek, bir sonraki kuşak bilim insanlarını yetiştirmek, ne yapacağı konusunda en ufak fikri olmayan üniversite adaylarına yol gösterici ve bilim dallarını tanıtıcı bir rol oynamak, belki akademinin derinlerine inmeye vakti olmayanlara içinde yaşadıkları Evren'in nasıl çalıştığı ile ilgili biraz daha fazlasını öğretebilmek yeterince takdire şayan değil midir?
Bazı kariyer bilimcileri için değil.
Sagan Etkisi: Kariyer Bilimcilerinin Popüler Bilim Karşıtlığı
1991 senesinde, Carl Sagan'ın Dünya'nın en önde gelen gezegen bilimcisi olmasına rağmen, ABD Ulusal Bilimler Akademisi adaylığı reddedildi. Halbuki 1999 yılında yayınlanan üç ayrı biyografi, 2006 yılında NASA'dan David Morrison tarafından yayınlanan analiz ve 2008 yılında Science and Public Policy dergisinde yayımlanan bir analiz, Carl Sagan'ın Bilimler Akademisi adaylığı için sahip olduğu akademik çalışmaların, akademiye kabul edilen diğer bilim insanları ile eşdeğer olduğunu göstermektedir. Reddin sebebi açıktır: O zamanlarda bilim cemiyetinin Sagan'ın medyadaki görünürlüğünden hoşnut değillerdi. Popüler bilimi aşağılık bir uğraş olarak görüyorlardı.
Kariyer bilimcilerinin bu saldırganlığı ve akademik çevrelerde kurdukları psikolojik baskı, birçok bilim insanını bilimin popülerleştirilmesi alanında çalışmaktan korkmasına neden olmuştur. Çünkü hiçbir bilim insanı, bin bir emekle inşa ettikleri kariyerlerinin bu şekilde zayıflamasını istemez. İşte akademisyenler arasındaki bu korku ve popüler bilimden uzak durmaya meyilli olma, bilimde Sagan Etkisi olarak bilinmektedir.
Carl Sagan, daha sonradan, bir bilim insanı ve bilim popülerleştiricisi olarak sahip olduğu çifte kariyerinin bilim camiasından bu kadar saldırgan yorumlar aldığından tamamen bihaber olduğunu itiraf etmiştir. Ancak Sagan yalnız değildi.
Kariyer bilimcileri, 1950-1970 yılları arasında yükselişe geçen popüler bilimcileri ve dolayısıyla bilimin halka arz edilmesini ("demokratizasyonunu") bilimsel cemiyet için bir kirlilik olarak görmektedirler: Rahatsız edici; hatta tehlikeli olarak görmektedirler.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Rae Goodell tarafından New York Bilimler Akademisi için 1977 yılında yazılan Görünür Bilim İnsanları (The Visible Scientists) isimli bir makale, halka medya yoluyla ulaşan bilim insanlarının akademik çevrelerde saygınlıklarını yitirdiklerini anlatmaktadır. Nobel Ödüllü Arthur Kornberg, ekolog Barry Commoner ve kendisi gibi Nobel Ödüllü olan Paul Ehrlich hakkında, araştırmalarını popüler bilim aracılığıyla halka anlattıkları için şunları söylemiştir:
Onlar artık bilim insanı değildir. Yazar ya da girişimci olmuşlardır.
Barry Commoner'ın radyoaktif serpinti üzerine yaptığı popüler bilim çalışmaları, 1963 yılında Nükleer Test Yasağı'nı getirmiş, potansiyel olarak yaşam alanlarını tehdit eden ve bir nükleer savaş ihtimalini arttıran nükleer bomba denemelerini durdurmuştur.
Fizikçi Sean Carroll, geleceğin akademisyenleri için bir üniversitede kalıcı pozisyon edinmek için verdiği 13 tavsiyeden üçü ilginçtir: kendi alanın haricinde fazla tanınma, popüler bir kitap yazma, hobilerini dikkatli seç. Carroll şöyle diyor:
Akademik çalışmalarınız haricindeki hobileriniz kesinlikle bir bilimsel çalışma sahasını andırmamalıdır. Uçaklar uçurabilirsiniz, çello çalabilirsiniz, ultramaraton koşabilirsiniz, gurme olabilirsiniz. Ama kendi işinizi kuramazsınız, akademik olmayan yazarlık yapamazsınız; bu kurgu yazarlığı da olsa, kurgu olmayan alanlarda yazarlık olsa da...
