İnsan Evriminin Geleceği: Görünüşümüz, Beyinlerimiz ve Kişiliğimiz Önümüzdeki 10.000 Yıl İçinde Nasıl Değişecek?
İnsanlık, 4 milyar yıllık evrim sürecinin beklenmedik bir sonucudur. Archean denizlerinde kendi kendini kopyalayan moleküllerden, Kambriyen derinliklerindeki gözsüz balıklara; sonrasında karanlıkta dinozorların arasında koşuşturan memelilere ve son olarak beklenmedik bir şekilde bugünkü halimize gelinceye kadar evrimsel süreç, hepimizi farklı yollarla şekillendirmiştir.
Bu süreçte organizmalar kusurlu bir şekilde çoğalmış, genleri kopyalarken yapılan hatalar bazen canlıların çevrelerine daha iyi uyum sağlamalarına neden olmuştur. Dolayısıyla bu genler seçilmiş ve nesiller boyunca daha çok aktarılmıştır. Bunu daha fazla üreme ve daha fazla hata izlemiş, bu süreç milyarlarca nesil boyunca tekrarlanmıştır. Sonunda bugünkü halimizle, Homo sapiens'ler ortaya çıkmıştır.
Fakat bu, hikâyenin sonu değildir. Evrim bizimle bitmeyecek, hatta belki her zamankinden daha hızlı ilerleyecektir.[2] Peki insan türü, önümüzdeki 10.000 yıl içinde yaşanabilecek bir iklim krizinden ya da asteroit çarpmasından sağ çıkmayı başarabilirse, şu anda olduğumuzdan daha gelişmiş bir türe doğru evrimleşebilir mi?
Geleceği tahmin etmek imkânsızdır, çünkü Dünya muhtemelen hayal edemeyeceğimiz şekilde değişmektedir. Ancak bilinçli tahminler yapmak mümkündür. Paradoksal olarak, geleceği tahmin etmenin en iyi yolu muhtemelen geçmişe bakmak ve geçmiş eğilimlerin devam edeceğini varsaymaktır. Bu, geleceğimizle ilgili bazı şaşırtıcı tahminlerde bulunmamıza neden olacaktır. Mesela gelecekte daha uzun yaşamamız, daha uzun boylu ve daha hafif olmamız muhtemeldir.
Ayrıca daha az agresif ve daha uyumlu olmanın yanı sıra beyinlerimiz de daha küçük olacaktır. Yani gelecekte Golden Retriever'lar gibi arkadaş canlısı ve neşeli olabiliriz. Bütün bunların neden muhtemel olduğunu ise ancak biyoloji sayesinde açıklayabiliriz.
Doğal Seçilim Devam Ediyor mu?
Bazı bilim insanları uygarlığın yükselişinin doğal seçilimi sona erdirdiğini savunur.[3] Geçmişte hâkim olan seçici faktörlerin (yırtıcı hayvanlar, kıtlık, veba, savaş) büyük ölçüde ortadan kaybolduğu bir gerçektir. Çünkü açlık ve kıtlıklar; yüksek verimli mahsuller, gübreler ve aile planlaması sayesinde büyük ölçüde sona ermiştir.[4], [5], [6], [7]
Bunun yanı sıra nükleer silahlara sahip modern ordulara rağmen şiddet ve savaş her zamankinden daha az yaygındır.[8] Karanlıkta bizi avlayan aslanlar, kurtlar ve kılıç dişli kedilerin nesli tükenmek üzeredir; milyonlarca insanı öldüren çiçek hastalığı, kara ölüm (veba), kolera gibi hastalıklar ise aşılar, antibiyotikler ve temiz su ile kontrol altına alınmış durumdadır. Ancak evrim hala devam etmektedir!
Evrim, en uygun olanın hayatta kalmasından ziyade en uygun olanın yeniden üretilmesiyle ilgilidir. Bugün doğanın bizi öldürme olasılığı daha düşük olsa bile yine de eş bulmamız ve çocuk yetiştirmemiz gerekmekte, dolayısıyla cinsel seçilim artık evrimimizde daha büyük bir rol oynamaktadır. Eğer doğa artık evrimimizi kontrol etmiyorsa, yarattığımız doğal olmayan çevre (kültür, teknoloji, şehirler) buzul çağında karşılaştığımızdan çok daha farklı ve yeni seçici baskılar üretiyor demektir.
