Hayır. Tam tersine, Mendel genetiği, Charles Darwin'in Evrim Teorisi kapsamında bir türlü çözemediği "kalıtım" yapboz parçasını tamamlamış ve Evrim Teorisi'ni %100 doğrulayarak biyoloji/bilim tarihinde Modern Sentez dediğimiz yeni paradigmaya sebep olmuştur.
Darwin, canlı nesillerinin değiştiğini net bir şekilde görebiliyordu; ancak bir nesilden diğerine bilgi aktarımının nasıl olduğunu bir türlü çözememişti. Kendi hipotezi, "gemüller" adı verilen parçacıkların üreme öncesinde bütün doku ve organlardan üreme hücrelerine göç ettiği ve bu üreme hücrelerinin birleşmesi sırasında bu "gemül" bilgilerinin yavruya aktarıldığı yönündeydi.
Bu, uçuk bir hipotez olmasa da modern bilgilerimiz ışığında bariz bir şekilde hatalıdır. Hatası, ebeveyne ait bilgilerin sadece üreme öncesinde üreme hücrelerine göç ettiğini iddia etmesindendir. Halbuki bugün biliyoruz ki vücudumuzun hemen her hücresinde, vücudumuzun tamamına ait bilgiler zaten bulunuyor; sadece farklı hücrelerde komşularına, gelişimsel süreçlere ve hatta yer çekimi gibi kuvvetlere bağlı olarak bu genlerin farklı kısımları okunuyor/aktive oluyor. Yani Darwin gerçek açıklamadan çok da uzak sayılmazdı; ama en nihayetinde hata yapmıştı.
Fakat genetiğin nasıl işlediği, Evrim Teorisi açısından önemsizdi, çünkü altta yatan mekanizma nasıl işliyor olursa olsun, sonuçta olan ebeveyn bilgisinin yavruya bir şekilde aktarıldığıydı. Ve daha önemlisi, bu aktarım kusursuz olarak yapılamıyordu (ki Mendel'in kendisi de "mutasyon" kavramını bilmiyordu; bunu keşfeden Hugo de Vries olacaktı).
Dolayısıyla attığınız sözde-kaynaktaki koca metnin dayandığı ana argüman olan "genetik, halihazırda var olan özelliklerin karışımından ibaret, dolayısıyla yeni özellik üretemez" argümanı, üniversite biyolojisi değil, ilkokulda gördüğümüz hayat bilgisi dersi düzeyindeki hatalı bir bilgiden ibaret. Bu nedenle, yazının da ciddiye alınabilecek hiçbir tarafı yok. Ayrıca belli özelliklerin belli çaprazlanmalar sonucunda geri gelmesi, evrimin yaşanmadığı anlamına gelmiyor; o çaprazlanmalar zaten "Bir önceki nesilde kaybedilen özellikler geri gelebilir mi?" sorusuna cevap ararken, kasten yapılan çaprazlanmalar ve cevabın "Evet!" olduğunu zaten Geri Evrim veya Yakınsak Evrim gibi evrimsel gerçeklerden da biliyoruz. Eğer bir nesilde popülasyon içi gen ve özellik dağılımı değişiyorsa, evrim yaşanmış olmak zorundadır. Bu özelliklerin geri gelebiliyor olmasının evrimi çürüten hiçbir tarafı yoktur. Tam tersine, insan genomunda kuyruk üretimiyle ilgili genlerin bulunuyor ve ara sıra aktive olabiliyor olması, genetiğin evrimi ispatladığının tartışması olmayan bir örneğidir. Keza, evrimsel süreçte sıfırdan, yepyeni genlerin nasıl üretildiğini de gayet iyi biliyoruz.
Velhasıl, de Vries'ın keşfettiği bu kusurlu aktarım, yavruların ebeveynlerinin bir karışımı değil, daha ziyade karışımı + birkaç açıdan yeni versiyonu olmasını sağlıyordu (örneğin her insan yavrusu, ebeveyninden ortalama 60 farklı mutasyonla doğuyor). Evrimin doğal seçilim mekanizmasının işleyeceği yeni varyasyonlar (çeşitlilik) de işte bu hatalar sayesinde yaratılıyordu. Tabii sonradan rekombinasyon, viral enfeksiyon, transpozon gibi yığınla gen karıştırma ve yeni gen üretme mekanizması keşfedildi.
Olayın muhteşemliği şurada: Aslında genetik belki (paralel bir evrende) evrimi çürütebilirdi. Ama çürütmemekle kalmadı, onu kusursuz bir şekilde tamamlayan bir parça olduğu anlaşıldı. O sayede popülasyon genetiği dediğimiz saha doğdu ve modern istatistiğin önemli bir bölümü, biyolojideki bu evrim+genetik araştırmaları sayesinde doğdu. Yani sonradan "Modern Sentez" olarak anılacak bu birleşme, sadece insanın ve diğer canlıların kökenini anlamamızı sağlamakla kalmadı, aynı zamanda diğer bütün bilimleri hızlandıracak araçların doğmasını sağladı (örneğin genetikçi Ronald Fisher'ın istatistiğe yaptığı katkıları inceleyebilirsiniz).
Modern sentezin ne tür bir süreçten geçerek doğdunu merak ediyorsanız buradaki yazımızı, modern sentezin tam olarak ne olduğunu ve ne tür gözlemler/ilkeler ortaya koyduğunu merak ediyorsanız, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.