Popüler Bilimciler, Göründükleri Kadar Kurşun Geçirmez Değiller
Popüler bilimciler, kariyer bilimcilerinden gelen saldırılardan hiç etkilenmiyor gibi gözükürler. Bu doğru değildir. Kariyer bilimcilerinin psikolojik tacizleri ("mobbing") o kadar üst düzeye ulaşabilir ki, popüler bilimcilerden bazıları mesleklerini icra edemez olabilir.
Örneğin Commoner, Time dergisi tarafından kapak yapılmak istendiğinde, Commoner meslektaşlarının kendisini bunu kabul etmekle suçlayacağı için Time editörünün talebini geri çevirmişti.
Carl Sagan gibi bilim popülerleştiricilerinin bu kadar "kurşun geçirmez" olmasının sebebi, onların dayanıklılığı değildir. Kimi zaman kendilerine yakın olan diğer bilim insanlarının koruyucu etkisidir, kimi zamansa kariyer bilimcilerinin popüler bilimcilerle yüzleşme konusundaki korkaklığıdır. Sagan şöyle diyor:
Hakkımdaki tüm olumsuz yorumlar daha ziyade "çevresel yorumlar"dı. Yani bana ulaşmıyordu; çevremdeki insanlara ulaşıyordu. Beni gerçek anlamıyla eleştiren insanlar, benim iyi dostlarımdı. Gerçekten bana kırgın olan kişilerin hiçbiri gelip de yüzüme bir söz söylemedi. Tüm bu saldırgan yorumlardan iyi bir şekilde izole olmuş gibiydim. Bu nedenle hiçbir şey yokmuş gibi yoluma devam ettim; bunu yapıyorum diye birilerinin üzüleceği aklıma bile gelmedi.
Ne var ki modern zamanlarda işler değişti. Kullanıcı adları ve sahte hesaplar ardına sığınan "internet trolleri", çok daha rahat bir şekilde popüler bilimcilere saldırabiliyorlar. "Eleştiri" kisvesi altına sığınan bu saldırılar, açık açık ad hominem saldırılar olabiliyor ve doğrudan doğruya popüler bilimin altını oymayı hedefliyor. Bu tarz saldırıların hiçbirinde yapıcı eleştiri kuralları takip edilmemektedir. Bu yapılacak olsa, eleştiriden artı bir değer yaratmak da mümkün olabilir. Amaç artı değer yaratmak olmayınca, eleştiriler de yıkıcı olmaktan öteye geçememektedir.
Eski zamanlarda bile bu yıkıcı eleştirilerin etkisini hissetmek mümkündür. Örneğin Ulusal Bilim Madalyası'na layık görülen davranış bilimci B. F. Skinner, birçok biyograf tarafından "eleştirilere karşı kurşun geçirmez" olarak tanımlanmıştır. Ne var ki daha yakından bakınca, işin öyle olmadığı anlaşılmaktadır: Skinner, yıllar boyunca kendisine yönelik eleştirileri gazete ve dergilerden kesip defterlere yapıştırarak notlar tutmuştur. Skinner, kendisini ve çalışmalarını eleştiren Max Black ile ilgili şöyle söylüyor:
Güya beni eleştirdiği yazısında, bana 23 ayrı lakap takmıştı. İnsanlar benim net olmadığımı söylediklerinde, ister istemez sinirleniyorum. Ben 10 kitap kaleme aldım ve her birini dikkatle yazdım. Eğer bu kitaplarda meramımı yeterince anlatamadıysam, açık olmamaktan ötürü kendimi suçlu hissetmiyorum. Bu insanlar birkaç okuduklarından yola çıkarak büyük sonuçlara varıyorlar ve hemen saldırıya geçiyorlar. Bu gerçekten çok tuhaf.
Kişilerin düşüncelerine değil, kişiliklerine saldırmayı içeren argümanlara Kişiliğe Saldırı Safsatası denmektedir. Bir mantık safsatası türüdür.
Saldırganlığın Nedeni: Statükoculuk, Kıskançlık ve Elitizm
Tabii ki bu saldırgınlığın bir nedeni var. 20. yüzyılın ortalarında popüler bilime saldırganlık gösteren akademisyenler, genellikle "eski nesil" akademisyenlerdi. Popüler bilimcilerin göz önünde olması, onların tanınmazlık algısı ile çelişmektedir. Dahası, popüler bilimciler akademik bilimde yerleşik olan statükoyu daha çok sorgulamaya meyillidir; bu da eski neslin alışık olduğu kuralların sarsılmasına neden olmaktadır. Eski neslin bilimsel elitizmi ve statüko sevgisi, onların kutsalları konumundadır. Bunların saldırı altında olması, popüler bilimden hoşlanmamalarına neden olmaktadır.