Modern dünyaya uyum sağlama sürecimiz ise çoktan başlamış durumdadır. Örneğin diyetlerimiz tahıl ve süt ürünlerini içerecek şekilde değiştikçe, nişasta ve sütü sindirmemize yardımcı olacak genler gelişmiştir.[9] Kalabalık şehirler hastalıkların yayılması için koşullar yarattığında, hastalıklara karşı direnç geliştiren mutasyonlar yayılmış ve bazı nedenlerden dolayı beyinlerimiz küçülmüştür.[12] Böylece doğal olmayan ortamlar, doğal olmayan seçilimler yaratmıştır.
Bu evrimsel yolculuğun nereye doğru ilerleyeceğini tahmin etmek içinse geçmişe, son 6 milyon yıllık evrimsel eğilimlere bakmak gerekmektedir. Tarım ve uygarlığın gelişmesinden sonra, özellikle son 10.000 yılda ortaya çıkan bazı eğilimler gelecekte de varlığını sürdürecektir. Ayrıca ölüm oranlarının azalması gibi yeni seçici baskılarla da karşı karşıya kalınacaktır. Geçmişi incelemek burada işe yaramasa da diğer türlerin benzer baskılara nasıl tepki verdiğini görmek, bize bir bakış açısı sunabilir. Bu noktada evcil hayvanların evrimi, insanın geleceği için iyi bir örnek oluşturmaktadır.[13] Çünkü insanın bir tür evcilleştirilmiş maymuna dönüştüğü tartışmasız bir gerçektir.
Yaşam Süresinin Uzaması
İnsanların çok daha uzun yaşayacak şekilde evrimleşeceği neredeyse kesindir. Yaşam döngülerimiz yırtıcı hayvanların ve diğer tehditlerin bizi öldürme olasılıklarına bağlı olarak gelişmektedir. Ölüm oranları yüksek olduğunda hayvanlar ya genç yaşta üremek zorunda kalmakta ya da hiç üreyememektedir. Ayrıca yaşlanmayı veya kanseri önleyen mutasyonların evrimleşmesinin de hiçbir avantajı yoktur, çünkü bunların gerçekleştiği organizma bunlardan fayda sağlayacak kadar uzun yaşamayacaktır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ölüm oranları düşük olduğunda ise tam tersi geçerlidir. Cinsel olgunluğa erişmenin mümkün olduğunca geç gerçekleşmesi canlıya avantaj sağlayacaktır. Yaşam süresini ve doğurganlık dönemini uzatan, üremek için daha fazla zaman tanıyan adaptasyonlara sahip olmak da faydalıdır. Bu nedenle az sayıda avcısı olan hayvanlar (adalarda, derin okyanuslarda yaşayan ya da devasa büyüklükte hayvanlar) daha uzun ömürlüdür. Grönland köpekbalıkları, Galapagos kaplumbağaları ve balinalar geç olgunlaşmakta ve yüzyıllarca yaşayabilmektedirler.[14], [15], [16]
Üstelik, medeniyetten önce bile insanlar düşük ölüm oranı ve uzun ömür açısından maymunlar arasında benzersizdir.[17] Örneğin mızrak ve yaylarla silahlanmış avcı-toplayıcılar yırtıcı hayvanlara karşı savunma yapabiliyordu.[18] Yiyecek paylaşımı açlığı önlediğinde cinsel olgunluğa ve 70 yıla varan uzun yaşam sürelerine sahip oldular.[21] Yine de çocuk ölüm oranı yüksekti. Bir çocuğun 15 yaşına gelene kadar hayatta kalma ihtimali yarı yarıyaydı. Ortalama yaşam beklentisi ise sadece 35 yıldı. Medeniyetin yükselişinden sonra bile çocuk ölümleri 19. yüzyıla kadar yüksek seyrederken, salgın hastalıklar ve kıtlıklar nedeniyle ortalama yaşam süresi 30 yıla kadar düşmüştü.
Daha sonra, son iki yüzyılda daha iyi beslenme, ilaç ve hijyen; gelişmiş ülkelerde genç ölüm oranlarını %1'in altına düşürdü.[22] Yaşam beklentisi dünya çapında 70 yıla, gelişmiş ülkelerde ise 80 yıla çıktı.[21] Bu artışlar evrimden değil, sağlık hizmetlerinin iyileşmesinden kaynaklanıyordu; ancak bunlar, evrimin yaşam süresini uzatmasına zemin hazırlamıştı. Böylece erken üremeye gerek kalmamıştı. Aksine bir meslek edinmek için gereken ve yıllar süren eğitim bunu ertelemeyi teşvik ediyordu. Yaşam beklentimiz iki katına çıktığı için yaşam süresini ve çocuk doğurma yıllarını uzatacak adaptasyonlar avantajlı hale gelmişti.
