"Çinlilerin Hepsi Birbirine Benziyor": Diğer Toplumlara ve Türlere Ait Bireyleri Neden Birbirinden Ayırt Edemiyoruz?
Sincaplar veya Balinalar Neden İnsanlar Kadar Farklı Görünüme Sahip Değil?
Mutlaka fark etmişsinizdir: İnsanlar arasındaki bireysel farkların çok barizdir; fiziksel açıdan olsun, yüz görünümü olsun, hepsi farklıdır... Ama örneğin bin tane Ankara kedisine de baksanız, hepsi birbirine benzerdir. Şempanzeler ve diğer maymunlar da öyle. Sincaplar mesela... Peki ya yunuslar, balinalar? Hepsi birbirinin aynısı! Acaba var da biz mi göremiyoruz? Tıpkı kaplanların ya da çitaların üzerilerindeki çizgilerin parmak izi niteliği taşıması gibi? İnsanların hepsinin farklı olmasının kökeni nedir? Bu farklar, hayvanlarda var mı? Sanıyoruz insanların, tüm omurgalı hayvanlar içindeki en düşük çeşitliliğe sahip hayvan türü olduğu gerçeği, bu algınızı sorgulamanıza neden olacaktır.
Tabii bu argümanın bir diğer versiyonu da insan toplumlarının içinde görülür: "Çinlilerin hepsi birbirine benzer!", son derece yaygın bir argümandır. Benzer şekilde diğer Uzak Doğu ve Asya toplumlarından olan insanların da çok benzer olduğu iddia edilir. Halbuki her bir türün içerisinde, akıl almaz sayıda, hatta sonsuz sayıda farklılıklar bulunmaktadır ve çevre koşulları altında bu farklılıklar canlılara çeşitli üstünlükler ve zayıflıklar sağlamaktadırlar.
Bu makaleyi tam olarak anlayabilmek için, evrimsel çeşitliliğin ne olduğunu anlatan buradaki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.
"Irklar" ve "Türler" Arası Etki: Tür İçi Algıda Seçicilik
Canlılar Dünyası'nı sıradan bir göz ile baktığımız zaman, bir türe ait her canlının birbiriyle tıpatıp aynı olduğunu sanmaya meyilliyizdir. Özellikle de bizzat aşina olmadığımız canlı türleriyle ilgili olarak her birimizin kafasında belirli bir görüntü vardır ve o türün tüm bireylerinin bu kalıba uyduğunu düşünürüz. Bir gözden geçirecek olduğunuzda, "sincap işte", "geyik işte", "at işte", vb. biçimde tanımladığınız, tek bir kalıba soktuğunuz çok sayıda tür olduğunu fark edebilirsiniz.
Bu durum, özellikle de yakından tanımadığımız türler için geçerlidir. Örneğin köpeklerdeki ya da kedilerdeki çeşitliliği hepimiz biliriz; ancak eğer ki köy yaşantısı içerisinde değilsek, inekler ve koyunlardaki çeşitliliğe daha az hakimizdir. Buna bağlı olarak, bu canlıları tek bir kalıba uydurma eğilimimiz de daha yüksektir. Daha uzaklara gittiğimizde, örneğin belirli bir yılan, kuş, balık türü söz konusu olduğunda, çok daha geniş grupları tek bir kalıba sokabildiğimiz görülür.
Bir örnek olarak, Türkiye denizlerinde de avlanan Dicentrarchus labrax türü "levrek" balıkları bizim için "irili ufaklı" olması haricinde hep "levrektir işte". Ancak levrekler üzerine çalışan bir deniz biyologu, aynı türün farklı bireylerine baktığında diş yapısından ağız açıklığına, kuyruk genişliğinden yüzgeç açılarına, renk dağılımlarından davranışlara kadar inanılmaz geniş bir yelpazede çok geniş bir çeşitliliği tanımlayabilecektir. Gerçekten de, Aquatic Living Resources dergisinde yayımlanan bir makale, bu tür levreklerdeki çeşitliliğin genişliğini analiz etmektedir:
Uzun lafın kısası çeşitliliği tanımlamaktaki anahtar nokta, çeşitliliğini araştırdığımız canlıya aşina olma miktarımızdır. Her ne kadar canlıların bazı belli başlı farklılıkları görseniz bile (atların farklı renkte olabileceği, geyiklerin boynuzlarının farklı uzunluklarda olabileceği ve benzeri gibi), eğer ki uzman değilseniz, ince ayrıntıları görmekte zorlanırsınız ya da bunu hiç başaramazsınız. Buna karşılık örneğin söz konusu "modern insan" (Homo sapiens) türüyse, muhtemelen insanlar arasında fark gösterebilecek binlerce özelliği rahatlıkla sayabilirsiniz.
