Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?

İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor? ZED
İklim Değişikliğinin Beyin ve Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri
9 dakika
8,808
Tüm Reklamları Kapat

İklim değişikliği, 21. yüzyılın en büyük sorunlarından biridir. Isı tutucu gazların ortaya çıkmasıyla birlikte değişen sıcaklık ortalamaları ve gaz bileşenlerinin yoğunluğu, canlıların uyum sağlayamayacağı kadar büyük bir hızla anormal seviyelere çıkmıştır ve bu durum, giderek kötüleşmeye devam etmektedir. Sanayi Devrimi ile birlikte artış göstermeye başlayan karbondioksit oranı, 1750’li yıllardan bugüne dek %40’lık bir artışla; 280 ppm’den (ppm, "milyonda parçacık sayısı" demektir) 394 ppm’e artmış ve ortalama sıcaklık 1.5°C yükselmiştir ve bu artışın 0.3°C'lik kısmı 1750-1900 yılları arasında yaşanmıştır; geri kalan 1.28°C'lik kısmı ise 1900-2016 yılları arasında yaşanmıştır[1] (bunun da 0.45°C'lik kısmı, 1995 yılından bu yana yaşanmıştır[2]).

Türkiye'de 1900-2016 yılları arasındaki sera gazı oranları
Türkiye'de 1900-2016 yılları arasındaki sera gazı oranları
İklim Krizi

Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun artışındaki temel sebep, başta fosil yakıt kullanımı olmak üzere, ormansızlaşma, çevre kirliliği gibi, gezegenin en bilinçli canlısı olduğu iddia edilen insan faaliyetleridir. İnsan-harici doğal süreçlerin buna etkisi çok daha düşüktür (veya hiç yoktur).

Tüm Reklamları Kapat

İklim Değişikliğinin Canlılar ve Çevreleri Üzerindeki Etkisi

İklim değişikliğinin en büyük etkilerinden biri olan sıcak hava hareketlilikleri, küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Bu durumda küresel ısınma da kuraklık, buzullarda erime, seller ve şiddetli kasırgalar gibi hava olaylarına doğrudan etki eden bir faktör haline gelmektedir. Buzullarda erime ise okyanus ve deniz sularının yükselmesi dolayısıyla toprak kayıpları demektir.

Bunlardan anlaşılabileceği üzere iklim değişikliği ekosistemde pek çok düzensizliğe yol açmakta ve bunlar bir zincir halinde ilerlemektedir. Ekosistemin bir parçası olan her canlının iklim değişikliğinden etkilenmesi kaçınılmazdır. Daha önce beş tanesinin gerçekleştiği bilinen büyük kitlesel yok oluşların altıncısına, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın aracılık edeceği tahmin edilmektedir. Altıncı kitlesel yok oluşun ise pek çok canlı türünü tehdit ettiğini, WWF, 2018’de yayınladığı Yaşayan Gezegen Raporu’yla teyit etmiştir. Bu rapora göre günümüzde yaklaşık 400 türün nesli tükenme tehlikesi altındadır.

Tüm Reklamları Kapat

Açlıktan başka bir kutup ayısını öldüren kutup ayısı
Açlıktan başka bir kutup ayısını öldüren kutup ayısı
Daily Mirror

Sıcaklığın Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri

İklim değişikliğinin gezegenimizdeki tüm canlıların çevresinde olumsuz etkileri olsa da, diğer canlılara nazaran daha dirençsiz olan hayvanlar, ve haliyle insanlar, çok daha fazla etkilenmektedirler. Hayvanlar çevrelerindeki bu değişimlere beyin ve sinir sistemiyle tepki verdikleri için, iklim değişikliğinin etkilerini sinir sistemi üzerinde gözlemlemek mümkündür.[3]

Yapılan çalışmalar henüz çok kısıtlı veriler içerse de hemen hepsinin temelinde sıcaklığın, ısı stresi ve hipertermi aracılığıyla sinir sistemi gelişiminde, nöronların yapısında ve gen anlatımında küresel ısınmanın birçok etkisinin olduğu yatmaktadır. Termal ortamlar ısıya bağlı strese ve ölüm oranlarında artışa sebep olabilmektedir.