Son olarak giderek daha fazla insanın 100, hatta 110 yıla kadar (rekor 122 yıl) yaşadığı göz önüne alındığında, genlerimizin ortalama bir insanın 100 yıl veya daha fazla yaşamasına olanak sağlayacak kadar evrimleşebileceğini düşünmek için haklı nedenlerimiz vardır.[24]
Boyut ve Güç
Hayvanlar genellikle zamanla daha büyük boyutlara evrimleşir. Bu tiranozorlarda, balinalarda, atlarda ve homininler de dahil olmak üzere primatlarda görülen bir eğilimdir.[25], [26] Australopithecus afarensis ve Homo habilis gibi ilk homininler küçüktür ve 120 ila 150 cm boyundadır.[27], [28] Daha sonra ortaya çıkan homininlerin (Homo erectus, Neandertaller, Homo sapiens) boyları ise daha uzundur. Kısmen gelişmiş beslenmenin etkisiyle tarihi zamanlarda boylarımız uzamaya devam etmiştir.
Neden bu kadar büyüdüğümüz üzerine çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Örneğin ölüm oranı vücut büyüklüğünün evrimini yönlendirebilir; çünkü büyüme zaman alır; dolayısıyla daha uzun ömür, büyümek için daha fazla zaman anlamına gelmektedir.[30], [31] Ancak insan dişilerinin geneli de çiftleşmek için uzun boylu erkekleri tercih etmektedir. Yani hem düşük ölüm oranı hem de cinsel tercihler muhtemelen insanların boyunun uzamasına neden olmaktadır.
Geçtiğimiz 2 milyon yılda kaba kuvvete daha az, aletlere ve silahlara ise daha çok güvendiğimiz için iskeletlerimiz daha hafif bir yapıya kavuşmuştur. Çiftçilik bizi yerleşik hayata zorladıkça hayatlarımız daha hareketsiz hale gelmiş, dolayısıyla kemik yoğunluğumuz azalmıştır.[32] Masaların, klavyelerin ve direksiyonların başında daha fazla zaman geçirdikçe bu değişim muhtemelen devam edecektir. Diğer maymunlara kıyasla özellikle üst vücudumuzda kas miktarı azalmıştır.[33] Bu değişim de muhtemelen devam edecektir. Çünkü atalarımız antilop avlamak; kök ve meyve toplamak tarlaları işleyip biçmek için kaslara ihtiyaç duysa da modern insanlar olarak bizlerin böyle bir zorunluluğu yoktur.
Modern işler artık daha fazla insanla, kelime ve kodla çalışmayı; yani kas değil beyin gücünü gerektirmektedir. Çiftçiler, balıkçılar ve oduncular gibi ağır işçiler için bile traktör, hidrolik ve motorlu testere gibi makineler artık işin büyük bir kısmını üstlenmektedir. Fiziksel güce olan ihtiyaç azaldıkça kaslarımız küçülmeye devam edecektir.
Çenelerimiz ve dişlerimiz de değişmiş, ilk zamanlarda bitki yiyen homininlerin lifli sebzeleri öğütmek için büyük azı dişleri ve alt çeneleri varken et yemeye ve yemek pişirmeye başladığımızda çene ve dişlerimiz küçülmüştür.[34] Modern işlenmiş yiyecekler daha da az çiğnemeye ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle çeneler küçülmeye devam edecek ve muhtemelen yirmilik dişlerimiz zamanla kaybolacaktır.
Güzellik Algısı
İnsanlar 100.000 yıl önce Afrika'yı terk ettikten sonra birbirlerinden uzak kabileler kurmuştur. Çöller, okyanuslar, dağlar, buzullar ve uçsuz bucaksız mesafeler nedeniyle birbirlerinden izole olmuşlardır. Dünyanın çeşitli yerlerinde farklı seçici baskılar (farklı iklimler, yaşam tarzları ve güzellik standartları) görünümümüzün farklı şekillerde gelişmesine yol açmıştır. Böylelikle kabileler kendilerine özgü ten rengi, göz, saç ve yüz özellikleri geliştirmiştir.
Medeniyetin yükselişi ve yeni teknolojilerle birlikte bu nüfuslar yeniden birbirine bağlanmıştır. Fetih savaşları, imparatorluk kurma, sömürgeleştirme ve ticaret; popülasyonları değiştirmiş ve melezleştirmiştir. Bugün karayolu, demiryolu ve uçaklar bütün dünyayı birbirine bağlamaktadır.