İşte bu, tür içi algıda seçicilik olarak tanımlanabilecek bir kavramdan kaynaklanmaktadır. Bu etki, eğer tür içi algıda seçicilikten söz ediliyorsa ırklar-arası etki (İng: "cross-race effect"), türler arasındaki algıda seçicilikten söz ediliyorsa türler-arası etki (İng: "cross-species effect") olarak da bilinmektedir.
İşin tuhaf tarafı ise, genetik çeşitliliğimizi ölçtüğümüzde görüyoruz ki insanlar, diğer tüm primatlar, memeliler ve omurgalılar arasındaki en düşük çeşitliliğe sahip hayvan türüdür! Hatta iki buğday bitkisi bireyi arasındaki genetik çeşitlilik bile iki insandan daha fazladır! Bu durum, türler arası etki ve tür içi algıda seçicilik kavramının gücünü daha da ilgi çekici kılmaktadır. Şimdi gelelim bir türün popülasyonları arasındaki çeşitliliğe yönelik önyargıya:
Irklar-Arası Etki: Farklı Toplumlara Yönelik Çeşitlilik Noksanlığı Ön yargısı
Şimdi, gelelim şu meşhur lafa: "Tüm Çinliler, hatta tüm Uzak Doğulular birbirine benzer".
Ama bunun nedeni, elbette ki Çinliler'in, Japonlar'ın, Koreliler'in birbirine benziyor olması değildir! Bu toplumlar ve toplum içerisindeki bireyler arasında en az Türkiye'de yaşayan insanların arasında olduğu kadar fark vardır! Sorun şu: Bizler, onları görmeye ve onlarla bir arada yaşamaya alışık değiliz. Uzak Doğu'ya giden ve belli bir süre orada yaşayan insanlar, bireyler arasındaki farklılıkları tanımaya başlayacak ve bir süre sonra buna tamamen alışacaktır. Okurlarımızdan Sinan Toprak şöyle diyor:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Çin örneği çok doğru. Çin'de bulunduğum 5 aylık sürenin ilk haftalarında Çinliler'in birbirlerinin kopyası veya en azından benzeri olduğu kanısına varmıştım. Ancak daha sonra aralarındaki fiziksel farklılıkları görmeye başladım. Aslında onlar bizim gibi birbirlerinden çok farklı özelliklere sahipler. Bunu Çinli dostlarıma sorduğumda, onların da bize baktıklarında aynı deneyimle karşılaştıklarını öğrendim.
İşin ilginç tarafı, aynı durum tam tersi için de geçerlidir: Uzak Doğulular, Avrupa insanlarının hepsini birbirine benzetmekte ve ayırt edememektedirler. Okurlarımızdan Pelin Tezer Zırh şöyle diyor:
Burada yaşayan Japon arkadaşıma bir gün 'Sizi ayırt edemiyorum, hepiniz birbirinize benziyorsunuz.' demiştim. O da şöyle cevap verdi: 'Ben de tanıdıklarım hariç hala alışamadım, çarşıya indiğimde, sokakta hepinizi birbirinize benzetiyorum!'
Bir örnek verecek olursak:
Bu, Avrupa insanının birbirine benzemesinden değil, toplumlar arasındaki kolay ve uzun döneme yayılmış etkileşimin son birkaç yüzyılda hız kazanmış olmasındandır. Toplumlar karıştıkça, bu grupların birbirini tanıması ve grup içi farklılıkları ayırt etmesi de çok daha kolay olacaktır.
Gerçekten de görgü tanıkları arasında yapılan çalışmalarda, diğer toplumlardan olan insanların birbirlerinin yüzlerini tanıma başarısı %45 dolaylarındayken, kendi toplumlarından olan bireylerin yüzlerini ayırt etme becerisinin %60 dolaylarında olduğu gösterilmiştir.