1995 yılında Amerika’da ve 1983-2006 yılları arasında İspanya’da yapılan çalışmalara göre sıcak havaların sinir sistemi hastalıklarına sahip kişilerde ölüm riskini artırdığı gözlemlenmiştir.[3], [4] İklim değişikliğinin de küresel ısınma dolayısıyla termal ortam benzeri bir hava durumuna sebep olduğu aşikardır ve bu gibi termal ortamlar aynı zamanda sıcak çarpması gibi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Sıcak çarpması, çevresel koşullarla yüksek ısıya maruz kalma durumunda ortaya çıkar ve hipertermiye sebep olabilir. Canlının yaşamını tehdit edecek boyutlara, nöbet, koma, deliryum ve merkezi sinir sisteminde fonksiyon kaybına yol açarak ulaşabilmektedir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Yüksek sıcaklığın vektör yoluyla taşınan yani bulunduğu organizmada konak olarak varlığını sürdüren canlıların neden olduğu hastalıklar üzerinde de patojeniteyi tetikleyici rolünün olduğu ve özellikle ılıman iklimlerde bu hastalıkların ve belirtilerinin görülme sıklığının arttığı düşünülmektedir.[5] Sıtma, Chagas hastalığı bir diğer adıyla Amerikan Trypanosoma enfestasyonu ve Helmint enfeksiyonları bu vektörel hastalıklara örnek olarak verilebilir. Sıtma, dişi anofel sivrisinekler aracılığıyla plazmodyumların insanlara taşınmasıyla; Chagas hastalığı, tahtakurusunun ısırmasıyla, Trypanosoma cruzi paraziti aracılığıyla; Helmint enfeksiyonlarıysa bir grup ökaryotik parazit olan Helmintler dolayısıyla ortaya çıkar. Bu üç vektörel hastalıkta da ensefalit (beyin iltihabı), menenjit yani beyin zarının iltihabı ve çeşitli felçler belirti olarak kendini gösterebilmektedir. Bu örneklerde bağışıklık sisteminin özellikle sempatik sinir sistemi ile olan iki yönlü etkileşiminin sonuçlarını da gözlemlemek mümkündür.

Belirtilen hastalıklara sebep olan vektörler beyin veya sinir sistemi üzerinde konak olmasa dahi meydana getirebilecekleri etkilerden beynin de sinir sisteminin de payını alabileceğini rahatlıkla görebiliyoruz. Tüm bunların dışında Almanya’da 2011-2012 yılları arasında 5°C’lik sıcaklık artış ve azalışlarına bağlı olarak migren vakalarında %20 oranlarında artış bildirilmiştir.[6]

Bunların yanında sıcaklığın insan dışındaki hayvanlara olan etkisine verilebilecek en güzel örneklerden biri ise, birkaç farklı balık türünde sıcaklığın cinsiyet farklılaşması ve yumurtlama rutinine etki ettiği ve balıkların üreme davranışlarında değişiklikler yaşanmasına sebep olduğudur[7]. Bu, aynı zamanda sıcaklığın, sinir sistemi ve endokrin sistemin iki taraflı etkileşimi üzerindeki etkisini görünür kılar. Küresel ısınma, yönlü sıcaklık değişimi dolayısıyla hayvanlarda kalibrasyonu bozarak ilkbahar göçmenlerinin [Monarch kelebekler (Danaus plexxipus) vb.] yanlış yönlere uçmasına da sebebiyet verebilir[3]. Deniz canlılarında ise bu, planktonik organizmaların birincil tüketiciler tarafından saldırıya uğradıklarında ortaya çıkan uçucu organik bileşiklerin deniz suyunda kalıcılığının artması gibi bir etkiye sebep olabilir. Uçucu organik bileşikler daha yüksek seviyedeki yırtıcıların avlarını bulmak için kullandıkları bir ipucudur. Deniz suyunda kalıcılıklarının artışı bu canlıların uçucu organik bileşiklere olan nöral duyarlılıklarını özellikle koku kalitesi bakımından düşürerek, kabiliyetlerini zayıflatabilir.[3]