Atalarımız bir insana rastlamak için 40 mil yürüyordu, bizse giderek Dünya çapında tek bir nüfus haline geliyoruz. Bu durum muhtemelen açık kahverengi tenli, koyu saçlı, Afro-Avrupa-Avustralya-Amerika-Asyalılardan oluşan, ten renkleri ve yüz özellikleri küresel ortalamaya yaklaşan melezlerden oluşan bir dünya yaratacaktır.
Cinsel seçilim ise görünümümüzün evrimini daha da hızlandıracaktır. Doğal seçilimin birçok mekanizması artık işlemediği için eş seçimi bu değişimde daha büyük bir rol oynayacaktır. İnsanlar daha "çekici" fakat daha sıradan olacaktır. Küreselleşen medya böylece güzellik standartları yaratarak tüm insanları tek bir ideale doğru yönlendirecektir.
Zekâ ve Kişilik
Son olarak, en belirgin insani özelliğimiz olan beyinlerimiz ve zihinlerimiz, belki de çarpıcı biçimde gelişecektir. Geçtiğimiz 6 milyon yıl içinde homininlerin beyin büyüklüğü kabaca üç katına çıkmıştır.[35] Bu da büyük beyinlerin seçilimini akla getirmektedir. Bu eğilimin devam etmesi kaçınılmaz gibi görünse de muhtemelen devam etmeyecektir. Bizim ve diğer birçok hayvanın beyinleri küçülmektedir.[36] Avrupa'da beyin büyüklüğü 10.000-20.000 yıl önce, biz çiftçiliği icat etmeden hemen önce zirveye ulaşmıştır.
Modern insanların beyinleri eski atalarımızdan, hatta Orta Çağ insanlarından daha küçüktür. Bunun nedeni henüz kesin olmamakla birlikte, çiftçiliğe geçtiğimizde yağ ve protein bulmak zorlaşmıştır. Beyinler aynı zamanda enerji açısından da maliyetlidir ve günlük toplam kalorimizin yaklaşık %20'sini kendilerine ayırırlar. Yani kıtlığın sık yaşandığı tarım toplumlarında büyük bir beyin insanlara yük olmaktadır.
Evet, belki avcı-toplayıcı yaşamı çiftçiliğin gerektirmediği kadar zorludur. Medeni bir toplumda aslanları ve antilopları alt etmenize ya da 1000 mil karelik alandaki her meyve ağacını ve su birikintisini ezberlemenize gerek yoktur. Yay ve mızrak kullanmak ise ince motor kontrolü, koordinasyon, hayvanları ve yörüngeleri takip etme yeteneğini gerektirir; belki de avlanmayı bıraktığımızda beynimizin bu şeyler için kullanılan kısımları küçülmüştür.
Belki de belirli konularda uzmanlaşan insanlardan oluşan geniş bir toplumda yaşamak, her konuda uzman insanlardan oluşan bir kabilede yaşamaktan daha az beyin gücü gerektirmektedir. Taş devri insanları; avlanma, iz sürme, bitki toplama, bitkisel ilaçlar ve zehirler, aletler yapma, savaş, müzik gibi pek çok beceride ustalaşmıştır. Modern insanlar olarak bizler ise iş bölümü sayesinde geniş sosyal ağların bir parçası olarak daha az sayıda fakat daha uzmanlaşmış roller üstleniriz. Medeniyette, bir işte uzmanlaşır, sonra diğer her şey için başkalarına güveniriz.[37]
Bununla birlikte, beyin büyüklüğü her şey değildir: Fillerin beyinleri bizden daha büyüktür ve Einstein'ın beyni ortalamadan daha küçüktür.[47], [48], [49] Neandertallerin beyni bizimkine benzerdir ancak beynin daha büyük bir kısmı görme ve vücudun kontrolüne ayrılmıştır, bu da dil ve alet kullanımı gibi şeyler için daha az kapasiteye işaret etmektedir.[38] Dolayısıyla beyin kütlesi kaybının genel zekayı ne kadar etkilediği belirsizdir.
Bazı yeteneklerimizi kaybederken modern yaşamla daha alakalı olanları geliştirmiş olmamız da muhtemeldir. Modern dünyada daha az sayıdaki daha küçük nöronlarla işlem gücümüzü korumamız mümkündür. Yine de gri maddenin kayıp %10'unun ne işe yaradığı konusunda tartışmalar sürmektedir.
İlginçtir ki evcil hayvanlar da zamanla daha küçük beyinler geliştirmiştir.[50] Koyunlar evcilleştirildikten sonra beyin kütlelerinin %24'ünü, inekler %26'sını; köpekler %30'unu kaybetmiştir. Bu da rahatsız edici bir olasılığı gündeme getirmektedir: Belki evcilleştirilmiş bir hayvan gibi pasif bir şekilde akışa uymaya istekli olmak (hatta belki daha az düşünmek), onlar için olduğu gibi bizim için de yeni normdur.