Daha da önemlisi, popüler bilimcilerin finansal olarak daha iyi duruma gelebilmesi, kariyer bilimcilerinin en çok rahatsızlık duyduğu durumlardan birisidir. Popüler bilimcilerin kariyer bilimcilerinden çok daha geniş bir kitleye, halkın tamamına hitap ediyor olması, elbette onları maddi açıdan daha iyi bir konuma getirmekte, etki alanlarını arttırmaktadır. Bir kariyer bilimcisi, Paul Ehrlich'in Popülasyon Bombası (The Population Bomb) isimli kitabından sonra kazandığı ün ve paraya yönelik kıskançlığını şöyle dile getiriyor:
Ehrlich'in eriştiği maddi duruma erişmek için bir akademisyenin üniversitede doğrudan doğruya tanrı pozisyonuna terfi ettirilmesi gerekirdi.
Nobel Ödüllü Paul Ehrlich, kariyer bilimcilerinin saldırganlığı ile ilgili olarak şunları söylüyor:
Bilimi popülerleştirmeye başladığımda, bilim kariyerimin tamamen sona ereceğini düşündüm. Akademik çalışmalarımı sonlandıracağımdan da değil; benim zamanımdaki ortalama bir bilim insanının bilim popülerleştiriciliği ile ilgili eğitimi tuvalet eğitimi düzeyindeydi. Eğer yaptığınız iş, halk tarafından anlaşılır bir işse, iyi bir bilim insanı değilsiniz demektir.
2006 yılında Kraliyet Cemiyeti'nin yayınladığı bir inceleme raporunun 11. sayfasında popüler bilim ile ilgili algı şöyle anlatılıyor:
Halkla etkileşime geçmek, akademik bir kariyer için yeterli olmayan araştırmacılar tarafından yapılan bir uğraştır.
Popüler Bilimcilerin Cevapları
Kariyer bilimcileri tarafından popüler bilime yapılan saldırılar, bir yerde Yüklü Soru Safsatası'na girmektedir. Popüler bilimciler bir yandan akademik donanımlarını savunmaya çalışmakta, bir yandan popüler bilimin gerekliliğini savunmaya çalışmakta, bir yandan da bu savunuları yaparken "suçlu" konumuna düşmemeye çalışmaktadırlar. Bu, oldukça zorlu bir iştir.
Ancak popüler bilimciler bu zor ve gereksiz durumdan bile artı bir fayda yaratmayı becermektedirler.
Örneğin büyük kültürel antropolog Margaret Mead, Yeni Gine'de yaptığı çalışmaları popüler bir dille Blackberry Winter isimli kitabında anlattığı için kariyer bilimcisi Bronislaw Malinowski tarafından "Yeni Gine yerlilerinin akrabalık sisteminden anlamamak" ile suçlanmıştır. Dünya'nın en saygın akademik dergilerinden biri olan Science dergisini de çıkaran Amerikan Bilimin İlerleyişi Derneği'nin başkanlığını yapmış Mead için bu suçlama fazlasıyla ağırdır. Mead, bunu şöyle anlatıyor:
Bu suçlama beni öylesine öfkelendirdi ki, bir sonraki Yeni Gine yolculuğumu 3 ay erteleyip, "Admirality Adalarında Akrabalık İlişkileri" isimli kitabımı yazdım. Amacım, bu alandaki bilgilerimin derinliğini gösterebilmekti.
Popüler Bilimciler, Kariyer Bilimcilerinden Akademik Anlamda Daha Başarılılar!
Kraliyet Cemiyeti raporunda sözü edilen, popüler bilimle uğraşan kişilerin akademik kariyer için yeterli olmamasıyla ilgili algıyı hatırlıyor musunuz? 2008 yılında yapılan ve Science and Public Policy dergisinde yayınlanan bir araştırma, bu temelsiz algıyı akademik bir şekilde çürütüyor.
Araştırmacılar, kariyer bilimcileri ile popüler bilimcileri kıyaslamak için; erişim, akademik üretim ve kariyerde tanınırlık gibi ana başlıklar altında, 3500 farklı bilim insanından elde edilen çok sayıda veriyi incelediler. Bu verileri birçok değişken kategorisinden elde ettiler: kariyer başından beri yayınlanan akademik makale sayısı, yıl başına düşen akademik makale sayısı, her bir makalenin aldığı atıf sayısı, vb.