Sıcaklık Harici Değişimlerin Sinir Sistemine Etkileri

Küresel ısınma, atmosferde sadece sıcaklık değişimine sebep olmamaktadır. Su kimyası, pH dengesi, barometrik basınç, okyanuslarda asidifikasyon, CO2 konsantrasyonu gibi pek çok abiyotik koşulu da doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Bu koşulların dengesinin bozulmasının da yine canlılar üzerinde çeşitli etkileri olmaktadır.

Örneğin su kimyasındaki değişiklikler sulak ortamlarda yiyecek arayan canlıların bilişsel performasını etkileyebilecek derecede önemlidir. Hatta okyanuslardaki asitlenmenin sinir sistemine doğrudan etki edebileceği, denizlerde yaşayan balıkların özellikle davranışlarında gözlemlenmiştir. Asidifikasyonun artmasıyla ağır ve toksik metallerin besin zincirine dahil olması söz konusu olabilir. Bu da besin zincirinde hali hazırda var olan canlıları toksik strese sokabilir. Örneğin okyanuslarda sıcaklık artışının cıva metillenmesini artırdığı ve her 10°C için balıklarda %3-5 oranında cıva alımının artışı saptanmıştır.[8] Okyanus asidifikasyonu kaynaklı plazma ve iyon kimyasındaki değişikliklerin, memelilerin merkezi sinir sisteminde ana inhibitör transmitterler olan GABAerjik nöronların performansını etkilediği de gözlemlenmiştir[3]. Buna bağlı ilerleyen sinyal yolakları da okyanus asidifikasyonuna yanıt olarak değişebilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

İklim değişikliğinin temel sebeplerinden biri sera gazının yüksek miktarda açığa çıkışıdır. Atmosferdeki CO2 yoğunluğunun artmasının da en büyük nedeni budur. CO2 yoğunluğunun artışı, pek çok araştırmada kanıtlandığı üzere, bilişsel performansta düşüklüğe sebep olmaktadır. 2018’de yapılan bir araştırmada hava kirliliği, Alzheimer hastalığı benzeri nörodejeneratif beyin patolojilerindeki (Parkinson, Prion, Huntington hastalığı vb.) belirtilerle de ilişkilendirilmiştir.[9], [8]

Yine 2018’de, Kaliforniya Üniversitesi’nden Jason Kilian ve Masashi Kitazawa tarafından yapılan bir başka araştırma da hava kirleticilerin merkezi sinir sisteminde nörotoksisiteye aracılık ettiğini, bilişsel gerilemeye, bunama ve Alzheimer’a yol açabileceğini doğrulamıştır.[10]

2015’te Massachusetts’te yapılan bir araştırmaya göreyse, trafikten dolayı daha yoğun parçacık kirliğinin olduğu bir karayolunun 50 metre yakınında yaşayan çocuklarda, 200 metre yakınında yaşayan çocuklara nazaran daha düşük IQ, özellikle el-göz koordinasyonu gerektiren motor becerilerini yerine getirmede zayıflık görülmüştür.[11]

2017’de Los Angeles’ta 9-11 ve 18-20 yaştaki çocuk ve yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalar da bunu destekler nitelikte sonuçlar vermiştir.[12] Tüm bunlar üzerine dünyanın çeşitli bölgelerindeki hava kirliliğinin detaylarını verebilen siteler geliştirilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

