Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir?

8 dakika
5,135
Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir? Jongho Shin
Tüm Reklamları Kapat

Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan ve kafalarda soru işaretlerine sebebiyet veren konulardan birisi, bağırsakların "ikinci beyin" olarak görülmesidir. Bağırsaktan bahsederken günlük hayatımızda başımıza gelen utanç verici ve komik olaylardan bahsederiz; ancak bağırsakların görevi yalnızca "flatus olayının" ("yellenmenin") gerçekleşmesi veyahut dışkıyı dışarı atmak ile sınırlı değildir.

Bağırsaklar hem vücudumuzda trilyonlarca mikroorganizmayı barındırır hem de kendi kapasitesinin çok altında çalışarak vücutta elzem olayların işleyişinde görev alır. Mikrobiyota, bugün nörobiyologların ve mikrobiyologların ortak olarak çalıştığı henüz çok yeni olan bir bilim dalı haline gelmiştir.

Bağırsak Yapısına Genel Bakış

Bağırsak temelde iki ana başlıkta incelenir: ince bağırsak ve kalın bağırsak.

Tüm Reklamları Kapat

İnce bağırsak, yetişkinlerde yaklaşık olarak 3-4 metre uzunluğundadır. İnce bağırsak fizyolojik ve anatomik pozisyon farklılıklarından dolayı üç kısma ayrılmaktadır. Mideden kalın bağırsağa doğru bu bölümler sırasıyla duodenum, jejunum ve ileum olarak adlandırılır. İnce bağırsak bu uzun yapısından dolayı evrimsel süreçte gerek makro boyutta gerek mikro boyutta katlanmalar ve bükülmeler yaparak vücut içerisinde yerini korumuştur.

Mikro katlanmalara bakacak olursak ince bağırsaklarımız “villus” adı verilen yapılara sahiptirler ve bu yapılar bağırsağa ulaşan besinden belirli maddelerin seçilip vücuda kazandırılmasında görev almaktadırlar. Villus kelimesinin Türkçe karşılığı “ince kıl” demektir; ancak eğer ince bağırsaktan kesit alınırsa ve mikroskop yardımı ile incelenirse, kıldan ziyade parmak benzeri yapılar gözlenecektir. Bu yapılara ek olarak villusların içerisinde ekstra katlanma yapıları olarak “mikrovillus” yapısı da bulunmaktadır. Bu yapıların en çok göze çarpan özellikleri de bağırsak yüzey hacim oranını matematiksel olarak oldukça artırmalarıdır. Bununla doğru orantılı olarak emilim yüzeyi de artar. İnsanın gastrointestinal sisteminde sindirim ve emilim olaylarının en yoğun ilerlediği organ ince bağırsaktır.

Kalın bağırsak ise ince bağırsak gibi bölümlere ayrılmaz ve aynı şekilde kıvrımlara da sahip değildir bu nedenledir ki kalın bağırsak tek bir parça olarak adlandırılmıştır. Kalın bağırsak yaklaşık olarak 1,5 metre uzunluğa sahiptir; ancak çap olarak ince bağırsaktan daha büyüktür. Buna ek olarak ince bağırsakta sözü geçen villus yapıları kalın bağırsakta bulunmaz. Kalın bağırsak insan mikrobiyotasının çok büyük kısmını oluşturmaktadır.

Ancak mikrobiyotaya ev sahipliği yapmak dışında farklı görevleri de mevcuttur. Emilim işleminin detaylıca kontrolünü sağlar. Eğer ince bağırsakta herhangi bir madde herhangi bir sebepten dolayı emilememişse kalın bağırsakta emilecektir. Kalın bağırsağa ulaşan “besin” hareketi oldukça yavaşlamıştır; bunun sebepleri arasında hem intestinal mikrobiyotaya ait üyelerin beslenmeleri hem de emilimin ince ayar çekilerek devam ettirilmesi için zaman gerekmesidir. Kalın bağırsakta emilim işleminin ilginç ve mantıklı bir noktası da suyun ve elektrolitlerin büyük miktarlarının geri emilip suyun ise bir miktar dışkıda bırakılmasıdır. Bu durum dışkının anüsten çıkışı için avantaj sağlayacak fizyolojik bir olaydır.