Sonuçlar şaşırtıcıydı: Halkla etkileşime geçen popüler bilimciler, ortalama bir akademisyenden akademik anlamda daha aktifti. Yani popüler bilim; vasat akademisyenler tarafından değil; ortalama üstü akademisyenler tarafından yapılıyordu!
Bu araştırmanın sonuçları, 2010 yılında yapılan ve Public Understanding of Science dergisinde yayınlanan bir diğer makale ile doğrulanmıştır: Popüler bilim ile uğraşan akademisyenler, akademik anlamda daha üretken olmakla kalmamaktadır; aynı zamanda daha üstün akademik pozisyonlarda bulunmaktadır.
Sagan Etkisinin Çöküşü: Popüler Bilimin Zaferi
Bu bir savaş değil. Dolayısıyla "zafer" abartılı bir tabir olabilir. Ancak 1950'lerden başlayarak 2010'lu yıllara kadar uzanan bu psikolojik taciz ("mobbing"), artık gücünü yitiriyor. Bu da popüler bilimin 2000'li yılların ortalarından itibaren neden bu kadar güçlü bir yükselişe geçtiğini izah edebilir.
Nature Astronomy dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, günümüz astronomlarının %87'si halka açık medya etkinliklerine katılıyor; %50'si son yıl içinde bu etkinliklerden en az 9 tanesine katıldı! Bu akademisyenlerin neredeyse hiçbiri artık kariyer bilimcileri tarafından saldırıya uğramaktan çekinmediklerini belirtiyor.
Kritik bir nokta ise şu: Son dönemlerde artışa geçen "bilim popülerleştiriciliği" ödüllerinin bu konuda pek bir etkisi yok gibi gözüküyor. Popüler bilimle ilgilenen araştırmacıların neredeyse hiçbiri, bu alandaki çalışmaları için kendilerine verilebilecek ödülleri veya fonları umursamadıklarını söylüyorlar. Daha ziyade, bilim insanlarının popüler bilim ilgisi, halkın bilime duyduğu ilgiyi pekiştirmekten aldıkları haz gibi gözüküyor.
Günümüz Bilim İnsanları Hemfikir: Popüler Bilimsiz Olmaz!
Günümüzde birçok bilim insanı popüler bilimin ve bilim anlatıcılığının öneminde hemfikirdir. Hatta yapılan bir çalışma, birçok bilim insanının medya ve halk ile etkileşmenin bilim insanının ana sorumluluklarından biri olduğunu; çünkü bilimsel faaliyetlerin ezici çoğunluğunun halkın vergileriyle yapıldığını düşündüğünü göstermektedir.
Bu doğrudur: ABD'deki klinik deneylerin %75 civarı halkın vergileriyle ödenmektedir. Türkiye'deki bilimsel araştırmaların ezici çoğunluğu, vergilerimizden gelen paralarla sürdürülmektedir. Bilim insanlarının ufak bir kısmı kendini elitler olarak görebilir; hatta bir kısmı aileden zengin de olabilir. Ancak kendilerinin ve hemen hemen tüm meslektaşlarının maaşlarını ödeyenlerin halk olduğunu unutmamalıdırlar. Halka olan sorumlulukları, bilimi ilerletme yönünde çalışmalar yürütme noktasında bitmemektedir. Bilimi halka ulaştırmak da birincil görevleri arasındadır.
Akademinin Fildişi Kalesi ve "Kutsallığı"
Paul Ehrlich'in kariyer bilimcilerinin, popüler bilimciler hakkındaki düşüncelerini nasıl özetlediğini hatırlayın:
Eğer yaptığınız iş, halk tarafından anlaşılır bir iş ise, iyi bir bilim insanı değilsiniz demektir.
İşte popüler bilimin zaferi dememiz bundandır. 20. yüzyılın ortalarında ellerindeki medya araçlarını bilimi popülerleştirmek için kullanan bilim insanları, Orta Çağ'da kilisenin sebep olduğu sansürü yıkan matbaacılar ile aynı mertebede görülmelidir.