İklim değişikliğinin bunca fizyolojik etkisinin yanında psikolojik etkilerinin olması da kaçınılmazdır. Depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu, artan madde kullanımı ve intihar ile de ilişkilendirilmiştir.[13] Doğrudan etkileri olduğu gibi dolaylı olarak da iklim değişikliğinin meydana getirdikleri bu durumları tetikleyebilir. Örneğin; sel felaketleri sonrasında evlerine su sızan insanlarda depresyon riskinin 8 kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.[14] ABD’de yapılan bir araştırmaya göre aşırı hava ısınmasına kısa süreli dahi maruz kalmanın kötü ruh haline yol açtığı saptanmıştır. Aynı araştırmada 1°C’lik 5 yıllık ısınma zihin sağlığı hastalıklarından %2’lik bir artışla ilişkilendirilmiştir.[15]

Asgari Düzeyde Etkilenmek İçin Neler Yapabiliriz?

Bu aşamada ilk olarak hali hazırda var olan durumdan birinci yoldan nasıl asgari düzeyde etkilenebileceğimizi düşünmek doğru olacaktır.

Bunun için de öncelikle yukarıda bahsettiğimiz hava kirliliğinin yoğunluğunu gösteren sitelerdeki verilere göre -mümkünse- yerleşim yapmak, özellikle çocuk gelişimi açısından sağlıklı olacaktır. Yine aynı temelden gidecek olursak yoğun trafiğin bulunduğu karayolları çevresinden olabildiğince uzak kalmakta fayda vardır.

Bu tarz hava kirliliğinin yüksek oranlarda gözlemlendiği yerleşim bölgelerinden uzaklaşabilmek belki bir noktaya kadar mümkündür; ancak termal havadan kaçış bu kadar kolay olmayacaktır. Bu aşamadaysa bireysel olarak etkisini gözlemleyemeyecek olsak da iklim değişikliğini tetiklemekten kaçınmak yapılması gerekenlerin en başında gelmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Özgüven – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum

Güven, tıpkı bir bitki gibi, yetiştirilip büyütülebilir. Bu kitaptaki yaratıcı etkinliklerle hata yapmanın, korkmanın ya da kimi zaman huzursuz hissetmenin ne kadar normal olduğunu keşfedecek ve bol bol güven ekeceksin.

Fransa’da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle Filliozat, Violène Riefolo ve Chantal Rojzman tarafından kaleme alınan, Türkiye dahil yayımlandığı tüm ülkelerde büyük beğeni toplayan Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum serisinin üçüncü kitabı Özgüven, 100’den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla birlikte, çocuklara -ve bizlere- kaygının her zaman kötü bir şey olmadığını, her tepkinin özgüven eksikliğine işaret etmediğini, kendimizle, başkalarıyla ve hayatla barışık olmanın yollarını gösterecek şekilde tasarlandı.

“Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu. Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim.”
– Dr. Gülcan Özer (serinin ilk kitabı “Duygularım” hakkında)

 Kitabın arkasındaki ebeveyn kitapçığından:
“Bir yaşına dek anne babasının kollarında sevgi ve şefkat görmüş, motor becerilerini özgürce edinmiş çocuk temel güvenlik hissini geliştirir (“Seviliyorum”, “Beni çevreleyen dünya üzerinde bir güce sahibim”). Bunlar temeldir. Sonra çocuk büyüdükçe kendi kişiliğini geliştirmeye başlar. İstekleri, ihtiyaçları, duyguları, heyecanları, seçimleri, yargıları ailesi tarafından dinlenen ve saygı gören çocuğun kendi kimliğine duyduğu güven güçlenir (“Ne istediğimi biliyorum”). Çocuk üç yaşından itibaren bazı şeyleri artık “kendi başına” yapmak ister ve böylece becerilerine olan güveni artar (“Ne yapabileceğimi biliyorum”). Okulda, mahallede akranlarıyla karşılaşır, arkadaş edinir ve bu sayede sosyal ya da ilişki odaklı güven geliştirir (“Katkı sağlayabilirim”). Bu dört evre beslendiğinde çocuk hayata ve geleceğine sağlam bir güvenle bakacaktır. Çocuğumuzun büyümesine yardımcı olmak; geçirdiği her aşamada onun ihtiyaçlarına açık olmak ve ona kişiliğini inşa etmesine olanak verecek sağlıklı ortamı sunmaktır.