Bu konu üzerinde daha fazla araştırma yapan uzmanlar, insanların yüzleri aşinalıklarına göre iki farklı seviyede analiz ettiğini tespit etmiştir: özelliklere dayalı tespit ve bütüncül tespit. İnsanlar pek aşina olmadıkları yüzlerle karşılaştıklarında sadece belli başlı özelliklere göre kategorizasyon yapmaya meyilliyken, aşina oldukları yüzlere bakarken çok daha bütüncül bir şekilde yüzü analiz etmektedirler. Bu sayede aradaki farkları tespit etmeleri de kolaylaşmaktadır.
İç Gruptan Olan Yüzleri Tanımak Evrimsel Bir Avantaj!
İnsanlar arasındaki ve diğer hayvanlardaki çeşitlilikle ilgili yazımızda bol miktarda örnek vermiştik. Türümüz içindeki çeşitliliği daha kolay fark edebilmesinin sebebi, türümüzü evrimsel süreç içerisinde çok iyi bir şekilde tanıyabilecek şekilde özelleşmiş olmamızdandır. Öyle ki, beynimizde insan yüzüne benzeyen şekilleri ayırt edip fark etmemizi sağlayacak özel sinir devreleri bile keşfedilmiştir! Bunun ana sebebi, iç grup olarak bilinen, kendi kabilemiz, toplumumuz, türümüz, vb. grupları daha hızlı tespit edebilmenin avantajlı olmasıdır.
Hatta halk arasında "yüz körlüğü" olarak da bilinen prosopagnozi adı verilen bir rahatsızlığa sahip olan insanlarda beyindeki ilgili bölge hasarlı olduğu için, bu hastalıktan muzdarip insanlar insanların yüzlerini birbirlerinden ayıramazlar. Yüzlerine bakarak insanların kim olduklarını bilemezler. İnsanların kim olduklarını hatırlayabilmek için elbiselerini, ses tonlarını, el şekillerini vs. akıllarında tutmaya çalışırlar. Diğer insanların yüzlerini ayırt etmekte zorlanmaktadırlar.
Gerçekten de, yapılan çalışmalarda kendi iç grubumuzdan olan bireylerin yüz ifadelerini, bir diğer gruptan olan insanların yüz ifadelerine göre çok daha hızlı tespit edip, onlarla çok daha çabuk bağ kurabildiğimiz gösterilmiştir. Üstelik bu özelliğin evrensel olduğu, yani hangi toplumdan olursanız olun kendi toplumunuzdan olan insanların duygu ve ifadelerini çok daha iyi tanıyabildiğiniz gösterilmiştir.
Bizimkine benzer şekilde diğer hayvan türleri de, kendi türdaşlarını tanıyıp ayırt edebilirler. Cinsel tercihlerini buna göre yaparlar, daha önceden sürüden kovdukları bir bireyi bu şekilde tanırlar, birbirleriyle olan eski iletişimlerini bu şekilde hatırlarlar ve daha nicesi... Yani her bir tür incelendiğinde, her bir türün de sadece yüzü veya genel olarak tüm özellikleri hakkında, en az bir insanınki kadar farklı özellikler ortaya koymak mümkündür.
Türler-Arası Etki: Farklı Türden Canlılarda Çeşitlilik Noksanlığı Önyargısı
Türler, milyonlarca yıldır (ya da söz konusu tür için her ne kadar yılsa o kadardır) süren evrimleri boyunca birbirlerini ayırt etmek konusunda özelleşmişken, tür dışı bireyler arasındaki farklılıklar konusunda algısal olarak uzmanlaşmamışlardır.
Bunun sebebi oldukça açıktır: Hem evrimsel açıdan, hem de gelişimsel açıdan tür içi bireylerin birbirlerini tanımaları önemli ve kritiktir. Örneğin Cinsel Seçilim, bir türün kendi türünden olan ama karşı cinsiyetten bireylerini belli başlı özelliklerine göre seçmesi demektir. Başlı başına bu bile, bir bireyin kendi türünden olan bireyleri tanımasını kritik derecede önemli kılmaktadır.