Eğer bazı bilim insanları, kendilerinden önce gelenlerin kurdukları anlaşılmazlık ve elitizm statükosunu yıkmamış olsaydı; şu anda ne Evrim Ağacı olurdu, ne diğer popüler bilim oluşumları olurdu, ne Carl Sagan olurdu, ne National Geographic ve Discovery Channel gibi belgesel kanalları bu kadar tanınır olurdu. Bilim, fildişi kalelerden icra edilen bir elit mesleği olarak kalır; halka etkisi, yok denecek kadar az olurdu. Journal of Neuroscience dergisinde yayımlanan bir makalede şöyle deniyor:
Bilimin popülerleştirilmesi, enstitüler ve yazarlar tarafından bilimin elitlerinden popüler bilim talep edilmesi sayesinde mümkün olmaktadır.
Popüler bilim talebi doğurmaktadır; talep ise daha fazla popüler bilimi doğurmaktadır. Daha fazla popüler bilim, daha çok bilim insanı, bilim meraklısı, bilimsever demektir.
Bu nedenle popüler bilimin el üstünde tutulması, gerekli fonların ayrılması, halk tarafından korunması çok önemlidir. Bilim gibi üstün bir entelektüel uğraş, elitizme çok açıktır: "Bu kutsal bilim bilgilerini sadece benim gibi üstün bir zeka anlayabilir; senin gibi ufak, bu alanda eğitim görmemiş bir böcek nasıl anlasın; neden kıymetli zamanımı sana harcayıp, bu bilimsel gerçeğin gücünü anlatmaya çaba sarf edeyim ki?" gibi düşüncelere yatkınlık aşırı yüksektir. Bunu şu anda dengeleyen en güçlü araç popüler bilimdir ve bu nedenle bilim popülerleştiriciliği halkın her kesimince desteklenmelidir.
Elbette popüler bilimin yükselişinden önceski son 3 yüzyılda yaşayan bilim insanlarının hepsi kariyer bilimcisi de değildi. Michael Faraday'ı ele alın: 1825 yılında Noel Dersleri isimli halka açık bir ders serisi başlatarak, popüler bilime öncülük etmiştir. Bu dersler halen devam etmektedir!
Akademik Bilimin Mutlak Önemi
Bunların hiçbiri, akademi kurumunun ve akademik bilimin önemsiz olduğu anlamına gelmemektedir. Şu, net bir şekilde anlaşılmalıdır: Akademik bilim olmaksızın popüler bilim var olamaz; olsa da sahtebilimden öteye geçemez. Bu açıdan akademik bilim mutlak mertebede öneme sahiptir. Korunmalı, kollanmalı, fonlanmalı, savunulmalı ve desteklenmelidir.
Burada vurgulamak istediğimiz, akademik bilimin popüler bilim olmaksızın işlevsiz kalacağı değildir. Halkın hiçbir kesimi akademik bilimi anlamasa da, bir grup insan sırf merakları ve ilgileri nedeniyle spesifik alanlarda spesifik çalışmalar sürdürürdü.
Ancak bu çalışmaların sürdürülebilirliği çok daha kısıtlı olurdu. Çünkü popüler bilim, her yıl milyonlarca genci bilime yönlendirmekte, ona ilgi duymalarına neden olmakta, heyecanı pekiştirmektedir. Bu sayede akademik bilimciler kendilerine yeni lisansüstü öğrencileri bulabilmekte, çalışmalarının etkisini arttırabilmekte, çalışmalarının kendilerinden sonra da devam edebilmesini garantileyebilmektedir. Hepsinden önemlisi, popüler bilimcilerin gençliğe sundukları sorular ve sorunlar, bu alanlarda yepyeni çözüm önerilerini doğurmakta, yepyeni sahalar açmaktadır. Son dönemde temel bilimler sahalarına (veya genel olarak STEM sahalarına) yönelik ilgideki artış ve önümüzdeki 10 yılda %20'ye varan ilgi artışı beklentisi, akademisyenlerin bu alandaki enfes araştırmalarından değil, popüler bilimin bu alanlara ilgiyi arttırması, bu alanlardaki sorunlara yönelik çaba sarf etmesi ve bunların politikaya etki etmesinin bir ürünüdür.
Burada vurgulanmak istenen şudur: Akademik bilim ve popüler bilim, birbirine muhtaçtır. Bir yerde bilim sözcüğünden söz ediliyorsa; sadece akademik veya sadece popüler bilim kastedilemez.
Her ikisi de kastedilmelidir.
Carl Sagan'a kulak verecek olursak:
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 30
- 8
- 6
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/11/2024 08:42:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7603
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.