Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!
Memeliler arasında yayılabilen ve üreme hücrelerini enfekte eden tarih öncesi bir virüsün ortadan kaybolması, 15 milyon sene sürdü!
COVID-19 hastalığına sebep olan SARS-CoV-2 sayesinde öğrendiğimiz üzere, virüsler gerçekten baş belası olabiliyor. Genlere işleyecek kadar baş belası! 2016 yılında yapılan bir araştırmada, birçok memeli DNA'sında ortak bir virüsün genetik kodu olduğu fark edildi.[1] Yalnız bilim insanları şaşırtan bu virüsün varlığı değildi; zira virüsler zaten devamlı ortaya çıkıp, sonra onlara karşı gelişen bağışıklık tepkisi dolayısıyla er ya da geç ortadan kalkarlar. En azından teoride olması gereken budur. Hatta hayvanların ve diğer canlıların genomlarında virüslerin izlerini görmek de o kadar şaşırtıcı değildir; öyle ki, şu anda vücudunuzu oluşturan DNA'nın %8'i virüslere ait genlerden oluşuyor.[2] Bilim insanlarını bu örnekte asıl şaşırtan şey, bu virüsün 15 milyon yıl boyunca varlığını sürdürebilmesiydi!
Virüsler ve Etkileri
Virüsler, DNA ve RNA virüsleri olmak üzere iki kısımda incelenirler. Virüslerin kendilerini kopyalama mekanizmaları olmadığı için, diğer canlıların kopyalama mekanizmalarını kullanırlar. RNA virüsleri (retrovirüsler) bir hücreye girdiklerinde, özel enzimleriyle, önce RNA’larından DNA oluştururlar. Oluşan DNA, normal hücre sistemleriyle RNA üretir ve yeni virüsleri oluşturur. Retrovirüslerin çoğu normal hücrelere girerler; ancak bazı retrovirüsler üreme hücrelerinin DNA’sına girebilir ve evrimsel sürece dâhil olabilirler.
Virüslerin etkileri, ufacık boyutlarının aksine, devasadır. Bakteriden insana her türün evrimsel süreci, bir noktada virüslerle kesişmiştir. Fakat, ne yazık ki virüsler, diğer türlerin aksine kayalarda fosil izler bırakmazlar. Bu yüzden geçmiş virüsleri keşfetmek, diğer antik organizmaları keşfetmekten daha zordur. Onları keşfetmenin mümkün olan yollarından birisi, DNA'ya bakmaktır; çünkü virüsler üremek için hücrelerin protein sentezi mekanizmasını kullanırlar ve bunu yapmak için konak hücrelere bulaştıklarında, virüsün cinsine de bağlı olarak o konak canlının DNA'larında bazen kendi genetik kodlarından kalıntılar bırakırlar. Yani bu, onların bir nevi "genetik fosilleridir".
Fakat bu kısmen nadir görülen bir olaydır; çünkü taşıyıcının hücrelerinde, bulaşan virüslerin endojen viral elementleri (İng: "Endogenous viral element" ya da kısaca "EVE") kalsa bile, bu genetik kalıntıların sonraki nesillere geçebilmesi için virüslerin, taşıyıcının üreme hücrelerine de bulaşması ve onlarda da genetik kodundan kalıntılar bırakması gerekir. Üstüne üstlük genetik bilgisini değiştirdiği bu üreme hücresinin, zigot olmayı başaran şansı hücrelerden olması gerekir - ki bu genetik materyal, sonraki nesle de geçiş yapabilsin ve evrimsel sürece dahil olabilsin. Tabii bir de bu yavrunun hayatta kalması ve bizim de keşfedebilmemiz için genetik bilgisini popülasyon içinde iyice yayması lazım. Yani aslında ortaya çıkmış olan virüslerin çok azının "genetik fosillerinden" haberdarız.