Devamını Göster
₺155.00
Özgüven – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum
  • Dış Sitelerde Paylaş

Karbon emisyonunu azaltacak enerji kaynaklarına yönelmek ve ormansızlaşmanın önlenmesi, iklim değişikliğinin hızını büyük oranda kesecektir. Özellikle CO2 salınımının önümüzdeki on yıl içerisinde %45 oranında azaltılması gerekmektedir. Bunun yolu da fosil yakıt kullanımını olabildiğince kısıtlamaktan geçmektedir. Uzmanlar, değişen iklim koşullarında eğitimsel verimliliği, üretkenliği ve güvenliği korumak için binalara sürdürülebilir adaptasyon sağlayacak önlemler alınmasını tavsiye etmektedir.[16]

Bunların bireysel olarak tam verimle sağlanabilmesi halinde dahi etkimiz, hükümetlerin yapması gerekenleri yapmadıkları takdirde olması gereken seviyeye ulaşamayacaktır. Toplum ve birey olarak yapılması gerekenlerin sorumluluğu üstlenildiği takdirde başarı oranımızın %90’lara varması söz konusudur.[24]Bilinçlenmek ve bilinçlendirmek de bu sorumluluğu üstlenmenin ve üstlendirmenin sağlanmasındaki ilk adım olmalıdır.

Sonuç

Sinir sisteminin tüm bu olumsuz abiyotik koşulların zararları karşısında yeni seçici özellikler getireceği ve evrimine bu yönde devam etmesi halinde, kendi başa çıkma mekanizmasını geliştirebileceği de ihtimaller dahilindedir. Fakat bu mekanizmalar iklim değişikliği karşısında canlıların davranışlarının değişmesinin engellenmesi yönünde de ilerleyebilir; çünkü canlılık tarihi, yok oluşlarla doludur ve var olmuş tüm türlerin %99'undan fazlası yok olmuştur. Bu durumda bazı türlerin adaptasyon ihtimallerinin azalması ve iklim değişikliğinin etkilerinde bir azalma gözlemlenmediği takdirde, sonlarının gelme ihtimali de artmış olacaktır. Bu gibi olumsuz riskleri ortadan mümkün mertebe kaldırmak için bireysel ve toplumsal olarak üzerimize düşeni yapmamız gerektiğini unutmamız gerekmektedir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 6
  • Korkutucu! 5
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 2
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/03/2024 12:18:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9343

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bellek
Genel Görelilik
Maske Takmak
İklim Değişikliği
Bilim İnsanları
Kök Hücre
Antibiyotik
Mers
Araştırmacılar
Nükleer Enerji
Evrim Ağacı
Böcek Bilimi
Çekirdek
Siyah
Avcı
Temel
Gıda Güvenliği
Uterus
Çevre
Amerika Birleşik Devletleri
Çiçek
Film
Karar Verme
Kuş
Demir
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Yavuzcan, et al. İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?. (20 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 19 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9343
Yavuzcan, B., Bakırcı, Ç. M. (2020, September 20). İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?. Evrim Ağacı. Retrieved March 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9343
B. Yavuzcan, et al. “İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 20 Sep. 2020, https://evrimagaci.org/s/9343.
Yavuzcan, Beyza. Bakırcı, Çağrı Mert. “İklim Değişikliği ve Küresel Isınma, İnsanlar da Dahil Tüm Hayvanların Beyin ve Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, September 20, 2020. https://evrimagaci.org/s/9343.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close