Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Evrimleşerek Tedaviye Direnç Gösteriyor!

- Çeviri
- Evrimsel Biyoloji
- Bakteriyoloji
Amerika'nın en sık Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkları (CYBH) olan klamidya ve bel soğukluğu (gonore), çoğunlukla tek doz oral antibiyotik ile hızla ve kolayca vücuttan temizlenebilmektedir. Fakat bu enfeksiyonlardan biri ciddi miktarda çoğalmakta ve tedaviden kaçacak bir yol bulmaktadır.
Yalnızca Amerika'da, her yıl 321.000'den daha fazla vaka rapor edilmektedir ve yıllık enfeksiyonların gerçek sayısı, pek çok kişide semptom görülmemesi sebebiyle muhtemelen daha fazladır. Gonoreyle mücadele eden antibiyotiklerin çıkmasıyla bu hastalık üzerindeki sosyal dışlanma son yüzyılın başlarında etkisini kaybetmiştir. Fakat tedavi edilmediğinde, günümüzde hala pelvik inflamasyonu, çeşitli gebelik komplikasyonları ve dişi kısırlığı yaratmaktadır. Enfeksiyonun varlığı HIV ile enfekte olma ihtimalini arttırmakta ve gebelerde kör bebek doğurma riskini yaratmaktadır.
Antibiyotikler çoğunlukla birkaç günlük rahatsızlığın ardından enfeksiyonu iyileştirmesine rağmen, enfeksiyona neden olan bakteri Neisseria gonorrhoeae sürekli medikal ajanları atlatacak şekilde evrimleşmektedir. Sülfonamidlerin 1940'larda tedavi etkisi kesilmiştir, penisilinler ve tetrasiklinler 1970'ler ve 80'lerde etkisini kaybetmiştir, florokuinolonlar 2007'de tedavi şablonundan çıkarılmıştır.
Sona kalan tek tedavi olan, sefalosporinler adı verilen antibiyotik sınıfının gonore enfeksiyonuna karşı dünya genelinde zayıfladığı görülmektedir. The Journal of the American Medical Association (JAMA) isimli dergide yayınlanan ve yeni bir çalışmaya dayanan çevrim içi makaleye göre, şu an bu direnç Kuzey Amerika'da büyük sayılara ulaştımış durumdadır.
Genel olarak gonore enfeksiyonuna karşı verilen oral bir antibiyotik olan “cefixime”e (bir sefalosporin) ilk direnç birkaç yıl önce Japonya'da tespit edildi. Bu gelişmeden sonra halk sağlığı yetkilileri bu olgunun Avrupa'ya ve Amerika'ya yayılmasını izlemeye başladılar.
Ontario Halk Sağlığı yetkililerinden Vanessa Allen tarafından yürütülen yeni bir çalışmada, cefixime ile gonore tedavisi bireyler incelenmektedir. Çalışma gereğince bu bireyler enfeksiyondan tamamen arındıklarının kontrolü için 2-4 hafta sonrasına ikinci bir muayeneye gelmelidirler. Bu çalışmada aynı zamanda hastaların ilk ziyaretlerinden bu yana enfeksiyona tekrar maruz kalıp kalmadıklarını da araştırmaktadır. Bu uygulama araştırmacıların, ilacın ne sıklıkla başarısız olduğu hakkında bilgi edinmelerini sağlamıştır.
113 tedavi gören ve kontrole gelen hastanın, % 6,77'sinin tedavisinin başarısız olduğu görülmüştür ve bu yaklaşık 15 hastadan 1'ine tekabul etmektedir. Bu çalışmada resmi olarak sefiksim dirençli gonorenin Kuzey Amerikaya geldiği gösterilmiştir.
Ayrıca CDC'nin CYBH'ı Önleme Departmanın'dan, Robert Kirkcaldy liderliğindeki diğer uzmanların hazırladığı JAMA'nın aynı sayısında yayınlanan “Onun gelişi büyük sorun yaratıyor; klinisyenler şimdi, iyi çalışılmış ve etkili yedek bir tedavi seçeneği olmayan sefalosporin dirençli N. gonorrhoeare ile yüzleşiyor” adlı makalede güvenilir bir ilaç adayının da olmadığı “antibiyotik musluğu kuruyor” benzetmesiyle belirtilmiştir.
Bu direnci takip edebilme yeteneğimiz, hızlı genetik tarama testlerinin çıkmasıyla aksamıştır. Geneleksel kültür testleri bakterinin bir kaç suşunu ve direnç probillerini analiz etmemizi sağlıyordu. Ancak hızlı genetik testler bizlere yalnızca, ekstra bilgi sağlamadan enfeksiyonun varlığını gösteriyor. 2007 yılında yapılan bir ankette Amerikadaki yaklaşık %5 laboratuvarın gonoreyi kültür yöntemiyle test ettiği görülmüştür. Ayrıca tedavi sonrası testler çoğu vakada önerilmemiştir.
Çalışmada kullanılan klinikteki yüzdeler genel gonore enfeksiyonu ortalamasından yüksek görünmektedir çünkü pek çok hasta cinsel tercih yönünden erkek-erkeğe seçimi yapmıştır ve bu popülasyon antibiyotik direncine daha eğilimlidir.
Daha önceki çalışmalar Amerikadaki vakalarda görülen genlerin sefiksim'e karşı antibiyotik direncine dikkat çekmiştir. Fakat bu çalışmanın sağladığı oranlar ise ilacın tedavide başarısız olduğunu göstermektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dünya genelinde artan bu ilaç direncinden dolayı CDC artık doktorların tek antibiyotik reçete etmesini önermemektedir. Yeni tedavi yöntemi olarak tek doz enjeksiyon seftriakson ve 1 hafta sürecek oral azitromisin veya doksisiklin tedavisini önermektedir.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: NatureQ | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/02/2025 18:14:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/929
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in NatureQ. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.