Fakat ERV-Fc isimli bir virüs grubunun genetik fosillerinin türler arasında çok yaygın olduğu bulundu. 50 modern memelinin DNA'ları, bu genetik fosilleri bulabilmek için tarandı. ERV-Fc virüs grubunun bu 50 türün 28'inin ataları tarafından kapıldığı ve kalıntıların günümüzde mevcut olduğu bulundu. Üstelik bulaşma süreci, 30 ila 15 milyon yıl öncesi aralığı boyunca sürmüştü; yani tam 15 milyon yıl boyunca! ERV-Fc virüslerinin pek de tür veya sınıf ayrımı yapmadığı; etçiller, kemirgenler, primatlar gibi farklı gruplara bulaştığı ve 20'den fazla kez türden türe sıçradığı bulundu![3] Ayrıca diğer araştırmacılar, bağışıklık sisteminin sadece dış faktörlerin bizi etkileyen virüsleriyle savaşmadığını; aynı zamanda endojen virüsleri kontrol altında tutmak için çaba sarf ettiğini ortaya koydu.[4]
Endojen Retrovirüsler Neden Bu Kadar Önemli?
Türümüzün (Homo sapiens) genomunda endojen retrovirüslere ait genlerin, tüm genomun %8’ini oluşturduğu ve bunun tüm genomda protein şifreleyen kısmın yaklaşık 4 katı kadar bir yer tuttuğu göz önünde bulundurulursa, bu yapıların önemi daha iyi kavranır.[5]
ERV'lerin oluşum mekanizmasına bakıldığında; DNA'ya giren endojen retrovirüslerin nesilden nesile aktarılabildiğini görüyoruz. Peki, endojen retrovirüslerin DNA'mıza sızması bize ne anlatır? Evet, basitçe evrim kuramının kanıtlarından birine bir kere daha şahit oluruz. Bu olayın bize anlattığı şudur: Endojen retrovirüslerin DNA'larımıza sızması, bir bireyin çocuklarında ve gelecek tüm nesillerinin DNA’larında bu virüsün izlerini bulacağız demektir. Yani eğer iki farklı tür, ortak bir atadan geliyorsa; bu iki türün DNA’sında, aynı yerde, aynı virüsü bulacağız demektir.
Peki bu varılan sonuç gerçekten doğru mu? Gelin 2007'de C. Romano ve meslektaşlarının ortaya koyduğu çalışmaya kulak verelim: Çalışmada şempanze (Pan troglodyte), Rhesus maymunu (Macaca mulatta) ve insan (Homo sapiens) ERV-K endojen retrovirüs oranları karşılaştırıldı.[6]
C. Romano ve meslektaşları, araştırmalarını şöyle özetliyorlar:
Rhesus maymunlarının (Macaca mulatta) genomunda K ailesine ait 19 tam endojenik retrovirüs (RhERV-K), yaygın şempanzelerin genomunda 12 tam uzunlukta eleman (CERV-K) bulduk. Bu sekansları insanda bulunduğu daha önce raporlanmış olan 55 HERV-K ve 20 CERV-K ile kıyasladık ve böylece 106 tam-uzunlukta ERV-K genomuna ait veri setini ürettik. Toplamda insandaki elemanların %61'i, şempanzedekilerin %21'i, rhesus maymunlarındakilerin %47'si günümüzden 4.5 milyon yıl öncesinden daha az bir süre önce genoma entegre olmuştur. Ortalama entegrasyon zamanı HERV-K için 7.8 milyon yıl, CERV-K için 13.4 milyon yıl, RhERV-K için 10.3 milyon yıldı. Kromozomal duplikasyon sonucu oluşan ERV-K sekanslarını çıkardığımızda, elimizde 106 sekanstan 63'ü kaldı ve bunları türler arasındaki ERV-K popülasyon dinamiğini incelemekte kullanabildik. Bu analizimiz sonucunda hem HERV-K hem de RhERV-K sekanslarının CERV-K ile benzer demografik tarihleri olduğunu, ama CERV-K'ye nazaran dikkate değer miktarda küçük efektif popülasyon büyüklükleri olduğunu gördük. Bu çalışma sonucunda ileri sürdüğümüz şey, ERV-K dinamiklerindeki değişimin konak türlerin evrimsel ekolojisindeki farklardan kaynaklandığıdır. Bu konak ekolojisi ve demografisi, ERV-K dinamiklerinde önemli belirleyicilerdir.