Diğer özelliklerimizin yanında muhakkak kişiliklerimiz de gelişiyor olmalıdır. Örneğin avcı-toplayıcıların yaşamları saldırganlığı gerektirmektedir. Çoğu büyük memelileri avlamış, eşleri için ölmüş, komşu kabilelerle savaşmışlardır.[39] Bugün ise etleri marketten alıyor, anlaşmazlıkları çözmek için polise ve mahkemelere başvuruyoruz. Savaş ortadan kalkmamış olsa da nüfusa oranla tarihin herhangi bir döneminde olduğundan daha az sayıda ölüme neden oluyor.[51] Artık uyumsuz bir özellik olan saldırganlık ortadan kalkıyor gibi görünüyor.
Değişen sosyal kalıplar kişilikleri de değiştirebilir. İnsanlar diğer maymunlara göre çok daha büyük gruplar halinde yaşamış ve avcı-toplayıcılardan oluşan yaklaşık 1000 kişilik kabileler oluşturmuştur. Ancak günümüz dünyasında milyonlarca insanın yaşadığı büyük şehirlerde yaşıyorlar. Geçmişte ilişkilerimiz zorunlu olarak daha az sayıdaydı ve çoğu zaman ömür boyu sürüyordu. Artık iş için sık sık hareket eden ve bu süreçte çoğu geçici ve giderek sanallaşan binlerce ilişki kuran insan denizlerinde yaşıyoruz. Bu da bizi daha dışa dönük, açık ve hoşgörülü olmaya yöneltiyor. Ancak bu kadar geniş sosyal ağlarda gezinmek, kendimizi bunlara uyarlamaya, yani daha konformist olmaya da mecbur bıraktı.
Herkes bu varoluşa psikolojik olarak iyi uyum sağlayamadı. İçgüdülerimiz, arzularımız ve korkularımız büyük ölçüde, aileleri için avlanma ve yiyecek aramada, komşularıyla savaşmada ve karanlıkta ata ruhlarına dua etmede anlam bulan taş devri atalarımıza ait. Modern toplum, maddi ihtiyaçlarımızı iyi karşılıyor; ancak ilkel mağara adamı beyinlerimizin psikolojik ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Belki de bu yüzden giderek artan sayıda insan yalnızlık, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşıyor.
Bunların bir kısmı, bu durumlarla başa çıkmak için alkole ve diğer maddelere başvuruyor. Elbette bunun bir bedeli var. Pek çok büyük dâhinin kendi "şeytanları" vardı: Abraham Lincoln ve Winston Churchill gibi liderler, Isaac Newton ve Charles Darwin gibi bilim insanları ve Herman Melville ve Emily Dickinson gibi sanatçılar depresyonla mücadele ettiler. Virginia Woolf, Vincent Van Gogh ve Kurt Cobain gibi bazıları kendi hayatlarına son verdiler. Billy Holliday, Jimi Hendrix ve Jack Kerouac gibi diğerleri ise madde bağımlılığı yüzünden harap oldular.
Sorunlu zihinlerin gen havuzundan uzaklaştırılacağı rahatsız edici bir düşünce. Çünkü bunun bedeli potansiyel olarak ileri görüşlü liderler, büyük yazarlar, sanatçılar ve müzisyenler yaratan kıvılcımın ortadan kalkması olabilir. Geleceğin insanları daha iyi uyum sağlayabilir; ancak onlarla parti yapmak daha az eğlenceli olabilir ve bilimsel bir devrim başlatma olasılıkları daha düşük olabilir; yani gelecek istikrarlı, mutlu ve sıkıcı olabilir.
Yeni Türler Ortaya Çıkabilir mi?
Bir zamanlar dokuz insan türü vardı, şimdi sadece biz varız.[40] Peki yeni insan türleri evrimleşebilir mi? Bunun gerçekleşebilmesi için farklı seçici baskılara maruz kalan izole popülasyonlara ihtiyacımız var. Mesafeler artık bizi izole etmiyor ama üreme izolasyonu teorik olarak seçici çiftleşmeyle sağlanabilir. İnsanlar kültürel olarak ayrışmış olsaydı (din, sınıf, kast ve hatta siyasete dayalı olarak evlenirlerse) farklı popülasyonlar, hatta türler bile evrimleşebilirdi.