Bunun haricinde bir arada yaşayan, ortak bir türden olan canlıların, birbirleri arasındaki ilişkileri, hiyerarşiyi, ortak yaşamı ayırt edebilmeleri için, birbirlerini fiziksel olarak ayırt edebilmeleri şarttır. Özellikle tek başına (İng: "solitary") bir yaşam sürmeyen hayvan türlerinde çeşitli seviyelerde sosyal dayanışma görülür ve bu dayanışma, bireylerin birbirini tanımasını önemli kılar. Türünüzden bir bireyle başınızdan geçen spesifik olayları hatırlamanız, o bireye yaklaşımınızı etkileyecek ve sürü liderini tanımak, grubun sorunlu bireylerini tespit etmek, görev dağılımlarına bireylere düşen görevleri anlamak ve algılamak gibi birçok açıdan toplum içi yapıyı düzenleyecektir. Bu öylesine önemli bir etkidir ki, insanın diğer tüm türlerden zeki olabilmesini mümkün kılan evrimsel sürecin ana basamaklarından birisi budur.
Tür içi çeşitliliği algılamamıza etki eden bir diğer sebep, av-avcı ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Düşünecek olursanız, sürünüze saldıran bir avcının hangi türden olduğu önemli olsa da, spesifik olarak birey özellikleri genellikle sizin için önemsizdir: ortada bir saldırgan vardır ve av olarak yapmanız gereken tek şey, bu avcı tehdidinden kaçmaktır! Bu nedenle türler, karşı türlerin bireysel özelliklerinden ziyade, tür genelindeki özelliklerine aşina olmaya yatkındırlar. Bir türü tamamiyle tek bir kalıba sokma eğilimi de tam olarak bundan kaynaklanır. "Kartal" dendiğinde aklımıza gelen belirli bir "kuş" olması, ancak bu kuşun kendi içerisindeki varyasyonlarından pek haberdar olmayışımız bundandır.
Av-avcı örneğine dönecek olursak, kaçmakta olan av grubu dayanışma içerisindeyse ve avcıyla bir bütün olarak mücadele ediyorsa, bu sürü içerisindeki her bir bireyin birbirini tanıması önemlidir. Öte yandan saldırgan avcının tür içi fiziksel ve davranışsal farklılıkları, hele hele anlık saldırı ve kurtulma çabaları sırasında önemli değildir. Tek kritik nokta, o andaki ölüm-kalım savaşıdır. Aslında aynı durum saldıran taraf (avcı) için de geçerlidir: avcılar sürü halinde saldırıyorlarsa, sürülerinin içerisindeki bireyleri ve o bireylerin spesifik özelliklerini tanımaları önemlidir. Ancak avlarının kendi içerisindeki bireysel özellikleri o kadar da önemli olmayabilir (avlanabilirlik kolaylığına etki edecek bazı genel unsurlar haricinde).
Tür içi algıda seçiciliği şekillendiren buna benzer birçok diğer etmen sayılabilir. Fakat varılacak sonuç aynıdır: Türler, kendi türünden olan bireylerdeki çeşitliliği tanımaya, tür dışından olan canlılardaki çeşitliliği tanımaktan çok daha yatkındırlar. Bunun nedeni sadece kendi türlerinin çeşitli olması değil, kendi türlerindeki çeşitliliği ayırt edecek şekilde özelleşmiş olmalarındandır. Yoksa hemen hemen her tür, son derece çeşitlidir.
Farklı Türlerde Çeşitlilik ve Evrim
Şimdi, bazı fotoğraflar üzerinden giderek sizlere doğada bulunan çeşitliliği göstermek istiyoruz. Domates dediğimizde aklınıza gelen ilk görüntü, muhtemelen aşağıdaki gibi bir şey olacaktır:
Bu oldukça normaldir, zira Google Görseller'e "domates" ya da "tomato" diye yazıp aratacak olursanız, karşınıza buraya tıkladığınızda görebileceğiniz sonuçlar gelecektir ve bunların her biri, birbirine benzeyen, "klasik" ve en fazla tüketilen "domates" bitkisinin fotoğraflarıdır.