Tüm Reklamları Kapat

Unutulmuş Organ: Apendiks (Apandis)

Halk arasında "apandis" olarak adlandırılan bu organ kalın bağırsağa bağlı kör çıkışlı ve yaklaşık 5-10 santimetre uzunluktadır.

Apendiks, körelmiş bir organdır; dolayısıyla atasal işlevini yitirmiştir. Ancak bir organın körelmiş olması, işlevsiz olması anlamına gelmemektedir. Hatta tamamen işlevsiz organların evrimsel süreçte yok olmasına karşılık, bazı körelmiş organların tamamen yok olmamasının nedeni, bu organların bir miktar işlevinin bulunmasıdır. Bu işlevler sonradan kazanılmış olabileceği gibi, yitirilen işlevlerden arta kalan birtakım işlevler de olabilir. Apandis, bunun güzel örneklerinden birisidir: Apandis, asıl görevi olan ve yakın kuzenlerimizde yaygın olarak kullanılan selüloz sindirme işlevini bizde artık yapamamaktadır; ancak immün sisteme yardımcı bir eleman olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. Bu durum, ana işlevini yitirmiş olan apandisin tamamen yok olmasını engellemiş olabilir.

Yapılan çalışmalar ışığında yararlı bakterilerin belirli olumsuz koşullar altında apendiks organında birikim sağladığını göstermektedir. Dahası, optimal şartlar sağlandığında, kolonize olan mikroorganizmaların buradan geri kalın bağırsağa göç ettiği saptanmıştır.

Apendiks de tıpkı bağırsak gibi kötü bir üne sahiptir ve günlük yaşantımızda pek de hoş olmayan durumlar için apendiksten bahsederiz. Apendiks organının iltihaplanması apandisit olarak adlandırılır ve en belirgin semptomlar karnın sağ alt tarafında şiddetli ağrıya bulantı ve halsizlik hissi eşlik eder.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Mikrobiyota Nedir?

Mikrobiyota, insan dahil birçok hayvanın ve daha birçok canlının barındırdığı toplam mikroorganizma popülasyonuna verilen genel isimdir. İnsan mikrobiyotası yaklaşık olarak 2-3 kilo ağırlığındadır. İnsan, yaklaşık olarak 100 trilyon mikrobiyal birey barındırmaktadır. Ayrıca bu mikroorganizmalar insan genomundan neredeyse 150 kat daha fazla gen barındırmaktadır.

Mikrobiyota, her kişiye özeldir ve her ne kadar benzerlik gösterse de, hiçbir zaman birebir aynı değildir. Doğum anından yaşlılığa kadar konakçı ile ayrılmaz bir iletişimi bulunan bağırsak mikrobiyota çeşitliliği yaş, doğum şekli, beslenme alışkanlıkları, antibiyotik kullanımı, çevresel ve kültürel farklılıklara bağlıdır.

Mikrobiyota, mikroorganizmaların popülasyonu yani birey sayısı ve çeşitliliği ile ilgilidir; ancak ekosistem olarak baktığımızda bu “mikrobiyom” olarak adlandırılmaktadır. Mikrobiyom ise, genel olarak mikrobiyal faaliyetler sonucu oluşturulmuş olan metabolitler, genler, enzimler ve bulundukları ortam için kullanılan bütünleyici bir adlandırmadır.

Mikrobiyal ekolojiden bahsediyorsak, bu mikroskobik canlılar hem çevresi yani konakçısı ile hem de etrafındaki diğer mikroorganizmalar ile yakın ilişki içerisindedirler. Mikrobiyomu bir kütüphane ve görevliler olarak mikrobiyotayı da kütüphanede bulunan öğrenciler olarak düşünürsek, herhangi bir öğrencinin yüksek sesle konuşup diğer öğrencilerin performansını düşürmesi olasıdır. Eğer görevliler tarafından bu olaya müdahale edilmez ise kütüphanenin huzuru ve işleyişi bozulacaktır.