Zaman Makinesi romanında bilimkurgu yazarı H.G. Wells, sınıfın farklı türler yarattığı bir gelecek öngördü. Üst sınıflar güzel ama işe yaramaz Eloi'lere dönüştü ve çalışan sınıflar, Eloi'ye isyan edip köleleştiren çirkin, yer altı Morlock'larına dönüştü. Geçmişte din ve yaşam tarzı bazen Yahudi ve Çingene popülasyonlarında görüldüğü gibi genetik olarak farklı gruplar oluşturmuştur.[52], [53] Bugün siyaset de bizi bölmektedir, peki bizi genetik olarak bölebilir mi?
Sonuçta liberaller artık liberallere, muhafazakârlar da muhafazakarlara yakın olmaya yöneliyor; sol görüşe sahip pek çok kişi Trump destekçileriyle birlikte olmuyor ve bunun tam tersi de geçerli.[41], [42]
Peki bu durum, içgüdüsel olarak farklı görüşlere sahip iki tür yaratabilir mi? Muhtemelen hayır. Yine de kültür bizi böldüğü ölçüde, farklı insanlarda evrimi farklı şekillerde yönlendirebilir. Kültürler daha çeşitli hale gelirse, insanın genetik çeşitliliğini koruyabilir ve artırabilir.
Tuhaf Olasılıklar
Şu ana kadar çoğunlukla tarihsel bir bakış açısı sunduk. Ancak bazı açılardan gelecek geçmişten tamamen farklı olabilir. En uç olasılıklardan biri, türümüzün evrimini aktif olarak kontrol ettiğimiz yönlendirilmiş evrimdir.
Bugün görünüşü ve kişiliği hoşumuza giden partnerler seçtiğimizde, kendimizi çoktan bir birey olarak yetiştirmiş oluyoruz. Ancak binlerce yıl boyunca avcı-toplayıcılar, kızları için iyi avcılar arayarak evlilikler düzenlediler.[43] Çocukların eşlerini seçtiği durumlarda bile, erkeklerin genellikle gelinin ebeveynlerinin onayını alması bekleniyordu. Benzer gelenekler bugün başka yerlerde de varlığını sürdürüyor. Başka bir deyişle kendi çocuklarımızın üremesini sağlama alıyoruz.
İleride bunu ne yaptığımıza dair çok daha fazla bilgi sahibi olarak ve nesillerimizin genleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olarak yapacağız. Zaten kendimizi ve embriyolarımızı genetik hastalıklar açısından tarayabiliyoruz. Mahsullerde yaptığımız gibi arzu edilen genlere sahip embriyoları potansiyel olarak seçebiliriz. İnsan embriyo DNA'sının doğrudan düzenlenmesinin mümkün olduğu kanıtlandı, ancak ahlaki açıdan halen tartışmalı bir konumda.[44] Yine de bu tür teknolojilerin güvenli olduğu kanıtlanırsa, çocuklara mümkün olan en iyi genleri vermek mümkün olacak.
Bilgisayarlar aynı zamanda tamamen yeni bir seçici baskı da sağlıyor. Akıllı telefonlarda ve flört uygulamalarında giderek daha fazla "eşleşme" yapıldıkça, gelecek neslin neye benzeyeceğine ilişkin kararlar, potansiyel eşleşmelerimizi öneren bilgisayar algoritmalarına devredilmektedir.[54] Dijital düzen; artık tıpkı çevrimiçi yayınladığınız veya satın aldığınız içerikleri şekillendirdiği gibi, gelecek nesillere aktarılacak genetik kodun seçilmesine de yardımcı olmaktadır. Bu kulağa karanlık bir bilim kurgu gibi gelebilir; fakat genlerimiz tıpkı çalma listelerimiz gibi bilgisayar tarafından düzenlenmektedir. Bunun nereye varacağını bilmek zor olsa da türümüzün geleceğini iPhone'lara, internete ve onların arkasındaki şirketlere devretmenin tamamen akıllıca olup olmadığı tartışmalıdır.
İnsan evrimi tartışmaları sanki en büyük zaferler ve zorluklar uzak geçmişteymiş gibi genellikle geriye dönük olarak yapılmaktadır. Ancak teknoloji ve kültür, hızlanan bir değişim dönemine girerken genlerimiz de oldukları gibi kalmayacaktır.[46] Tartışmasız, evrimin en ilginç yanı yaşamın kökenleri, dinozorlar veya Neandertaller değil; şu anda olup bitenler, şimdiki zamanımız ve geleceğimizdir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 7
- 7
- 6
- 5
- 5
- 3
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- Nicholas R. Longrich. Future Evolution: From Looks To Brains And Personality, How Will Humans Change In The Next 10,000 Years?. Alındığı Tarih: 5 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ Christopher Wills. The 10,000 Year Explosion By Gregory Cochran And Henry Harpending. (11 Şubat 2009). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: New Scientist | Arşiv Bağlantısı
- ^ Ian Sample. Where Do We Go From Here?. (15 Aralık 2007). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Guardian | Arşiv Bağlantısı
- ^ Lee R. Berger. (2006). Brief Communication: Predatory Bird Damage To The Taung Type-Skull Ofaustralopithecus Africanus Dart 1925. Wiley, sf: 166-168. doi: 10.1002/ajpa.20415. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. H. McNeill. Plagues And Peoples. ISBN: 9780385121224.