Fakat domates gibi sıradan bir bitki bile bundan çok daha fazlasıdır:
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz her canlı, günümüze ait Solanum lycopersicum adı verilen ve "domates" olarak bilinen türe aittir. Aynı türe ait 47 farklı çeşidin fotoğraflanmasıyla elde edilmiş bir görüntüdür (tek bir çeşitten birden fazla gösterilmektedir). Sanıyoruz ki domates bitkisine ait çeşitlilik tartışılmaz bir şekilde görülebilmektedir. Bu farklılıklar, genetik varyasyonların (çeşitliliğin) kimi zaman Yapay Seçilim yoluyla üzerine gidilmesi sonucu çoğalması, kimi zamansa doğrudan fotoğraflanması sonucu elde edilmiştir. Yani buradaki her bir varyasyon, özellikle seçildiği için bu kadar farklı olmamıştır. Tıpkı insan ortalama boyunun 1.75m civarında olmasına rağmen, 2.15m'lik bireylerin ortaya çıkabilmesi; halbuki bu yönde bir seçilim olmaması gibi...
Bu domates fotoğrafları üzerinden şunu anlatmak istiyoruz: Eğer ki bir türe ait tek bir canlının fotoğrafına bakarsanız, ya da sadece aklınıza gelen ilk imgeyle yetinecek olursanız, tür içerisindeki bireyler arasındaki farkları ve çeşitliliği görmeniz elbette mümkün olmayacaktır. Ancak bu fotoğraftaki gibi, birbiriyle aktif olarak çiftleşebilen ya da çiftleşme potansiyeli olan, yani aynı türe ait farklı bireyleri bir araya getirirseniz, bir anda tür içi çeşitliliğin ne kadar engin olduğunu görebilmeye başlarsınız. Bu da, evrimin seçilim mekanizmalarının üzerinde çalışabileceği ne kadar fazla malzemenin doğada bulunduğunu görmenizi sağlayacaktır. İşte bu malzeme, yani "çeşitlilik", evrimin çeşitlilik mekanizmaları sayesinde sürekli olarak var edilir.
Aynı durum diğer türler için de aynen geçerlidir: Örneğin "sincap" dendiğinde, popüler kültür ve geçmişteki bilgilerimizden kaynaklanan bir "sincap" figürü kafamızda canlanır. Bu hayali sincap figürü üzerinde çeşitlilik görmekte zorlanırız, çünkü sincaplar üzerine kafa yormadığımız gibi, yeterli miktarda gözlem geçmişimiz de bulunmamaktadır. Fakat sincapların kafatası büyüklüğünden şekline, burun yapısından göz ayrıklığına, bıyıklılıktan diş uzunluğuna, kol uzunluğundan kuyruk kalınlığına kadar yüz binlerce ve milyonlarca farklı özellik açısından çeşitlilik bulunmaktadır.
Üstelik bu, tek bir tür içerisinde geçerlidir. "Sincap" deyip geçtiğimiz şey, Sciuridae isimli bir taksonomik ailenin adıdır. Bu aile içerisinde 58 farklı cins, 285 civarında farklı tür bulunmaktadır. Bunların her birisi de, farklı özellik parametrelerinin (değişkenlerinin) öbeklenmesine bağlı olarak oluşturulmuş gruplardır. Bu canlıların neredeyse her biri, birbirinden öylesine farklı olacak biçimde evrimleşmiştir ki, artık birbirleriyle çiftleşmeleri bile imkansızdır.
Sincap, verebileceğimiz milyonlarca örnekten sadece bir tanesidir. Eğer ki bir araknologa gidip, "Örümcek işte; hepsi birbirine benziyor." derseniz, sizi ciddiye almayacak ve gülüp geçecektir. Çünkü ileri sürdüğünüz argümanın saf bir saçmalık olması bir yana, yalın bir şekilde hatalıdır. Benzer şekilde bir primatolog için primatlar arasındaki ve primat türleri içerisindeki çeşitlilik, akıl almaz boyutlardadır; fakat sıradan bir göze tüm şempanzeler "şempanzedir işte".