Evrimin bilimsel kanıtları elbetteki saymakla bitmez. İzleyeceğiniz bu video, C. Romano ve meslektaşlarının çalışmasını yineler niteliktedir.
ERV-Fc'nin Yayılımı
ERV-Fc'nin hangi canlılara bulaştığı, ne zaman bulaştığı, tür içi mi yoksa türler arası mı yayıldığı gibi soruları cevaplayabilmek için, tamamlanan veya büyük oranda hesaplanmış memeli genomlarından düşük kapsamda bilinen memeli genomlarına bakıldı ve toplamda 50 türün DNA'ları incelendi. Genom incelemeleri için nükleik asit ve protein dizilerini barındıran GenBank'ın BLAST isimli arama aracı kullanıldı. Bu aramanın sonucunda, Xenarthra haricinde, tüm öteriyen süpertakımlarını temsil eden 28 türde ERV-Fc genetik kalıntılarına rastlandı, keseliler kladından ise hiçbir bulgu bulunamadı (Figür 1).
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Tabloda görülebildiği üzere, her ne kadar türlerin yarısından fazlası bu virüsü kapmış olsa da, boşluklu bir yapı var. Bu durum, virüsün yayıldığı tarih aralığını saptamakta işe yarıyor; çünkü tablodaki her hayvanın genomunda ERV-Fc kalıntılarına rastlanmadığına göre, çok eski bir ortak ataya bulaşmış olamaz. Eğer öyle olsaydı, kalıntıların hayvanların belki tümünde değil ama neredeyse tamamında bulunması gerekirdi.
Ayrıca, ERV-Fc virüs grubu yalnızca tek bir tür değildi; birden fazla seferde yayılan birden fazla türe sahipti. Hatta insanlar, köpekler ve pandalar dahil 12 hayvan arasında, bu virüs grubunun birkaç farklı türü yayılmıştı (en azından bilindiği kadarıyla; çünkü bıraktıkları genlerin üzerimizde etkileri yok). Demek ki bu virüsler, bu hayvanlar zaten evrimsel olarak çeşitlenmişken yayılmıştı. Buna da ERV-Fc'nin uyum sağlama yeteneği sebep olmuştu!
ERV-Fc Nasıl Oldu da Bu Kadar Yayıldı?
ERV-Fc, Avustralya ve Antarktika hariç her kıtadan memelilere bulaşmıştı. Hatta bazı türlere dönüp, tekrardan bile yayılmıştı. Örneğin bu virüsün bir soy hattı, 20-16 milyon yıl öncesinde, günümüz kuyruksuz maymunları ve insanların ortak atasına bulaşıp, sonrasında 16-9 milyon yıl öncesinde bir kez daha Afrika kuyruksuz maymun ve insanlarının ortak atalarına bulaşmıştır (Figür 2).
Virüsün tam olarak hangi türden, nereden ve ne zaman ortaya çıktığı sorularına kesin cevaplar verilemese de bu virüsün çok çabuk yayıldığını ve 15 milyon yıl gibi uzun bir süre de dayandığını biliyoruz (Figür 2). Aynı şekilde bu yayılım hakkında da net harita çıkaracak yeterince bilgiye sahip değiliz, çünkü milyonlarca yıl önce DNA'larımıza katılan genler bu sürede değişikliğe uğrayabilir veya hasta bazı türlerin sonradan soyu tükenebilir - ki bu da virüsün yayılım haritasında boşluklara sebep olur.