Bunu, biyolojik olarak açıklamaya kalkarsak: İntestinal mikrobiyomumuzda yararlı olan bakteriler vardır. Bunlardan en çok bilineni ve çalışılanları arasında Bifidobacterium ve Lactobacillus türleri göze çarpmaktadır. Bunların yanında zararlı ve fırsatçı mikroorganizmaların varlığı da söz konusudur. Bunlara Escherichia coli ve Shigella türü bakteriler örnek verilebilmektedir. Mikrobiyotadaki dengenin bozulup vücuda zarar vermesi olayı “disbiyozis” olarak adlandırılır. Yararlı mikroorganizma miktarı belirli bir sebepten dolayı baskılanmışsa ve patojen mikrop miktarı artmışsa immün sistem devreye girerek inflamasyon olayını gerçekleştirir ve bu sayede zararlı organizmalar bağışıklık sistemi elemanları tarafından bertaraf edilir. Bu süreç boyunca inflamasyon sırasındaki bir aksaklıkta enfeksiyon belirtileri baş gösterebilir ve ilgili semptomlar ciddi hasarlar bırakabilir.

Günümüzde mikrobiyotadaki bazı faaliyetlerin nörodejeneratif ve psikolojik hastalıkları tetiklediği de kaydedilmiştir. Bunlar arasında Alzheimer, Parkinson, Kronik Stres, Depresyon ve Obsesif Kompulsif Bozukluk hastalıkları vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Beyin ve Bağırsak Arasındaki Otoyol

Vagus siniri, kafadaki 10. sinir demetinden dallanarak beyinden bağırsaklara kadar uzanan bir sinir ağı demetidir. Vagus siniri; mikrobiyota, beyin ve bağırsak çemberi için en önemli iletişim yoludur. Bilgi, beyinden bağırsaklara ve sonra mikrobiyal aktiviteler sonucunda tekrar beyine doğru akar. Bu da bağırsaklarımızın "ikinci beyin" olma potansiyelini bize göstermektedir.

Vagotomi olarak adlandırılan vagus sinirinin cerrahi işlemler yardımı ile ekarte edilmesi kişilerde birçok mental bozukluklara sebebiyet verebilmektedir. Buna ek olarak yaygın olarak görülen Parkinson, Alzheimer, İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS), Peptik Ülser ve obezite gibi hastalıkların temeli beyin ve bağırsak arasındaki iletişim kopukluğundan kaynaklanıyor olabilmektedir. Günümüzde vagotomi işlemi yapılmamaktadır.

Vajinal Mikrobiyom Mirası

Hepimiz, oturmuş olan mevcut mikrobiyotamızın çok büyük bir kısmını, annemizin vajinal mikrobiyotasından, doğum esnasında alırız.

Tüm Reklamları Kapat

Yapılmış araştırmalar ışığında sezaryen doğum ve normal doğum ile dünyaya gelen çocukların mikrobiyotalarında büyük farklılıklar oluşmaktadır. Normal doğum koşullarında bebeğin vajinal flora ile teması onun mikroplar ile içli dışlı olduğu ilk zamandır ve bu zaman oldukça kritik bir rol oynamaktadır; çünkü bebeğe temasta bulunan ilk mikrobiyal elemanlar kolonizasyon için nüfuz etmeye başlayacaklardır ve bu da, bebeğin mikrobiyotasının ilk elemanlarını oluşturacaktır. Sezaryen doğumda ise bebek annesinin vajinal mikrobiyomu yerine muhtemelen doğuma yardım eden personellerdeki mikroplarla etkileşime girecektir ve annedeki önemli mikrobiyal elemanlardan belki de mahrum kalacaktır.

Sezaryen doğan bebeklerde normal doğanlara oranla Obezite, Huzursuz Bağırsak Sendromu, Otizm Spektrum Bozukluğu ve Oto immün hastalıkların görülme sıklığı oldukça fazladır. Günümüzde bazı doktorlar anne adaylarına normal doğumu önermektedirler.

Beslenme Faktörü

İnsan vücudunda barınan ve insanın kendine ait hücrelerinden çok daha fazlası olan mikrobiyota da uygulanan diyetlerden payını almaktadır. Vücuda alınan her besin bizlerle beraber yaşayan mikroplarca da tüketilmektedir. Bu demek oluyor ki kişinin yediği her şey mikrobiyotayı da doğrudan etkilemektedir. Bu yüzden vücuda alınan besinler iyi bir şekilde kombine edilmelidir.