Kısaca uzmanlık olarak isimlendirdiğimiz, genellikle sadece lisans eğitimiyle sınırlı olmayan, yıllar yılı süren yüksek lisans, doktora, doktora sonrası araştırmalar bütününden oluşan ve profesörlük basamaklarına kadar uzanan eğitim düzeyi, bilimde her şeydir. Bir konunun uzmanı olmadan yapılacak hemen hemen her yorum ve her yargı, kişinin komik duruma düşmesine neden olabilecektir. Çeşitlilik konusundaki uzmanlık noksanlığından kaynaklı yorum sıkıntıları da, evrimsel biyolojiyi "eleştirmeye" (!) çalışan insanların komik duruma düşmesindeki sayısız nedenden bir tanesidir. Okurlarımızdan Hüseyin Sarıca şöyle diyor:
Benim kırktan fazla posta güvercinim var. Bunun en az otuz adedi yaban güvercini renginde. Dışarıdan bakınca ilk etapta hepsi birbirine benziyor; ancak ben bunları rahatlıkla birbirinden ayırabiliyorum. Biraz ilgi duyduğunuzda rahatlıkla ayırabiliyorsunuz; ama normalde dışarıdan gelen, kuşlarla uğraşmayan biri bunu ayırt edemiyor. Güvercinlerden anlamayan insanlar hepsini bir görüyor; ama detaylı baksa hepsinin farklı olduğu kolayca anlaşılıyor.
Sonuç
Uzun lafın kısası şudur: İnsan toplumlarındaki ve diğer türlerin bireyleri arasındaki farkları biz ayırt edemiyoruz; ancak o diğer toplumların üyeleri ve diğer hayvanlar gayet iyi bir şekilde birbirlerini ayırt edebiliyorlar! Yani aslında hayvanların tümü içinde, pek çok farklılık vardır, sadece bunları bizim gözümüz alışık olmadığı için göremeyiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 38
- 15
- 15
- 13
- 12
- 6
- 6
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Nature. The Genetic Variation In A Population Is Caused By Multiple Factors. (6 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Berg, et al. (2019). Biochemistry. ISBN: 1464126100. Yayınevi: W.H.Freeman & Co Ltd.
- BMC Evolutionary Biology. Bmc Evolutionary Biology. (6 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: BMC Evolutionary Biology | Arşiv Bağlantısı
- D. L. Byers, et al. Adaptation And Phenotypic Variance. (1 Ocak 2008). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: Nature | Arşiv Bağlantısı
- L. B. Jorde. Genetic Variation And Human Evolution. (16 Ekim 2003). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: American Society of Human Genetics | Arşiv Bağlantısı
- Learn.Genetics. Recipe For Evolution. (6 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: Learn.Genetics | Arşiv Bağlantısı
- New York University. Darwin's Evidence For Evolution: Variation. (6 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: New York University | Arşiv Bağlantısı
- D. Venema. Evolution Basics: An Introduction To Variation, Artificial Selection And Natural Selection. (21 Mart 2013). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2019. Alındığı Yer: BioLogos | Arşiv Bağlantısı
- S. Peruzzi, et al. (2010). Body Shape Variation In Meiotic Gynogenetic And Triploid Sea Bass, Dicentrarchus Labrax. Aquatic Living Resources, sf: 297-302. | Arşiv Bağlantısı
- The 1000 Genomes Project Consortium. (2015). A Global Reference For Human Genetic Variation. Nature, sf: 68-74. | Arşiv Bağlantısı
- B. Starr. Explosive Hypothesis About Humans’ Lack Of Genetic Diversity. (17 Mart 2008). Alındığı Tarih: 30 Kasım 2019. Alındığı Yer: Quest | Arşiv Bağlantısı
- N. Rossi. Quantifying Genetic Entropy In Humans And Wheat. (2 Mayıs 2017). Alındığı Tarih: 30 Kasım 2019. Alındığı Yer: RossiData | Arşiv Bağlantısı
- B. W. Behrman, et al. (2001). Eyewitness Identification In Actual Criminal Cases: An Archival Analysis. Law and Human Behavior, sf: 475-491. | Arşiv Bağlantısı
- J. W. Tanaka, et al. (2004). A Holistic Account Of The Own-Race Effect In Face Recognition: Evidence From A Cross-Cultural Study. Cognition, sf: 1-9. | Arşiv Bağlantısı
- H. A. Elfenbein, et al. (2002). On The Universality And Cultural Specificity Of Emotion Recognition: A Meta-Analysis. Psychological Bulletin, sf: 203-235. | Arşiv Bağlantısı
- M. V. Mishra. (2018). Cross-Cultural Emotion Recognition And Evaluation Of Radboud Faces Database With An Indian Sample. PLOS One. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 17:27:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/173
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.