Elimizdeki bilgiler ışığında, ERV-Fc'nin viral rekombinasyon yoluyla bu derece yayılabildiği düşünülüyor (Figür 3). Hatta bugünlerde muzdarip olduğumuz SARS-CoV-2 de viral rekombinsayon sonucu oluşmuş olabilir; yani birden fazla virüsün genetik materyalinin, doğal bulaşım zincirleri boyunca birbirine kaynaşması yoluyla! Zira SARS-CoV-2'nin çoğu özelliği, yarasalarda rastlanan koronavirüslerle ortak olsa da, hedef hücreye girişi kolaylaştıran bazı özellikler de pangolinlerdeki virüslerden gibi görünüyor. ERV-Fc virüs grubunun da benzer işlemleri birden fazla kez yapmış olabileceği ve sonucunda farklı tip canlılara bulaşabilecek türlerin ortaya çıktığı düşünülüyor.
Yapılan genetik incelemelerde, tıpkı SARS-CoV-2 gibi, hedef hücreye girişi kolaylaştıran genlerin sonradan eklendiğine dair bulgular var. Yani bir genin "sonradan eklenmiş" gibi gözükmesi, o genin illâ laboratuvar şartlarında insan eliyle tasarlandığı anlamına gelmiyor; doğada da öyleymiş gibi gözükmesine neden olabilecek viral rekombinasyon süreçleri işliyor. Bu durum, SARS-CoV-2'nin kökenleriyle ilgili olarak sağlam bilimsel kanıtlara dayanmaksızın komplo teorileri inşa edenlerin konudan ne kadar bihaber olduğunu bambaşka bir açıdan gösteriyor.
Endojen Retrovirüslerinin İnsan Sağlığı İçin Önemi
Kalp nakliyle hayatları kurtulacak yaklaşık her 3 kişiden biri, kalp naklini beklerken hayatını kaybediyor.[7] Bu durumu önleyebilecek yollardan biri, hayvanlardan gelen kalpleri yedek organ olarak kullanabilmemizdir. Bu işleme xenotransplantasyon denir. Kalp nakli için tercih edilen hayvan türü çoğu zaman domuzlardır. Çünkü domuz kalbi neredeyse insan kalbiyle aynı güç ve büyüklüktedir (diğer nedenleri için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz). Ancak transplantasyon olayıyla birlikte gelen etik, dini ve inanç sorunlarının yanı sıra teknik engeller vardır.[8] Teknik engellerin en önemlisi, domuz hücrelerini insan kardiyovasküler sistemine sokarken bağışıklık sisteminin çok saldırgan bir şekilde tetiklenmesidir.
Ancak sorun, bununla da bitmiyor. Domuz genomunda da tıpkı bizlerde olduğu gibi endojen retrovirüsleri mevcuttur. Burada sorun yaratan kısım, domuz ERV'lerinin insan ERV'leri ile karşılaştırıldığında yapı olarak farklılık göstermesidir. Ancak yapılan son çalışmalarda, yeterli ortam oluşturulduğunda, domuz ERV'lerinin bazılarının insan hücrelerini enfekte edebileceği görülmüştür.[9]
Teorik olarak bu çalışmalar bizleri umutlandırsa da, pratikte durum halen zorludur. Çünkü evrimleşirken endojen retrovirüslerimizi az çok kontrol altında tutabilme yeteneğini kazanmış olsak da, bunlar domuz genomunda kontrol edilemeyebilirler. Tam tersine domuz genomlarından kaçıp, daha geniş popülasyonlara sızarak, kontrol edilemez olayların sonuçlarını doğurabilirler. Bu noktada bilim insanlarının izledikleri yegâne yöntem, DNA'larımızın %95'ten büyük olan ve işe yaramaz gibi görünen kısmının yapısını anlamaya çalışmaktır.[10]
Sonuç
Bilimde her geçen gün üzerine bir şeyler koydukça ne kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz. Görüldüğü gibi bu gözle görülemeyecek kadar küçük, canlı bile kabul edilmeyen varlıkların yapısını dahi tam kavrayabilmiş değiliz. Ancak bilimin her konusunda olduğu gibi, bu konuda da çalışmalar hız kesmeden sürmektedir.