- ^ S. A. LeBlanc. Constant Battles: Why We Fight. ISBN: 9780312310905.
- ^ M. Ridley. (2010). The Rational Optimist: How Prosperity Evolves. ISBN: 9780007374816. Yayınevi: HarperCollins UK.
- ^ Richard Rhodes. The Making Of The Atomic Bomb: 25Th Anniversary Edition.
- ^ G. H. Perry, et al. (2007). Diet And The Evolution Of Human Amylase Gene Copy Number Variation. Nature Genetics, sf: 1256-1260. doi: 10.1038/ng2123. | Arşiv Bağlantısı
- Laure Ségurel, et al. (2017). On The Evolution Of Lactase Persistence In Humans. Annual Reviews, sf: 297-319. doi: 10.1146/annurev-genom-091416-035340. | Arşiv Bağlantısı
- A. P. Galvani, et al. (2003). Evaluating Plague And Smallpox As Historical Selective Pressures For The Ccr5-Δ32 Hiv-Resistance Allele. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 15276-15279. doi: 10.1073/pnas.2435085100. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Stibel. (2021). Decreases In Brain Size And Encephalization In Anatomically Modern Humans. Brain Behavior and Evolution, sf: 64-77. doi: 10.1159/000519504. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Price. (2019). Early Humans Domesticated Themselves, New Genetic Evidence Suggests. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/science.aba4534. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Nielsen, et al. (2016). Eye Lens Radiocarbon Reveals Centuries Of Longevity In The Greenland Shark ( Somniosus Microcephalus ). American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 702-704. doi: 10.1126/science.aaf1703. | Arşiv Bağlantısı
- ^ #author.fullName}. The Origin Of Harriet. (11 Eylül 2004). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: New Scientist | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Keane, et al. (2015). Insights Into The Evolution Of Longevity From The Bowhead Whale Genome. Elsevier BV, sf: 112-122. doi: 10.1016/j.celrep.2014.12.008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. H. Smith. (2005). Life History And The Evolution Of Human Maturation. Wiley, sf: 134-142. doi: 10.1002/evan.1360010406. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Hawkes, et al. (2001). Hadza Meat Sharing. Evolution and Human Behavior, sf: 113-142. doi: 10.1016/S1090-5138(00)00066-0. | Arşiv Bağlantısı
- M. B. Mulder. (2017). Review Of Demography And Evolutionary Ecology Of Hadza Hunter-Gatherers By Nicholas Blurton Jones. Human Nature, sf: 117-127. doi: 10.1007/s12110-016-9280-9. | Arşiv Bağlantısı
- H. Eideh, et al. (2011). Growth Of The Kalahari Desert’s Bushman ‐ The Ju/’Hoansi San. Wiley, sf: 528-532. doi: 10.1111/j.1651-2227.2011.02573.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. Roser, et al. (2013). Life Expectancy. Our World in Data. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Our World in Data. Youth Mortality Rate. Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Our World in Data | Arşiv Bağlantısı
- E. A. Schoenhofen, et al. (2006). Characteristics Of 32 Supercentenarians. Wiley, sf: 1237-1240. doi: 10.1111/j.1532-5415.2006.00826.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Eisenstein. (2022). Does The Human Lifespan Have A Limit?. Springer Science and Business Media LLC, sf: S2-S4. doi: 10.1038/d41586-022-00070-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. L. Brusatte, et al. (2016). New Tyrannosaur From The Mid-Cretaceous Of Uzbekistan Clarifies Evolution Of Giant Body Sizes And Advanced Senses In Tyrant Dinosaurs. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 3447-3452. doi: 10.1073/pnas.1600140113. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. J. MacFadden. (1986). Fossil Horses From “Eohippus” (Hyracotherium) To Equus: Scaling, Cope's Law, And The Evolution Of Body Size. Paleobiology, sf: 355-369. doi: 10.1017/S0094837300003109. | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Smithsonian Institution's Human Origins Program. Australopithecus Afarensis. (30 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Smithsonian Institution's Human Origins Program | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Smithsonian Institution's Human Origins Program. Homo Habilis. (1 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Smithsonian Institution's Human Origins Program | Arşiv Bağlantısı