Bakteriler de tıpkı bizler gibi beslenirler ve sonucunda metabolit olarak adlandırdığımız ürünler oluştururlar. Bu ürünler diğer mikrobiyal elemanların davranışlarını etkilemektedir. Ayrıca metabolitler vagus sinir kanalı yolu ile beyine iletilirler. Bu metabolitlerden bazıları nöroaktif maddeler olmakla beraber beyin fonksiyonlarını etkileyebilmektedir. Bu maddelerden birisi de gama-aminobutirik asittir. Bu tarz maddelerin beyin fonksiyonlarını etkilemesi de bağırsakların mikrobiyom ile birlikteliğinin aslında medyada duyduğumuz ikinci beyin fenomenine uygun olduğunun bir göstergesidir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Matt Haig Roman Seti

Zamanı Durdurmanın Yolları
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir.

Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak.

İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman.

“Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”-NEIL GAIMAN
“Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”-GUARDIAN
“Olağanüstü bir kitap.-STEPHEN FRY
“Bu yılın ve nice yılların en iyi kitabı. Baş döndüren bir okuma. Zaman durdu…”-DANNY WALLACE

İnsanlar
“Bu satırları okuyanlarınızın büyük çoğunluğunun, insanların bir mitten ibaret olduğuna inandığını biliyorum ama ben size onların gerçekten var olduklarını bildirmek üzere buradayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.”

Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da… Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç… Ama o da bir köpek işte…

Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir?

Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.

Gece Yarısı Kütüphanesi
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”

Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında… Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?

İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.

Devamını Göster
₺967.00
Matt Haig Roman Seti

Yapılan araştırmalarca Akdeniz Diyeti ve düşük hayvansal ve trans yağ içeren diğer beslenme tarzları da mikrobiyota ve genel sağlık açısından oldukça yararlıdır.

Sonuç

Kimi zaman "gözden ırak olan, gönülden de ırak olur". Bu durumun en net görüldüğü biyolojik unsur, vücudumuzdaki mikrobiyotadır. Bağırsaklarımız hem "gözden ırak" olduğu, hem de genellikle "pis ve iğrenç" olarak görüldüğü için, çoğu zaman ikinci plana atılır ve görmezden gelinir.

Halbuki bu yazımız boyunca söz ettiğimiz bilgiler ışığında, bağırsaklarımızdaki bakterilerin mutlu ve sağlıklı olduğundan emin olmanın önemi anlaşılmaktadır. Vücudumuzun içindeki bu yaşam alanı, ne kadar iyi beslenirse ve sağlıklı tutulursa, hem sindirim işlemlerimiz, hem zihin sağlığımız, hem de genel vücut sağlığımız o kadar güçlü ve iyi olacaktır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 15
  • Muhteşem! 7
  • Merak Uyandırıcı! 6
  • Bilim Budur! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • İnanılmaz 2
  • Korkutucu! 1
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/01/2025 00:07:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9030

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Adaptasyon
Bilim İnsanı
Bir
Uzun
Mantık Hatası
Fosil
Güneş
Yok Oluş
Yeşil
İnsan Evrimi
Nörobiyoloji
Fizyoloji
Amerika
Kalori
Model
Patoloji
Genel Görelilik Teorisi
Molekül
Diyet
Astrofizik
Venüs
Saldırı
Astronomi
Kuşlar
İspat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Çam, et al. Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir?. (28 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 24 Ocak 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9030
Çam, E., Bakırcı, Ç. M. (2020, July 28). Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir?. Evrim Ağacı. Retrieved January 24, 2025. from https://evrimagaci.org/s/9030
E. Çam, et al. “Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 28 Jul. 2020, https://evrimagaci.org/s/9030.
Çam, Enis. Bakırcı, Çağrı Mert. “Göz Ardı Edilmiş Bir Ekosistem: Mikrobiyom Nedir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, July 28, 2020. https://evrimagaci.org/s/9030.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close