ERV-Fc'nin sebep olduğu hastalıklar ve ölümcüllüğü konusunda ise henüz yeterli bilgiye sahip olmasak da, günümüzde bu virüslere benzeyen virüslere bakılarak, ERV-Fc'nin kansere dahi sebep olabileceği tahmin ediliyor. Tabii araştırmalar devam etse de, eldeki bilgiler ışığında günümüzde bu genlerin bize bir etkisi olmadığını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak virüsler, tıpkı bugün oldukları gibi, geçmişte de hayatımızın bir parçalarıydılar. Tabiatta her organizma ve yapı gibi virüslerin de yerleri vardır. Genetik kod ise, bu örnekten de görebileceğiniz gibi, biyolojik tarihin devasa bir kayıt defterinden ibarettir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 7
- 4
- 3
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ W. E. Diehl, et al. (2016). Tracking Interspecies Transmission And Long-Term Evolution Of An Ancient Retrovirus Using The Genomes Of Modern Mammals. eLife Sciences Publications, Ltd. doi: 10.7554/eLife.12704. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. McCarthy. Genes From ‘Fossil’ Virus In Human Dna Found To Be Active. (4 Mart 2019). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2021. Alındığı Yer: UW Medicine | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. E. Diehl, et al. (2016). Tracking Interspecies Transmission And Long-Term Evolution Of An Ancient Retrovirus Using The Genomes Of Modern Mammals. eLife Sciences Publications, Ltd. doi: 10.7554/eLife.12704. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. M. Rowe, et al. (2010). Kap1 Controls Endogenous Retroviruses In Embryonic Stem Cells. Nature, sf: 237-240. doi: 10.1038/nature08674. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Buzdin. (2007). Human-Specific Endogenous Retroviruses. TheScientificWorldJOURNAL, sf: 1848-1868. doi: 10.1100/tsw.2007.270. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. M. Romano, et al. (2007). Demographic Histories Of Erv-K In Humans, Chimpanzees And Rhesus Monkeys. Public Library of Science (PLoS), sf: e1026. doi: 10.1371/journal.pone.0001026. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. C. Mancini. Heart-Lung Transplantation: Background, Indications, Contraindications. (7 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 17 Şubat 2021. Alındığı Yer: Medscape | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. K. C. Cooper, et al. (2015). A Brief History Of Clinical Xenotransplantation. International Journal of Surgery, sf: 205-210. doi: 10.1016/j.ijsu.2015.06.060. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Takeuchi, et al. (2019). Host Range And Interference Studies Of Three Classes Of Pig Endogenous Retrovirus. American Society for Microbiology, sf: 9986-9991. doi: 10.1128/JVI.72.12.9986-9991.1998. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. D. Kerkhove, et al. (2018). Phase I Clinical Trial With The Amc-Bioartificial Liver:. The International Journal of Artificial Organs, sf: 950-959. doi: 10.1177/039139880202501009. | Arşiv Bağlantısı
- F. S. Cohen. (2016). How Viruses Invade Cells. Biophysical Journal, sf: 1028-1032. doi: 10.1016/j.bpj.2016.02.006. | Arşiv Bağlantısı
- Lumen Candela. Virus Infections And Hosts. (6 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2021. Alındığı Yer: Lumen Candela | Arşiv Bağlantısı
- J. Cohen. The Coronavirus May Sometimes Slip Its Genetic Material Into Human Chromosomes—But What Does That Mean?. (16 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2021. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:00:52 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10101
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.