- A. B. Migliano, et al. (2012). The Effects Of Mortality, Subsistence, And Ecology On Human Adult Height And Implications For Homo Evolution. University of Chicago Press, sf: S359-S368. doi: 10.1086/667694. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. A. Pierce. (2006). Body Height And Romantic Attraction: A Meta-Analytic Test Of The Male-Taller Norm. Scientific Journal Publishers Ltd, sf: 143-149. doi: 10.2224/sbp.1996.24.2.143. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Pawlowski, et al. (2000). Tall Men Have More Reproductive Success. Nature, sf: 156-156. doi: 10.1038/35003107. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. M. Ryan, et al. (2014). Gracility Of The Modern Homo Sapiens Skeleton Is The Result Of Decreased Biomechanical Loading. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 372-377. doi: 10.1073/pnas.1418646112. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. L. Zihlman, et al. (2015). Body Composition In Pan Paniscus Compared With Homo Sapiens Has Implications For Changes During Human Evolution. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 7466-7471. doi: 10.1073/pnas.1505071112. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. R. Evans, et al. (2016). A Simple Rule Governs The Evolution And Development Of Hominin Tooth Size. Nature, sf: 477-480. doi: 10.1038/nature16972. | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Smithsonian Institution's Human Origins Program. Brains. (7 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Smithsonian Institution's Human Origins Program | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. M. DeSilva, et al. (2021). When And Why Did Human Brains Decrease In Size? A New Change-Point Analysis And Insights From Brain Evolution In Ants. Frontiers in Ecology and Evolution, sf: 742639. doi: 10.3389/fevo.2021.742639. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Project Gutenberg. An Inquiry Into The Nature And Causes Of The Wealth Of Nations By Adam Smith. Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Project Gutenberg | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Pearce, et al. (2013). New Insights Into Differences In Brain Organization Between Neanderthals And Anatomically Modern Humans. The Royal Society, sf: 20130168. doi: 10.1098/rspb.2013.0168. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Hill, et al. (2007). High Adult Mortality Among Hiwi Hunter-Gatherers: Implications For Human Evolution. Journal of Human Evolution, sf: 443-454. doi: 10.1016/j.jhevol.2006.11.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. R. Longrich. Were Other Humans The First Victims Of The Sixth Mass Extinction?. (22 Ağustos 1970). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ X. Liu, et al. (2019). Migration And Political Polarization In The U.s.: An Analysis Of The County-Level Migration Network. PLOS ONE, sf: e0225405. doi: 10.1371/journal.pone.0225405. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Luscombe. Would You Date Someone With Different Political Beliefs? Here's What A Survey Of 5,000 Single People Revealed. (6 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Time | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. S. Walker, et al. (2011). Evolutionary History Of Hunter-Gatherer Marriage Practices. PLOS ONE, sf: e19066. doi: 10.1371/journal.pone.0019066. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Cyranoski. (2019). The Crispr-Baby Scandal: What’s Next For Human Gene-Editing. Springer Science and Business Media LLC, sf: 440-442. doi: 10.1038/d41586-019-00673-1. | Arşiv Bağlantısı
- K. Buchholz. Infographic: How Couples Met. (13 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Statista | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. N. Harari. (2015). Sapiens: A Brief History Of Humankind. Yayınevi: Vintage.
- ^ S. Herculano-Houzel, et al. (2014). The Elephant Brain In Numbers. Frontiers in Neuroanatomy, sf: 93437. doi: 10.3389/fnana.2014.00046. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. K. Spear. How Smart Are Killer Whales? Orcas Have 2Nd-Biggest Brains Of All Marine Mammals. (8 Mart 2010). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Phys | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. X. Einstein’s Brain. (21 Ocak 2005). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Phys | Arşiv Bağlantısı
- ^ Melinda A. Zeder. The Domestication Of Animals. Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: JSTOR | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Roser, et al. (2016). War And Peace. Our World in Data. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Atzmon, et al. (2010). Abraham's Children In The Genome Era: Major Jewish Diaspora Populations Comprise Distinct Genetic Clusters With Shared Middle Eastern Ancestry. Elsevier BV, sf: 850-859. doi: 10.1016/j.ajhg.2010.04.015. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Kalaydjieva, et al. (2001). Genetic Studies Of The Roma (Gypsies): A Review. BMC Medical Genetics, sf: 1-13. doi: 10.1186/1471-2350-2-5. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Buchholz. How Couples Met. (13 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2023. Alındığı Yer: Statista | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:36:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16015
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Conversation. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.